• 381
    geçen sene yapamadığımız şeylerden biri bu tarz kopan maçlarda puan almaktı. ikinci yarı bağıra bağıra giden maçta en azından puan çıkardık.

    şu maçta taylan'ın top kayıplarını yazarak futbol uleması olmuyorsunuz öncelikle onu belirteyim çünkü yeni bir durum değil. marifet hemen her maçta dünyanın "first touch" dediği, temeli top kontrolü denen zıkkımda sıkıntısı olan taylan ile top çıkarma ısrarı. (bir benzeri muhammed mustafa'da olmayan işleri beklemekle yapılıyor) bu adamı milli takıma kadar çıkaran 5 yeteneği varsa 1 tanesi bile defansta sırtı dönük top alıp dönmesi ve çıkması değil. olmuyor işte alıp dönemiyor baskın yeteneği bu değil. bunu haftanın 7 günü birlikte geçiren insanlar görmüyorsa sorun daha büyük.

    hata yapacaktır o hatayla gol yiyebilir ya da puan kaybedebilirsin ama bu şekilde hatalar kendine olan güvenini kaybetmesine ve ardına sıradanlaşması yolunu açar.

    golü yedirdiği pozisyonda muslera'ya daha çok kızdım şahsen. vur gitsin arkadaşım. gerekiyorsa %50 ihtimale oyna uzun oyna stresli anlarda luyindama, taylan ve hatta berkan'a oynama...
  • 382
    ilk yarı atılan goller göz boyamasın, bu 11i biraz dişli bir takım paramparça eder. 4 defans oyuncusunun önüne (ki bunlardan biri savunması tartışılacak aanholt) sadece berkan'ı koymuşsun, öndeki beşli genel itibariyle yumuşak ve rakibi kovalamayan oyunculardan oluşturmuşsun, ona rağmen skoru bulmuşsun, yaptığın değişiklikler de üzerine eklenince bir puana şükretmen lazım.
    ayrıca defans oyuncularına bu kadar yüklenirsen hata yapmaları da kaçınılmaz olur. halbuki barış alperi hadi beğendin 11e koydun, bari daha dün gelen morutan'ı 11e yazma, çocuğun ayakları titriyordu allahtan iki pozisyon hazırladı yoksa ilk maçtan kaybedecektik kendisini, oraya emre ya da taylan'ı koy ortasahan biraz dişli olsun. sonra barışı çıkar duruma göre al morutanı, hem yerinde oynamış olur çocuk hem de skoru bulmuş olursan daha rahat oynar. ahh hocam ahh..
  • 384
    milli takım arasına kayıpsız girip hayaller kurmak varken aradan sonra önce deplasmanda trabzonspor ile sonra içerde lazio ile karşılaşacağımız için iyice stres olacağız. 45+3'te o golü yemesek, diagne vasatı 10 metre önde kaldığı pozisyonda futbolu unutmasa güle oynaya kazanacağımız maçtan sonra düştüğümüz pozisyona bakın.

    futbolun doğrularını oynayarak puan kaybettiğimiz için iki kat daha fazla üzüldüğüm maç.
  • 385
    bir takımın kalesine gelen her pozisyon tehlikeli olma şansı taşyabiliyormuş bunu öğrendim. inanın 15 dakika baskılı gibi görünüyoruz 2 pozisyon buluyoruz. adamlar tamamen etkisiz görünürken her geldiklerinde bizden daha etkili oluyorlar. yahu kasımpaşalı oyuncular bugün daha iyi orta açtılar, daha mantıklı son paslar attılar. sadece kasımpaşa olsa iyi, her maç rakibin oyuncuları nasıl bu kadar yetenekli gibi görünebiliyor çok hayret ediyorum. biz orta açıyoruz rakip bam diye vuruyor kafayı. bizim kaleye orta açıyorlar, kendi adamları çat diye vuruyor ya da kontrol ediyor. bu nasıl bir düzen, nasıl sistem anlamadım gitti.

    ben anadolu takımlarının maçlarında bile bu kadar pas hatası ile karşılaşmıyorum. takımdaki herkes istisnasız pas hatası yapıyor. hem de en olmadık yerde. en basit yerde. ciddi sıkıntılar seziyorum. anlayamıyorum.
  • 386
    hocanın hatasının diagne’ yi çıkarmak olduğu maç. adam pozisyona giriyordu gol kaçırdı diye oyuncu çıkmamalı. hakan şükür hep gol kaçırıyordu ama hoca hiç böyle yapmadı ona. oyuncunun motivasyonu da düşüyor. oyunumuz oturacak eminim ama. fener maçını da seyrettim adamlar hiç oynamadan maç alıyor. bizim en büyük hatamız muslera’ ya çok dönmemiz. adam bir iki derken illaki hata yapıyor. bu gün de ortaya topu attı çok kötü şekilde golü yedik. sağa ya da sola stoperlere dönmeliydi. yapmayın bunu artık yeter yani. bu kaçıncı gol yememiz aynı hatadan.
  • 387
    ilk 5 dakikasında iki ekip birbirini yokladı. ilk on dakikalık kısımda ise sacha boey'nin arkasına kevin varga ile sarkma çabaları boey tarafından bertaraf edildi. dakikalar sekizi gösterdiğinde klasik ikramımızı bu kez berkan kutlu yaptı ama kasımpaşa değerlendiremedi. alex taşçıoğlu'nun da bu kısımda tüm takdir haklarını ev sahibinden yana kullandığı belirtilmeli. alexandru cicaldau ve olimpiu vasile morutan ise maça tutuk başladılar.

    dakika 18'de yusuf erdoğan zayıf bir şutla kalemizi yokladı. hemen akabinde barış alper yılmaz sağdan getirdi ama muhammed kerem aktürkoğlu kalabalıkta iyi vuramadı. dakikalar 20'yi gösterdiğinde yusuf bu kez kafa vuruşu ile şansını denedi ama zayıf bir vuruş oldu. cicaldau ve morutan ise sahada hala pek gözükmüyorlardı.

    maçın ilk net gol pozisyonuna cicaldau 21. dakikanın ilk saniyelerinde girdi ama rakip kaleci başarılıydı. bir sonraki pozisyonda mbaye diagne rakip sahada büyük bir boşluk buldu ama topu götürüp golü atamadı. dakikalar 27 iken bu sefer de kerem getirdi ama diagne yine dokunamadı.

    dakikalar 32 olduğunda ise cicaldau'nun topuyla hareketlenen kerem topu ceza sahasına taşıdı, topla ceza sahasında morutan buluştu ve pasında yine cicaldau golü atarak 0-1 öne geçmemizi sağladı. altı dakika sonra ise morutan'ın getirdiği topta, şutu yine morutan çekti ve kaleciden seken topu tamamlayan kerem skoru 0-2 yaptı.

    40. dakikada önce haris hajradinovic, sonra nicolai jorgensen kalemizi yoklasa da sonuç alamadılar. 42. dakikada yakaladığımız kontrada kerem topu boey ile buluşturabilse 3-0 olabilirdi. uzatmalarda güzel paslaşmalarla hem zaman geçirdik, hem de tehlike yarattık. sağdan barış'ın ortasına patrick van aanholt vurdu ama savunmadan döndü. hemen akabinde diagne boş pozisyonda sol çaprazdan ceza sahası içine girdi ama topu geveledikçe geveledi. aanholt yardıma geldi ve top kaybı oldu. aanholt'un boşalttığı kanattan yusuf getirdi ve jorgensen bitirdi. böylece ilk yarı 1-2 sona erdi.

    ikinci yarı için de bir şeyler karalayacaktım ama son 9 maçta dördüncü kere saçma sapan paslaşmalar yüzünden gol yiyince keyfim kaçtı. maçın devamını da izlemedim. çevrilmeyeceğini hissettim. sinirlendim ve kendimi üzdüm.
  • 388
    ilk yari skor avantajini almisken verilen 3 dakika uzatmada yok biz bu maci kazanmak istemiyoruz dedik. o kadar belli ki golun gelecegi, hajradinovic'in bombos sutu biraz alta gitse o gol olucak. hadi orda sansimiz yardim etti yemedik, bir takim devreyi bitirmek varken neden sol bekiyle hucum yapar ve kontra ataktan gol yer. devre arasina 2-1 girince hepimizin aklinda bu maci zor kazaniriz hissi eminim uyanmistir. nitekim ikinci yarinin basiyla karsi kaleye gidemeyen, iki pas yapamayan bir galatasaray vardi yine. taylan o hatayi yapmasa bile eminim bir sekilde yiyecektik golu. taylan giresunspor macinda ayni topu kaptirmis fakat gol olmamisti. topla cikarken bu kadar kririk hatalarindan ders almamasi cok uzucu.

    sampiyonluk yolundaki rakiplerinin 3 macta gol dahi yemedigi yerde rakibe surekli pozisyon veren, oyunda tutan bir galatasaray var malesef.
  • 389
    bazen bir müsibet bin nasihatten iyidir derler. eğer bu maçtan sonra pek de gündemde olmayan 6 numara transferini yaparsak bizim için son derece hayırlı bir puan kaybı olur. taylan uzun zamandır sallanıyor. zaten hiç bir zaman çok iyi bir 6 olmadı. marcao ve belhanda taylan'ı hem defansif olarak hem de oyun kurulumu olarak çok iyi tamamlıyor ve toparlıyorlardı. taylan da olduğundan çok daha iyi gözüküyordu onlar varken. şimdi onlar yok ve taylan oynadığımız her maçta sallandı. hem de randers maçı hatay maçı falan 30-40 dk feci sallandı. ne zaman rakip yoruldu momentumu aldık o zaman sırıtmadan oynamaya başladı. bu bölümlerde attığı 1-2 uzun topun gol olması da bazı sorunların görmezden gelinmesini sağladı. ancak sezona tek 6 numara ile girmek zaten intihar gibi bir şey. üstüne bu tek 6 numra taylan. kendisiyle sorunum yok, sevdiğim bir oyuncu ama ciddne bu takımın banko 6 oynayacka oyuncusu taylan olmamalı. şu maçtan sonra o bölgeye de bir transfer yapıp zenginlik katarsak bizim için çok hayırlı bir beraberlik olur. sezonun kalanını kurtarırız. yoksa bir yerde patlayacaktı taylan çok belli ediyordu bir kaç maçtır.
  • 390
    fatih terim'i uzun zamandır oyuna geç müdahale ediyor diye eleştiriyordum. bu maçtaki değişiklikler sayesinde zamanında müdahale ettiğinde ne olduğunu gördüm. buradaki herkesten özür diliyorum, ben futboldan anlamıyormuşum.

    hani bu çocuk niye şut çekmiyor dediğiniz oyuncu sonunda şut çekip topu taca atar ya, işte taca giden o şut misali bir maç.
  • 392
    ilk yarı da ikinci yarı da kötü olduğumuz maç. birisinin hocaya bunu demesi lazım ki diyemez. diyemiyor. hocam 10 korner kullandık 15 şut attık diye getiriyolar önüne kağıdı. rakip çok kolay kalemize geliyor. çok kolay pozisyon buluyor. biz de pozisyon buluyoruz ama basit de pozisyonlar veriyoruz. kötü oynuyoruz. giresun maçı da hatay maçı da aynıydı.
  • 393
    takımın bütün defolarını gösteren maç.

    ben de dahil sözlükte bir çok yazar haklı olarak rahatsız. çünkü tam geçen seneki o rezil futbola randers maçında veda ettik derken bu sefer de başka defolarımızı hatırlattılar sağolsunlar.

    eyyyy taylan kardeşim burası 2.lig mi erzurumun çimleri mi ne çabuk unuttun geldiğin yeri formanın büyüsü mü bozuldu daha bir senede. o şanlı forma için ter dökmeyecek, tam komsantre sahaya çıkamayacaksan çıkma. seni sevdik destekledik karşılığı bu mu. dikkatsiz, özensiz, dağınık.

    eyyyy diagne. allah seni bildiği gibi yapsın. sev beni dedin sevdik ama senden bir halt olmaz. üzgünüm. geçmişte yaşanan tüm acılarımızı günyüzüne çıkardın yine.

    eyyyy sinyör terim. seni biz imparator yaptık. yargılayıp zindana atmak da bizim elimizde biledur. tabi böyle 2.derece önemli bir maçta yalnız bırakacak halimiz yok. yine de destekliyoruz. kulaklar çekilmeli. takımı aşağı çeken unsurlar düzeltilmeli. 3, 4 yeteneksiz, özensiz yüzünden diğer oyuncuların da modu düşüyor. bir de maç sonu açıklamalar yakışmıyor. 1 ay daha maaş almak isteyen 2.sınıf şark kurnazı türk tipi teknik direktör modu.

    büyütülmemesi gereken ama son derece de önemli derslerin çıkarılması gereken maç.
  • 394
    bir maçla yangın yeri bir maçla düğün yerine dönüyor sözlük. bu da o maçlardan biri. öncelikle genç bir takımız, yeni kurulan bir takımız yani buna göre değerlendirmek gerekiyor. sabır lazım biraz elbette ama öyle şeyler oluyor ki sahada fatih hoca bile bile lades demeye devam ediyor. aynı hataları sürekli yapıyoruz.

    mohamed ve diagne aynı oyuncu değil. bir oyuncu forvet mevkisinde oynayınca aynı olmuyor, aynı şeyleri yapması gerekmiyor. ilk yarıda bir sürü pozisyon bulduk bunda mobil oyun oynayan alan açan diagne'nin etkisi büyük. bir forvet gol kaçırıyor diye oyundan çıkmaz, çıkmamalı.

    eğer bir planlamadan, 3 seneden sonrasından bahsediyorsan takım skorla değil oyunla değerlendirilmelidir. ilk yarıda kötü oynamasına rağmen pozisyon bulan bir galatasaray vardı. diagne 3 net pozisyon buldu diye oyundan çıktı. oyundan tamamen bağımsız bir değişiklik. e hocam sabır sabır diyoruz, oyunculara destek olun diyoruz da gol kaçırdı diye oyuncu oyundan çıkar mı? bugün diagne'ye yaptığını dün mohamed'e yaptın. diagne gidecek olabilir de bu nasıl bir kafa yapısı?

    taylan çalışkan bir oyuncu elinden geleni yapıyor da burada bas bas bağırıyoruz kaç maçtır biz. berkan ve taylan neredeyse her maç çevre kontrolü yapmadığından, pas hatasından gol pozisyonu verdik. eğer oyuncu bunu yapamıyorsa ondan istemeyeceksin. taylan 1 senedir aynı taylan, bu adam ne fernando reges ne seri değil. bambaşka oyuncular bunlar. keza berkan'da öyle. çocuk uğraşıyor yapmak için ama 6 numara değil bu adam oyun kurulumunda da iyi değil.

    lig o kadar kalitesiz ki gol yemezsen bir şekilde atıyorsun kaliteli ayaklarla. şekil a fener. 3 maçı da iyi oynamadılar ve gol yemeden kazandılar 2. yarıda. biz ise gol yemek için uğraşıyoruz. rakibin atmasına gerek yok biz yiyoruz zaten.

    bu ligde hem kesici hem ayağı biraz düzgün bir 6 numaran olacak. bkz: josef, gustavo, fernando reges. sonuç almak istiyorsan oyunun kalbi burası. orta sahan iyi olacak. ya da ona göre oynayacaksın. her oyuncuyla her oyun olmuyor maalesef.

    bugün maç 2-0 iyi oynamıyoruz ama gol bulmuşuz maçı bitirmişiz diyoruz. diagne topu kaleye sürüp vurmak yerine eveleyip geveliyor pva'a dönüyor o da saçmalayıp kaptırıyor, dönüp gol yiyoruz 2-1. o an dedim ki bu maçı biz kazanamayız. galatasaray'ın genlerinde var bu. maç başından beri aynı şey yaşandı pva'nın kanadından pozisyon yedik. kerem takım savunmasına benim ekran başında yardım ettiğim kadar yardım etmiyor üstüne alan bile kapatmıyor. ya hu bu nedir? bağıra bağıra gol geldi. aynı şeyler kaç maçtır devam ediyor yeni bir şey değil ki bu. fatih hoca bağırıp çağırıyor ee sonra? bu oyuncuların eksiklerine, maçta yaptığı hatalara çalışmıyor muyuz? evet bilmiyoruz antrenmanda ne olduğunu ama her maç aynı şey yaşanıyorsa bir çalışma yoktur herhalde diyoruz.

    maç izlerken sinir harbi yaşıyorum ben artık. bu kadar da olmaz diyorum. oyunculara, oyuna elbette sabredilmeli ama bu öyle bir şey değil. biz yıllardır aynı şeyleri yaşayıp bile bile lades diyoruz.

    iyi tarafından bakarsak bu puan kaybı sebebiyle bazı şeyler farkedilmiştir diyorum. bu takıma 3-4 tane daha transfer şart. umarım hatalardan ders alınır, daha iyi oluruz.
  • 396
    ilk yarısının son 5 dakikasında golü yiyeceğimizi o kadar biliyordum ki inanın bir an önce bitsin diye dua ettim. diagne ve pva'nın pozisyonlarında gol olmayacağı zaten belliydi de ben top auta ya da taca çıksın diye umuyordum ama maalesef yine şaşırtmadı takım beni. 2-1 ilk yarı bitince ikinci yarı kanser edeceğini de az çok hepimiz biliyorduk. çünkü sağolsun isimler değişiyor, yıllar geçiyor ama savunma yapamayışımız değişmiyor.

    bir takım neden savunma yapamaz ya da neden bu kadar kötü savunma yapar? benim takımda yıllardır en büyük eksiklik olarak gördüğüm bir konu var. biz ikili mücadele kazanamıyoruz. daha doğrusu çok kötüyüz bu konuda. e atakları da olumlu ya da olumsuz sonlandıramayınca dönen her top pozisyon oluyor kalemizde. her maçı diken üstünde izlememizin sebebi bu. işin kötüsü savunma oyuncularımız da bunun farkında. onlara da yüklenemiyorum çünkü orta sahamız sanki yok gibi. var da yok. yahu hadi top kapamıyoruz bari yugoslav faülü yapalım. savunma otursun bu arada. ama yok. sonlandıramadığımız her atak kalemizde tehlike. avrupa'da yapınca fark yiyoruz zaten. türkiye'de de eli yüzü düzgün takımlar bundan hemen faydalanıyor. sürekli aynı tip goller yemek mi daha kötü yoksa buna bir çözüm bulamamak mı daha kötü valla ben anlamadım. çaresizce izliyoruz. çareyi de hep transferde görüyoruz ki sanırım en kötüsü de bu.
  • 397
    bunun gibi iki maç hatırlıyorum galatasaray taraftarında kırılma yaşatan:
    14/12/2019, galatasaray ankaragücü 2-2: o sezon gol bile atmakta zorlanan, ligin en kötü takımı ankaragücü’nü 2-0 öndeyken hem de rakip 10 kişiyken son 5 dakikada yediğimiz goller sebebiyle yenemediğimiz maçtır. büyük bir travmaydı ve three peat yapamayacağımızı anlamıştım o akşam.

    23/11/2020, galatasaray kayserispor 1-1: yine ligin en cılız takımı olan kayserispor’a karşılaşmanın ilk yarısını gol pozisyonu rekoru kırarak oynadığımız ancak ljung’u bir türlü geçemediğimiz maçtır. ikinci yarı rakip eksik kalıp öne geçtiğimiz ancak ceza sahası dışından yediğimiz bir golle beraberliğe razı olduğumuz maçtır. kayserispor’un tüm maç boyunca ceza sahamıza bile yaklaşamadığı, orta sahayı bile geçemediği bir maçtı. bu skor da çok büyük bir hayal kırıklığı yarattı herkeste ve şampiyon olunamayacağının habercisiydi.
  • 398
    (bkz: #3233522)

    maçtan önce yazdığım entryde, “kasımpaşa’nın sahada uçacağını, bizi yenmek için yırtınacağını” yazmıştım ve aynıyla vaki oldu. ben demiştim demek için değil dünkü maçın beklediğim gibi olduğunu anlatmak için yazıyorum bunları.

    ben üzgünüm ama (yenilmediğimiz için) çok üzgün değilim. kasımpaşa kesin bize fark atmak için çıkmıştı sahaya. en azından kesinlikle galibiyet istiyorlardı. ancak ilk yarıda hiç beklemedikleri bir galatasaray ile karşılaşıp iki gol yediler ve süngüleri düştü.

    morutan ve cicaldau’nun başarılı işbirliği ilk golü, morutan’ın presi ve şutu sonucu kaleci ertuğrul’dan dönen şutu tamamlayan kerem ile ikinci golü bulduk. ancak ben hiçbir an kasımpaşa’nın bu skora razı olacağını düşünmedim. çünkü maçtan önce yazdığım gibi sahada koşmuyor adeta uçuyorlardı. yani olağanüstüden de olağanüstü motiveydiler!

    diagne’nin o pozisyonları kaçırması gayet doğaldı. çünkü diagne biraz yorgundu. açın pozisyonları tekrar izleyin. kasımpaşalı defans oyuncularının nasıl koştuğunu göreceksiniz. ertuğrul’un ve arkadaşlarının nasıl yer çekimini hiçe saydıklarını göreceksiniz. ha, buna rağmen kazanabilir miydik evet kesinlikle kazanabilirdik. çünkü dediğim gibi morutan ve cicaldau kasımpaşa için sürprizdiler.

    ilk yarıda diagne’nin pozisyonlarını mostafa yakalasa kesinlikle gol yapardı.. çünkü diagne üst üste oynadığı maçlar nedeniyle yeterince dinamik değildi.

    defalarca yazdım tekrar yazıyorum. türkiye’de hiçbir futbolcu üst üste üç, dört maç iyi oynayamaz. bunu düşünüp rotasyonu çok planlı yapmak gerek. ikinci yarıda mostafa oyundaydı ama bu sefer de takım halinde dinamizmimiz yok olduğundan mıstafa’ya tek pozisyon dışında top getiremedik. yani mostafa’nın ilk onbir başlaması diagne’nin son yarım saatte girmesi doğru olurdu.

    şimdi bir kasımpaşa’nın bize karşı oynadığı oyuna ve takımın koşu mesafesine bakın bir de karagümrük'ün on kişi kalmış bjk’ye karşı oynadığı oyuna. karagümrük kazara gol atarız diye kaleye gitmeye korkarken kasımpaşa adeta yedi başlı ejderha kesildi. bunlar geçtiğimiz sezonun ilk yarısında da aynen böyleydi bu sezon da.

    diagne’nin ve taylan’ın kaptırdığı top sonucu gol yememiz evet talihsizlik ama o gollerde kasımpaşalı oyuncuların ne kadar cesur ce hızlı olduklarını es geçmeyelim. asıl dikkat etmemiz gereken konu o. her iki pızisyonda da kasımpaşalı futbolcular ronaldo gibiydiler. hele bizim de geriden pasla çıkma terranemizi çok iyi kullandılar. evet iki kez prese karşı çok iyi çıktık pasla ama üçüncü de adamlar cezayı kesti.

    defanstan prese karşı pasla çıkmamız iyi de çıktıktan sonra rakibin eksik yakalanmasını değerlendirmen gerekir. değerlendiremiyorsan ne önemi var ki. biz iki kez başarılı pas yapıp presten çıktık ama orta sahada frene bastık. o zaman ne değeri kaldı ki presten kurtulmanın.

    kusacası milli ara öncesi beklediğim gibi bir maç oldu ama biz fırsatları değerlendiremeyince beraberliğe razı olduk.

    ligdeki bu maç, avrupa kupası için bize ders olmalı. bir musibet bin nasihatten iyidir der atalarımız.

    -defanstan pasla çıkmak iyidir ama rakip çok adamla gelmişse ısrar etmek hatadır. presten kurtulunca da rakibin önde kalmış oyuncuları nedeniyle eksik kalmasını değerlendirmeniz gerekir. değerlendiremiyorsanız presten çıkmanın ne değeri kalır ki?
    -rakip çok hızlı ve diriyse biz de sahada o’na aynı hız ve dirilikte cevap vermeliyiz.
    -mücadele gücü, koşu mesafesi, dinamizm olarak dünkü maçın çok üzerine çıkmalıyız. (ki avrupa’da başarı gelsin.)
    -avrupa takımları bize karşı hep olağanüstü motive çıkıyor. çünkü tarihimizden korkuyorlar. o nedenle avrupa kupası maçlarına bir başka motive olmalıyız.

    her maç yüksek motivasyon ve mücadele gücü ile oynamak için takım içindeki rotasyonu çok iyi planlamalıyız. her oyuncu için ayrı istatistik tutmalı, her futbolcunun aldığı süre, form grafiği, koşu mesafesini dikkate alarak forma vermeliyiz. böylece yükü tüm futbolcular arasında paylaştırmalıyız.

    avrupa kupası takımları dünkü kasımpaşa’ya göre çarpı birbuçuk. demek ki onlara karşı daha çok koşmalı, takım halinde savunmaya yapmalı ve hücuma çıkmalıyız.

    bu entryde luyindama’ya bir parantez açmazsam günah olur. dün iki %100’lük gol pozisyonunu önledi. birinde omuzuyla önledi diğerinde yusuf erdoğan’ı madara etti. havadan gelen hiçbir topu rakibine koklatmadı. aynen devam luyi. alkışlar sana.
  • 400
    --- alıntı ---

    bir gün belki hayattan,
    geçmişteki günlerden
    bir teselli ararsın
    bak o zaman resmime...

    gör akan o yaşları...

    --- alıntı ---

    https://www.youtube.com/watch?v=LfnX9nujOQ0

    rahmetli cem karaca ile başladık. çünkü futboldan, geçmişteki günlerden bir teselli ararsak ancak resimleri ya da parça parça kopuk kopuk görebiliyoruz sadece.

    1-3-5 maç falan değil, hep böyle. öyle bir an görüyoruz ki "işte bu eskiye dönüyoruz takım oynuyor" diyoruz ancak resimdeki gözyaşları gibi kuruyup gidiyor çaresizce.

    maçın başlangıcını ayrı, ortasını ayrı, ikinci yarıyı ayrı değerlendirmek lazım.

    iyi başlamadık, kabul. bunun nedeni büyük olasılıkla morutan'ın ilk maçı olması, cicaldau'nun henüz sorumluluk almak istememesi, bu sorumluluğu alacak oyuncunun da olmayışıydı bana kalırsa. kerem - morutan - cica arasında bu sorumluluk paylaşılınca ve biraz daha hızlı düşünerek oynayınca 2 gol peşpeşe geldi.

    ilk golde cicaldau'ya dikkat ettiniz mi? atak başlarken pası veren oyuncu kerem'e, kerem topu ceza sahasına çevirirken ceza sahasına giriyor. harika iş yapıyor. morutan'ın hızlı dönüşleri ve kimsenin beklemediği anda tık diye topu cica'ya "al da at" diye çevirdi. işin enteresan kısmı da cica'nın bu topu beklemesi ve bilinçli tek dokunuşta golü yapmasıydı. harika işçilik.

    ikinci golde de morutan'ın presi ve ısrarı, rakip oyuncu topu aldığı anda kontrolünü sağlamaya fırsat bulamadan topa dokunup önüne aldı, kasımpaşa "noluyoruz" diyemeden şutu attı, tesadüf çıkardı kaleci. kontrollü çıkarsa kerem'in önüne indirmezdi, kerem'e vurmak kaldı sadece ve 2 oldu.

    boey (nedendir bilmiyorum) hücumda önceki maçlar kadar aktif değildi. galiba bu konuda hocanın uyarısı olmuş, 1-2 pozisyon hariç çok fazla çıkmadı önceki maçlar kadar.

    bana kalırsa maça başladığımız düzen yanlıştı. berkan - cicaldau orta sahası ve 10 numara pozisyonu gibi morutan'ı kullanmak bence doğru hamle değildi. kerem - barış ikilisini aynı anda sahaya sürebilmek için yaptık, anlıyorum. ancak bana kalırsa başlamamız gereken düzen şu olmalıydı:

    https://i.galatasaray11.com/wnrk56zv.jpg

    taylan'ın dinlenmeye ihtiyacı varsa eğer cicaldau'yu 8'e çekip berkan ile birlikte oynatmak yanlış. komple yanlış. aytaç ile orada daha dirençli bir orta saha kurabilirdik, solda barış başlardı merkezde bu sefer cicaldau'yu gole daha yakın kullanır morutan ile uyumundan daha fazla faydalanırdık. bence olması gereken buydu.

    diyelim ki böyle çıkmadık, o zaman 2. yarı da taylan'ın girmemesi bana kalırsa mantıklı olurdu. kafası zaten (nedendir bilmiyorum) maçta değildi. transfer teklifi mi, yorgunluk mu, 6'ya ısrarla transfer istememiz mi, milli takıma gitmek mi nedir bilmiyorum gerçekten ama bildiğim kafası maçta değildi. yine cicaldau çıkacaksa eğer oynadığımız düzende aytaç pekala girebilirdi. gerçi aytaç yerine biz emre akbaba'yı kullanırdık kesin ama, neyse.

    orta sahanın yeterince dirençli olmamasını şöyle özetleyeyim: rakip bizim ceza sahamızda top ile 33 kez buluşmuş, biz 22 kez. rakip bize 17 kez şut çekebilmiş, biz 13 şut atmışız. yani rakibi durduramamışız, bunun bireysel hata ile vs. açıklanabilecek bir durumu yok. gollerin bireysel hatadan gelmesi farklı durum, bizim direncimiz yeterli olmadığı için yeterli şekilde rakibi durdurmamışız maalesef.

    halen orta saha direncine ve prese yeterli önemi vermediğimizi düşünüyorum böyle maçlar oynadığımızda. hoca maç sonunda "melo ya da fernando gibi birisini bulamıyoruz" diyor. hocam kusura bakma ama kasımpaşa orta sahasına üstünlük kurmak için melo - fernando gibi bir isim isteyeceksen yarın lazio'nun marsilya'nın karşısına çıktığımızda sen kante istersin.

    kasımpaşa'nın en etkili olabilecek oyuncusu yusuf erdoğan. sen yusuf'u kitlediğinde rakip için maçı bitireceksin, yapmıyorsun. maçın 4 kilit pas ile en çok kilit pas yapan oyuncusu ki 2 asist yaptı sana karşı, kim lazım yusuf'u durdurmak için? üçüncü bölgede yusuf %72 isabetli pas yapmış bu adama direnç göstermeye çalışmadık ki?

    bir de direnç zaten yeterli seviyede değilken biz oyuna babel'i feghouli'yi aldık, sol beke ömer bayram yaptık. ne desem boş.

    babel ne yaptı? oyuna girdikten sonra ne yaptı? artısı ne oldu bize mesela barış alper'den? ne olurdu barış dursa? ben anlamıyorum, ciddi ciddi anlamıyorum bu babel fetişini fatih hocadaki. abi bu kadar sevilecek, bu kadar şans verilecek, bu kadar oynatılacak hangi özelliği kaldı ki babel'in? babel futboldan ümidini kesmiş, futbol babel'den ümidini kesmiş, ayağına aldığı bir topta bile faydalı bir iş yapamıyor ancak mutlaka atıyoruz sahaya. top kaybeder pres yok, pas gelir topu kaybeder, önceden (önceden dediğim de geçen sene yani çok önceden de değil) şut falan atardı bu sene o da yok, var da dağa taşa atıyor. nedir abi bu kendisine ısrar? bugün serbest bıraksak gidecek takım bulamaz, şaş kaza bir yer (iddialı olan bir takım) imzalasa forma giyemez (belki son 1-2 dakika) biz halen inatla kendisine şans veriyoruz. ne kazanmayı bekliyoruz ki? ne yapacak yani babel? bir sezon beşiktaş'ta cenk tosun ile uyum sağlayıp performans verdi diye premier lig yaptı, tutunamadı. tutunamadığı takım da fulham ha, top 6 falan geçtim fulham yani. sırf euro 2020'ye gidebilme umuduyla bize geldi, geldiği ilk sezondan oynadığı ilk maçtan itibaren problem. bencillik, takımdan uzak olma, sahada yürüme. futbolla ilgili negatif söylenebilecek her şey kendisinde mevcut, biz yine ısrarla kendisini sahaya atıyoruz. kenarda da emre kılınç var ha. hani "yahu alternatif yok o yüzden oynuyor" diyemezsin alternatif de var. hiç bir şey bilmesen, tanımasan bile feghouli var kenarda onu alırsın keremi sola çekip feghouli'yi başka pozisyona alırsın.

    yoruldum. bu adama duyulan sevgi beni delirtecek. bir artısı olmayan, bomboş bir adamı her fırsatta sahaya atmamız gerçekten beni yoruyor.

    babel'in oynadığı her maç "inşallah son maçıdır bu bir daha giyemez bu formayı" diyorum. sonraki maç spiker "galatasaray'da oyuncu değişikliği hazırlığı" dediği anda kendisinin geldiğini biliyorum ve içim çekiliyor.

    tek temennim inşallah bu maç son maçındır. sadece bizde değil, futbolda. futbol bile senin kadar kötüsünü hak etmiyor babel.

    takıma inanıyorum. sürece güveniyorum. olacak, doğru işler yapıyoruz. ancak bazı "inat" durumlardan vazgeçmedikçe bu oyunun oturmasına imkan yok. savunmadan çıkarken taylan'a pres yapan her takım çözüyor bizi, kendi sahamızdan çıkmaya çalışırken önde pres yapan takımdan resmen kontra atak yiyoruz. imkansızı başarmak bu ama yaşıyoruz bunu.

    tercihleri de doğru hale getirmek lazım. yediğimiz 2. golde muslera pası taylan yerine luyindama'ya oynasa pres luyindama'ya gelene kadar o taylan'a oynayacak ve çıkacağız çünkü boey de doğru yer alıyor. pres top kontrolü ile topu ayakta tutarak kırılmaz. pres pas ile, pres yapan oyuncunun koşusunu boşa çıkarma ile kırılır. biz aldığımız her topu bir iki kez dürtmeden ya da sağa sola dönmeden tek pas yapmıyoruz çıkarken. üst üste 3-4 tek pas yapsak rakiplerin presini boşa çıkararak hem rakip geri dönemeden hızlı çıkacağız hem oyun daha etkili olacak.

    ama esas sorunumuz bunların hiç birisi değil. evet, babel bile değil. şaşırtıcı biliyorum ancak bizim esas sorunumuz çok daha farklı, çok daha acayip ve çoğunun düşünmediği bir şey.

    şut.

    daha doğrusu doğru şut. kasımpaşa 1.4 xg'den 2 gol atıyor, biz 2.03 xg'den 2 gol atıyoruz.
    en basit örneği, ilk resmi maçımız deplasman psv maçını hatırlıyor musunuz? 5 gol yedik. psv'nin xg'si sadece 2.69.

    2.03'ten en az 3 gol çıkarmak lazım. çıkmıyorsa hatayı çekilen şutun kalitesinde, doğru şutta aramak zorundayız. hatta 4 bile çıkarmak lazım. neden çıkmıyor?

    diğer tüm problemler bu sorun çözülene kadar gözardı edilmeli bence. pozisyon yaratma sıkıntın yok, artık yok vardı ama çözdük. sıra pozisyonu bitirmede ve doğru bitirmede. pozisyonlar doğru bitecek, xg'den yüksek gol atacağız ancak o zaman "hah işte takım oldu şimdi" diyeceğiz. çünkü gol atıp maçı rakip için bitirmedikçe ve diğer sorunlar ile bu maçı bitirememek birleşince sorunlar dağ gibi görünüyor. oysa ki sırasıyla bu sorunları çözmeye çalışsak, çözsek her şey çok daha güzel olacak.

    nasıl çözeceğiz onu da bilmiyorum. şut çalıştıracak, bitiricilik geliştirecek bir antrenör lazım.

    gerçi memnunduk değil mi antrenörlerden? evet.

    artık bitirelim. ama nasıl?

    hoca maç sonunda bir açıklama yapmış:
    https://twitter.com/.../1432063967346704392

    --- alıntı ---

    fatih terim: "hayat bazen acı dersler verir."

    --- alıntı ---

    tuhaf. okuyunca aklıma hocanın başka bir açıklaması geldi: https://www.hurriyet.com.tr/...ders-veririm-7264402

    --- alıntı ---

    arkadaşlar ben bu saatten sonra ders almam, ders veririm.

    --- alıntı ---

    demek ki her şey değişebiliyormuş. umarım hocanın bu konudaki fikri gibi bazı konulardaki ısrarı da değişir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın