• 76
    zaman ve mekan ayırt etmeksizin engel olamadığım biçimde; kendi kendine kafamın içinde sürekli oynayan maç. nasıl desem kafamdaki sahneler hep farklı; bazen mertens'in kaybettiği top, ani bir atakla serginho'ya geliyor sacha boeyi rakibini yakalamak için geriye koşarken görüyorum devamı yok; bazen gomis 87de pis burun yapıştırıyor gol mü emin olamıyorum. ama sürekli kafamda bu maçı oynuyorum. şöyle 9 maçlık üst üste galibiyet serilerine, güzel deplasman karnelerine o kadar yabancıyız ki; büyüsü bozulacak stresi herkesin psikolojisini bozdu anladığım kadarıyla.
  • 77
    normal şartlarda türkiye süper ligi gibi bir ligde bu puan ortalamasına sahip ve dokuz maç üst üste kazanan bir takım çift haneli puan farklarına ulaşabilirdi. geçmiş sezonlarda 5-6 maçlık galibiyet serileri dahi şampiyonluğa yön verirken dokuz maçın yetersiz kaldığını gördüğümüz bir sezon yaşıyoruz.

    bu ingiltere'de, italya'da ya da fransa'da kimse neden komplo teorileri üretmiyor, merak ediyorum doğrusu. o liglerde neden ikincilerin, üçüncülerin yarıştan koparılmak istenmediğini kimse düşünmüyor. acaba bir tek bizim ligde mi dönüyor bu işler ya da biz mi öyle zannediyoruz, bilemiyorum.

    şimdi maça gelecek olursam bu hafta seriyi 10 maça çıkarmak için sahaya çıkacağız. herkeste ister istemez şu tedirginliği görebiliyorum; seri bir bozulursa arkamızdakiler iyice ensemize yapışacak ve muhteşem giden havamız bir anda dağılacak. fenerbahçe kadar kötü futbol oynayan ve sahasında eze eze yendiğimiz bir rakibin hala dört puan kadar arkamızda olması gerçekten hayret verici. yukarıda da bahsettiğim gibi herkes kendine göre sebepler bulabilir ama gerçek şu an bu.

    bu sene farklı bir sezon yaşıyoruz; bizim tökezlememizi bekleyen milyonlarca insan var. 9'da 9 değil gerekirse 19'da 19 yapmalıyız. çünkü bu lig kopmayacak belli oldu. henüz ligin ortasındayken kaybetmeye lüksümüz olmayan maçlara çıkıyoruz. bu durumun puan tablosuyla hiçbir alakası yok. bu yolda rakiplerimizden önce kırılmamamız lazım. tek cümlede özetlersem; fenerbahçe ya da beşiktaş puan kaybetmeden biz kaybetmeyeceğiz!
  • 78
    sıradaki maçımız.

    seriyi devam ettirme adına ve dün 23 ocak ümraniyespor fenerbahçe maçında yaşananlardan sonra 3 puanı alıp gelmemizin ne kadar önem arz ettiğini anlatmaya lüzum dahi gerekmeyen maç. bu kadar güçlü bir oyun ve seriye rağmen neden hala puan farkı 4 dersek, birinci sebebi vakti zamanında rakipten 5 puan geriye düşmemiz, ikinci sebebi de gerek saha içinde gerek saha dışında ve yayıncı kuruluşun manipülasyonlarıyla rakibimizin ittir kaktır yarış içinde tutulma çabaları.

    giresunspor büyük takımlara karşı akılı oyun oynayıp sorun yaratan bir görüntü verdi süper lige çıktığı geçen sezondan beri ve bu sezonda hem bizi hem fenerbahçe'yi deplasmanda yenebilmeyi başardı. ama bu maç özelinde ideal 11'lerinde 3 oyuncusu oynayamayacak. özellikle orta sahada mejia ve campuzano'nun olmaması ve rotasyonda o bölgede hem nicelik hem nitelik olarak eksik olmaları orta sahada bariz üstünlük kurup kaliteli ayaklarımızla sonuca rahat ulaşacağımız hissiyatı vermekte. tabi oynanmadan hiç bir maça 3 puan yazamıyoruz. ayrıca sainz ve sergio hızlı hücumlarda sorun çıkartabilecek tipte oyuncuları dikkatli olmalıyız.

    tam konsantrasyonla bildiğimiz net oyunu oynayarak galip gelelim, sonrasını fenerbahçe düşünsün.
  • 82
    giresun’u ads deplasmanında ki maçı tvden izledim. maçın büyük bölümünü 10 kişi oynamalarına rağmen çok iyi oynadılar, bayağı tehlikeli ataklar geliştirdiler, ads kalecisi iyi toplar çıkardı. (bkz: borja sainz eguskiza) gibi de 3 büyüklerde rahatlıkla oynayabilecek tehlikeli topçuları var.

    o maçtan sonra işimiz zor, bir puan alıp dönelim diye düşünmüştüm.
    ama dünden beri, neden bilmiyorum, içimde bu maçı çok rahat bir skorla (fb derbisinde olduğu gibi) geçeceğiz gibi bir duygu oluştu.

    inşallah öyle olur.
  • 83
    giresunspor'da toplasan 2,5 adam var. birinci adam riad bajiç, ikinci adam borja sainz, yarım olan adam da sergio.
    en tehlikeli olanı borja sainz. bu adama maçtan önce bir şey olursa giresunspor'un gol atma ihtimali sıfır olur.
    antalya maçından önce japon nakajima'nın en tehlikeli adam olduğunu yazmıştım#3528616.
    bu maçın da en tehlikeli oyuncusu borja sainz.
  • 84
    galatasaray'da, sonuçlar bazında işler yolunda giderken, zayıf bölgelerle ilgili aksiyon almak gibi bir özellik yok maalesef. şansımızı zorlamayı çok seviyoruz. sirenler olaylar kötüye doğru gitmeye başladığı zaman çalıyor bizim kulüpte. genelde de sirenlerin çalmaya başladığı zaman, geç kalınmış oluyor. bir benzerini yaşamaktan korkuyorum.

    giresunspor, sezonun ilk yarısındaki maçımızda da son oynadıkları adana demirspor deplasmanında da görüleceği üzere, zor gol yiyen bir takım. iyi kapanan ve savunmada sağlam duran bir takım. hakan keleş'le bir teknik direktör istikrarı yakaladılar ve hakan keleş mücadele gücü yüksek, dirençli bir takım oluşturmuş. bizim hücum hattımızın yayla kadar geniş alanlar bulamayacağı ve zor pozisyon üreteceği bir maç olacak. savunmamız anlamında ise yönetimimizin, teknik heyetimizin hatta taraftarımızın hiç önemsemediği bir tehlike söz konusu bu maçta. galatasaray'ın bu maça çıkacak savunma dörtlüsünü ikiye ayırmak lazım. sağ bek boey, sağ stoper nelsson savunmanın sağ tarafını oluşturacak. çok kaliteli, birinci sınıf bir sağ hat. savunmanın sol tarafını ise emin bayram ve emre taşdemir oluşturacak. dördüncü sınıf, az (bence hiç) kalitede bir sol hat. emin-emre hattıyla ne gibi sıkıntılar yaşanabileceğini alanyaspor ile oynadığımız kupa maçı bize çok net göstermişti halbuki ama dediğim gibi "kazandığımız sürece sıkıntı yok" anlayışına sahibiz. kazanırken sıkıntılarımızın üstüne gitmeyi ve çözmeyi sevmiyoruz. ben fikrimi şöyle söyleyim; emin bayram sol stoper, emre taşdemir sol bek olarak ankaragücü'nde veya kayserispor'da oynayamazlar. giremezler ilk 11'e. biz şampiyonluk mücadelesi veren ligin lider takımı olarak bu oyuncularla giresun deplasmanına gidiyoruz. bu ikiliyle daha önce de maçlar oynadık ve sıkıntılar çektik. hiç önemli değil. yönetenlerden taraftarlarımıza bu durumdan endişe duyan hiç kimse yok galatasaray'da. ne diyebilirim bilemiyorum.

    inşallah kazanırız. galatasaray'ın kazanmasını istemekten başka bir çaremiz yok. ama kazansak da kaybetsek de, sorunlarımız çok net. kazandığımızda da net, kaybettiğimizde de net. çözüm üretmezsek de bu ihmalin sonuçlarına ilerleyen haftalarda mutlaka katlanacağız. allah yardımcımız olsun.
  • 85
    9'da 9 yaptığımız maçlardan sonra kazandığımız her maç sezonun en önemli maçı olacaktır. her taraftar gibi kimse kaybetmeyi istemez, sevmez. en yakın rakibimizin 4 puan önündeyiz ve nerdeyse 16 "çok önemli" maçımız var. burada mühim olan stres yapmadan sakin kalarak oynamak.

    yani;

    - konsantrasyon

    - (bkz: haydi cimbom haydi tam zamanı şimdi)
  • 88
    seriyi falan unutup sadece ve sadece bu maç özelinde kazanmak için çıkmamız gereken maç.

    galatasaray şampiyon olduğu her sezonda maç maç gitmeyi bilmiş ve bunu uygulayabilmiştir. takım şampiyonluk yolundayken yok şu kadar maçlık galibiyet serimiz var vs goygoyları takıma gereksiz stres yaratmaktan başka bi işe yaramaz.

    halihazırda kötü zemini de dikkate alırsak öyle ahım şahım bir oyun olmadan hatta sivas maçındaki gibi gerektiği dakikada skoru al ve yoluna devam et maçı oynamamız gerekmekte.

    abdulkerim'in cezası bizim için büyük eksi keşke içerideki bir maçta cezalı kalsaydı yine de yerine oynayacak emin bayram'ın güzel bir performans vereceğine inanıyorum ben.

    (bkz: konsantrasyon)
  • 90
    taraftarların en önemli virajlardan biri olarak gördüğü zorlu müsabaka. bu gibi maçlarda maalesef fatih terim'in 4.döneminin oyun felsefesi ve o dönemdeki anadolu kulüplerinin içindeki oluşumların bizim maçlara ayrı bilenmesi, hakem performansları hem de aradaki makasın ciddi anlamda kapanması ile bu tarz deplasmanlar fobi oluşturdu. ama bu sene biraz daha bu konuda güven veren bir oyun anlayışı olan ve daha önemlisi çok kaliteli, karakterli bir takıma sahibiz. pozisyonlara çok rahat giriyor ve çabuk pes etmiyoruz. hem de terim dönemi gibi her maç aynı oyunda ısrar etmiyoruz. maç maç giden bir teknik direktörümüz var. burada puan kaybetme ihtimalimiz de var ama üstün bir oyun sergileyeceğimize inanıyorum. tek eleştirim tabiki de normal olarak, okan hocanın ezbere değişiklikler yapması ve oyunu okuma da zorluk çekmesi. tek güvencem ise 2-1'i çok oynayan bir takım olduğumuz için öne geçtiğimiz maçları tutabilme alışkanlığımız. ben ilk maçı içeride kaybettiğimiz ve maçın zorluğunun camianın da farkında olması sebebi ile konsantre ve kazanma odaklı bir galatasaray bekliyorum.

    edit: stoperde emin bayram faktörünü unuttuğumu fark ettim. bu da ciddi bir handikap olacaktır bizim için. ben sol beke emre taşdemir yerine belki herkes eleştirecek ki haklıdır da hiç güven vermiyor ama pva ile çıkılıp berkanın mücadeleci performansı ile savunma zaafiyetine bir önlem olunabileceğini düşünüyorum. ama emre'nin böyle maçlarda sürpriz performansları olabiliyor ve ileri hat için elimizi rahatlattığı gerçeğini de biliyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın