• 26
    bu maci bi kafenin ust katinda ablamin dogum gununu kutlarken izlemistim. maci izleyen bi cocuk surekli ablami kesiyodu. cocugun bakislarini yakalamak icin ona bakmaktan maci izleyememistim neredeyse. bir kac gun sonra veledi internet kafede counter strike oynarken gormustum. beni hatirlamisti ve kulakligini takip usulca oyununa devam etmisti.

    iste bu da boyle bir anim be birader :(

    (bkz: tarihte bugün)
    (bkz: )
  • 28
    ilk şampiyonluğumu gördüğüm maç. aslında tam bir görüş denemez çünkü 2001-2002 sezonunu içerideki beşiktaş maçından itibaren takip etmeye başlamıştım. bu maçla ilgili hatırladığım en ilginç olay top dışarı mı çıktı ne olduysa artık maçı izlediğimiz yerde ilk yarı bitti diye kanalı değiştirdiler ki harbiden bitmesi lazımdı. biz keriz gibi başka kanallarda reklam izleyeduralım, sol üst tarafında skor yazan bir kanala denk geldik. bir anda skor değişti 1-0 oldu. hemen açtılar lig tv'yi. artık nasıl olduysa 55. dakika olmuş ve ilk yarı bitmemiş, 55. dakikada ilk yarı oynanan şampiyonluk maçında hasan şaş bizi öne geçirmişti. ama bu kısmı birinin teyit etmesi lazım, yanlış hatırlama ihtimalim yüksek çünkü. radu golü atınca çok heyecanlandım ve maç biter bitmez yaşadığımız küçük ilçede eve doğru küçük ama hızlı adımlarla yürüdüm, anneme şampiyon olduk demek için. sanki televizyonda yazmıyor amk. ama kısmetliymişim çünkü üst komşu teyzeye gitmişti ve benden öğrendi haberi. komşuda televizyon yok mu derseniz onu da bilmeyiverin :) çünkü o kadarını hatırlamıyorum.
  • 34
    https://gss.gs/6X9.jpg

    sınavdan çıkıp * aileye haber verilmeden gidilen şampiyonluk maçıdır. tek başına gittiğim bu deplasmanda tribünü buldum ama aman yarabbi o ne kalabalık. sıraya kaynak yapmak falan hiç benlik değil. bir sıraya girdim bekliyorum. o sırada kapalı bir kapıya doğru çocuklarıyla gelen amcaların gittiğini gördüm ben de takıldım peşlerine. stat görevlisi bu kapıdan içeri giriş yok olmaz dese de amcalarla beraber çocuklarla bittik tükendik elimizde bilet var bedava al demiyoruz ki falan diyerekten bilet kontrolü yapıldı ve içeriye girdim. maç bitti şampiyon olduk. dönerken babam aradı. mutluluktan arıyor sandım.
    "lan maça mı gittin sen?" dedi. cevap veremeden "tv de gördüm seni ağlıyordun" diyince gık diyemedim. * üstümdeki monta kadar saydı adam.
    (u: oğluma gelecekte okuması için not (:) yani ailenizden gizli iş yapmayın.
  • 35
    1989 doğumlu bir galatasaray taraftarı olarak ilk gördüğüm olmasa da, bilinçle baştan sona takip edip de yaşadığım ilk şampiyonluğun geldiği maç. fifa 2002 dünya kupası sebebiyle ligimiz mayıs başında bitmişti o sezon. bu yüzden 33. hafta maçı olmasına rağmen nisan ayına denk gelmiştir. bu da yıllar sonra fenerbahçelilerin "mayıslar sizin olsun biz nisan'da da şampiyonuz" temalı fenerbahçe kırmak üzereyken tanımlanan rekorlar çalışmasına kontra olmasına sebep olmuştu. gerçi adamlar da 31. hafta'dan şampiyonluk ilan etmişti ama...

    (bkz: 27 nisan 2014 fenerbahçe çaykur rizespor maçı)

    o sezonun efsane beyaz formasıyla çıkmıştık bu maça. ki maçtan 2 gün önce sanırım, "replika"sını almıştım bir yerlerden. korsan formanın suç olmasına ramak kalmış dönemlerdi hala. mağazanın sahibi istersen 3 yıldız takayım öyle giy demişti. nasıl olacak ki falan derken baskı makinesinin kapağını kaldırıp şehirdeki ultraslan uni'ler için bastırdığı tshirtlerden birini göstermişti.

    bu arada geçmiş formaları satmaya başlamıştı ya bizim mağaza, bana sorsalar hangi formayı bassak diye o sezonun beyaz formasını isterdim. bu da öyle bir kişisel manyaklık...

    neyse... o sezon biraz enteresan bir sezondu. iç sahada 17/17 yapıp 51 puan toplamıştık ama deplasman fobisi denen olayı iliklerimize kadar yaşıyorduk. bu sayede de sezon boyunca asla puan farkını açamamıştık.

    mart ayının son hafta sonuna denk gelen 29. haftada aslında şampiyonluğu verme ihtimalimiz bile belirmişti. 30 mart 2002 diyarbakırspor galatasaray maçı'ndan golsüz beraberlikle döndük. bir gün sonra fenerbahçe gençlerbirliği deplasmanındaydı. o dönem üç büyükler için ankara deplasman sayılmaz dönemiydi. 4 sene üst üste galatasaray şampiyonluğu sonrası bir önceki sene bir şekilde şampiyon olan fenerbahçe de seri yakalamak istiyordu. kadıköyvari ortamda oynana maçta son dakikalara 1-0 fenerbahçe üstünlüğüyle girilmesine rağmen 89. dakikada ahmet hassan'ın kafa golü skora dengeyi getirirken hevesi kursağında kalan spor kulübü geleneğinin bir nevi temellerinin atılmasına sebep olmuştu...

    bir maçı eksik olsa da puan puana girilen haftayı aldığımız beraberliğe rağmen puan puana bitirmeyi başardık. ancak son 8 deplasman maçında galibiyet alamamış bir takımdık. o hafta içi erteleme maçında trabzon, haftasonu da samsun deplasmanına çıkacaktık. bu da herşeye rağmen fenerbahçe hatta beşiktaş'ın şampiyonluk umutlarını koruyabilmelerine sebep oluyordu. o iki deplasmanı da kazasız atlattık. sonra kağıt üzerinde deplasman olsa da tamamen galatasaray taraftarı önünde oynanan maçta istanbulspor'u da gereğini yaparak temizce mağlup ettik.

    bu maçtan bir önceki hafta ki ligin 32. haftasına denk gelir, rakip ali sami yen'de ankaragücü idi. çok değil 1 sezon önce oynanan 13 mayıs 2001 galatasaray ankaragücü maçı vardı. çanta dolusu teşvik primi yine soyunma odasına indi mi, ankaragücü teknik direktörü boş a4 kağıda çaycısından forvetine kadar herkesin adını yazıp parayı dağıtmayı düşündü mü bilinmez ama bir şekilde o maçı da atlattık. hatta fenerbahçe'nin her ihtimale karşın sahaya götüne kadar her yerinde yıldız olan formayla çıktığı maçla aynı saatte oynanmıştı bu müsabaka...

    son iki haftaya 3 puan önde giriyorduk ve ikili averajda öndeydik. yapılması gereken tek şey kocaelispor'u mağlup etmekti. o sezon 16 deplasmanda 6 galibiyet çıkarabilmiş oluşumuz dosta inceden bir titreme, rakiplere ise umut saçıyordu. üstelik rakip kocaelispor her ne kadar ligde puan cetvelinin ikinci yarısında olsa da ay başında beşiktaş'ı 4-0 ile paralayarak türkiye kupasını kaldırmıştı.

    ilk şampiyonluğunu yaşamaya hazırlanan ultraslan'ın abdürrahim albayrak himayelerinde ve sponsorluğunda yaptığı organizasyon ile ismetpaşa stadının bir kale arkası hıncahınç sarı-kırmızı idi. o maça heyecanlı bir ergen ya da "üni" olarak gitmiş şimdilerin kelli felli nice insanında eminim ki güzel anektodlar vardır o yolculuk hakkında.

    30 dakikaya yakın çok çok geniş bir özeti var aşağıda. ordan bakıp bakıp anlatmak yersiz. ancak maçın başlarında hasan şaş'ın ceza sahası yayında son adam tarafından yaka paça indirilişi var ki özette de yer aldı doğal olarak. "deplasman fobisi" ve "bir ay önce beşiktaş'ı dörtlemiş kocaeli" yükünün yanında bir de "hakem"i ekletmişti genç yüreklerimize. neyse ki hata yapmadan tertemiz bir skorla işimizi görmüştük. 2 ay sonra dünya yıldızı olacak olan canımız kelimiz hasan şaş'ımız ve en sevdiğimiz yedek radu niculescu'nun iki devrenin sonunda attığı birer golle maçı 2-0 kazandık. takım hemen formaları sıyırıp kırmızı üzerine sarı üç yıldızlı tshirtleriyle poz verirken ben de hayatımın ilk şampiyonluk turu için yola çıkmıştım babamla birlikte...

    yıllar yılı hakan şükür'ün kahrını çeken, her daim ikinci adam rolünü yerinmeden üstlenen, kariyerinin son demlerinde mecburiyetten birinci forvet olan ve golleri sıralayan arif erdem'den bahsetmeden olmaz. krallık yarışındaki bir futbolcu olmasına rağmen ünvanı bir kenara bırakıp en iyi bildiği işi yapmış, iki asistle kilidi çözen isim olmuştur. arada gerçekten kötü vurup kaçırdığı penaltı bir kenara, özellikle ikinci golde topu niculescu'ya çıkarması gerçekten alkışlanacak bir olaydı.

    nitekim takım vefa borcunu ertesi hafta yozgatspor maçında arif'i gol kralı yapmaya çalışarak ödemiş, gel gelelim arif tüm arifliğini sergileyerek 2 golde kalıp ancak gol krallığına ortak olabilmişti.

    https://www.youtube.com/watch?v=eKq-ybn8Irs

    o değil de bu kanalı kapatmasalar bari ya, çocukluğumuzu açıp izleriz arada...

    aylar sonra gelen edit: kapatmışlar...
  • 36
    tribün gözü ile bakıldığında akıllarda kalan bazı detayları paylaşayım,

    -kaç otobüs bilmiyorum ama izmit girişinde en arkadan çekilen bir fotoda resmen 2 tane s harfi oluşturmuştu konvoy.işgal kuvvetleri gibiydik, gerçi o sezon ki deplasman karnemizden ötürü "er ryan ı kurtarmak" filmindeki ilk çıkarma sahnesinde, askerlerin henüz tekneden inmeden evvel ki ruh halini de taşımıyor değildik.

    -kocaelispor da iki hafta önce türkiye kupasını aldığı için, maçtan önce ve sonra onlarda şampiyonluk turu attı. yani öyle bir ortam vardı ki her iki takım da tribünde şampiyonluk kutladı :)

    - maç öncesi kocaeli tribünü(hodri meydan) maratonun ortasında polisle dakikalarca kapıştı. biber gazı henüz envantere yeni girmişti ama orada kullanılmadı(envantere girdiğini nerden biliyorsun derseniz, olaylı meşhur göztepe deplasmanında mevzular esnasında tatmıştık ilk defa:) koltuklar, davullar, kalkanlar havada uçuşmuştu.

    -herhalde bir orduya yetecek kadar meşale, torpil ve 80-90 lardaki şampiyonluk maçlarının olmazsa olmazı sis bombası vardı stoklarda. bunların yakılması için ise "korkma ölmez sendeki bu taraftarlar" bestesi 2.yarının başı ile söylenmye başlanmış, her mısra sonunda 65 diye bağırılarak, bunların yakılacağı dakikanın 65.dk olduğu bir bakıma anons edilmiştir.

    - 65 te ortalık iyice şenlenmiştir

    -maç sonu, şampiyonluk, üç yıldız vb derken tribünden bir anda başlayan" reis yol ver otobüsler caddeye" bestesi çığ gibi büyümüş, ciddi ciddi konuşulur hale gelmişti. karar doğru veya yanlış onu burada tartışmam ama caddeye gidilmemiştir istanbul dönüşü. o kadar otobüs caddeye inse zaten başından sonuna kapanırdı ve kimsede uzun yıllar cadde bizim diye yalandan maç günü dahi olsa konuşamazdı.
  • 37
    mayıstan da evvel, nisanda şampiyon olduğumuz hem de 3. yıldızı taktığımız maç.

    arif’in kaçırdığı penaltı, penaltı pozisyonunun başından sonuna kadar kaçacağını gösteriyordu zaten. maç 1-0, hasan ile öndeyiz, ancak kocaelispor çok da aman aman olmasa da baskılı oynuyor. ahmet arslaner, cihan haspolatlı, ahmed hassan ve serdar topraktepe sindirmiş bizimkileri, sağlı sollu geliyorlar. zaten şu saydığım oyuncuların 3’ü büyük takım yaptılar en sonunda. lazarov ve iordanov da var aynı kadroda. hikmet karamanlı kocaelispor aynı sezon finalde beşiktaş’ı 4-0’la fena harcamış, bir rivayete göre sezon başı hazırlık kampında temmuz ayında arsene wenger’in arsenal’ını da hacamat etmişti.

    maçın son 10-15 dakikası açık söyleyeyim gol yeriz endişesi yok ama ‘bir an evvel atıp şu 2’yi rahatlasa herkes’ kafasındayız. hasan, ayhan, mondragon ve ilginçtir victoria maçta bizim takımın en iyileri. 66’da ümit yerine giren radu etkisiz oynuyor ama gözler üzerinde. kocaelispor kalecisi ahmet şahin’in üzerine sebepsizce çullanması sonucu o sezon ilhan mansız ile gol krallığını paylaşacak arif adeta diagne penaltısı atıyor ve fırsattan faydalanamıyoruz. ancak en başta da söylediğim gibi, sanki kaçacağı en başından belliydi.

    derken ayhan’ın sarkıttığı uzun topta arif ve radu birlikte koştular, arif o geceki ikinci asistini yaptı, radu attı şampiyonluk geldi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın