• 626
    yanlış kadro, yanlış taktik ve olmayan organizasyon ile 1 puan kurtardığımız maç olmuştur.

    belli ki rakipleri analiz etmiyoruz. etseydik fener’in pas ile çıkan takımlara karşı nasıl pozisyon verdiğini görür seri’yi tribüne göndermezdik. formda muriç’in karşısına formsuz marcao’yu koymazdık. analiz etseydik baskı karşısında hata yapan fener savunmasına karşı göstermelik baskı yapan babel ile başlamaz, falcao’yu ilerde yalnız bırakmazdık. ama fener bizi iyi analiz etmiş. ne yaptı fener. biz pas ile çıkan takımız. dört orta saha özellikli orta saha oyuncusu ve pres yapan muriç ile yarısahamızda yaptıkları baskı ile resmen bizi pasifize ettiler. yani bizim yapmamız gereken çoğu şeyi yaptı.

    belli ki oyunu okuyamıyoruz. ikinci yarı babel sahada yok ama maçı tamamlıyor. belhanda aynı şekilde. falcao ilerde tek başına yalnız ama buna bir çare bulamıyoruz.

    ve yine belli oldu ki forma adaletimiz yok. olsaydı eğer 22 eylül 2019 malatya maçının en iyi iki oyuncusu seri ve andone tribünde olmazdı. babel ikinci yarı çıkar ve belhanda maçı tamamlamazdı. haftalardır kötü oynayan yuto ve marcao sahada olmaz linnes’in lisansı dondurulmazdı.

    son yıllarda evimizde gösterdiğimiz en silik derbi performansıydı. maçtan lemina’nın şutlarını çıkarsak hücum anlamında yuto’nun yarım pozisyonu dışında gösterecek hiç birşeyimiz yok. ikinci yarı ilk 10-15 dakika hariç savunmadan hucuma çıkamadık. baskı kuramadık, tempo yapamadık.

    teknik ekibimizin artık şapkayı öne koyup bazı şeylerin yanlış gittiğini ve bu yanlışı düzeltmeleri gerektiğini fark etmeleri gerek. inat etmekten vazgeçip gerginlikten uzak durmaları, saha içine odaklanmaları lazım. yoksa maalesef tünelin ucunda ışık görünmüyor.
  • 627
    fenerbahçe tüm hafta boyunca yapıcı açıklamalar yaparak ortamı gayet güzel soğuttu. ne futbolcularda ne taraftarda ne de saha kenarında agresif bir galatasaray ne yazık ki yoktu. gayet akıllı davrandılar ve biz de buna ayak uydurduk ne yazık ki. üstüne bizim başkanın fotoğrafını falan çekmiş bir de bay kötü niyet. o kadar komik ki karşı tarafın camia olarak hal ve hareketleri. umarım ben kötü düşünüyorumdur da ikinci yarı kadıköy’de de aynı centilmenliği kendilerinden görürüz.
  • 629
    bu bizim fenerbahce derbileri besiktaslilarin dalga gectigi kadar var hani, hakikaten el sikko. baksan ulkenin en buyuk futbol olayi, ne izledik biz? sahada o kadar kalitesiz bir debelenme vardi ki... giresun ucuncu ligdeydi sezon acilisi hazirlik maclarini izlerdim, gaziemirde amator maclarin oynandigi sahada u16 maclarini izlerdim, evimiz altay tesisinin yanindaydi necati paftaydi altay’in paf maclarini izlerdim, bu kadar boktan mac az izledim.

    bu iki kotu performans icinden daha kotu, daha kalitesiz, daha gucsuz, daha daginik, ne oynadigi belirsiz olan da bizdik ya onu kaldiramiyorum.
  • 630
    çok sinirliyim renktaşlar. 90+3'de falcao-adem büyük değişikliğine çok sinirliyim. kendi sahanda fenerbahçe ile oynuyorsun. maç 0-0. rakibin senden 2 puan önde. ama sen forveti çiftlemek yerine korkak gibi forvet çıkarıp forvet alıyorsun. dünkü maçta 55-90 arası sahada gördüklerimi kimse izah edemez bana. psg maçı var denirse bu tam bir bahanedir. psg'ye yenilsen kimse ayıpsamaz. ama dünkü oyunu oynayan takım, taraftara çile çektiren takım benim için büyük sinir kaynağıdır.
  • 631
    maalesef sorun çok büyük orta saha oyuncularında direnç sıfır, topa kafasını uzatacak, emre akbaba gibi fedakarlık yapıp ayağı kırılması pahasına mücadele edecek bir tane bile oyuncumuz yok.

    kağıt üstünde değerleri 30-40 milyon euro denilen oyuncular sahada 30 - 40 kuruşluk oyun oynamıyorlar. nzonzi de seri de lemina da babel de birer çöp.

    feghouli -belhanda da sakatlıkların ve afrika kupasının da etkisi ile çok kötü.

    defans oyuncularına kızıyoruz haftalardır ama maçta net olarak gördüm ki adamların bir suçu yok. çünkü orta saha oyuncuları diye bir şey yok, ne defansa gelip topu çıkarmaya yardım eden var, ne oyun kurabilen var ne de pozisyon alıp takım savunmasına destek olan.

    yahu bu herifler dün gece bir tane ikili mücadele kazanamadılar ya. bir tane bile ikili mücadelede top kapamadılar. bir tane dönen top alamadılar. hepsini 2., 3. bölgede fb topladı.

    neden? çünkü adamların umrunda değil. aidiet yok adamlarda. takım olamamışız.

    ben açıkçası marcao - luyindama - mariano ve nagatomo'ya kızamıyorum. ne yapsın adamlar ya ? baskıda gelince mecbur muslera'ya geri pas atıyorlar. o da mümkün mertebe topu tekrar aktif alana atmaya çalışıyor. lakin değişen yok zira pas almaya gelen yok.

    takım defanstan top çıkaramıyor, niye? kimse boşa kaçmıyor, kendini göstermiyor. bir tek falcao çırpındı ya falcao. orta sahaya gelip top taşıyım bari dedi... el insaf

    sen dünya yıldızı santrforu koymuşsun takımına ama dünya yıldızını sağ iç bölgesine gelip defanstan top çıkarmasını seyrediyorsun. ya olur mu böyle rezillik?

    bu takım mı falcao'ya gol attıracak?

    neyle attıracak kimle attıracak?

    sahada hayalet gibi gezen, çıkarken de hocaya trip atan feghouli ile mi yoksa egoist babel ile mi? bu babel nedir ayrıca arkadaş ya?

    nzonzi'ye de bir çift lafım var. yumuşaksın baba yumuşak. italya liginde böyle nasıl oynadın hayret doğrusu.

    maçtan önce yazmıştım keşke donk oynasaydı. inanın bu kadar baskı yiyip şaşkına dönen yıldız(!)ları izleyeceğime donk'u izlemeyi yeğelerdirm.

    son sözüm fatih hocama... hocam zararın neresinden dönersen kardır. sen ki fatih terim türk oyuncuları kazanan hoca olarak bilinirsin. özüne dön hocam. daha önce de yazmıştım bunu:

    kiralık, toplama oyunculardan sana hayır gelmez. gelmiyor da zaten
  • 632
    yakın zamanda izlediğim en kötü, en tatsız, en ruhsuz derbilerden biri olmuştur. iki takım da o kadar çekingen oynadı ki maçtaki ilk sarı kart bile dakika 75'te geldi.

    olumsuzluklar çok fazla, zaten çoğu renktaşım belirtmiş, ben biraz da olumlu yönleri görmek istiyorum.

    1- maç iyi ki 0-0 bitti. hani hayırlı puan kaybı derler ya. falcao'nun golüyle 1-0 kazansak elbette müthiş sevinip karşı tarafın da bir süre seslerini keserdik ama bu iğrenç futbol ve 4-1-4-1 devam edeceğine varsın bu maçı 0-0 geçelim de gerekli değişikliklerimizi yapalım.
    2- fatih hocam bu sistemin olmayacağını artık umarım görmüştür. falcao yalnız kalıyor, orta sahamız bal yapmayan arı, bekler bitik.
    3- hocamız mutlaka kenarda takımının başında olmalı. maç önü/sonu röportajlarda sinirlendirmeye çalışan, olta atan muhabirlere "sezon sonu konuşacağım." gibi bir şeyler söyleyip kesinlikle ceza yemekten kaçınması lazım. konuşulacağı zaman yönetimden biri çıkıp konuşmalı. bu konuya kesinlikle daha dikkat edecektir.
    4- son olumlu şey de derbiyi cezasız ve ileriye dönük bir yaptırım, sakat futbolcu olmadan kapatmamız.

    buradan gerekli dersleri çıkarırsak, sezonun dönüm noktası olarak bu maçı göstereceğimiz bir yıl olur umuyorum.
  • 633
    dün akşam yapılacak onca güzel şey varken kendimi böylesine iğrenç bir sözde spor müsabakasına maruz bıraktığım için özür dilerim. sahada her iki takım da futbol namına hiçbir şey yapmadı. cebindeki düdüğü emzik yapıp oynayan, her pozisyonda oyunu durdurup futbolcularla kısa münazaralar gerçekleştiren berbat bir hakem vardı. dönen onca paraya rağmen yana veya dikine iki pas yapamayan 22 futbolcu bize "nasıl futbol oynanılmayacağını" gayet başarılı şekilde gösterdiler. bu maç değil türkiye'nin bizim mahallenin bile en büyük maçı olarak değerlendirilemez.
  • 634
    düşünün ki sahaya çıkan ilk onbirden, sadece mariano ülkesinin milli takımında oynamıyor. dünya şampiyonu fransa' nın orta sahası sende, afrika kupası şampiyonu cezayir' in orta sahası sende. forvetin kolombiya' nın golcüsü, avrupa' nın en iyilerinden hollanda' nın forvet arkası sende oynuyor, o sende bu sende vs vs. ne acıdır ki bu kadro, falcao' nun ofsayt pozisyonunu saymazsak, ikinci yarı koskoca 45 dk, eksik ve mevkisinde oynamayan çöp oyuncularla dolu fenerbahçe' ye karşı bırakın pozisyonu, şut bile çekemedi.
  • 635
    maçtan önce ilk 11'lerin açıklanmasıyla maçta garip şeyler olacağını anlamıştık zaten. kendi sahasında çok istekli oynayan club brugge baskısını bile soğukkanlılıkla kıran ve yine malatya maçında güzel oyununu devam ettiren seri adeta bir ödülle tribüne gönderilmiş ve maalesef talihsiz bir çene sakatlığı yaşayan belhanda üstüne anlamsız bir sorumluluk yüklenerek sahaya sürülmüştü. bu hamleyle tolga-emre-gustavo-ozan gibi 4 merkez orta saha orjinli oyuncuyla sahaya çıkan ersun yanal'a ilk taktiksel mağlubiyeti yaşamış olduk. düşünün ki orta sahanızda n'zonzi-lemina-seri-donk-belhanda gibi oyuncularınız var ama siz bir şekilde orta sahayı 40 yaşında emre ve tolga'ya bırakıyorsunuz hem de kendi sahanızda. işte bunu çalışsanız bile başaramazsınız. ancak ilk 11 ne olursa olsun hoca maçı kafasında oynamış ona göre bu kadroyu çıkarmıştır diye düşünmüştüm ancak maçın başlamasıyla gördük ki teknik heyet fenerbahçe'yi analiz bile etmeye tenezzül etmemiş.
    maç başladı, ancak biz maça çıkmayı unutmuştuk. arena'da ilk kez bu kadar kötü bir derbi başlangıcı yaptık. 20.dakikaya kadar şutumuz yoktu. zanka ve orta saha asıllı jailson stoper tandemi hataya çok müsaitti ancak ileride baskıyı kuramadık, bunu yapabilecek en önemli oyuncumuz andone ise maç kadrosunda bile yoktu. zaman zaman ileride baskı yapsak da 4-1-4-1 illetini oynayamayan oyuncu topluluğumuz gerekli alan parsellemesini yapamadı ve top bir şekilde emre ve gustavo'yla buluştu. emre'ye asla yakın oynamadık, topu her aldığında istediği gibi topu kullandı. zaten emre'nin de istediği oyun buydu, onu çok güzel maça dahil ettik. fenerbahçe'nin atak planlamasının %80'i muriqi'ye uzun top atıp ardından onun üzerinden atak başlatmak üstüne kuruluydu. her ne kadar luyindama onu sindirse de ikinci yarıda ersun bunu farketmiş olacak ki daha sağa yakın oynatarak marcao ile eşleştirdi ve muriqi daha etkili olmaya başladı.
    altay gibi çok top sektiren bir kaleciyi asla uzaktan şut ile tehdit etmemek zaten fenerbahçe analizinin yapılmadığının da kanıtlarından biriydi. babel sağına çekti ama hiç vurmadı.
    işin üzücü yanlarından bir diğeri de üretlenlik konusunda yaşadığımız sıkıntıydı, levent şahin maç sonunda pas oyunu ve hücum geçişlerindeki yetersizliğimizden bahsetti ancak seri'yi tribüne yollayıp ardından bu sözleri söylemek şaka gibiydi. denizlispor, malatyaspor ve konyaspor maçlarının ardından fenerbahçe maçını da anlamsız kararlar vererek hediye etmiş gibi gözüküyorduk ancak bu oyun sadece kararlara bağlanamaz çünkü bu takım maalesef elindeki oyuncu topluluğunun oynayamayacağı bir oyun oynamaya çalışıyor.
    yetersiz iki bekimiz ve durmadan içe kat eden feghouli-babel kanatlarımızla oyunu ortaya sıkıştırıyoruz, ofsayt verilen golünde klasını gösteren falcao'yu asla topla buluşturacak bir aksiyon planımız yok. şişir babel'e, ver feghouli'ye yapsın bir şeyler kafasıyla maça çıkmışız. bizim 22 yaşındaki çocuk emre mor bile farketmişti; maç sonu topun ayakta kaldığı bir oyun oynanmadığından bahsediyor ve uzun top oynadık, yeteneklerimi gösteremedim diyordu. bir hafta bu takım uzun topa mı hazırlandı anlamak mümkün değil.
    takım hakkında daha fazla yazmak istemiyorum çünkü sorunları büyük ve gereksiz ısrarlarla puan kaybetmeye devam ediyoruz. maalesef bunun sorumlusu yine aynı zamanda tek çaresi fatih terim. hoca acilen bazı şeyleri gözden geçirip elimizdeki malzemeye göre uygun yemeği yapması lazım.

    maçla ilgili dikkat çekici son nokta ise taraftar... arena'da fenerbahçe taraftarının sesini dinletmeyi başardılar, büyük emek gerektiren bir iş bu. artık taraftar eskisi gibi değil, boğucu atmosferi oluşturamıyoruz. bazı grupların en iyi tezahuratı biz biliriz kafasından çıkması lazım, 50 bin kişi ortak yapılan bir iş bu. aynı zamanda yönetimin de üst üste üç maça gelmeyen/devretmeyen kişilerin kombinelerini iptal etmesi ve yine bu işten para kazananların kombinelerini de iptal etmesi gerekiyor. sadece sahada değil, tribünde de maçı verdik dün akşam maalesef.
  • 638
    taraftara laf edenleri görmemizi sağlamış maçtır. kaç maçtır oynanan rezalet futbola rağmen her hafta yeni umutla takımına destek vermek için renklere duyduğun aşkla tribünde yerini al, ülkenin içinde bulunduğu şu ekonomik durumda bilet masraflarını karşıla, kaç saat önceden yollara düş (farklı şehirlerden ülkelerden gelenleri saymadım daha) sonra neden ateşleyici tezahürat yok diye eleştiri ye. futbolcular teknik heyet ne yapmış da taraftara laf etme hakkını buluyorsun? oldu olacak inelim sahaya falcaoya pası da biz atalım.
  • 639
    iki takım arasındaki 390. ezeli rekabet. galatasaray'ın bir zafer daha kazanmak için sahada olduğu ancak maalesef başaramadığımız bir maç. rakip takımın oyunu tutmak için 7 orta saha ile karşılaşmaya başladığı, galatasaray'ın defanstan ağır çıkışlar ve bu çıkışlar sırasında basit top kayıpları ile rakibinin üzerine yeterince gidemediği bir karşılaşma. buna rağmen rakip kalecinin 3 net pozisyonu kurtardığı golsüz sona eren ancak galatasaray'ın oyun formatında bir sonraki maçta değişiklik olma olasılığını güçlendiren bir derbi.
  • 642
    şahsi tarihimde türk telekom arena'da seyrettiğim ilk maç olması haricinde hiçbir iz bırakmayan, dağın fare bile doğuramadığı süper silik maç. 30 yaşında kelli felli bir adam da olsanız hatta kendi çapınızda bir ulema bile olsanız, istanbul dışında yaşadığınız için alışkın olmadığınız tüm o yorgunluğa ve hengameye rağmen merdivenleri çıkıp da tribündeki yerinizi alınca lunaparkta pamuk şekere dalmış çocuk sevinci kaplayıveriyor içinizi...

    onun dışında danışıklı dövüşün üst perde bir örneğine sahne oldu. futbolcusundan teknik heyetinden tut sahadaki hakemlerine kadar el birliği ile beraberliğe bağlanmıştır maç. sahadaki 22 futbolcu, sahadaki 3 hakem, yedekler, teknik heyetler falan hepsi bir hata yapıp dengeyi aleyhlerine bozmaktan it gibi korktuğu için ortaya doksan dakikalık bir "aman ali rıza bey tadımız kaçmasın" tiyatrosu çıktı.

    "türkiye'nin en iyi hakemi" hatta uefa'nın göz bebeği cüneyt çakır temponun yükselmesinden korktuğu için tempolu oynama niyeti olan oyunculara yapılan her temasa faul çaldı. 2-3 düdükten birinde yarım dakika civarı açıklamalar yaptı futbolculara. her duran topta gitti ceza sahasına yine birşeyler anlattı, pozisyon almada iki takım defansının da hata yapma ihtimalini sıfıra indirdi.

    "türkiye'nin en iyi iki takımı"ndan biri orta sahayı geçmemeye azami gayret gösterdi. kazara geçtiği pozisyonlarda da 85 metreden kalecisine geri pas yaptı utanmadan. güya oyuna dinamizm getirsin diye sağ açık mevkine oyuncu değiştirdi ama maç bitene kadar o kadar top atmadı falan. diğeri 7 tane orta saha oyuncusuyla sahaya çıktı. topu kalesinden uzak tuttu belki ama rakip kaleye de hiç götürmedi. kazara işte bir pozisyonda çekilen şut haricinde zahmet bile etmedi gol aramak için.

    türk futbolunun elindeki en büyük ürün bu kadar olabildi işte. her ne kadar postu yere serdirmesek de tam bizi temsil etti aslında. tatsız, tuzsuz, ruhsuz, korkak... bunun nedenlerini, sonuçlarını tartışan yok. değiştirmeye niyeti olan da yok...

    herşeye rağmen arena ile tanışmak, havasını koklamak güzeldi... tanıştığımıza çok sevindim...

    lojistik desteği ve yoldaşlığı için hagi'ye, on numara beş yıldız görüş açısına sahip koltuğunu karaborsa fiyatları üç katına çıkmışken gişe fiyatına devreden mesai mağduru bogalutmu'ya, iki katı fiyatına bilet almayı göze alıp "abi sen o kadar yoldan geliyorsun biletsiz çıkma" diyerek direk bogalutmu'yu bana yönlendiren mert insani'na ve çağrımıza kulak verip 28 eylül 2019 galatasaray fenerbahçe maçı zirvesine gelen tüm renktaşlara teşekkürler...
  • 643
    az once asagida yer alan twite denk geldim. buradaki pozisyonun izleyip analiz edilmesi ile bek oyuncularinin neden bu kadar kotu oynadigini anlayabiliriz. adeta half-space kullanimi/savunmasi giris dersi!

    rakip kanat oyuncusu once bizim bek oyuncumuz nagatomonun markajina giriyor. akabinde orta saha ile bek arasindaki bolgeye(half-space) hareketlenerek kendi beki icin alan aciyor. alanini bosaltmak istemeyen nagatomo kendi bolgesine donerken bu sefer rakip oyuncuyu bom bos bir sekilde topla bulusuyor.

    https://twitter.com/.../1179024313644670976
  • 644
    "aslında platonik bir aşk gibidir taraftar.
    sevilmeden, karşılık beklemeden, yenilgiye, bozgunlara, alay edilmelere, kıyıda köşede üzgün kalmalara aldırmadan seven..." diye başlıyor karıncaezmez şevki'yi anlattığı yazısının girişinde süleyman kalman hayatımız galatasaray adlı kitabında.
    ne kadar da haklı değil mi yazar?
    cumartesi günkü "vakit kaybı derbi!"nin ardından hala sevdiğimiz takımın peşinde koşabiliyorsak, seyircilikten taraftarlık mertebesine çoktan terfi etmemiş miyiz?

    tadsız, tuzsuz, kartsız, olaysız, tartışmasız, pozisyonsuz "yavan" bir derbi seyrettik ali sami yen'de cumartesi gecesi... bunda sahada sarı-kırmızılı parçalı forma ile mücadele eden topçuların katkısı olduğu kadar, dış etmenler de bu maçın böyle "kurak" geçmesini istemişlerdi. haftalar evvelinden ajandaya yazılmıştı galatasaray'ın iç sahada oynayacağı fenerbahçe maçı ve ilk adım galatasaray'ın "herşeyi" fatih terim'i takımdan koparmak olmuştu. "niçini, nedeni, örneği gösterilemeden" fatih terim derbiyi kapsayacak şekilde 4 maç ( sonra üçe indirildi ceza ama fark etmiyordu) tribüne yollanıyordu. ali koç'un da cezası ilginç bir şekilde maça günler kala birden "yok ediliveriyordu"... hokus pokus, bir varmış, bir yokmuş... ali koç teşrif edecekti ali sami yen'e...

    maçı "idare etmesi" için de memleket futbolunun en "profesyonel" hakemi görevlendirilmişti. uefa'nın çok sevdiği cüneyt çakır, kendisinden tam da beklenilen şekilde yönetti karşılaşmayı; "inceden inceye" oya gibi işledi maçı. galatasaray'ın tempoyu yükselttiği dakikalarda "müthiş" şekilde frene bastı, özellikle galatasaray'ın lemina ile ve ardından nagatomo ile kaleci ile karşıya karşıya pozisyonlar bulmasının ardından takım ve taraftar bütünleşmiş, rakibin üstüne yüklenirken 33. dakikada emre belezoğlu'nun ceza sahası köşesinde belhanda'yı düşürmesine göz yumuverdi. ilginçtir, fenerbahçe'nin 5 numarasının yer aldığı pozisyonlarda sürekli sarı-lacivertliler lehine düdük çalan cüneyt çakır, sınıfta "kendisine bulaşmasın" diye sorunlu öğrencinin yaptıklarını görmezden gelen öğretmen gibiydi. 75 dakikada emre'ye gösterdiği karttan sonra emre'nin isyanını "yok, yok bana yapmadı, arkadaşlarına isyan ediyor" diye marcao'ya anlatması oldukça komikti...

    bu kadar dikkatli olmasına rağmen, "kural hatası" yapmaktan da kurutulamadı maçın hakemi. galatasaray'ın geliştirdiği ani atakta ceza sahası içinde lemina topla buluşacakken, gustavo kendisini orantısız bir müdahale ile düşürmüşken, cüneyt çakır korneri gösteriyordu. hakem korner kararı vermişti ama birden var'a gidildi ve galatasaray maçlarında alışık olduğumuz üzere "pozisyonun sülalesi araştırıldı" ve çok çok geçmişinde babel'in orta sahada elle teması görüldü ve top sarı-lacivertli takıma verildi. oysa var protokolünde kornerde var'a gitmek yoktu, cüneyt çakır pozisyonda cesur davranıp penaltı vermiş olsaydı, pek haklı olarak var'a gidip, babel'in pozisyonundan sonra topu fenerbahçe'ye teslim edebilirdi. ama kornerde var'a gitmek yok... eğer böyle bir kural olmuş olsaydı, bir hafta evvel fenerbahçe-ankaragücü maçında da ozan'ın dağa taşa vurduğu şut sonrası verilen korner atışında da var'a gitmesi gerekmez miydi hakem?

    galatasaray'ı fenerbahçe'den ayıran ve yıllar geçse de değişmeyecek olan bir kulüp geleneği vardır. galatasaraylılar, çuvaldızı kendilerine batırmayı bilir, ufak tefek bahanelerin arkasına sığınmayı sevmezler. yönetim kural hatasından dolayı "karşı yakadakiler" gibi itiraz dilekçesi vermeyecektir ama takımın arzu edilen oyununu neden oynamadığının nedenleri gözden geçirilecektir. madalyonun bir tarafından bakılırsa, "derbide yere göğe sığdırılamayan" fenerbahçe'nin galatasaray kalesinde tek bir pozisyonu yokken, galatasaray özellikle 15. dakikadan sonra sazı eline aldı ve maçın gidişini yönlendiren takım oldu. ilk yarıda lemina ve nagatomo ile pozisyonlar yarattı, ikinci devre falcao ile golü de attı da ofsayt gerekçesi ile skor değişmedi. oyun sonunda topa daha fazla sahip olan takım da ev sahibiydi de galatasaray taraftarını üzen kaçan 2 puan ve sergilenen "coşkusuz" futboldu... ama unutulan şu ki, fatih terim'in takımlarının en büyük özelliği oyunu sürekli rakip ceza sahası cıvarında oynaması ve "tutmaktan çok atan" bir takım olmasıdır. ayrıca, takıma transfer edilen oyuncular henüz birlikte ikinci ya da üçüncü maçlarını oynamaktalar ve zamanla klaslarını göstereceklerdir...

    bu arada fatih terim de takımının başına dönüyor artık, kendisi saha kenarından yönetecek oyuncularını da, ne zamana kadar? bir sonraki saçma sapan cezaya kadar? belki de o kadıköy'deki derbiye rastlar. şaşırır mıyız? şaşırmam...

    kaynak ve fotoğraflar:
    https://ultrasmovement.blogspot.com/...ay0-0fenerbahce.html
  • 646
    galatasaray'ın bu sezon oynadığı maçları tekrar izlerken denk gelen ve moralimi bozan karşılaşma. nedeni berabere kalmak, kazanamamak falan değil, sıkıcı futboldu. bayağı meraklanmış ve heyecanlanmıştım bu maç öncesi ama ilk 10 dakikadan anladım saçma sapan bir mücadele olacağını. bizim takım oynamaya değil de bitirelim de gidelim kafasında çıkmıştı. birkaç cılız atağımız olmuştu, fener bizden biraz daha etkili olsa da onlar da beraberliğe okey gibiydi. asıl üzüldüğüm 51 bin kişinin o kadar masraf yapıp stada gidip böyle sıkıcı bir karşılaşmayı izlemesi. taraftarlar bile bir yerden sonra tezahüratı bıraktı çünkü bayılacak hale gelmişlerdi.

    cidden ne saçma maçtı.*
App Store'dan indirin Google Play'den alın