642
şahsi tarihimde türk telekom arena'da seyrettiğim ilk maç olması haricinde hiçbir iz bırakmayan, dağın fare bile doğuramadığı süper silik maç. 30 yaşında kelli felli bir adam da olsanız hatta kendi çapınızda bir ulema bile olsanız, istanbul dışında yaşadığınız için alışkın olmadığınız tüm o yorgunluğa ve hengameye rağmen merdivenleri çıkıp da tribündeki yerinizi alınca lunaparkta pamuk şekere dalmış çocuk sevinci kaplayıveriyor içinizi...
onun dışında danışıklı dövüşün üst perde bir örneğine sahne oldu. futbolcusundan teknik heyetinden tut sahadaki hakemlerine kadar el birliği ile beraberliğe bağlanmıştır maç. sahadaki 22 futbolcu, sahadaki 3 hakem, yedekler, teknik heyetler falan hepsi bir hata yapıp dengeyi aleyhlerine bozmaktan it gibi korktuğu için ortaya doksan dakikalık bir "aman ali rıza bey tadımız kaçmasın" tiyatrosu çıktı.
"türkiye'nin en iyi hakemi" hatta uefa'nın göz bebeği cüneyt çakır temponun yükselmesinden korktuğu için tempolu oynama niyeti olan oyunculara yapılan her temasa faul çaldı. 2-3 düdükten birinde yarım dakika civarı açıklamalar yaptı futbolculara. her duran topta gitti ceza sahasına yine birşeyler anlattı, pozisyon almada iki takım defansının da hata yapma ihtimalini sıfıra indirdi.
"türkiye'nin en iyi iki takımı"ndan biri orta sahayı geçmemeye azami gayret gösterdi. kazara geçtiği pozisyonlarda da 85 metreden kalecisine geri pas yaptı utanmadan. güya oyuna dinamizm getirsin diye sağ açık mevkine oyuncu değiştirdi ama maç bitene kadar o kadar top atmadı falan. diğeri 7 tane orta saha oyuncusuyla sahaya çıktı. topu kalesinden uzak tuttu belki ama rakip kaleye de hiç götürmedi. kazara işte bir pozisyonda çekilen şut haricinde zahmet bile etmedi gol aramak için.
türk futbolunun elindeki en büyük ürün bu kadar olabildi işte. her ne kadar postu yere serdirmesek de tam bizi temsil etti aslında. tatsız, tuzsuz, ruhsuz, korkak... bunun nedenlerini, sonuçlarını tartışan yok. değiştirmeye niyeti olan da yok...
herşeye rağmen arena ile tanışmak, havasını koklamak güzeldi... tanıştığımıza çok sevindim...
lojistik desteği ve yoldaşlığı için hagi'ye, on numara beş yıldız görüş açısına sahip koltuğunu karaborsa fiyatları üç katına çıkmışken gişe fiyatına devreden mesai mağduru bogalutmu'ya, iki katı fiyatına bilet almayı göze alıp "abi sen o kadar yoldan geliyorsun biletsiz çıkma" diyerek direk bogalutmu'yu bana yönlendiren mert insani'na ve çağrımıza kulak verip 28 eylül 2019 galatasaray fenerbahçe maçı zirvesine gelen tüm renktaşlara teşekkürler...
onun dışında danışıklı dövüşün üst perde bir örneğine sahne oldu. futbolcusundan teknik heyetinden tut sahadaki hakemlerine kadar el birliği ile beraberliğe bağlanmıştır maç. sahadaki 22 futbolcu, sahadaki 3 hakem, yedekler, teknik heyetler falan hepsi bir hata yapıp dengeyi aleyhlerine bozmaktan it gibi korktuğu için ortaya doksan dakikalık bir "aman ali rıza bey tadımız kaçmasın" tiyatrosu çıktı.
"türkiye'nin en iyi hakemi" hatta uefa'nın göz bebeği cüneyt çakır temponun yükselmesinden korktuğu için tempolu oynama niyeti olan oyunculara yapılan her temasa faul çaldı. 2-3 düdükten birinde yarım dakika civarı açıklamalar yaptı futbolculara. her duran topta gitti ceza sahasına yine birşeyler anlattı, pozisyon almada iki takım defansının da hata yapma ihtimalini sıfıra indirdi.
"türkiye'nin en iyi iki takımı"ndan biri orta sahayı geçmemeye azami gayret gösterdi. kazara geçtiği pozisyonlarda da 85 metreden kalecisine geri pas yaptı utanmadan. güya oyuna dinamizm getirsin diye sağ açık mevkine oyuncu değiştirdi ama maç bitene kadar o kadar top atmadı falan. diğeri 7 tane orta saha oyuncusuyla sahaya çıktı. topu kalesinden uzak tuttu belki ama rakip kaleye de hiç götürmedi. kazara işte bir pozisyonda çekilen şut haricinde zahmet bile etmedi gol aramak için.
türk futbolunun elindeki en büyük ürün bu kadar olabildi işte. her ne kadar postu yere serdirmesek de tam bizi temsil etti aslında. tatsız, tuzsuz, ruhsuz, korkak... bunun nedenlerini, sonuçlarını tartışan yok. değiştirmeye niyeti olan da yok...
herşeye rağmen arena ile tanışmak, havasını koklamak güzeldi... tanıştığımıza çok sevindim...
lojistik desteği ve yoldaşlığı için hagi'ye, on numara beş yıldız görüş açısına sahip koltuğunu karaborsa fiyatları üç katına çıkmışken gişe fiyatına devreden mesai mağduru bogalutmu'ya, iki katı fiyatına bilet almayı göze alıp "abi sen o kadar yoldan geliyorsun biletsiz çıkma" diyerek direk bogalutmu'yu bana yönlendiren mert insani'na ve çağrımıza kulak verip 28 eylül 2019 galatasaray fenerbahçe maçı zirvesine gelen tüm renktaşlara teşekkürler...