635
maçtan önce ilk 11'lerin açıklanmasıyla maçta garip şeyler olacağını anlamıştık zaten. kendi sahasında çok istekli oynayan club brugge baskısını bile soğukkanlılıkla kıran ve yine malatya maçında güzel oyununu devam ettiren seri adeta bir ödülle tribüne gönderilmiş ve maalesef talihsiz bir çene sakatlığı yaşayan belhanda üstüne anlamsız bir sorumluluk yüklenerek sahaya sürülmüştü. bu hamleyle tolga-emre-gustavo-ozan gibi 4 merkez orta saha orjinli oyuncuyla sahaya çıkan ersun yanal'a ilk taktiksel mağlubiyeti yaşamış olduk. düşünün ki orta sahanızda n'zonzi-lemina-seri-donk-belhanda gibi oyuncularınız var ama siz bir şekilde orta sahayı 40 yaşında emre ve tolga'ya bırakıyorsunuz hem de kendi sahanızda. işte bunu çalışsanız bile başaramazsınız. ancak ilk 11 ne olursa olsun hoca maçı kafasında oynamış ona göre bu kadroyu çıkarmıştır diye düşünmüştüm ancak maçın başlamasıyla gördük ki teknik heyet fenerbahçe'yi analiz bile etmeye tenezzül etmemiş.
maç başladı, ancak biz maça çıkmayı unutmuştuk. arena'da ilk kez bu kadar kötü bir derbi başlangıcı yaptık. 20.dakikaya kadar şutumuz yoktu. zanka ve orta saha asıllı jailson stoper tandemi hataya çok müsaitti ancak ileride baskıyı kuramadık, bunu yapabilecek en önemli oyuncumuz andone ise maç kadrosunda bile yoktu. zaman zaman ileride baskı yapsak da 4-1-4-1 illetini oynayamayan oyuncu topluluğumuz gerekli alan parsellemesini yapamadı ve top bir şekilde emre ve gustavo'yla buluştu. emre'ye asla yakın oynamadık, topu her aldığında istediği gibi topu kullandı. zaten emre'nin de istediği oyun buydu, onu çok güzel maça dahil ettik. fenerbahçe'nin atak planlamasının %80'i muriqi'ye uzun top atıp ardından onun üzerinden atak başlatmak üstüne kuruluydu. her ne kadar luyindama onu sindirse de ikinci yarıda ersun bunu farketmiş olacak ki daha sağa yakın oynatarak marcao ile eşleştirdi ve muriqi daha etkili olmaya başladı.
altay gibi çok top sektiren bir kaleciyi asla uzaktan şut ile tehdit etmemek zaten fenerbahçe analizinin yapılmadığının da kanıtlarından biriydi. babel sağına çekti ama hiç vurmadı.
işin üzücü yanlarından bir diğeri de üretlenlik konusunda yaşadığımız sıkıntıydı, levent şahin maç sonunda pas oyunu ve hücum geçişlerindeki yetersizliğimizden bahsetti ancak seri'yi tribüne yollayıp ardından bu sözleri söylemek şaka gibiydi. denizlispor, malatyaspor ve konyaspor maçlarının ardından fenerbahçe maçını da anlamsız kararlar vererek hediye etmiş gibi gözüküyorduk ancak bu oyun sadece kararlara bağlanamaz çünkü bu takım maalesef elindeki oyuncu topluluğunun oynayamayacağı bir oyun oynamaya çalışıyor.
yetersiz iki bekimiz ve durmadan içe kat eden feghouli-babel kanatlarımızla oyunu ortaya sıkıştırıyoruz, ofsayt verilen golünde klasını gösteren falcao'yu asla topla buluşturacak bir aksiyon planımız yok. şişir babel'e, ver feghouli'ye yapsın bir şeyler kafasıyla maça çıkmışız. bizim 22 yaşındaki çocuk emre mor bile farketmişti; maç sonu topun ayakta kaldığı bir oyun oynanmadığından bahsediyor ve uzun top oynadık, yeteneklerimi gösteremedim diyordu. bir hafta bu takım uzun topa mı hazırlandı anlamak mümkün değil.
takım hakkında daha fazla yazmak istemiyorum çünkü sorunları büyük ve gereksiz ısrarlarla puan kaybetmeye devam ediyoruz. maalesef bunun sorumlusu yine aynı zamanda tek çaresi fatih terim. hoca acilen bazı şeyleri gözden geçirip elimizdeki malzemeye göre uygun yemeği yapması lazım.
maçla ilgili dikkat çekici son nokta ise taraftar... arena'da fenerbahçe taraftarının sesini dinletmeyi başardılar, büyük emek gerektiren bir iş bu. artık taraftar eskisi gibi değil, boğucu atmosferi oluşturamıyoruz. bazı grupların en iyi tezahuratı biz biliriz kafasından çıkması lazım, 50 bin kişi ortak yapılan bir iş bu. aynı zamanda yönetimin de üst üste üç maça gelmeyen/devretmeyen kişilerin kombinelerini iptal etmesi ve yine bu işten para kazananların kombinelerini de iptal etmesi gerekiyor. sadece sahada değil, tribünde de maçı verdik dün akşam maalesef.
maç başladı, ancak biz maça çıkmayı unutmuştuk. arena'da ilk kez bu kadar kötü bir derbi başlangıcı yaptık. 20.dakikaya kadar şutumuz yoktu. zanka ve orta saha asıllı jailson stoper tandemi hataya çok müsaitti ancak ileride baskıyı kuramadık, bunu yapabilecek en önemli oyuncumuz andone ise maç kadrosunda bile yoktu. zaman zaman ileride baskı yapsak da 4-1-4-1 illetini oynayamayan oyuncu topluluğumuz gerekli alan parsellemesini yapamadı ve top bir şekilde emre ve gustavo'yla buluştu. emre'ye asla yakın oynamadık, topu her aldığında istediği gibi topu kullandı. zaten emre'nin de istediği oyun buydu, onu çok güzel maça dahil ettik. fenerbahçe'nin atak planlamasının %80'i muriqi'ye uzun top atıp ardından onun üzerinden atak başlatmak üstüne kuruluydu. her ne kadar luyindama onu sindirse de ikinci yarıda ersun bunu farketmiş olacak ki daha sağa yakın oynatarak marcao ile eşleştirdi ve muriqi daha etkili olmaya başladı.
altay gibi çok top sektiren bir kaleciyi asla uzaktan şut ile tehdit etmemek zaten fenerbahçe analizinin yapılmadığının da kanıtlarından biriydi. babel sağına çekti ama hiç vurmadı.
işin üzücü yanlarından bir diğeri de üretlenlik konusunda yaşadığımız sıkıntıydı, levent şahin maç sonunda pas oyunu ve hücum geçişlerindeki yetersizliğimizden bahsetti ancak seri'yi tribüne yollayıp ardından bu sözleri söylemek şaka gibiydi. denizlispor, malatyaspor ve konyaspor maçlarının ardından fenerbahçe maçını da anlamsız kararlar vererek hediye etmiş gibi gözüküyorduk ancak bu oyun sadece kararlara bağlanamaz çünkü bu takım maalesef elindeki oyuncu topluluğunun oynayamayacağı bir oyun oynamaya çalışıyor.
yetersiz iki bekimiz ve durmadan içe kat eden feghouli-babel kanatlarımızla oyunu ortaya sıkıştırıyoruz, ofsayt verilen golünde klasını gösteren falcao'yu asla topla buluşturacak bir aksiyon planımız yok. şişir babel'e, ver feghouli'ye yapsın bir şeyler kafasıyla maça çıkmışız. bizim 22 yaşındaki çocuk emre mor bile farketmişti; maç sonu topun ayakta kaldığı bir oyun oynanmadığından bahsediyor ve uzun top oynadık, yeteneklerimi gösteremedim diyordu. bir hafta bu takım uzun topa mı hazırlandı anlamak mümkün değil.
takım hakkında daha fazla yazmak istemiyorum çünkü sorunları büyük ve gereksiz ısrarlarla puan kaybetmeye devam ediyoruz. maalesef bunun sorumlusu yine aynı zamanda tek çaresi fatih terim. hoca acilen bazı şeyleri gözden geçirip elimizdeki malzemeye göre uygun yemeği yapması lazım.
maçla ilgili dikkat çekici son nokta ise taraftar... arena'da fenerbahçe taraftarının sesini dinletmeyi başardılar, büyük emek gerektiren bir iş bu. artık taraftar eskisi gibi değil, boğucu atmosferi oluşturamıyoruz. bazı grupların en iyi tezahuratı biz biliriz kafasından çıkması lazım, 50 bin kişi ortak yapılan bir iş bu. aynı zamanda yönetimin de üst üste üç maça gelmeyen/devretmeyen kişilerin kombinelerini iptal etmesi ve yine bu işten para kazananların kombinelerini de iptal etmesi gerekiyor. sadece sahada değil, tribünde de maçı verdik dün akşam maalesef.