• 230
    elazığspor – galatasaray : 0-1 elazığ panteri melo !

    elazığ’ın sponsorunun ismini yazmıyorum, biraz önce hesabıma baktım bana bir para indirdiklerini görmedim. isterlerse hesap numaramı dm’den gönderebilirim.

    maçın değerlendirmesini 30. dakikadan itibaren yapabileceğim. istanbul trafiğine kurban gitti ilk 30 dakika. yazı kısa olacak doğal olarak.
    devrenin son 15 dakikasında gördüğüm, galatasaray takımı çok yavaş oynuyordu. elazığ kapanmıştı galatasaray’ın her rakibi gibi. ama takım pas yapıyor, orta kesiyor falan ama o kadar yavaştı ki bunlar.

    ikinci devrenin başında melo ve amrabat orta sahada biraz tempoyu yükseltti, gol geldi. bu tempo artışı öyle aman aman bir artış değil ha, olsa olsa %10 kadar bir artış.

    fatih terim yine canının istediği kadroyu çıkardı. hoca diyor ki: ( bu ara hocaya çok fazla tercümanlık yaptım. bana dese ki “söyle capo doğru mu?” derim ki “hoca bir düşüneyim, ben samet’e benzemem”. ) benim önemsediğim yer avrupa. biz avrupa’da hangi kulvarda olursa olsun yürüyeceğiz. bu oyuncuların hepsi bana sezon sonuna kadar lazım. elazığ maçında da rotasyon yapmayacaksam nerede yapacağım. simültane tane tercümesi bu şekilde. beğenmeyen varsa engin günaydın’a sorsun.

    galatasaray bir dolu pozisyona girdi. yekta ve emre çolak önemli pozisyonları harcadı. normaldir, goldür kaçar.

    elazığ durup dururken maça penaltıyla ortak oldu. ikinci devre pozisyonu yok adamların ama penaltı kazandılar. muslera atıldı. 3 oyuncu değişiklik hakkı da kullanılmıştı. aklıma ilk gelen kaleye melo geçsin oldu. twit de attım. bazıları eldivenleri giyerken gördüğümü zannedebilir ama digiturkplay 1 dakika geç veriyor be abicim. amk, nelerle uğraşıyorum sanki kendimi kanıtlamam lazım.
    neyse, melo uçtu penaltıyı kurtardı. penaltı kurtarılmaz kaçırılır iddiamın kanıtı lan bu.

    maç bitti ve goygoy başladı. sanırım kulüp elazığ panteri melo diye tişört yaptırmaz. lütfen yaptırmayın. ama kaleci eldivenli melo tişörtü olur.

    öğretmenler günü kutlu olsun.

    *
  • 233
    kedi değil köpek uçtu; pitbull
    şampiyonlar ligi maçından sonra ben bir taraftar olarak maça motive olamadım. açıkçası futbolculardan da bir şey beklemiyordum. ne var ki mutlaka bir kaç oyuncu, rotasyon adı verilen şaklabanlıktan yararlanacak, cillop gibi sahada, cillop gibi bir takıma karşı, cillop gibi bir hocanın oynatacağı rakibe karşı kendilerini gösterme şansı bulacaktı. kadroda kel'i görünce beynimin tası attı. mutlaka bir aptallık yapacağından emindim. ama bu kadar da karamsar olmaya ne gerek vardı? elazığspor'dan daha kötü bir takım yok şu anda hantal ligimizde. demek varmış, takımın futbol aklı yarı yarıya inmişse endişelenme hakkımız saklıymış.

    galatasaray çok kötü oynadı diye yazacağım ama, aması var. bir cümlede ama varsa o cümlede ama dan önce söylenenleri dikkate almayacaksın. ama bu oynayan takım galatasaray'ın lige devam edeceği galatasaray değil. maçı yorumlamak beyhude. dersler çıkar mı ona bakalım?

    maçın kötü geçmesinin bir numaralı sorumlusu kaleci muslera'dır. yaptırdığı penaltıyla alakası yok, onu da saysam yazdıklarımı okuyan galatasararaylılar beni idam sehpasına çıkartır. ligin en kötü takımına karşı son dakikalarda balık bir golle önde giden büyük takım kalecisi topa öyle çıkmaz. çıkarsa beni haklı çıkartır, kaleci değil diye bütün bir sezon kafa şişiririm. en kısa zamanda bir şeyler daha gelişir, kaleye eray işcan geçer ne demek istediğimi anlarsınız. büyük takım kalecisi değil diyorum ısrarla. saydım, 25 defa topla muhatap olmuş. yaptırdığı penaltıyı geçtik, pitbull kendini yakma pahasına, sorunu geçici olarak sümen altı yaptı. y defa topu eliyle yakınındaki futbolcuya aktarmış yani topun bizde kalmasını sağlamış. 18 defa şişirmiş, 18 de 18 isabetsizliğe uğramış. elimizdeki topu kazasız belasız rakibe teslim etmiş. zaten tekniği, zeka seviyesi sınırlı adamlarla oynuyoruz, gereksiz top kapma mücadelesi verip, boşuna enerji tükettik.

    bir tehlike bekliyor, galatasaray muhasebecisini. kel'in kotası dolmak üzere. 25 maç oynarsa ki- bu oyunla 250 kere oynayabilir- başımıza 1 sene daha bela kalacak. böyle bir şey olursa anam avradım olsun elimde sopa florya'ya dalarım, güvenlikleri aşamazsam, arena'da bir maç kollarım. bilen bilir geçen sene servet'i dövmek için sahaya girecektim bir maçta. 20 yaşındaki ceyhun, tribünlerin tozunu alıyor, 35 yaşındaki kazma kotasını doldurmayı planlıyor. merak ediyorum, brezilya doğumlu futbolcular içinde kris'ten daha kötü bir futbolcu varmıdır?

    emre çolak'ın neden oynatıldığını, takıma ne gibi bir katkısı olduğunu hoca milyonlarca galatasaraylıya açıklamak mecburiyetindedir. ben koydum oynuyorla geçiştirilecek bir mevzu değildir. terim'i tanımasam, misal hoca reykart olsaydı, kesin emre'nin parasının yarısını alıyor diye iftira atardım. hadi beni iddia oyununda handikalı 2 den edip 220 lirama mal oldu, haram ederim gelir geçerim. milyonlarca galatasaraylıyı dinden imandan çıkarmanın sebebi nedir? küçük beyniyle düşünüyor, takımın banko futbolcusu ya, rotasyona uğramamış, dandik bir maçta oynatılmış tafrasından geçilmiyor. kaçırdığı golleri kaçırmak için futbolcu olmaya gerek yok ki. ruhsuz, kansız, şımarık, twitterin başından kalkmayan, galatasaray futbolunun vitesini küçülten, yıllar geçse de futbolcu olamayacak olan bu cılız, silik adamda bizim göremediğimiz ne var acaba? hoca bu maçta kendisine küfür etti, bence hoca'nın bu maça tek olumlu katkısı bu andı.

    manu maçından sonra bir kaç futbolcuyu korumaya almıştım. amrabat'ı da yaz diyenler oldu. yazdım, okumayanlar için yeniden yazayım. kafasının içinde beyin yok. belki çok büyük futbolcu olur, beni haksız çıkarmaz, beyin ameliyatı yapılacak değil ya. bir maçı aldırırsa 10 maçta saç baş yoldurtur. kayserililerin bize geçirdiği bileziktir. takım şampiyonlar liginde yürüyecekse, futbolcudan ziyade akıla ihtiyacı vardır. bizim lig, langırt ligi tımarhaneden adam getirip, galatasaray forması giydirsen bu ligte en kötü 2. olur. bizim şampiyonlar liginde oynayacağımız takımlar artık, bizden daha kaliteli takımlardır. bizden daha iyi futbocuları vardır, onları geçmek için onlardan akıllı olmak durumu vardır. varsa iddiaya giren ben varım, umut, emre, amrabat, sabri, yekta, aydın tavla oynamasını bilmiyorlardır. satrançtan vazgeçtim, bu saydığım adamlarda tavla oynayacak kadar bile zeka yoktur. hamit, selçuk mutlaka satranç oynamasını bilir.

    asimo her maç olduğu gibi, yine kusursuz oynadı. tabi bana yetmiyor, savunmada yaptığı hamleler. ben gol yollarında, topla oyuna çıkmalarda daha fazla beklentim var kendisinden. çok sevdiğimizden belki böyle görünüyor bilmiyorum, kendisi takımda en çok memnun olduğum oyuncudur. maçta penaltı kurtarması, futbol tanrısının bir marifeti elbette. ona yakışırdı böyle bir unutulmaz paye, nişan. pitbull futbolcu ötesi bir adam benim için. bunca parayı har vurup, harman savuranlar, artık melo için de karar versinler de bu adamın tapusunu alsınlar. ben razıyım, melo bonservisiyle alındıktan sonra kötü çıkarsa aramızda parasını toplar kulübe ödetiriz. bir futbolcuyu da biz alalım, o kadar da hukukumuz olsun bu takımda.

    hocaya söyleyecek lafım yok, yine de başa dönüp kaleciye saydıracağım. hagi'den hoca olmadı, taffarel'den de kaleci antrenörü olmamış demek ki. kaleci gün geçtikçe kötüye gidiyor, geçen sene topu oyuna elle sokuyordu, bu sene galatasaray şovuna engel oluyor. taffarel yüzünden ise yazıklar olsun, taffarel için sorun yoksa daha beter yazıklar olsun.

    umut içinde bir şeyler yazalım. böyle maçlar angarya demek oluyor bazıları için. kendisi oynamayıp, burak oynasa aynı sebepten burak küsecek. sanki elazığ maçını oynayanlar, 2. sınıf futbolcu. 35. dakikaya kadar topa ayağını değmedi. golü başkası attı diye neredeyse ağlayacaktı. sabri reis'de futbolu bırakmak üzere olan futbolcu tadında bir maç çıkarınca, bir melo'nun inatla maça asılması takımın iyi oyun çıkarmasına yetmedi.

    yıllardır inatla beklediği olay kısmende olsa gerçekleşti. takım kötü oynadığı zaman kaleciyi çıkarıp, yerin oyuncu alacak hocayı gözledim yıllardır. son 5 dakika da olsa benzer şey kendiliğinden gelişti. bir sonaki maçta melo kaleye geçerse benim itirazım olmaz. o topu, aykut'la ufuk aynı anda kalede olsa yine çıkaramazdı. maç çoğumuz için önemsiz bir maç gibi görünse de hesap maçıydı. avrupa takımlarıyla oynamak için bu angarya maçları oynama, kazanma zorunluluğu var. maçı melo'ya yazıyoruz, çıkarılacak dersleri iyi çalışıyoruz, şakası yok, arkadan beşiktaş geliyor. şebekeyi işin içine karıştırmaya mecbur bırakmayın, adam gibi oynayın.
  • 234
    şampiyonlar liginde mücadele eden takımlar için bu tür maçlar takım içerisinde çıkarılabilecek 2.takımın performansının ne olabileceği hakkında fikir sahibi olabileceğimiz maçlar, fatih hocam aslında bu denemeyi karabükspor üzerinde de yapmak istedi ama karabük elazığ dan çok daha üstün bir takım olduğu için duvara tosladık açıkçası. bu sezonki kadromuzdan ideal 11 den ortalamanın üstünde bir futbol bekleyebiliriz ama alternatif kadroların o futbola yakın bir futbol oynama ihtimali bir hayli düşük gibi görünüyor. genel olarak takımın tam rayına oturmadığı kesin. 2000 deki kadroyu hatırlayanlar bilirler rotasyonlarda hiç bir zaman sorun yaşamıyorduk futbol anlamında tabi ama o seviyeye ulaşmak gerçekten de zaman alabilecek bir şey. bu sezon dikkatimi çeken bir konu daha var o da zayıf takımlara karşı futbolcuların aşırı vurdumduymazlığı. 24 kasım 2012 s.b. elazığ - galatasaray maçında çok müsait pozisyonlarda kendilerinden hiç beklenmeyecek derecede acemice hareket eden futbolcularımıza şahit olduk, hatta 4 hücum oyuncusuyla elazığ defansını 3 kişiyle yakaladığımız pozisyon tekrar tekrar fatih hocam anlatmalı bu pozisyonu rakibin ismi ne olursa olsun dalga geçmek anlamında değil eğer o top gol olması için 4 oyuncumuzu dolanması gerekiyorsa dolanacak efendim işi bu aşamada asla şansa bırakmamalı ben profesyonelim diyen futbolcu. allahtan bunun gibi bir kaç hücum hatamız bize pahalıya patlamadı, melo nun penaltı kurtarması elbetteki sevindirici bir olay ama rakibimizi göz önüne aldığımda şu maçta normal şartlarda 4-5 tane atabilecekken son dakika penaltısıyla ecel terleri döktüğümüz için inanın melo nun penaltıyı kurtarmasına sevinemedim hatta sinirlerim bozuldu, bu aşamaya gelmemeliydi bu maç fatih hocam takımı ciddi şekilde uyarmalı..
  • 235
    kopmayan maç kopmuyor arkadaş. yaşanacak şeyler varmış diyor insan böyle olunca. futbol tanrısı çıktı yine ortaya. umut, yekta, emre %100 kaçırdı, bilica el ile müdahale etti 5-0 olacak maç nerelere geldi. rotasyon derken kalpten gideceğiz, rakiplerinde ağzının suyunu akıtıyoruz. ama böyle sıkışık takvimlere alışmamız gerekiyor hoca belki bu yüzden rotasyonu zorlamaya çalışıyor. oyuncuların biraz daha konsantre olması lazım, çünkü biraz hız ve tempo yapınca takım kimlik değiştiriyor resmen.
  • 240
    rakibimizin zayıf olduğu , farklı kazanmamız gereken bir maçtı. zorlanarak 1-0 kazandık ama maç sonunda şöyle iyi tarafından bir bakacak olursak selçuk'un cezası bitmiş oldu, dinlenme fırsatı da buldu.
    burak, dany, hamit de dinlendirildi.
    melo eskisi gibi, bildiğimiz sevdiğimiz melo oldu.
    riera yine görevini yaptı, baya baya sol bek için yeterli bir adam oldu çıktı, üstelik bir de asisti vardı.
    muslera'ya verilecek olan ceza türkiye kupası sebebiyle sıkıntı yaratmayacak.
    ve bu haftayı da lider kapattık.
  • 241
    misafirlikte maçı radyodan dinlemeye çalışıyorum. trt 1'de dönüşümlü olduğu için ntvspor radyodan yorumları dinliyorum ama maça pekte adepte olamadım. neyse maçın sonlarına geldi. internette sözlük üzerinden gstv açtım ve sesi kıstım. en azından sunucunun ruh halından maçta nasıl oynadığımıza bakarım dedim. yayının radyodan geç olduğunu anlayınca gstv aşağı indirdim. bu sırada penaltı oldu. radyodaki sunucular hakemin daha kart göstermediğini ama sarı kart çıkacağını söylediler. benim aklımdan muslera'nın mancherster united maçında yaptığı kurtarışı tekrarlayıp tekrarlamayacağı geçiyor. penaltıyı kafamda canlandırıyorum. neyse sunucular muslera'ya kırmızı kart çıktığını ve değişiklik hakkımız olmadığını söyleyince sahadaki futbolculardan hangisinin geçebileceğini düşündüm ama aklıma bir isim gelmedi. acaba kalan dakikalarda gol atabilirmiyiz, gol atacak hangi oyuncumuz var diye düşüyorum o anda kaleye melo'un geçeceğini söylediler. aklımdan direk geçen acaba melo dönen topu kurtarır mı? radyodan melo penaltıyı kurtardı denilince acaba top nerede oyun alanında mı ,dışındamı, korner mi değil mi diye düşünüyorum. neyse maç fazla uzamadan bitti. televizyonda penaltı kurtardıktan sonra melo'nun top oyun alanındayken pitbull yürüyüşünü görünce içimden ah be az kalsın fenerbahçe'in timsaha yatma hadisesini bize yaşattıracaktın dedim.. velhasıl bu maçta tarihte yerini almış oldu..
  • 242
    takimimizdaki oyuncularin bu maçtaki bireysel performanslariyla ilgili naçizane fikrim su sekildedir;

    fernando muslera: onun hakkinda söylenecek bir sey yok. kardesim gibi seviyorum ve hata yapsa da bu degismez, ki yine hata yapmadan oynadi. kirmizi kartin dogrulugunu yanlisligini da tartismaya gerek yok. pozisyonda en ufak bir hatasi yoktu.

    sabri sarıoğlu: sozlukte bu maçla ilgili olarak hakkindaki yorumlari okumadim ama sabri beni epey sasirtti. siritmadan oynadi bu maçta. gozle gorulur bariz bir hata da yapmadi. elbette ki eboue'yi kesemez ama afrika kupasi zamaninda da bu kadar oynasa ben baska bir sey istemem.

    cris: karabuk maçi sonrasi daha once kafamizda donup duran soru isaretleri artmis, iyice "lan?!" seviyesine gelmistik ama bu maçta cris de tecrubesiyle katki sagladi ekibimize.

    semih kaya: iyi bir maç çikardi. melo'nun kurtardigi penalti sonrasi ona sarilmasi da unutulmasin.

    albert riera: riera artik takimimizin banko sol beki, sanirim bunu tartismayacagiz. balta girdikten sonra yasadiklari uyumsuzlugun penaltida muhakkak etkisi var ama bu dogrudan riera'nin sucuydu diyemem. daha cok bindirme yapabilecegi bir maç olacagini dusunuyordum ama amrabat'tan gereken destegi alamamasi ve manchester maçi sonrasi yasanan fiziksel zorlanma ancak bu kadarina el verdi ama hepsi bir yana riera her hafta bizlere futbolu bilen adam oldugunu kanitliyor tekrar ve tekrar.

    engin baytar: bekledigimiz engin degil hala. hemen olmasini beklemek de hayalcilik olur. aylarca oynamadi. performansi vasatin da altindaydi.

    emre çolak: oyuna 66'da girdi. iki tane net gol kacirdi. savunmaya gereken katkiyi veremedi. olmadi, olduramadi. ama kendisini asmanin da luzumu yok. emre iyi bir oyuncu ve bu takimin ilk 14'unde yeri var.

    yekta kurtuluş: selçuk'un olmadigi bir maçta onun yerine oynayinca dogal olarak kim oynasa siritirdi biraz. yekta için de durum buydu. attigi gol tamam ama kacirdigi gol cok cok netti. kafasini rahatlatmasi, her an kenara alinir miyim fikrini bir yana birakmasi lazim.

    felipe melo: efsane geri döndü! kurtardigi penalti epik bir futbol soleniydi. kendini buluyor. selçuk yokken daha cok hucum varyasyonlarinda gormek isterdik ama bu cumlenin yeri bu maç degil.

    amrabat: 80 dakika sahada kalmasinin nedenini anlayamadim. iyi oynamadi.

    hakan balta: 80'de amrabat yerine oyuna girdi. penaltida sorumlulugu olabilir. ameliyat olmasi gerekiyor sanirim.

    umut bulut: tamam cok kostu ama bu maç ne yaptigini hiç ama hiç anlayamadim ben.

    johan elmander: o da cok kostu. bildigimiz diriliginde degildi. oyundan da sanirim bu yuzden alindi.

    aydın yılmaz: elmander yerine 46'da oyuna girdi. daha cok hareketlilik getirmesi beklenirdi. ya da beklenir miydi? bilemedim. iyi degildi.

    takimimizin ihtiyaci olan bir galibiyetti. aldik, bitti.
App Store'dan indirin Google Play'den alın