• 251
    kötü oynamadığımız, aksine 5-6 gol atabilecekken şanssız bir şekilde yenildiğimiz maç.

    ancak hamza hamzaoğlu'nun yaptığı hatalar ve bu takımın defans hattının en ufak kaliteli rakip karşısında elek olacağı o kadar göz önünde ki taraftarın tepkisi buna.

    yoksa bu maçta forvette umut oynamış, melo oynamamış sorun o değil. sorun bu takımı yönetenlerin kafa yapısı. ve malesef o kafalar bu takımı farketmeden uçuruma surukluyor. ve hala uçuruma gittiklerinin farkında bile değiller. en kötüsü o.
  • 252
    yine de başarılı olacağına inancımın sürdüğü hamza hamzaoğlu'nun batırdığı maç olmuştur. öncelikle oyuna başlangıç dizilimi olarak, çok uzun zamandır oynamadığımız, podolski'nin sağda, sneijder'in solda harcandığı 4-4-2 ile başlaması hata oldu. umut'la başlamakta ısrarcı olsa dahi umut'un sağda, podolski'nin sağda olduğu 4-2-3-1 uzun zamandır oynadığımız ve alışık olduğumuz taktik olarak daha uygun olurdu. hem böylece rakibin en etkili elemanı torje'nin peşinden de podolski yerine umut koşturmuş olurdu. ikinci yarının başında şanssız bir şekilde golü yiyince, maçın o ana kadar en iyisi rodriguez'i ve oyununu beğenmesek de gol deyince artık akla gelen isim olan burak'ı çıkarması fahiş hatalar oldu, takım da o andan sonra durdu, sneijder'in ya da podolski'nin ayağından çıkacak bir ekstra şuta bakmaya başladı. basit bir umut-yasin değişimi ile birşeyler denemek daha faydalı olabilirdi, oyunu hareketlendirebilirdi, olmadı.

    velhasıl, lige çok kötü başladık, umuyorum ki herkes hatalardan ders alır, buradan toparlarız. olumlu bakmaya devam etmek istiyorum.

    maçın iyileri: rodriguez, sabri, chedjou
    maçın kötüleri: muslera (maalesef), telles, umut
  • 254
    kendi sahamızdaki ilk maçta böyle zayıf bir takıma kaybetmek gerçekten çok üzücü. lakin beni daha çok üzen takımımızın son dakikalardaki halleriydi. kendi evindesin, güçsüz bir takıma karşı yenik durumdasın ve son dakikalarda ne bu duruma isyan eden bir antrenör, ne bir oyuncu var. belki kötü oynamasına rağmen wesley sneijder bu durumun haricinde tutulabilir. yaşanan duruma sinirliydi, en azından hakeme itiraz edebilecek kadar oyunun içindeydi. büyük takımsın, yenilsen bile baskı kurman lazım, rakibi hata yapmaya zorlaman lazım. son dakikaları izlerken gözlerime inanamadım;çünkü bırakın isyan etmeyi, topu ayağımıza alamadık. top nerdeyse hep rakip oyuncularda kaldı. skoru bilmeyen birisi takımımızın önde olduğunu veya bunun bir hazırlık maçı olduğunu sanar.

    beni en çok üzen ve izlerken kahreden bu durum oldu. takım içinde sorunlar olduğu veya en basit ifadeyle takımda bir doygunluk olduğu bu doygunluğu yok edip takımı da hırslandıracak bir teknik ekip noksanlığı o kadar aşikar ki görmemek elde değil; ki bunun bir doygunluk sorunu olduğunu düşünmüyorum, takım içinde ciddi derecede sorunlar olduğunu sanıyorum.

    yenilmek çok önemli değil, bir şekilde telafi edilebilir ama yukarıda bahsettiğim durum gelecek için beni çok büyük endişeye ve umutsuzluğa gark ediyor.
  • 255
    daha önce de belirttiğim üzere ben ''bak hoca bu takım böyle oynar, bak hoca bu burada oynamaz'' tarzı entryleri eksiler geçerim. sadece burada değil, televizyonda da bu tarz yorum yapan adamlara güler geçerim. sanırım basketbolu çok sevdiğimden ve kaan kural, murat kosova gibi kendisini çok iyi ifade edebilen ve mesleklerini para kazanmaktan daha çok gerçekten sevdikleri için yaptıklarına inandığım adamları dinleyerek büyüdüğümden hangi spor dalı olursa olsun hocaya akıl veren değil de hocanın aklındakileri yorumlamaya çalışan insanları sevdim hep ve onlardan biri olmak istedim. maç sırasında o anki heyecanla olmak istediğim kişinin çok uzağında bir profil çiziyorum ama sonrasında, tıpkı şu an olduğu gibi sakinleşiyor ve kendi üslubumla yorumluyorum bir maçı.

    24 ağustos 2015 galatasaray osmanlıspor maçı kaybedildiği için kızgın değilim. spor bu, elbete kaybedeceğiz, kötü oynayacağız, belki fark yiyeceğiz. hatta bu maçı kazanabilirdik de üstelik. yeteri akdar pozisyon bulduk. bunlar bilinçli bir organizasyonun değil, can havliyle saldırmanın sonucuydu ama olsun. gelelim benim sıkıntımın olduğu yere. hamza hoca, sene başından beri kendisine yönelik yorumlarımda bahsettiğim eksileri yok edebilecek en ufak bir emare ortaya koyamadı. bakın çok basit bir kriter koyuyorum ortaya;

    osmanlıspor alanları kapatıp bizi sürekli iki stoperimiz arasında ve onların yanına gelen selçuk, sneijder, rodriguez arasında paslaşmaya zorlarken biz neden aynısını osmanlıspor' a yapamadık da adamlar, üstelik bizden çok daha yeteneksiz oyunculardan kurulu olmalarına rağmen, bizim ceza sahamız önünde rahat rahat pas yaptılar? ben bununla ilgileniyorum yoksa skorla değil. chedjou ve hakan topu sürekli birbirlerine veriyorlar çünkü geri kalan herkes(bvu ikili arasına giren defansif orta sahalardan biri ve zaman zaman mecburen top almaya gelen sneijder hariç) rakip sahada kendi bölgesinde sabit duruyor. bir tek burak gerçek anlamda koşu gösterip top istiyor ve en azından topu rakip sahaya uzun oynamamız için bir neden veriyor. bana göre bunun nedeni beklerin oyuna katılıp oyunu açamaması ve defansif orta sahalarımızın topla çıkamamaları. selçuk top süremiyor, adam eksiltemiyor, oyunun yönünü hızlı değiştiremiyor, ikiye birle mesafe kat edemiyor... selçuk topu alıyor ileride boşluk arıyor, bulursa iyi bir pas atıyor, bulamazsa aldığı adama geri veriyor. eğer galatasaray çok hareketli bir takım olsa selçuk iyi oynar çünkü adamın mücadelesinde, temposunda, isteğinde inanın bir sorun yok. ama adamın yeteneği bu, adamın özelliği pas atmak, pasa atacak birini göremezse bir hiç selçuk. hocaya akıl veremem, kendi futbol mantaliteme göre bir çözüm sunuyorum; ya takımı birbirine çok yakın ve hareketli oynatırsın ya da selçuk' u oynatmaz ve topla gidebilen, sırtı dönüp top aldığında dönebilen bir adam oynatırsın orada. nitekim hazır olmayan, bazı taraftarların savunmada hiçbir şey yapmadı dedikleri melo bile hücumda selçuk' tan daha etkili oldu. çünkü topu daha hızlı çeviriyor ve uzun ters topları selçuk' tan çok daha çabuk ve iyi atabiliyor. tüm bu kötü oyunu selçuk' a bağlamıyorum sakın yanlış anlaşılmasın. galatasaray takım haklinde çok kötü bence. geçen senenin başından beri söylüyorum; op rakipteyken galatasaray çok sıradan bir takım. topu nasıl kazanacağı ya da kalesini nasıl savunacağı konusunda bir fikri yok. elbette vardır, elbette çalışılıyordur ama işe yaramadığı çok açık. senijder, burak, yasin, podolski, selçuk... bu beşli kesinlikle iyi niyetle pres yapıyor fakat çok çabuk geçiliyorlar ve top kapma meziyetleri yok bu adamların. bakın şu entryde bunu çok net ortaya koyduğumu düşünüyorum; #1789863

    hocanın çözmesi gereken bence ilk sorun savunma. galatasaray hiçbir şekilde etkili savunma yapamıyor. rakip kim olursa olsun galatasaray ceza sahasının önüne kadar paslaşarak gelip bireysel bir hata yapmadıktan sonra rahatça atağı sonlandırabiliyor. galatasaray rakibi hataya zorlayamıyor ama aynı galatasaray rakipleri tarafından sürekli hataya zorlanıyor hücum ederken. sneijder' e sürekli sıkı bir baskı var örneğin ve buna rağmen topu sneijder' in alması isteniyor. sneijder zaten hazır değil o tamam ama bir de üzerine bu şekilde oynayınca iyice yıpranıyor. topu rakip sahaya götürüp kaosu yarattığında rakip ne kadar kapalı olursa olsun sneijder o kilidi açabilecek, en doğru pası atabilecek bir adam ama galatasaray o kaosu sneijder' in yaratmasını istiyor. hagi bunu yapardı. çünkü enfes bilek hareketleriyle(ronaldinho, ronaldo) gibi olmadığından pek hatırlanmasa da hagi müthiş adam eksiltebilen bir adamdı. topla gidebilen bir adamdı. biz bunu, hiç böyle bir özelliği ve tarzı olmayan sneijder' den bekliyor gibi oynuyoruz. yani elbette bunu beklemiyoruzdur belki ama lütfen bir düşünün hakan balta' dan topu bizim yarı sahamızın ortasında alan bir sneijder o topla ne yapabilir ki en fazla, üstelik rakip de kendi sahasına yerleşmiş beklerken. galatasaray' da herkes bu kadar sabit oynarken rakibe çalım atmaya çalışıp top kaybeden melo ve chedjou' ya hiçbir şey diyemem ben zira ikisi de doğrusunu denedi.

    galatasaray, eğer bu oyun anlayışından vazgeçmeyecekse(dizilişten filan bahsetmiyor bu stabil ve oyuncuların birbirinden çok uzakta durduğu oyundan bahsediyorum) beklerin mutlaka oyuna, hazırlık paslarına katılması gerekir bana göre ve elbette forvetin sırtı dönük top alıp yakındaki adama doğru şekilde verebilmesi gerekir o topu. ya da bana göre ikinci bir alternatif ise selçuk ya da yasin' den vazgeçip emre çolak' ı takıma bir şekilde monte etmektir. 18.08.2015 tarihindeki real madrid maçında tiki taka diye sosyal medyada paylaşılan o malum pozisyon sadece emre' nin hareketli oyununun bir sonucudur. podolski' ye verdi aldı, sonda da sneijder' e verdi aldı ve sola oynadı. çünkü hem emre topa gidebilen bir adam hem de o pozisyonda sneijder ve podolski çok yakındırlar kendisine. bu atla deve değil, eğer yakınında adam varsa ve ayağı da iyiyse ona verdiğin topu alır, boşa çıkarsan sana geri verir. burak ve umut maalesef o topları alamıyorlar ve alsalar da geri veremiyorlar ama dahası top zaten oraya kadar gelemiyor. gelse galatasaray podolski, sneijder, selçuk ile orada fena oynamaz ama topun oraya nasıl geleceği konusunda ciddi sıkıntı var galataaray' da ve topun galatasaray ceza sahasına nasıl gelmeyeceği konusunda. hocanın bir an evvel bu iki genel sorunu çözmesi lazım

    bir büyük sorun da umut bulut. yani yazının girişinde belirttiğim üzere o orada oynamaz, bu burada oynamaz demek tarzım değil ama umut bulut bir istisna. umut bulut sadece bu takımda değil, şu haliyle herhangi bir profesyonel futbol takımında oynayamaz(1. lig de dahil) bana göre.

    aslında çok büyük sorun yok bence. çünkü bu galatasaray osmanlıspor kadar pas yapamayacak bir takım değil, demek ki sorun takım değil. hocanın ya oyun planında bir sorun var ya da oyuncuları mental olarak hazırlamasında. umarım çabuk çözer.
  • 256
    neresinden tutarsan elinde kalacak bir maç.

    bariz santrfor eksikliği yaşadık maç 4-2'ye gelebilirdi.
    hucüm bitiriciliğimiz sneijder'e bağlı sadece.
    işin savunma yönünde ise bu takımdan 2 gol yemek için hakikaten ekstra kötü olmak lazım. mahalle takımı gibi savunma yaptık.
    ilk golde yerleşemedik, ikinci golde de basamadık. zamanlama hataları yaptık.

    bu takımın sorununun sadece bir veya bir kaç mevkide değil tüm takımda olduğunu gördük.
  • 257
    neden bu takımın böyle olduğunu bilmek isteyenler buyursun okusun. maç sonunda en çok mesafe kat eden 5 futbolcunun hepsi osmanlıspordan. hakem huseyin göçek en çok mesafe kat eden 6. kişi sahada. komik değil mi sizce? çok beğenilen josé rodriguez sadece 7 km mesafe kat etmiş. yazık günahtır osmanlısporun temposuna yetisemeyen bu takım ucl de kimlerle oynayacak. facia geliyor arkadaşlar. bu kadar kişiden kimse de bundan bahsetmiyor. bir tane 10 km koşan adam yok takımda. hakem bile 10 küsür km koşmuş yaziktir!
  • 259
    maça birde istatistiklerle bakalım:

    topla oynama: galatasaray: %71 osmanlıspor: %29
    toplam şut: galatasaray: 25 osmanlıspor: 7

    şu iki istatistik maçın nasıl geçtiğini anlatıyor aslında. topla %71 oynamanın yanı sıra oyunun %24'ü rakip ceza sahası çevresinde geçmiş. bu istatistik oyunu hücum bölgesine yıkmakta hiç zorluk yaşamadığımızı gösterir.

    belli ki takım bu yıl kanatlardan oynayacak: takım 37 orta yapmış. geçen hafta olduğu gibi bu haftada golleri genelde kanat ortalarından aramışız, zaten ligde attığımız 3 golde kanat ortalarından geldi.

    peki bu kadar baskılı ve etkili oynadığımız bir maçı neden kaybettik?

    1- bireysel hatalar: 1.golde sabri ofsaytı bozdu ve muslera yememesi gereken bir gol yedi. ne kadar eleştirirsek eleştirelim sabri tecrübesinde bir ismin artık ofsayt çizgisi konusunda bu kadar bariz hata yapmaması gerekir, keza muslera gibi bir kalecinin köşeye gitmeyen ve yavaş gelen şutu çıkarması gerekirdi. 2. golü anlatmaya gerek yok. bir maçta bireysel hatalarınızla 2 gol birden yiyorsanız, rakip kim olursa olsun dün olduğu gibi durumu kurtaramayabilirsiniz.

    bireysel hatalardan yenen goller ve dikkatsizlikten kaçan gollerin tek bir açıklaması olabilir: konsantrasyon eksikliği.

    2- organizasyon sıkıntısı: kadro 4-4-2'ye ne alışkın ne de uygun. kanatlardan içeriye durmadan yapılan ortalar, buna karşılık etkili olamayan forvetler. selçuk kariyerinin ilk kafa golünü atmış bile olabilir. illa 4-4-2 oynayacaksanız neden podolski'yi 2.forvet olarak kullanmayı deneyip, yasin'i kanatta başlatmıyorsunuz? neden en etkili kanat oyuncunuzu oynatmadan kanatlardan hücum etmeyi deniyorsunuz?

    3- fiziksel yetersizlik: takım 75.dakikada maçı fiziksel olarak bitirdi. bu şekilde maç kazanmanız çok zor.

    4- yanlış değişiklikler: maalesef bir hamza hoca klasiği. takım pozisyona giriyor ama gol atamıyorken neden taktik değiştirme ihtiyacı hissetti? çıkar umut'u al yasin'i, yasin'i sağa podolski'nin yerine çek, podolski'yi de umutun yerine forvete koy. takımda ki tek golcüyü, takımın gole en ihtiyaç duyduğu anda oyundan almanın hiçbir açıklaması yok maalesef.

    hiç mi iyi şey yoktu? bence en iyi 3:

    1- chedjou: geçen hafta benzer bir sıralama yapıp, selçuktan sonra ikinci sıraya koymuştum. bu hafta bence birinci. nedeni: 6 pas arası, 4 top kapma olmak üzere 10 tane krıtik müdahale. istatistiklere yansımayan şeyler de var: liderlik, inanç ve takımı saha içinde motive etmeye çalışması cabası. pazubandı olmayan kaptandı dün akşam.

    2- selçuk inan: sezona çok iyi girdi. tarzı olmayan bir gol attı, aynısından bir tane daha atıyordu, kaleci+direk mani oldu. jose rodriguez'in iyi oyunu onu rahatlattı ve hücumda çok aktifti. podolski'ye gollük bir pas attı, son 10 dakikaya kadar takım her sıkıştığında sorumluluk aldı.

    3- rodriguez: etkileyici bir başlangıç yaptı. soğuk kanlı, teknik, fizik olarak son derece yeterli, temiz oynuyor ve sürekli boşa çıkıp top istiyor. onun bu performansı hiç bir işe yaramasa bile 2013-14 sezonundaki muhteşem melo'yu bize tekrar getirebilir. bence melo toparlayana kadar formayı hakediyor.

    en kötüler:

    1- muslera: maalesef geçen haftadan sonra bu haftada en kötümüz. yediği gol 2, krıtik kurtarışı yine yok. geçen yıl o kadar puan kazandırdı ki, eğer geçen yıl kazandırdığım puanları bu yıl iade edeceğim dediyse küme düşeriz. acilen toparlanmalı ve en önemlisi yabancı, genç iyi bir yedek alınmalı.

    2- umut: istatistiklerini yazayım dedim ama yazacak önemli bir verisi bile yok. 37 orta yapılmış birisinde bile pozisyonda umut yok... nerede var peki? top rakipteyken var. tek becerisinin bu olduğunun o da farkında ve top rakibe geçer geçmez deli gibi rakibe doğru koşuyor. istatistik dışı iddiamı söyleyeyim: kendisinin yerine burak yılmaz oyunda kalsaydı en az 1 golü vardı çünkü bu kadar kapanan bir takıma karşı burak yılmaz'ın pozisyona girmeme şansı yok.

    3- sneijder: dün maçın sonlarında o kadar istekli ve skoru kabul etmeyen tavrı vardı ki yazarken baya düşündüm ama en çok top kaybı yapan oyuncumuz olmuş. ne fiziksel ne de zihinsel olarak sezona hazır değil. şu gerçek ki o toparlanmazsa bizde toparlanamayız.

    en kötüler onur ödülü:

    hamza hamzaoğlu: bir teknik direktörün asli görevi oyuncu grubunu fiziksel, mental ve taktiksel olarak maça hazırlamaktır. peki;
    fiziksel olarak ne durumdayız: 75.dakikada çoğu oyuncu maçı bitirmişti bile.
    mental olarak ne durumdayız: bireysel hatalardan yenen ve kaçan bir dolu gol. başta takımın en önemli 2 oyuncusu muslera ve sneijder hala tatilde gibiler.
    taktiksel olarak ne durumdayız: oynamak istediğiniz bir taktik vardırda, fiziksel ve mental olarak hazır olmadığından oynayamazsınız. bizim ne oynamak istediğimizi kimse anlayabilmiş değil. kanatlardan orta yapın demiş, orta yapacak yasin yok, yasin giriyor, kafayı vuracak burak çıkıyor. kendisinin bile anladığını sanmıyorum ki taraftarlara bunu anlatabilsin.

    maalesef muslera ve sneijder'den önce hamza hoca sezona hazır değil. otoriteyi sanırım kaybetmiş durumda. muhtemelen burakla sorunu var, sneijder sahada dökülmesine rağmen onu sahadan bir kez daha çıkaracak cesareti kendisinde bulamıyor. bir an önce toparlanmazsa çok sevdiğim hamza hoca bu sezonu bitiremeyecek gibi duruyor.
  • 260
    *2.golden sonra felipe melo >> umut bulut değişikliği yapılsaydı 4-3-1-2 ile çok daha etkili olabilirdik bana kalırsa. orta 3'lüden melo cdm selçuk sol cm jose sağ cm şeklinde.
    *defansı melo ve chedjou'ya teslim edip selçuk+jose -- sneijder -- podolski+burak şeklinde hücum edebilirdik. zaten geriye düşmüşsün kanat beklerin de hücuma sık sık çıkar; orta sahayı zaten eline alırsın, rakip stoperin kucağına burak ve poldi gibi tehlikeli adamları verirsin boğuşturursun.
    *böylece en azından 1 puan belki 3 puan gelirdi, burak oyundan çıktı saçmalığı yaşanmazdı, jose sahanın en iyisiyken oyundan alınmazdı, umut 90 dakika sahada kalmazdı, biz de gece uykumuzu doğru düzgün uyurduk sabah barut gibi kalkmazdık.

    not: son 20 dakika da topun içeri giresi yoktu bunu da es geçmeyelim, deli etti deli!
  • 262
    dun gece oturup maci tekrar seyrettim. bu sefer macin heyecanindan uzak ve daha inceleyici ve takipci oluyor insan. zaten o nedenle seyrediyorum.

    yaziya sondan baslayalim. galatasaray son derece iyi bir futbol ortaya koymus ancak bazi görmemiz gereken ince noktalar var. bu macta burak'in girdigi ilk pozisyon gol olsa 5-6 farkla bitermis bu mac. bir ara topla oynama oranlari %80'lere cikmis galatasaray'in ve jose sayesinde 500-600 pas yapmis cimbom. (bunun 70 küsürü tek basina jose'ye ait) barcelona'nin bir macta yaptigi ortalama pas sayisina esit demek bu rakam.

    galatasaray adina bu macin en kötusu olan sneijder'in acilen toparlanmasi gerekiyor. fizik olarak bitik durumda ve bunu duzeltmek icin hic calismamis. denk gelir de vurursa gol olur dusuncesinde ama bu sinirinin, agresifliginin tek sebebi var o da fiziksel olarak kendine yetmeyisi. zira yenilen ikinci golde pozisyonun tetikleyicisi kendisi. olmadik bir yere sol ayagiyla atmaya calistigi pas rakibe gidince o top kalemizde gol oluyor. butun takim neredeyse osmanli ceza sahasina konuslandigi icin de geri dönmekte zorlaniyoruz.

    hamza hocanin hatalari var ama bence kaybedilen macta en ufak sucu yok. tek konuda yargilayabilirim kendisini o da biraz özguvenini kaybetmis ve motivasyonu dusmus olmasindan mutevellit takimi tam konsantre sahaya suremiyor. belki jose'yi oyunda tutar umut ve melo degisikligi yapabilirdi zira sneijder ile de yasin degisebilirdi. baski kurdugumuz dönemlerde sneijder'in sut ve sert pas atma cabalari cogu pozisyonumuzu yedi. madrid macinda emre'ye cikarmadigi pas gibi bir kac pozisyonu var ve verse gol olacak ama sut tercih etmis.

    muslera'nin yenilen hicbir golde hatasi yok.birinci gol karsi karsiya pozisyon, ikinci gol de hatalar zinciri sonrasi tamamen sans golu. bu yeni renkli dandik toplar da balon gibi kalecilerin alismalari zaman alacak.

    kisacasi ortada umitsizlige kapilacak, karalar baglayacak bir durum yok. ligde hicbir takim ritmini bulmus degil. biz hem sivas'i hem de osmanli'yi yenip 6 puanda olabilirdik. o kadar sacma ve basit goller yedik ki mesela osmanli ile 10 mac ust uste yapalim hepsinde fark olur ama bu sefer olmadi. sanssizdik.
  • 263
    leblebi gibi pozisyona girdiğimiz bir maçtı ama kaybettiğimiz bir maçtı. 27 şut çekip kaybetmiş ve insanlar neden carole yerine telles oynadı, jese rodriguez neden erken çıktı diye şikayet etmişti. başlığı beğeni moduna alıp hepsini okuyabilirsiniz.

    o gün bunlardan şikayet edenler bugün 3 yıldır top oynamıyoruz diye şikayet ediyor. o gün selçuk ve jese rodriguez orta sahasına rağmen 27 sut ve %69 topla oynayan takımı beğenmeyenler bugün "hoca hesap ver takım niye oynamıyor" diye entry giriyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın