• 227
    yenilgiyi haketmediğimiz maç olmuştur. poldi'nin, wesley'nin, burak'ın şutlarının gol olmaması, iyi oynayan jose rodriguez'in, takımda adam akıllı tek forvet olan burak yılmaz'ın skor aleyhimizeyken oyundan çıkarılmaları, umut bulut'un sahada kalması gibi sebepler bence yenilginin temel sebepleri.

    hamza hoca tercihlerini daha doğru yapsaydı güzel oyunu galibiyetle süsleyebilirdik.
  • 228
    takımda hiç bir planın olmadığını gösteren 3291407832. maç. ya arkadaş cidden tek yapabildiğimiz uzaktan şut çekmek, girerse eyvallah girmezse sıkıntı büyük. bize karşı dizilip kontra oynayan takımın puan almaması için hiçbir sebep yok. bu sezon başı kampında hiç mi bir çalışma yapılmıyor, verkaçtır, duvar pasıdır, duran toptur. her sene aynı terane yeter be kardeşim.
  • 233
    maçtan önce sezonun en kolay maçı olarak nitelendiren arkadaşlar vardı bu maçı, neye binaen bunu söylediler bilmiyorum ama artık lig öyle 95-2005 arasındaki gibi değil alt sıra takımlarını kolayca yenesin, hatta dünyada futbol artık o kadar kolay değil, her takım birbirini zorlar nitelikte, kaldı ki bizim leş futbolumuz göz önüne alındığında rakip takımları bu kadar küçük gören taraftarları anlamıyorum.
  • 238
    37 yıllık ömrümde ilk kez bir galatasaray mağlubiyetine üzülmediğim maç.
    daha önce burada benzer entry giren arkadaşları çok yadırgıyordum.yok artık olmaz böyle şey diyordum. özür diliyorum içimden geçirdiklerim için o arkadaşlardan.
    şöyle düşünelim. arkadaşlar hasbelkader bu maçı kazanmış olsak ne olacaktı ki. yani bizim bir süre sonra iyi oynama ihtimalimiz var mı ki? diğer rakiplerimizin hepsi süre içinde iyi hale gelebilecek durumdalar. fenerbahçe olsun beşiktaş olsun eminim 3-5 hafta sonra çok daha düzenli olacaklar ama biz yine bu şekilde oynayacağız. yani bu şamarı şimdi yemek çok daha iyi bence.
  • 242
    kötü oynadık ama yine de maçı kazandıracak pozisyonları yakaladık. yenilen gollere söylenecek fazla bir şey yok, sadece komik. atan da tutan da formsuz, sneijder kilolu, yeniler uyum sürecinde. üç senedir plansız bir şekilde sezon açıyoruz ve lige sıkıntılı giriyoruz. bu maç bir şekilde telafi edilir ama aynı görüntü şampiyonlar liginde sergilenirse yine ''allahım şu maç bir an önce bitsin'' diyerek dualar ederiz.
  • 244
    yediğimiz gollerin ne kadar üfürükten olduğunu anlatmaya gerek duymuyorum. rodriguez oyundayken oldukça dengeli ve topa sahip bir grafik çizdik. alanlara göre değerlendirme yapacak olursak;

    kalede sıkıntı yok. kedi 2 golde de hazırlıksız yakalandı yapacak bir şey yok.

    defansta da malum bölge dışında açık vermedik. bu adamın artık oynatılmaması gerek ancak bunu hocaya anlatmak oldukça zor. elindeki oyuncu bu anlarım ama bu bölgeye transferde elimizi çabuk tutmalıyız zira ligin ilk haftalarındaki puan kayıpları sonlara doğru bizi gereksiz bir baskıya alacak.

    orta sahada rodriguezi sanıyorum ki maçı izleyen herkes çok beğenmiştir. nadir de olsa selçuğun yanında dikine oynayan tek oyuncuydu diyebiliriz. değişikliğe kadar ben tek tük tökezlemeleri dışında hatasını görmedim umarım böyle devam eder. oyundan çıkmasıyla topu ayağımızda tuttuğumuz süre de azaldı ve başarılı ataklar yapamadık.

    forvet içinse diyecek çok bir şey yok. burak ofsayta düşmeme becerisini geliştirmiş, podolski ikili mücadelelerde oldukça güçlü ve ayakta kalabiliyor, yasin de birkaç haftada temposunu yakalar diye düşünüyorum. umut ise bildiğimiz gibi hala aynı.

    bunları bardağın dolu tarafına bakarak yazmaya çalıştım ancak bardağın çoğunluğu boş. takım sadece sol kanattan veya zorlayınca göbekten atak yapabiliyor. sağ taraftan denediğimiz ataklarda top ya ölüyor ya da geriye dönüyoruz. sadece duran toplarda tehlike yaratabiliyoruz o da ortanın gelişine göre. hamza hocanın değişiklik konusunda kendini geliştirmesi lazım diye düşünüyorum çünkü bugün yaptığı 2 değişiklik de takıma olumsuz yansıdı. oyunda hareketli olmamızı ve aktif pas yapmamızı sağlayan adamı çıkartıp yerine meloyu almanın bi izahı yoktur kanımca. selçuğun çıkması daha doğru olurdu ama bu da imkansız. burağı çıkarıp umutu tek forvet bırakmak da kötü hamleydi sonuçta adamın yeteneği ortada. hoca burağın pres yapmadığını ve rakibin rahat çıktığını söylese de maçı izleyenler aynı fikirde değildir.

    hamza hocam seni burada yerin dibine sokacak değilim. milyonlarca taraftarı olan şampiyon takımın hocasısın, dolayısıyla saygım var. ancak biz galatasarayız dolayısıyla taraftar osmanlıspor gibi bir takıma yenilmeyi tolere edemez. tek isteğim takımda çıplak gözle görülebilen eksikleri doldurman ve doğru bir dizilimle sahaya çıkman. sen bunu yaptıktan sonra kalanını sahadaki aslanlara bırak.
  • 245
    galatasaray – osmanlıspor : 1-2 vay arkadaş

    aslında maç sırasında twitter takip ederek maç yazısı yazmak kötü. hayatında sahaya çıkmamış adamların saçma sapan yorumları yüzünden gerilip çok atarlı bir yazı yazmaya sebep olma potansiyeli var. tam burada meditatif pozisyona geçip sakin kalmam gerekiyor. evet, sakinim.
    lig iyi başladı. galatasaray için iyi olmayabilir ama süper lig tempo ve kalite olarak iyi başladı. 2 haftada elimden geldiğince maçları izledim. en güzel maç kayseri-konya maçıydı.

    galatasaray yenildi. e, ne olmuş yani? bazılarının dünyası karardı. çok da umurumdaydı. maç yazımı yazarım benim için bu hafta biter, önüme bakarım. size de öneririm, yazmak büyük deşarj sağlıyor. tribünde küfür etmekten çok daha iyi, görevini yerine getirmenin verdiği huzur gibisi yok.

    4. paragrafta faturayı keseyim, çok uzatmadan. baş sorumlu elbette hamza hamzaoğlu. kazanınca övgüler onaysa, kaybedince de fatura ona çıkar. kabullenecektir, fatih terim de öyleydi. kazanınca oyuncuların, kaybedince benim derdi.
    neden? öncelikle, umut bulut’la maça başlaması yüzünden. maç başında söylediğim gibi (twit attım yav), sağ tarafın savunmasına destek olmak için düşünmüş olabilir. gelgelelim umut hiç sağ öndeki adam gibi oynamadı ki. demek ki hocanın hesabı başkaymış. futbol mantığı olarak hiçbir yere oturmuyor, açıklaması gereken bir durum. belki ben bu satırları yazarken sen çok uzaklarda…..yok, hamza hoca konuyu açıklamış olabilir. yanlış yaptım demediyse, kıymeti yok.
    devamı da var. 2-1 gerideyken burak yılmaz’ı çıkarmak (sakatlığı falan yoksa) ve umut bulut’u oyunda tutmak ve de ayrıca jose rodriguez’i oyundan almak büyük hata. yasin öztekin’in girmesi doğru. melo şüpheli. doğrusu umut çıkar yasin girer, başka değişikliğe gerek yok.

    hamza hocaya iki fatura çıkardım, yetmez ama evet. yetmez kısmına geliyorum. takipçilerimin en sevmeyeceği kısım burası, kalıbımı basarım. ama faturayı hamza hocaya çıkardığım için üstlerine alınmadan hayatlarına devam edebilirler. yorumlarınızda sevdiklerinize-sevmediklerinize göre davranıyorsanız kendinize bir bakın. çok insani bir şey bu, ayıp bir şey de değil, yeter ki farkına varın, çifte standartlı olmayın.

    muslera çok formsuz. son iki maçta büyük hatalar yaptı. bu hataları eray işcan ya da sinan bolat ya da aykut erçetin yapsaydı yıkılırdı ortalık. kimsenin gözü hamza hocayı görmezdi. yalan mı?

    sneijder çok formsuz. hala form tutmuş değil. kişisel tarihini inkar edecek şekilde şutları hedefi bulamıyor. mental olarak da sıkıntıları var gibi, eşi hamile onu düşünüyor olabilir. gayet insani bir durum. kızacak halimiz yok. para alıyor amk oynayacak lan diyen de yok zaten, sneijder olduğu için. bunu diyecek adam bu yazıyı okumuyor zaten, isim verip küfür etsem haberi olmaz. o derece.

    melo. her yaz döneminde ilk kampı hep kaçırdı. ilk sezonu gibi değil, yaşı ilerledi, önemli bir ameliyat geçirdi. oyuna girdikten sonra hamle zamanlamaları konusunda ciddi hatalar yaptığını gördük. kızarsanız kızın, gerçek bu.

    chedjou’nun ilk yediğimiz golde ne yaptığını anlayan var mı? city’den adam alacakmışız da chedjou’ya (olum umarım adamın adını doğru yazıyorumdur, her defasında farklı da yazıyor olabilirim) yardımcı olacakmış. hakan balta’yı anında sildiniz yani. ayıptır ya. balta süper alan kapatıyor, doğru yer tutuyor ama bazen yavaşlığı sebebiyle kaçırıyor. chedjou yanlış yer tutuyor ama hızıyla yetişiyor. balta’yı silmeyin, chedjou’ya bakın. neden balta’yı siliyorsun biliyorsun di mi? çünkü sigara içiyor haberleri fotoğraflı çıktı. sanıyorsun ki futbolcular sigara içmiyor. ama sneijder’in puro içerken fotoğrafını paylaşırken zevkten dört köşe oluyorsun. türkçede bir laf vardır, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu diye.

    neyse, yine ayar verme konusuna girdik ama stoperden devam edelim, yeni topçu jason denayer’in takıma yararlı olacağını, rakiplere ayar vereceğini umalım.

    galatasaray’ın ne yapacağı belli. içerde saldıracak, oyunu koparmaya çalışacak ve koparacak.

    taraftar maça gelmiyor, ürün almıyor falan filan çok çetrefilli konular. passolig, gs store yönetimi gibi bambaşka konular var. hepsiyle ilgili bilgim ve fikrim var çok şükür ama sürekli iyileştirme çalışmalarını da görüp fevri yorumlar yapmamayı seçiyorum.

    son söz: daha bu köprünün altından çok sular geçer. tercih meselesi, ya çok sevdiğini iddia ettiğin armanın altındakilere küfür edersin ya da destek olursun. kişisel gelişimin en meşhur sözlerinden biridir: ya çözümün bir parçasısındır ya da sorunun. sana kalmış.

    *
  • 246
    maç taktiği; muso topu tut, sino topu at, tutamazsanız, atamazsanız yandık.

    beşiktaş'ın yenildiği, fenerin yenemediği hafta da ligin en kötü ve küme düşmesi garanti takımıyla arena'da oynanan ilk lig maçından önce, 3 puan olsun bizim olsun, kötü oynasak da önemli değil, diyeniniz varsa, okumayı burada bıraksın. gitsin küçük boy bir takım taraftarı olsun. ben ancak, maçın sonunda kupa varsa, kötü oyunla alınacak 3 puana razı olurum. büyük takım taraftarı kolayına olunmuyor.

    geçen sezon son düzlükte, kan işeyerek alınan 3 puanlarla gelen şampiyonluğa galatasaraylılar sevinirken, biz küçük beyinli hocamızın maskesini düşürmeye çalışıyorduk. 2 lig maçı oynandı, muslera tutamadı, sneijder atamadı, 1 puanla kaldık. başka maç izlemediğimden kıyaslama yapamayacağım, şunu net söyleyebilirim ki, şampiyon olduğumuz sezon oynadığımız futbolla, son 3 resmi maçta oynadığımız futbol arasında fark yok. şampiyon da olabiliriz, 10 uncu da.

    galatasaray şovu, büyük galatasaray taraftarı içindir. istemediği bir oyuncuyu oynatmak, istediği bir oyuncuyu oynatmamak hainliktir. kalleşliktir. kadro gurubu içerisinde ilk 11 i en çok halk eden sinan gümüş'ü kadroya bile almamak ise suçtur. onun yerine maç başı para alan umut bulut'a verilen para hırsızlıktır, dolandırıcılıktır. ne yazık ki bu suçun cezası yoktur, hatta ödülü vardır ki, 5. sınıf bir küçük takım hocası, koskoca sneijder'in, podolski'nin hocasıdır. deseleksiyondur, haksızlıktır.

    haklı olduğu tek konu takım içi dengeyi korumak istemesidir. ironi yapmıyorum, umut bulut'un ilk 11 oynadığı takıma podolski'yi transfer etmek büyük aptallıktır. ben olsam ben de almamaya çalışırdım. 2 aydır ibrahimoviç rüyası görüyoruz. burak'la umut bulut'u kadro dışı bırakmadan, ibra'yı alırsan senede 5 gol atamaz, atmaz. atarsa dayak yer. bu gidişle podolski'den pek fazla bir şey beklemek fazla iyimserlik olur.

    aklı sıra real maçında takım pas trafiğine oynadı, aynısını yaparız canım elimize mi yapışacak. zaten rakip ankaraspor (osmanlıspor diye bir takım olaması lazım bu arada), ofsaytta durup, kaval kemiğiyle golü kaçıran umut bulut'a da bir attırdık mı tamam podolski'yi kesebiliriz dilinden de anlamıyorum zaten, hadi koçum olacak olacak diye de bağıramıyorum.

    sabri gol attırdı be yaaa, diyen çıkar. golü yedirdiğine bakan yok tabi. 100 lerce maç oynamış topla kale arasına vücudunu koyup hedefi küçültse günaha girecek. nitekim maçın sonlarına doğru daha zor pozisyonda ters kademede yatarak mutlak bir golü önledi, nasıl olduysa.

    rodrigez'i,ben hiç beğenmedim. gerçi takım ne oynadı da o ne oynayacak, üstelik isabetli pas yüzdesi yüksek diyen bile çıkar. mustafa sarp'ın bir başka versiyonu, fazla koşanlar listesinde kafaya gir yana geriye risk almadan oyna yürür gidersin. transferine onay veren akıl, bu aklı da vermiştir. mehmet güven 5 basar. melo'nun turşusunu çıkarmayı başarmış. morali sıfırın altında. bıraktığı noktaya dönmesi için bir büyük maça ihtiyacı var.

    muslera'ya kem söz söyleyeyim diyorum, yedek kalecimiz ismail çipe, resmini bile görmedim. eray işcan'ın real'e karşı oynadığı korku filminin devamı olur. ancak futbol dışı bir şey kesin var. muslera oyunda değil. bağırmıyor, konuşmuyor, kokusu çıkar yakında.

    sneijder'in çakar almazın bu gece gezi gözü arpacığı şirazesinden kaymıştı. atışları hedefi bulmadı. bulsa zaten, homze morinhooğlu önemli olan 3 puandı, geriden gelip almasını bildik gibisinden burnundan konuşurdu. ne dedi onu da bilmiyorum.

    bu yenilgiye ben üzülmedim. yenseydik daha ağır yazardım, tabela yazıyorum sanmayın diye bu kadar yazabildim. yol yakınken, daha doğrusu yola bile çıkmamışken bu hocadan kurtulmamız lazım. yetmez, sabri, olcan, umut bulut'tan da kurtulmamız lazım. o da yetmez, burak'ı odunla dövüp kovmamız lazım. koray'ı, sinan'ı ilk 11 e yerleştirmemiz lazım. yoksa,

    yoksa 10. haftayı göremeyiz, hele ki şampiyonlar ligi kafa takımlarından hezimet yediğimiz haftaya denk gelirsek bizi kadıköy'de maymuna çeviriler.

    maçın başında bir ara tuna üzerinden estergon'a sefer çıktı sandım. bu gidişle bu takım sezon sonunda işid spora devşirilir. tamamı sakal bırakır, taraftarı da varsa tekbir tezahüratı yapar, ne alakası varsa.
  • 247
    ben farklı maçımı izledim bilmiyorum ama benim gördüğüm galatasaray rakibi inanılmaz ezdi, baskı yaptı,pozisyon buldu herşey yaptı ama saçma sapan iki tane gol yedi ve kaybetti.bu maç 100 kere oynansa 1 kere osmanlıspor yenerdi oda bugüne kısmetmiş demekki.

    geçen seneye nazaran hücum anlamında çok daha etkin sağlam bi oyun oynadık ama şansızlık ve bireysel 1-2 hata yüzünden kaybettik.
    hatta burak yerine umut çıkmış olsaydı çok büyük ihtimalle kazanıcaktık.

    tabiki hala bi forvet şart takıma. ama bugün oynanan oyun ligin en kaliteli oyunuydu.top girmedi orası başka.
  • 248
    sonunda takkenin düşüp kelin göründüğü maç oldu. zaten geçen sezondan beri bundan daha fazla top oynamadık ki biz, hep ne gerekiyorsa onu oynadık, en son ne zaman 3-0 maç kazandık hatırlayan var mı? 1-2 gol attıktan sonra 3.yü ne zaman zorladık? anca 2-2 olacak ki 3.yü attık o kadar. geçen sezon muslera tutuyordu, şıno şapkadan tavşan çıkarıyordu bu oyunun üstüne o kadar. şimdi şıno atamayıp muslera tutamayınca zaten uzun zamandır oynadığımız berabat oyun iyice ayuka çıktı. şimdi yapılması gereken onurlu bir istifa ve acilen en azından direkt 11 de oynayacak 3 transfer. aksi taktirde 15.haftadan sonra ligde ve avrupada iddiamız kalmayacağı için stada giderken ayaklar geri geri gidecek, stadda maç izlemek manevi bir sorumluluk olacaktır 2011 deki gibi.
  • 249
    aklı melekelerini yitirmiş galatasaray taraftarını ve hocasını gösteren maçtır. yeni genç taraftarımızın yabancı hayranlığı zaten malum. muslera lige berbat bir şekilde girmiş ama sesimizi çıkartmıyoruz niye çünkü adam çok maç hatta şampiyonluk getirmiş bu takıma. sneijder göbeğiyle oynuyor maç içinde dağı taşı dövüyor ama susuyoruz dağa taşa vurunca alkışlıyoruz destek olmak için niye peki çünkü bizim için ne oynadığını biliyoruz bu adamın. ama söz konusu burak yılmaz olunca aklı dönüyor bu adamların. kötü oynamadığı bir maçta her türlü şartta ve oyunda üstelik önde bile olmadığın maçta bu adam savunma yapmadı diye hoca tarafından oyundan çıkarılıyor bizim yabancı hayranı yeni ergenlerimiz de ıslıklıyor . selçuk maç boyu götünü yırtmış hoca bambaşka yerlerde oynatmış buna rağmen hem ileride hem geride çabalıyor durmuyor golünü de yazıyor ama 15 dakikada faul yapmaktan başka bir şey yapmayan , sezon öncesi kendisine yana yana takım arayan ama 3 milyon euro bile verecek adam bulamayıp bir de bütün bu hüsran yaşandıktan sonra "ben asla gitmek istemedim" diyerek aleni bir şekilde bizimle taşak geçen melo, selçuk'tan daha iyi oynamış oluyor. bunu diyebilmek için ya yabancı hayranı olmak lazım ya da yerli düşmanı. valla bu takım türk kulübü hacılar , bütün oyuncularını yabancılardan oluşturmuş bir sürü takım var gidin onları izleyin la. ha yerlilerin hepsi iyi mi yok tabi ki yekta'dan kurtulduk, olcan denen kımıl zararlısı hamit denen rızk savaşçısı profesör hala arkada öküz gibi alan bırakan sabri dahası da var da siz de biliyorsunuz işte onları. dur daha tam boşalamadım birkaç daha yazacam. gelelim bu alex telles denen yine bu yeni nesil taraftarın hayran olduğu vasat oyuncuya , sanıyorum bir hafta önce hayatında ilk kez isabetli orta açmış bu adam sabri'nin yarısı kadar ileri çıkamıyor , her maç 1 kötü ortayla oynuyor ama nasılsa roberto carlos muamelesi görüyor neymiş de 7-8'e satılamazmış , la olum yapmayın etmeyin satın bu adamı bak arkasına taş gibi adam almışın ayakları düzgün geriden oyun kurabilecek , burak'tan para kazanma derdine düşeceğine sat bu adamı kapat eksiklerini. son olarak tekrar burak yılmaz'a dönecek ve bitirecek olursak , git gardaşım sen nasıl bjk taraftarına quaresma müstehaksa bizim taraftara da sensizlik müstehak , sen iyi de oynasan kötü de oynasan fark etmiyor bu adamlar seni yiyecek. git rahatına bak . sen yabancı hayranı taraftar da podolski 2.5 milyon euro ederken burak niye 8-10 milyon ediyor bunu düşün biraz ya da düşünme zaten yapamıyorsun bas geç ofsayta.
  • 250
    başıma bir şey gelmeyecekse takımı beğendiğim maç. tabii bunu yalnızca 5 dakikalık özeti izlemiş olarak söyleyebiliyorum. pozisyon sıkıntımız yok, özellikle podolski şimdiden takıma alışmış. bunlar artılar. futbolda cidden bazen saçma sapan kayıplar olabiliyor, top bile oynatmadığınız rakipten saçma sapan goller yiyebiliyorsunuz. mesela beşiktaş - trabzon maçında quaresma'nın şansının da yardımıyla direğe çarpıp giren gol, mesela torje'nin attığı gol gibi.

    ki gördüğüm kadarıyla 2. yarı tek kale oynayan ve net pozisyonlara girip atamayan bir galatasaray var. mesela selçuk'un çok müsait pozisyonda topu kafayla yere sektirerek vurmak yerine kalecinin üstüne vurarak atamadığı gol, mesela sneijder'in ara pasında hareketlenen podolski'nin kaleciyi geçemediği pozisyon, sneijder ve podolski'nin kaleyi bulmayan etkili şutları vsvs. şanslı olsak 3-1 veya 4-1 kazanabileceğimiz maçı 2-1 kaybedince ben söylemlerin 180 derece değişmesinin mantıklı olduğunu düşünmüyorum. henüz lig başı, telafisi olan kayıplar.

    son olarak hamza hoca'nın kadroyu kafasında oturtamaması hususu ile ilgili olarak, sivas deplasmanına selçuk-bilal ile başladı, bu maça selçuk-jose. melo'yu takıma halen adapte edemedi. futbolda orta sahan kadar konuşursun. orta sahanda düzenli bir ikili oluşturamazsan, 4 senedir birlikte oynayan selçuk-melo'yu tercih etmek yerine başka arayışlara girersen bu tür kayıplar yaşaman da kaçınılmaz oluyor. maçı 90 dakika izlemediğim için jose'nin veya oyuna girdikten sonra melo'nun performansı nedir bilemiyorum ama düzenli olarak oynayacak 11 oluşturulması, başarıyı da beraberinde getiriyor. bir de top sürmekten aciz, teknik özürlü umut'tan sağ kanat olmayacağını anlamak için daha neler yaşamalıyız, merak konusu.

    sözün özü ben takıma güveniyorum. 1 forvet, yasin'e yedek olarak bir sağ açık (veya oraya sinan'ı monte etmek) ve 1 sağ bek transferi ile doğru kadro planlamasına erişmiş oluruz. tek handikapımız bunlar transfer sezonu açılır açılmaz yapılması gereken hamleler olmasına rağmen transfer sezonunun bitmesine 1 hafta kalmışken hala yerimizde sayıyor olmamız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın