259
maça birde istatistiklerle bakalım:
topla oynama: galatasaray: %71 osmanlıspor: %29
toplam şut: galatasaray: 25 osmanlıspor: 7
şu iki istatistik maçın nasıl geçtiğini anlatıyor aslında. topla %71 oynamanın yanı sıra oyunun %24'ü rakip ceza sahası çevresinde geçmiş. bu istatistik oyunu hücum bölgesine yıkmakta hiç zorluk yaşamadığımızı gösterir.
belli ki takım bu yıl kanatlardan oynayacak: takım 37 orta yapmış. geçen hafta olduğu gibi bu haftada golleri genelde kanat ortalarından aramışız, zaten ligde attığımız 3 golde kanat ortalarından geldi.
peki bu kadar baskılı ve etkili oynadığımız bir maçı neden kaybettik?
1- bireysel hatalar: 1.golde sabri ofsaytı bozdu ve muslera yememesi gereken bir gol yedi. ne kadar eleştirirsek eleştirelim sabri tecrübesinde bir ismin artık ofsayt çizgisi konusunda bu kadar bariz hata yapmaması gerekir, keza muslera gibi bir kalecinin köşeye gitmeyen ve yavaş gelen şutu çıkarması gerekirdi. 2. golü anlatmaya gerek yok. bir maçta bireysel hatalarınızla 2 gol birden yiyorsanız, rakip kim olursa olsun dün olduğu gibi durumu kurtaramayabilirsiniz.
bireysel hatalardan yenen goller ve dikkatsizlikten kaçan gollerin tek bir açıklaması olabilir: konsantrasyon eksikliği.
2- organizasyon sıkıntısı: kadro 4-4-2'ye ne alışkın ne de uygun. kanatlardan içeriye durmadan yapılan ortalar, buna karşılık etkili olamayan forvetler. selçuk kariyerinin ilk kafa golünü atmış bile olabilir. illa 4-4-2 oynayacaksanız neden podolski'yi 2.forvet olarak kullanmayı deneyip, yasin'i kanatta başlatmıyorsunuz? neden en etkili kanat oyuncunuzu oynatmadan kanatlardan hücum etmeyi deniyorsunuz?
3- fiziksel yetersizlik: takım 75.dakikada maçı fiziksel olarak bitirdi. bu şekilde maç kazanmanız çok zor.
4- yanlış değişiklikler: maalesef bir hamza hoca klasiği. takım pozisyona giriyor ama gol atamıyorken neden taktik değiştirme ihtiyacı hissetti? çıkar umut'u al yasin'i, yasin'i sağa podolski'nin yerine çek, podolski'yi de umutun yerine forvete koy. takımda ki tek golcüyü, takımın gole en ihtiyaç duyduğu anda oyundan almanın hiçbir açıklaması yok maalesef.
hiç mi iyi şey yoktu? bence en iyi 3:
1- chedjou: geçen hafta benzer bir sıralama yapıp, selçuktan sonra ikinci sıraya koymuştum. bu hafta bence birinci. nedeni: 6 pas arası, 4 top kapma olmak üzere 10 tane krıtik müdahale. istatistiklere yansımayan şeyler de var: liderlik, inanç ve takımı saha içinde motive etmeye çalışması cabası. pazubandı olmayan kaptandı dün akşam.
2- selçuk inan: sezona çok iyi girdi. tarzı olmayan bir gol attı, aynısından bir tane daha atıyordu, kaleci+direk mani oldu. jose rodriguez'in iyi oyunu onu rahatlattı ve hücumda çok aktifti. podolski'ye gollük bir pas attı, son 10 dakikaya kadar takım her sıkıştığında sorumluluk aldı.
3- rodriguez: etkileyici bir başlangıç yaptı. soğuk kanlı, teknik, fizik olarak son derece yeterli, temiz oynuyor ve sürekli boşa çıkıp top istiyor. onun bu performansı hiç bir işe yaramasa bile 2013-14 sezonundaki muhteşem melo'yu bize tekrar getirebilir. bence melo toparlayana kadar formayı hakediyor.
en kötüler:
1- muslera: maalesef geçen haftadan sonra bu haftada en kötümüz. yediği gol 2, krıtik kurtarışı yine yok. geçen yıl o kadar puan kazandırdı ki, eğer geçen yıl kazandırdığım puanları bu yıl iade edeceğim dediyse küme düşeriz. acilen toparlanmalı ve en önemlisi yabancı, genç iyi bir yedek alınmalı.
2- umut: istatistiklerini yazayım dedim ama yazacak önemli bir verisi bile yok. 37 orta yapılmış birisinde bile pozisyonda umut yok... nerede var peki? top rakipteyken var. tek becerisinin bu olduğunun o da farkında ve top rakibe geçer geçmez deli gibi rakibe doğru koşuyor. istatistik dışı iddiamı söyleyeyim: kendisinin yerine burak yılmaz oyunda kalsaydı en az 1 golü vardı çünkü bu kadar kapanan bir takıma karşı burak yılmaz'ın pozisyona girmeme şansı yok.
3- sneijder: dün maçın sonlarında o kadar istekli ve skoru kabul etmeyen tavrı vardı ki yazarken baya düşündüm ama en çok top kaybı yapan oyuncumuz olmuş. ne fiziksel ne de zihinsel olarak sezona hazır değil. şu gerçek ki o toparlanmazsa bizde toparlanamayız.
en kötüler onur ödülü:
hamza hamzaoğlu: bir teknik direktörün asli görevi oyuncu grubunu fiziksel, mental ve taktiksel olarak maça hazırlamaktır. peki;
fiziksel olarak ne durumdayız: 75.dakikada çoğu oyuncu maçı bitirmişti bile.
mental olarak ne durumdayız: bireysel hatalardan yenen ve kaçan bir dolu gol. başta takımın en önemli 2 oyuncusu muslera ve sneijder hala tatilde gibiler.
taktiksel olarak ne durumdayız: oynamak istediğiniz bir taktik vardırda, fiziksel ve mental olarak hazır olmadığından oynayamazsınız. bizim ne oynamak istediğimizi kimse anlayabilmiş değil. kanatlardan orta yapın demiş, orta yapacak yasin yok, yasin giriyor, kafayı vuracak burak çıkıyor. kendisinin bile anladığını sanmıyorum ki taraftarlara bunu anlatabilsin.
maalesef muslera ve sneijder'den önce hamza hoca sezona hazır değil. otoriteyi sanırım kaybetmiş durumda. muhtemelen burakla sorunu var, sneijder sahada dökülmesine rağmen onu sahadan bir kez daha çıkaracak cesareti kendisinde bulamıyor. bir an önce toparlanmazsa çok sevdiğim hamza hoca bu sezonu bitiremeyecek gibi duruyor.
topla oynama: galatasaray: %71 osmanlıspor: %29
toplam şut: galatasaray: 25 osmanlıspor: 7
şu iki istatistik maçın nasıl geçtiğini anlatıyor aslında. topla %71 oynamanın yanı sıra oyunun %24'ü rakip ceza sahası çevresinde geçmiş. bu istatistik oyunu hücum bölgesine yıkmakta hiç zorluk yaşamadığımızı gösterir.
belli ki takım bu yıl kanatlardan oynayacak: takım 37 orta yapmış. geçen hafta olduğu gibi bu haftada golleri genelde kanat ortalarından aramışız, zaten ligde attığımız 3 golde kanat ortalarından geldi.
peki bu kadar baskılı ve etkili oynadığımız bir maçı neden kaybettik?
1- bireysel hatalar: 1.golde sabri ofsaytı bozdu ve muslera yememesi gereken bir gol yedi. ne kadar eleştirirsek eleştirelim sabri tecrübesinde bir ismin artık ofsayt çizgisi konusunda bu kadar bariz hata yapmaması gerekir, keza muslera gibi bir kalecinin köşeye gitmeyen ve yavaş gelen şutu çıkarması gerekirdi. 2. golü anlatmaya gerek yok. bir maçta bireysel hatalarınızla 2 gol birden yiyorsanız, rakip kim olursa olsun dün olduğu gibi durumu kurtaramayabilirsiniz.
bireysel hatalardan yenen goller ve dikkatsizlikten kaçan gollerin tek bir açıklaması olabilir: konsantrasyon eksikliği.
2- organizasyon sıkıntısı: kadro 4-4-2'ye ne alışkın ne de uygun. kanatlardan içeriye durmadan yapılan ortalar, buna karşılık etkili olamayan forvetler. selçuk kariyerinin ilk kafa golünü atmış bile olabilir. illa 4-4-2 oynayacaksanız neden podolski'yi 2.forvet olarak kullanmayı deneyip, yasin'i kanatta başlatmıyorsunuz? neden en etkili kanat oyuncunuzu oynatmadan kanatlardan hücum etmeyi deniyorsunuz?
3- fiziksel yetersizlik: takım 75.dakikada maçı fiziksel olarak bitirdi. bu şekilde maç kazanmanız çok zor.
4- yanlış değişiklikler: maalesef bir hamza hoca klasiği. takım pozisyona giriyor ama gol atamıyorken neden taktik değiştirme ihtiyacı hissetti? çıkar umut'u al yasin'i, yasin'i sağa podolski'nin yerine çek, podolski'yi de umutun yerine forvete koy. takımda ki tek golcüyü, takımın gole en ihtiyaç duyduğu anda oyundan almanın hiçbir açıklaması yok maalesef.
hiç mi iyi şey yoktu? bence en iyi 3:
1- chedjou: geçen hafta benzer bir sıralama yapıp, selçuktan sonra ikinci sıraya koymuştum. bu hafta bence birinci. nedeni: 6 pas arası, 4 top kapma olmak üzere 10 tane krıtik müdahale. istatistiklere yansımayan şeyler de var: liderlik, inanç ve takımı saha içinde motive etmeye çalışması cabası. pazubandı olmayan kaptandı dün akşam.
2- selçuk inan: sezona çok iyi girdi. tarzı olmayan bir gol attı, aynısından bir tane daha atıyordu, kaleci+direk mani oldu. jose rodriguez'in iyi oyunu onu rahatlattı ve hücumda çok aktifti. podolski'ye gollük bir pas attı, son 10 dakikaya kadar takım her sıkıştığında sorumluluk aldı.
3- rodriguez: etkileyici bir başlangıç yaptı. soğuk kanlı, teknik, fizik olarak son derece yeterli, temiz oynuyor ve sürekli boşa çıkıp top istiyor. onun bu performansı hiç bir işe yaramasa bile 2013-14 sezonundaki muhteşem melo'yu bize tekrar getirebilir. bence melo toparlayana kadar formayı hakediyor.
en kötüler:
1- muslera: maalesef geçen haftadan sonra bu haftada en kötümüz. yediği gol 2, krıtik kurtarışı yine yok. geçen yıl o kadar puan kazandırdı ki, eğer geçen yıl kazandırdığım puanları bu yıl iade edeceğim dediyse küme düşeriz. acilen toparlanmalı ve en önemlisi yabancı, genç iyi bir yedek alınmalı.
2- umut: istatistiklerini yazayım dedim ama yazacak önemli bir verisi bile yok. 37 orta yapılmış birisinde bile pozisyonda umut yok... nerede var peki? top rakipteyken var. tek becerisinin bu olduğunun o da farkında ve top rakibe geçer geçmez deli gibi rakibe doğru koşuyor. istatistik dışı iddiamı söyleyeyim: kendisinin yerine burak yılmaz oyunda kalsaydı en az 1 golü vardı çünkü bu kadar kapanan bir takıma karşı burak yılmaz'ın pozisyona girmeme şansı yok.
3- sneijder: dün maçın sonlarında o kadar istekli ve skoru kabul etmeyen tavrı vardı ki yazarken baya düşündüm ama en çok top kaybı yapan oyuncumuz olmuş. ne fiziksel ne de zihinsel olarak sezona hazır değil. şu gerçek ki o toparlanmazsa bizde toparlanamayız.
en kötüler onur ödülü:
hamza hamzaoğlu: bir teknik direktörün asli görevi oyuncu grubunu fiziksel, mental ve taktiksel olarak maça hazırlamaktır. peki;
fiziksel olarak ne durumdayız: 75.dakikada çoğu oyuncu maçı bitirmişti bile.
mental olarak ne durumdayız: bireysel hatalardan yenen ve kaçan bir dolu gol. başta takımın en önemli 2 oyuncusu muslera ve sneijder hala tatilde gibiler.
taktiksel olarak ne durumdayız: oynamak istediğiniz bir taktik vardırda, fiziksel ve mental olarak hazır olmadığından oynayamazsınız. bizim ne oynamak istediğimizi kimse anlayabilmiş değil. kanatlardan orta yapın demiş, orta yapacak yasin yok, yasin giriyor, kafayı vuracak burak çıkıyor. kendisinin bile anladığını sanmıyorum ki taraftarlara bunu anlatabilsin.
maalesef muslera ve sneijder'den önce hamza hoca sezona hazır değil. otoriteyi sanırım kaybetmiş durumda. muhtemelen burakla sorunu var, sneijder sahada dökülmesine rağmen onu sahadan bir kez daha çıkaracak cesareti kendisinde bulamıyor. bir an önce toparlanmazsa çok sevdiğim hamza hoca bu sezonu bitiremeyecek gibi duruyor.