• 201
    farklı beklentilerimizin olduğu bir karşılaşmaydı. geçen haftadan sonra, karabük maçı bir kat daha önemli hal almıştı. kazandığımız takdirde birtakım sıkıntıların üstesinden gelebileceğimizi gösterebilirdik fakat olmadı.

    muslera’nın kırmızı kartına kadar olan bölümde amiyane tabirle kuzu gibi giden bir karşılaşma vardı. melo’nun altı pastan kaçırdığı pozisyon, elmander’in cepheden yakaladığı pozisyon ve sercan’ın karşı karşıya kalıp kaçırdığı pozisyon. .. bu yakalanan pozisyonlar , maçın galatasaray için olumlu yönde seyir ettiğinin kanıtıydı. ta ki futbol, o gizli yüzünü gösterene kadar…

    o ana kadar pozisyonu olmayan karabükspor, savunma arkasına atılan bir topla galatasaray’ın bütün oyun düzenini alt üst etmeyi başardı.

    kaleciler bu oyundaki en önemli parça. muslera’da iyi kaleci ancak hem ibb hem de karabük maçında yaptığı hatalar, galatasaray’a pahalıya mal oldu. genç ve gelişmekte olan bir kaleci muslera lakin biraz daha dikkatli oynamasında fayda var. tabi o pozisyondaki tüm suçu muslera’ya yüklemek hata olur. çünkü o pozisyonda bir gökhan zan gerçeği var. maç boyunca birçok kez, savunduğu adamı kaçırdı gökhan. samsunspor maçında da savunmadan top çıkarırken bir hata yapmış ve bu hata galatasaray kalesine gol olarak dönmüştü. fatih terim’in, samsunspor maçından sonra yaptığı basın toplantısında ‘’servet umarım karabük maçına yetişir’’ demesi de, gökhan’ın yapmış olduğu bu hatalardan kaynaklanıyor diye düşünüyorum.

    galatasaray belki rakibine pozisyon vermiyor fakat rakiplerinin kendinden puan almasına da engel olamıyor. bundaki en büyük etken, yapılan basit hatalar. yani, takım halinde bir hata söz konusu değil. çoğu bireysel.
    özellikle galatasaray 10 kişi kaldıktan sonra melo ve selçuk çok pasif kaldı. melo, haliyle biraz daha defansif olarak oynadı. daha önceki maçlarda olduğu gibi hücuma çıkmadı. selçuk ise fark yaratacak hareketlerde bulunamadı. oysa, takım 10 kişi kalmadan önce sercan’a attığı ara pas ile onu karşı karşıya bırakması, ‘’selçuk farkını hissettirmeye başladı’’ dememize sebep olmuştu ancak devamı gelmedi.

    galatasaray’ın 10 kişi kalması, karabükspor’un ekmeğine de bir nevi yağ sürdü. çünkü maç 11’ e 11 devam ederken dahi galatasaray’ın orta saha ve savunma elemanlarına sürekli bir baskı halindeydi karabüksporlu oyuncular. galatasaray’a rahat top yaptırmayarak oyun kurmasına engel olmaya çalıştılar. muslera atılınca, hem bu planlarını başarıyla uygulama fırsatı buldular hem de oyun içerisinde bir kişi fazla olmanın avantajını bol pas yaparak kullandılar. özellikle bir bölüm vardı ki, orada pas trafiğini inanılmaz derecede arttırdı karabükspor. hatta oyuna girmek için hazırlık yapan milan baros, 5 dakika boyunca kenarda beklemek durumunda kaldı.

    melo’nun penaltı golü galatasaray için teselli oldu. gecenin galatasaray açısından kısmen de olsa olumlu yanı, bu kadar kötü oynadığı bir maçtan mağlup ayrılmamasıydı.

    esasında 4-4-2 şablonu ile galatasaray’ın neler yapabileceğini hepimiz merak ediyorduk. bir nevi fragmanı gördük fakat filmi izleyemedik. galatasaray’ın merak uyandıran yanı, yine gizli kaldı.
  • 202
    en uzun süre dişimi sıkarak izledğim maç olmak üzere benim açımdan tarihe geçti.ufuğun zaman geçirişleri takımın ilerde basmayıp bununla da yetinmeyip rakip geldikçe geriye çekilmesi selçuğun kahreden ön direk kornerleri gökhan zan ın top dikişinin bir kez bile sahaya düşmeyip taça çıkması hakan baltası ufuğu (ah muslera ah) kazımı derken bildiğin maç sonuna dişlerim dökülecek diye korktum.sonuç mu? ben 1 puandan memnunum arkadaş bu oyuna bu oyunculara bu futbola 1 puan iyi hoş kanımca.(tabi bu hakeme de!)
  • 206
    bir takımın başına gelebilecek aksiliklerin hemen hemen hepsinin gelmesine rağmen alınabilen güzel 1 puan ile sonuçlanmıştır. şu an için kaybedilen 2 puan gibi dursada bu puan sezon sonu hesaplamalarda çok önem kazanacak.

    takımdaki 3 kişi için ise son derece üzücü karşılaşma oldu.

    sercan yıldırım : 11'e 11 oynanabilecek oyunda çok fazla pozisyon bulup kendisine gelebilirdi ama erken gelen kırmızı kart kendisini sol kanada attırdı. yine de elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı.

    albert riera : o da maç oynaya oynaya takıma daha çok adapte olacak ve daha fazla katkı sağlayacak. bu maçta 15. dakikada zorunlu olarak değiştirilmesi bu alışma evresini ertelettirdi.

    fernando muslera : bu sene transfer olan tüm kaleciler gibi o da sezona iyi başlayamayangillerden. herkes onun nasıl bir kaleci olduğunu biliyor, onun için çok moralini bozmadan ve taraftarın tam desteği ile çok iyi maçlar onu bekliyor olacak. temennimiz kendisine şut bile gelmemesinden yana.
  • 207
    kazım-sercan-elmander-riera... galatasaray'ın bu maçtaki hücum dörtlüsü bu şekildeydi. peki şöyle bir bakınca nedir bu 4 oyuncunun ortak özelliği? işte bu sorunun cevabı maçtaki tutsak oyunu açıklıyor bence. bu 4 oyuncunun ortak özelliği topla buluştukları anda driblinge başlamaları. gerçi riera biraz daha farklı bir oyuncu gibi ama o da zaten 14 dakika oynadı. evet bu 4 oyuncu da topu aldıkları an sürmeye başlayınca ileride çoğalamadı bence takımımız. yani şöyle düşünün sercan topu alıyor ve hemen driblinge başlıyor. hakan balta hücuma katılana kadar topu çoktan kaybediyoruz zaten. keza bu ilişki kazım-eboue ikilisi için de geçerli. bu durum da takımın hücuma 4-2-4 ile çıkması sonucunu doğuruyor ki 10 kişi kaldığımız için selçuk ve melo da geride kaldığı için hücumda 6-0-4 gibi bir dizilişe sahip oluyoruz. orta sahasını iyi kapatan karabük de hemen topu kullanıp kat eden oyuncumuzu 2-3 kişiyle sıkıştırıp topu kapıyor ve topu kaptığı anda 6 oyuncumuz bizim yarı alanda. yani topu kaptırdığımız an da ileride baskı yapamıyoruz. şimdi mesela solda arda turan'ın olduğunu düşünün. 10 kişi olsak bile ileride topu alınca ne yapar arda? hemen gözünüzün önüne geldi değil mi? topu şöyle bir sağa çeker önce ve önünü boşaltır. şöyle bir çevresine bakar. bakın tek bir hareketle 5-6 saniye kazandı. bu sırada ortadan selçuk-melo ikilisi gelir, soldan hakan bindirir, sağdan eboue hücuma çıkar. bakın tek hamleyle kaç tane hücum opsiyonunuz var. topu orada kaptırsanız bile selçuk-melo ikilisinin şok presle topu kazanma şansı var çünlü o dakikada onlar da rakip yarı alanda. arda yerinde kewell, elano, misimoviç koyun aynı pozisyonları bulursunuz. bence takımımız hücumda topu tutup takımı rahatlatacak oyuncu eksikliği çekiyor. gerçi dediğim gibi riera biraz daha farklı bir oyuncu gibi. belki ileride bu dediğimi yapabilir. ancak bence bugünkü mahkum futbolun sebebi buydu.
  • 208
    yine yeniden futboldan soğumama neden olan maç. son dört yıl canlandı gözümün önünde. geçen sene yaşananlardan sonra sabır kalmadı bende. benim gibi bir sürü taraftar var sabrı kalmayan. hala top oynamıyoruz hala galatasaray gibi değiliz. ruh yok, kazanmak için oynayan yok, rakipten korkan oyuncular var hala ve en kötüsü biz hala zaman diyoruz. hiçbir şey diyemiyorum. kilitlendim şu an. takımımı savunmayacak duruma getirdiler beni. avrupa bile diyemiyoruz. o avrupada yıllardır yokuz biz(!) nasıl avrupa diyelim.

    bizi bu hallere düşüren sebep her neyse ve o sebebe her kim sebep olduysa hakkımı da helal etmiyorum.
  • 212
    oyunla ilgili kati kararlar vermek elbetteki mümkün değil çünkü büyük çoğunluğunu hatta neredeyse tamamını 1 kişi eksik oynamışsın.tamam 1 kişi eksik oynamak takımları ekstra motive eder ama bu bitime 20 - 30 dakika kalan durumlarda ortaya çıkar.75 dakika eksik oynamak demek sahadaki futbolcuların performansını olumsuz yönde etkiler.
    kırmızı kart hususuna gelince.o pozisyonda kırmızı vermek,penaltı vermeyle aynı saçmalıktır.bariz gol şansı yok,aynı hizada birden fazla savunma oyuncusu var ve sen tereddüt etmeden kırmızı kartını çıkarıyorsun.yine şanslı günündeydi de penaltı pozisyonu oldu.
    takımı açıkçası beğendim.kazım olmadığı veya gerçek kazım olduğu zaman takım çok daha iyi olacaktır.son olarak takım eğer 4-4-2 dizilişinde sahaya çıkacaksa forvetteki adamlardan birisi kesinlikle baros olmalı.
  • 213
    aslında üzülerek söylüyorum ki, sonucuna fatih hocanın katkısının büyük olduğu maçtır.

    14. dakikaya kadar riera mı kazım mı deseler kesinlikle kazım derdim ama fatih hoca tersi yönde tercih kullandı. daha sonraki değişiklikte de yine tercihini kazımdan yana kullanmadı. halbuki sercan o dakikaya kadar gayet iyi gidiyordu. ama şundan eminim ki, bu iki futbolcunun çıkarılmasında antrenman eksikliği gibi bir saçma sebep var, demedi demeyin. bana göre gösterilen kırmızı kart gibi bu değişikliklerde çok talihsizdi.
  • 214
    harcanan milyonlarca euroya rağmen geçen sezon oynadığımız futbolu ilerletemediğimizi gösteren maç. 10 kişi kaldık falan orası öyle de bi ara karabük topu bize vermedi yaklaşık 5 dakika falan ve kimse de basmıyordu. zannedersem biraz da fizik gücüyle ilgili.

    ayrıca madem 3 günde bir maç oynanacak, o zaman biraz da rotasyonu düşünmek lazım zaten yeterince geniş bi kadromuz var. fm'de bile her maça aynı oyuncularla çıksan patlamaya başlıyosun.
  • 215
    bu mac bittikten sonra atletico madrid'in macini izlemeye basladim. macin hakemi bol bol sampiyonlar ligi macinda gordugumuz ispanyol hakemlerdendi. ismi ben de yok zaten ismine gerek de yok. karabuk macindaki tekmeler ayaga basmalar, oynatmama cabalarinin bir kismi burda da goruluyordu. ama tek fark o maci yoneten hakem isini bilerek kurallara hakim bir sekilde kartini cikariyor sertlikle kendinden daha kaliteli olan takimi caydirmaya calisan rakip futbolculari sari kartla ikaz ediyordu. peki bunyamin gezer ne yapti diye bir dusunmek lazim. 54. dk itibariyle 13 foul yapmis bir takimi birakin karti ikaz bile etmeyerek futbol erkek oyunudurculuk mu oynadi ya da gizli gizli kuyumuzu mu kazdi bilmem. ancak onun gibi kisiler maclari yonettikce futbolumuzun ilerlemeyecegi de bir gercek. ismail gulduren bu maci yonetseydi daha insafli olurdu heralde.
  • 216
    maçtan sonra fatih hocamızın "burası galatasaray. şans gelince bu formayı kapacaksınız. ya da kaderinize razı olacaksınız. bu sadece ufuk değil herkes için geçerli. büyük bir takımda oynuyorsunuz. burada olmak isteyen binlerce futbolcu var. herkes bunun kıymetini bilecek" şeklindeki açıklaması bu maçta kaybettiğimiz iki puandan çok daha fazlasını kazandırmıştır takımımıza. inşallah bu açıklaması kendisinin de söylediği gibi herkes için yani servet, gökhan zan, kazım ve hakan balta için de geçerlidir.
  • 217
    karabükspor – galatasaray : 1-1

    ligde 3 maç oynandı, galatasaray 3 ihtimali de yaşadı.

    fatih hoca bu defa takımı 4-4-2 dizmiş, baros'a kementi attı yerine sercan ve elmander'le başladı. bir adam yerine iki adam nasıl oluyor derseniz, ben de size üç çocuk-bakkal hikayesini anlatırım.

    galatasaray maça fena başlamadı ama daha peşrev aşamasında muslera atıldı, 10 kişi kaldı takım.
    bünyamin gezer artık muslera'yı son adam olarak mı değerlendirdi yoksa tekmeye mi gösterdi kırmızıyı bilmek zor, bilinen bünyamin'e hiç güvenmediğimiz.
    pozisyon oldu, bünyamin olay yerine depar attı ve yerde yatan muslera'ya kırmızıyı gösterdi. bu ne acele bünyamin. oyuncular yerde, düdüğü zaten çalmışsın. bir dur, sakince düşün, yardımcı hakemine sor, son adam mıydı, değil miydi. bir sürü zamanın var, kartı göstermesen köstebek gibi tünel kazıp kaçacak mı sandın muslera'yı. ulan adam bilica değil ki, hem elleri de küçük, kazamaz tünel falan.
    gökhan zan'ın arkasına atılan topu shelton tam alırken, arkadan gelen muslera markalı uruguay bandıralı kamyon iskele tarafından bodoslama çarptı. kuşku yok ki muslera sekizde sekiz kusurluydu. ama kırmızı kart? muslera çarpmamış olsa, shelton topu aldığında arkası dönük olacaktı ve o dönene kadar zan önüne geçmiş olurdu ve kadamesine de ujfalusi girerdi. bu açıdan bakıldığında son adam tezi çürüyor. bir de şöyle bakabiliriz, muslera boşa çıkmış olsa o pozisyonda, shelton arkası dönük bile olsa döndüğünde boş bir kale görecekti. bünyamin hoca bu yüzden kırmızı göstermiş olabilir ama hatırlatmak isterim ki, bunlar ikinci hamlelerden sonraki yorumlar. fakat normaldir, bünyamin ne zaman yorumunu galatasaray'ın işine yarayacak şekilde yapmış ki?
    yarayacak dedim de aklıma geldi, yan hakeminin kafası yarıldıktan sonra bile kadıköyde maçı yönetmiş adam bünyamin.

    takım on kişi kalınca takım 4-4-1'e dönmek zorunda kaldı, hoca riera'yı çıkardı. eksik kalmamıza rağmen yine de oyunu kontrol eden takım galatasaraydı. karabük geçen seneden çok kan kaybetmiş, geçen seneki karabük olsa yarı sahamızdan çıkamazdık. tabii ki galatasaray'ın da düzelmesinin etkisi var.
    oyunu kontrol etmekle birlikte orta saha mücadelesi şeklinde geçti maç, zaten kolay pozisyon bulamayan takım eksik olunca iyice zorlandı.
    riera çıktıktan sonra tek gerçek kanat adamı kalan kazım da yine rakibinin arkasına saklanmayı sürdürünce hücum etkinliğimiz çok düştü, ta ki ikinci devre kazım kıpırdanana kadar.
    kazım son haklarını kullanıyor. fatih hoca bekliyor, sabrediyor olmayınca kementi atıp futbolcuyu yanına oturtuyor. baros ve sabri örneğin. sırada kazım var ve hemen arkasında eboue.
    eboue'nin bir çok mevkide oynayabildiğini biliyoruz ama yine de en iyi verim alınan yer sağ bek. hocanın takıma, türk futboluna alışana kadar sağ bek oynatmalı, kendine gelsin, sonra nerede isterse oynatır. takıma alıştıktan sonra, bu tip adamlardan her yerde faydalanabilirsiniz. dün kötü değildi ama sanırım sakatlandı diye çıkardı hoca.

    tam işler iyi gidiyor derken saçma sapan bir gol yedik. erdem topu aldı, taşıdı, önüne kimse çıkmayınca topu kaleye savurdu, evet ya adam vurmadı bildiğin mancınık gibi savurdu topu. top bizim iki oyuncunun kafalarının hizasında falso alıp ufuk2u ters köşeye yatırdı, gol oldu. ufuk'un suçu var mı? bence pek yok, top kimseye de çarpmamasına rağmen çok acayip bir şekilde gitti. asıl kabahat o topa vurduranlarda, rakibin 18 üzerine kadar bu kadar rahat gelmesine izin verenlerde. haklarını yemeyelim 10 kişi oynamanın bedellerinden biri de bu tip kadame hatalarının olması tabii.

    yediğimiz golden sonra galatasaray'ın rakip sahada top yaparak (pas yaparak) baskı kurduğunu gördük. baros'un ceza sahası içinde ne kadar tehlikeli olduğu bir daha ortaya çıktı, topu aldı döndü, indirdiler, penaltı. geçen maç penaltıyı inan atmışken bu defa melo attı. enteresan. penaltıcı sıkıntımız var sanırım.

    ujfalusi'nin kaptan çıkması enteresan. yabanacı bir oyuncunun hem de ilk sezonunda galatasaray kaptanı olduğunu daha önce hiç görmedim. ilk sezonunda kaptan olan kimse görmedim zaten, yabancılar içinde de en son hatırladığım popescu 3. kaptandı. tabii burada ujfalusi'nin kaptanlardan biri olduğunu, bir maçlık kaptan olmadığını varsayıyorum. öyle ya, karabük maçında niye kaptan olsun ujfa. benzeri şekilde lincoln havaya girsin diye kaptan çıktığı maçlar gibi değil. kaptan çıkmak başka, kaptan olmak başkadır.

    muslera kesinlikle çok iyi kaleci. ama üçüncü maçında ikinci büyük hatasını yaptı. nasıl açıklanır bilmiyorum. sanırım dengesiz kaleciler familyasından muslera. maç da alacak maç da verecek. sezon içinde atsan atılmaz, satsan satılmaz demek zorunda kalmyalım da.

    takımın özgüven sorununundan yavaş yavaş kurtulduğunu görüyoruz. son iki maçta geriye düşülmesine rağmen oyuna küsmeyen, yılmayan, mücadele eden bir ekip gördüm. hele dünkü maçın deplasmanda olduğunu düşününce içim biraz daha rahatlıyor. geride kalan son iki sezon ki deplasmanları hatırlatıp, başınızdan aşağı kaynar sular dökülsün istemem ama, doğru bu.

    fatih hoca hala takım kurgusu, oyuncu tercihleri üzerinde denemeler yapıyor. yapsın, sakıncası yok. daha çok maç var. hem sezon sonunda play-off'da var, ilk 4'e girmek yeterli. başlarda biraz pan kaybedilse bile denemelerden sonra oluşacak takım bunları telafi edecektir. takımın her geçen gün bir özelliğini geliştirdiğini sadece ben görüyor olamam değil mi?

    bizim maçtan sonra arda'yı izledim. bilenler bilir severim arda'yı, gidişine de çok kızamadım. her zaman futbolcuyu anlamışımdır. ama, dün gördüm ki, bize lazım olan adam arda. bizdeyken hiç anlatamamıştık, bu adam göbekte daha iyi oynar diye. ille de sola geliyor diyorlardı. mecbur kalıyor deyince dudak büküyorlardı. madrid'de sola gitmeme aşısı vurduruyormuş gün aşırı.
    arda'ya ben de kızmaya başladım artık. ama sadece gidişindeki zamanlama açısından, yoksa hala anlıyorum.
    o değil de, hatunla aramızda şöyle bir dialog geçti atletico maçı sırasında:
    hatun : benim için arda artık bir şey ifade etmiyor.
    captano : galatasaraylılar da senin gibi düşünüyor.
    h : sen galatasaraylı değil misin?
    c : ardasporluyum.

    hızımı alamadım, bir de bedri baykam'a çakayım. bedri, melo'nun pitbull gol sevinçleriyle ilgili köpek falan dedi.
    bak şimdi bedri. aslan, kanarya, kartal da esasında hayvandır biliyorsun, ama onları kimse hayvan olarak algılamaz. pitbull da böyle bir simgedir. hayvan dediğin öküz'dür, anladın mı?
  • 218
    maçtan önce sahaya çift forvetle çıkacağımızı duyunca sevinmiştim.ideal kadroyu kurmuş gibiydik.nitekim maç da beklediğim gibi başladı.sercan ve elmander biraz daha düzgün vursalar daha ilk 10 dakikadan 2-0 öne geçebilirdik.olmadı,5 dakika sonra muslera kırmızı kart yedi.muslera pozisyonda hatalı,çıkışı gereksiz ve hamlesi kontrolsüzce.ancak orada adamını tutamayan gökhan zanın suçu bana kalırsa daha büyük.her neyse muslerayı bir hata yaptı diye asacak kesecek değilim.kırmızı karttan sonra maç gerçekten çekilmez bir hal aldı.top orta sahada dolandı durdu.kişiliksiz bir futbol oynadık maalesef.yediğimiz gol yine rezaletti.bireysel hatadan gol yemediğimiz maç neredeyse hatırlamıyorum.golü yedikten sonra bile 5-10 dakika karabük'ün sahamızda top çevirmesi beni çileden çıkardı.hatta bir ara galatasarayın topla oynama oranı %43'e kadar düştü.takımıma yakıştıramıyorum ama zamanla her şey düzelecek deyip geçiyorum.yenilmemeyi öğrenmemiz önemli.en azından bir puan aldık.bana göre maçın iyileri elmander ve meloydu.hakan balta da bu maçta daha iyiydi.gökhan zan ve ufuk'u bir daha galatasaray formasıyla görmek bile istemiyorum.özellikle ufuk,zaman geçsin diye yaptığın hareketleri hiç unutmayacağım.yazıklar olsun.diğer oyuncular vasatı aşamadılar.son olarak sağ bekte eboue'nin değil ujfalusinin oynaması çok daha yararlı olacaktır.
  • 219
    ben de geçen sezon yüzünden sabrımın çoğunu yitirdim. ama şu çok net takımın ritmini tutturması için en az 1 ay bence 2 ay gerekiyor. kolay değil neredeyse bütün takımı bir çırpıda değiştirmek. böyle hazır olmayan bir takımın bir de maçın başında 10 kişi kalmasıyla kötü oynaması normal. dün oyuna gayet iyi başladık ama 10 kişi kalınca herşey alt üst oldu. ki dün 11 kişi iyi oynamasak bile yine çok fazla kızamayız takıma, teknik direktörümüze. biraz da şans lazım. bütün maç hiçbir şey oynamayıp karambole goller atarak kazandığımızı hiç hatırlamıyorum.

    baltalarımız elimizde bekliyoruz, böyle bir anlayış yok. sabır beyler bayanlar, sabır..
  • 220
    ozguven...

    tek eksigimiz bu. surekli korkacak, cekinecek seyler bulabiliyoruz. bir de bahane bulmayi da icten ice cok iyi becerebiliyoruz sanirim. hava cok sicakti, 10 kisi kalmistik, deplasmandaydik.. yahu sezonun daha basi. zaten playoff diye bir nane cikardilar, sen 1 puan alsan ne olur, almasan ne olur. eskiden galip gelebilmek icin doldur bosalt yapardik, simdi kalecimiz sagolsun oyuna topu gec sokarak 1 puan kazanmamizi sagliyor.
  • 221
    maçta verilen saçmasapan kırmızı kart ile ilgili yazarların görüşleri :

    erman toroğlu : gelelim muslera'nın atıldığı pozisyona. eğer hakem onu, bariz gol şansından ötürü attıysa; yanlış. yok, rakibe tekme attığı için attıysa, o da yanlış. çünkü muslera, santrhaflarının yapamadığını yapıp, topa vurmaya geliyor. topa vurmak için ayağını sallıyor. hareket başlıyor. o arada araya, rakip giriyor ve darbe ona geliyor. bu kontrolsüz bir harekettir, fauldür. ama kırmızı gerektirmez. bu pozisyonlar da hakemlerin futbolu ne kadar bilip, bilmediklerini gösterir.

    selçuk dereli : muslera'nın rakibine yaptığı hareketi bariz gol şansı olarak değerlendiren gezer çok yanlış bir karar verdi. çünkü muslera'nın müdahalesiyle yerde kalan shelton'un bu pozisyonda sırtı kaleye dönüktü ve henüz topa da tam olarak hakim değildi.

    yakınında ve hizasında savunma oyuncusunun da bulunduğu shelton'un bana göre net gol atma şansı yoktu. dolayısıyla muslera'ya gösterilen kartın rengi, rakibine yapmış olduğu sert hareketinden dolayı sadece sarı kart olmalıydı.

    serdar tatlı : kusura bakmasınlar ama ‘mhk’nın prensiplerine ne olduğu’ ciddi merak konusu gerçekten. aynı bünyamin gezer, maçın 14’üncü dakikasında muslera’ya, shelton’ın bariz gol şansını engelledi diye öyle bir kırmızı kart gösterdi ki evlere şenlik. olay ceza alanı dışında, topun yönü taca doğru, iki galatasaraylı oyuncu yakında, hareketin şiddeti yok, sadece faul.kontrolsüz hareketten de ancak sarı kart olacak pozisyonda direkt kırmızı gösterince belli ki aklı geçen yönettiği maçında kalmış. o zaman kim haklı! aklı geçen maçta kalmış hakem mi, yoksa yönettiği önceki maçı başarılı bulmuş mhk mı?

    ali aydın : 82. dakikada g.saray lehine verdiği penaltı ve kartını kullanmaması doğruydu. gezer, dünkü maçtaki tek yorum hatasını g.saray kalecisi muslera'ya 14. dakikada gösterdiği kırmızı kart ile yaptı. sarı-kırmızılı ekibin kalecisi muslera'nın rakibi shelton'a yaptığı bir müdahale var. bu pozisyonda topun yönü kornere doğru gidiyor. mesafesi kaleden uzak. top, rakibin kontrolünde değil. hemen yanı başında gökhan zan'ın ve arkasında tomas ujfalusi'nin rakibi net bir şekilde karşılama şansı var. yani kesinlikle bariz gol şansını doğuran hiçbir kriter oluşmamıştı. belki diyebilirsiniz ki, bu pozisyonda kırmızı kartı bariz gol şansından değil de, şiddetli hareket ya da ciddi faullü bir oyundan dolayı verdi. burada da kırmızı kart gerektiren bu ihlallerin hiçbirisi doğmadı. çünkü muslera, topa uçarak müdahale ediyor gibi gözükse de, niyeti tamamen topa vurmak ve ayakları direkt topa doğru yönlenmiş durumdaydı. ancak gövde direkt rakibin üstüne düştü. yani bu pozisyona nereden bakarsanız bakın, hangi pencereden yorumlarsanız yorumlayın her şekilde karşılığı sarı kart ve direkt serbest vuruştu.

    mustafa denizli : bu pozisyonda kırmızı kart göstermesine hayret ettim.
  • 223
    maçtan önce deseler ki "uzatmalarla birlikte 80 dakika 10 kişi oynayacaksın, teknik direktörün hatalı oyuncu değişiklikleri yapacak, karabükspor çok rahat top çevirecek; beraberliği kabul ediyor musun?" diye, hiç düşünmeden kabul ederdim. (bu sözü söyleyen kişinin uefa ve süper kupa şampiyonu galatasaray'ın taraftarı olması ne kadar ironik değil mi sözlük? biz ki 2-0 geriye düştüğümüzde bile o maçın döneceğine inanan oyunculara ve taraftarlara sahip bir takımdık. her şeyi kenara bırakalım, sonu kupa olan uefa yoluna bile milan maçındaki son dakika golleri ile girdik, 2-1 yenik durumda olduğun maçı, hem de milan'a karşı, çeviriyorsun, şimdiyse karabükspor falan)

    malum maçın haftaiçi ve 18.45 gibi ters bir saatte olmasından ötürü iş yerinden çıktıktan sonra çevrede maç yayını veren bir mekan aradım. inanır mısın sözlük, 1 saat sürdü tam. maçı izlemeye koyulduğumda 20. dakikaydı ve ben tam yerime oturduğumda sercan sol kanadı zorluyordu. bunun ardından bir pozisyonda top kalemize kadar geldi ki kalede ufuk ceylan'ın olduğunu gördüm. o an yaşadığım kafa bulanıklığını tarif etmem mümkün değil, neyse hemen arkamda elinde çekirdek çitleyerek maç izleyen renktaşıma döndüm, yaşadığım karmaşıklığı giderecek soruyu sordum: ''muslera nerdee?''. aldığım cevap ''kırmızı gördü!!''. görüyor musun sözlük, 20 dakika geç kaldık, neler dönmüş maçta. muslera'nın kırmızı kart ile atıldığı pozisyonu da bu sabah gördüm, bünyamin gezer'in katliamına uğramışız, açık ve net. muslera'nın son adam olmasından ötürü böyle bir karar verdi desek, değil. gökhan ve ujfalusi hemen pozisyonun içerisindeler ve shalton'un o pozisyonu gol yapması çok düşük bir ihtimal. bünyamin gezer'in bu gerçeği süzecek kadar yeterli futbol bilgisine sahip olduğunu düşünerek varsayıma devam ediyorum, o zaman hareketin sertliğinden ötürü verildi bu kart. o zaman da derim ki maalesef ağır bir karar.

    oyuncuları izlemeye devam ediyorum, top dolaşıyor. bir yandan acaba fatih terim'in ufuk'u oyuna alırken hangi oyuncumuzu kenara çektiğini düşünüyorum. farkediyorum ki sahada eksik olan albert riera. bu yapılan oyuncu değişikliğinin ise maçın seyrini büyük oranda değiştirdiğini düşünüyorum. keşke colin kazım - ufuk ceylan değişikliği yapılsaydı ve sercan sağ kanada çekilerek, riera solda oynamaya devam etseydi. (bkz: #773388)

    anlamsız sabri - sercan değişikliği, oyunu karabükspor'un ele geçirdiği ve orta sahada rahat paslaşmalar yaptıkları 2. yarıda da, maçın genelinde olduğu gibi gol pozisyonumuz yoktu. fatih terim'in yanlış tercihlerde bulunduğu oyuncu tercihlerine rağmen, pozisyona giremediğimiz, karabükspor'un 2. yarıda orta sahanın tek hakimi olduğu, 1-0 geriye düştüğümüz, 80 dakika 10 kişi oynadığımız maçta 0 yerine 1 puan almak bana göre tatmin edici bir durum. malum şu haftalarda olmasa bile sezon sonunda 1 puanların bile hesabı yapılıyor ve o zaman umarım geriye dönüp ''iyi ki karabük deplasmanında 1 puan almışız'' diyebiliriz.

    ayrıca karabükspor ciddi manada bunalım etkisi yaratmaya başladı bünyemde. 2010 - 2011 sezonundan itibaren oynadığımız 3. maçta da galip gelemedik.
    bu kötü talihimizi, umarım ligin ikinci yarısında asy arena'da bozarız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın