madem ki liglere ara verildi, sağlam kafa ile yeniden, kalan 8 haftayı değerlendirebiliriz.
bir kere artan uefa şampiyonlar ligi gelirleriyle birlikte, ekonomik olarak zor bir dönemden geçen kulübümüzün bu sezon şampiyon olması çok çok önemli. bana kalırsa 2005-2006 şampiyonluğu kadar kritik bir şampiyonluk. ( o zaman ki ekonomik olarak değil, fener'in serisini bitirmek için çok kritikti)
şampiyonlar ligi gruplarına kaldığın an 12 milyon euro cepte, galibiyete 1.5 milyon ve beraberliğe 500 bin euro verilecek. son 16 ya kalma bonusu da 5.5 milyon.
en kötü ihtimalle 12 zaten cepte, iyi bir kura ile gruptan çıkarsak (min. 8-9 puan ile olur) 20-25 milyon euro civarı gelecek. ligde 2. olan takımın şampiyonlar ligi'ne kalamaması durumunda oradan da bir para gelecek(yüksek ihtimal) ve yaklaşık 30 milyon euro civarı para direkt kasada olacak. sponsor, yayın, reklam, maç gelirlerini falan düşündüğünüzde en az 60 milyon euro gibi rakamlara çıkması olası.
ayrıca 4. yıldız muhabbeti iyice savaşa döndü. ilk takma sevdası galatasaray ve fenerbahçe taraftarları arasında fazlasıyla hedeflenen bir şey oldu.
dolayısıyla bu durum forma satışlarına da yansıyacaktır. bir çok insan 4 yıldızlı forma çıkmasını bekliyor almak için. bunda bu seneki formaların fazla beğenilmemesi de sebep tabii.
ben şampiyon olursak açıkçası çingene pembesi, fosforlu yeşil fark etmez forma satış rekoru kıracağımıza inanıyorum. güzel tasarımlarla en az 500.000 satarız.
görüldüğü üzere para parayı çeker hesabı, bir şampiyonluk bizi ne kadar rahatlatacak...
bu zor günlerde bu paralar doğru kullanılırsa önümüz açık. işte aziz yıldırım'ın bu sezonu ve bu şampiyonluğu kaptırmamak için yapmadığını bırakmamasının tek sebebi bu ve sezon sonundaki genel kurulları.
şampiyonluğu kaybederse başkanlığı da kaybedebilir. çünkü artık kendi taraftarı da bazı şeyleri anladı(çok yavaş oldu ama)
tabii fener taraftarı fazlasıyla başarıya endeksli bir taraftardır. bu sene şampiyon olsunlar aziz yıldırım rahat bir 5 sene daha takılır başkan olarak. takım otobüsüne saldırı mevzusunu kullanacaklar, bir mağduriyet yaratma algısı malumunuz daha olay yaşanır yaşanmaz başlamıştı. daha olayın nasıl olduğu belli değilken.
son dönemde aziz yıldırım, volkan demirel, emre belözoğlu, mahmut uslu gibi isimlere duyulan antipati daha da arttı, bu tüm halkı etkiliyor. fenerbahçe nefreti gittikçe artıyor. bu sebeple malesef ülkemizde her daim işe yarayan mağduriyet halini koz olarak kullanıp ligi soğutup sonra medya desteğiyle, "zor durumlara, yapılan saldırılara rağmen şampiyon olmalılar" algısını yerleştirmeye çalışıyorlar. gerekirse maça çıkmayız falan hep blöf, götü yemez kimsenin bunu yapmaya.
(bkz:
fenerbahçe'nin geleneksel ligden çekiliriz şenlikleri)
aslında ben puan farkının 4-5 civarına çıktığı zaman bu tarz hareketler gelebileceğini biliyordum ama bu sezon erken başladılar. çünkü karşılarında formda bir bursaspor var. eskişehir ve sivas deplasmanı var. işleri oldukça zor. 3 temmuz'dan sonra %100 medya desteğiyle yürüttükleri algı operasyonunu bu kez
mağduriyet isimli son filmlerinde yapmaya çalışıyorlar. bu sebeple herkesin ayık olması lazım. ben takım otobüsüne yapılan saldırıyla ilgili fazla yorum yapmak istemiyorum, çok ciddi bir adli vaka, insan hayatının tehlikeye atılması durumu var ama işin sebebi ortaya çıkana kadar fazla yorum yapmamak lazım, şakası olmayan işler bunlar ama bu durumu bile kullanmaya çalışmaları ve tff'nin buna çanak tutması olacak iş değil ama artık hepsine alıştık.
neyse işte böyle kritik bir sezon bu sezon. yazarken bile heyecanlanıyorum.
işin sportif kısmında kalmaya çalışırsak ise kaldı 8 maç kaldı 4 deplasman. en önemlisi ise ilk oynayacağımız maç olan trabzonspor deplasmanı.
aynı hafta evinde bursaspor'u ağırlayacak olan bir fenerbahçe ve deplasmanda trabzonspor'la oynayacak olan bir galatasaray.
öyle bir hafta ki fener puan kaybeder, biz kazanırsak rüzgarı arkamıza alıp, bir daha arkamıza bile bakmadan şampiyonluğa koşabiliriz.
öyle bir hafta ki fener bursa'yı yenip biz şok bir yenilgi aldığımızda demoralize olup yıkıma uğrayabiliriz. aynı şey bende ve çoğumuzda beraberlik halinde de olabilir, çünkü taçtan yediğimiz gol nedeniyle puan eşitliği halinde genel averajla fenerbahçe'nin gerisinde kalıyoruz.
içimde güzel hisler olsa da ne olursa olsun bu takımın hala yarışta olması bile sezon başındaki havaya bakıldığında mucizedir. puan olarak yarıştan hiç kopmasak da kafa olarak hep gerideydik, ıkına sıkına ilerliyorduk.
herkeste genel bir hava vardı. "şampiyon beşiktaş olur, olamazsa fener olur" şeklinde.
şimdi ise beşiktaş ile biz yer değiştirdik.
zaten böyle sezonlarda genelde beşiktaş bir yerde havlu atıyor. ben 28.-29. hafta gibi bekliyordum, öyle olacak gibi görünüyor.
sezon başında demba ba ve beşiktaşlı taraftarların gazları ilk derbide bitmiş, liderlikleri de ilk galatasaray maçıyla gitmişti.
o günlerde beşiktaşlı tanıdıklarla vs yapılan sohbetler kulağımda hala... sezon sonunu bekliyorum...
neyse tekrar maçlarımıza ve fikstürümüze dönersek,
[biçim]
trabzonspor - galatasaray spor toto süper lig 27. hafta
galatasaray - gaziantepspor spor toto süper lig 28. hafta
akhisar bld. - galatasaray spor toto süper lig 29. hafta
galatasaray - t. konyaspor spor toto süper lig 30. hafta
mersin i. yurdu - galatasaray spor toto süper lig 31. hafta
galatasaray - gençlerbirliği spor toto süper lig 32. hafta
galatasaray - beşiktaş spor toto süper lig 33. hafta
ç. rizespor - galatasaray spor toto süper lig 34. hafta
[/biçim]
klasik "
sezonun en kritik maçı" goygoyunun bana kalırsa son ve en önemlisi trabzonspor deplasmanı. bu maçta herkes bizden puan kaybı bekliyor. bu sebeple kazanılacak 3 puan bizi fazlasıyla havaya sokar çünkü biz sonraki hafta gaziantep'le evimizde oynarken, fener eskişehir'e gidecek.
bu maçların günleri de oldukça kritik olacak. bana kalırsa aynı anda başlamalı artık her maç ama lig tv buna izin vermez.
fener bursa ile önce oynar ve puan kaybederse, biz trabzon'da çok rahat oynarız. fener kazanırsa bizi baskı altına alır.
yine aynı şekilde biz önce oynayıp puan kaybedersek, fener taraftarı gaza gelir, stat full çeker ve fener bursa'yı döve döve
bir şekilde yener. biz kazanırsak fener iyice demoralize olur puan farkı 5 ile maça çıkar ve maç oldukça gergin oynanır. bir şekilde puan kaybı yaşarsa da inançlarını kaybederler.
fenerbahçe'nin bundan sonraki maçlarına verilecek hakemler de oldukça önemli oldu. çünkü sürekli bir baskı altına alma halindeler öyle de olacaklar. bursa maçının hakemi oldukça kritik olacak.
trabzon dönüşü içeride amaçsız gaziantep'i yeneceğimizi düşünüyorum. daha sonra ise 6 maçımız kalıyor. deplasmanlarımız artık ligden düşme korkusunu atlatmış olması muhtemel bir akhisar, ligi kafa olarak bitiren bir mersin ve yine son hafta amaçsız bir rize. içeride ne avrupa ne düşme durumu olmayan bir konya ve gençler. 33. hafta ise beşiktaş. hiçbir maç oynanmadan kazanılmıyor ama aynı motivasyon ve mücadeleyi gösterdiğinizde bu maçların havası ve koşulu bunlar. yoksa 2-0'dan evinde 2-2 biten maç da gördük, 2-0'dan 3-2 kazandığımız maçta.
bu sebeple trabzon deplasmanı çok ama çok kritik. o stadı bilen, orada maç kazanan oyuncularımız var. maça kesinlikle ortağız, defansta abuk sabuk işler yapmazsak gol ya da goller buluruz ama maçı kazanmak için savunmayı iyi yapmalıyız. burak mutlaka bundan sonra her maç sahada olmalı. sezon sonuna kadar ne ceza ne sakatlık. semih de geri dönerse defans toparlanacaktır. melo da iyileşirse son 3-4 hafta önemli bir silah olur.
ama şu an için muslera, chedjou, sabri, hamit, selçuk, sneijder, yasin, burak iskeleti çok önemli.
semih ve melo da dönünce her şey çok daha güzel olacak inşallah.
bir dahaki maça 10 günden fazla var ama içim kıpır kıpır şu an,
o değil de yaşım 33 oldu, çocukluğumdan beri ligi takip ederim.
şaşmayan iki şey vardır;
1. şampiyonluk yarışında fenerbahçe ve galatasaray kalırsa, şampiyon galatasaray olur.
2. fenerbahçe ne zaman çok fazla hakem, tff, ağlama, kayrılma işlerine girerse şampiyonluğu kaybeder.(u: 2010-2011 sezonu da dahil. şu an değilse bile bir gün gerçek sahibine teslim edilecektir)
bu sezon öyle bir sezon haline geldi ki
sonunda iyiler mutlaka kazanır sloganıyla bitmesi gerekiyor.
düşünsenize bu sezonun hikayesini...
g4l4t4s4r4y şeklinde geçen ünal aysal'ın istifa ettiği, takımın sahipsiz olduğunu düşündüğü, hocasının yetersiz olduğu, taraftarının melankolinin dibine vurduğu kahır sezonu gibi geçen günlerde, babasının acısını yaşarken
çocukluk aşkımsın dediği galatasaray'ından teklif alan ve belki de zamanında hagi'nin yaptığını yapıp, kariyerini riske atarak gelen güzel bir adam.
takıma abilik yapsın, biraz kendine getirsin, sezon sonuna kadar idare etsin, yeni yönetim gelince bakılır diye düşünülen biri...
derken şampiyonluk potasına sokan bir hoca...
sneijder ile problem yaşayacak derken formunu zirve yaptıran, selçuk-burak-umut gibi taraftarın hedefindeki isimleri ayağa kaldıran, bruma, emre, olcan adın gibi isimleri toparlayan yasin öztekin'i sezonun yıldızı yapmaya hazırlanan bir teknik direktör...
eğer biraz olsun adalet varsa şu dünyada, iyilerin de kazandığını görüp geleceğe dair umutlarımız yeniden doğacaksa bu sezonun şampiyonu galatasaray olmalıdır!
benim için çoktan olmuş olsalar da...
*edit: o edit geç geldi unutmuşum bu entryi ama gördüğümüz gibi yeter ki yek vucut olalım. inanalım, bu şampiyonluk kenetlenen camianın başarısıdır.