"yeni türkiye"deki idare anlayışının ve yargı sisteminin futboldaki demonstrasyonu.
aradan geçen 5 yıla rağmen hala insanları gerçek olduğuna inananlar ve kumpas olduğuna inananlar şeklinde ikiye bölmeyi başarmıştır. bugünün türkiye'sinde geniş kitleleri bu şekilde kutuplaştırmayı başarmış soruşturma sayısı bir elin parmaklarından fazladır(birleştirilmiş halleri ile hem de). bu da yeni türkiye'deki yargının görevinin ne olduğu konusunda bir işarettir.
o sezonu hatırlayanlar özellikle son 8-10 haftada her trabzonspor ve fenerbahçe maçından sonra rakip takım teknik direktörlerinin her basın toplantısından sonra maç analizi yapmak yerine "vallahi billahi elimizden geleni yaptık" diye yırtındıklarını gayet iyi hatırlayacaklardır. idareciler düzeyinde şike imasının bu kadar dillendirildiği bir sezonun ardından bütün bu pisliğin ortaya çıkmasından sonra sadri şener, şenol güneş ve ünal aysal dışında herkesin "tüh tüh nasıl olur bu, valla kumpas galiba ya" moduna girmesi de acayip bir anektoddur.
aradan geçen 5 sene sonunda geriden kalan manzaraya bakarak tamamen "a little bit turkish way" şekilde sonlandırıldığını görülmektedir.
-fenerbahçe belki türkiye futbol federasyonu dışında her kurumdan ceza almış gibi görünse de aldığı cezanın ne kadar etkili olduğu tartışma konusudur. sonuçta
fenerbahçe zeytinyağı diye birşey var hayatta. bunlara şikecisin desen ne olur, demesen ne olur? ha bir de 2 sezon şampiyonlar ligine katılamadılar, aman ne büyük ceza. gören de her 2-3 sezonda bir kupa kaldırıyorlardı da uefa turnuvaya almadı diye müzede bir kupa eksik kaldı sanır. uefa demişken, bu sürecin en büyük kazananı da onlar olmuştur. uefa tarihinde ilk defa bir türk bankası uefa'ya resmi sponsor olmuş. tesadüf bu ya, tam da bu işlerin ortasında olmuş. daha da tesadüf bu ya, fenerbahçe'ye yakınlığıyla bilinen bir abimizin bankası olmuş.
-trabzonspor olayın mağduru gibi görünse de, taraftarının şebeklikleri yüzünden yarım kalan fenerbahçe maçlarında aldığı hükmen mağlubiyetler ve akabinde aldığı saha cezaları dışında pek bir kaybı yoktur bana göre. kadrosu dağıldı falan ama, zaten bu mevzular hiç açılmasa da üç istanbullu tarafından kadrosu el birliğiyle tarumar edilirdi. diğer ikisinin başı yeterince dolu olduğundan kısmetlenen galatasaray oldu.
-trabzonspor taraftarına ayrı bir madde açmak lazım. yıllar yılı içsahada yaptıkları türlü türlü şebekliklere "futbol şehri" kisvesi altında göz yumulan bu kitle her fenerbahçe maçında stadı yakıp fenerbahçe'yi ak layan zihniyete buyur ağam diyerek ne mal olduğunu gerizekalıya anlatır gibi anlatmıştır.
kişilere hiç girmiyorum. sonuçta kişilerle kulüp bağdaştırılamaz, di mi?