• 1
    2010 – 2011 futbol sezonu açılıyor

    bugün 29.temmuz.2010 itibariyle galatasaray ilk resmi maçına çıkıyor.

    takım ve taraftar sezonu açıyor. beklentiler yine büyük. galatasaray gibi kulübün taraftarlarının beklentilerini yüksek tutması kadar doğal bir şey yok elbette.

    bugün ve bu yazıda bu konulara girmeyeceğim. galatasaray taraftarı olmanın keyfini çıkarmak istiyorum bugün.

    maçtan önce ali sami yen sokakta olacağım. bira içip, köfte yiyip bağıra bağıra şarkılar söyleyeceğim. çok özledim.
    hava güzel, kısa kollu tişörtle, kotla, spor ayakkabıyla iş günlerinin saatlerinin dışında özgür olacağım bugün.

    hatun da geliyor bugün. daha önce ali sami yen’e geldi ama metallica konserine, hiç maça gitmedi hayatında. umarım kendisi için de zevkli geçer. severse, artık ona da kombine alırız belki.

    takım da galip gelsin, sezonu bol gollü galibiyetle açalım.

    yeni sezon hayırlı uğurlu olsun, allah utandırmasın !

    http://captano.blogspot.com/...l-sezonu-aclyor.html
  • 2
    diğerlerinden farklı fair play içerisinde bir sezon olsun diye dua ettirendir. konuyla ilgili düşüncem tam da bir bestede belirtildiği gibi;

    küfüre karşıyız
    hemde çok karşıyız
    futbol dostluk futbol kardeşliktir
    herşeyin üstüne
    çekelim bir sünger
    ama son kezzzzz
    ku-ra-bi-ye fener

    *

    bu entrynin ilk cümlesi yoğun ironi içermektedir pek tabi ki. *
  • 3
    hiç bir sezon öncesi görediğim kadar zor ve stresli bir sezon başlıyor. ligdeki ilk maçımızı oynamamıza günler olmasına rağmen sözlükte, "yeter adnan polat", istifa "adnan polat " "kahrol adanan sezgin" nidaları hırla gidiyor. meyanın devamlı galatasarayın üstüne gelip saçma sapan haberler yapması yetmişyormuş gibi, çevredeki herkesin yönetimi alaşa etme düşüncesine anlam vermiyorum bir türlü.

    adnan polat ve yönetiminin son yıllarda yaptığı icraatlar ortada. geçmiş yönetimlere göre çok doğru işler yaptılar ve dünde şirket birleşmesi onaylandı. stad orada yükseliyor, mali tablo ortada ve devamlı yeni projelerden bahsediyorlar. sportif başarıyı bir kenarda tutarsak gerçekten çok güzel işler yapılıyor.

    futbol takımına gelecek olursak, geçen sene takımın yaptığı transferler son derece iyidi ve her şey şampiyonlar ligi için yapılmıştı. alınan futbolcuların maliyetine ve yöneticilerin beyanatlarına bakacak olursak herkesin kafasında şampiyonlar liginde mücadele etmeyi ve oradan gelecek paralarla bişeyler yapmayı düşündüklerini görebilirsiniz. lig başladıktan sonra baros ve kewell'ın sakatlanması, gün geçtikçe takımın form düşüklüğüne girmesi takıma ciddi takviyelerin yapılması gerektiğini ortaya koydu. yönetim yine güzel hamleler yaparak gio ve jo yu kadroya kattı. ve tabiki en iyiside neil'in kadroya katılmasıydı. adamlar ellerinde geleni yaptılar ama olmadı. kötü gidişi görmezlikten gelip sağa sola suçlamalar yöneltip odak şaşırtmadılar ve kötü oynuyoruz diyebildiler.

    başkaları gibi birilerini asıp kesip herşeye tekrardan başlamadılar. takımın başındaki rijkaard'a güvenmeye devam edip, bütçelerine göre birşeyler yapmaya çalıştılar. ali turan, serdar özkan, mehmet battal, çağlar birinci ve musa çağıran çok para verilmeden alındı. hepside takıma yararlı olacak oyuncular. tam ihtiyacımız olan yere cana geldi. sonra pino geldi keitanın yerine, çok iyi ve makul bir altefnatif gibi duruyor şimdilik. kewell takımda tutuldu, belki bir sezonumuza mal olan kewell ın takımda tutulması son derece başarılı ve doğru bir işti. elimizde elano gibi bir alternatif hala duruyor ve yönetim elanoyu satarsak bir oyun kurucu alacağız diyor. mali açıdan mantıksız bir hamle yapacak bir yönetimimiz yok. eminim buradada galatasaray avantajlı olacaktır. üstelik elano gitmese bile bir yabancı daha katılacak bu takıma.

    ofk maçındada gördüğümüz gibi takım performansını 90 dakikaya yayabilirse (gün geçtikçe buda olacaktır.) kötü bir tabloyla karşılaşacağımız sanmıyorum. üstelik bu takıma girecek seviyeye gelecek eksikleride saymıyoruz. 70 dakika boyunca adamların tek şutu vardı. son 10 dakikada ise bir bireysel hata bir tanede şans topuyla berabere kaldık. geçen sene bolca yaptığımız son dakikada maçı verme sorunu devam ediyor gibi görünüyor. peki turu geçemeyeceğimiz endişesi hakimmi her hangi birinde ? sanmıyorum...

    fakat galatasaray 11 inin aykut (ufuk) - sabri - servet(?) - neil - hakan - cana - mustafa(transfer) - elano- arda - pino(kewell) - baros olduğunda iyi bir performans göstereceğimize inancım tam. ayrıca serdar - mehmet - emre - alituran - çağlar birinci önemsenmeyecek adamlar değil.

    aykut konusunu ise bir paragraf açmakta fayda var. aykut bence artık 11 de oynamalı ve en azından yarım sezon sonunda ne olacağına kesin karar verilmeli. kötü bir performans gösterirse devre arasında gönderilir ve bir kaleci gelir ama maç eksiğini tamamlayıp kendine güvenini sağlayıp iyiye doğru giderse, yerli bir kaleci ile yola devam etmenin avantajı bizimle olur. ayrıca ufuk'ta iyi bir alternatif. biraz sabretmemiz lazım sadece. fenerbahçenin bile "top volkanın kontrolünde, direkten dönüyor" lara sabretip adamı ülkenin en iyi kalecisi haline getirdiğini unutmayalım.

    bu sezona 8de8 yaparak başlayacağımızı sanmıyorum, fakat 3-4 hafta içerisinde iyi bir form tutturup sezonun sonlarına kadar zevk alarak izlediğimiz bir takımımız olacağından bir şüphem yok. ayrıca sezona bomba gibi başlayıp sezon sonu form düşüklüğü yaşamakdansa böylesi daha iyi olacaktır. rakip takımların etiketlere milyonlar verip aldığı oyuncuların bizi gaza getirmesine izin vermeyip galatasarayımızı desteklemeye devam etmeliyiz. yönetimin aslantepe'de boş trübünlere oynayacak bir takım istediklerini hiç sanmıyorum.

    sanırım yazının ana fikri sabretmek oldu.
  • 4
    geçen sezon planlama hatası yapıldı. takıma sağlam bir iskelet oluşturmadan eski yıldızlar, yaşlı futbolcular ve palavra adamlar ile takımın çoğunluğu oluşturulup teknik direktörden başarı beklendi. teknik ekibimizin böyle bir takıma rağmen sisteminde inat etmesi ile antreman ve kondisyon tekniği, sakat sayımızın sürekli maximum seviyede kalmasına neden oldu. takımdaki birkaç iyi adam da arada kaynadı gitti.

    geçen sezonu yazdık çizdik, bitti gitti ama o planlama hatasının etkileri bu sezona da sirayet etti. tüm bunlara rağmen geçen sezon fenerbahçe maçından sonra rijkaard ile yollarımızı ayırabilseydik, sıradan bir teknik direktör ile bu ligin şampiyonu yine bizdik.
    şampiyonluk bizim için mali açıdan çok önemliydi. kasamıza girecek paralar ile bu sezon daha sağlıklı bir takım yapısı oluşturabilirdik. oluşturamadık.

    bu sezon elimizde kısıtlı bir kadro, eski yıldızlar, yaşlı futbolcular ve palavara adamlardan oluşan bir takım var. iskelet dediğimiz yapıya baktığımızda uygun futbolcu adedi üçü beşi geçmez. tüm bu olumsuzluklara rağmen, bu kadro rasyonel kullanılabilirse bu ligin şampiyonluğu namümkün değil. en büyük dezavantajımız aldığımız 4 mağlubiyet . 2 mağlubiyet hakkımız kaldı. fazla lüksümüz yok.

    yeni teknik ekiple başlar başlamaz ilk maçımızı kazandık.
    hangi maçı kazandık?
    ligde en iyi performans sergileyen ve son üç maçını galibiyet serisine bağlamış antalyaspor maçını kazandık. hem de tüm şartların aleyhimize olduğu bir kadıköy derbisinden beraberlikle dönüşümüzden sonra oynadığımız fikstürümüzün en zor üçüncü maçını kazandık. (ilki bursa, ikincisi fenerbahçeydi)

    buraya kadar her şey iyi güzel de işin bir ama’sı var.
    nasıl kazandık?
    futbol tanrısı sayesinde kazandık.

    benim gibi bir adamın hagi/tugay konusunda objektif olabilmesi mümkün değil ama beni yoldan çıkaran bişey var;

    hagi’nin topa sahip olma hastalığı
    futbolcuyken stiliydi bu;
    1- topu karşıla
    2- topu kontrolüne al
    3- topa tam anlamı ile sahip ol
    4- pas ver veya vur.
    bizdeki ilk teknik direktörlük döneminde de bu hastalığını aşılamaya çalıştı futbolculara. görünen o ki, hala bu hastalığından vazgeçmemiş. türübünler de topu eziyorlar diye futbolculara kızıyor. futbolculara ne kızıyorsunuz kardeşim. hoca’nın huyu böyle.

    bu hastalığın dezavantajları;
    1- futbolcu bunu yapmaya çalışırken rakip takım oyuncuları etrafında çoğalıp vaziyet almaya başlıyor ve bir grup futbolcunun arasında kalıyorsun,
    2- topla bu kadar zaman haşır neşir olursan rakip takımın hayvanlarından birisi senin kolunu bacağını kırmak için faul yapıp futbolcunun sakatlanmasına ve bu yüzden takımdaki sakat adedinin çoğalmasına neden oluyor.
    3- topu kaybetmen kaçınılmaz. işin kötüsü buralarda kaybedilen top anında atağa dönüşüyor.

    bu hiç yapılmamalımı?
    tabi ki yapılmalı. geniş bir alanda veya uygun pozisyonda topu karşıladıysan bunu yapmanda hiçbir sakınca yok. ama dar alanda veya rakibin defans yoğunluğu ile oynadığı kendi yarı alanında çizgi kenarlarında yapıyorsan takımı sakatlık belalarından koruman ve başarılı olman mümkün değil. nitekim bu maçta da iki tane gazi verdik. (balta ile kurtuluş) (balta’nınki adale sakatlığı olmalı) eski hocamız pas delisiydi yeni hocamız kontrol delisi. yok mu bunun bi ortası be kardeşim. ne kaderimiz varmış. yüce rabbim bizi sabırla sınamak için futbol manyağı yaptı herhalde. sen hagi’sin be abi. her futbolcudan hagi performansını nasıl beklersin!

    hagi’nin gelişinden çok memnunum.
    bizi milli ligde şampiyon yapabilir mi? evet.
    fakat bu ikinci gelişinde farklı bir hagi bekliyordum. yaşadıklarından ders almış bir hagi’nin bu kusurundan arınmış olması gerekiyordu. bugün bile bu anlayışla devam ediyorsa bu düzelmeyeceğinin kanıtı.
    zorla güzellik olmayacağını öğrenmek zorunda. dar alanda futbolcu imkanı nispetinde o toptan bir an evvel kurtulmak ve topu bir arkadaşına aktarmak zorundadır. yoksa bu kadro yapısı ile işimiz yaş. sakat adedimiz yine maximum seviyede kalır.

    ikinci şartı da; antreman ve kondüsyon sorunumuzu halletmesi gerekliliği. sakatlarımızın bir kısmı da antreman ve kondüsyon kaynaklı kas ve adele sakatlıkları idi. eğer balta’nın sakatlığı bu türden bir sakatlıksa antreman sorunumuz hallolmamış demektir. önümüzdeki günlere bakıcaz. inşallah gözlemimde yanılıyorumdur veya süreç içerisinde bu konuda bir gelişme sağlanır.

    maçın güzelliklerine gelelim;

    yine tek santrafor ile çıktık maça. bu konuda garb cephesinde değişen bir şey yok yani. ama bunun haricinde her şey değişmişti. beni ifrit eden, dar alanda topa hakim olma problemini saymazsak, dörtlü savunma, kalabalık orta saha, uzun toplar, hele o adam savunması ve çocuklar arasındaki iletişim muhteşemdi. sürekli birbirlerini uyararak boş adam ve boş alan kalmamasını sağladılar. antalya’nın attığı gol kimseyi aldatmasın. durandan gelen uzun top antalya'lı futbolcunun dizine çarpıp gol oldu. adam topa vurmadı bile. futbol tanrısının bize bir uyarısıydı o kadar. bunu bile yememeliyiz o ayrı. böyle bir takıma gol atmak zordur. anca antalya’nın ki gibi uzun bir toptan bala göte atabilirseniz atarsınız amma futbol tanrısı isteseydi ikinci yarıda oyundan düştüğümüzde o ikinci bombayı da yollardı kalemize.

    son bir şey daha yazmak istiyorum;
    uzun zamandır sabrettim. bu "misimoviç olayını biri bana anlatsın allah aşkına. ikinci bir dos santos olayı ile mi karşı karşıyayız. adamın durması koşması bile futbolcuya benzemiyor. hiç ışık vermiyor adam. arada bir topuk pası, arka pas filan yapıyor, hah tamam oluyor diyoruz, sonra yine sıfıra sıfır elde var sıfır. nasıl olacak bu işler.

    her şeye rağmen umutlumuyum?
    evet, çok umutluyum. bu umudun önemli bir kısmını hagi/tugay ikilisine olan kişisel sempatim dolduruyor olsa bile takımda değişen hava ile defans ve orta saha güvenliği konusunda ortaya konan gelişmeyi yabana atmamak lazım. böyle oynayan bir takım çok gol atıp her maçı kazanamasa da antreman ve sakatlık problemini aştığında bu ligin mutlaka ve mutlaka en başarılı takımı olur. önümüzde bir trabzon maçımız var. bu maçı en azından bir beraberlik ile geçebilirsek yolun 4/1’ini geçmiş olucaz.

    umutlu olmamın ikinci ve en önemli nedeni ise tugay’ın florya’da hala alt yapının başında olup çifte mesai yaptığını duymamdır. bu çabanın bu sezon meyvesini yiyeceğimizi sanıyorum. ve sabredilirse ileriye yönelik sağlam bir iskelet oluşturulmasında büyük katkısı olacaktır.

    okuyan herkese çok teşekkür eder saygılarımı sunarım..
  • 6
    sezonun ilk yarısının sonu itibari ile akılda kalanlar:

    kaleciler:

    86 ufuk ceylan : seviyorum bu çocuğu ben gelecek görüyorum en azından. karşı çıkanlar olacaktır filan ama iş var sonuçta yabancı hakkımızı kaleciden yana kullanmakta istemiyorsak ufuk'un üzerine düşüp uzun süre kalemizi teslim etmeliyiz gibi görünüyor.
    1 aykut erçetin: yetmiyor bu adam galatasarayımıza en fazla yedek olur, arada sırada 2 kurtarış yapıyor sonra onun ekmeğini yiyor 1 sezon boyunca.

    -----------

    savunma oyuncuları:

    2 lucas neill: savunmanın lideri, takım savunmamızın herşeyi popescudan bu yana gelmedi böylesi sevdik be seni neill hep bizle kal gitme bi yere.
    3 çağlar birinci: ilk yarının sonlarına doğru kadroya girebildi sakatlıklarından dolayı ne olduğunu tam anlayamadık hücuma destek vermesi gayet güzel. hakan baltanın 1 sezonda yaptığı ileri çıkışları 1 maçta yapıyor ama geri dönüşlerde hatası çok oluyor pozisyonunu alamadığı için kaçırdığı oyunculara sert müdahaleler yapıp kart görüyor dikkat edilmesi gerek.
    4 ali turan : bu adama kızdığım kadar kimseye kızmadım (ayhan var bide unutmamak gerek) hani tamam yeri değil dediler sağ bekte oynamaz dediler ama a.turan sadece tek hamleli bir oyuncu karşıdan gelen rakibe tek hamle şansı var başarırsa iyi oyuncu kaçırırsa kaleci ile karşı karşıya kalacak rakip topçu, üstelik düşünme konusunda sıkıntısı var bjk maçında holoskoya yapacağı faul ta orta sahadan planları ceza alanının içinee kadar bekledi hayır madem düşüreceksin önünde 30 metre var illa ceza sahasına girmesini mi bekledin holoskonun? 6 ay birde bu adamı bekledik biz kayseriden, herşeyi geçtim bir oyuncu 2 metre önüne pas veremezmi halan balta bile ters kanata top atıp aynı kanatta çizgiye paralel kewell'a top atabiliyordu. derhal gitsin takımda külli zarar diye görüyorum.
    5 gökhan zan: ilk yarının sonlarına doğru oynadı 1-2 maçta karabük maçında vardi birde yanlış hatırlamıyorsam emenike ile boğuştu durdu güven vermiyor zaten 3 maç ardarda oynadı sakatlanmadan şaştık kaldık.
    6 emiliano insua: bu oğlana hagi yazık ediyor, takımımda kiralık topçu istemiyorum diyip bir kenara attı 3-4 sene sonra ağlarız böyle birisi vardı bizde diye.
    22 hakan balta : ilk yarı sonuna doğru hatta futbol kariyerinin sonuna doğru buldu belkide doğru yerini... yada bulduğunu sanıyoruz su anda bilemiyoruz ama bariz işe yaramaz bir insan kupadan h.balta yüzünden elendik. bilmem kaç maçta sadece ruh olarak gezdi sahada hücuma destek veremez stopere kaçar sürekli kanatından gelenlee neill olmasa karşılık veremez. çağlar sol beki alırda umarım orta sahayada başka birini bulup baltayı sepetleriz.,
    23 serkan kurtuluş: trabzon maçıydı herhalde sağ bekten geldi 2 orta yaptı gol oldu ikiside ondan sonra kaç maç sakatlandı oysaki ne kadar ümitlenmiştik. yüzümüzü kara çıkarma serkan.
    76 servet çetin: rijkaard'a yaptıklarını futbol kariyeri boyunca hiç bir galatasaraylı unutmayacaktır gerisini konuşmaya gerek yok.

    -------

    orta saha oyuncuları:

    7 aydın yilmaz: 4-5 senedir hiç bir işe yaramadın, uefada bi yarayacak gibi oldun doğanın dengesini bozacaktın 1.dk sonra herşey normale döndü... bırak git artık şu takımı sende kurtul bizde.
    8 barış özbek : şuanda değil ama belki 2-3 sene sonra iyi bir oyuncu olacaksın barış, sivasspor maçındaki o kendini bilmez hareketin ile rezil ettin bizi türkiye'ye kolay kolay unutulmaz.
    10 arda turan: galatasarayımızın yarısı, milli takımın %90 ı sensin arda. kimisi sever, kimisi sevmez ama türk milli takımı sen varsan var yoksan yok.
    16 mustafa sarp : yüreğin ile oynuyorsun belki ama yetmiyor be mustafa olmuyor yani bursa \ manisa \ ankara gibi yerlere gidip her sezon büyük takımlar ile oynanan maçlarda abi ne topçu bu sarp denilecek adamsın ama burda işin yok \ zor.
    18 ayhan akman : yetmedimi ayhan 10 senedir ayna gibi sana gelen her topu tekrar geriye yansıtman? yetmedimi artık sana yapılan her faulden sonra o kaptanlık bandı ile kalkıp millete küfredip bizi rezil etmen. artık ayrılalım lütfen sevmiyoruz birbirimizi daha.
    19 lorik cana: geç bulduk seni çabuk kaybetmeyiz umarım. hırsın, baskın, presin, boyun, posun yanına birde ayağı iyi pas yapan birini bulursan değişilmez olacaksın.
    20 juan pablo pino : sıkılmıştık yıllardır top ayağına gelince kıvırmadan şut atamayan santraforlar izlemekten, kimisi egoist diyor kimisi her bulduğunu vuruyor diyor ama iyisin sen pino, şutlarının kaleyi bulma oranı zaten yüksek en son kupa maçında attığın gol zaten dillere destan oldu.
    21 zvjezdan misimovic: çok şey bekledik, çok şey isteyemedik çünkü göremedik yapabileceklerini.. gel oyna yada çek git kalma böyle ortada.,
    52 emre çolak : sendeki özgüven arda da yok be emre bi dur soluklan kendine gel daha cin olmadan adam çarpmaya çalışıyorsun, yürümeyi bilmeden şut çekiyorsun... kendinde üzülüyorsun bizide üzüyorsun
    55 sabri sarioğlu: kızan çok biliyorum biliyorsun ama çok nadide bir parçasın sabri sen olmayınca çöküyor orası sen olunca neşe katıyorsun bize, hırsın ile enerjin ile.
    77 serdar özkan : 2 adım atamayacak gibi boş boş geziyorsun sahada yeteneklisin ama kafayı kullanmak gerek, ne oldum delisi olmamak gerek. çalışmak lazım.
    99 harry kewell : yıldızımızsın, herşeyimizsin bordeux maçında o barajın içerisinden kaldırıp kolunu "me, me" diyip gözlerin ve kafan ile "okey" dediğin zamandan bu yana çok zaman geçti hep bizim ile ol "kewell from galatasaray".

    ------------------

    hücum oyuncuları:

    11 mehmet batdal: yetmiyorsun galatasaraya, nedense sana gelen her top kontratak olarak bizim kalemizde? oysaki ilk geldiğinde üf zlatan gibi çocuk çok iş yapar demiştik, üzme bizi mehmet.
    15 milan baros : bu ligde senin gibi bir santrafor daha çok ama fazla naz aşık usandırır baroş bi süre sakatlanmazsan iki taraf içinde iyi olacak gibi farkındayız elinde değil ama gönül bu sonuçta hep iyisini istiyor.
  • 13
    şampiyonluk adaylarından iki tanesini* birer hafta arayla türk telekom arena'da ağırlayacağımız sezon. medyanın ortamı yumuşatma ve kızıştırma evrelerini birer hafta arayla göreceğiz, türk spor basını adına zor, bizim için eğlenceli günler olacaktır. biz iki takımı da yenip yolumuza devam edeceğimiz için bursaspor'un da şampiyon olma ihtimali hayli yüksek.
  • 18
    bu gece itibariyle bizim için resmen bitmiştir. * sinirden kaşım gözüm güplüyor, ağzım yüzüm şişti ulan. sinir hastası oldum. manyadım. bu takımı, kim bu hale getirdiyse yazıklar olsun. ayıptır be ayıp... taraftara saygınız yok, bari kendinize olsun. tabii kendinize galatasaraylı diyorsanız. hee tabii; siz, bizden daha çok üzülüyordunuz ya. doğru... özür dilerim...
  • 25
    kupasız sezon hiç mi geçirmedik, geçirdik.

    ama böylesi kötü performans gösterdiğimiz sezon olmadı.

    içim acıyarak bitmesini bekliyorum. gelecek sezon için umut lazımdı, türkiye kupasına uzanırız diyordum olmadı.

    gelecek sezon avrupa'da olmayacak olmamız aslında şans. toparlanmaya ihtiyacımız var, dikkatimizi lige ve kupaya verebiliriz en baştan, en azından.
App Store'dan indirin Google Play'den alın