• 104
    maçı izlerken gerilim, stres, heyecan, sevinç dolu anlar yaşadım. özellikle ikinci yarı sinir ağırlıktaydı. adamlar 3 kişi defans yapıyo, stancu'yu çek kanat forvete al hızlı birini daha gollerden gol beğen dedim, istedim ama olmadı. her neyse uzun bi aradan sonra 3 puan görmek, üstelik 3 gol ile n'olursa olsun çok güzel.

    özellikle arda turan'a değinmek istiyorum. ikinci yarı yorgunluk belirtileri vardı, uzun süren sakatlık sonrası normaldir. herşeye rağmen çok iyiydi ve sözlükteki bazı arkadaşlarımızı kısmen utandırdı.*anıl dilaver'i 65'ten sonra bekledim oyuna girmesini ama neden bilmiyorum skoru korumak için sanırım bülent hoca yedekte bekletti. önümüzdeki maçlarda artık gençlere şans vermeli.

    sonuç olarak yemişim barcelona'yı, madrid'i. puan durumumuz rezil olsada, taraftar kaptanını iş işten geçtikten çok çok sonra savunmaya kalksa da, rezil bir yönetimi ve geleceği henüz belli olmayan bir yönetimi olsa da her maçında beni heyecanlandırıyorsun be galatasaray. galatasarayım, aslanım...
  • 106
    her oyuncumuzun özveriyle oynadığı karşılaşmadır mustafa sarp hariç. ya da o da iyi oynadı lan, belki uyuz olduğumdan bana kötü oynamış gibi geliyor.
    culio yine müthiş bir efor sarfetti ve takım arkadaşlarına yardımcı olarak orta sahayı rahatlattı.
    arda'nın liderliğini bu maçta tam olarak ortaya koyduğunu ve lideri olan bir galatasaray'ın nasıl soğuk kanlı oynarak maçı lehine çevirdiğini de görmüş olduk.
    zapata yine aynı tatava.
    stancu çok mesafe katediyor fakat sonucu yok. sanırım seneye daha verimli olacaktır.
    vel hasılı kelam 6 hafta sonra sinir stres ve üzüntüsüz bir karşılaşma izledik. hayırlı olsun.
  • 111
    dün gece söylediğim şekilde ben ve deplasman çocuğu okuldan çıkıp koştura koştura yağlı boyalarla beze saldırdık son dakikada da olsa küçük pankartımızı yetiştirdik tribüne astık.

    http://i51.tinypic.com/2jdq4gm.jpg

    (bkz: arda haklı beyler)

    edit: zurriyet stat içi çekmiş şaşırdık tabi.

    http://imggaleri.hurriyet.com.tr/...a%29%5CS18210019.jpg

    edit2: haberturk

    http://galeri.haberturk.com/...x/406392/1/16#galeri
  • 114
    staddan henüz geldim. taraftarımıza ayrılan tribünün çok büyük bir kısmını doldurmuş olmanın ve güzel futbolla gelen galibiyetin verdiği müthiş gururu, sevinci yaşıyorum. kendi adıma ege'li taraftarlarımıza teşekkür ederim.

    arda'nın, ilk golden sonra arma'yı öperek taraftara koşması günün en güzel anıydı. '' gitme be bir yere! '' diye bağırdım çaresizce.

    ayrıca manisaspor taraftarı, takımları 2-0 gerideyken ve o anki puan durumları eşitken kümede kal galatasaray tezahüratı yapıyordu. bir an, '' lan harbiden tarzansınız. '' dedim.

    sen tarih yaz biz seni yazalım, yürüyedur galatasaray.
  • 117
    manisaspor – galatasaray : 2-3 nihayet !

    bu defa kazandı galatasaray. özlemişim bunu yazmayı, galibiyet güzel şey.

    galatasaray her maç gibi yine hızlı başladı, yine saldırdı, savunmasında açık vermedi. bu defa oyunu rakip ceza sahası civarında, orta sahada tutmayı da becerdi. daha önceki maçlarda sortiler şeklinde hücumlar yaparken bu maçta topu ileride tutarak oynayabildi. sebep? tabii ki arda turan.
    hep duran toplardan gol yiyen takım, biri kornerden diğeri frikik dönüşü bulduğu 2 golle öne geçti. ilk devre bitene kadar da hem oyuna hükmetti hem de rakip kaleyi zorlamaya devam etti. kalesinde pozisyon da vermedi.

    arda, stancu, aydın ve culio’nun büyük katkısını unutmamak lazım. ayhan ve sarp yerlerini kaybetmeden, fazla ileri çıkmadan orta sahayı kapattılar. topu forvetteki 4’lüye aktarıp geriyi kontrol altında tuttular. bu sayede stoperler makukula gibi bir ayıboğanla bile zorlanmadan başa çıktılar. enerjilerini orta sahadan bomboş gelen rakipler için harcamayınca diri kalabildiler. culio, arda, aydın’ın savunma kanatlarına yardıma gelmesi, sabri ve insua’nın da rahatça ileri çıkmalarına katkı sağladı, hücum zenginliği arttı.

    ilk yarıda hikmet karaman sürekli oyuna müdahale etti, ama sonuç alamadı bir türlü. ama ikinci devre işler değişti. oyun galatasaray sahasında oynanmaya başladı. bu arada ilk devreye göre daha rahat pozisyonlar da buldu galatasaray. ya son vuruş ama özellikle sondan bir önceki paslarda hatalar yapılınca gol gelmedi.
    duran toptan gol yeme alışkanlığına geri dönülünce önce frikikten gelen ortayla 1-2 oldu skor. ya arkadaş anlayamıyorum, galatasaray sol bek mevkisinde ne var, kim oynarsa oynasın illa ki adamını kaçırıyor. insua top ortalanmadan rakibini ilk pozisyonda gördü, sonra yine de kaçırdı. çok acayip çok.

    devamında bir dakika dolmadan skor 1-3 oldu. culio vurdu rakibe çarptı gol oldu, bal mı? basit kuraldır, vurmazsan gol olmaz, vurursan her türlü gol olabilir. vurulur mu vurulur, yatılır mı yatılır.

    sonra yine bir korner yine bir gol yedi galatasaray. ben mi yanlış gördüm, takım kornerde alan savunması yaptı, alanı kapattılar ama arkadan kahe gelip kafayı vurdu. benim kornerlerdeki alan savunmasına aklım yatmıyor zaten. eski zaman adamlarından olduğum için belki. türkiye’de genellikle adam adama savunma yapılır duran toplarda. birden küt diye taktiği değiştiremezsin, bizim topçuların altyapı sorunları da bariz olduğuna göre, hemen adapte olmak zor değişikliklere. ulan o kadar yazdık, takım alan savunması yapmadıysa boşa gidecek.

    manisa ligin iyi takımlarından, hocaları türkiye’deki en tilki hocalardan hikmet karaman. zaten hem oyuncu değişiklikleriyle hem de konuşarak oyuna sürekli müdahale etti. ama istekli ve yılmayan bir galatasaray’la baş etmek kolay değil. galatasaray çok maçı böyle oynadı, buna benzer oynayıp bir dolu maç kaybetti. fenerbahçe, trabzon, ankaragücü maçları ilk aklıma gelenler. eskişehir maçını da böyle oynayıp kazandı takım örneğin.

    galatasaray’ın önceki maçlara göre farkı arda turan’dı. sadece attığı goller değil, birlikte oynadığı culio, stancu gibi arkadaşlarıyla birlikte takımı ileri taşıdı, asıl önemlisi takımı ileride tuttu. stancu, çok beceriksizce işler yapmadı mı, yaptı. bence umut bulut’u fazla izlemesin, böyle giderse galatasaray’ın umut bulut’u olacak. gerçi olsun, umut faydalı adam. culio, kuvvetli, hızlı, istekli bir adam. geldiğinden beri tek başına savaşıyordu, sonuç alamıyordu. arda ile oynayınca çok daha verimli oynadı. dikkatli olanlar fark etmiştir, daha önce söylediklerimi destekleyen “bakın haklıydım” demek istiyorum elbette. ama haklıyım be, zorlama değil.

    arda turan. sağlıklı, formda olduğunda ve pas alıp verebileceği adamlarla oynadığında neler yapabileceğini bir kez daha gösterdi. bir kez daha, çünkü o kadar çok gösterdi ki aslında. ama sakatlık belasından oynayamayınca hepsi unutuldu gitti. milli takımda oynadığı avusturya maçı arda’nın sakatlıktan kurtulduğu ve yavaş yavaş form tutmaya başladığı zamana denk geldi. milli takımda hamit, selçuk inan, nuri şahin ile oynayan bir arda’nın galatasaray’dan daha iyi oynayacağı, daha iyi pasları daha iyi zamanlarda alacağı, sıkışınca yardımına daha çok yetenekli futbolcu geldiği bariz değil mi? vay efendim milli takımda oynuyor galatasaray’da bilerek, isteyerek oynamıyor demek için, bunların hiç birini düşünmemek gerek.
    aynı konu 66 numaralı arda turan, 10 numaralı arda turan arasında da yaşanıyor. 66 arda turan’ın daha iyi olduğunu düşünmek ki normal ve doğru elbette ama eksik. 10 numaralı arda ile 66 arasında ne fark var hiç düşündünüz mü? defalarca yazdım, bir daha yazacağım. 66 nolu arda, sağlıklı ve istekli bir lincoln, sağlıklı bir baros (o hep istekli zaten), sağlıklı bir kewell ile birlikte oynadı. hatırladınız mı? o zamanlar takım sürekli hücum ettiği için savunma bile yapmıyordu. balta, servet aslanlar gibi oynuyordu bu sebeple. ertesi sezon 10 numaralı arda, takımla birlikte ortalığı dağıtmıyor muydu, ta ki baros ve kewell sakatlanana kadar. onların sakatlandığı ve keita oynatılmadığı zaman takımın hücum işlerini tek başına üstlenmedi mi, üstlendi. yok canım üstlenmemiştir. takımda taç atışından bile top almaya gelen yoktu hanımlar, beyler.
    kız arkadaşıyla ilişkisi, özel hayatında yaşadıkları gibi saçmalıklara hiç girmek istemiyorum. ama forma konusunda arda haklı beyler, hanımlar.

    arda’nın bu maçta yaptıklarının hiçbir enteresanlığı yok. bildiğimiz arda.

    galibiyet güzel şey.
  • 119
    ruhsuz bir şekilde koltukta yatarak seyretmeye başladığım fakat maçın gidişatını gördüğüm ilk 15 dakikadan sonra - normal maç seyretme moduna geçip - bira+çips ikilisini ve sigaramı elime aldığım maç olmuştur. bir yerlerde ümit vardı içimde ama beklemiyordum açıkcası... ama özellikle bir gece önce hortlayan haberlerden dolayı, arda'nın gol atmasını çok istiyordum. gol atmakla kalmayıp maçın yıldızı da oldu. maçta öne çıkan diğer bir isim ise kesinlikle culio idi... zevkle seyrettim bu iki adamı, özlemişiz "futbol" seyretmeyi! ayaklarına her top gelişinde, bir şeylerin olacağı sinyalini veriyorlardı. saçma sapan goller yememiş olsak daha leziz bir maç olacaktı ama olmadı, olmadı, olmadı... yemeden olmadı! allahtan gol kabızlığı yaşadığımız maçlardan biri değildi de, skor olarak önde devam etmeyi becerdik.

    yalnız son zamanlarda takımın kötü gidişatı ve arda'ya yapılanlardan dolayı içim nasıl dolmuşsa artık, arda gol attıkça ben ağladım... kendisine karşı özel bir sevgim olmasa da; uğradığı bu haksız saldırılar yüzünden abla şefkati gösteresim, sarıp sarmalayıp, kollayasım geliyordu! nitekim aylar sonra yüzünü gülerken görmek beni duygulandırdı. kim olursa olsun, sevilsin ya da sevilmesin, sonuç olarak galatasaray futbol takımı'nın kaptanıdır. galatasaray'a da kaptanına da sahip çıkmak bize yakışandır. ve her şeyden öte "genç" bir "galatasaray taraftarı"dır; bu özelliklerini de unutmamak gerekir.
  • 120
    galatasaray futbol takımının kornerden gol attığı*, frikik organizasyonundan gol attığı*, uzaktan kaleyi yoklayarak gol attığı* maç olmuştur.

    ayrıca sanıyorum çok uzun bir aradan sonra 3 gol atabildiğimiz maç oldu.

    deplasmanda kazanamama durumumuz ise malum.

    neticesinde taraftarın keyfini yerine getiren maçtır her ne kadar -8 averajla 13. sıraya da yükselmiş olsak...
  • 121
    --- alıntı ---

    manisaspor 2 - 3 galatasaray

    sezonun ikinci yarısındaki ilk deplasman galibiyeti geldi çok şükür. 6 maçlık kazanamama serisi de sona erdi bu maçla. yalnız öyle bir hale sokmuşlar ki taraftarı, bir garip gelmedi değil kazanmak. özlemişiz akşamları yastığa kafamızı koyduğumuzda, galatasaray'ın kazanmasının verdiği rahatlıkla uyumayı.

    galibiyet geldi fakat bülent ünder hakkındaki görüşlerim değişmedi. inatlaşıyor adeta. gençlere şans falan verecekleri yok, her defasında dile getiriyorum bunu, takımda galatasaray'ın geleceği düşünen birisi olmadığından gençlere şans verm..
    (...)

    --- alıntı ---

    http://jaimelesport.blogspot.com/...2-3-galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın