• 255
    maçın istatistikleri

    galatasaray'ımızın ilk 11'ine bakarsak yaş ortalaması 27,3 olarak hesaplanmıştır.

    kartlar

    - dany nounkeu 41. dakikada faulden sarı kart görmüştür ve bu sezon toplam sarı kart sayısını 3'e çıkarmıştır. ikinci yarı ilk sarı kartını görmüştür.
    - semih kaya 45. dakikada faulden sarı kart görmüştür ve bu sezon toplam sarı kart sayısını 3'e çıkarmıştır. ikinci yarı 2 sarı kartı bulunuyor.
    - fernando muslera 89. dakikada itiraz sebebiyle sarı kart görmüştür ve bu sezon ilk sarı kartını görmüştür.
    - hamit altıntop 90+4'te oyunu geciktirme nedeniyle sarı kart görmüştür ve bu sezon toplam sarı kart sayısını 5'e çıkarmıştır.

    oyuncu değişiklikleri

    63. dakika umut bulut yerini didier drogba'ya bıraktı.
    63. dakika yekta kurtuluş yerini nordin amrabat'a bıraktı.
    79. dakika wesley sneijder yerini emmanuel eboue'e bıraktı.

    genel istatistikler

    galatasaray toplam 20 şut denemesinde bulundu. şutların 10'u isabetli, 10'u isabetsiz olarak belirlendi. 7 korner kazanan galatasaray 14 serbest vuruşu yaptı. ayrıca toplam 17 faul yapılmıştır. galatasaray'ımız 2 kez ofsayta yakalanmıştır.

    galatasaray defansı akhisar'a 6 şut denemesinde bulunmalarına izin vermiştir. bu şutların 3'ü isabetli, 3'ü isabetsiz olarak kayda geçmiştir.

    90 dakika sonrasında toplam topla oynama oranı: akhisar belediyespor %41, galatasaray %59

    maçtan notlar

    - didier drogba galatasaray kariyerinin ilk golünü atmıştır.
    - didier drogba galatasaray kariyerinin ilk asistini yapmıştır.
    - burak yılmaz gol sayısını 12'ye yükselterek umut bulut ile aynı gol sayısında buluşmuşlardır.
    - 30-45 dakika arası 4, 45-60 dakika arası 1, 75-90 dakika arası 4 sarı kart olmak üzere toplam 9 sarı kart gösterilmiştir.
  • 256
    ligde bir an önce puan farkını açmamız açısından çok önem teşkil eden bir 3 puan kazandık. bu açıdan çok sevinçliyim.

    ama asıl beni sevindiren ve gelecek için umutlandıran nokta ise maç sıkıştığında oyuna giren oyuncularımızın emre çolak ve aydın yılmaz olmaması oldu. bana göre çok güçlü bir takım olmamızın ( bunu asıl hedefimiz olan ve başkanımızın sık sık belirttiği üzere şampiyonlar ligi zirvesi için diyorum) en önemli anahtarı güçlü bir yedek kulübesinde yatıyor. bu maçta oyuna girenler didier drogba, nordin amrabat ve emmanuel eboue. yoruma gerek yok herhalde. daha da felipe melo ve johan elmander gibi 2 yıldız da ilk 18'de yoktu.

    takımımızın rakiplerin kilidini çözemediği ve sonradan kurtarıcı olarak yetersiz oyuncuların girdiği maçlar inşallah son bulmuştur.
  • 258
    herkes diyor ki çok iyi oynamamamıza rağmen,

    iyi oynamıyor gibi gözükmemizin 2 sebebi vardı;

    fatih terim'in 4-4-2'yi son birkez daha 65 dakika denemesi. sneijder'in sol, hamit'in sağ kanatta oynadığı ve çift forvetli oynanan hangi sistemde bir takım başarılı olur ki biz olalım?

    takım drogba girdiği için değil sistem 4-3-3'e dönüp herkes olması gerektiği yerde oynadığı için iyi oynadı 64. dakikadan sonra, tabii ki drogba girip özel şeyler yaptı ama 65 dakika kuramadığımız baskıyı kurmamızın sebebi "doğru sistemdi".

    rıdvan çok objektif olarak birşey söyledi programda "hoca baktı ki maç elden gidiyor, 65. dakikaya kadar yapmayıp geç kaldığı şeyi yaptı ve oyun düzenini değiştirip drogba'yı aldı" dedi.

    fatih hoca bence son kez sneijder ile birlikte 4-4-2 düzenini denedi ve gördü ki eğer sneijder oynayacaksa bu takım 4-4-2 sisteminde sneijder artı iki forvet ile oy-na-ya-maz.

    galatasaray şu saatten sonra ligi koparmıştır, neden mi? çünkü türkiye üzerinde iyi bir kadro ile kurulmuş 4-3-3 oynayan bir futbol takımını durdurabilecek taktik bilgisi yok. ancak kapanan defanslar yorabilir ama eğer kadronuzda sneijder, selçuk ve drogba var ise kapanan defanslar hiçbirşey yapamaz, ya ara pası ile ya da kafa topu ile her türlü gol yerler.

    bu demek oluyor ki; galatasaray 4-3-3 oynayıp; sneijder ve drogba'yı oynattığı müddetçe bu takım artık berabere bile kalmaz.

    ama ne zaman 4-4-2 deneriz, işte o zaman sorun başlar ve her türlü riske açık oluruz.

    tahminim şu ki hoca artık sneijder oyundayken kafasından 4-4-2 sistemini sildi, çünkü kadronda burak, umut, sneijder, hamit, selçuk gibi futbolcuların var ve ligin sonuncusuna 65 dakika boyunca kastırıyorsan zaten o taktiği bırakacaksın arkadaş.

    adamların 11'i bizim bir sneijderiöiz değil ama 65 dakika sırf yanlış sistemde top oynamaktan ötürü oyun kilitleniyor ve puan kaybetme riski başlıyor.

    geçen seneki durumlar gibi, hani eboue bir sol kanatta oynadı bir sağ açıkta oynadı. hayır arkadaş artık allah aşkına şu takımı deney tahtası yapmayalım, fatih hoca bu işi herkesten iyi biliyor ama kendi deneme-yanılma metodlarını da denemekten bir türlü vazgeçmiyor.

    hocam lütfen artık takımı olması gerektiği gibi, 65. dakikadan sonraki gibi oynat ve namalup bitirelim şu ligi.
  • 260
    üstüste 27 pas yapıp sonunda rakip savunmanın ortasına atılan bir ortayla son bulan atak organizasyonlarına sahip olan bir maçtı ta ki 65. dakikaya kadar. aslında bu senaryoya alışığız sene başından beri. iyi oynadığımızı zannedip hiç birşey oynamadığımız maçlardan biri olacaktı. belki bir ara pası bir uzaktan şutla golüde bulabilirdik. puan durumuna bakıp kral biziz deyip unutacaktık herşeyi. sonra 65te birşey oldu bi an premier lig maçlarındaki gibi kareleler görmeye başladık sahada. iyi zannettiğimiz futbolla iyi futbolun arasındaki farkı farkettik bir anda. gözlerimizdeki perde kalktı. sneijder, 200dkdır yapmasını beklediklerimizi 5 dk içinde yapmaya başladı. kendisine sallamak için hazırda bekleyen köşe yazarları yazılarını değiştirmek zorunda kaldılar belkide. drogbanın bizle macerası çok uzun olamayacak belkide ama şu yarım saatte oynadığı ve oynattığı oyunu 1,5 seneye yayması zaten potansiyeli olan takımımıza çağ atlatacaktır. 2000'in ruhu bize mücadeleyi, hırsı, inanmayı öğretmişti. eğer başarabilirsek 2013 ruhu bize bunların üstüne birde kaliteyi öğretecektir.
  • 261
    akhisar maçıyla beraber net bir şekilde görüldü ki galatasaray'ın oyun içerisinde sabit bir sistemi yok. fatih terim'in de dediği gibi bir oyun felsefeleri ve buna ek olarak da iyi oyuncuları var. sisteme, şablona çok fazla takılmadan kendilerine verilen görevi uyguluyorlar. hal böyleyken, ''galatasaray'ın oyun şablonu şu'' ya da ''galatasaray hangi oyun sistemiyle sahada yer alacak'' gibi kafa yormalara çok da gerek yok.

    galatasaray maça, çift forvet arkalarında da sneijder dizilişi ile başladı. oyunun ilk yarısında, top galatasaray'a geçtiğinde hamit sağ çizgiye yaklaştı ve sabri'nin bindirmelerinde ona yardımcı oldu. sneijder ise oyun kurucu gibi oynaması gerekirken sol çizgiye çok daha yakın oynadı. aşırtma şutlar ile kaleyi yokladığı noktalar ise hücumun sol kanadına yakın kısmıydı. duran toplardaki bir iki cılız atak dışında galatasaray rakibine pek de pozisyon vermedi ama gol atamadığı her dakika rakibini oyunun içerisine biraz daha dahil etti.

    oyun içerisindeki değişkenlik gereği sol ve sağ çizgiye gelmek durumunda olan oyuncuları saymazsak, galatasaray'ın kanat oyuncularının ağırlıklı olduğu bir görüntüden uzak olduğunu söyleyebiliriz. işte tam da bu noktada sol ve sağ bek oyuncularına büyük iş düştü. özellikle sabri, hücumda çokça yer aldı fakat etkili ortalar yapamadı. hakeza riera da defalarca ileriye çıktı. ilk yarıdaki anlayış ve dizilişte bek oynayan oyuncuların, aynı zamanda birer kanat oyuncusuymuş gibi oynama zorunluluğu da vardı. anlayış olarak bu başarılmış gibi gözüktü fakat skora etki etme noktasında bazı sıkıntılar da göze çarptı. bunun yanında, hem umut hem de burak top tutabilmeyi pek beceremedikleri için, rakip savunmanın açık vermesini sağlayamadılar. hatta, umut oyunun ilk yarısında oldukça silik bir performans sergiledi. bazı pozisyonlarda hem umut hem de burak aynı yere hareketlendiler ve bu durum, hücumların başarısız olmasına neden oldu.

    açıkçası ben, ikinci devrenin başında oyuncu değişikliği beklemiştim fatih terim'den. çünkü koca bir ilk yarıyı harcamıştık ve puan kaybının asla kabul edilebilir bir tarafı olmayacaktı. biraz klasik olacak fakat bütün dengeler drogba'nın oyuna girmesiyle değişti. (aynı esnada amrabat da oyuna dahil olan isimlerden biriydi). drogba oyuna girdikten sonrai amrabat sol kanada geçti. ilk yarıda sol çizgiye yakın oynayan sneijder ise selçuk'un yanına gelerek ona daha yakın oynadı ve orada adeta kendini buldu. tabi bunda, hem drogba'nın oyuna girdikten sonra ayağında top tutarak galatasaray'ı hücumda rahatlatmasının hem de yapmış olduğu duvar paslarıyla ve seri paslarla galatasaray'ı daha akıcı bir futbol oynamaya sevketmesinin etkisi var. hem ilk gol hem de ikinci golde asistin asistini yapan oyuncuydu sneijder. ama drogba'nın maça damga vurması, belki de onun bu performansını biraz da olsa gölgede bıraktı.

    sneijder oyundan çıktıktan sonra galatasaray'ın oyun kalitesinde düşüş yaşanması ve rakibin gol bulması tesadüf değildi. drogba ile orta sahanın bağlantısını kusursuz bir şekilde sağlayıp, akıcı futbol oynanmasına en çok katkıyı ve desteği verenlerden biri de oydu çünkü.

    dany ve riera'nın yapmış olduğu basit hatalar ise güzel geçen son bölümün kötü bir sonla bitmesine neden olacaktı az kalsın. özellikle dany, rakibin bulduğu gol pozisyonlarının hemen hepsinde pay sahibiydi. gereksiz yere ayağında top tutup, yine gereksiz heyecan yaratması da cabası. her ne kadar şampiyonlar ligi'nde tüm oyuncular gibi dany de çok farklı konsantre olsa da maçlara, o seviyede yapılacak olan bir hatanın gerçekten de telafisi yok. hakeza riera da öyle. savunmada oldukça ciddiyetsiz tavırlar sergiliyor. hatta ilk yarıda bir pozisyon vardı. basit oynayıp arkadaşına topu aktarsa galatasaray hücuma çıkacaktı fakat riera gereksiz yere çalıma girince topu kaybetti ve akhisar tehlikeli bir bölgeden frikik kazandı. faulü yapan galatasaraylı oyuncu da sarı kart gördü. fatih terim'in maçta sonra yapmış olduğu ''gökhan zan ve hakan balta'dan da yararlanmayı planlıyoruz'' lafını bu doğrultuda yorumlamak gerektiğini düşünüyorum.

    çarşamba günü çoook önemli bir schalke sınavı bizleri bekliyor. galatasaray'ın gerek iç saha gerekse de dış sahada oynamış olduğu önemli maçlarda, ama özellikle iç saha maçlarında gerçekten bir başka olmak kaydıyla, çok farklı bir şekilde maça konsantre olduğunu biliyoruz. bu maça kendini verme hali savunmada yapılan hataların da minimuma düşmesini sağlıyor. galatasaray için kilit nokta şu olacak; sneijder'in ilk yarıdaki gibi oyun kurucu gibi gözüken fakat sol çizgiye yakın oynamasından ziyade, ikinci devredeki gibi selçuk'a çok daha yakın oynayıp hücumla orta saha bağlantısını kurması gerek. eğer bunu başarabilir ve oyunda kendini çok daha fazla hissettirerek, oyuna ağırlığını koyabilirse; galatasaray oldukça rahat bir oyun sergiler ve istediğini alır.
  • 272
    maçta kale arkası tribünündeki yerimi almıştım. kale arkasından drogbanın kafa vuruşunu izlemek bir yanardağ patlamasını çıplak gözle izlemek gibiydi. gerçi daha girdiği ilk 2-3 dakikada tuttugu ve korudugu toplarla hissettirmişti kendini taraftara.

    ve tabi ki köşe gönderine koşup o meşhur gol sevincini çıplak gözle gördüğüm ilk maçtı aynı zamanda
  • 273
    unutulamayan gözlerimin dolduğu galatasaray'dan daha çok sevdiğim tek şeyi kaybetmenin acısıyla izleyemediğim maç. fenerbahçeli annem oğlu için 'kaybedince o üzülüyor,üzülmesin galatasaray kazansın' diyen annemin galatasaray'ı başka bir dünyadan izlemeye karar verdiği günden sadece 2 gün sonra. bir önceki hafta kuzenimle antalya maçına güle oynaya uğurlamıştı hatta maç çıkışı yemek bile hazırlamıştı gece geç saatte bize 'çok bağırmışsınızdır, acıkmışsınızdır, iki tane attınız aferim size'. diye diye. siz ne derseniz deyin ben o 2 gün kalbimin attığını bile hatırlamıyorum ki drogba'nın gol haberi cep telefonumu titretene kadar. titreyen cep telefonu değil kalbimdi. onsuz ilk gol çok dokundu bana ki hala o goldeki spikerin drogba tonu bile hala duygulandırır beni..
App Store'dan indirin Google Play'den alın