261
akhisar maçıyla beraber net bir şekilde görüldü ki galatasaray'ın oyun içerisinde sabit bir sistemi yok. fatih terim'in de dediği gibi bir oyun felsefeleri ve buna ek olarak da iyi oyuncuları var. sisteme, şablona çok fazla takılmadan kendilerine verilen görevi uyguluyorlar. hal böyleyken, ''galatasaray'ın oyun şablonu şu'' ya da ''galatasaray hangi oyun sistemiyle sahada yer alacak'' gibi kafa yormalara çok da gerek yok.
galatasaray maça, çift forvet arkalarında da sneijder dizilişi ile başladı. oyunun ilk yarısında, top galatasaray'a geçtiğinde hamit sağ çizgiye yaklaştı ve sabri'nin bindirmelerinde ona yardımcı oldu. sneijder ise oyun kurucu gibi oynaması gerekirken sol çizgiye çok daha yakın oynadı. aşırtma şutlar ile kaleyi yokladığı noktalar ise hücumun sol kanadına yakın kısmıydı. duran toplardaki bir iki cılız atak dışında galatasaray rakibine pek de pozisyon vermedi ama gol atamadığı her dakika rakibini oyunun içerisine biraz daha dahil etti.
oyun içerisindeki değişkenlik gereği sol ve sağ çizgiye gelmek durumunda olan oyuncuları saymazsak, galatasaray'ın kanat oyuncularının ağırlıklı olduğu bir görüntüden uzak olduğunu söyleyebiliriz. işte tam da bu noktada sol ve sağ bek oyuncularına büyük iş düştü. özellikle sabri, hücumda çokça yer aldı fakat etkili ortalar yapamadı. hakeza riera da defalarca ileriye çıktı. ilk yarıdaki anlayış ve dizilişte bek oynayan oyuncuların, aynı zamanda birer kanat oyuncusuymuş gibi oynama zorunluluğu da vardı. anlayış olarak bu başarılmış gibi gözüktü fakat skora etki etme noktasında bazı sıkıntılar da göze çarptı. bunun yanında, hem umut hem de burak top tutabilmeyi pek beceremedikleri için, rakip savunmanın açık vermesini sağlayamadılar. hatta, umut oyunun ilk yarısında oldukça silik bir performans sergiledi. bazı pozisyonlarda hem umut hem de burak aynı yere hareketlendiler ve bu durum, hücumların başarısız olmasına neden oldu.
açıkçası ben, ikinci devrenin başında oyuncu değişikliği beklemiştim fatih terim'den. çünkü koca bir ilk yarıyı harcamıştık ve puan kaybının asla kabul edilebilir bir tarafı olmayacaktı. biraz klasik olacak fakat bütün dengeler drogba'nın oyuna girmesiyle değişti. (aynı esnada amrabat da oyuna dahil olan isimlerden biriydi). drogba oyuna girdikten sonrai amrabat sol kanada geçti. ilk yarıda sol çizgiye yakın oynayan sneijder ise selçuk'un yanına gelerek ona daha yakın oynadı ve orada adeta kendini buldu. tabi bunda, hem drogba'nın oyuna girdikten sonra ayağında top tutarak galatasaray'ı hücumda rahatlatmasının hem de yapmış olduğu duvar paslarıyla ve seri paslarla galatasaray'ı daha akıcı bir futbol oynamaya sevketmesinin etkisi var. hem ilk gol hem de ikinci golde asistin asistini yapan oyuncuydu sneijder. ama drogba'nın maça damga vurması, belki de onun bu performansını biraz da olsa gölgede bıraktı.
sneijder oyundan çıktıktan sonra galatasaray'ın oyun kalitesinde düşüş yaşanması ve rakibin gol bulması tesadüf değildi. drogba ile orta sahanın bağlantısını kusursuz bir şekilde sağlayıp, akıcı futbol oynanmasına en çok katkıyı ve desteği verenlerden biri de oydu çünkü.
dany ve riera'nın yapmış olduğu basit hatalar ise güzel geçen son bölümün kötü bir sonla bitmesine neden olacaktı az kalsın. özellikle dany, rakibin bulduğu gol pozisyonlarının hemen hepsinde pay sahibiydi. gereksiz yere ayağında top tutup, yine gereksiz heyecan yaratması da cabası. her ne kadar şampiyonlar ligi'nde tüm oyuncular gibi dany de çok farklı konsantre olsa da maçlara, o seviyede yapılacak olan bir hatanın gerçekten de telafisi yok. hakeza riera da öyle. savunmada oldukça ciddiyetsiz tavırlar sergiliyor. hatta ilk yarıda bir pozisyon vardı. basit oynayıp arkadaşına topu aktarsa galatasaray hücuma çıkacaktı fakat riera gereksiz yere çalıma girince topu kaybetti ve akhisar tehlikeli bir bölgeden frikik kazandı. faulü yapan galatasaraylı oyuncu da sarı kart gördü. fatih terim'in maçta sonra yapmış olduğu ''gökhan zan ve hakan balta'dan da yararlanmayı planlıyoruz'' lafını bu doğrultuda yorumlamak gerektiğini düşünüyorum.
çarşamba günü çoook önemli bir schalke sınavı bizleri bekliyor. galatasaray'ın gerek iç saha gerekse de dış sahada oynamış olduğu önemli maçlarda, ama özellikle iç saha maçlarında gerçekten bir başka olmak kaydıyla, çok farklı bir şekilde maça konsantre olduğunu biliyoruz. bu maça kendini verme hali savunmada yapılan hataların da minimuma düşmesini sağlıyor. galatasaray için kilit nokta şu olacak; sneijder'in ilk yarıdaki gibi oyun kurucu gibi gözüken fakat sol çizgiye yakın oynamasından ziyade, ikinci devredeki gibi selçuk'a çok daha yakın oynayıp hücumla orta saha bağlantısını kurması gerek. eğer bunu başarabilir ve oyunda kendini çok daha fazla hissettirerek, oyuna ağırlığını koyabilirse; galatasaray oldukça rahat bir oyun sergiler ve istediğini alır.
galatasaray maça, çift forvet arkalarında da sneijder dizilişi ile başladı. oyunun ilk yarısında, top galatasaray'a geçtiğinde hamit sağ çizgiye yaklaştı ve sabri'nin bindirmelerinde ona yardımcı oldu. sneijder ise oyun kurucu gibi oynaması gerekirken sol çizgiye çok daha yakın oynadı. aşırtma şutlar ile kaleyi yokladığı noktalar ise hücumun sol kanadına yakın kısmıydı. duran toplardaki bir iki cılız atak dışında galatasaray rakibine pek de pozisyon vermedi ama gol atamadığı her dakika rakibini oyunun içerisine biraz daha dahil etti.
oyun içerisindeki değişkenlik gereği sol ve sağ çizgiye gelmek durumunda olan oyuncuları saymazsak, galatasaray'ın kanat oyuncularının ağırlıklı olduğu bir görüntüden uzak olduğunu söyleyebiliriz. işte tam da bu noktada sol ve sağ bek oyuncularına büyük iş düştü. özellikle sabri, hücumda çokça yer aldı fakat etkili ortalar yapamadı. hakeza riera da defalarca ileriye çıktı. ilk yarıdaki anlayış ve dizilişte bek oynayan oyuncuların, aynı zamanda birer kanat oyuncusuymuş gibi oynama zorunluluğu da vardı. anlayış olarak bu başarılmış gibi gözüktü fakat skora etki etme noktasında bazı sıkıntılar da göze çarptı. bunun yanında, hem umut hem de burak top tutabilmeyi pek beceremedikleri için, rakip savunmanın açık vermesini sağlayamadılar. hatta, umut oyunun ilk yarısında oldukça silik bir performans sergiledi. bazı pozisyonlarda hem umut hem de burak aynı yere hareketlendiler ve bu durum, hücumların başarısız olmasına neden oldu.
açıkçası ben, ikinci devrenin başında oyuncu değişikliği beklemiştim fatih terim'den. çünkü koca bir ilk yarıyı harcamıştık ve puan kaybının asla kabul edilebilir bir tarafı olmayacaktı. biraz klasik olacak fakat bütün dengeler drogba'nın oyuna girmesiyle değişti. (aynı esnada amrabat da oyuna dahil olan isimlerden biriydi). drogba oyuna girdikten sonrai amrabat sol kanada geçti. ilk yarıda sol çizgiye yakın oynayan sneijder ise selçuk'un yanına gelerek ona daha yakın oynadı ve orada adeta kendini buldu. tabi bunda, hem drogba'nın oyuna girdikten sonra ayağında top tutarak galatasaray'ı hücumda rahatlatmasının hem de yapmış olduğu duvar paslarıyla ve seri paslarla galatasaray'ı daha akıcı bir futbol oynamaya sevketmesinin etkisi var. hem ilk gol hem de ikinci golde asistin asistini yapan oyuncuydu sneijder. ama drogba'nın maça damga vurması, belki de onun bu performansını biraz da olsa gölgede bıraktı.
sneijder oyundan çıktıktan sonra galatasaray'ın oyun kalitesinde düşüş yaşanması ve rakibin gol bulması tesadüf değildi. drogba ile orta sahanın bağlantısını kusursuz bir şekilde sağlayıp, akıcı futbol oynanmasına en çok katkıyı ve desteği verenlerden biri de oydu çünkü.
dany ve riera'nın yapmış olduğu basit hatalar ise güzel geçen son bölümün kötü bir sonla bitmesine neden olacaktı az kalsın. özellikle dany, rakibin bulduğu gol pozisyonlarının hemen hepsinde pay sahibiydi. gereksiz yere ayağında top tutup, yine gereksiz heyecan yaratması da cabası. her ne kadar şampiyonlar ligi'nde tüm oyuncular gibi dany de çok farklı konsantre olsa da maçlara, o seviyede yapılacak olan bir hatanın gerçekten de telafisi yok. hakeza riera da öyle. savunmada oldukça ciddiyetsiz tavırlar sergiliyor. hatta ilk yarıda bir pozisyon vardı. basit oynayıp arkadaşına topu aktarsa galatasaray hücuma çıkacaktı fakat riera gereksiz yere çalıma girince topu kaybetti ve akhisar tehlikeli bir bölgeden frikik kazandı. faulü yapan galatasaraylı oyuncu da sarı kart gördü. fatih terim'in maçta sonra yapmış olduğu ''gökhan zan ve hakan balta'dan da yararlanmayı planlıyoruz'' lafını bu doğrultuda yorumlamak gerektiğini düşünüyorum.
çarşamba günü çoook önemli bir schalke sınavı bizleri bekliyor. galatasaray'ın gerek iç saha gerekse de dış sahada oynamış olduğu önemli maçlarda, ama özellikle iç saha maçlarında gerçekten bir başka olmak kaydıyla, çok farklı bir şekilde maça konsantre olduğunu biliyoruz. bu maça kendini verme hali savunmada yapılan hataların da minimuma düşmesini sağlıyor. galatasaray için kilit nokta şu olacak; sneijder'in ilk yarıdaki gibi oyun kurucu gibi gözüken fakat sol çizgiye yakın oynamasından ziyade, ikinci devredeki gibi selçuk'a çok daha yakın oynayıp hücumla orta saha bağlantısını kurması gerek. eğer bunu başarabilir ve oyunda kendini çok daha fazla hissettirerek, oyuna ağırlığını koyabilirse; galatasaray oldukça rahat bir oyun sergiler ve istediğini alır.