2015-16 UEFA Şampiyonlar Ligi C Grubu 1.Hafta Maçı
21:45 Ali Sami Yen Arena
0 - 2
  • 326
    bugünkü maça şöyle farklı bir bakış açısı getirmek isterim.

    atletico madrid maçlarını arda var diye izlerdim. bu yıl arda gidince açmam diye düşünüyordum ama rakibimiz olunca ligdeki 2. maçları olan sevilla deplasmanı maçının bir bölümünü izlemiştim. maçı 3-0 kazandılar. sürekli deneyen, pozitif futbol oynayan llronte'li banega'lı reyes'li konoplayanka'lı gameiro'lu sevilla denedi denedi bu takıma gol atamadı. o maçtan sonra biz bu takıma gol atarsak şansa atarız diye düşünmüştüm. şu an o maçın özetini ve istatistiklerine baktım. sevilla tam 25 şut atmış, 7 isabet sağlamış.

    geçen gün yazdığım (bkz: galatasaray futbol takımı/#1814202) bu entry'de belirttiğim şutları isabetli atma ve isabetli şutları da gol atma sıkıntımız bu maçta da devam etti. bugün atletico madrid'e karşı 22 şut atıp 3 isabet sağlamışız. şutları dışarıya vurduktan sonra iyi oynamak da kar etmiyor. bu yüzden öncelikle bu şut sıkıntısını çözmemiz lazım. ben bol şut atan, sürekli deneyen oyuncuları (pino gibi her aldığı topu 40 metreden vuran gereksiz adamlar hariç) ve takımları severim. bu, o takımın bir şeyler için uğraştığını gösterir. lakin belki gol olur diye de sürekli şut deneyip, diğer hücum aksiyonları azaltmak doğru değil. o yüzden bu şut kirliliği düzeltilmeli. ya yerinde ve kaliteli vuralım ya da azaltıp araya pas veya kanat oyunu veya her neyse onu oynayalım. çünkü her maç 20 üzeri şut atan bir takımın maç kazanamaması çok garip.

    maçın 2.yarısında dönem dönem yapılan baskıyı beğendim. rakip atletico madrid değil de başka bir takım olsa çözülmesi çok muhtemeldi. peki hamza hoca, sana soruyorum, gol atmamız gereken mersin ya da osmanlı maçlarının 2. yarılarında bu dizilişi niye denemedin? kulağa saçma gelse de takım atletico madrid'e karşı orta sahada selçuk-sneijder ikilisi ile oynadı (hepimizin 3'lü orta saha oynamalı dediğimiz bir maçta, en kırılgan olabilecek orta saha). kanatlar yasin-podolski(sinan) ileride burak-umut. bu dizilişe rağmen torresli greizmanlı atletico'ya o kadar da pozisyon vermedik. yani gole ihtiyacımız olan maçlarda böyle bir oyun da denenebilirmiş. bunlar önemli.

    atletico madrid'in sevilla maçını da örnek göstererek bugünkü yenilginin bizi bu kadar sarsmaması gerektiğini söylemek isterim. şampiyonlar ligi'nden hala umutluyuz. olmadı en kötü avrupa ligi'ne gideriz ve zaten oradan da beklentilerimiz var. bugün takım, karalar bağlanacak kadar kötü oynamadı. atletico madrid'e 2-0 mağlup olmak kafayı kırmak için bir sebep değil. biliyorum, elbette tepkiniz sadece bu maç için değil ama biraz sakin olalım. hiç bir şey bitmedi. hatta yeni başlıyor. lig de avrupa da uzun maratonlar. daha neler neler değişir. o yüzden sizleri bugün özelinde biraz sakin olmaya davet ediyorum. en azından şampiyonlar ligi için. galatasaray'da çok bariz yanlış giden şeyler var ve bunlara elbette tepkimizi göstermemiz lazım. lakin ligde bir kaç hafta daha (mesela 8.haftaya kadar) sakin kalıp eğer işler gerçekten düzelmezse önemli tepkilerle yanlışları dile getirmeliyiz. merak etmeyin süper lig bu, hiç bir zaman çok geç olmaz. hafta sonu trabzon'u selçuk'suz da yener yükseliriz (bu arada selçuk da kafasını toplasın). yönetim istifa protestosunun arkasındayım ki zaten arkasında olmayan yoktur. ama her ne kadar çok ciddi eksikleri olsa da bu takımdan umudu kesmek bana doğru gelmiyor.

    merak edenler olabilir linkleri vereyim.

    sevilla - atletico madrid özet: http://www.ligtv.com.tr/...ico-madrid-mac-ozeti
    sevilla - atletico madrid mackolik verileri: http://www.mackolik.com/...ico-Madrid(30082015)
  • 327
    galatasaray – atletico madrid : 0-2 yakışmadı

    galatasaray, türkiye’nin avrupada iyi yönleriyle tanınan tek futbol markası olduğu için yakışmadı. yoksa perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.
    takımın güçlendirilememesi göreceli bir kavram. evet hala aynı fikirdeyim. takımın en önemli sorunu transfer sezonu boyunca alınamayan oyuncular değil, geçen sezondan beri takımda olanların formsuzluğu. bu listeye hamza hamzaoğlu’nu da ekliyorum. gerçi işin burasında “barut bitti komutanım” hikayesi gibi yazıyı bitirmek gerekir belki de. karışmasın en önemli sorun transfer başarısızlığı değil diyorum, yoksa eksiklerin yabancı sınırı kalkmışken tamamlanması açıklanamaz.

    yeniler içinde de ilk maçına çıkan denayer dışında formda olan yok.

    geçen sezondan bahsetmemin sebebi sadece 3 kupa aldık, daha ne istiyorsunuz basitliğinde değil. büyük baskıyla baş ederek şampiyon oldu takım. rahat kazanacağı maçlarda yaşadıkları strese rağmen hedefe yürüyebilmişti. takımın kaybettiği oyunculardan kim var ki bu sezon arayalım allah aşkına. bruma? dzemaili? sezon biter bitmez inter’e gitmek istiyorum diye tutturan melo? bu adamlar içinde sadece melo’nun katkısı vardı adam son gün inter’e gitti. ben transfer işlerini iyi bilmem ama akıl var mantık var, gideceği hesap edilip yerine adam hazırlanmalıydı? nasıl? arda turan atletico’ya gittiğinde küfür edenler şimdi melo için yönetime küfür ediyor. azıcık izan rica ediyorum.

    galatasaray takımının iki temel sorunu var. birincisi, güvenilen oyuncuların form durumları, ikincisi ilk 11 oyuncu tercihleri. ikisi de teknik direktörün sorumluluğunda. oyuncuları forma sokmak ve ideal kadroyu seçmek. bunu yazmak bile abes ama hatırlatmak gerekiyor. mesela kime hatırlatmak gerekiyor? istisnasız bütün takım dökülürken muslera’nın, sneijder’in kredisi var deyip hamza hocaya kredi vermeyenlere hatırlatmak gerekiyor.
    bir oyuncuyu seversin, sevmezsin bilmem. sebepleri bambaşka olabilir çünkü, kimseye neden seviyorsun, neden sevmiyorsun demem. ama iş galatasaray açısından çifte standarda girmemeli. muslera’nın, sneijder’in kredisi varsa hamza hamzaoğlu’nun da kredisi var. itiraz edecek arkadaşlara bir egzersiz vereyim: gözlerinizi kapatın ve geçen sezon prandelli’nin takımdan gönderilmediğini ve sezonu tamamladığını hayal edin. teşekkürler.
    futbolda kredi olmaz canım kardeşim. hata tabii ki olur. bir maçın bir anında hata olur. ama ligde 4 maç oynamışsın, şampiyonlar ligine gelmişsin hala form tutamamışsan sorun var demektir.

    gelin anlaşalım, doğrusunu yapalım. sezon bittikten sonra kredileri de sıfırlayalım. totemler için de geçerlidir bu. sezon biter geçen seneki totemlerin etkisi de biter. krediler de bitsin. ya ayrıca sanki bu adamlar bize avrupa kupası kazandırdı, neyin kredisi yahu.
    hakan balta orada oynar mı? oynayabilir, bunda çok tuhaf bir şey yok. ama balta’nın yanındaki emre çolak o kadar kötü oynadı ki, bütün planı alt üst etti. buna benzer bir dolu detaylı analizler, yorumlar okuyacaksınız zaten. bunların önemi yok ki.

    galatasaray kompakt bir takım olamadı bir türlü. ligde önde dörtlü hücum hattını takım taşıyamazken atletico karşısında üçlü hücum hattını taşıyamadı. ligde hiç gelmedikleri kadar savunmaya yardıma gelen şino ve podolski’ye rağmen.
    şino ve podolski bu takımın en önemli silahlarından, bu yüzden özellikle değineceğim. ikisi de çok etkisiz, formsuz. podolski’yi takımın taşıyabilmesi için bir jardel, bir hagi ve hatta bir sneijder katkısı sağlaması lazım. yoksa takımın sırtında bir yük olacak. sneijder de formsuz. hala kilolu. ne oldu? olcan kilolu olunca sorun oluyor da sneijder kilolu olunca ses çıkartmayacak mıyız? şino hiçbir zaman kilosuz olmadı ki zaten, adamın vücut formu böyle, performansını etkilemediği sürece sorun olmaz ama sezon başından etkiliyor. hamza hoca mı öyle istedi yoksa kendisi inisiyatif kullanarak orta sahaya gelip top çıkarmaya çalıştı bilmem. 2-0 gerideyken gereksizdi. şino en iyi olduğu işi yapmalıydı. ceza sahası civarında topla buluşup kaleyi bombalamalıydı. gol olur, kaleciden, direkten döner biri tamamlar yine gol olur, en kötü korner olur.

    muslera’nın dengesi neden bozuldu acaba? bugün yediği ilk gol eyvallah ama ikinci golde ne yaptı hakikaten? inanılır gibi değil. hatta ilk golü bile geçen sezonun muslera’sı yemezdi.

    ikinci yarının ilk 25 dakikasi ile mersin maçının ikinci yarısında takım büyük bir iştah gösterdi. nasıl olabiliyor ki bu? ilk devre uyuyup ikinci devre coşmak da neyin nesi? kardeşim o zaman sorun taktik falan filan değil. sorun mental. hadi atletico maçında ateşleyici olarak yasin girdi, mersin maçında ne oldu? golü yiyince takımın aklı başına geldi sanırım. takım aynı takım, hoca aynı hoca, rakip aynı rakip. 1 dakikada her şey değişiyorsa burada sorun başkadır.
    eğer, bütün maçları ikinci yarının ilk 25 dakikası ve miy maçının ikinci devresi gibi oynayacaklarsa takımın canı sağolsun. bunu söylemek kolay, çünkü herkes biliyor ki takım öyle oynarsa hem ligde hem şampiyonlar liginde tutulmaz.

    ben öyle komplo teorilerinden anlamam. o ona pas vermiyormuş, o onu sevmiyormuş falan filan. bütün sene yalan haber yapıyor diye küfür ettiği muhabirin sevmediği topçu hakkındaki habere anında inanıp gaza gelenler var. onlardan olmayın. insanlara bahşedilmiş muhakeme yeteneği diye bir şey var, onu kullanın.

    bir yerde kompakt takım dedim ya, hah o takım atletico işte. blok olarak gidip geliyorlar. kapandıklarında da orta sahada iyi top taşıyan ve forvette de hızlı adamlarıyla başarılı kontralar yapıyorlar. bu bütün avrupanın bildiği (daha doğrusu sandığı) korkutucu galatasaray deplasmanında oynadıkları futbol. içerde ve diğer deplasmanlarda başka oynayacaklardır.

    hamza hocaya bir hatırlatma: rijkaard da çok iyi niyetli, çok düzgün, çok kaliteli bir insandı. rijkaard da son zamanlarında hamza hoca gibi mutsuz bir tablo çiziyordu. allah sonunu benzetmesin.

    son söz: basketbolda “hedef maçımız değildi” oluyor da futbolda neden olmuyor? atletico bu gruptaki bütün maçları kazanabilir, sürpriz olmaz. o zaman biz benfica ve astana maçlarına bakalım.

    o kadar salladım yine geldim pollyanna taraftar profiline, karamsarlığı beceremiyorum ne yapayım.

    *
  • 328
    60larda bir gol gelseydi is degisebilirdi. örbegin poldi nin iskaladigi bir top var, sonrasinda da ayaginin yer takilip düstügü. bu aksam bir geri dönüs yapabilirdik, olmadi. maça henüz isiniamisken 7 dakika da ayni adamdan 2 gol yedik. ikincisi içine bir sey diyemiyecegim ama ilk gol bildigin calisilnis pozisyon. atleti bu aksam ayni pozisyonu 4-5 sefer denedi. griezkann a ayriyeten önlem alinabilirdi mesela. uzun lafin kisasi, si ana kadar elde edilen basarisiz sonuclarin en büyük sorumlusu yönetimdir! meiloya alternatif sartti. öyle veya böyle bir ön libero alinmaliydi. alinsa bu aksam h. balta o pozisyonda oynamak zorunda kalmaz ve adamini kaçirmazdi. ikincisi sag bek. ocaga kadar kim oynuycak bilmiyorum ama ocaktan sonra sabriyi görmek istemiyorum. sorumluluk almayan adamsan haz etmem! son olarak, abi gözünüzü seveyim bir forvet! ayakta durabilsin yeter..

    takimdan ümitliyim. benfica maclarindan 4 puan cikarabildikmi tur atlariz.
  • 329
    az önce izledim maçın özetini eğer biraz pollyanna isen ve maçı izlememişsen atletico'ya karşı üstün oynamışız bile denebilir ama yok tabi ki böyle birşey skoru buldular ve oyunu bize bıraktılar. maç için çok tepki var geneli haklı. hakan balta mantıksızdı mesela aynı şeyler chedjou için de konuşuluyor stoper bir adamı sırf tekniği biraz iyi diye öne çekmek takımı 1 seviye geriye çekmektir benim için. maçta iki goldede carole ve semihin hatası var. carole ikinci ligten gelip ilk defa böyle bir arenada oynuyor ancak yine de iki golde aslan payları onda olsa da telles'ten daha iyi bek. defansif olarak oyun olarak ilerledikçe iyileşti ofansif olarak ise kimse ile iletişim kuramadı. ancak umut'a kestiği mükemmel bir orta var ilk yarının sonlarında umut bulut değil de gerçek bir forvet olsa onu kesinlikle kaleye yollardı. ortanın sertliği yüksekliği kalitesi çok iyidi. gol atılsın diye yapılmış bir ortaydı ancak umut tabi ki yapamadı. burak yılmaz'a bu sezon olumlu bakıyordum karar aldım annesine, ayağına falan küfür etmeyeceğim diye etmiyorum da etmedim. lig için belli kıpırdanmaları vardı benim istediğim forvet özellikleri bunlar iyi bir defans arasında yine kayboldu, aptal tercihler yaptı. mesela sneijder'in önüne bırakamadığı iki tane top var bunların herhangi birini sneijder'e verebilse şu an farklı senaryolar konuşuyor olabilirdik. bunlar amatör düzeyde paslardı önüne bırakabilse dediğime bakmayın. sadece adamın arkasına değil önüne doğru topu açacaktı. hoca emre çolak'ı 11 başlatmış emre şanssızdı açıkçası benim de kadroya yazdığım bir isimdi, çıkarken ıslıklanmasını doğru bulmuyorum. emre'nin yerine yasin'i erken oyuna sürebilse belki etkisi yine aynı ölçüde olacaktı ancak tepkileri dindirebilirdi. denayer'i beğendim ancak pozisyon alabiliyordur umarım eğer onda da pozisyon bilgisi yüksek değilse ne yapacağı belli olmayan chedjou yerine hakan balta ile partner olmasını tercih ederim. sabri bizim bu boktan kadromuzda ne yazık ki üstü çizilebilecek bir adam değil. denayer ilk yarıda vurduğu kafa ve defanstan uçarak çıkardığı top ile ikinci yarı yaptığı bindirmeleri ile göz doldurdu. kesinlikle iyi oyuncu ancak ben stoper oynaması gerektiğini düşünüyorum yanında hakan balta ile. selçuk iki üç tane şut denedi ancak oyun kurma konusunda çok kötüydü. hamzaoğlu bunu gördü sırf bu yüzden sneijder'i 15 metre geri çekti. muhtemelen melo'yu sevmeyen tayfada selçuk'ta vardı bugün onun defoları ortaya çıktı. sneijder oyunu ikinci yarı kötü yönetmedi araya denenebilecek iyi pasları attı ancak ikiz kardeşler yetenekleriyle hepsini piç etmeyi başardı. podolski kanatta olmuyor. bunu bir kez daha gördük. kaleye yakın olduğu cepheden gördüğü an ise kesinlikle büyük tehdit. ilk vuruşunda yapılabilecek en kötü vuruşlardan birini yaptı. ikinci pozisyonda %100 lük gol şansını yaptığı ölü taklidiyle geri çevirdi. forvette oynatılırsa kesinlikle verimli olacak. bu adam hazırlık maçlarında ve osmanlı maçlarında topu alıp arkasında kaleyi görmek istiyordu. dönüp topla 10-15 metre dribbling yapıp çektiği çok düzgün şutlar var. iyi bir pivot santrafor ile second striker oynamasını dilerdim ancak ondan bizde olmadığı için birşey diyemiyorum. umut girdi hücum pres yaptığını falan sandı bir ara yeteneksizdi hala yeteneksiz. 10 yıldır burak bile birşeyler yapıyor saçmalıyor ama birşeyler deniyor umut hala aynı. sinan gümüş oyuna girdiğinde acemiliklerle başladı sonra yine ağzımıza bal çaldı. hoca burak ile kaybediyoruz umut ile zaten kaybediyoruz bırak kaybedeceksek sinan ile kaybedelim. maçtan sonra hemen 11 yaptım vallahi herkes umudunu kaybetsin ben kaybedemiyorum; http://galatasaray11.com/i/9075.jpg
  • 330
    maalesef galibiyete bir an dahi yaklaşamadığımız maç olması yönünden çok üzücü bir karşılaşma oldu. eskiden galatasaray yenilse bile sallardı, en azından taraftarına bir teselli verirdi, bu maçta bu yoktu işte.

    maçta atletico kalecisini ilk kez 15. dakikadan sonra kendi defansının verdiği pasla birlikte gördüm.
    ilk şutumuzu 25. dakika civarı sneijder taca yakın bir yerden vurdu.
    ilk ciddi pozisyonumuz devrenin bitimine yakın denayer'in kafa vuruşu oldu. top yan ağlarda kalmıştı. işte bütün bunlar durumun vehametini gösteren küçük notlardı. ilk yarı atletico kalesine dahi yaklaşamadık.

    ikinci yarı atletico otobüsü çekip kale önünde defans yapmak istedi. yaklaşık 10-15 dakika iyi bir baskı kurduk. podolski ile net bir fırsat harcadık. sonra simeone 2 tane hamlesini yaparak orta sahayı tekrar ele aldı. maçın sonunda da 2 tane daha net kaçırdılar.
    bana göre maçı kaybetmemizde şunlar etken oldu:
    1- fizik-kondisyon farkı. mesela oyuna sonradan giren yasin bile 20 dakika diri kalabildi. bizde ise takıma en son katılan denayer en hazır gözüktü. buradan avrupa'dan çok geri kaldığımızı görebilirsiniz.
    2- tabi ki simeone-hamza farkı. şimdi tek tek hamza hoca'nın hatalarından bahsedip uzatmak istemiyorum. simeone ise son derece kararlı, ne yaptığını bilen, oyuna doğru müdahale eden bir profil çizdi maç sonuna kadar.

    kısaca atletico çok zorlamadan maçı kazandı. prandelli laneti maalesef tekrar takımı sardı. sorun şu ki prandelli geçen seneki berbat başlangıcın sebebi değil sonucu gibi gözüktü bana. sorunlarımız zannettiğimizden çok daha kronik, çok daha büyük problemler.
  • 331
    maç hakkındaki tahminimi önceden yapmıştım. ( #1813529 )

    sağ olsun yazar arkadaşlar en ofsayt entrylerime soktular ama takımın beni yanıltmadığı maç olmuştur. hayalperest olmaya gerek yok. bu takımın bu grupta alacağı maksimum puan iki. dua edelim de sıfır puanla kapatıp fenerin rekoruna ortak olmayalım. işin kötü yanı bu takım bu çapsız ligde ikinci yarı toparlanır ve yine şampiyon olur. yine şampiyonlar ligine gider ve yine rezil sonuçlar alır. oynadığı son 6 şampiyonlar ligi maçını kaybetmiş ve bunların hepsinde rakibinden en az iki fark yemiş bir galatasaray'dan bahsediyoruz. artık avrupa maçlarına çıkmaya korkuyorum. nereden nereye.
  • 334
    ilk 25 dakikadaki oyun ve ortaya çıkan skoru düşündüğümüzde maçı rencide olmadan, 2-0 gibi bir skorla tamamladığımız için şanslıyız. ki ben atletico insafa gelirse 4, gelmezse 5-6 olur diye düşünmüştüm.

    kaybetmiş olmamıza üzülmüyorum, çünkü rakibin son yılların en iyi, en kusursuz takımlarından biri hani ve onlarla oynayacağımız maçlara da 0 puan yazmıştık. o yüzden bu maçı puansız kapatmış olmak normal sonuç.

    üzüldüğüm ve hazmedemediğim nokta ise skor olarak olmasa da oyun açısından rencide olmuş olmamız. koskoca galatasaray bir şey oynamıyor yahu. geçen sezonun 3 kupalı şampiyonu baya baya 90 dakikayı gram top oynamadan, sahaya futbol adına bir şey koymadan geçiriyor. gerçekleştirdiği ataklar tamamen doğaçlama, bir planı, bir mantığı, bir aklı yok takımın sahada.

    bunun tek sebebi ise yönetim ve hamza hamzaoğlu'nun kusursuz iş birliğiyle hem takıma hem taraftara mental olarak büyük çöküş yaşatmış olmaları.

    geçen sezonki efsane şampiyonluğun en büyük mimarlarından yasik kesik yiyor, boş pozisyonda topu kafayla rakibe indirip orta yaparken kaleci çalıştıran sabri zamlı sözleşme kapıyor, oyun kurması gereken selçuk rakibin içine gömülürken bu görevi podolski alıyor, zaten orta sahasız başlanan takıma 2-0 geriye düşünce emre-umut değişikliği yapılıyor ve orta saha allah'a emanet ediliyor vsvsvs. sahada ruh gibi dolaşan burak'a ise el mahkum katlanmak zorunda kalıyoruz. neden? çünkü sezona burak-umut forvet rotasyonu ile başladık.

    o yüzden bu kadar büyük yanlışlarla başlanan sezonda doğru işler yapmak imkansız.
  • 337
    bende maçı izledim sahada ki futbolcularımız da. aramızda ki fark benim televizyondan izlememdi. bir şeylerin olmamasının en önemli nedeni yama yapmaya çalışmamız. kesici orta saha yok defansdan oraya adam çek. sağ bek yok stoperden oraya adam çek. kanat yok forvetten oraya adam çek.

    artik şikayet etmekten yoruldu bu taraftar. çözüm istiyor. senin evinin çatısı su akitirken sen çözüm olarak kova koyamazsin. bunu yapiyorsan bu geçici bir çözümdür. ama o çatıyı onarman için vakit varken sen hiç birşey yapıyorsan bu sorumsuzluktur.

    savaşan mücadele eden canını disine takan adam bulmak bunu yapmalarini istemek pek tabii beklentimiz. eyvallah her maç galibiyet alamayabilirsin ama bu düzeni olusturan da sizsiniz mevsimler geçiyor siz hücuma gidene kadar biraz gayret gormek istiyoruz baska bisey degil..
  • 338
    bulunduğum ülke arabistan'da otelde 9 türk kanalı var tam alkolsüz biramı ve çerezimi aldım şöyle keyif yapalım der demez trt denen kanal uydudan şifreye girdi. peşine bir de gol haberi geldi. 12 saat güneşin altında pestil olmuş halimle göz kapaklarıma karşı direnirken sinirden uyku muyku bırakmamış maç.

    ikinci yarı iyiydik falan okuyorum yapmayın gençler umutlanıyorum.

    ''umut bulut en büyük kötülüktür çünkü işkenceyi uzatır'' nietzche
  • 341
    her futbolcu hata yapar, sorun bir hatayı sürekli yapmaktır. mesela sabri sürekli ama sürekli yanlış tercih yapmaktadır. selçuk sürekli ama sürekli yavaş oynamakta, geç karar vermektedir ama galatasaray' ın bence asıl problemi ne sabri' dir ne selçuk, ne semih, ne burak. bir ezberimiz var; burak sırtı dönük top alamıyor o yüzden pozisyon bulamıyoruz. peki van persie bunu yapabildiği halde hollanda neden türkiye' ye karşı pozisyon bulamadı?

    bir takımda tüm dişliler işlerse ancak hangi dişlinin sıkıntılı olduğunu görebilirsin bana göre. bence asıl sorun daha büyük ve daha genel; galatasaray' ın 2 senedir topu rakipten nasıl alacağına ilişkin bir planı yok ve top kendisindeyken oyuncular, topu ayağında tutan adama hiç yaklaşmıyorlar.

    15 eylül 2015 gs atm maçında baskı kurman lazım ancak topu alamıyoruz rakipten. hadi atletico yetenekli kabul. biz osmanlıspor' dan da topu alamadık ki bu sezon. pres yapıp kendimizi yoruyoruz ama hiçbir şekilde etkili değil pres. bir kere benim futbol anlayışıma göre savunmayı öne çıkarıp alanları daraltmadan pres filan olmaz, yani etkili olmaz. zaten sneijder, burak, yasin, poldi top çalmayı bilen adamlar değiller. iyi niyetle de koşsalar topu sana kazandıramazlar. ya rakibi uzun oynamayı zorlayıp uzun topu alacaksın ya da rakip kısa paslarla çıkmaya çalışırken rakipten top çalabilen adamların sayesinde pres altında kalan rakibin dengesiz paslarında araya girip top çalacaksın. dün sadece bir kez benim dediğim şekilde selçuk bir topa girdi, atağa çıkacaktık yasin' e faul yapıldı ve kart çıktı rakibe.

    kimilerine göre barcelona' da busquets yeteneksiz bir adamdı ilk başlarda. şimdi değerini herkes anladı tabii de başlarda ''barcelona alt yapısındaki çocuk messi olamazsam busquets olurum diyor'' gibi yorumlar yapılıyordu sanki busquets olmak kolaymış gibi. koşmak tabii ki önemli ama mesele sadece koşmak değil, pozisyon almak, sezgilerinin iyi olması ve top çalmayı bilmek. arda' nın rakibin ayağından topu alma becerisi, bizim orta sahamızdaki oyuncularının tamamından(hamit hariç) fazla mesela ki arda' nın görevi o değil. rakibe atılan pasta ayağını o topa sokup o topa dokunabilirsen top çalarsın ancak yoksa rakibin karşısında gölge gibi durursan topun sana geçmesinin tek yolu rakibin atağı sonlandırmasıdır.

    galatasaray' ın bana göre sorunu oyunculardan önce oyun yapısı ve planıdır. topu nasıl rakipten alacak ve rakip kaleye nasıl gidecek? şu an sadece yasin' in bireysel çabasıyla rakip kaleye gidebiliyoruz çünkü.
  • 342
    maçın tek güzel olayı istisnasız koreografi idi. maça dönersek kesinlikle yanlış bir kadroyla hamza hoca kendi ipini resmen çekti.athletico set oyunu oynayan bir takım.hücum anlamında bu kadar zayıf çıkmak yanlıştı.zaten 2. yarı 2 li orta saha dönerek hem çok fazla pozisyona girme olanağı bulduk hem de daha az pozisyon gördük. takım da topu ileriye taşıyan tek adam yasin'in yedek kalması ise gerçekten hayret verici.yasin'in maç sonu açıklamalarında ki çaresizliği ise gerçekten üzücü.podolski'nin yetersiz olduğu gibi elinde ki kadroya rağmen oynatmanı anlarım fakat bu adamı ligin başından beri kesinlikle sağ kanatta verim alınamadığını görmemesi gerçekten ilginç.zaten ilerliyen dakikalar da sola geçti kendisi.

    emre çolak ise bu saatten sonra ben verim alınacağını düşünmüyorum.bir nebze dün hamza hoca onu dün kendi elleriyle yaktı ve taraftarın önüne attı.madem 3 lü orta saha ile maça çıkacaktık neden emre yerine jose oynasa çok daha iyi olabilirdi.denayer ise yönetimin en büyük hatası.keşke opsiyonu ile alınabilseydi.city'nin oyuncuğu opsiyonu ile vermemesinin sebebi bir nebze dünkü maçta ki kumaşında belli etti.yasin ile sağ tarafta gerçekten çok iyi anlaştılar.ligde kesinlikle sağ tarafta kendisi ve yasin hattı bozulmamalı.bana nedense sebastien perezi hatırlattı oyun tarzıyla.

    athletico baş müdavimi diego simeone'nin nasıl zeki bir hoca olduğunu , oyun bir anda kendileri için tersine döneceği dakikalarda gabi'yi alarak tüm sorunu çözdü.bütün takımlara uyguladığı kaba tabirle salağa yatma modunu dünde gerçekleştirdi.öyle bir taktik ki bu bir an ben bile gol atacağımızı sandım yada istedim.

    umut bulut gerçekten arkasında çok büyük torpil olduğunu düşünüyorum.kişiliğine sözüm yok yalnız şu kadroda halen 11 şansı bulması kendisinin değil yönetimin, teknik direktörün ayıbı.

    olayları özetlemek gerekirse bu hafta ki trabzon maçı hamza hocanın dönüm noktası bunu kendi belirleyecek fakat ben ömrünün çok olcağını sanmıyorum.bu yönetim kendisini yakmayıp olayı hamza hocaya yıkacak gibi gözüküyor.
  • 343
    maçla ilgili uğur meleke, ali ece, bağış erten ve demirkol'un köşe yazılarını okudum, saha içi ve dışı çok güzel noktalara, bizlerin de şikayetçi olduğu yerlere parmak basmışlar. ama spor medyasına görüşlerine değer verdiğimiz, yeri geldiğinde da gayet cesurca sallayabilen bu adamlar bile, burak ve umut bulut gibi oyunculara cesur şekilde kalitesiz diyemiyor, hamza hoca'nın da dediği gibi spor basını ve yorumcular bu adamlara asla ve asla bizim düşündüğümüz gözle bakmıyor, bu bana ilginç geliyor, acaba cidden biz mi anlamıyoruz bu işten, tezcanlı mıyız diye düşünüyorum, gayet de haklıyız gibi geliyor aslında ama bilemiyorum.

    benim değinmek istediğim başka bir konu var aslında bu maç özelinde. maç bitince herkes atletico'ya saygısını dile getirdi, ne denli organize oldukları, uyumlu oldukları konuşuldu. resmen 2 gömlek kalite farkı var arada, bu çok net, ama niye böyle ve biz hala niye böyle kalmasına müsade ediyoruz sorguluyorum. yavaştan dillendirilmesi gereken şey, kalitesiz bir futbol ülkesi olmamız. yani yıllardır tek bir beklentim var, kupa mupayı çoktan geçtim, maç öncesi veya sonrası, herhangi bir hocadan oyuncudan bunu duymak. biz bu futbola karşılık veremiyoruz arkadaş, ve kabul etmiyoruz ısrarla. hala daha dünkü maçın ikinci devresinde kurduğumuz baskıyı önemsiyorlar, ben zerre önemsemiyorum, adamlar resmen rölantiye aldı maçı, istediği zaman da kesti gayet baskını. senlik hiç bir pay yok yani ortada.

    futbol dışında hobisi olmayan ülkede, bu denli taraftar ilgisizliğini kimse tartışmıyor ama gözlerine sokma zamanımız geldi bence. alınan paralar inanılmaz ama inanılmaz fazla. oyuncu maaşından forma fiyatına, bilet fiyatından digiturk'e, bu denli karşılığı olmayan miktarlar kabul edilemez. lafa gelince biz avrupa deviyiz, eksiğimiz yok kimseden, sahaya gelince "zaten bizim rakibimiz madrid, barcelona,bayern değil" ama para almaya gelince çıtanı onlarla aynı tutuyorsun! ya da kura çekilince dayılanmayı biliyorsun, veya transfer döneminde gözünü sadece bu takımların eskilerine dikiyorsun! şu yalanlara kanmaktan bıktık artık, 3 kupalı takım laflarıyla falan güya gaz veriyorlar, sahaya çıktığın dakika bitiyor bütün havan. maç sonu hala daha realiteden uzak gazlamalara devam ediyorsun. çıkıp seviyesini kabul eden, taraftarından özür dileyebilen bir hoca/oyuncu istiyorum, yuhalayan taraftara laf eden değil. zaman zaman avrupa kulüplerinin pr çalışması videolarını izliyoruz, keşke biz de şöyle bir şey denesek, burak yılmaz'ı, hamza hoca'yı falan bir gün sıradan taraftar gibi stada maç izlemeye giderken kameraya çeksek. görmek istemiyorlar ama ciddi anlamda avrupa futboluyla aramızdaki makas açılıyor, ligde bizle anadolu takımları arasından çok daha büyük bir fark var bizle onlar arasında.

    normal bir futbol ortamı olsa, biz de 4-5 yıllık oturmuş bir kadrosu olan bir futbol takımıyız. bu süre içinde 3 şampiyonluk, 4 yıl üstüste şampiyonlar ligi tecrübesi olan bir takımız. dün atleticoyla çok net başabaş oyun oynayabilecek görüntü kağıt üstünde. ama biz bu 4-5 yıllık süreçte malesef 4 farklı hoca, 3 farklı yönetim kurulu gördük ve inanılmaz kaoslar içindeyiz. çok basit bir sorum olacak, bunca yıldır selçuk ve sneijder'in yaptığı bir verkaç hatırlıyor muyuz? yani yıllardır beraber oynayan oyuncularımız arasında zerre bir alışkanlık, uyum görüntüsü var mı? normalde biz de hedefimizi çizerken, düzenli olarak şamp ligi oynayıp her sene üstüne koyarak gitmek istiyoruz. aysal-terim ortaklığının müthiş işlediği dönemki hislerimi hatırlıyorum, biz ilk yılda çeyrek final yaptık, şimdi türk mantığı seneye yarı final isteyeceğiz ve pek tabi kolay gelmeyeceği için eleştiriler olacak diye korkmuştum. meğerse bu hissiyat bile gurur duymam gereken bir şeymiş, biz her yıl geriye gittik şaka gibi. zirveyi ilk yıl gördük yani, biz işte böyle tersten giden inanılmaz saçma bir ülkeyiz.
  • 344
    2.yarı bir çok gol pozisyonu kaçtı. bunlardan 2'sinin gol olması çok da zor değildi ama forvetimiz yok, bitiriciliği yüksek diye pohpohladığımız alman panzerimiz de güçsüzlüğünden dolayı bitik gibi görünüyor. eğer beklenen goller atılsaydı bu kadar büyük tufan kopmazdı kamuoyunda. takıma karşı bir umutsuzluğum yok, futbolculara karşı var. mesela bir forvetimiz yok. mesela bir önliberomuz yok. bu mevkilere 2 tane güzel zımba gibi futbolcular alınsaydı, bu kadar umutsuz olmayabilidik. grubu 3. bitireceğimize inanıyorum ayrıca.
  • 346
    hamzaoğlu savunuları sırasında ağız birliği edilmişçesine atletico'ya ezilmediğimiz, başa baş bir futbol oynadığımız iddia edilen maç. maç 2-0'a kadar atletico'nun tartışmasız hakimiyetinde geçti, ondan sonra ise madrid aktif dinlenme uygularken bizim topçular ayaklarında topla sağa, sola koşturarak maçı bitirdiler. henüz maç bittiğinde hamzaoğlu'nun basın toplantısında "2-0'dan sonra atabilirdik" diyeceğini bildirdiğim ev ahalisinin, "yok yapmaz" demesine karşın haklı çıkmam ise o anki sinirimi geçirememişti.
App Store'dan indirin Google Play'den alın