sanırım giriş entrysi nedeniyle gereğinden fazla celallenmiş taraftar grubu. aslında
galatasaray'ı doksanların ikinci yarısından itibaren daha net bir şekilde takip etmeye başlayan arkadaşları anlamak lazım. devamlı kazanan, kazanarak büyüyen bir takım var orada ve insanda ister istemez her sene şampiyon olma gerekliliği duygusu
default mode haline geliyor. bence bunda sorun yok, gayet anlaşılabilir. ancak aynı anlayışın bu arkadaşlar tarafından daha üst yaş gruplarına da gösterilmesi gerekiyor.
prekazi'nin
ettori'yi avlamasını
youtube'dan seyredip hüngür hüngür ağlamakla canlı izleyip kafanı nerdeyse tavana vurduracak bir duygu seline kapılmak aynı şey değil. aynı şekilde bütün 14 yılı şampiyon olmadan geçirenlerle benim gibi son bir kaç senesine denk gelenlerin duyduğu ızdırabın ölçüsü de kıyaslanamaz. sen nasıl yirmi sene sonra bugünkü
barcelona'yı çocuğuna anlatırken duyacağın heyecanı, o çocuk asla senin kadar yaşayamayacaksa kırk sene öncesinin
ajax'ı, seksenlerin yirmibirinci yüzyıl futbol oynayan
dinamo kiev'i,
sacchi'nin,
capello'nun
milanları bugünün
barcası ile
derwall'in,
denizli'nin
galatasarayları da,
terim'in
galatasaray'ı ile mukayese edilemez. biraz empati ile çözeriz bu işleri ama önce
cüneyt kaptana kulak vermek gerek...