• 103
    öğrenci halimle cebimde para olmadığı ve benim gibi öğrenci arkadaşlarıma yük olmamak için ankara kızılay'da ankaralı aslanların izlediği bir yerde izlemektense evde izlediğim maç. maç sonu arkadaşlarımla konuştuğumda keşke gelseydin ortam çok güzeldi demeleriyle kupa sevincim gölgelenmişti. yine de odamda beşinci golün ardından yerde tepinerek sevinmemle güzel hatırlayacağım finaldir.

    (bkz: tarihte bugün)
  • 104
    kısa dönem askerliğimi yaptığım kars-sarıkamıştaki birliğimdeki son akşamımda izlediğim maçtı. askerliği bitirmek üzere olmanın mutluluğu içinde ve sarıkamışın o efsane soğuğunun psikolojik etkisiyle halen giyilmekte olan içliğin içinde ne güzel bir akşamdı.

    goller öyle üstüste gelmişti ki , bizim takım yıllarca feneri 'ağzına kadar açmanın' kilidinin hızlı oyun+doğru pas+tatava yapmadan sadece gol vuruşu diye özetleyebileceğimiz formülde olduğunu o gece anlamıştı. tabi ki ribery sayesinde. hakan şükür'ün bile skora olan şaşkınlığını gol sevincindeki abukluğuyla afişe ettiği bir maç izlemiştik.
    ilker yasin'in her zamanki gibi fb tvden anlatır gibi anlattığı, skorun nasıl dönebileceğini sık sık tarif ettiği, fenerin golünde başka bi sevindiği o gece hayatımın en mesut uykusunu uyumuştum.

    ertesi gün kışlanın kapısından toplanma yeri olan sivas'a otobüsümüz hareket ederken, askerliği bize ızdırap haline getiren, bölükteki galatasaraylıları ayırıp fenerlilere ''gülün bunlara'' diyen fanatik fenerli bölük komutanına pis pis bakıp gazetenin spor manşet kısmındaki ''5-1''i en net görebileceği şekilde açmam da en güzel askerlik anımdır.
  • 105
    bir takım aşk acılarının pardon gözüme toz kaçtı ile geçiştirilemeyecek hale geldiği bir dönemde oynandığı için pek de bir bok anlamadığım efsane maç. gerçekten iyi bir fenerbahçe'ye karşı 5 tane yuvarlamak gibi pek de alışkın olmadığımız bir hadiseye imza atmıştık.

    ilk defa bir kıza "açıldığım" haftanın sonunda meşale savaşlı derbide beşiktaş'la yenişememiştik. aradan 15 sene geçti ve hala farklı kişiler sağolsun reddedilmenin her türlüsünü yaşattılar, yaşatmaya devam ediyorlar ve muhtemelen de edecekler.... gerçekten hayatın herhangi bir alanında yakalansa üstad seviyesine çıkartacak bir istikrar...

    bu hayatta yüzümüzü güldüren ilk göz ağrımız galatasaray'ımız da aynı istikrarla derbilerde bizi kahretmeye devam ediyor. tıpkı ender gelişen ossasuna atakları gibi arada sırada bu konularda umutlanmam gibi galatasay'ımız da 3-4 yılda bir aldığı derbi galibiyetleri ile yüzümüzü güldürmeye, maç kazanamasa da kadıköy'de kupa kaldırıp gelerek mutluluktan uçurabiliyor falan...

    yıllar yılı her derbi öncesi ayrı bir bunalım yaşardım. zaten normalde de bunalımla kucak kucağa yaşayan biri olduğum için ekstra çabaya gerek kalmazdı. ama nispeten normal olduğum derbi önlerinde de bu maç öncesi içinde bulunan ruh halini düşünüp yine darlanırdım ister istemez...

    bugün yine bir derbi günü. bu aralar ayrı bir bahar havalarındayım. yine ender gelişen ossasuna atakları misali bir dönemden geçiyor olduğunu bilse de adını umut koyup oynamaya devam ediyor gönül. "öğrenilmiş çaresizlik" bütün gün omuz temasında dolanmanın aslında yeni bir reddedilmenin de bir omuz kadar yakın olduğu anlamına geldiğini fısıldasa da sineye çekip bişeylerin peşinde dolanmaya devam ediyor...

    aslında kederli cümlelerde soluklanılsa da aslında gayet neşeli günler gösterimde şu an. ve dediğim gibi çok istisna bir durum benim için...

    2 kasım 2018 galatasaray fenerbahçe maçında da istisnanın kralını yapıp içinden geçicez fenerbahçe'nin...

    *
  • 107
    daha önce de hakkında askerlik günlerimle bağlantı kurarak entry girdiğim maç, fakat bir konuyu daha doğrusu maçla ilgili hafızamda kalan noktayı atlamışım. o da hakan şükür'ün gol sevinci! ya rabbim, tamam insan işler hiç beklemediği kadar iyi gidince bir afallar bir şapşırır falan ama, atılan bir gole bu kadar mı kötü sevinilir ya da sevinilemez!

    maçı izlediğinizde bana hak vereceksiniz ve bir kez daha anımsıyacaksınız bu grotesk sevinci. ilkokul öğrencisinin ilk karne heyecanıı gibi te allahım ya!
  • 112
    efsane ötesi bir maçtı. daha önce de denildiği gibi 5 kere gidip 5 gol atmıştık desek abartı olmaz herhalde. hatta birini hakan önce kaleciye sonra deniz barış'a çarptırıp atmıştı bilardo misali. en güzeli ise ribery'nin galatasaray formasıyla attığı tek gol o maçta gelmişti. ferrari gibi adamdı.

    eğer o fener balı dediğimiz hadise devreye girse ya da mondi standart bir oyun oynasa bu maçın 5-5 falan bitmesi lazımdı. üstüste korner vuruşlarında mondragon'u bir türlü geçemeyen luciano'nun en son "ben bükemediğim bileği öperim" dercesine gidip mondi'yi tebrik etmesi ayrı kalmış hafızamda. büyüksün mondi!

    üst komşumuzun küçük çocuğu maçtan önce kapıya gelip "conte abi 5 tane kızkaçıran aldım size attığımız her golden sonra bir tane patlatacam" demişti. skor 3-1 olunca da sözünü tuttu hergele ama 4 tanesini ertesi gün mahallede patlatmak zorunda kalmıştı garibim. çocuk işte.
  • 113
    bakmayın maçın 5 -1 bittiğine. maçın ilk devresi 3-0 bitecek iken son dakikada atıp 3-1 yaptılar ve maçta da bize nazaran daha etkiliydiler. bize verilen tribün (olimpico yu bilenler için anlatıyorum) numaralı ile hemen sağ tarafındaki kale arkası, rakip ise karşı kapalı tribün ile kendilerine göre sağdaki kale arkasında toplanmıştı. bilet fiyatları değil 2005 senesi, şuan için bile yutkunduracak cinstendi 100 ve 150 tl olarak.

    neyse efendim ne diyorduk devreye tam 3-0 ın rahatlığı ile girecek iken gelen gol ile fb takımı umutlanmıştı. bizim tribün koridorunda ise herkeste bir gerginlik kendini belli ediyor ve fb ye karşı 1989 ve 1990 da yıllarında 3-0 ve 2-0 dan verdiğimiz maçlar akıllara geliyordu. birbirimize bakıp "ulan kesin koyacaklar ilk 10 dk içinde bir tane, sonra zaten gerisi gelir" temalı korku senaryoları yazmaya başlamıştık bile. 2.yarının başlaması ile khalkedonlular hücuma başladılar ve maç resmen mondi ile onların arasında bir düelloya dönmüştü. ha yedik ya yiyeceğiz derken, mondi yine imkansız bir top çıkardı. o top çıktıktan sonra 2 fbli topçu yerdeki mondi yi tebrik ettikleri an dedim ki içimden" tamam lecce aldık oğlum kupayı, bunlar pes ettiler bu pozisyondan sonra" geçirdim. çok geçmeden zaten 4. gol ve sonrasında da 5.gol geldi.

    kupa töreninin bizim tribünün önünde olması, maç sonu eğlencesi çıkışında yolda denk gelinen rakip tribün fertleri ile karşılıklı hücumlar ve en sonunda güzel semtimiz bostancı da fbli olduğu bilinen dürümcüde tüm tayfamızın şampiyonluk yemeği eşliğinde mini kutlamamız ile kapanışı yapmamız. güzel ve tekrar yaşanılması gönülden dilenen bir gündü.
  • 119
    faryd aly camilio mondragon' un kariyer maçlarından biriydi. kalede mondi değil de bir başkası olsa 5 - 5 veya 6 - 6 falan bitebilirdi. yine de tarihî farklar arasında yer alması açısından güzel bir derbi olmuştu.

    franck ribery' de geçirdiği yarım sezon ile ağzımıza bir parmak bal çalmıştı. bir de gheorghe hagi' nin teknik direktör melekelerini sorgulama açısından da önemli bir mücadele olmuştur. fark açıldıktan sonra azıcık daha cesur olsa 6, 7 yapabilirdik.
  • 121
    6 kasım 2002 fenerbahçe galatasaray maçı‘nın rövanşı diyebileceğimiz maç olmasına rağmen underrated kalmış maç olarak tarihteki yerini almıştır.

    adamlar 18 senedir 6. bitirdiği sezonu kutlarken biz, sonunda kupa aldığımız tarihi galibiyetin gününü bile hatırlayamıyoruz yeri geliyor.

    ayrıca maça dair hep ribery’nin performansı öne çıksa da maçı, ilk yarıda koparan 1 gol - 2 asistlik performansıyla necati ateş ve maç boyu efsane kurtarışlarıyla kalecilik resitali sunan mondragon olmuştur.
  • 122
    türkiye kupasında alınmış en farklı derbi zaferi.* franck ribery'nin galatasaray formasıyla sahip olduğu tek golünü kaydettiği, necati'nin trequartista gibi oynadığı, hakan'ın -ki spiker ilker yasin de kendisinin hakkını teslim etmiştir- attığı ilk golündeki kontrolünün görülmeye değer olduğu, kısaca muhteşem bir galibiyettir.

    maç, tarihi fark kadar, faryd aly camilo mondragon'un da bir alay gollük pozisyonu savuşturmasıyla da önemlidir. bu yüzden mondi maçın yıldızıdır. 5-1 biten bir maçta bir kalecinin maçın yıldızı seçilmesi de pek emsali görülmüş şey değildir.

    uefa kupası zaferimizi küçümseyen ve o minvalde konuşan aziz yıldırım ve şürekası için ibretlik bir maç olmuş, maçtan bir gün sonra te5adufun boyles1 yazılı tişörtler galatasaray storelarda satışa çıkmıştır. 100. yılımızda şampiyon olamadık ve bence bu biraz sıkıntılı bir durum oldu, telafisini ise ezeli rakibi epey farklı bir şekilde, hem de neticesi kupa olan bir maçta yenmeyi başardık. sezonu çifte kupayla tamamlayacağı öngörülen fener için kötü bir şey oldu bu.

    ne yazık ki tişörtlerin görsellerini bulamadım. 15 senede yok mu oldu ne oldu, internette 144p bile olsa bir görsel yok malesef.

    https://img.letgo.com/...jpg?impolicy=img_600

    şöyle bir şey buldum, ancak benim hatırladığım daha farklıydı.
  • 123
    franck ribery sik fenerbahçe'yi metaforunun gerçeğe dönüştüğü unutulmaz derbi. 4-1 kazandığımız 26 temmuz 1998 fenerbahçe galatasaray maçından beri fenerbahçe'ye 3 fark atabildiğimiz tek maçtır. 5-0 kazandığımız 18 aralık 1960 fenerbahçe galatasaray maçından sonra en farklı kazandığımız fenerbahçe maçıdır aynı zamanda.

    istatistiksel olarak her anlamda unutulmaz bir maçtır. ancak gel gelelim kim olduğunu bilirsin sen abimizin 2 gol atması sebebiyle bugün kimse anmamakta, anamamaktadır. o da ayrı bir konu...

    dengeli sayılabilecek bir başlangıcın ardından 15 ve 23. dakikalarda iki baskın golüyle bir anda 2-0'ı bulmuştuk. bu dakikadan sonra fenerbahçe dalga dalga gelmiş ancak faryd aly camilo mondragon'u bir türlü geçememişti. bu yoğun baskı arasında fenerbahçe defanstan çıkmaya çalışırken kaptığımız topta deniz barış'ın son temasıyla 3-0'ı bulmuştuk. devre biterken luciano'nun attığı gol "o kadar da olsun" dedirtmişti.

    ikinci yarıya başlarken hagi orhan ak yerine uğur uçar'ı alarak başlamıştı oyuna. fenerbahçe de van hoijdonk yerine selçuk şahin'i almıştı. daum'un fenerbahçe'si ikinci yarıda tempo yapmaya devam etti. hafif sakatlığı olan ribery'nin yerine sabri'yi, forvetten de necati'yi çıkarıp orta sahaya hasan şaş takviyesiyle oyunu dengelemeye çalışmıştık. fenerbahçe yine de pozisyon bulmaya devam ediyordu ancak bazen mondragon, bazen de tarih boyunca her derbide fenerbahçe'den yana olan şans faktörünü bir türlü geçemiyordu. 70. dakikada artık iyice ileriye gömülmüş olan fenerbahçe savunması yaran cihan'ın havadan gönderdiği ara pası oldu. kim olduğunu bilirsin sen usta işi bir şekilde terbiye ettiği topu tertemiz bir şutla ağlara göndermişti.

    bu bitime 20 dakika kala gelen bu golle iki takım da oyun disiplininden kopmuştu. fenerbahçe ne ileri gidebiliyor ne de geriye çok gelebiliyordu. galatasaray da atak yapıyordu ama skorun rahatlığı baş göstermişti. tarihi fırsat kaçıyor mu derken maçın son anlarında sol kanattan atağa çıkan ergün penbe futbol hayatındaki ikinci isabetli ortayı yaptı. tam penaltı noktasının üzerinde topla bomboş buluşan kim olduğunu bilirsin sen kontrol ettiği topu fake ile ıska arası bir vuruşla köşeye gönderip skoru tayin etmişti...

    o dönem şimdiki gibi istatistikler tutulmadığı için net bir bilgi yok. ama özellikle ilk yarıda sadece 3 kontraatak yapıp 3 gol atmış, kalemizde sayısı belirsiz pozisyona rağmen bazen mondragon, bazen defans, bazen şans faktörüyle golü yememiştik. luciano'nun attığı gol artık gora'daki futbol maçında kaleyi büyüten gol gibiydi neredeyse...

    ikinci yarı başlarken orhan ak - uğur uçar değişikliği birbirinin muadili bir değişiklikti. ancak ribery'nin yerine sabri değişikliği, hele bir de fovetten necati'nin yerine hasan şaş'ın girmesi aradan geçen 15 yılda bile bu maç konuşulurken illa ki bir eleştiri konusudur. kumandan hagi'nin teknik direktörlüğü için sorgusuz sualsiz korkak diyen biri varsa, referansı bu maçtır.

    işin aslı ribery'nin hafif bir sakatlığı vardır ve dalga dalga gelen fenerbahçe iyiden iyiye tüm hatlarıyla öne doğru kaymaktadır. burda galatasaray'ın kontraatak arayacağı bellidir. hal böyleyken hafif de sakatlığı olan ribery'nin yerine defansif özellikleri de olan ve hemen hemen aynı sürate sahip sabri sarıoğlu girmiştir oyuna. necati-hasan şaş değişikliği ise tamamen orta sahaya top hakimiyeti ve tecrübe kazandırmay yönelik bir hamleydi. eleştirilebilecek bir hamle haline gelebilmesi ise ancak maçın bitmesinden sonra mümkün olmuştur. 3-1 önde olduğun derbi maçta, rakibin dalga dalga gelirken "nasılsa atamıyorlar" diye oyuna müdahale etmemek cesaretten bir tık ötesi olurdu. maç bitip fenerbahçe gol atamadıktan sonra çıkıp sallamak da biraz kolaycılıktır.

    hagi'nin bu maçta yapmadığı için eleştirildiği şeyi fatih terim 6 kasım 2002 fenerbahçe galatasaray maçında yapmış, rakibin oyun düzenindeki değişimlere rağmen taktiğini bozmayarak maçın 2'den 6'ya doğru gitmesine sebep olmuştur. ancak hem skor, hem de galatasaray'ın nispeten daha az pozisyon bulup çok gol atması sırf bu hamleleri gösterip hagi'ye laf söylemek için çıkış noktasıdır.

    aynı hagi 2. yarı hiç değişiklik yapmasa ve fenerbahçe skoru 3-1'den 3-3'e hatta 3-4'e getirseydi bu sefer de oyuna müdahale etmiyor diye eleştirilecekti. o da bambaşka bir konu...

    ayrıca maçın hem haftaiçi saat 9'da oynanması, hem de açık kanalda yayınlanması sebebiyle olimpiyat stadı'nın 3'te 1'i falan ancak dolmuştur. özellikle 4. golden sonra da fenerbahçe tribünü haklı olarak çıkmaya başlamştır. bizim tribünde çok büyük bir aslan çizimi de taraftarımıza eşlik etmiştir.

    bir de fenerbahçe resmi sitesi cimbom'a koymaya az kaldı diye bir haber girmişti bu maçın oynandığı günün öğlen saaterinde. bir yandan eğlence, bir yandan maç hazırlığı var gibilerinden bir cümlesi de vardı bu manşetin. fenerbahçe'nin 22 yıllık türkiye kupası hasreti bir sonraki seneye devretmesi bir kenara yedikleri 5 gol de yanlarına kalmıştı.

    (bkz: hevesi kursağında kalan kulübü)
  • 124
    hayatımda 90 dakikasını net olarak hatırladığım ilk maç. daha önce maç izlemişimdir muhtemelen ama hafızamda yer edinen ilk maç buydu. 100.yıl formamız ile ribery'nin gol sevincini hiç unutamayacağım ömrüm boyunca.
    dileriz 16 yıl sonra yine bir 11 mayıs akşamı sevince boğuluruz.
    maçın geniş özeti için : https://www.youtube.com/watch?v=nb2a7kpaV1k
  • 125
    100. yılımızda oynadığımız ve o sezona dair akıllarda pek bir şey kalmayan günlerdeki istisna galibiyet. maçın yıldızı 5 gol atıp 4 farklı galibiyet elden eden takımımızın kalecisi mondragon.

    uefa kupası zaferimize laf atan aziz yıldırım'ın fena mors olduğu maçtır aynı zamanda. türk futbolunun hala daha gelmiş geçmiş en büyük başarısını böylesi küstahlıkla küçümsemek büyük ahmaklıktı. bu galibiyet bu yandan da iyi oldu.

    şu saatten sonra en azından yakın zamanda buna benzer bir sonuç çıkacağını pek zannetmiyorum. ne fenerbahçe ne galatasaray için. hakemler bir şekilde 3'ten fazla farka mani oluyorlar. dilerim 5-1'lik bir galibiyeti bir kez daha en yakın zamanda alabiliriz, mekan, turnuva farketmeksizin.

    edit: imlâ.
App Store'dan indirin Google Play'den alın