2009-10 Türkiye Süper Lig 16.Hafta Maçı
20:00 Antalya Atatürk
2 - 3
  • 189
    leo franco : defansla beraber güven vermeyen kalecimiz. bir türlü istikrarlı performans sergileyemedi. ancak rijkaard zaten defans güven vermediği için kaleci rotasyonuna gidemiyor. çünkü kaleci değişse öbür gün geri pasta veya ara pasta al, bırak vb. bir şekilde koordinasyonsuzluktan gol yense taraftar yine memnun olmayacak. ancak türkiye' de futbol kamuoyu (spor yazarı, taraftar, gazeteci gibi) barcelona gelse neden rakip korner kullanıyor der. memnun olmaz. kısacası alacalı bulacalı işler bunlar.

    servet çetin : bence bu maçtaki ofsayt taktiğinin sorumlusu. kendisi defans organizasyonundan sorumluydu bu maç. ancak bu dörtlünün ilk defa beraber oynadığının farkında değildi sanırım. ilk golde yanında ofsaytta olmadığı hakkari' den görülen antalyasporlu futbolcuyu bırakıp ileri çıkan oyuncu vardı. keza yine ilk gole mehmet topal da çıkıp çıkmamakta kararsız kaldı. şaşırdım bu olaylara.

    hakan balta : ofsayt taktiğinin diğer sorumlusu. futbol oynayanlar bilirler ki stoperler bu taktikte anahtardır. kanat adamları onlar çıkarsa çıkar kalırsa kalır. ancak stoperde daha az top kaybıyla oynadı. rakipte ali zitouni hariç hızlı adam olmadığı için ( necati' yi saymıyorum ) pek zorlanmadı. gerektiği yerde kademesine girdi. önceki maçlardan daha faydalıydı.

    uğur uçar : maç eksiğinin etkisiyle zorlandı. özellikle ilk yarıda skor açısından gerideyken keita' nın ataklarına yeterli katkıyı veremedi. ikinci yarıda ise savunmada iyiydi. 3-2 lik skor üstünlüğünden sonra çıkması hataydı. savunma güvenliği barış özbek gibi top kontrolü zayıf oyuncular ile sağlanmıyor maalesef.

    caner erkin : ilk yarıda daha önceki sol açık kariyerinin de etkisiyle kewell' ın yanında sol açık oynadı. :/ kademelere gelmedi. ancak 2-1 i getiren baskıda prese destek verdi. bende kendisi hakkında kararsızım ancak hakan balta stoperde daha faydalı olduğu için hücuma dönük bir sol açık daha faydalı olur sanırım. ancak devre arasında yedeği alınmazsa veya hakan balta beke dönmezse performansı düşer. malum yedeksiz mevkiyi babasının mevkisi sanıyor türk futbolcusu. dikkat etmek lazım !

    mehmet topal : yenilen ilk golde çıkıp çıkmamakta kararsız kaldı. çıksam mı derken santraya kadar çıkmak zorunda kaldı. zira golü yemiştik zaten. :/ kendi bölgesinde iyi ama kesinlikle duran topta savunmaya gelmemeli. gelince euro 2008 almanya maçı gibi bir hafta önceki ibb maçı gibi bu maç gibi sıkıntı oluyor.

    barış özbek : ayarsız enerji. oyunda aktif enerjik kaldığı zaman çok uzun ama topla faydalı olduğu zaman da bir o kadar relatifve ne yazık ki negatif. yani enerjik olduğu zaman bir çocuğun sobaya dokunup elini çektiği zaman kadarken topla faydalı olduğu zaman ise güzel bir kadının kucağına oturup yanağından bir makas aldığınız zaman kadar.

    elano : daha önce giderse evimi yakarım demiştim. bana da eve yazık dask sigortası yaptır yazık olmasın bari diye demişlerdi. şakacı arkadaşlarımıza selam olsun. ancak top bu adama geldiğinde oyun kuruluyor. gol pozisyonu oluyor. hiçbişiy olmazsa oyun dönüyor. top koşuyor. biz dinleniyoruz. rakip yoruluyor. kaybettiği topları takip etmesi ve şu ana bu kadar eleştiriye ağzını açmaması da cabası. efendi adam kısacası. bugün gol de attı. gol atmasını en çok istediğim adamdı zaten.

    kewell : örnek profesyonel. caner erkin' in ikinci yarı kenardan uyarıyı alıp ilk yarı kadar kendisine hücum desteği vermemesine rağmen yine de takımın ikinci yarıda 1-1 lik ibb maçı psikolojisine girmemesinde en büyük etkendir gözümde. maç sonu açıklamasında da '' hakemin taç kararında elini kaldırmasını oyuna gir talimatı zannettim. sarı kart gördüğüm poziyonda hakem haklıydı. zaten çabuk karar veriyorlar üzerlerine gitmemek lazım '' dedi. bir kez daha gönlümü kazandı.

    keita : 2-0 a benle beraber isyan eden adamdır tv başında. ha ben tv başında isyan ettim. o gitti sahada karşılığını verdi desteğin. isyanı tüm takıma yaydı. oyun 2-0 dan sonra kopmak üzereyken direndi. ilk yarı gol attı. ikinci yarı sırtında bir koalayla gol attırdı. daha ne yapsın. bundan sonra ilk 11 başlamaması hatadır gözümde.

    arda turan : sezonun başlarındaki gibi takım oyunu felsefesinde oynamadığı için eleştirdiğim kaptanımız. kaptan yetenekli. bunu ben demiyorum ülkedeki herkes diyor. ancak zidane da yetenekliydi ama anlık olarak takımın yararına olan hareketi yapardı. örnek vermek gerekirser mesela pana maçında rakip savunma gömülüyken 3 kişiyi pazara gönderdiği hareket yapılmalıydı savunmayı açmak için. kaptan bunu yaptı. ben de alkışladım. ama bu maç antalya defansı zaten kötü. sen sol kanat setinde kewell boşken 2-3 kişinin üzerine gidiyorsun. sağ kanat setinde keita ile verkaç yapmıyorsun. haliyle gömülü savunma açılmıyor. gol gelmiyor gibi. kaptan umarım sezon başı pas anlayışına geri döner. maç sonu çıkarkenki mutsuzluğu eğer gol bulamadğındansa durum tehlikeli !

    nonda : bilinen bir diz sakatlığı var. üstüste maçları kaldıramıyor. bizim ligimizde böyle oynamak adamı yıpratır. yorar. kendisinin bu formsuzluğunda en büyük pay 3 ncü forveti almayan yönetim ve rijkaard' dır. tek forvet oynayan takıma 3 forvet yeterlidir. nonda' nın da maçlarda son yarım saat girdiğinde etkili olduğu aşikar. demek ki asıl forvet 2 kişi iken kendisi de yedek forvet olmalı. takdir ettiği yönüm ise bu gibi yedek kalma durumlarına ses çıkarmaması. kriz yaratmaması.

    son olarak ;
    rijkaard : sol stoper - bekte hakan balta - caner ikilisi ile başlamak iyiydi. ancak kendisi caner erkin' e ilk yarıda geri gelme kewell ile 60 ncı metrede sol açık oyna dememiştir herhalde. ofsayt taktiğini ise yaptırdığını zannetmiyorum. futbolun ruhuna aykırı bu. kendisine ancak devre arasında stoper ve forvet transferi istemezse çok kızarım. bu mevkilerde eksik olduğu aşikar. veya hakan balta stoper oynayacaksa ( ki bence uzun süre olmamalı bu ) sol bek alınmalı. çünkü futbolcu yedeksiz mevkide oynarsa salıyor. form filan kalmıyor ortada.
  • 191
    şampiyonluk geliyorum dedi.

    sen haftalardır aptalca puanlar kaybet, sonra bi maçta 2-0 geri düş, git 3-2 kazan. başka bir açıklaması olamaz.

    başka bir takım bizim durumumuza düşeydi dağılırdı, istifalar ardı ardına gelirdi; ama boşuna söylenmiyor "galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır" diye.

    (sıradan bi entry değil. şunları söylemeyi maç 2-0 olunca hayal etmiştim.)
  • 197
    http://captano.blogspot.com/...2-3-galatasaray.html

    --- alinti ---

    geçen haftaların travmasından kurtulması gereken galatasaray düşük tempoda maça başladı. sezon başına göre düşük tempo elbette. yoksa süper lig standartlarına göre fena da değildi tempo.

    saçma sapan goller yedi galatasaray. ofsayt taktiği mi kaldı artık. 10 kişinin olduğu yere atılan topda 9 oyuncu ofsayt ama golü atan oyuncu ofsayt olmadığında gol geçerli artık. ne ahmakça bir taktiktir bu. ofsayt taktiği benim gençliğimde hizadayken bile ofsayt olduğunda yapılcak bir taktikti. eğer kural bu günkü gibi olsaydı ben libero oynayamazdım. fatih terim’de oynayamazdı.

    yine savunmadan yavaş çıktı galatasaray. bunda en büyük kabahat servet çetin’de gibi gözüküyor. orta sahadan kendisine yaklaşan elano, barış, mehmet topal’ın arkasında rakip varsa pas vermiyor servet. halbuki, ver en kötü geri verirler sana. bazı pozisyonlarda yaptı bunu, ama top kendisine geri verildiğinde anlamsız buluyor bu oyunu sanırım. muhakkak ileri doğru uzun oynuyor. topu atmayı düşündüğü yerler güzel olsa da, atamıyor topu istediği yere ne yazık ki.
    aslında burada servet’e kabahat bulmak çok değil. onun oyun anlayışı ve kapasitesi bu kadarını yapmaya yetiyor. asıl can sıkıcı olan, topu çok daha iyi kullanabilecek, oyun görüşü ve ayağı daha iyi olan hakan balta’nın bu sorumluluğu üstüne almaması. memurlar kızmasın ama, tembel memur futbolcu gibi davranıyor. öyle de böyle de maaşı yatan, prim alma ihtimali olmayan memurlar gibi. futbolcu jargonunda kullanılır.
    orta sahadaki pas dağıtımı elano’nun oyuna daha fazla girmesiyle gelişiyor. gittikçe takıma ve mevkisine ısınan elano uzun ters toplarla oyunun açılmasını sağladı.
    ters toplar atarak oyunun yönünü değiştiren bir diğer oyuncu da caner’di, savunma yönünde aksamaları olmasına rağmen.

    galatasaray 2 sezondur savunmada futbolcu sıkıntısı yaşıyor. sürekli oynayan bir savunma kadrosu oluşamadı bir türlü, sakatlıklar sebebiyle. bu işte bir yanlışlık var. aslında bir takımda en sakatlanan yer olmalıdır savunma. oyun gereği, savunmanın yüzü rakibine dönükken, forvetlerin sırtı dönüktür. bu sebeple savunmalar çok daha güvenli pozisyon alırlar.
    galatasaray ne yapıp edip, sakatlanmayan savunma oyuncuları bulmalı.

    tartışılan kaleci leo franco konusu da ilginç. hata yapmadan gol yiyen bir kaleci leo. ama gol yemesi çok sayıda eleştiri alması için yeterli.
    arka arkaya yediği 2 gol var leo’nun. iki top da uzak köşeye gitti. golü atan futbolcuların boş pozisyonda kaleye rahat vuruşlar yaptıklarını görüyoruz. nedir kabahati leo’nun bu gollerde.
    hem savunma oyuncularını hem de kaleciyi suçlamak nasıl bir mantık içermektedir , bu açıklanması gereken bir çelişki değil mi?

    galatasaray’da hala bir uyum süreci göze çarpıyor. kaos futbolundan bilinçli, bol paslı bir oyuna geçişin sancıları sürüyor.
    bu tip futbolun yanındayım. bilinçli, oyunu kontrol eden, top kendisindeyken kolay kolay vermeyen ve hücum aksiyonları sürerken savunmada dikkati dağılmayan bir takım istiyorum.
    böyle bir oyun için seçilecek oyuncular çok önemli. hepsinin hızlı düşünen, hızlı hareket eden, kademeyi bilen, pozisyon bilgisi gelişmiş oyuncular olmaları gerekli.
    oyun içinde bireysel taktiğini değiştirebilecek kapasite ve zekaya sahip olan oyuncular bu oyun tipinin vazgeçilmezleri.
    çok mu zor bu tip oyuncular bulmak. kesinlikle değil. sadece zeki futbolcular bu işi kolayca yapabilir. hızlı olmaları şart değil. doğru zamanda doğru yerde bulunmayı bilmek bu sorunların hepsini çözer. illa ki tek pozisyonda 3 kişiyi düğümleyebilen keita şart değil. keita tek başına takım bir futbolcu zaten. onun gibisi pek yok.
    kazma olmamaları şart. basitçe yanındaki verecek yer değiştirecek. bu kadar kolay. 3 metre yanındakine vermek ayıp mı? ceza sahası yakınında, üzerinde bu paslaşmaları yaptığında şahane de orta sahada yaptığında niye ayıp olsun.

    keita ve kewell takım için büyük kazanç olduklarını neredeyse her maç gösteriyorlar. yabancı futbolcularda pek görmediğimiz bir özveri ile oynuyorlar. yetenek ve zekaları zaten üst seviyede, bunun yanına bir mücadele ettiklerinde farkları bariz şekilde ortaya çıkıyor.
    galatasaray’ın hücum hattında santrafor sıkıntısı görülüyor. baros’un sakatlığı sonrası bir türlü sabit bir santrfor oynayamadı takımda. bunun en büyük sebebi elbette nonda’nın performansının düşüklüğü. fizik açıdan çok güçsüzdü yine.

    arda turan, sadece takım için değil tüm galatasaray camiası için en önemli figür şu anda. ancak epeydir dağıldı gitti. sanki zorla oynuyormuş gibi bir duruşu var. bildiğimiz performansını gösterdiğinde tek başına maç alabilecek yetenek ve kapasitede bir futbolcu. a takıma yükseldiği günden beri hiç böyle bir isteksizlik içinde görmemiştim arda’yı. sorunun fiziksel olduğunu sanmıyorum. psikolojik sıkıntıları var.
    ancak, kesinlikle hak veriyorum arda’ya. oyun içinde elano’nun pas alamaması için bile arda suçlanıyor. nasıl olabilir böyle bir şey? toplam satışlardan pay alacak bir müdürün her hangi bir satış elemanını baltalaması kadar saçma.

    konu açılmışken elano’nun pas alamaması konusunu da şöyle anlatmak isterim : futbolcular oyun içinde alıştıkları arkadaşlarıyla oynamayı tercih ederler. yeni bir kurgu oluşturulduğunda bazı oyuncular görülemez veya unutulur. bilerek yapılan bir şey değildir, tamamen alışkanlık meselesi. ibb maçından sonra bu maçta daha fazla topla buluştuysa bu da alışkanlığın gelişmesi sayesindedir.
    ayrıca, diğer oyuncular yeni yeni görmeye başladılar elano’nun aldığı topları nasıl değerlendirdiğini. galatasaray gibi üst düzey futbolculardan oluşan bir takımda tüm oyuncular birbirlerini görürler, göz ucuyla olsa da. ve top ayaktayken sadece hareket eden futbolcu görülebilir. duran oyuncuları görmek zordur. dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de budur. elano’ya dikkat edelim bundan sonra top alırken, hareketli mi, durarak mı top istiyor?

    galatasaray’ın kazanmış olması hem puan hem de özgüven açısından çok önemli. hem de 2-0 geriye düşüp dağılmaya çok yatkınken, gösterdikleri direnç ve inat takımın kendine güveni için önemli kazanç.
    eksikler devre arasında giderilecektir. bu takım iş yapar.

    --- alinti ---
  • 32
    antalyaspor ligin asansör takımlarından biri olmasına rağmen, bize en ters gelen takımlardan bir tanesi. son dönemde oynanan maçlara bakarsak:

    8 eylül 2001 galatasaray antalyaspor maçı: ümit karan'ın son dakika golü ile 2 - 1 kazanabilmişiz.
    3 şubat 2002 antalyaspor galatasaray maçı: bu sefer 89'da yemişiz, 1 - 1 gitmiş 2 puan.
    18 kasım 2006 antalyaspor galatasaray maçı: antalya'nın kendi kalesine attığı golle kazanmışız, 0 - 1.
    6 mayıs 2007 galatasaray antalyaspor maçı: rigobert song ve ahmet dursun'un karşılıklı golleri, 1 - 1
    13 eylül 2008 galatasaray antalyaspor maçı: ömer çatkıç'ın inanılmaz oyunu, nonda ve ngwenya'nın karşılıklı golleri, 1 - 1
    14 şubat 2009 antalyaspor galatasaray maçı: 1 - 0'lık yenilgi.

    görüldüğü gibi, antalya'ya karşı kazanmakta zorlanıyoruz. son haftalardaki form durumumuz da düşünülünce, zor maç. umarım çocuklar zoru kolaya çevirirler. iddaacılar için de tipik bir alt maçı gibi duruyor.
  • 142
    hakan balta'nın kestiği topu hemen soldaki arda'ya aktardığı, arda'nın da anında kewell'i gördüğü, kewell'in ceza sahasına koşu yapan elano'yu görüp topa dokunmayıp rakibi müthiş zekasıyla saf dışı bıraktığı, elano'nun aldığı topu ömer çatkıç'ın solundan filelere gönderdiği, mükemmel bir gol attığımız karşılaşma.

    derken 3.gol gol geldi kara şimşek getirdi topu harry kewell net bir vuruşla bitirdi.uğur uçar çıktı shabani nonda oyunda bu arada.

    edit:imla
App Store'dan indirin Google Play'den alın