• 108
    artık sinir olmayı bıraktık, galatasaray maçlarını gülmek için seyrediyoruz. televizyon ankara'ya bağlandığında başladı orta oyunu. hacettepe hocası ergün, kulubede oturmakta olan hasan şaş'la sohbet ediyordu. neşelerine diyecek yok, biri küme düşmeyi garantilemiş, biri futbolu bırakmayı. hasan şaş cep telefonuyla konuşuyordu, konuşmuyor sanki fıkra anlatıyordu. elinde tesbih vardı hasan dede'nin. ne işim var burada der gibi, göbek lime lime, saçlar dökük, iş bitmiş, veteran olmuş.

    ankara seyircisi, umulandan fazla ve coşkulu. skibbe'yi biz göndermiştik, bülent'i göndermek de onlara nasip oldu. kadroda yaser'i görünce orta oyunu seyredeceğimiz belli oldu. ata demirer oynasa yaser'in yerine beni bu kadar güldüremezdi. amatör takım düzeyinde bir futbolcu, kimin basiret bağlanması sonucu kendini florya'da bulmuş inanılır gibi değil. bunu getiren, oynatan hırsızdır, dolandırıcıdır, galatasaray'ın milyonlarca taraftarıyla alay etmektedir. taç atmasını bilmeyen, futbolcu diyaframı olmayan, kafası çalışmayan yaser tam bir komedi oyuncusuydu. ama suçu yok, ne yapsın zavallı çocuk, kabiliyeti bu kadar. maskara olarak oynayacak bundan sonra.

    yaser, kewell'i marke etmekle görevliydi. lincoln ilk yarıda yüzde yüz 3 gol pası verdi. bunlar atılmadığı için sayılmadı tabiki. unutuldu gitti. lincoln'e küfüre devam edilebilirdi, ayağına geldiğinde topa futbol topu olduğunu hatırlatan tek galatasaray futbolcusuna. ilk yarı golsüz kapandı her zamanki gibi. olsundu, koskoca bir ikinci yarı daha vardı, hem ne güzel gülüyorduk işte.

    ben galatasaray taraftarının ciğerini bilirim. bu maçı kazanalım isteyen tek galatasaray taraftarı çıkmaz. hepimiz hayatımızda ilk defa bu maçta yenilmesini istedik takımın. bizlerin başındaki çobanlar, başka türlü görmezler doğru olanı. tabelaya bakarlar, tesadüfen gelen galibiyeti kafi görürler. saldırmayınca bunlar yerlerinden kımıldamazlar.

    ikinci yarının başlarında gol gelmeyip, yaser'in maymunlukları bizleri güldürmeye devam edince deha teknik direktörümüz oyuna müdahele etti. ben bu kadar somut oyuna katkısı olan bir hoca görmedim. seneye lige yeni çıkmış takımlardan birinde olmasına kesin gözüyle bakılan volkan'ı çağırınca yanına, fal tutmaya başladık. lincoln çıksaydı bırakacaktık komedi filmini seyretmeyi, bir baktık emre aşık çıkıyor. milyon tane antrenöre sorsalar bu değişikliği yapmaz. ama bülent yaptı, skora anında yansıdı. soldan gelen ortayı, bizim gibi seyreden volkan müdahele etmedi, top hayırlısıyla ağlarımızda. bastık kahkahayı, televizyon bülent'i gösterdi, ayrık iki dişinin arasından 2 metreye bir tükürük fışkırttı, gülmeye devam ettik. hazır iki stoper var, sol bek kendi yerinde oynuyor zaten. iki sol bek de yedekte. sol bek sokmanın alemi ne oyuna, ha balta'nın oyunundan memnun değilsen tamam.

    yaser yuhalanarak oyundan çıkınca sahne bir müddet dramaya döndü. zavallı baros, her hafta başka adamla, üstelik bu hafta adam bile olmayan biriyle oynayarak oda maymun oldu. ne yapsa acaba da gollere devam etse. geçen hafta kendisini oyundan alan hoca yerine yaser'i sokmuştu. ümit karan'ı fener maçında ilk 11 oynatan kafa, bu maçta oynatmıyor, bizleri güldürmeye devam ediyordu. demiştik acıklı sahneler devam ediyordu, taraftar hocayı kovma işini henüz aklına getirmemişti.

    sabri maç başından beri yuhalanıyordu. yuhalandıkça maskaralığa devam ediyordu. yaser'in yerine tribünleri, taraftarları güldürme görevi sabri'deydi. bülent bunu bile çok gördü bize, sabri'yi çıkarıp, kulubede tesbih çekip uyuklamakta olan hasan'ı soktu. eh be koca hasan, kurt kocayınca köpeklere maskara olurmuş. kırk yıllık taraftarım maskara olarak oyuna gireceğini aklıma bile getirmedim. niye oyuna giripte kendini yuhalatıyorsun. senin ayağına top geldiği zaman biz komedi filmimi seyredecektik? bak koca hasan şaş, veteran takımında bile oynayamazsın biraz daha kilo alırsan. sen ordan adana'ya geç, karataş'da balık rakı yap takımıı bekle. top seni bırakmış, askerlik arkadaşının torpiliyle oynamak sana yakışıyor mu?

    komedi devam ederken, taraftar durumdan vazife çıkararak bülent'i istifaya çağırdı. ne güzel, gidişi sessiz olmuştu, gelişi sürprizdi tekrar gidişi de hakkettiği biçimde oldu. bir takımı bir insan, ancak bu kadar bokun içine sokabilir. büyük hocaymış helal olsun. ömer çavuşoğlu hoca olsa bu kadar kötü oynatamaz takımı. bazı tavlacılar vardır, marstan çok iyi kurtulurlar. bülent'de aynı, takımı bitirme ustası. düşmanın takım varsa, başına bülent'i geçir küme düşürsün.

    istifa sesleri dramasıyla, hasan şaş komedisi devam ederken, bir emekli daha çağrıldı saha kenarına. ümit karan giriyordu oyuna. hasan'la beraber düet yaptılar, komiklik gösterileri muhteşemdi. cem yılmaz'la ata demirer oyunda, kahkahadan geçilmiyor ortalık. hasan bir ara orta yapamadığı topu tribünlere attı. ümit karan beyniyle kafaya çıktı bir kere. topla buluşamadan maç bitiyor derken. dahi hocamızın, takıma monte ettiği volkan kanadından biri koptu geliyordu, bir orta kesti, bir kafaaaaa ve goooool. ikinci gole mutlu olmayanınız varsa utanmadan yazın bana.

    küme düşen takımın 3. kalecisini gördünüz. maça konsantre olmak böyle bir şey işte. kewell'i bu kadar kötü seyrettiniz mi? bülent geldikten sonra kewell'de kaybolup gitti. iyi oynayan bir futbolcu çıkmadı işte. kimse iyi oynayamıyor, takım tam kadro, bahane de yok. üstelik yalan söylüyor, eski hocayı suçluyor takımı çalıştırmamış diye. demek sen hafta içinde adamların pestilini çıkarıp öyle çıkartıyorsun sahaya.

    ama asıl suçlu bülent değil. olsa olsa bülent ben yapamam abi deyip galatasaray'lı duruşunu gösterebilirdi. anıları güzel bırakabilirdi. aldı o güzel hatıraları koydu bavuluna, bundan sonra izleyin hakan ünsal'ın yörüngesine girip bundan sonraki hayatını galatasaray'a söverek geçirecektir. dedik işte tek suçu budur bülent'in. asıl suçlu hedef saptırıp locadan maçı seyreden monşer'dir. ne kadar saklansa da görünmektedir kendisi. galatasaray'ı ,senede iki antrenörle çalışmaya alıştıran başkan bu gidişle, senede iki başkan'la idare edilen takım yapacaktır. bu nasıl iştir, yüksek dolandırıcılıktan yargılanması gerekirken her türlü pişkinliğiyle yaptığı yanlışları anlatmaktadır.

    bülent kaptan'a son bir söz daha söyleyip bundan sonra adını anmayacağım. bundan sonra benim kaptan'ım, hocam değildir. galatasaray'a zarar veren benim düşmanımdır, metin oktay olsa, hatta ali sami yen bile hortlayıp gelse galatasaray'a ihanet etse ben ona da saldırırım. evet bülent senin için son sözümü söylüyorum. bir an için ergün'le yerini değiştirmiş olsaydın da sen yenseydin galatasaray'ı, ergün gibi üzülürmüydün, yoksa takla mı atardın? bu soru aynı zamanda benim sevgili galatasaray'lı taraftar kardeşlerimedir.

    yazıklar olsun diyorum sadece, yenildiğimize sevindik, son perde kapandı, bütün bir sezonu tiyatro seyrederek kapadık. sorumluları galatasaray tarihi affetmeyecektir.
  • 109
    geçen seneyle, bu seneki futbolcu psikolojilerinin arasındaki farkı en iyi şekilde ortaya çıkaran maç olmuştur, hani boş kaleye buyrun gol atın dese hacettepeliler üşenip şut çekmeyecek haldeydik ciddi anlamda; hedef kalmayınca demek böyle oluyor kağıt üzerinde geçen seneye oranla çok daha iyi bir kadroyla ilk 2'ye bile oynayamıyoruz burda oturup düşünülmesi gereken çok nokta var, yeniden yapılanmaya gidilmeli beklemek çözüm değil.
  • 111
    galatasarayımın benden bir parça olan takımımı ilk kez göreceğim maç olacağı için günler öncesinden bir heyecan kaplamıştı bünyeyi.stadda ordan oraya yollanmamız sonucu düştüğümüz durum içler acısıydı.fenerle mi oynuyoruz mübarek ne kavga edecem ben hacettepe taraftarıyla diyen abimiz o sıkıntıda yüzümüzü güldürmeyi başarmıştı.
    nihayet stada girmeyi başarmıştık,maçın başlamasına daha 2 saat vardı ama ultraslan grubu görev başındaydı. coştular coşturdular ,nevizade geceleri tüylerimi diken diken etti. ama yalnızca dudak ucuyla söylemek kötü oldu benim adıma. tribünler yavaş yavaş dolmaya başlamıştı ama ilk baştaki gibi ses de cıkmıyordu staddan futbolcularımız çıktı sahaya,
    ilk olarak emre aşık çağrıldı tribünlere ardından baros kewell sabri semih filan derken(ki sabri gene yaptı sabriliğini ayağı takıldı düşüyodu) en son hasan şaşa geldi sıra. ama hasan olduğu yerden başıyla selam vermekle yetindi ama en sonunda o da geldi. gözler ayhanı aradı. kaptanlık pazubandı emre'ye de yakışmıstı ama ayhan'ı gene de aradı gözlerimiz. maç başladı ama maçtan çok tribün şov dikkat çekti. sami yen de mabette maç izleyebilmeyi o kadar çok istedim ki o an ama tarifi yok o isteğin burası böyleyse sami yen nasıldır diye çok iç geçirdim. futbolu değil tribünleri izleyip onlardan biri olduğumu göstermeye çalışırcasına içimden gelenleri döküyordum.
    maçtan hatırladığım (yani oynanan futboldan )şeylerse kewell'ın köşe gönderinin yanında yaptığı müthiş hareket, hasan'ın her topu istemesi fakat her topu hiç etmesi ve en sonunda topa vuramayıp topu dışarı çıkardığı pozisyon ve ümitin topla her buluşmasında dualar etmemdi yani bu kadar üç tanecik.
    en sonun da 2. golü yiyince bende bağırdım üç üç diye bende bağırdım ergün pembe takımı buraya getir. ergün pembe el salla, helal olsun size diye.hatta bülent hoca istifa cevat güler oley cevat hoca filan da dedik ama o forma kutsaldır nasip olmaz herkese derken akmasına engel olamadığım gözyaşlarımı saklama çabam maçın tümünü yok etti gözümde. benim takımım küme düşmeyi garantilemiş bi takımı o taraftara rağmen yenemiyosa söylenecek tek söz yazıklar olsundur. galatasaray taraftarı onu da söylemiştir en sonunda. yönetim istifa diye bağıran birkaç kişiyi bastırmayıda bilmiştir taraftarımız.keşke daha farklı olsaydı sözlük..
    hacettepe takımına helal olsun dedikten sonra da en büyük cimbom sesleri, hem kızdığımız hem de vazgeçemediğimiz sevgilimize olan sevgimizi gösterdi..
  • 117
    bu maçtan sonra hedef 4. sırayı kaybetmeyip nasıl olursa olsun uefa avrupa ligi ne katılmak olmalıdır.
    zira kalan 4 haftada kümede kalmaya oynayan ankaragücü ve gençlerbirliği , şampiyonluğa oynayan beşiktaş ve sivassporile oynuyoruz.
    ligden düşmesi %99 kesinleşen hacettepe ye yenildiğimiz ve bursaspor unda yükselişi göz önüne alındığında 4. olma hedefi bana daha realist geliyor.
  • 120
    oradaydım. malum, galatasaray'ı bayram tatilinden beri ankara'da göremiyorduk o sezon. birkaç haftadır ben de bu maçı. maç cuma günüydü, biletler çarşamba çıkmıştı yanılmıyorsam. perşembe de önemli bir sınavım vardı. sınava girdik, bir de halı sahaya gittik. hayatımda yaptığım en büyük hatalardan biriydi o halı saha. bacağımda bildiğiniz oynayan bir şey oluştu kasların yıpranmasından dolayı. ben de sabit durması için o şeyin(?) (hala ne olduğuna karar veremedim) atkıyla sarmıştım bacağımı. sabah erken saatlerden 1 mayıs eylemlerini falan da izliyorduk, ankara'da sakin gibiydi. çıktık yola, gittik maça. kale arkasından fazla bir şey anlamadım o maçta ama hatırladığım kadarıyla bülent korkmaz'a ciddi bir tepki, cevat güler'e ciddi bir sempati beslenmişti. yönetime seslenen birkaç kişi de susturulmuştu. büyük kaptan için üzüldüğüm bir başka günü hatırlamıyorum. hem de ekşi'de bir şey okumuştum o maçtan önce bülent korkmaz hakkında. o tribünler sana küfür etme gafletinde bulunmadan ayrıl takımdan diye.
  • 121
    psikolojik olarak çoktan bayrağı çekmiş olsa da matematiksel olarak hala kümede kalma şansı olan hacettepe teknik direktörünün bir peri masalı* başlatabilecek, o takımın ona bile hali olmadığından seri yakalamayı geçtim prestij açısından son derece önemli bir galibiyete rağmen bitimiyle adeta utanarak koşar adım soyunma odasına kaçtığı, akabinde ibne basınımızın tüm çabalarına rağmen ıkına sıkına bir iki cümleden öte bir demeç vermediği maç.

    mazi kalbimde yaradır olmasına da; adam gibi adam arayana, "unuttum taraftar dostunu" diye inim inim inleyene çok şey anlatır...

    bahsi geçen hacettepe teknik direktörü için;

    (bkz: ergün penbe)
App Store'dan indirin Google Play'den alın