• 26
    ömürleri boyunca her anlamda winner kimliğimizi gören galatasaray taraftarının genç kuşağıdır. hep en iyisini isterler, çünkü tuttukları takım hep en iyisi olmuştur. kendilerinden önceki kuşağın yaşadıklarını, mesela; uefa kupasını kendi yetiştirdiği çekirdek kadro sayesinde kazanan galatasaray'ın 2 sene sonra toplama kadroyla, şampiyonlar liginde üst tura çıkma başarısını ve şampiyon oluşunu görmemişlerdir. kendilerinden önceki nesiller bununla övünürken, bu nesil "o kadar para nereye gitti lan" diye sormaktadır. e tabi bu durum, parayı ona buna saçan yöneticilerin, teknik adamların; üzerine para saçılan menajerlerin, futbolcu eskilerinin ve adına futbolcu denen ve kazmadan öteye gidemeyen beceriksizlerin işine gelmemektedir. bu durumun ışığında konuşacak olursam eğer başarısızlığın cezasını hemen kesmek isteyen, hırsıyla takımı sürekli ilerlemeye iten kuşaktır bu kuşak.

    neyse uzatmayalım, bu özelliğini hiç kaybetmemesi gereken topluluktur. bizim nesle bakın gençler, ibret alın. şampiyonluk hükümet desteğiyle bir takıma verildi, federasyon başkanı, peşkeş çekilen bu şampiyonluğun kutlamasında kulüp başkanından daha hezeyanlı bir kutlama mesajı yayınladı. bizimkiler hala daha; "bu ne rezalet" demek yerine, "saha dışı etmenler" vb konuşmalarla bu durumu normalize ediyorlar. sakın bizim gibi kazma bir nesil olmayın gençler. galatasaray'ı sizler yükselteceksiniz. zira biz beceremiyoruz.
  • 28
    fazlasıyla sabırsız, her şeyi eleştirebilen tertemiz kuşak.

    dedelerinin yarattığı kirli geleceği ellerindeki imkanlarla reddetmeye çalışmalarından ötürüdür burunlarının dikine gidiyor gibi, hiçbir şeyden memnun olmuyor gibi görünmelerinin sebebi.

    ne akıllarını satacak kadar şerefsiz ne de birilerine kanacak kadar aptal değildir çoğu. bir sporcunun, sanatçının fanı olurlar ama asla bir hocanın müridi, bir siyasetçinin yalakası olmazlar.

    geleceği iyi hayal etmemizi sağlayan yegane kuşaktır. savaşlardan tiksinir, aklını kullanır, insanların tercihine saygılıdır...

    dipnot: istisnalar reddetmiyorum elbette.
  • 29
    14 sene şampiyonluk bekleyen dayıma göre y kuşağı ben, bana göre 2000 doğumlu x kuşağı kuzenim(adı tugay) sıkı galatasaraylı değiliz. o yüzden nesiller değişir, bu bir sonraki nesli kötüleme işi bitmez.

    14 sene şampiyon olmaksızın kayıtsız şartsız takımını destekleyen x kuşağı ile her şeyi sorgulayan, araştıran, saniyede cevabı bulan z kuşağının birbirlerini anlamasına ihtimal vermiyorum.

    z kuşağı kendini 6 saniyelik vine, birkaç saniyelik story, bir emoji ile tarif edebiliyor. sürekli yenilik istiyor. büyük bir kısmının 1-2 gol görmek için 2 saat aralıksız futbol maçı izleyeceğini sanmıyorum.
  • 30
    eski kuşaklara nazaran futbolla daha az ilgilenen ve çok da iyi yapan kuşak.

    türk futbolunun bu ülkenin insanına, gencine katabileceği şeylerin sayısı çok az. ahlak mı? hak ve hukuk mu? kalite mi? örnek yöneticiler, yönetimler mi? siyasetten arınmış saf bir spor kültürü mü? sıfırın kenarlarında geziniyoruz.

    genç kardeşlerimizin dünya görüşü bilim odaklı olsun yeterli. bu zamana kadar güzel ülkemizi din tüccarlığı - kirli siyaset ikilisinin hükümdarlığına mahkum ettik. umarım yeni kuşak bazı şeylerin değişmesini sağlar ve her açıdan laik türkiye cumhuriyeti için duru, temiz günler bizlerle olur gelecekte.
  • 31
    ülkemiz özelinde her alanda kendinden önceki kuşakların yaptığı hataların ve yolsuzlukların cezasını çeken kuşak.

    z kuşağı içerisinde yer alan biri olarak, her türlü konuda bizden önceki kuşakların olumsuz eleştirilerine anlam veremiyorum. her şeyin sorumlusu bizmişiz gibi davranmayı bırakıp, biz z kuşağına nasıl bir gelecek hazırladık diye sorun kendinize. bu sayede öz eleştirinin anlamını öğrenirsiniz de bizi rahat bırakırsınız diye ümit ediyorum.
  • 32
    gs sözlük özelinde, büyük çoğunluğu maalesef geçmişte galatasaray'ın hakkının ne kadar çok yendiğini hatırlamayan, taraftarının deplasmanlarda uğradığı eziyeti, yaşanan hakem rezaletlerini, takım her kafasını kaldırdığında paçasından aşağıya sistematik olarak çekildiğini bilmeyen jenerasyondur.

    galatasaraylılığın vakurluğundan hakemi bahane etmeyi kendine yediremiyorlar belki, olabilir. ama genç galatasaray taraftarı şunu çok iyi bilmelidir ki, mafya tekelindeki türk futbolu camiası içinde galatasaray takımı ve yönetimi parıldayan bir güneştir, yönünü batıya çevirebilmiş yegane takımdır.

    genç galatasaraylı,

    14 sene şampiyon olamayan takımını,
    2000-2001 sezonunu,
    2003 yılında aziz yıldırım olmasaydı biz şampiyon olamazdık diyen sinan engin'i,
    1 sene boyunca yok yere olimpiyat stadı yollarında helak olan taraftarı,
    sulu derbiyi ve polis şiddetini,
    2010-2011 sezonunda yaşananların yapanların yanına kar kaldığını unutma!

    ah benim yalnız ve güzel galatasarayım...

    bu kadar mağdur olup üstüne başarılı olduğun için en büyüksün, düzene çomağı sokansın.
  • 33
    şunu bilmesi gereken taraftardır ki, eğer kendisinden önceki 2 jenerasyon olmasaydı bugün beşiktaş olurduk.

    uefa ve süper kupa kucağında doğan kuşaktır.

    bazen zamana dair hissiyatım değişik oluyor. mesela uefa kupasını aldığımız senenin üzerinden 21 sene geçmiş düşününce bugün 25- yaşındaki galatasaray taraftarı hagi'yi falan hatırlamıyor.

    2000'li yıllarda galatasaray'ın nasıl geride bırakılmaya çalışıldığını, mafyatik ilişkilerin, bazı karanlık (?) ilişkilerin türk futboluna nasıl sokulduğunu bilmiyorlar tabii.

    tff ve kurulları, medya patronları ve spor medyasının köşe başlarına kimlerin nasıl geldiğini falan pek bilmiyorlar.

    tv.de, gazetelerde algının kralını yapıp birçok gerçeği sakladılar.

    bugün 80 kuşağı galatasaraylıları artık her yerde söz sahibi olmaya başladı da hakkımızı savunmakta daha güçlüyüz.
  • 34
    bu kuşağın büyük çoğunluğu galatasaray taraftarı. gerek popülasyon fazlalığı gerek bu insanların kendilerini yetiştirmeleri ileride daha baskın bir galatasaray ortaya çıkaracaktır. fenerbahçe 1950-1960-1970 doğumluların çoğunun kendisini desteklemesinin kaymağını yedi ancak bu jenerasyonun sonu gelmek üzere. tüm departmanlarda galatasaray üstünlüğü başladı zaten ancak asıl farkı önümüzdeki 10-15 yıl içinde göreceğiz.
  • 35
    galatasaray'ın geleceği olan ama galatasaray'ın geçmişte saha içi-saha dışında nasıl haksızlıklara uğradığını mutlaka bilmesi, öğrenmesi gerekirse çekinmeden araştırp sorması gereken zehir gibi, çakı gibi kuşaktır. geçmişte yaşananlara takılıp kalınmamalı ama bilinmeli ve ona göre de tedbir alınmalıdır. zira karşımızdakiler genelde aynı oyun planıyla karşımıza çıkıyorlar.
  • 36
    bilimsel olmadığından gerçek hayatta var olmayan, son günlerin popüler sınıflandırmalarından biri. boomer, x, y, z filan diyen birinden derhal kaçın*. kendiniz diyorsanız da lütfen bu sınıflandırmanın dünyada o yaş aralığındaki herkesi kapsayıp kapsamadığını düşünün. bu garip isimlerle tabir edilen gruplar sadece bir yaş aralığını temsil etmiyor çünkü.

    genç neslin galatasaraylı olması galatasaray adına avantajdır avantaj olmasına ama bunu büyütmemek lazım. kulüpler dernekler yasası’na göre yönetildiği, iş *** bilmeyen teknik direktörler piyasada cirit attığı, taraftar falcao örneğinde davrandığı gibi davrandığı sürece isterse bütün dünya galatasaraylı olsun, ne fayda?
  • 37
    bu adlandırmalara göre, 38 yaşında genç bir y kusagiyim. erken evlendigim içinde, z kuşağında doğmuş 3 kızım var. ama 16 yaşında olan kızımın, arkadaşlarının ve yigenlerimin üstünden yorum yapmak istedim.

    maddi olarak doyumsuzlar, çünkü x kuşağı anneanne, babanne ve dedeler ile y kuşağı ebeveynler bizim olmadı, onun olsun diyerek fazlasını veriyor. bu durumda mutlu olmaları için gereken eşiği sürekli yükselttiği için, işi zorlastiriyor.

    teknolojinin içine doğdular. bu sebeple de, dünyaya bakışları çok farklı. arkadaşlık, dostluk gibi kavramlar çok üst düzey değil. tüm dünya, tüm bilgi telefonlarında olduğu için, yalnız bir hayat onlar için korkulacak birşey değil. şu pandemi süreci, 2000 bin öncesi yasansaydi, hepimiz kafayı yerdik.

    takım tutma meselesine gelince, ailece galatasarayliyiz, hepsine aşıladim, benim yokken, kızıma formasını aldım. fakat sevmedi futbolu. gerçi sevdiği herhangi bir spor var mı ondan da emin değilim. çevremde erkek z kuşağı fazla olmadığı için, net bir şey söylemek istemiyorum ama, z kuşağının bağlılık gibi bir derdi yok. manevi kavramlara bizim gibi bakmıyorlar. popülerlik, sosyal medyada görünür olmak, herşeyi anlık olarak tüketip, toplu linç, onlar için daha onemli.

    son olarak, x kuşağı buna benzer yorumları, biz y kuşağına da yaptığı için onları elestirdigim sanılmasın. herkes gençliğini, dönemin gerektirdiği gibi yaşar. x kuşağı 15 yaşında olgundu, y kuşağı 20 yaşında olgunlaştı. z kuşağı muhtemelen 30 yaşında olgunlasacak.
  • 40
    standart sınıflandırmaya göre bir üst nesli* olduğum kuşak.

    hep şunu söylerim; 70 yıllık galatasaraylıların yaşayamadığı hisleri daha çok genç yaşta, defalarca yaşadık. bir çoğumuz daha tam olarak neyi ifade ettiğini bilemeden avrupa kupalarını kazanmanın mutlululuğunu tattı, devlere kafa tutmanın hatta onları ezip geçmenin gururunu yaşadı. en basitinden, daha dün youtube’da fitbolkolik kanalının euro 96 elemeleri videosunu izledim. oradaki sevinç, inanılmazı başarmanın şaşkın gururu, alışık olmadığımız seviyelerdeki muazzam başarı ile şimdikiler asla bir değil. o zamanlar bir isviçre galibiyeti sokaklara dökülüp tur atmamıza yeterken şimdi örneğin euro 2020’ye katıldığımız maçı bir kafede arkadaşlarla izleyip 15 dk sonra sıradan muhabbetimize dönüyoruz. 80’lerin ikinci yarısından başlayıp 2000 ve 2002’de zirve yapıp günümüze kadar -sürekli olmasa da- gelen görece başarılar silsilesi yok sayılmayacak bir şımarıklığa da sebep oldu. hiç haddimize olmamasına rağmen bugün bir isviçre maçını küçümseyebiliyoruz misal. işte y ve z kuşağı diye tabir edilen yaş gruplarına mensup insanların ana sorunu kısa zamanda yaşananların standart olduğu yanılsamasına kapılmasıdır. bu, galatasaray taraftarı özelinde, sayıca ne kadar üstün olursak olalım, kendimize yaptığımız anlamsız baskıyı artıran ana unsur. tabi en büyük enstrüman, kitlelerin kendilerini çok çok rahat ifade edebilecekleri bir çok mecraya sahip olması ve muhataplarına doğrudan ulaşabilmesi.

    gelelim esas mevzuya. bazen sosyal medyada garip garip taraftar* sayfalarına denk geliyorum. altındaki yorumlar hakikaten fecaat. geçenlerde gözüme takılan bir şey oldu. son zamanlarda, sahalarında kupa kaldırmanın hezeyanını en derinlerinde hissetmeye devam eden, kongrelerinde dahi bu yüzden birbirine giren güruhun, “2007’de biz de sami yen’de kupa kaldırabilirdik ama saygımızdan kaldırmadık.” safsatası iyiden iyiye dillendiriliyor. fenerli bir genç yine bunu yazmış, bizimkiler türlü türlü cevaplar vermiş fakat bir tanesi de çıkıp dememiş ki, “kardeşim sezonun son maçı değildi, öyle kafana göre kupa kaldıramazsın, kaldıracak olsak 2013’te yine sizin sahanızda kupa kaldırırdık.”. bu bilgiden ve bilinçten yoksun olmak gerçekten garip. üstelik eskisi gibi ansiklopedilerden araştırmaya, arşivlere dalmaya, bir bilene danışmaya falan da gerek yok, aç bak en fazla 1 dakikada erişebileceğin bir bilgi.

    1960’lı yılları biz de yaşamadık ama beşiktaş’ın 1960’ta demokrat parti maliye bakanı hasan polatkan’ı başkan yapmak istediğini, olmazsa adnan menderes’in işaret ettiği birinin başkan olmasını, başvekile yazılan mektupla beyan ettiğini, şampiyon olduktan sonra tüm siyaset erkanını şampiyonluk albümünde “büyüklerimiz” diye andığını, ardından darbe olur olmaz bunları unutup bir sonraki kupa maçında cemal gürsel tişörtleriyle çıktığını kısa bir araştırmayla bulabilirsiniz.
    https://twitter.com/...971517177331712?s=21

    semra özal’lı yılları biraz araştırıp “mehmet ağar, haluk ulusoy bıdıbıdı” diyenlerin ağzına esem terlikle vurmak da öyle zor bir iş değil. o dönem tribünlerin artık semra özal’a doğrudan sövmeye varana kadar nasıl illallah ettiğini, özal’ın göstere göstere beşiktaş’ı desteklediğini, 3 sene üst üste şampiyonluğun nasıl geldiğini gazete manşetlerine bakarak bile anlayabilirler.

    2000-2001 sezonunda sadece serkan aykut’un verilmeyen gollerine bakıp bile şampiyonluğumuzun nasıl gasp edildiğini görebilirler. çamur deryasında sadece serkan örneği bile yeterli olur bakın. erol ersoy’lara, gaziantep’lere, cihan oskay’lara falan girmeye hiç gerek yok.

    2002-2003 sezonundaki, “ben seni korurum kuddusi” videosu hala youtube’da, twitter’da duruyor. 2004’te çıkan tepelerdeki alaattin çakıcı-sinan engin görüşmesine, çakıcı’nın neden ve neye karşılık beşiktaş antetli kağıtla pasaport alıp yurtdışına kaçtığına da kolaylıkla erişim sağlanabilir.

    bu örnekler fazlasıyla çoğaltılabilir. demiyorum ki her şampiyonluk yarışında hakkımız elimizden alındı. illa ki kötü oynayıp şampiyon olamadığımız tonlarca sezon var. fakat aldığımız her şampiyonluğa leke sürmeye çalışan arsız ve şuursuz kitlelere karşı en azından geçmişteki pislikleri dobra dobra yüzlerine vurabilecek donanıma sahip olmak lazım. tabi bunun yanında imkan buldukları anda aynı pislikleri yapabileceklerinin de bilincinde olmak ve bunu engellemek için sürekli teyakkuzda olmak da şart.
  • 43
    sabırsız, sebat nedir bilmeyen, rasyonaliteden uzak, anlık yaşayan, tüketici bir çekirge sürüsü *. o yüzden de bilimsel araştırmalarda hep perseverance * yönünden eksik çıkarlar. ha bu nesli de yaratan toplum ve aileler onu da atlamayalım. dolayısı ile bu kaos ortamında onlara iyi rehber olacak, gerekli ortam ve düzeni sağlayacak yetişkinlere ihtiyaç var. o yüzden her şey taleplerine göre şekillenmemesi gerektiği gibi futbol da bu tercihlere bırakılmamalı ve kendi kültürel düzenini korumalı. yoksa onu da heveslere kurban edip, tüketeceğiz.
  • 44
    z kuşağına "gökten zembille inmişler" gibi davranılmasını oldukça yanlış buluyorum. bu kuşak senin benim yeğenim, kardeşim, hatta çocuğumuz olarak dünyaya geldi. öğrendiği ve yapmaya başladığı tüm alışkanlıkların temelini biz, siz attınız. şimdi davranışları için onları suçlamak kolaya kaçmak olur. tıpkı bizden önceki neslin "ahh nerde o eski gençler, şimdiki gençler bir garip, saygı bilmiyorlar" hayıflanmaları gibi şimdi bir olup hepimiz z kuşağına mı hayıflanacağız?

    bende farklı bir bakış açısı getireyim, teknoloji ve kapital dünya da z kuşağı şüphesiz tüketmeye alışık olacak, ama hepimiz x ve y kuşaklarıda tüketmeye alışığız. hanginizin telefonu eski, yada eski bir bilgisayar kullanıyorsunuz? bozulan bir eşya yı önce tamir mi ediyorsunuz yoksa yenisini almak mı daha cazip geliyor? önceden 10 bin sms fazla gelirken şimdi 10gb internet yetmiyor fazlasını mı alıyorsunuz? ister kabul edin ister etmeyin z kuşağındaki özellikler sizin mirasınız önce bunu netleştirelim.

    z kuşağı futbolu falan şekillendirmiyor bana kalırsa, tam tersi z kuşağını futboldan ayıran şeylerin başında oyunculara verilen milyon euroluk paralar ve bunların bir takımı desteklerken ne kadar mali külfet olduğu geliyor. forma pahalı, bilet pahalı, kombine zengin işi. z kuşağı sizin benim gibi önce duyguları ile hareket etmek yerine daha çok mantığını kullandığı için futboldan uzaklaşıyor. biz takımımıza duyguyla bağlıyız, nerdeyse hiç okumadığım halde senede 150 tl verip dergiye abone oluyorum. ama futbolda yeni düzen kurulurken para babalarının suçu kapıtalist futbolda bulmasındansa yeni nesile yıkmasına ses çıkarmazsak bu girdap hepimizi yutar söyleyeyim. daha çok para, daha çok gelir diye kendini yırtanlar "futbol eglenceli olacaksa bu genç nesil için" söylemi kadar saçma bir söylem yok. daha önce heyecanı eglencesi yokmuydu? minareyi çalan kılıf uydurmaya çalışıyor.

    dilerim futboldaki bu darbe ilerleyen 10 yılda "eeh yeter artık bu finansal düzeni değiştirmeliyiz" diyerek tekrar oluşur. böyle gittikçe aldığımız keyif her sene azalmaya devam edecek. siz kabul etmesenizde makas açılalı çok oldu, o aradaki uçurumu nasıl daha çok arttırırız derdine bile düşüldü.

    (bkz: avrupa süper ligi)
  • 45
    sosyal medya kuşağı. hayatlarının her alanında internete erişimleri çok rahat olduğu için bir takım şeyleri diğer nesillere nazaran daha erken yaşta öğrenmiş oldukları bir gerçek. ancak bu da onların erken sıkılmalarına sebep oluyor. doyumsuzluk yaratıyor.

    galatasaray üzerinden bir örnekle; 14 sene şampiyonluk bekleyen insanların, bugün futbol takımımız için yaptığı eleştiri ile 2000 ve sonrasında doğan neslin yaptığı eleştiri bariz farklılık gösteriyor. limitler, beklentiler çok farklı.

    ayrıca ben de kendilerinin yüceltilmesi ya da kurtarıcı olarak görülmesini mantıksız buluyorum. doğan ilk insanlar değiller, son da olmayacaklar.

    herkes önce kendisini, sonra çocuğunu ya da kardeşini iyi yetiştirebilirse kuşak falan konuşmaya ihtiyaç duyulmaz.
  • 46
    bütün kuşaklar şahane sadece biz z kuşağı sorunluyuz gibi konuşuluyor ya kahkaha atıyorum. her kuşağın öne çıkan yönleri farklı olduğu gibi z kuşağı da farklıdır. kendimden ,çevremden ve gördüklerimden yola çıkarsam:
    + bilgiye erişme ve bilgiyi işleme konusunda oldukça etkiliyiz
    +sosyal mecralar sayesinde çeşit çeşit yerlerden çeşit çeşit nesildaşımızla arkadaş olabiliyoruz. bu durum kültür birikimimiz arttırırken ırkçılık milliyetçilik gibi kavramlardan bizi uzaklaştırıp daha hoşgörülü birer birey yapabiliyor.
    +hakaret konusunda çok rahatız, yakın arkadaşlar hatta arladaşlar bile birbirime hakaret edip gülebiliyor. kimse “sen ne diyosun ulan” diyip arkadaşının başını yarmıyor veya dava açmıyor.
    +sorunlarımızı kol kırılır yeni içinde kalır mantığı ile saklamayıp çözüm arıyoruz. yardım istemenin, bilmemenin değil yardım almamanın, öğrenmemenin ayıp olduğunu düşünüyoruz

    - biraz sabırsızız. her anlamda hızın içinde büyüdüğümüzden dolayı olabilir. internet, arabalar, ulaşım çocukluğumuzda birden hızlandı.
    -ben kendimi öyle görmesem bile genel olarak bir tüketim alışkanlığı var.

    unutmayınız ki her yeni nesil önceki nesillerin yarattığı dünyada büyümektedir. eğer daha “düzgün” nesiller isteniyorsa daha çok çalışılmalıdır.

    edit:imla
  • 48
    florentino perez'in aciklamalarina baktiginizda zannedersiniz ki butun z kusagi avrupa süper ligi bekliyordu.

    --- alıntı ---

    gelirler azaldı, gençler futbolla ilgilenmiyor. futbolu ayağa kaldırmak için bunu yapmak zorundaydık.

    --- alıntı ---

    yav arkadas z kusaginin herhalde en az yarisi yayinciya para vermeden mac izliyordur. ayni genclerin sizin luks stadyumlarinizda kombine veya loca alacak paralari oldugunu da sanmam. bunlarin hicbiri milyarderler ligi gelince degismeyecek, bizi yemeyin.
  • 49
    ülkemizde özellikle ilköğretim ve lise çağındakilerinin eğitimde eşitsizliğe bolca maruz kaldığı kuşaktır. 14 nisan 2021 kısmi kapanma kararı sonrası 8. ve 12. sınıflar hariç yüz yüze eğitime ara verilmiştir denmesine rağmen bazı illerde bazı özel-paralı okullar yüz yüze tüm sınıf düzeylerinde eğitime devam etmektedir.

    --- alıntı ---
    ülkemiz genelinde uygulanan kovid-19 tedbirleri kapsamında bilim kurulunun tavsiyeleri ve cumhurbaşkanlığı kabine toplantısı'nda yapılan değerlendirmeler sonucunda yüz yüze eğitimden uzaktan eğitime geçiş konusunda bazı yeni kararlar alınmıştır. buna göre:

    -ilkokullarda tüm sınıf düzeylerinde tam zamanlı uzaktan eğitime geçilecektir.
    -ortaokulların tüm sınıf düzeylerinde (8. sınıflar hariç) tam zamanlı uzaktan eğitime geçilecektir.
    -liselerin tüm sınıf düzeylerinde (12. sınıflar hariç) tam zamanlı uzaktan eğitime geçilecektir.
    -8 ve 12. sınıflar yüz yüze eğitime devam edebileceklerdir.
    -8 ve 12. sınıflar ile mezunlara yönelik düzenlenen destekleme ve yetiştirme kursları ile takviye kurslarına cumartesi ve pazar günleri de dâhil devam edilecektir.
    -okul öncesi eğitim kurumları yüz yüze eğitime mevcut şekilde devam edeceklerdir.

    okullarımızın gerekli hazırlıkları yapabilmesi için yeni kararlar 15 nisan 2021 perşembe gününden itibaren uygulanmaya başlanacaktır.

    kamuoyuna saygıyla duyurulur.

    http://www.meb.gov.tr/...amasi/haber/23005/tr

    --- alıntı ---
    peşin ekleme: burada mevzu insanların çocuklarını ne tip okula gönderdiği ile ilgili değil, bu kısıtlamanın pandemi nedeniyle bir grup çocuğa, gence uygulanıp başka bir gruba uygulanmamasıdır. yasada açıkça hiç bir zümreye ve sınıfa ayrıcalık tanınamaz denmektedir. eğer bu karar pandemi nedeniyle yayılımı engellemek için alındıysa, her okulda uygulansın. yok pandemiyi, virüs yayılımını etkilemiyorsa her yeri açın dileyen veli okula göndersin dilemeyen göndermesin.
    açık olması konusuna gelince bir çok veliye özel okullardan eğitimin yüz yüze devam edeceğine dair mesajlar geldi. hatta bizzat özel okullardan birini aradım ve durumu sözlü olarak teyit ettiler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın