1376
öncelikle belirtelim ki belhanda önceki haftalarda da bu haftaki 30 eylül 2017 galatasaray karabükspor maçında da iyi oynadı. gelelim esas meselemize.
belhanda yeri geldiğinde kötü de oynayacak ancak ilk kötü oyununda tabiri caizse oyuncuyu kurşuna dizmek, hatta kurşuna dizmekten de öte türlü türlü iki yüzlü davranışlara girmek ne kadar ahlaklıdır? soruyorum. yukarıda belirttiğim maçın henüz başında canımız ciğerimiz muslera'nın da ''ya böyle hata mı yapılır'' dedirtecek ciddiyette hatası var. ndiaye'nin yaptığı pas hataları keza aynı şekilde. geçtiğimiz hafta oynadığımız maçta ligin en iyi savunmacısı maicon'un rakibe müthiş kontratak şansları verdiği hataları var. tolga'nın, gomis'in, fernando'nun, linnes'in, dahası mariano'nun bile pas hataları var sezon içinde. gelin görün ki şahsen bu oyuncuların başlıklarının altında bir kurşuna dizme olayı veyahut yapılan hatayı başa kakma durumu görmedim. birçoğuna da övgüler gırla gidiyor, doğal olarak.
belhanda'nınsa hemen hemen her hatası başlığı altında başına kakılıyor. iyi oynadığı maçlarda rezalet, efsane oynadığı maçlarda kötü oynadı diyenler çıkıyor. sonrasında da tüy dikercesine başka yazarlara başka futbolcular üzerinden saldırılıyor. yapmayın kardeşim şu işi. takım muazzam top oynuyor, sinerji hat safhada. şampiyonluk yolundaki rakiplerinden 6-8 puan öndesin henüz yedi haftada. daha ne istiyorsun be adam? maç başı 15 tane gol mü atalım, sahanın ortasına ateş yakıp rakip oyuncuların etlerini mi pişirelim? maç sonunda rakipten sağ kalanları gaz odalarına mı tıkalım? bu takım yaranmak için daha ne yapabilir?
dönelim belhanda'ya. ilk golümüzde top rodrigues'in ayağındayken sol kenar çizgisine kadar çekilerek rakip savunmanın duruşunu bozdu ve doğrudan doğruya da linnes'in o bindirmeyi yapmasına olanak sağladı. maicon'un attığı birinci, takımımızın attığı ikinci golde de kullandığı köşe vuruşu ile asisti bizzat yapan isimdi. yine son golde de asistin asisti olarak tabir edebileceğimiz olayın kahramanıydı. kısacası attığımız üç golün de içinde olan, üç golde de büyük katkıları olan futbolcumuzdu bugün ki daha gole dönüşmeyen en az 5-6 pozisyon daha var aynı bu şekilde.
kazandığı sahipsiz topların, girdiği ikili mücadelelerin, yaptığı pas aralarının haddi hesabı yok. rakip kalede gol pozisyonuna girerken de kadrajda var, bizim takım savunmadayken de. rakibin müthiş hızla çıktığı konrataklarda da kadrajda belhanda var, kontratağın kontrasında da belhanda var. dolayısıyla maçın her aksiyonunun içinde/civarında oyuncuyu görebiliyoruz. hani kopuk, dalgın, laubali deniyor ya belhanda için, o niteliklere sahip bir futbolcu asla bu denli maçın içinde olamaz. sırf bu bile oyuncunun ciddiyetinin, özverisinin göstergesiyken hala daha sanki dünyanın en gamsız oyuncusuymuş gibi yorum yapanlar var ki vah vah.
ha şunu da söylemeden edemeyeceğim,
galatasaray taraftarı futboldan anlar gibi bir geyik var son dönemlerde. sabri'nin, semih'in, yasin'in günümüz galatasaray kalibresinde olmadığını görmekle futboldan anlıyor olmuyorsun zira bu sokaktaki 7-8 yaşındaki çocukların bile görebildiği, fark edebildiği şeyler. türkiye'deki her taraftar topluluğu gibi galatasaray taraftarı da futboldan anlamaz arkadaşım. bu durumu şahsi olarak da algılamasın kimse. elbet futboldan anlayanları da var her kitlenin içinde olduğu gibi ancak hiç öyle yok en çok biz futboldan anlıyoruz, yok dünya futbolunu en iyi biz biliyoruz falan geçin bu işleri. belhanda gibi bir oyuncunun takıma kattıklarını göremeyen adam futboldan anlıyor olamaz. iki iki daha dört. sadece tabela odaklı gören, futbolu gol atan ve asist yapan olarak bilen, bir golde golü atan oyuncu haricinde kimseye odaklanamayan, bizzat gole dönüşmemiş koşuları ve pasları hiçe sayan türkiye standardı taraftar kitlesinden sadece biridir galatasaray taraftarı.
böyle giderse ''kötü oynadı, rezalet oynadı'' yorumları eşliğinde 25 asiste ulaşacak oyuncumuz.
belhanda yeri geldiğinde kötü de oynayacak ancak ilk kötü oyununda tabiri caizse oyuncuyu kurşuna dizmek, hatta kurşuna dizmekten de öte türlü türlü iki yüzlü davranışlara girmek ne kadar ahlaklıdır? soruyorum. yukarıda belirttiğim maçın henüz başında canımız ciğerimiz muslera'nın da ''ya böyle hata mı yapılır'' dedirtecek ciddiyette hatası var. ndiaye'nin yaptığı pas hataları keza aynı şekilde. geçtiğimiz hafta oynadığımız maçta ligin en iyi savunmacısı maicon'un rakibe müthiş kontratak şansları verdiği hataları var. tolga'nın, gomis'in, fernando'nun, linnes'in, dahası mariano'nun bile pas hataları var sezon içinde. gelin görün ki şahsen bu oyuncuların başlıklarının altında bir kurşuna dizme olayı veyahut yapılan hatayı başa kakma durumu görmedim. birçoğuna da övgüler gırla gidiyor, doğal olarak.
belhanda'nınsa hemen hemen her hatası başlığı altında başına kakılıyor. iyi oynadığı maçlarda rezalet, efsane oynadığı maçlarda kötü oynadı diyenler çıkıyor. sonrasında da tüy dikercesine başka yazarlara başka futbolcular üzerinden saldırılıyor. yapmayın kardeşim şu işi. takım muazzam top oynuyor, sinerji hat safhada. şampiyonluk yolundaki rakiplerinden 6-8 puan öndesin henüz yedi haftada. daha ne istiyorsun be adam? maç başı 15 tane gol mü atalım, sahanın ortasına ateş yakıp rakip oyuncuların etlerini mi pişirelim? maç sonunda rakipten sağ kalanları gaz odalarına mı tıkalım? bu takım yaranmak için daha ne yapabilir?
dönelim belhanda'ya. ilk golümüzde top rodrigues'in ayağındayken sol kenar çizgisine kadar çekilerek rakip savunmanın duruşunu bozdu ve doğrudan doğruya da linnes'in o bindirmeyi yapmasına olanak sağladı. maicon'un attığı birinci, takımımızın attığı ikinci golde de kullandığı köşe vuruşu ile asisti bizzat yapan isimdi. yine son golde de asistin asisti olarak tabir edebileceğimiz olayın kahramanıydı. kısacası attığımız üç golün de içinde olan, üç golde de büyük katkıları olan futbolcumuzdu bugün ki daha gole dönüşmeyen en az 5-6 pozisyon daha var aynı bu şekilde.
kazandığı sahipsiz topların, girdiği ikili mücadelelerin, yaptığı pas aralarının haddi hesabı yok. rakip kalede gol pozisyonuna girerken de kadrajda var, bizim takım savunmadayken de. rakibin müthiş hızla çıktığı konrataklarda da kadrajda belhanda var, kontratağın kontrasında da belhanda var. dolayısıyla maçın her aksiyonunun içinde/civarında oyuncuyu görebiliyoruz. hani kopuk, dalgın, laubali deniyor ya belhanda için, o niteliklere sahip bir futbolcu asla bu denli maçın içinde olamaz. sırf bu bile oyuncunun ciddiyetinin, özverisinin göstergesiyken hala daha sanki dünyanın en gamsız oyuncusuymuş gibi yorum yapanlar var ki vah vah.
ha şunu da söylemeden edemeyeceğim,
galatasaray taraftarı futboldan anlar gibi bir geyik var son dönemlerde. sabri'nin, semih'in, yasin'in günümüz galatasaray kalibresinde olmadığını görmekle futboldan anlıyor olmuyorsun zira bu sokaktaki 7-8 yaşındaki çocukların bile görebildiği, fark edebildiği şeyler. türkiye'deki her taraftar topluluğu gibi galatasaray taraftarı da futboldan anlamaz arkadaşım. bu durumu şahsi olarak da algılamasın kimse. elbet futboldan anlayanları da var her kitlenin içinde olduğu gibi ancak hiç öyle yok en çok biz futboldan anlıyoruz, yok dünya futbolunu en iyi biz biliyoruz falan geçin bu işleri. belhanda gibi bir oyuncunun takıma kattıklarını göremeyen adam futboldan anlıyor olamaz. iki iki daha dört. sadece tabela odaklı gören, futbolu gol atan ve asist yapan olarak bilen, bir golde golü atan oyuncu haricinde kimseye odaklanamayan, bizzat gole dönüşmemiş koşuları ve pasları hiçe sayan türkiye standardı taraftar kitlesinden sadece biridir galatasaray taraftarı.
böyle giderse ''kötü oynadı, rezalet oynadı'' yorumları eşliğinde 25 asiste ulaşacak oyuncumuz.