yabancı takım tutmak

• 51

  kime, niye battığını anlamadığım durum. bence bu durumu eleştirmeye çalışmak tamamen gereksiz, faydasız ve deli saçması bir tutum. bir nevi taşralılık (istanbul'un değil, kültürel olarak avrupa'nın taşrasında olmak). avrupa karşısında eziklik hissetmek vs. diye bakıyorum ben duruma. isteyen istediği takımı tutar. niçin sınır koymaya çalışıyorsunuz? kime ne arkadaş? böyle saçma bir çaba mı olur?
• 52

  sözlükte 'bir aşağılama yöntemi olarak' kullanılmaktadır ki bu şahsımı fazlasıyla rahatsız etmektedir.
  benim liverpool'a nankatsu'ya sempati duymam ne galatasaray sevgimden ne de galatasaray'ın büyüklüğünden götürür.
  ah bunu bi anlayabilse bazı kafalar...
• 53

  mesele ikinci ya da üçüncü takımı tutmak meselesiyse geçiniz efendim. galatasaray'ın yanında memleketinin takımını yada yaşadığın şehrin takımını tutarkende ikinciyi tutmuş oluyorsun. bokunu çıkartmamak kaydıyla insan yabancı bir takım tutabilir. futbol bu. gönül ota da konar boka da konar. sonuç olarak 1997 şampiyonluğundan beri galatasaraylıyım. 1999 zaferinden beri unitedlıyım. ama galatasaray'a verdiğim maddi manevi desteğin %1'ini manu'ya vermedim vermemde. manu'nun maçlarını izlerim, şampiyonluklarında yüzümde bir gülümseme belirir. imkanım olsa old trafford'da maç da izlerim.
• 54

  (bkz: yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı)
• 55

  yabancı takıma sempati duymaktır.
  
  takım tutmak olgusu sadece bir takımın maçlarını televizyondan izlemek değildir. elinden geldiğinde veya fırsat buldukça maçlarına gitmek, forma veya aksesuarlarını alarak o takıma destek vermek ve bağlılığını göstermektir. yabancı ligleri takip eden, futbolla içli dışlı olan her futbolsever yabancı liglerde bir takıma sempati besler. ispanya'da barcelona, italya'da roma, ingiltere'de liverpool, nba'de dallas gibi. olamaz mı, olabilir. taraf tutmadan maç izlemek bana göre çok boş ve anlamsız.
  gol pozisyonu olacak, sen taraf tutmadığın için hiçbir şey hissetmeyeceksin. geçelim efendim bunları, bana göre zaman öldürmekten başka bir şey olmaz böyle kuru kuru maç izlemek. hobi olarak da değerlendirebiliriz bunu, fazla kurcalamamak lazım.
• 56

  bu gidişle yavaş yavaş hepimiz birer tane edineceğiz. yani benim var da sizi bilmem. liverpool, atletico madrid, staeua bukarest, river plate, liverno.
• 57

  başka ülkelerde yaşayan türkleri anlayabiliyorum bu konuda. herkes içinde yaşadığı topluma ayak uydurur.
  hem türk futbolu hiç de iyi durmuyor uzaktan ne sportif ne de etik olarak.
  
  bu durumun sosyolojik durumla falan alakası yok, bildiğin başarılı oldukları için sempati duyulan takımlardır. tarihiymiş ezeli rekabet hikayeleriymiş bu gibi sebeplere bağlamak hiç de inandırıcı gelmiyor bana şahsen.
  
  sahada oynayan adamların bu sosyal farklılıktan haberi yokken ben kendimi buna inandırarak bir takım seçemem.
  örneğin manu - liverpool rekabeti. sahada oynayanlar liman işçileri falan olsaydı işte o zaman farklı olurdu.
• 58

  tam olarak takımı tutmak gibi de değildir aslında.bir nevi sempati duyduğun takımdır mesela.yoksa çok az kişi yabancı bir takım yenilince onun için üzülür.
• 59

  şu iki cümleyi insanların ayırması gerektiğine kanaat getirdim.
  
  (bkz: yabancı takıma sempati duymak)
  (bkz: yabancı takım fanatiği olmak yani tutmak)
  
  son zamanlarda liverpool'um ile galatasaray'ım maç yapıcak tarzı saçma sapan cümleler görülmeye başlandı. liverpool forması giyilecek, ynwa söylenecek hep beraber denilmeye başlandı. kimse kusura bakmasın ama nasıl iki kızı aynı anda sevemeyecekseniz, iki takıma da aynı anda sevdalanamazsın arkadaş. öyleyse; ayran gönüllüsündür, sevgini hayra falan yoramam, bir boka yaramaz. ben sana sempati duyma demiyorum hobi olarak yine duy ama aşk nedir la?
• 60

  (bkz: herkesin tuttuğu kendine)*
• 61

  elbet yabancı bir takıma sempati duyulabilir fakat sen üzerinde galatasaray formasıyla "ayy liverpool'um gelmiş süper ya" gibi "manchester'ciğim united şampiyon olamadı aman allahım bana yaşamak haram" tarzı "şşt, nası koyduk ama, barca olum barcaa" türevi saçma sapan hareketlere girişildiğinde boku çıkar.
  
  bazen oluyor birileri başarıdan galibiyetten bi şeylerden bahsediyor. bahsedebilir normal fakat kişiye "olum sen galatasaray'lı değil misin" deyince "yahu galatasaray bu sene top mu oynuyor, ispanya ligini takip edecem ben bu sezounluk" neyse yine sinirlendim...
• 62

  adı yabancı takım tutmak değil, yabancı bir takıma sempati duymaktır. futbol ile yatıp kalktığını iddaa edip real madrid - barcelona maçını ya da liverpool - manchester united maçını seyreden ve maçı seyrederken gönlünden birisinin kazanmasının geçmediğini söyleyenlere bir tarafımla gülüyorum sadece. bugün futbolsever çocuklar nasıl hayran hayran barcelonanın futbolunu seyredip, messi formaları alıp, xavi şöyle iniesta böyle diyorlarsa, ben de çocukluğumda liverpoolu hayran hayran seyrederdim. o zamandan beri de yoğun sempatim var liverpoola. galatasaray ile olan aşkımla da alakası yoktur bu konunun. liverpoola sempati duymak herhangi bir galatasaray liverpool maçında aklıma acaba liverpool mu kazansa gibi komik düşünceler sokmuyor. sempati başka aşk başka. ayrıca liverpool formam da var, galatasaray formalarımla beraber gardrobumda duruyor. niye bu kadar gerdi sizi benim liverpool formam bir türlü anlayamadım?
• 63

  son dönemlerde iyice boku çıkarıldı bu işin. yabancı bir ülkenin takımına sempati duymaya hiç mi hiç itirazım yok. tottenham, valencia, paris saint germain gibi takımlar yıllardır sempatik gelmiştir bana mesela. ancak bu işi abartmanın da alemi yok. barcelona sana sempatik geliyor diye yılların katalanıymış gibi real madrid'e bok atmanın ne alemi var? gerrard'ı beğenirsin, liverpool'u desteklersin ingiltere'de. manchester united yenilince 'ooh ne iyi oldu şu devils'e, hiç sevmiyorum arkadaş' ayaklarına yatmak hiç mi hiç samimi gelmiyor. basketbolda da var aynı durum. * let's go heat'miş, go celtics'miş. go ne amınakoyim. kaldı mı yalnızca derbi zamanı futbolla ilgilenen insanlardan bi farkın ?
  
  valencia bana sempatik geldi diye ezeli rakipleri villarreal veya levante'ye laf söylemek içimden hiç gelmedi. edwin congo benim adamımdı, sonny anderson, ariel ibagaza hep sempatikti. tottenham var diye thierry henry'leri, dennis bergkampları, marc overmarsları nasıl yok sayayım. ya sen barçalı! raul gonzalez'den nasıl nefret edebilirsin ki? dile getirsen bile için hiç rahat etmedi ki. yıllardan beri bu ülkede yaşıyorsun. çocukluktan kapmışsın galatasaray'ı, fener'i, beşiktaş'ı... doğru ya da yanlış, sövmedin mi hiç rakip takıma? hissetmedin mi tuttuğun takımla olan bağını? aynı bağı bayern munichle de hissediyorsan bir şey diyemem tabi dilo.
  
  bir de bırakın artık şu messi mi cristiano ronaldo mu tartışmalarını. evet messi mütevazi, ronaldo atletik. ama asıl noktayı kaçırmayalım. ikisi de çok iyi topçu. hangisi daha büyük tartışmaları yüzünden adamların oyunlarını kaçırıyoruz lan.
• 64

  bu eylem genelde derbi maçlarda ve finallerde abartılır. mesela el clasico olduğu zaman herkes taraftar kesilir. "biz zaten ailecek barcelonalıyız" ayaklarına yatılır, herkes ne kadar barcelonalı veya real madridli olduğunu ispatlama derdine düşer. maçtan bi hafta öncesinden başlar muhabbetler, koyucaz kesin, şu oynuyo, bu sakat... maç günü gelir adam holigan kesilir, zannedersin kendi takımı (gs,bjk,ts,bursa..) derbi oynuyo.
  
  neyse maç biter, ortalık durulur, ondan sonra haftaya barcelona ossasunayla mı oynamış, real sevilla'ya mı yenilmiş koy g.tüne rahvan gitsin.
• 65

  http://g.mynet.com/i/199/216055-internettuhaf8.jpg
• 66

  yabancı işte, adı üzerinde. el...
  
  hani olur ya hep, anadolu'dan bir takım tutuyorum dersin, inanmazlar sana. esas hangi takımlısın diye sorarlar, istanbul'dan bir takımı tutmak zorunda hissettirirler ya insana, bu da öyle bir şey biraz. epl izlerken taraf olayım, bundesliga bensiz büyümesin, la liga'da sevicilik yapayım...
  
  ha bu ne kazandırır insana? ne kadar aidiyet verir? ne kadar heyecan katar hayatına? muamma. çorbada tuzun olur işte, sivas'ta yaşarken uzaktan tuttuğun galatasaray gibi oluverir, gönül verdiğin tottenham. hayat senin uzağında devam eder, tribünde gollere başkaları sevinir hep.
• 67

  yerli futbolcularımızın bazılarına sırf yerliler diye kin beslerken, alex telles gibi bir çapsızı bile öve öve bitiremeyen taraftarlarımıza şiddetle yapmalarını tavsiye ettiğim bir eylemdir.
• 68

  benim de tuttuğum yabancı takımlar var lakin bundan öte sadece yabancı takım tutmak konuşulmalı.
  
  futbol ortamımız iğrenç. yavaştan holiganizm salonlarada giriyor, korkuyorum açıkçası.
  
  bakın bu iğrenç ortamdan insanlar bıkabilirler. uzak doğuda vs olduğu gibi bazı yabancı takımları tutmaya başlayanbilir insanlar. o zaman ne yapacağız. o zaman neyin ne anlamı kalacak?
• 69

  senelerdir (bkz: borussia dortmund) u tutarak gerçekleştirdiğim eylemdir. (bkz: nuri şahin) belki de en sevdiğim futbolcudur. onun sayesinde takip etmeye başladım dortmund' u. sonra gördüm ki dortmund gerçekten yönetimi, taraftarı, futbolcuları, altyapısı, stratejileri, hedefleri bakımından tam tutulacak takım. bir ara galatasaray' dan daha çok maçını izliyordum. kloop gitti çok üzüldüm. fatih hoca gibi dolmaz diyordum yeri doldu bile. ciddi mana da yense de yenilse de uzun yıllar tutacağım tek yabancı takımdır.
  
  ayrıca son yıllarda (bkz: koray günter), (bkz: yasin öztekin), (bkz: kevin grosskreutz) transferlerine de oldukça sevindim bu sebeple.
• 70

  türkiye'de en çok liverpool taraftarı var bana göre. tabi bu söylediğim başka hiçbir takım tutmayıp sadece avrupa'dan takım tutanlarla ilgili. yoksa sempatizan olayını işin içine katarsak tabi ki liverpool birinci çıkan takım olmaz.
  
  bana çok garip geliyor bu yabancı takım tutanlar. tamam bizimkisi de futbol değil de nasıl aidiyet duygusu yaratılır yabancı bir takımla, anlamış değilim.
• 71

  dunyanin en sacma olaylarinda zirveye oynar. futbol sadece bir oyun degil, bir kultur meselesidir de. tezahuratlarinin anlamak icin internete baktigin takimi tutsan ne olur tutmasan ne olur. stadina gitmeyi birak, belki ulkesine adim bile atamayacagin bir takimla tv basinda nasil bag kurabilirsin ki? bu isin olayi sadece futbol seyretmek olsaydi kimse taraftar olmazdi.
• 72

  http://i.hizliresim.com/lEzNBJ.jpg
• 73

  herkesin hislerine saygım var ama bu gerçekten komik bir şey. sempati duyulabilir onu anlıyorum. fakat bir insan nasıl yabancı bir takımı tutuyor onu çözemiyorum. bana bazen galatasaray bile çok uzak ve yabancı bir camia gibi gelirken insanlar kendilerini nasıl hiç tanımadıkları bir kurumsal kültürün parçası kabul edebiliyorlar bilmiyorum. atletico madrid, juventus, dortmund sevdiğim takımlar. maçlarını canlı izlemişliğim de var. buna rağmen juventus'u tutmak mesela bana çok komik geliyor. çünkü bana kalırsa tüm yayın hakları ihalelerine rağmen futbol yerel bir olaydır. taraftarlık insani bir olgudur. uzak mesafe ilişkisi tadında taraftarlık yeni, ticari ve sanal bir fenomen. bana hiç yakın gelmiyor.
  
  bu konuda zirve için (bkz: #2003880)
• 74

  gayet olabilen bir durum.
  
  (eski) fenerbahçeli ve o zamanlar futbolla çok da alakası olmayan çok yakın bir arkadaşım şu an hasta arsenal'li.
  
  fenerbahçe'yi tuttuğu zamanlar tepkisizce bize şampiyonun kim olduğunu soran, öğrenince aynı tepkisizlikle konuyu değiştiren, futboldan zerre haz almayan adam şu an wenger'i eleştiriyor, her sezon yeni arsenal formasını ediniyor, yeni transfer yorumluyor lan!
  
  düşünün adam digitürk'ün sadece spor extra paketine üyeyken premier lig d-smart'a geçtiği gün d-smart'a geçti.
  
  asıl önemli olan nokta bu nasıl oldu?
  
  anlatayım; arkadaşım bundan 4-5 sene kadar önce gezmek için 10 günlüğüne londra'ya gitti. oraya gittiğinde meraktan (ya da arsenal'in renklerini falan beğendi) arsenal'in düzenlediği 1-2 saatlik müze+emirates turuna katılmış. o turu bize detaylarıyla anlatırken gözlerindeki o etkilenmişliği görmeliydiniz.
  
  aslında bu ayrı bir başlık altında incelenmesi gereken de bir durum. adamlar nasıl organize, detaylı düşünülmüş bir tur planlamışlarsa adam arsenal'li oldu çıktı.
  
  vizyonerlik bu işte 1-2 saat ya sadece. bu kadar etkileyebiliyorsun insanları. biz avrupa'da en bilinen türk kulübüyüz bu bir gerçek. ama bunu kullanabilmek de bir o kadar önemli.
• 75

  2000'li yılların başından beri avrupa'da tuttuğum takımlar: inter, bayer leverkusen ve sporting lizbon.
  
  inter'e karşı olan sempatim, biraz da juventus antipatisinden kaynaklanıyor. çünkü o yıllarda juventus hep şampiyon olurken milan genelde ikinci olur; roma ve inter ise üçüncülük için mücadele ederdi. bu nedenle ezeli rakip milan'a nazaran juve'ye daha fazla sinir olurdum. zaten sonradan bu şampiyonlukların kaynağı da ortaya çıktı.*
  
  bayer leverkusen sevgimin nedeni de yine bir başka takıma olan antipatimden kaynaklanıyor. (bkz: bayern münih) o zamanlar çocuk aklıyla bayern ve bayer isimlerinin benzerliğinden dolayı bu iki takım arasında rekabet var sanırdım, o yüzden zayıf olanın yanında olup leverkusen'i tutmaya başladım. zaten bayern münih, alman disiplini taşımasının da etkisiyle acımasız bir takım olduğu için avrupa'da en sevmediğim takımdır.
  
  sporting lizbon'u tutmamın tek sebebi ise mario jardel. 2001 yılında bizden ayrılıp sporting'e gitmesiyle sporting, türkiye'den bir taraftar kazandı.