• 177
    bu propagandanın türklük, milliyetçilik üzerinden yapılması bana çok şaşırtıcı geliyor. mesela uefa şampiyonu takımımızdaki türk oyuncular, dünya kupası'nda 3. olan ve avrupa futbol şampiyonası'nda yarı final oynayan oyuncular hariç herhangi bir türk oyuncu hagi kadar, taffarel kadar türkiye'ye hizmet etmemiştir. sözkonusu milliyetçilik ise senin bayrağın bu adamlar sayesinde dalgalandı.
  • 178
    bir insanın, devletin, milletin, camianın, kurumun başarısı kalitesine bağlıdır ve bu saydığım her bir seçeneğin kalitesini de prensipleri belirler.

    prensipler önceliklerden oluşur. önceliklerini doğru seçersen en başta kaliten, kalitenle birlikte de orta/uzun vadede başarın artar.

    bir yerde herhangi bir konuda bir sınır varsa önceliğin bu sınırla ilgilidir. konumuz yabancı sınırı. futbol özelinde konuşurken, bu sporu yapacak olan insanları seçme noktasında bir sınır koymuşsan senin önceliğin bellidir, oynayacak olan kişilerin türk olması.

    bunun arkasında yatan kirli veya temiz birçok sebep sayabilir bulabiliriz. menajerlerin maddi kaygısı deriz, siyasi bir milliyetçilik kaygısı diyebiliriz, yerli futbolcuların kendine forma şansı bulması için -hatalı bir yol olduğunu biliyoruz hepimiz- bir fırsat olarak tanımlayabiliriz, gücü elinde bulunduran kişilerin yabancı sayısının artmasıyla gücünün azalması diyebiliriz, daha birçok sebep bulmak kolay. fakat tüm bunlar şunu değiştirmiyor, senin önceliğin topu oynayacak olan adamın türk olması.

    sen kıstaslar listesinin en tepesine bunu koyarsan, yerine getirilmesi gereken ilk kriterin bu olması gerektiğini dayatırsan diğer kriterlerden feragat etmek zorundasın. senin kaliten yerlilerin kalitesinin ve çalışma şevklerinin insafına kalır. sen kulüpleri yerli futbolculara muhtaç haline getirirsen futbolcular kulüplerin işvereni olur. kağıt üzerinde istediği kadar maaşını veren taraf kulüpler olsun, sen kozu yerli futbolcuya verdikten sonra artık kaliten piyasaya sürülen yerlilerin kalitesi kadar olur.

    yani sen pazarı dünya ölçeğinden türkiye ve türk kökenli oyuncular ölçeğine daraltırsan, arz/talep kuralı gereği az olan ürünün fiyatı yüksek olur. bunu da geçtim, hadi maliyetini karşılamanın bir yolu bulundu diyelim -ben bulunabileceğini düşünmüyorum, menajerler ve futbolcular aç gözlü bir şekilde ederinden kat kat fazlasını talep edeceklerdir- yine de dar bir havuzda yetişen futbolcuların kalitesi havuzun darlığıyla doğru orantılı olacaktır.

    sen kalite değil, maliyet değil, seyir zevki değil, gelişim değil, "yerlilik" noktasından yola çıkarsan diğer hiçbir şeyi kontrol edemezsin. kaliten de vasat kalır, maliyetin de kontrolden çıkar, seyir zevki de giderek azalır, yerli diye göklere çıkardığın adamların kalitesi de yerlere düşer.

    bir insanın yaptığı işe değil kimliğinde yazan herhangi bir bilgiye takılan hiç kimse bu çağın insanı değildir. yabancının bulduğu futbolu, yabancının koyduğu kurallarla, yabancının medya kuruluşundan, yabancının altyapısıyla, yabancının verdiği paralarla elde ettiğin sponsorluklarla oynamayı miden kaldırıyor da, sahaya çıkan insanların milleti-rengi-yetiştiği ülke kanına dokunuyor? bu ülkede yerli fabrika sayısı her gün daha da azalıyorken milli duyguların zorlanmıyor da, 1940'larda ikinci dünya savaşı zamanında iki ülke arasında* 6000'den (yazıyla altı bin) fazla tankın katıldığı savaş yapılabiliyorken senin ülken yaklaşık 80 (yazıyla seksen) sene sonra bir tane tank motoru üretemiyor diye kalbin sızlamıyorsa, yerli diye piyasaya sürülen elektronik eşyaların dahi içeriğinin yüzde altmıştan fazlasının yabancı ülkelerde üretilen parçalardan oluşmasından rahatsız değilsen, giydiğin takım elbiselerin etiketlerinde yüzde doksan ihtimalle yabancı bir markanın adı yazıyorken gocunmuyorsan, hala daha meydanlarda yerli araba "üreteceğiz" diye 2019 yılında "müjde" verirken milliyetçiliğin okşanabiliyorsa, geçmediğin köprü için vergilerinden yabancılara tazminat ödenmesi senin duygularında milliyetçiliğe tekabül ediyorsa, ülkendeki tüm telefon altyapısı yabancı sermayenin elindeyken telefonla konuşabilmek sana "milli" hissettiriyorsa, ülkeye saman-domates-buğday ithal ederken ve bunları yerken "türk" hissediyorsan;

    kusura bakma ama ben de statta oynayan futbolculara baktığım zaman kendi milletimden biri top oynuyormuş gibi hissedebiliyorum.

    ben futbol izlemek istiyorum, yerli malı haftası değil. bunu oynayan türk de olsa yabancı da olsa kaliteli oynasın yeterli benim için. sonra çapını unutup zengin oldu diye her yerde herkese efelenen sonradan görme görgüsüz topçuları ömrümün sonuna kadar televizyonlarda izlemek istemiyorum.
  • 179
    verilen tepkiler sayesinde amacına ulaşamamış propagandadır.

    (bkz: #2279352)

    her kim ki "kim ne derse desin rte ne derse o oluyor her şey tek adama bağlı" diye saçmalıyorsa mevcut düzenden en memnun olan odur, bu sözlerle de sizi baltalıyordur. umarım ki bu sünepeler -en azından bu konuda- olumsuzluk yaymaya, halkı yılgınlığa sürüklemeye devam edecek yüzü bulamazlar.
  • 185
    (bkz: galatasaray 2018 - 2019 sezonu bilançosu/@mehmetcan)

    su tabloya bakinca, akil ve mantikla yonetilen hicbir kulubun desteklememesi gereken propaganda.

    her sene bir takimin sampiyonlar ligi'ne gidebildigi ligde (ve ekonominin bicak sirtinda oldugu ulkede), sampiyonlar ligi'ne katilamayan takimlarin carki dondurebilmesinin tek yolu maas butcesini belli bir seviyede tutmak ve oyuncu yetistirip/satarak bilancolarina doviz girdisi yazmak. tum bunlari yaparken de mumkun oldugu kadar sportif basari yakalamak tabi ki.

    yabanci sinirinin oldugu donemde neler olacagini hepimiz biliyoruz; sisirilmis yerli oyuncu bonservisler (tarık çamdal'a 4.75 milyon euro bonservis vermistik), abartili maaslar (selçuk inan'nin 3 milyon euro maas almasi) cogu turk oyuncunun gelisiminin durmasi ile vasatlasacak takimlarin elle tutulur ve surdurulebilir basari yakalayamayarak orta vadede cikamayacak sekilde batmasi.

    su an yapilmasi gereken tek sey mevcut kuralinin hicbir sekilde degismeyecegini taahhut altina alip kuluplerin uzun vadeli plan yapabilmesinin onunu acmaktir.
  • 188
    bana kalırsa gelsin, yoksa anadolu takımlarını yenemeyeceğiz.*

    şaka bir yana ben bir anadolu kulübü başkanı olsam yabancı sınırının y'sini duyduğumda kavga çıkarırım. çatır çatır top oynayıp büyükleri yeniyorlar, bu hızla gitmeye devam ederlerse bu sene bursaspor'un yaptığını tekrarlayabilirler ama işte orada da biz devreye giriyoruz. 60 milyon euro değerinde orta saha mı kurulur amk?*
  • 189
    duygularla değil mantıklı argümanlarla konuşulması gerekirken, salt milli duygularla ortaya atılan propaganda.

    bugün twitter üzerinde şöyle bir tabloyla karşılaştım:
    https://gss.gs/bbV.jpg

    --- alıntı ---

    transfer sezonu bittiği için tekrar yazalım. yeni yabancı kuralının uygulandığı 5 sezonun 4'ünde süper lig kulüpleri transferde kar etti.

    yerli oyuncu sayısının daha fazla olduğu yeni kuraldan önceki 13 sezonda ise kulüplerimiz zarar etti.

    twitter.com/ustadogus
    --- alıntı ---

    işin saha içerisindeki teknik boyutuna girmeye dahi gerek yok. bu sene türkiye ligi'ndeki takımların toplam harcamasıyla, toplam gelirleri kıyaslandığında ortaya bu çıkıyor.

    14 yerli kuralı getirildikten sonra değişen ne peki? bu aradaki fark neyden kaynaklanıyor? volkan şen, olcan adın, volkan babacan gibi adamlar neden forma bulamıyor? çünkü artık menajerler eskisi gibi kulüpleri soyup soğana çeviremiyor. elbette ffp disiplininin de etkisi yadsınamaz. fakat artık transfer sezonu başladığında eskişehirspor'da oynayan alper potuk'un, tarık çamdal'ın menajeri ellerini ovuşturup "eveet gelin bakalım" diye kulüp başkanlarını parmaklarında oynatamıyor. aynı şekilde mehmet topuz'ların, gökhan ünal'ların, yiğit gökoğlan'ların menajerlerine muhtaç değil büyük takımlar. artık potansiyeli olan yurt dışına gidip ülkemizi büyük arenalarda temsil ediyorlar. milli takıma direkt yazacağımız adamların çoğu kalbur üstü takımlarda oynayan genç futbolcularımız. aksi halde 3 büyük takımda taraftara şaklabanlık yaptığı için kadroda kalan adamları mecburen kadroya yazan milli takım teknik direktörleri gitti, şenol güneş gibi vasfı rol yapma becerisinden düşük vizyonsuz teknik direktörler geldi. ellerinde çok daha zengin bir malzeme var. lucescu gibi o da ağzından düşürmüyor yabancı sınırlamasını. ama ortaya mantıklı bir argüman atabiliyor mu? hayır. bu tezgahtan tekrar nemalanmak isteyen adamlar yabancı sınırını geri istiyor. menajer üzerinden istediği gibi kontrol edebildikleri yerlilerle oynamak istiyorlar. buna bilerek alet olanlar o pastadan pay almak isteyenler, bilmeden alet olanlar da var ise en saf olanlar. her halükarda televizyona veya sosyal medyaya baktığınızda her kim yabancı sınırlaması gelsin diyorsa şundan emin olabilirsiniz: ya dolandırıcı bir şarlatandır ya da futboldan anlamayan milli duyguları otta böcekte arayan çiğ bir adamdır. her iki ihtimalde de kendisine zerre saygı göstermeye gerek yoktur, geçiniz.
  • 190
    bu transfer döneminde (2019 yazı) türk kulüpleri 25 milyon euroluk oyuncu alışı yaparken dışarıya 70 milyon euro satış yaptı. daha önce hiç böyle olumlu bir tablo olmadı. demek ki mevcut kural ve ffp kriterleri bizim kulüplere esasında maddi manada çok büyük katkı yapıyormuş. bu haberi her yerde duyurup paylaşmamız ve kamuoyu yaratmamız gerekli.

    http://www.hurriyet.com.tr/...milyon-euro-40941901
  • 194
    (bkz: 6 kasım 2019 real madrid galatasaray maçı)
    bu maç ve 2019-2020 galatasaray şampiyonlar ligi sezonu net gösterdi ki; çok kızdığımız bu propagandanın sonunda gelecek düzenlemenin en fazla fayda getireceği kulüp galatasaray olacak. 2018-2019 yılı futbol akademilerinde zirve yapmış, oyuncu havuzu en geniş kulüp bizken 2019-2020 sezonunda üst yapıya bir tek oyuncu aktarılamadı. özkaynak düzeni o çok övülen altınordu'da bile olmayan alt yapımız tabiri caizse geri plana atıldı. bence farklı düşünmenin, hangi durumun kime ne kadar fayda getireceğinin farkına varma zamanı. bu propaganda sonucunda çıkarılacak karar ve kısıtlamalar, ülke futbolunda en çok bizim işimize yarar, orta vadede satarken para kazanan, salt üretme odaklı bir yapıya bürünürüz.
  • 195
    "yabancı oyuncular ile avrupa'da başarısız oluyoruz, kısıtlama getirilsin!!"

    eğer 2019-20 sezonu türk takımlarının avrupa performansı yüzünden birileri bunu demeye getirecekse; bu çok ama çok saçma bir tespit olacaktır..

    yahu göz göre göre başarısız olmak ister mi bir klüp, yabancı ile başarısız oluyorsan yerli oynat.. bunun için neden kısıtlamaya ihtiyacın olsun. bu iş kendi içinde deneme yanılma ile bir ortalamaya kavuşmalı, zorlayıcı tedbirler ile değil!
  • 196
    26 kasım 2019 galatasaray club brugge maçında ömer'in asisti adem'in golüyle şampiyonlar liginde 2019-2020 sezonunda ilk golümüzü atmamızla birlikte daha da büyüyecek olan çalışmadır.

    savunacak kişiler "bakın yabancılarla oynadılar gol atamadılar türklerle oynadılar hemen gol attılar demekki bu iş yerlilerle de oluyor. onların önünü sayıyı indirip açalım." demeye başlayacaktır.
  • 197
    iyi yerli oyuncu bulunur ancak hangi paralara?

    şöyle bi düşünelim. ömer bayramı biz 400 bin euroya aldık. o dönem yabancı sınırı olsa yerli bir sol bek en az 4 milyon euro idi. yabancı sınırı olmayınca anadolu kulüpleri de yerli oyuncularından kolayca vazgeçebiliyor. çünkü yerine yabancı alabilecegini biliyor.

    mesela adem büyük. yabancı sınırı olsa idi serbest birakilmazdi. muhammed demir örneği var önümüzde yıllarca birine satılacak kadar parlatildi hatta yedek forvet olarak düşünülüyordu ancak sınır kalktı da artık gerçek seviyesi olan anadolu kulüplerinin forveti olarak takılmakta. maalesef durum bu.
  • 198
    ömer bayram ve adem büyük'ün performansından sonra dillendirileceğini hiç düşünmüyorum. çünkü yabancı sınırına galatasaray futbol takımı'nın kadrosuna bakılarak karar veriliyor. eğer galatasaray iyi bir yabancı kadrosuna sahipse (örneğin didier drogba, wesley sneijder, armindo bruma, johan elmander, felipe melo, albert riera, emmanuel eboue, fernando muslera, nordin amrabat, aurelien chedjou ile kurulan kadro), hemen yabancı sınırı gelir. yoksa gelmez. bu kadar basit denklem.
  • 200
    bu propagandayı yapan arkadaşlara yabancı sınırı nelere mal oldu bir hatırlatalım.
    türk oynatma zorunluluğu sebebiyle;
    1. en büyük sorun astronomik bonservis bedelleri
    2. astronomik maaşlar
    verilmek zorunda kalındı.
    peki bu ikisinin dolaylı yoldan da olsa ülke futboluna verdigi zarar nedir?
    bu maaşları alan futbolcu kendisini gelistirip yurtdışına çıkma gereği hiç duymadı. bu astronomik bedeller sebebiyle yurtdışına oyuncu ihraç edemedik.
    şimdi isim bazlı aklıma ilk gelen örnekleri vereceğim.
    sergen yalçın: o kadar büyük yetenekti ki resmen harcandı. belki de zamanında yani daha çocuk yaştayken ciddi paralar alamasaydı kendisini geliştirmek zorunda kalacak ve belki de sadece ülke futboluna değil avrupa futboluna damga vuracaktı.
    batuhan karadeniz: daha 16 yaşında parladığında yurtdışından ciddi talipleri vardı. fakat bjk kendisini satmak için uçuk bir meblağ istedi ve kendisine de ciddi maas verdi. o da zaten şımarmaya müsait karakteri ile ülkede kaldı. düzenli aralıklarla kadro dışı kalıyor şimdi. hem de ülke futbolu bu kadar forvete açken.
    ilhan parlak: uluslararası bir turnuvada forma giyip parladıktan sonra real madrid b takımı basta olmak üzere avrupadan ciddi teklifler geldi kendisine. ama ne oldu. ciddi bonservis bedeli ve maas ile fenerbahce'nin yolunu tuttu. sonrası malum.
    semih şentürk: fenerbahçe'de yedek kaldığı ama parladığı dönemlerde deportivo başta olmak üzere yurtdışından ciddi teklifler aldı. ama o kadar iyi maas alıyordu ki yedek kalmaya devam etti.
    erkan ferin: ciddi bir milli takım turnuvasında milli takimda parladiktan sonra istendi bolca. ama biz sözleşme uzattık sonra da harcadık.
    muhammed demirci: yerli messimizi barca istedi daha çocuk yaştayken. bjk ise o dönem daha 14 yaşındaki çocuk için 5 milyon euro istedi ailesi de bjktan aldığı parayı mı tatlı buldu yoksa evlat özlemi mi yasamak istemedi bilmiyorum barca konusuna sıcak bakmadı. milli takımımızda messi olacaktı simdi heralde anca halı sahada messi olmuştur.
    abdülkadir kayalı: alt yas milli takım kategorilerinde öyle bir top oynuyordu ki chelsea scoutlari tarafından ısrarla iştenmiş bir oyuncuydu. ne olsu peki derseniz. fenerbahce ankaragücüne 1 milyon küsür euro para verdi. çocuğu aldı. harcadı.

    daha nice oyuncular sırf bu maaş ve bonservis olayları yüzünden gitmedi veya gonderilmedi avrupaya. bir de üstüne şans bulamadılar. ülke futbolu ciddi zarar gördü bu durumdan.
App Store'dan indirin Google Play'den alın