• 827
    rekabetin olmadığı yerde hiç bir şey gelişemez özellikle sporda, milyon avroluk balonlar yaratmanın alemi yok tamam sınırsızda yapma ama rekabeti sağla kardeşim, rekabete girebilecek olanaklar sağla bir şey yap kafa tek bir şeye çalışıyor oda yabancı sınırlaması allah aşkına siz nasıl o şirketlerin sahibi oldunuz bu kafayla? demirören ve zihniyeti biran önce gitmeli başka yolu yok başkalarının yetiştirdiği sporcuları dileniyorsunuz hala, yap şöyle 23 yaş altı sınırsız üstüne 5 gibi bir şey bir vizyonun var diyelim.
  • 828
    bence de 0+0 olmalıdır. böylece ilk onbirin tamamı yerli olur ve daha fazla yerli oyuncu yetiştiririz. daha çok oyuncu oynar ve belki bir sonraki dünya kupasını alırız. ayrıca hiç kasmaya gerek olmaz. bütün parayı yabancıya dökeceğimize, yerli oyuncularımız zengin olur. oh mis. onlar da paralarını bu ülkede harcayacağı için milli servetimiz de boşa gitmez değil mi ama...
  • 829
    en dibine gidelim; futbolcu sonuçta bir emekçidir. kazandıkları paraların astronomik yerlere ulaşması ise arz-talep ve futbolun endüstriyelleşmesi ile ilgili olup bundan en az sorumlu olanlar futbolculardır ve bu başka bir tartışma konusudur dolayısıyla futbolcuların temelde birer emekçi oldukları gerçeğini değiştirmemektedir.
    buna mukabil, x emekçiye a milletine mensup doğduğu için pozitif, y emekçiye b milletine mensup doğduğu içinse negatif ayrımcılık yapılması, adı üzerinde ayrımcılıktır.
    bu noktada, şahsen hiçbir gerekçenin emekçi haklarını kısıtlamasına taraftar değilim.
    hele hele "ülke futbolu" gibi garabet ve iktidarlar tarafından suistimale açık bir kavram üzerinden gaspedilmesine kesinlikle karşıyım.
    öte yandan, hadi diyelim serbest piyasa ekonomisi doktrinlerini benimsemiş biri olun, yine karşı olmanız gerekir çünkü çok bariz haksız rekabet yaratır yabancı sınırı.
    şimdi muhtemelen "x ülkede böyle, a liginde de var" diye savunulabilir; valla isterse galaksinin her yerinde geçerli olsun, yanlış yanlıştır.
    bir diğer sıkıntı da, milyon defa dillendirildiği üzere "yayıp yatan türk futbolcusu" ile "ikiyi yirmiye kakalayan anadolu kulübü" kafalarıdır.
    anadolu kulübü de altyapıya falan kasmaz yabancı sınırı varken.
    gider alt liglerden yetenekli gelecek vadeden çocukları toplar, bir-iki sezon cilalar sonra patlatır büyük kulüplere.
    büyük kulübe giden çocuk da profesyonel olacak, iş ahlakına sahip olacak, sporcu ahlakına sahip olacak, baskının altında ezilmeyecek, gece hayatında agd olmayacak da kendini geliştirmeye devam edecek. don't die my dunkey don't die :)
    yabancı sınırı olmazsa bu çocuklar ya tıpış tıpış avrupaya veya diğer liglere gidecek ve canını dişine takarak çalışacak, ya da türkiye'de kalacak ama yine tırnağıyla kazıyarak rekabet edip pişecek veya yeneteği ve profesyonelliği yeterli değilse silinip gidecek.
    evrensel seçicilik.
    survival of the fittest kanka.

    ha yok illa ülke futbolu da gelişsin istiyorsak da, yine defalarca dillendirildiği üzere getiririz ilk 11'de altyapıdan 2-3 oyuncu zorunluluğu veya 18'de 5 veya 25'te 7 falan, canavar gibi olur işler.

    ülke futbolu dediğiniz şey, iki yılda dört yılda bir turnuvalara gidip o turnuvalarda da en fazla 8-10 maç yapıp gelmek değildir bence.
    bence liglerin kaliteleri ve üst düzey mücadeleler, örneğin şampiyonlar ligi çok daha önemlidir ülke futbolu için.

    her sene düzenlenen şampiyonlar ligi, kazanana 10,5 milyon euro ödül vermiş en son.
    4 yılda bir düzenlenen dünya kupası 35 milyon dolar. bugünün paritesiyle 27 milyon euro.
    toplam rakamlara bakacak olursak, uefa, sadece şampiyonlar ligi için sadece 2013-2014 sezonunda toplam 904 milyon 600 bin- dağıtmış. yani yaklaşık 1 milyar 175 milyon civarında amerikın dalır dağıtmış.
    fifa ise, 4 yılda bir düzenlenen dünya kupası sebebiyle toplam 358 milyon $ dağıtmış.

    dünya kupasında paraları federasyonlar, şampiyonlar liginde ise kulüpler alıyor denebilir.
    yine dönüyorum bir önceki paragrafa; ilk 11'de üç altyapı oyuncusu veya 18'de 5 altyapı oyuncusu zorunluluğu getirirseniz, bu kulüpler bu paraları, federasyonun harcayacağından çok daha verimli harcar bundan emin olabilirsiniz.
    federasyon yol gösterici değil, işleri kolaylaştıran bir örgüt olmalıdır.
    şu anda tff'yi tartışmaya bile gerek yok.

    yabancı sınırının hiçbir mantıklı açıklaması yok özetle.
    ister dünya görüşünüz solda ister sağda, ister sadece ülke futbolunun iyiliğini ister sadece kulüplerin iyiliğini gözetir olun; hiçbirisinde, hele bizim gibi rekabete herkesten çok ihtiyacı olan ülkelerde hiç hiç hiç yeri yok.
  • 831
    uefa zaten altyapidan 4, yerel ligden de toplam 8 oyuncunun kadroda bulunmasini mecbur kildigi icin ekstradan bir yaptirima gerek yok, uefa'nin kriterleri tum lig takimlari icin esas alinarak yabanci kisitlamasi kaldirilmalidir.

    birincisi her seyin temelinde insan haklarina aykiri. ikincisi akil ve mantiga aykiri. her hangi bir endustride uretim kalitesini arttirmanin en onemli yolu o endustrideki rekabeti arttirmaktir. yabanci sinirlamasi sayesinde yerli futbolcular, ozellikle milli seviyeye gelmis olanlar, oynadiklari takimda yerlerinin garanti oldugunu dusunerek performanslarinin tamamini sahaya yansitmiyor ve kapasitelerini zorlamiyorlar. bu da futbolcu gelisimi onunde ket oluyor. bunun yaninda kaliteli yerli futbolcu arzindaki kisirlik ve yerli futbolcuya bu yabanci kisitlamasi sebebiyle olan yuksek talep sebebiyle yerli futbolcularin hem bonservis hem de senelik ucret seviyeleri dogal olarak yukseliyor. dunyanin hic bir yerinde bu kadar yuksek ucretler kazanamayacagini bilen yerli futbolcu da yurtdisina gitmek gibi bir dusunceyi asla aklinin ucundan gecirmiyor. bu da ulkenin futbol duzeyinin uluslararasi olarak gelismesine engel oluyor.

    yabanci oyuncu kisitlamasi hem kulup hem de milli seviyede turk futbolunun onundeki en buyuk engeldir.
  • 837
    yabancı oyuncu sınırının kaldırılmasının gündeme gelmesi için tek yol şu anda yeni türkiye milli takımının gruplarda hiçbir şekilde başarı kazanamamasından geçiyor. ancak burada şöyle bir sorun var: euro 2016 elemeleri, 2015 ekim ayına kadar sürecek. yani her zaman yaptığımız gibi turnuvaya katılım şansını son maçlara bırakırsak yabancı oyuncu sınırlaması 2014-2015 futbol sezonu sonunda gündeme gelmeyecektir. bu yüzden haziran ayına kadar olan eleme grubu maçlarında en fazla bir galibiyet almamız gerekiyor. son darbe için de tarihi veriyorum:

    (bkz: 12 haziran 2015 kazakistan türkiye maçı)

    bu maçta alınacak olası bir mağlubiyet ya da umutsuz bir beraberlik bizi gruptan çıkamamaya itecektir. zira haziran 2015'ten sonraki eleme grubu maç takviminde oynayacağımız takımlar sırasıyla letonya hollanda çek cumhuriyeti ve izlanda. hali hazırda izlanda bizi yendi çek cumhuriyeti de hollanda'yı yendi ve grup birinciliği ve ikinciliği için mücadele edecekler, yani milli takım üçüncülükten yukarı adım atamayacak gibi duruyor. muhtemelen de 4. sırada bitirecek eleme grubunu.
    sonrasında ister fatih terim'in maaşını konuşun ister yıldırım demirören'i farketmez. yabancı oyuncu sınırlamasının kalkması için yeni türkiye milli takımın başarısız olması şart.
  • 838
    türk futbolunun en önemli 2-3 sorunundan biridir. serbest bırakılınca ligin epl ya da la liga seviyesine yükseleceğini sanan, galatasaray'ın şampiyonlar ligi şampiyonu olacağına inanan bir güruh var ki anlaşılması hakikaten güç.

    edit; evet biraz zor bir cümle kurmuşum, şu anki durumu ne kadar büyük sorunsa koşulsuz şartsız serbest bırakılması da o kadar büyük bir sorundur. mehmet demirkol falan daha güzel anlatıyor en azından bu konuda onu dinleyebilirsiniz.
  • 841
    dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz ama 2014-2015 sezonunda sanki resmen galatasaray'ı bitirmek için uydurulmuş bizi veysel, selçuk, burak gibi adamlara muhtaç edip çuvalla para saçtıran gerzek sistem.. beğensenizde beğenmesenizde eboue'nin olduğu yerde veysel'in oynaması futbola ihanettir ama gel görki bu zırvalık işte böyle futbola ihanet ettiriyor.
  • 842
    yabancı sınırı bu sene olmasa ve buraktan daha iyi oyuncu almayı planlasak, eğer şans eseri çok ucuza bir elmander gibi + daha çok gol atan oyuncu alamazsak servet ödememiz gerekecekti

    eğer selçuk yerine daha formda bir yabancı ve o görevi daha iyi yapacak birini almak isteseydik yine 10 milyon € yu çok rahat gözden çıkarmamız gerekecekti

    kabul ediyorum çok formsuzlar, kabul ediyorum akıllanmıyorlar, kabul ediyorum ciddiye almıyorlar lakin gelecek oyuncular da bir süre sonra böyle olabilir.

    bu oyunculara mümkün olduğunca hızlı şekilde psikolojik destek uygulanmalı. yavaş yavaş düzelecektirler.
  • 844
    yerli oyuncularımızdan katkı alabilsek, canımızı pek de yakamayacak olan saçma kuraldır. neticede sadece bize uygulanmıyor, ama anadolu takımları bile yeri geldiğinde 20 yaşında türk gençlerle 3 büyüklere karşı deplasmana çıkıp işi kotarabiliyor, ne hikmetse bize gelen yerlilerse tamamen bir gerileme içinde. burada malesef bizim yetiştirme sorunumuzun olduğu ortada, yerli bek yok diyip duruyorduk yıllardır, fakat ligdeki rakiplerimizin büyük kısmı yerli beklerle oynuyor. mesele bizim katkı almamızda, bugün selçuk inan'ın oynadığı oyunun, hürriyet güçer'den tek bir artısı yoksa, burak yılmaz ile balıkesirspor'un forvetini yer değiştirsen hiç bir değişiklik olmayacağını biliyorsan, malesef sorunu başkasına yüklemeyeceksin. malesef biraz sığınmaya başladık şu olayın altına. elbette haklıyız, elbette önümüzü tıkayan bir kural, hedeflerimizi büyütmemizi engelliyor, karşı çıkalım fakat 2 yıldır malesef bu yabancı kuralına sövmekten işimize odaklanamadık.
  • 845
    90'lı yıllara damgasını vuran yerlileri hatırlayalım: tugay kerimoğlu, hakan şükür, ergün penbe, sergen yalçın, alpay özalan, arif erdem, hakan ünsal, suat kaya, bülent korkmaz, fatih akyel, çubuklu tosun, rüştü reçber, ogün temizkanoğlu, hami mandıralı, abdullah ercan, nihat kahveci,okan buruk, yıldıray baştürk, tayfun korkut, ümit davala,hasan şaş, emre aşık,mehmet özdilek,ertuğrul sağlam,saffet sancaklı,oktay derelioğlu, vedat inceefe, abdullah ercan... daha hatırlayamadıklarımız da var. anadolu kulüplerinde de celil sağır olsun, serkan aykut olsun, cenk işler, ümit karan, ümit özat,cafer aydın ... bir sürü yetenekli futbolcu bir çırpıda akla geliyor. o zamanın herhangi bir takımını düşündüğünüzde birçok kaliteli yerli oyuncu aklınıza gelir. örnek kocaelispor dedin mi mert korkmaz, nuri çolak, faruk yiğit,evren turhan, saffet sancaklı, mustafa özkan bir sürü kalburüstü yerli sayabilirsin hem de neredeyse 20 yıl sonra.
    görülüyor ki bu dönemlerde daha iyi futbolcu yetiştirmişiz.
    bunun temel nedeni şu:
    çok iyi antrenörlerimiz vardı demek isterdim ancak temel neden futbolun türkiye'de endüstrileşmesinin başlangıç döneminin olması(ucundan da olsa kaliteli yabancı oyuncular ve antrenörlerin gelmeye başlaması) mali olarak güçlü olmayan kulüplerimizin hem kendi yetiştirdikleri hem de anadoluyu tarayarak çıkarmak zorunda olduğu futbolcularla işe devam ederek bu endüstrileşmeye ayak uydurmak zorunda olmaları . böylece artık avrupayla aradaki farkı kapatabilecekleri inancı.şimdi diyeceksiniz ki o zaman 50'li 60'lı yıllarda daha da iyi oyuncular çıkmalı, daha başarılı olmalıydık. ancak 50'lerden 80'lerin sonuna kadar iletişim bu kadar gelişmemişti ve avrupa'ya giden takımlarımız sudan çıkmış balık gibiydiler. her konuda çok geriydik.birçok yeniliği ancak avrupa maçlarında görebiliyorduk ve bu dönemlerde balkan kökenliler hariç avrupalı'yı ülkemize getirmek çok zordu.
    bu geçiş döneminde birçok yerli yetenek keşfedildi ve galatasaray'ın ve milli takımın başarılı dönemleri yaşandı.bu başarılar çok az yabancı futbolcu ile yaşandı (herhalde sınır üçtü) ve bu,bir illüzyon yarattı. bizim futbolcumuzla da başarılı olabiliyoruz.şu anda futbolumuzu yöneten kişilerin çoğunun kafasında bu başarılar var.
    ancak günümüzün şartları ile o dönemin şartları çok farklı.günümüzde ise kulüplerimiz mali olarak çok güçlü ancak oyuncu yetişmiyor.

    günümüzde futbol artık bir oyun değil.avrupa kulüpleri inanılmaz derece de profesyonelleşti.futbol çok hızlı oynanıyor ve çok küçük yaş kategorilerinden itibaren avrupalı oyuncular tempolu futbola hazırlanıyor. dünyanın her yerinden futbolcuları alt yapılarına kazandırıyorlar. birazcık sivrilen genç futbolcuları hemen renklerine bağlıyorlar. sınırlar tamamen kalktı. oyuncu başarılı olamazsa da kiralıyorlar, satıyorlar, sürekli bir deneme yanılma imkanları var. bu kadar derin bir oyuncu havuzuna karşılık biz kendimizi, bu kadar değişen futbol ortamında, %50 türkiye havuzu ile sınırlandırıyoruz. işin kötü yönü özellikle 2002'den sonra yetişen yeni nesil türk futbolcular ahlaki(spor etiği diyelim), kültürel yönden de çok zayıf yetiştiriliyorlar. (ülke genelindeki eğitim sistemi çöküşüne paralel olarak) oyuncu maaşlarının çok yüksek olması da , zaten gerekli eğitimi almamış bu genç ve az yetenekli günümüz yıldızlarının dengeyi kaybetmesine neden oluyor. temposuz futbol, emeksiz yemeğin olduğu, kalitesiz ve zekadan yoksun davranışların, tartışmaların olduğu bir futbol ortamına neden oluyor. ülkeye para için gelen yabancı futbolcular da kısa bir süre içinde bu düzene ayak uyduruyorlar. ülkeye gelen yabancı hocalar durumu kavrayana kadar çoktan sepetlenmiş oluyorlar. takımlarda ise yerliler istediği hocayı getirme ,götürme özgürlüğüne sahip çünkü bulunmaz hint kumaşı klasmanındalar. çok iyi hocalar ben formsuzum diye bağıran oyuncuları bırak kadrodan kesmeyi oyundan almaya bile çekiniyorlar. yerli oyuncu sınırı takımlarda küçük yerli oyuncu çetelerine neden olmaya başladı. ve artık sınırların kalmadığı futbol ortamında bizim ülkemizin en büyük futbol sorunu bu konudur. ve bu sınırın değişmesi yerli oyuncuların işine gelmez çünkü şimdiki oyuncularımızın yarısı ptt 1. lige yollanır. hocalarımızın işine gelmez çünkü kendilerini yabancı oyuncularla dolu bir takımı yönetecek yönde geliştirmediler. aynı zamanda bizim futbolcuların dilinden yerli hoca anlar geyiği sayesinde iş bulmaları kolay. sanki dilinden anlayıp ne yapacak, psikolojik danışmanlık mı yapacak. alt tarafı futbol oynatacak. izlanda bu işin ne kadar basit olduğunu birkaç gün önce bize gösterdi. bizim medyamızın işine gelmez. çünkü abuk subuk işler yapacak, kavgalar çıkaracak, saçma sapan yorumlar yapacak adam sayısı azalır. yöneticilerimizin işine gelmez fahiş fiyatla adam kakalayamazlar, menajerlerle paraları birlikte iç edemezler. dünyayı dolaşıp oyuncu gözlemlemek zorunda kalırlar. kılı kırk yarıp transfer yapmak durumunda kalırlar. oysa şimdi bu kalitesizlikte nasıl olsa idare edecek kadar başarılı olmak kolay. genç takım antrenörlerimizin işine gelmez çünkü torpille adam alamazlar. yetiştirdikleri adamların kalitesizliği diğerlerinin yanında ay gibi parlar. vicdanı olan bir u-14 maçı açsın da izlesin. ulan bu çocuklar 18 yaşında gibi duruyor demezseniz namerdim. çünkü genç takım antrenörlerimiz pazardan kavun-karpuz seçer gibi adam seçiyor. hepsi 1.80 boyunda zebellah gibi çocuklar.arkadaş bir yeteneğine bakın yok. önce torpiline sonra boyuna, posuna bakarlar. zaten top kontrolü, pas, tempolu futbol , hücum organizasyonu defans yerleşimi hak getire ... onlar ne ola ki beyim?... beşiktaş arsenal karşısında çatır çatır top oynadı ancak elendi neden çünkü hücum organizasyonu diye bir şey yok. bugün en pofidik avrupa takımı hücuma kalktığında bir sürü pas opsiyonunu ortaya çıkaracak şekilde topsuz koşular yaparken bizimkiler ayağına top geldiğinde bir 10 saniye düşünüyor, nereye atsam diye. yetenekli olsan ne yazar. bu kadar basit bir oyunu ancak bizim milletimiz zor hale getirir. futbolda başarı: uzun süre birlikte oynama, hatalar üzerinde çalışma, defans yerleşimi, hücumda organize olabilme,topa sahip olma, boş alan yaratma ve serbest vuruş organizasyonlarından ibaret bizde yıllarca tartışalım duralım.
    ha bu sınır aziz yıldırım istediğinde kalkar mı kalkar. çünkü adamın sözü herkese geçiyor. bize taraftar olarak düşen bağrımıza taş basıp izlememek, uzak durmak olmalı ancak bunu tüm taraftarlar istemeli hep birlikte karşı durulmalı. ancak bunu yapacak insan kalitesi de ülkemizde yok.
  • 847
    yakın zamana kadar galatasaray için en büyük sorun olduğunu düşündüğüm kısıtlamadır. ancak sınırlı yabancıya rağmen blerim dzemaili transfer ediliyorsa galatasarayda daha büyük sorunlar var demektir.

    amrabat gönderilip burdisso'ya yer açılıyor.

    rieraya para verip gönderiyorsun niçin ? telles'in bonservisine çuvalla para vermek için.

    hiçbir takımda profesyonel olarak top oynamamış ontivero ile kısıtlı yabancı hakkını doldurup maç içinde dakika vermeden parasını sen vererek kiralıyorsun.

    türkiye liginde herkes eşit şartlarda yarışırken halin ortada. bu kafada olduktan sonra avrupada istersen 11 yabancıyla oyna gene dzemaili, pandev, tellesle oynarsın. çok çok kadronda amrabat dany vs de kalmış olur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın