futbol kulüplerine konulan ihracat yasağı gibi bir şeydir.
elindeki türk oyuncuya yurt dışından teklif gelince satamazsın, çünkü o parayı yine yerli oyuncuya harcamak zorunda kalırsın ve o seviyede yerli oyuncu yoktur.
oyuncun "falanca avrupa kulübü x euro veriyor" dediğinde git orada oyna diyemezsin, çünkü yerli piyasasında yeterince alternatif yoktur. paşa paşa o adamın senin paranın 10 katı değerli parasıyla önerdiği maaşı vermek zorunda kalırsın.
büyükler piyasanın darlığından aynı oyuncu için rekabet eder. anadolu kulübü belki büyüklere avrupa'ya satacağından daha pahalıya satar. ama yurt dışından ülkemize döviz girecekken a şehrindeki para b şehrine transfer olur. özetle kısa vadede satışı yapan kulüp karlı olsa da uzun vadede bu anlayış yüzünden tüm kulüpler zarar görür.
büyükler avrupa kulüplerinin verdiğinden daha yüksek maaşı vermek zorunda olduklarından oyuncular büyükleri tercih eder. anadolu kulübü oyuncu satacağı zaman eli mahkum büyüklere satar. sonrasında o büyüklerle rekabet edemez, büyüklerin altyapısına dönüşür.
yerli piyasasındaki az sayıda oyuncuya alternatif olarak kulüpler gurbetçilere yönelir. borussia bilmem ne takımındaki oyuncuya sanki dünyada başka oyuncu yokmuş gibi dünyanın parası dökülür. ülkenin parasıyla almanya'daki futbol kulübü ve menajerlik şirketi zengin olur.
aldığınız yabancı oyuncu verimsiz olunca sözleşmesinin sonuna kadar kenarda bekletmek yerine adamı bir an önce göndermek zorunda kalırsınız. 3 senede ödenecek para sözleşme feshine ikna etmek için daha kısa sürede ödenir. kötü oynayan oyuncunun gelecekteki parasını da şimdiden ödeyerek onu ödüllendirmiş olursunuz. takımdaki disiplin de dinamitlenmiş olur.
gerçekten yetenekli genç bir yabancı keşfedersiniz.
* onu kadronuza katmak için elinizde faydalanmakta olduğunuz ve size ileriye dönük katkı sağlayacak oyuncuyu maaşını önceden ödeyerek göndermek zorunda kalırsınız.
* hem eldeki faydalı oyuncuyu kaybetmiş olursunuz hem de o oyuncuya oynamayacağı dönem için de ödeme yapmış olursunuz.
daha da gider bu.