• 12
    sadece banka borcunun 2.2 milyar tl olduğu bir kulüpte vasata alışmak zorundasınız.
    bu arada genç yetenekli oyunculara yatırım yapmak, bedavaya taylan alıp ondan çok iyi
    bir 6 numara çıkarmak yapmak zorunda olduğunu iştir.
    melo’nun galatasaray’a transfer olduğu 2011 yazında dolar kuru 1.50 tl, euro kuru 2.20 civarındaydı.
    yani tribünden geliriniz yıllık 100 milyon tl ise bu 42 milyon euro yapıyordu.
    bugün 100 milyon tl tribün geliriniz olsa 10 milyon euro bile yapmıyor.
    o dönem 10 futbolcuya bonuslarla beraber 4 milyon euro maaş verseniz, sadece yıllık 100 milyon tl’lik tribün geliriniz bile maaşlarını çıkartıyordu.
    bugün 100 milyon ile ancak feg ve falcao’nun parasını ödeyebiliyorsunuz.
    1 euro avrupa’da hala 1 euro ama burada artık 10 tl.
    bütün geliri neredeyse tl olan kulübün bir futbolcuya 4-5 maaş verme imkanı yoktur.
    evet herkes ister o iyi isimlet katılsın ama doğru yöntem potansiyelli oyuncuları alıp geliştirip satmak ve kulübün durumunu sürdürebilir bir hala getirmektir.
    bunu istemek vasata alışmaksa, evet ben vasata alışıyorum.
  • 13
    bir vasata alışan (!) taraftar olarak 30 yaşında yıldız ismi transfer edip 4 sene dolgun maaşını ödemeyi kabul etmiyorum. hala bu tip transfer isteyebilenlere de hayretler içerisinde bakıyorum. hadi hiç kötü örneğimiz olmasa anlayabilirim belki ama örnek bol yani.
    22-23 yaşında gence 6-8 m euro verilmez diyenler yaş ortalaması 23 falan olan kuzey takımlarından biri bizi tokatlarken feghouilinin göbeğini sıvazlasın
  • 37
    galatasaray isterse 2021-22 sezonunu 5. sırada bitirsin. türkiye kupasını kazanıp, tekrar avrupa'ya gittiği sürece bir problem yok benim açımdan.

    lakin bu sezon yeni kurulan bir takım var ortada. ocak ayında da transferler devam edecek. en basitinden geçtiğimiz sezon takıma seviye atlatan gedson gelecek.

    beklentileri doğru ayarlamak lazım. eskiden sırf şampiyon olmak için hazır topçulara, gereğinden fazla paralar harcardık. ama yine de bir mantığı vardı, şampiyon olan şampiyonlar ligi'ne gidiyordu. şimdi şampiyon da olsan direkt katılamıyorsun.

    ligde geriye düştük diye hiçbir şey bitmiş değil. varsın bu sezon da şampiyon olmayalım. ama takım iyice otursun, oyuncular gelişim göstersin. marcao'nun, kerem'in geldiği seviye ortada. bu oyuncuların sayısı yükseldikçe ve oyunumuz geliştikçe zaten karşı koyulması zor bir takım olacağız.

    belki bir sezon şampiyon olamayacağız ama önümüzdeki sezonlarda 96-00 arasını tekrar yaşayacağız. çünkü hem trabzon, hem beşiktaş, hem de fenerbahçe bizim girdiğimiz yola henüz girmedi ve geç kaldılar.

    bence vasata alışmak, falcao gibi yıldız futbolculara altından kalkamayacağın kontratlar verip, 3-5 maç kazandırsın diye ayağına bakmaktır.
  • 18
    bugün bir mucize olsa ve galatasaray başkanlığına geçecek olsam kaleden başlayarak muslera'ya derim ki;

    baba biz avrupa'da kupalarında son otuz küsur maçta iki galibiyet almış sıradan bir takımız. takım maliyeti galatasaray'ın üçte birine denk takımların şamar oğlanı olacaksam, lig de anadolu takımlarına bile oyun üstünlüğü kuramayacaksam bir oyuncuya 3-5 milyon euro maaş bağlamamın da bir anlamı yok. kusura bakma derim. şimdi diyeceksiniz ki, falcao, babel, soso varken muslera mı? ben de diyorum ki, onu bile gönderirim. şu avrupa kupası performanslarının, ligde oynanan futbolun karşılığı 55 milyon euro yıllık takım bütçesi midir?

    biz oldukça sıradan bir futbol ülkesiyiz. hatta genel anlamda sıradan, vasat altı bir ülkeyiz. neden insanlar futbol konusunda bizi üstlerde görme gereği duyuyor açıkçası pek de anlamıyorum. dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri finlandiyalı bir adam çıkıp da; bizi futbolda vasata alıştırdılar diyor mudur ki? ödenen paraların karşılığı buysa, bu neticeler ve bu oyunsa bırak vasat kalsın oyuncusu da...
  • 8
    doğrusu için
    (bkz: vasata alıştıran teknik direktör)

    28 temmuz 2021 galatasaray psv eindhoven maçı'ndan sonraki basın toplantısında, fatih terim hocamız garip bir şekilde oynanan oyundan memnun, yediğimiz golleri hatalı tercihlerden buluyor vs.

    özellikle de ilk yarım saatteki oyuna vurgu yapıyor.
    bu apaçık taraftarı aptal yerine koymaktır.
    biz farklı maç mı izledik bilmiyorum ama ben sahada güzel bir futbol falan izlemedim.

    hocanın kendisi vasata alışmış, taraftar da alışsın istiyor.

    vasata alışmak demek, yoğun bakımdaki hastanın peyderpey yaşam serüveninin sonuna gelmesi demek.
    hasta ölüyor ama doktorun umrunda değil.

    ben isyan ediyorum, itiraz ediyorum ve bu hastayı başka doktor tedavi etsin diye rica ediyorum.
  • 25
    bu konu belli aralıklarla gündemimize giriyor. daha da girecek gibi. ortada bir yanda kalitenin ve mükemmeliyetin temsilcileri, diğer tarafta da vasata alışan gariban, vizyonsuz taraftar var. here we go again yani. başlayalım o zaman.

    falcao, feghouli, seri, nzonzi, misimovic, elano gibi örnekleri koyup, alın işte vasat olmayan oyuncularla ne hale düştük demesi kolay. ama öte yandan hagi, popescu, taffarel, sneijder, melo gibi örnekler de var. o zaman hangisi doğru: takımı yıldızlarla doldurmak mı, tamamen mütevazı oyunculara yoğunlaşmak mı?

    bu soruya cevap vermeden önce şuna cevap vermek lazım. burada vasat dışı olarak adlandırılan, dünyanın en büyük takımlarında forma giymiş ya da giyebilecek; tüm uluslararası camianın tanıdığı futbolcular, futbol oynamak için avrupa ligleri arasında ilk 10'da yer almayan türkiye ligi'ndeki galatasaray'a niye gelsin?

    1- sarı kırmızı renklere gönül vermiş, sevdamızın uğruna her şeyi terk etmiştir.
    2- diğer ülkelerde alamayacağı anormal bir parayı tercih etmiştir.
    3- yaşı ilerlemiştir/düşüşe geçmiştir. artık büyük liglerde zorlanmaktadır.

    birinci seçenek çok akla yatkın değil. ikinci seçenekte sadece parayı düşünen kişi senden daha çok para veren çin ve arabistan'ı tercih ediyor zaten. 3'e kalıyoruz.

    yani olay şu: sen galatasaray olarak fenerbahçe olarak beşiktaş olarak yıldız futbolcu alamazsın. sen "çaptan düşmüş yıldız" alabilirsin, "gözden çıkarılmış yıldız" alabilirsin. yaptığın tüm vasat olmayan transferler, başka bir takım yararlanamadığı ve gitmesini istediği için sana geliyordur.

    (buraya bir parantez açayım. omar gibi alioski gibi, yaşı çok değilken, taraftarı da seviyorken sözleşme sonu biraz daha yüksek maaşa sana gelebilecek oyuncular var tabii. ama bunlara vasat denmesi de iki tane kötü performans verdikleri maça ve değerli taraftarlarımızın ağzından çıkacak iki lafa baktığı için, büyük takımlarda oynamayan/oynayacak kalibrede olmayan oyuncuları vasat kabul ediyoruz şu an.)

    vasat olmayan oyuncuyu en formda haliyle almana imkan yok. sana kadar düştüyse alabiliyorsun. dolayısıyla vasata en yakın haliyle alıyorsun. hatta belki de vasatın bile altına inmişken alıyorsun ama bunu aldıktan sonra fark ediyorsun. vasat oyuncuyu ise, genellikle en formda haliyle alıyorsun. burada rotasyonu doldurmak için yapılan fırsat hamlelerinden değil, çıkışta olmasına rağmen taraftarın "vasat" dediği oyunculardan bahsediyorum. senden düşük ligde, düşük takımda oynayan bir oyuncuyu, en iyi en parlak halindeyken alıyor ve bazılarının deyimiyle vasata alışıyorsun.

    diyelim önünde ayıptır söylemesi iki at yarışıyor. birisi 70 km hızla efsane başlamış, ama sonra hızı 30'a düşmüş. diğeri yavaş yavaş başlamış ve hızı 25'e çıkmış. aralarında 100 metre kalmış. birinin hızı sürekli düşüyor, diğerininki sürekli yükseliyor. uzun vadede hangisinin kazanacağını düşünmek daha mantıklı? hızı düşen at yorulmuş haline rağmen tekrar şahlanabilir ya da hızı çıkan at bir anda durabilir elbet ama akıl, mantık, izan hangisinin daha kazanmaya yakın olduğunu söyler?

    ya da iki hisse var gördüğünüz. biri 200 lira'dan 70 liraya doğru hızla düşüşe geçmiş. diğeri 1 liradan 60 liraya çıkmış. hangisini almak akıl karı? üstelik 70 liraya düşeni garip şekilde 150 liraya alıyorsun. çok daha pahalı.

    2004-2005 sezonu akçaabat sebatspor örneği sıkça aklıma geliyor. 2003-2004 sezonunda ligi 13. sırada bitiren takım, sorunu kalitede bulmuş olacak ki o sezon atılım yapıp türkiye'nin büyük takımlarında oynamış oyuncuları hedef aldı. savunmaya trabzonspor'un efsane futbolcusu ogün'ü, orta sahaya fenerbahçe'de 3 sezon oynamış hakan bayraktar ve yusuf şimşek'i, hücum hattına ise beşiktaş'ın unutulmaz golcüsü oktay derelioğlu'nun yanına birkaç sezon önce gaziantep'te fırtınalar estiren hasan özer'i aldı. bu oyuncular büyük takımlardan vazgeçmiş ve akçaabat sebatspor'a kalite katmaya gelmişti.

    o sezon akçaabat sebatspor sonuncu oldu. tüm yıldızlarıyla birlikte bir alt lige yol aldı. daha yakın örnek 2017 yazında nasri, menez, vainqueur, djorou gibi avrupa'nın bilindik isimlerini alıp ligde küme düşmekten zor kurtulan antalyaspor.

    eğer sen de tek sorunu kalitede görürsen, avrupa'nın büyük takımlarının düşkünlerini toplayıp büyük ihtimalle avrupa'nın akçaabat sebatspor'u olursun. takımına bir altyapı yaratmadan kaliteli çaptan düşmüş oyuncuları yığayım dersen elinde yüksek bütçeli bir enkaz bulursun.

    bizim takımın özünü; yükselişe geçen, emeği ve çabayı ön plana koyan, kendini daha büyük anlar için ispat etmeye çalışan oyunculardan oluşturmamız lazım. kadromuzu taraftarının giderken "oh be rahatladık" dediği yıldızlarla değil, balkanlardaki küçük bir kulübün arkasından gözyaşı döktüğü isimlerle dizmemiz lazım. manchester city'nin maaş bütçesinde ufak bir rahatlamaya değil, fk molde taraftar forumlarında yankılanan "bu adamı nasıl yollarsınız" tartışmasına ihtiyacımız var.

    büyük takımların artık istemediği; kaliteli ama düşmüş oyuncuları şifayla, şerbetle, taraftarla, parayla iyileştirip eski günlerinden bir kuple sunmaları için el açmak bir yol. ama senden daha düşük takımdaki yükselişte olan oyuncuları alıp, yükselişlerine senin takımında devam etmelerini sağlayıp, bir sonraki transferinde büyük takımların istemesine sebep olmak çok daha güzel bir yol. üstelik ilkine göre kulüp ekonomin için çok daha karlı. burada sana kalan en önemli iş, iyi oyuncuyu iyi şekilde seçmen. bu oyuncunun 17 yaşında wonderkid olması gerekmiyor. 23 yaşında, burada ismini ilk kez duyan taraftarın youtube'u transfermarkt'ı açıp 10 dakikada vasat ilan ettiği adamı da izleyip kazandırabilmek maharet. transfermarkt-youtube-wiki üçgenine bakıp 10 dakikada hiçbir sorumluluğu olmadan etiket basan insan 20 kez dahi haklı çıksa bile görüşünün bir kıymet-i harbiyesi yoktur çünkü atmıştır ve tutmuştur. izleyenlerin görüşü ve tercihi her koşulda daha kıymetlidir.

    kaliteye de elbette yer var. genç takımların, hazır olmayan çıkışta ekiplerin handikaplarını kapatacak tecrübeli/yıldız isimlere uygun bütçelerle asla hayır denmemeli ama önce bir nesil oluşturmadan, bir temele sahip olmadan gidilecek tüm ex-yıldız isimler büyük bütçeli bir başarısızlık riskidir. hagi'nin h.şükür-arif-okan-suat-bülent-tugay-h.ünsal-ergün-davala'lı takıma geldiğini, sneijder-drogba'nın 6 ay önce şampiyon olup şampiyonlar ligi'nde gruptan çıkmış bir takıma katıldığını unutmamak lazım.

    alışmadığımız bir vasat varsa o da hiçbir emek harcamadan, yarım saat oyuncu izlemeden, yarım yamalak bilgiyle yapılan "24 yaşına kadar ülkeden çıkmadıysa topçu olmaz" "madem o kadar iyi büyük takımlar neden almadı" "bu kadar ucuza bırakılıyorsa kötüdür" gibi tembel yorumların vasatlığıdır. esas vasatlık, kendi dümdüzlüğünün farkında olmadan kulübün kurtuluş reçetesini tek parmak şıklatışta bulduğunu zanneden inceliksiz fikirlerin hala karşımıza çıkıyor olmasıdır.
  • 3
    süper lig'de futbol oynandığını sanan, gerçi birkaç senedir başarı alamıyoruz ama oradaki alınabilecek başarılarla yetinen taraftardır. galatasaray eskiden bir avrupa takımıydı. psv gibi bir takıma karşı içeride dışarıda ezilecek bir takım değildi. ilk maç psv'den 5 yiyince içerideki maça bilenecek bir takımdı. en azından buna ses çıkarın. en azından buna alışmayın.
  • 40
    galatasaray'ın geleceğini kurtarmak, maaş bütçelerini avrupa seviyesine düşürüp avrupa ile kafa kafaya oynamak, oyuncudan maddi olarak geri dönüş yapabileceğin bu politikayı desteklemek vasata alışmak oluyorsa evet ben vasata alıştım. umarım hem transfer hem kulüp politikamız bu şekilde devam eder. benim için galatasaray'ın geleceği ve avrupa ile mücadele edebilmek yerel kupalardan çok daha önemli. 80 milyon euro maaş harcayarak lig kupasını alıp, şampiyonlar liginde elek olup kulübün borçlarının katlanmasını isteyenler halen var ise bu zihniyette devam edebilirler. zamanla çok önemsenen yerel kupaların da teker teker geleceğine inanıyorum/biliyorum orası da ayrı, ajax'da bir günde ajax olmadı. yaşasın vasatlık diyorum*
  • 46
    gözlemlediğim kadarıyla son 5 sene içerisinde ben dahil sözlüğün yaklaşık %80’inin içinde bulunduğu taraftar oluşumuydu.

    bu sezon ile beraber bu yüzde düşmüş olsa da maalesef bana göre hala daha vasatlıktan kurtulamamış galatasaray taraftarları var. kendilerine bir yandan hak da veriyorum. son 5 sene içerisinde kimleri süperstar zannetik, kimleri genç yıldız zannetik, ne travmalardan geçtik. bu olayların kalıntısı bir anda geçmez ama şöyle mantıklı düşününce bence yavaş yavaş idrak etmemiz lazım.

    arkadaşlar bu sezon itibari ile galatasaray kabuğunu değiştirdi. gerçek ve olması gereken kimliğine dönüyor. hadi yeni neslin bu vasatlığa alışmasını anlarım. mesela 2005 yılından sonra doğan bir galatasaraylının gördüğü en büyük yıldız feghouli, belhanda, fernando flandır. ama benim neslim sneijder, drogba, melo, hamit, selçuk, burak, eboue, riera flan gördü. hatta benim de bir üst neslim hagi, taffarel, popescu, jardelleri türkiyenin gelmiş geçmiş en iyi türk oyuncularını gördü. mesela babam bana hagi’nin geldiği zaman inanılmaz bir transfer başarısı olarak anlatır. ben bunu tam idrak edemeyebilirim çünkü anı yaşamadım. aynı şekilde ben de 17 yaşında bir çocuğa 2013 kış transferinde yaptığımız sneijder-drogba transferlerinin hikayesini anlatsam o da idrak edemez. sneijder’in 2010 yılında nasıl dünyayı salladığını ve sonrasında 28 yaşında geldiğini, drogba’nın bize gelmeden 6 ay önce tek başına şampiyonlar ligini kazanıp galatasaray’a geldiğini anlatsam o da anı yaşamadığı için tam olarak idrak edemez. galatasaray 2013 ocak ayında dünya futbolunda en ses getiren transferleri yapmıştı.

    bu sözlüğün yaş ortalaması diğer sosyal medya uygulamalarına göre çok daha fazla. biz bile gördüğümüz o kadar transfere ve başarıya rağmen hala daha vasatlıktan tam kurtulamadıysak yeni nesile galatasaray’ın büyüklüğünü nasıl anlatabiliriz ?

    yaklaşık son 1 aydır saygı duymamla beraber çok saçma yorumlar görüyorum. morutan sene sonu dönsün okan hoca değerlendirsin, mohamed’i çağıralım icardi’nin yedeği olsun, cicaldau gelsin oliveira yedeği olsun. arkadaşlar farkındamısınız ama biz morutan ile aynı yaşta olan ve aynı mevkide oynayan italya’nın en çok umut vaat eden futbolcusu zaniolo’yu aldık!! ne morutan’ı ne cicaldau’su allah aşkına. bırakın artık şunları. 3-5 milyon euro getirsinler gitsinler. bu adamlar mental olarak asla ve asla galatasaray’ı hak etmiyor. bu futbolcuların artık daha galatasarayda işi yok. 1 sene önceye kadar fransa milli takımının sağ bek rotasyonunda bulunan dubois şu an yedek pozisyonunda. mata yedek pozisyonunda. 18 yaşında barcelona görmüş adam forma bile bulamıyor. rashica, kaan ayhan, gomis rotasyon topçularımız oldu. geçen sezon ki oyuncular bırakın galatasaray seviyesini rotasyon seviyemizde bile değillerdi.

    2021-2022 sezonunda 13. bitiren galatasaray kadrosunda olup şu an güncel kadromuzda bulunan 7 futbolcu var. kaptanlarımız olan ve daha önce galatasaray ile başarılar kazanmış muslera ve gomis’i saymazsak geriye 5 futbolcu kalıyor.

    - victor nelsson
    - kerem aktürkoğlu
    - sacha boey
    - berkan kutlu
    - barış yılmaz

    nelsson hariç kalan dört futbolcu sezona resmen bitik başladı. boey şaman olacağım flan diyordu. berkan psikolojikmen bitmişti ve gitmek istiyordu. kerem bile kendini yadırgıyordu. ama bu futbolcular o mental eşiği aşabildi, zorluklar ile başa çıkabildi ve galatasaray kadrosunda kendilerine yer bulabildiler. ama o lanet sezondan kalan diğer oyuncular bu eşiği aşabilecek kapasitede değiller. taylan, emre kılınç, oğulcan, mohamed, cicaldau, morutan ve başka kim varsa sene sonu gönderilmelidir. merak etmeyin biz mohamed yerine çok daha iyisini buluruz. en az oliveira kadar iyi bir orta saha daha getiririz. şu kadro kalitemize böyle adamlarla yazık etmeyelim.

    takım sadece yıldızlar üzerinden olmaz genç yetenek de lazım diyorsanız genç yeteneğinde galatasaray’a layık olanını almamız lazım. mesela zakharyan transfer haberi beni çok mutlu etti. futbolcu gelmese bile ilgilenmemiz çok önemli bir durumdu. kvaretskhelia ve mudryk ile beraber o coğrafyadan çıkmış en özel yeteneklerden birisi zakharyan. eğer kendini bir şekilde avrupaya atabilirse 3-4 sene sonra ne dediğimi anlarsınız. telles galatasaray’a geldiğinde brezilyanın en potansiyelli sol bekiydi. bizden sonra porto, manchester united ve brezilya milli takımı yapmış olsa bile potansiyeline hiçbir zaman ulaşamadı. ama işte biz zamanında böyle bir genç yıldız alabiliyorduk. aynı şekilde ülkemizde 2013 yılında düzenlenen u-20 dünya kupasının pogba ile beraber en önemli yıldızı olan bruma’yı alabiliyorduk. düşünün işte brezilya’nın en potansiyelli sol beki ve portekiz’in en potansiyelli kanat oyuncusu galatasaray’a geldi. bizim genç seviyemiz de bu. başarılı olsun veya olmasın biz 18 yaşında barcelona görmüş yusuf demir’i genç yıldız adayı diye almalıyız. bize romanya liginin orta sıra takımından gelen 24 yaşındaki orta sahayı genç yıldız diye yutturdular ya!!!

    gedson fernandes’in rize ve beşiktaş’a transferi beni en çok kahreden futbol olaylarından bir tanesidir. çoğu sözlük yazarını da aynı şekil de kahretmiştir. resmen çöküntü yaşamıştık. bunun en önemli sebebi de vasata alışmamızdı. gedson’u o kadar gözümüz de büyüttük ki rakip takıma gidince hayata küstük. 1 hafta ruh gibi gezdik. şimdi ise gedson ile aynı tip oyuncu olan ve onun en az 5 katı iyi futbolcu renato sanches’in sene sonu transferi konuşuluyor. işte galatasaray seviyesi bu.

    allah’ın izni ile bu sene şampiyon olursak önümüzde ki sene şampiyonlar ligine gideceğiz. işte kabuğumuzu tamamen kırmamız için sami yen’de bir avrupa devini devirmemiz gerekiyor. city, paris, bayern, madrid kim olursa olsun kazanmalıyız. hadi transferleri kadro kalitesini flan da bir kenara bırakalım. yeni nesilin gördüğü en büyük başarı kazanılan süper lig şampiyonlukları. feghouli’nin aldığı şampiyonluğu müthiş başarı olarak görüyorlar. lazio’yu yenince avrupa devini flan yendik zannediyorlar. şimdi ben 2013 yılında juventus’un nasıl bir takım olduğunu anlatsam nasıl idrak edebilirler ? bilmiyorlar çünkü. 10 sene üst üste italya şampiyonu olan takımın en iyi kadrosunu eledik. aynı şekilde mourinho’nun madrid’ine neler yaptığımızı da bilmiyorlar. özeti izlerler aaa sneijder karda gol atmış, drogba topukla gol atmış flan diyip kazandık diye sevinirler. ama o anı o heyacanı yaşayamadılar ki… drogba’nın golünden sonra galatasaray’ın büyüklüğünü hissedemediler ki… aynı şekilde 2000 yılında ki başarıları da anlatsak hissedemezler. galatasaray’ın avrupa da rakipleri titrettiği hiç bir ana şahit olamadılar.

    özetlemek gerekirse galatasaray daha yeni başlıyor. gerçekten önümüz çok aydınlık. hissediyorum avrupada tekrardan tarih yazacağımız günler gelecek. ama önce allah için şu vasatizm gömleğini çıkaralım. sosyal medya üzerinde ki en olgun ve en tecrübeli galatasaray taraftar grubu bu sözlükte yer alıyor. en önce buradan başlamamız lazım. galatasaray yönetimi ve okan buruk bu sezon yaptıklarıyla bana göre şampiyonluktan da çok önemli bir işi başardı. bana öyle bir tokat attılar ki gaatasaray’ın büyüklüğünü tekrar hatırladım. gerçekten bunu 10 sene sonra ilk kez bu sezon hatırladım. 2018 ve 2019 yılında yaşadığımız şampiyonluklar gibi bir şampiyonlukta yaşayabilirdik. yine her şeyi unutup başarılı olduğumuzu zannederdik. ama bu sezon yaptıkları çok farklı. tekrardan gerçek galatasaray’ı bize hatırlattılar. ben dahil bir çoğumuz resmen vasata fena alışmıştık. bu gözler paris’e real’e 1-0 yenilince iyi oynadık diye sevinen insanlar gördü. şimdi hatırlıyorum da utanıyorum resmen. biz avrupanın en büyük takımlarını tekrardan sami yen’e gömeceğiz. bu takımlar hangi inançla, hangi atmosferle, hangi kadrolar ile gömülür en çok bu sözlükteki insanlar biliyor. o yüzden lütfen diyorum şu üzerimizde ki vasatlığı bir an önce atalım da gerçek hedeflerimize koşalım.
  • 38
    bu seneye kadar çoğumuzun içinde yer aldığı gruptu. çok şükür geçen yılki başarısızlıkla bu sene yavaş yavaş bu zihniyetten çıkıyoruz.

    içi geçmiş, adı olan ama avrupa'nın büyük takımlarında oynayamayacak kadar vasat futbolcuları büyük yıldız diye isteyen taraftar zihniyeti vasat sevicidir.

    bize eskiden avrupa'da iyi takımlarda oynamış futbolcu değil bundan sonra oynayabilecek oyuncu lazım. avrupa'da başarı isteyen galatasaray'a avrupa takımlarında oynayamayacak değil oynayabilecek oyuncu lazım.
  • 16
    bunlardan biriside benim. çocuklarımı eglensinler diye çadır kampına götürüyorum, vasat otellerde tatil yapıyorum. evime alisveris yaparken eskisi gibi kaliteli ürünleri tek çırpıda alamıyorum. kaliteli ürünleri, çok uygun fiyata denk gelirse alıyorum, yoksa vasat tabiri ile ortalama ürünleri alıyorum. benim yaşadığım hayat vasat ve vasat altına düşmüşse, tuttuğum takımın kendini kanıtlamamis, genç, ortalama veya ortalama altı futbolcu transfer etmesini kendime dert edecek değilim. toplum kaliteye ulasamazken, futbol takımlarının ulasmasini beklemek hayalcilik olur. bana kalsa tüm takimi 250 300 bin euro maaş alan sekidika tarzı oyuncularla yaparım. 15 milyon euro'ya geçmemeli maaş ortalaması.
  • 2
    başarı normalleşmesi başlıklarının eleştirildiği günlerden günümüze, gerçekçilik adı altında bir geçiş yapıldı. yangın yerine dönmesi gereken ortamda herkes kendi idollerini alevlerden kaçırmanın derdinde. bu ortamda pozitiflik beklemek hiç akıl karı değil, elbette bir reaksiyonu olur avrupa rezaletlerinin hele de iki kupasız yerel sezondan sonra.

    yahu hocanın kendisi şampiyonlar ligi müziği ile çıkmadı mı kutlamaya 2018'de? "bir hayalim var" diyerek gelmedi mi? kimse kupa 1 beklentisi içine girecek kadar ütopik takılmıyordur bence, burada hoca belli bir mesaj vermişti. neyse, st. johnstone'u geçip en azından konferans ligine kalırsak belki bazı şeyleri hatırlarız ama takımdaki kötü havayı öyle cicaldau, boey, van aanholt gibi harbiden gerçekçi transferlerle dağıtmak da kolay olmayacak.
  • 39
    var olandır. ama bu çeşit taraftar tam tersine kendilerindeki kusuru görmek yerine, bu seneki gibi bir yapılanmayı kısa vadedeki olası başarısızlığa rağmen destekleyenleri vasata alışmakla suçlar, vasatı kısa vadeli başarıda arar. oysa ki asıl vasatı hatta vasat altını mentalitede aramak gerekir.

    mesela 'büyük takımın başarısızlık lüksü yoktur.' sözü vasat bir mentalitenin çıktısıdır. herkes hem uzun vadede başarılı - ekonomok olarak sürdürülebilir, hem de kısa vadede işi kotaran takım ister. tamam da senin ikisini birden yapabilecek gücünün olması için rakiplerinden ekonomik olarak çok önde olman gerekir, çünkü adam kısa vadede başarı getirecek olgun oyuncuya parayı basıyor, senin o seviyede oyuncuyu bir de 22 yaşında alman için 2-3 katını harcanan lazım ama eşit ekonomik koşullarda yarışıyosun. bu durumda kısa vadedeki başarısızlığı göze alarak risk almak durumundasın ki şu an da yapılan bu. uel'de de başarısız olabilirdi bu takım mesela o zaman külliyen yangın yapıp projeyi çöpe atarlardı ama allah'tan uel tampon oldu biraz. mühim olan oyunun, oyuncuların geliştiğini görmek sonrasında başarı bugün olmasa da yarın illa gelir hem de katlanarak gelir ama vasat mentaliteye alışmış taraftar sağolsun istenen şey ilk başarısızlıkta yangın yapıp her şeyi çöpe atmak.
  • 19
    bu tanımlama kibrin ortaya çıkardığı bir tanımlamadır. bu tanım ortaya çıktığı günden beri galatasaray avrupa’da sadece 1 galibiyet almıştır.

    bu tanımlamadır ki güncel olarak verim alamadığı falcao, feghouli ve babel gibi 3 futbolcuya 2 senedir yaklaşık toplam 30 milyon € dökülmesinin altında yatan korkuyu ifade eder. vasata alışmamak şu bahsettiğim riski almak demektir.

    bu riski alacak lüksü olan kulüpler arap şeyhlerinin kulüpleridir.
    (bkz: manchester city) (bkz: paris saint germain)

    elimizdekilerin suyunu sıkmamız gerekirken, bu gereksiz tanımlamayla şımarıklığımızı meşrulaştırmak, bence çok büyük bir hatadır…
  • 42
    daha ligin yarısına gelmeden dört sezonun üçünde liderden bir kez 14, bir kez 10, bir kez de 8 puan fark yiyen, o diğer sezonda da ikinci yarının ortalarına doğru liderden 8 puan yiyip de hala daha tozpembe tablolar çizip anlamsız argümanlarla umutlu bakabilen taraftardır. galatasaray'ın kötü olduğu ilk değil, ben canaydın dönemini de çok iyi hatırlıyorum adnan polat dönemini de dursun aydın özbek dönemini de. hepsinde yönetime ve teknik ekiplere çok yoğun tepkiler vardı. isyan ediyordu taraftar başarısızlığa. şimdi bakıyorum kimseden ses seda yok hatta eleştiri yapanlar galatasaray düşmanı addediliyor, aynı fenerbahçe'nin aziz yıldırımlı dönemindeki gibi bir ortam var şu an. böylesini, taraftarın başarısızlığı saçma sapan argümanlarla bu kadar normalleştirdiği bir dönem hatırlamıyorum. üçüncü fatih terim dönemi'nde çeyrek final oynarken falan dahi bundan daha çok eleştiri vardı be şimdikinden. akıllara durgunluk verecek bir tablo resmen. son 2,5 yıldır somut da hiçbir başarı yok, seneler sonra iki sezon üst üste kupa alamıyoruz üst üste üçüncü sezona koşuyoruz başarısızlık anlamında, kaç sezondur 10 küsür puan geri düşüp duruyoruz, futbol anlamında senelerdir somut bir istikrar da yok, 1 ileri 1 geri 2 ileri 1 geri şeklinde ite kaka giditoruz ve kimseden çıt yok herkes gelecek tozpembe havasında. şu tablo fener'de olduğunda antu'dan yorumlar getirip kahkahalarla gülüyoruz da şu an bizim ne farkımız var onlardan? onlar da her başarısızlığı hakeme bağlıyordu suçu devamlı başkalarına atıyordu ne oldu sonları? isteyen ofsayt versin bilmemne yapsın gerçeklere doğru söze demir bile dayanmaz.
  • 30
    19 ağustos 2021 randers fc galatasaray maçı'ndan sonra artık önü alınması gereken taraftardır.

    artık yangıncı taraftar mı ortaya çıkar, kapalı tribün lütfen sakin olalım anonsu mu yapılır yoksa ilk ali sami yen'deki ilk iç saha maçında pasolig mi yakılır bilemem.

    artık kulüpte hoca başta olmak üzere kimse lagaluga yapmasın.

    köy takımlarına karşı aciz durumlara düşmeye başladık efendiler!

    ve teknik direktör bizimle maytap geçip bulduğumuzu atacaktık ya da yer yer iyi pres yaptık diyor.
  • 17
    sanırım anlamını bilmediği kavrama alışan taraftar.

    keşke alışsa ' vasata' çünkü ülke futbolu olarak dibi gördüğümüz gibi futbolcu maaşlarının da vasat üstü olduğu bir dönem.

    ülke futbolu olarak keşke vasata alışsak. belki bir nebze düzelir ligimizdeki kalite.

    not: vasat kelimesi türkçe'de "orta, iki şeyin ortasında olan, ortalama" anlamına gelir.

    kaynak -> https://turkcenedemek.com/kelime/vasat/
  • 20
    dip yerine vasata alışması isabet olan taraf grubu. zira ülke futbolu olarak dibi görmüş durumdayız.

    cv’si cafcaflı, idealleri maddi sınırlar içersinde ki vasat üstü (!) yıldız futbolcular yerine, idealleri ve hedefleri olan, kendini kanıtlamaya muhtaç isimleri tercih ederim.

    kadro da 1-2 yıldız futbolcu olabilir ama onlar da kesinlikle çok büyük profesyonel ve mesleğine saygılı, takıma örnek isimler olmalı.
  • 11
    gerekçesi ekonomi olmaması gereken taraftar. eğer sebep buysa o zaman bi zahmet teknik direktörü de vasat maaşa alışacak, yok öyle 3 kuruşa 5 köfte yani.
    maçlara gelince “abi kalite farkı, kur farkı vs.vs.” ama maaş almaya gelince terim’e 2.5-3milyonu bayılıyoruz. yahu madem umutsuz vakayız, daha niye o zaman hocamıza cl kupası alacakmış gibi maaş ödüyoruz.
    takım kuruyorsun bütçen psv’nin 2 katı, hocan 2 katı maaş alıyor ama sorun ekonomi öyle mi? e yuh artık, bu nasıl bir izansızlık.
  • 21
    şımarık olmayan, neyin ne olduğunu farkında olan yaştan alakasız aklı başında olan taraftar.
    diagne,babel,feghouli ve falcao şu an senin borcunun %10 kadar senelik maaş alıyor.
    vasata alışmak ayrıca kötü oyuncuyu al oynat değil, olmamış oyuncuyu al sonrasında oldur.
    taylan, bir rizespor kupa maçında sol ayağı ile linnes'e milimetrik pasa geçirince olur bu çocuktan diyen taraftardır. sonucunda oluyor da.
    bunun dışındakiler lafügüzaf. tartışma kapanmıştır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın