bu adam bize çok güzel günler yaşattı.
galatasaray'ın karakterine yakışan, kimlik sahibi bir
galatasaray markası yarattı. kendisinin kaçtığını değil, her türlü zorlama ve ittifakla görevden ayrılmak zorunda bırakıldığını düşünüyorum.
ve açık şekilde artık kendisiyle alakalı konuşmayı bırakmamız gerektiği inancındayım. neden derseniz, tüm sorunları bu adamın dönemine atıf yaparak açıklamaya çalışmak bugünkü beceriksiz yönetimin ekmeğine yağ sürmek oluyor. arkası gelmeyen ''gs fakirleşmiş, birileri zenginleşmiş'' edebiyatı da yönetimin bunu bildiğini ve nasıl kullandığını gösteriyor.
tamam bir çok noktada çok rezil durumdayız. elbette ki yasal yapılarda devamlılık esastır, dün yapılan hatalardan ''bana ne'' diyip sıyrılamazsınız, sonuçlarını ödersiniz. buna rağmen, şu dakika itibariyle galatasaray'ı her alanda mahçup eden bir ekip iş başında. tarihimizde bu kadar silik ve galatasaray karşıtı her cepheden bu kadar ayar üstüne ayar yiyen bir başkan daha gelmemiştir.
öyle ya da böyle;
aysal yüzünden, onun yüzünden, bunun yüzünden zor günlere girdik, bu gerçek artık değişmez; fakat bizi bu zor günlerden çıkaracak adam
dursun özbek değil. esas bunu tartışmamız; geçmişi değiştiremeyeceğimiz için geleceğe odaklanmamız lazım. zaten kötü olan durumu iyice beter eden ve her seferinde ''ama geçmiş yönetim'' argümanıyla işin içinden sıyrılmaya çalışan yönetime bu alanı açmamamız lazım.
ha gelecek samimi bir yönetim
galatasaray'ın tüm hesap ve işlemlerini en az 3 tarafsız ve uluslararası firmaya inceletir ve çıkacak neticede
aysal'ı değerlendiririz. kulüp belli kesimlerin elinde kalıp, şeffaflık olmadıkça bu kavga 10 sene daha sürer.
