resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 4455
    şampiyonlar liginde her sene ilk 4 e girmek için kendisine gerekli olan şey zaman değil, saçma sapan yabancı sınırlamasının kalkmasıdır. düşünün devre arası transfere avrupa birliğine bağlı oyuncular yerli statüsünde sayılarak girseydik acaba peşinde koştuğumuz oyuncular salih, veysel, izet hajrovic mi olurdu yoksa nani, valencia, di maria veya robben mi olurdu?
  • 4456
    eleştiri.

    --- alıntı ---

    alex telles konusunda parasal yónde bir sıkıntı olmadığını,teknik bir sıkıntı olduğunu söylemiş sevgili başkanımız, alternatiflere bakıyormuşuz.

    --- alıntı ---

    sevgili başkan, siz hafta başı taraftara hergün bir isim açıklarız dediniz ? ee haftasonu oldu alex telles'te bir problem var, para değil ama başka birşey diye bir açıklamanız var. tamam belki bu bir taktik olabilir, ama o zamanda böyle talihsiz açıklamalar yapmayın. taraftar beklenti içinde alex'i görmek istiyoruz. *
  • 4460
    bunca başarının mimarı olmasına rağmen siktiriboktan demagojilerle, ağır fanboyluk yapılarak haksızca eleştirilmeye çalışılan galatasaray başkanı. belli ki izet hajrovic'i yerli statüsünde oynatmanın planlarını yapmış ki transfer etmiş adam ama yok illaki çıkıntılık yapılacak ki birilerinin şeyinde bile olunmamasına rağmen yaranılmaya çalışılsın, yağdanlık yapılsın.
  • 4461
    kendisini eleştirmenin fanboylukla ne alakası olduğunu anlamadığım başkan? ayrıca kimin fanboyu olabilirim ki sn. aysal'ı eleştrince? artık bu fanboy muhabbetinin boku çıkmaya başladı farkında mısınız? ayrıca bir insanı eleştirmek başarısını kabul etmemek demek değildir? kapiş?

    neyse. işin özüne gelirsek kameraları görünce konuşmayı çok seven birisi sn. aysal. bunun kulübe ve kendi karizmasına zarar verdiğini görmesi gerek artık. haftanın başında hergün 1 transfer açıklarız dedikten sonra cuma gününe kadar sessiz kalıp, haftanın son günü en çok ihtiyaç duyulan mevkiye yapılacak olası transferin su koyuvermeye başladığını söylemesi kendisine yakışmıyor. zaten 2 senedir başarıyla yönettiği kulübün taraftarını ormancıların fikret gibi transfer goygoyu ile gaza getirmesine ihtiyacı da yok. o yüzden iddialı transfer açıklamalarına hiç girmesin.

    kendisinin artık 3. senesini devirmek üzere olduğunu düşünürsek bu tür hadiselerle zaten arkamızdan atıp tutmaya hevesli ibne medyaya malzeme vermeye devam etmesini net yanlış buluyorum.

    ekleme: direkt en ofsaytlara yollamışsınız yazıyı. hiç problem değil. sadece 1-2 cümle ile yazdıklarımın nesinin yanlış olduğunu özelden açıklama zahmetine girerseniz sevinirim.
  • 4464
    hakkının verilmesi gereken başkanımız. dirilişimizde ve büyük yükselişimizde en büyük pay sahibi 2 kişiden biridir. ayrıca hem bu kadar borç ödeyip hem de takımlarımıza revizyon yaparak başarı sağlamak hiç de kolay değildir. normalde futbol takımına falan bir sürü transfer yapar borca girersin. biz ise bir sürü transfer yaptık onlarca seviye atlattık çoğu branşta üstüne bir de borç ödedik.
    başkanlığı konusunda bok atılmaması gereken kişidir. hataları var mıdır? bence vardır onları da başka bir entryde kendimce yazmaya çalışırım. yine de başardıklarının hakkı verilmesi gerekir.

    fatih terim ile arasındaki sorun sebebiyle başkanlığındaki diğer sorumluluklara bok atılmaya çalışılmamalıdır. özhan canaydın'dan da adnan polat'tan da kıyaslanamayacak kat kat iyi bir başkandır.

    tekrar belirtmek istiyorum hem ekonomiyi iyileştirip hem başarı yakalamak çok zor bir iştir. gerçekleşmesi de büyük başarıdır. diğer dandik takımların birçoğunun kemer sıkma dönemi :( fedağğğ dönemi diye adlandırdıkları dönem kadar borç temizleyip bir de üstüne tarihi başarılar kazandık. kendi adıma konuşayım bu başarıları sağlasaydık fakat borçlarımız azalmasaydı ben yine çok başarılı bulurdum.

    fatih terim konusunda ise fatih terim'in de ünal aysal'ın da hatalı olduğunu düşünüyorum.
  • 4467
    eskiden, bir içecek reklamı vardı televizyonlarda, şöyle bir slogana sahipti : imaj hiçbir şeydir, susuzluk her şey.

    yalan.

    ünal aysal örneğinde de görüldüğü gibi, imaj her şeydir aslında. galatasaray kulubü başkanlığı için idealize edilmiş bütün vasıfların yakıştırıldığı, destansı özelliklere sahip bir figür. zengin ve başarılı bir işadamı, yaşamı baştan sona büyük bir başarı öyküsü, kültürlü, aristokrat, konuşmasını bilen, galatasaray'a her yönüyle yakışacak bir isim. galatasaray taraftarının gözündeki imajı aynen şu şekildedir : sıfırdan koca bir imparatorluk kurmuş, başarıyı kendisine alışkanlık haline getirmiş bu adam her ne yapıyorsa doğrudur, amiyane tabirle 'vardır bir bildiği' , kulubü mutlaka ileriye taşıyacaktır, kulubü mutlaka başarıya ulaştıracaktır.

    bu imaj sayesinde galatasaray'ı uçurumun kenarına bile getirse, bazıları sportif başarısızlık gelene kadar gerçekleri göremeyecek ve kendisini körü körüne savunmaya devam edecek. geçen senenin mali tablolarına bakan var mı ? galatasaray'ın borcunu azaltmış deniliyor, borç bir önceki döneme oranla yüzde 33 artmadı mı? galatasaray, geçen sene sportif faaliyetlerden 100 milyon tl zarar yazmadı mı? üstelik 2 sezondur uefa'dan ciddi bir gelir akışı söz konusuyken? açıp okumuyor musunuz, kap bildirimleri sadece transfer döneminde mi ilginizi çekiyor? elaleme fan boy diyip işin içinden sıyrılırken, ünal aysal konusunda fanboyluğun daniskasını yapmak galatasaraylılığı çok iyi bildiğini söyleyen insanlara yakışıyor mu? burada ya insanları kandırma söz konusu ya da haddini aşan bir cehalet.

    ünal aysal hakkında değerlendirme yapılırken, kendisini salt fatih terimin gönderilişi olayı üzerinden değerlendirmek sığlıktan öteye geçemiyor ne yazık ki. fatih terim ile ego savaşına girmiştir, başkanlığını kullanarak fatih terim'i kulüpten uzaklaştırmıştır. fatih terim ise ayrıldıktan sonra ölümcül hatalar yaparak, galatasaray'ın can düşmanlarıyla işbirliği içine girmiştir. bu durumda ünal aysal, bu mevzuda haklı durumuna yükselmiştir. geri gelelim bu olayda haklı olması, esas eleştirilmesi gereken konularda kendisine bir zırh olamaz. ünal aysal'a yöneltilen her eleştiriyi, fatih terim'den sebep göstermek kolaycılığa kaçmaktan başka şey değildir. ünal aysal'a laf söylenince, 'terimsporluların çekemediği adam, kadri kıymeti bilinmeyen adam, şampiyon yaptı, transfer yaptı hala yaranamıyo, nankör taraftar' vb. savunma reflekslerinden kurtularak gerçek galatasaraylı gibi konuyu ele almak gerekir. söz konusu başkaları olunca 'kimse eleştirilemez değildir, kimse tabu değildir' denilirken, ünal aysal söz konusu olunca zamanın getirdiği rüzgara kapılıp, aynı hatalara düşülürse burada bir iki yüzlülükten söz etmek gerekir.

    ünal aysal kimdir? galatasaray spor kulubünün başkanıdır. peki galatasaray spor kulubü başkanlığı ne demektir, galatasaraylılık ne demektir? galatasaray'ın hakkını hukukunu koruma adına büyük kavgaların içerisine girebilecek, galatasaray'ı asla rakipleri yada siyaset gibi dış faktörler karşısında güçsüz duruma düşürmeyecek, bu uğurda maddi manevi büyük fedakarlıklara girişecek bir kişi midir sayın başkanımız? üzülerek söylüyorum ki, başkanlığı döneminde bu yönde güçlü sinyalleri alamadık kendisinden. bizim gördüğümüz suya sabuna dokunmayan, çetrefilli konularda kendisini dışa atan, herhangi bir çevreyle ters düşecek yönde söylemlerin ve mücadelelerin içine girmeyen, girse de bunu sembolik, slogan türü söylemlerin ötesine taşıyamayan bir profil çizmektedir kendisi.

    şimdi ünal aysal fanatikleri, sen başkana galatasaraylılığı mı öğreteceksin, galatasaray başkanlığını mı öğreteceksin diye sorabilirler. haklılar, selahattin beyazıt, inan kıraç gibi büyüklerimiz varken bize laf düşmez, kendileri 'marka'larını oluştururken, uzuuun yıllar yurtdışında yaşayan sayın başkanımızın kulağına fısıldamışlardır az çok bir şeyler...

    sahi ünal aysal, galatasaray lisesi mezunuydu değil mi? 1960 mezunu üstelik. peki sayın başkanımız, lise mezunlarına sağlanan ayrıcalık herkesin malumuyken ve maddi açıdan da çok rahat olmasına rağmen galatasaray spor kulubüne üye olmayı neden 60 yaşında aklına getirmiştir acaba? senin, benim gibi galatasaray için canını bile verebilecek insanlar kulube üye olamazken, elinde lise mezunu olması gibi bir avantaj varken neden galatasaray'ın uefa zaferine kadar galatasaray'a ilgi göstermemiştir sayın başkan? 71 yaşında galatasaray başkanı olana kadar galatasaray'a ne gibi bir hizmeti dokunmuştur sayın başkanımızın? 2006-2007 yıllarındaki aig hisseleri masalından başka? şimdiye kadar herhangi bir galatasaray yönetiminde bulunup, kulubüne en ufak bir hizmette bulunmuş mudur? galatasaray tarihinde kendisinin başkanlığa getirilmesine benzer bir örnek var mıdır? 100 yılı deviren koca galatasaray kulubü başkanlığı, zengin işadamlarının emeklilik ikramiyesi olarak mı görülmektedir? sportif başarı, transfer vs. bunlar dönemsel, bir iyi olur bir kötü olur. 15 sene beklenip, sonra avrupa kupası alınır. bunlardan öte galatasaray değerlerine ne kadar sahip çıkmaktadır?
    çok basit sorular...

    galatasaray başkanlığının manevi bir ağırlığı, arkasına aldığı geniş kitlelerin verdiği desteğe dayanan bir yaptırım gücü ve nüfuzunun geniş bir etki alanı vardır. galatasaray, bir nevi sivil toplum örgütüdür, ülkede başka hiçbir oluşumun sahip olmadığı desteğe, güce, insan kaynağına sahiptir. bir din gibi, bir siyasi oluşum gibi yürekten bağlı zengin fakir, toplumun her katmanından milyonlarca destekçisi bulunmaktadır. galatasaray'ın sadece adı bile bu ülkede, bir çok kapıların sonuna kadar açılmasını sağlar.

    hiçbir allah kulu, galatasaray'ı tehdit edemez arkadaşlar, galatasaray'ı küçük düşüremez, aba altından sopa gösteremez. gençlik ve spor müdürü ünvanlı bir kişi, kameraların önüne geçerek 'stadı galatasaray'ın elinden alırız, galatasaray'ı arena'dan çıkarırız minvali tehditvari bir üslupla galatasaray'ın kişiliğini rencide edemez. kanuni yönden, anlaşmalar gereği haklı olsalar bile bunu yapamaz! 'dünyanın hiçbir ülkesinde devlet kulüplere stad yapmaz, biz galatasaray'a stad yaptık verdik benzeri söylemlerle sanki bize lütufta bulunmuşlar, devlet hayrına, menfaati olmadan galatasaray'a stad yapmış gibi gösterilerek galatasaray medya önünde küçük düşürülemez. ali sami yen arazisinden bizi çıkararak, maddi manevi bir çok kayba uğratarak, kulubümüzü mağdur ederek bir şeyler yapan adamlar, 5 sene sonra üste çıkarak galatasaray'ın üzerinde herhangi bir tahakküm oluşturamaz! güçlü, kulubün hakkını malı canı pahasına savunabilecek bir galatasaray başkanının olduğu yerde bu mümkün değildir.

    adnan polat neden gönderildi? kendisinin yönetimi neden idari anlamda ibra edilmedi, başkanlık dönemi yok hükmünde sayıldı? salt sportif anlamda başarısız olduğu için mi? kendisinden çok daha kötü başarısızlıklara imza atan yönetimlere herhangi bir yaptırım uygulanmazken? adnan polat, galatasaray'ı siyasi güç karşısında zayıf duruma düşürdüğü, galatasaray'ın kişiliğine yapılan saldırılar karşısında eylemsiz kaldığı için bu muamalelere maruz bırakıldı. galatasaray başkanlığı yapmış, galatasaray'ı temsil eden rahmetli özhan canaydın binlerce galatasaraylının önünde, kendi evimizde ağır hakaretlere maruz bırakılırken sesini çıkarmadığı, tersine galatasaraylıların karşısında bir duruş sergilediği için galatasaray tarihinden silindi. o özhan canaydın ki tarihin en başarısız galatasaray başkanlarından biri olmasına rağmen, sıhhatini galatasaray için bozmuş, galatasaray'ın canı yandığında, kendi canı yanmış, galatasaray'a kasteden bir hakemi 'bu gece düdüğünü asacak' diyip hakemlikten uzaklaştırma kudretine ve iradesine sahip bir adamdı. çünkü gerçekten galatasaraylıydı.

    bir galatasaray başkanı 'bu ateş üfleyerek sönmez' tarzı sloganlarla, taraftarının gazını alıp ondan sonra kenara çekilmez, çekilemez. ya bir şey söyler ve sonuna kadar peşinde koşup sonuca ulaşır, ya da herhangi bir söylem içerisine girmez. 'ya bu kural değişir ya da bu kuralı getirenler değişir diyorsa da haftasına kalmadan bir şeyler 'değişir'. böyle iddialı laflar söylenip de, sonuç alınmıyorsa sıkıntı var demektir.

    galatasaray başkanı, 'avrupanın ilk 10 kulubü içerisine gireceğiz' vaadinde bulunuyorsa, bunun önündeki en büyük engel olan yabancı sınırlaması konusunda gerekli kamuoyunu, lobi faaliyetlerini yürütür, en azından hukuken elimizin güçlü olduğu 'ab statüsü' konusunda girişimlerde bulunup galatasaray'ın avrupa'daki rakipleriyle eşit şartlarda mücadele etmesinin yolunu açar. kulubün paralarını gelecek vaad eden gençlere yatırıp, bu saçmsapan sınırlama yüzünden tranfer ettiği gençlerin gelişiminin önüne set çektirmez, onları kupa maçlarını bekler pozisyona sürüklemez. aksi halde verilen vaadler temelsizdir ve bir galatasaray başkanı boş vaadlerde bulunmaz!

    galatasaray başkanı, galatasaray'ı ekonomik anlamda güçlü kılmak, yarınlarını garanti altına almak için plan ve projeler üretir. bir galatasaray başkanının, mali anlamda bütün perspektifi 'hisse arttırımı' yoluyla borsadan kulube para girişi yapmaya çalışmak olmaz, olamaz. sportif başarılarıyla ülkenin reklamını yapmak suretiyle, katma değer yaratan galatasaray kulubüne 'rant' sağlayacak arazi ve diğer mali destekler hususunda gerek merkezi, gerek yerel yönetimlerle dirsek temasında bulunup galatasaray'a yeni mülkler kazandırır.

    mustafa sarıgül kitap çıkarmış, iki saatimi ayırıp bitirdim, orada şöyle bir pasaj mevcut: galatasaray için önemli iki araziyi galatasaray'a kazandırmam için özhan canaydın üzerimde çok büyük bir baskı uyguluyordu, toplantılarda göz göze gelemiyordum. her konuşmasında konuyu o arazilere getiriyordu. en sonunda arazileri galatasaray'a kazandırdım ve özhan ağabey bana başka gözle bakmaya başladı, beni her yerde onore etti. galatasaray'a mülk kazandırmadan önce özhan başkan beni adam yerine bile koymuyordu minvalinde şeyler. yine o beğenmediğimiz adnan polat zamanında büyükçekmece belediyesi ile anlaşmalar yapılıp, çok özel bir arazi kulube kazandırılmak üzereydi. en son bu ağustos'ta orayla ilgili cılız birkaç haber okudum başka da bir gelişme yok.

    burun kıvırdığımız, her fırsatta aşağıladığımız aziz yıldırım bile ankara kızılcahamam'dan tut, topuk yaylasına kadar, samandıra'dan, kayışdağında; ataşehirden, sapanca'ya kadar bir dolu yerde bir çok araziyi ve mülkü devlet eliyle kulubünün bünyesine kazandırmış ve kulubünün geleceği açısından büyük yatırımlar yapmıştır. sorsan hepsini fenerbahçe öz varlıkları ile satın almıştır, öyle gösteriyorlar çünkü. milyonlarca dolar eden kenan evren lisesi arazisini saymadım bile.

    geri gelelim ünal aysal ne yapıyor? ipleri tamamen en büyük rakip camianın eline bırakmış, her konuda istedikleri gibi at koştumalarına müsaade ediyor. galatasaray'ın önümüzdeki 5 yıl içerisinde uefa kriterlerini karşılayamama, transfer yasağı vb. bir çok yaptırıma uğrama riski titaniği batıran buzdağı gibi önümüzde duruyor. ünal başkan, spk tarafından reddedilen ikinci sermaye arttırımı için olası bir onaya bel bağlamaktan öteye gidemiyor. 300 milyon dolar gelecek, borçlar kapatılacak filan. başkanımızın diğer çılgın projeleri de florya'daki tesisleri taşımak, o araziye konutlar yapıp satmak, riva arazisini de benzer şekilde satıp değerlendirmek. çok üzgünüm ama, bunu ben bile yapabilirim. galatasaray'a binbir uğraşla kazandırılan gayrimenkülleri satmak suretiyle oluşturulan bir mali sistem, mezar kazıcılığından öte bir anlam ifade etmemektedir.

    ne kadar örnek verirsem vereyim, aslında ilk başta vurguladığım noktaya geliyorum. ünal aysal'ın galatasaray'ı sahiplenmesi, galatasaray için kavga edecek, işini gücünü arka plana atıp her platformda galatasaray menfaatleri için mücadele edecek, benim idealimdeki galatasaray başkanı olması. o kadar uzak ki... içimde zerre miktarı bu yönde bir umut, bir inanç bulunmamakta. galatasaray mağlup olduğunda ünal aysal, sıradan bir galatasaraylı kadar üzülüyor mudur, inanın bu konuda bile şüphelerim var. galatasaray, galatasaray başkanının hayatında kaçıncı planda kalıyor, kestiremiyorum. ilk günden beri içimde ünal aysal'ın 'sıkı galatasaraylı' olduğu yönünde en ufak bir intiba oluşmamakta. neden böyle bilmiyorum ama durum bu.
  • 4468
    son çaylak entrymi gireceğim galatasaray kulübü başkanımız.

    kendisi geldiği ilk anda direk olarak imparator ile görüşüp onun takımızın başına getirmesi ile gönlümde taht kurmuştur.futboldan anlamadığı açıkça söylemesi,işi futbolu bilene bırakarak,çökmüş,hasta galatasaray'ı ayağa kaldıracak fatih terim gibi bir isme bırakması,hem kendini taraftara sevdirdi,hem de gelen başarıdan nasiplendirdi.nitekim imparator ile şampiyonluğu 2 sene arda arda alıp şampiyonlar liginde çeyrek final oynayan kulübün başkanı olmuştur kendisi.ancak fatih terim ile aralarının açık olduğunu,samimiyetsiz bir ilişkiye sahip olduklarını biz taraftarlar bile görebiliyorduk. sneijder'i alırım,onu oynatacak hocayı da bulurum derken buranın kralı benim,ego çekilecekse benim egom çekilecek mesajını vermiştir.

    nitekim olaylar bu sene başı koptu.takımın sezona başarısız girişi,tüpçünün teknik direktörümüze göz dikmesi, ünal aysal için çok da güzel bahane olmuştur.kendisini her ne kadar başarılı bulsam da kulüp tarihimizin en başarılı,gerçek galatasaraylı teknik direktörü fatih terim'e yaptığı vefasızlığı asla unutmayacağım.
  • 4469
    başıma birşey gelmeyecekse, çok sevdiğim başkanımız. ancak ilk geldiği gibi avrupai bir iş adamı izlenimi vermiyor. bu adamı da kendimize benzettik, tabii istediği kadar çabalasın aziz yıldırım demirören gibi bir sıfata bürünemez ama şampyionluklar, başarılar, gündemde olmak hoşuna gitmiş. sevimli ve art niyeti olmayan. ne şikeye, hile hurdayla uğraşacak nede kulübü batıracak kapasitede değil. biz destekçisiyiz, millet alışmış basiretsiz yöneticilere, ellerindeki altını, değer göremiyorlar. ufak tefek hataları oluyor ancak telafi etmesini de biliyor.
  • 4471
    transferle ilgili açıklama niye yapıyor anlamadığım başkan. şu tarihte gerçekleşecek transferler deyip insanları beklentiye sokmanın olmaması durumunda gazetelere malzeme vermenin ne alemi var.

    not: transfer döneminde eleştirilmemesi gereken başkanmış.(u: :( ) hayır bari karar verin herkes eleştirilebilir mi eleştirilemez mi ? ona göre eleştiricez biz de.

    ek: kendisi gayet başarılı bulduğum ve sevdiğim bir başkandır. kendisine garezim olduğundan eleştirmiyorum.
  • 4475
    sırf fatih terim kulüpten gönderildi diye her fırsatta sallanılan başkan.

    hayır sallayanlara bakıyorum büyük bir kısmı koyu fatih terim'ci. maşallah, armadan çok fatih terim'in peşinden koşuyorlar. şunu artık idrak edelim, hiç bir şahıs galatasaray'dan büyük değildir, metin oktay da dahil. bakın metin oktay dedim, fatih terim ve ünal aysal'ın adını bile söylemedim. idrak etmemiz gereken bir şey daha var, o da şu an da ünal aysal'ın bu kulübün başkanı olduğu gerçeğidir. sırf fatih terim gönderildi diye en basit vukuatında gelip ünal aysal'a sallayarak galatasaray'a zarar vermekten başka bir şey yapmıyorsunuz çünkü olay eleştiriden çıkıp çamur atmaya falan dönüyor.

    sevmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz -ki ben de eleştiriyorum zaman zaman, yanlışının olduğu noktalar var.- ancak umarsızca sallamaya başlarsanız orada durup soluklanmanız gerekir. 2011 yılından itibaren geçtiğimiz yükselişin en büyük emekçilerinden biridir kendisi. gelecekte olacak başarılarda da yine en büyük emek sahiperinden biri olacaktır. tabi güzide taraftarımız kendi bacağına sıkmaz ise...

    edit: fatihyildiz arkadaşımızın uyarısıyla yazım hatası.
App Store'dan indirin Google Play'den alın