1957
ultraslan galatasaray taraftarını, kulübünü ve felsefeni yansıtıyor mu?
doğru hedefler peşinde mi koşuyor?
bunu artık ciddi ciddi masaya yatırmanın zamanı geldi diye düşünüyorum.
ama öncelikle: galatasaray taraftarı deyince akla kim gelir, nasıl bir görüntü oluşur?
zengin, liseli, kolejliler midir galatasaray taraftarı? yoksa eski açık'ın köfte-ekmekçi öğrencileri mi?
maça 5 dakika önce girenler midir, önceki gece girip 90 dakika tezahürat yapanlar mı?
koreograficiler midir galatasaray'a en çok emek sarfedenler?
"1905 birdhunter" yazan 2000 yılının marshall'lı formasıyla gelen midir, yoksa "9 elmander" 2012 parçalı formasıyla gelen mi?
en pahalı kombineyi alıp maddi destek veren mi, en tırt koltuğu alıp her maça gelen mi?
karaborsacı beleş biletçiler midir, çekirdekçi kombineciler mi?
florya'ya gidip takımı deplasmanlara uğurlayanlar, havaalanında transfer karşılayanlar mıdır?
sanal ortamlarda galatasaray'ın hakkını savunanlar mıdır, laf atanları spamleyenler midir?
hagi'yi delicesine savunanlar mı, "iyi futbolcu diye teknik direktör olacak değil ya"cılar mı?
rijkaard'cı, total futbol'cu, skibbe'ciler midir galatasaray'ın vizyonunu kavramış olanlar? "türkiye'de bu işler sökmez, al futbolunu başına çal" diyenler mi?
arda turan'ı yerin dibine sokanlar mıdır, metin oktay'la kıyaslayanlar mıdır galatasaray değerlerine sahip çıkanlar?
hıncal uluç-vari "doğrucu"luğun bokunu çıkaranlar mıdır? yoksa galatasaray'ı eleştiren her şeyi düşman ilan edenler mi?
belki de güzel bir selçuk inan videosu yapup youtube'a koymak hepsinden önemlidir...
transfer nöbetiyle resmi siteyi f5 manyağı yapanlar, transfer başlığına metin oktay resmi koyanlardan daha mı az galatasaraylıdır acaba?
avusturya kampına gidip terim'le fotoğraf çektirenler, maçtan sonra trafiğe kalmamak için 5 dakika erken çıkanlardan daha mı emektardır?
galatasaray'ı kendi kafasında kötü gördüğü yöneticilerden korumaya çalışırken ipin ucunu kaçıran ultraslan mıdır gerçek galatasaraylılar, yoksa taraftar baskısını önemsemeyen yöneticiler midir?
***
bunların hepsi galatasaray taraftarı, hepsi her yerde. hangisinin katkısı az, hangisinin katkısı fazla, bunu değerlendirmek kimsenin haddine değil.
ama ortak noktalarımız olması gerek. yeri geldiğinde bu grupların hepsinin tek vücut olması gerek, galatasaray bu işte! dedirtmesi gerek.
o refleksin galatasaray'ın içinden gelmesi gerek.
bunu sağlaması gereken, buna uğraşması gereken oluşumlar malesef başka vizyonları kovalıyorlar.
benim için, tanım olarak, bunu hedef koyması gereken kurum ultraslan. "bağımsız taraftar oluşumu".
ultraslan, daha iyi koreografiler yapmak istiyor.
yeni besteler, daha büyük bir organizasyon, taraftar yemekleri yapmak istiyor.
tribünü yönetmek, galatasaray taraftarının kendisini takip etmesini istiyor.
bunlar doğru hedefler değil. belki yarar sağlıyorlar ama galatasaray kulübünün vizyonu nasıl şampiyonluk değil, türk olmayan rakipleri devirmekse, ultraslan'ın vizyonu da diğer taraftar gruplarından daha geniş olmalı.
iyi beste, desibel rekoru, daha büyük koreografi düzleminden çıkması gerekiyor.
benim hayalimdeki ultraslan demeli ki,
"tüm galatasaraylıları önce kucaklayıp, sonra galatasaraylılığın ne olduğuna birlikte karar vermemiz gerek.
misal, bir galatasaraylının centilmen olması gerek. bir galatasaraylının kazandığında mütevazı biçimde kutlayıp, kaybettiğinde rakibin elini sıkması gerek.
ucuz biletçi, pahalı biletçi, kombineci, sahaya bir şey atmaması, hakeme veya rakibe küfretmemesi gerek.
hiçbir taraftarın galatasaray formasını giyen bir oyuncuyu yuhalamaması gerek.
galatasaray'ın sembollerini politikleştirmemesi, ucuz tartışma malzemesi yapmaması gerek.
ucuz bir taraftar manifestosunu retweetlemek, sağa sola copy-paste yapmaktan bahsetmiyorum. bir kollektif yapı içine girmemiz gerek.
bizim de tüm enerjimizi, kaynaklarımızı bunları sağlamak için kullanmamız gerek..."
bu bizim bilmediğimiz, yeni başlamamız gereken bir proje değil. bu zaten galatasaray'ın kökeni, anlamıdır. gündüz kılıç'ın dediği gibi:
"galatasaray bir his takımıdır.
renklerine aşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır.
galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır.
galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez.
kısacası galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır."
ama sadece galatasaray sözlükteki entrylerle, metin oktay retweetleriyle, "lütfen yabancı madde atmayalım" anonslarıyla, nevizade geceleriyle olmaz bu iş.
ultraslan gibi bir tanım gerekli.
ancak o tanım adnan polat yardakçılarını, beleş bileti karaborsada satanları, galatasaray yöneticisine ayar vermeye çalışanları, kendini galatasaray taraftarının milletvekili ilan edenleri, "10 cimbomlu 10000 fenerliyi yokeder"cileri veya "anti kuş timi"cileri, takımının kaptanını yuhalayanları, efsanelerine küfür edenleri içermiyor, içermemeli.
***
ben ultraslan'ın özellikle son 3-4 senedir duruşundan inanılmaz rahatsız olan kesimdenim. ve insanların gitgide daha fazla rahatsız olduklarını görebiliyorum.
bu yazı da benim için son bir ricadır kendilerine.
lütfen biraz silkinsinler. galatasaray vizyonu, hikayesi ve insanları standard bir taraftar grubundan çok daha fazlasına layık.
artık ipleri ellerine galatasaraylılığı kitlelere daha iyi anlatabilmek için alsınlar, koregrafiler için değil.