1 mayis 2010 istanbul bb spor galatasaray macinda taraftar olarak otobüs dolusu
çin ordusu ile geldiler. (bkz:
bh) aralarında 16 yaşından büyük ve boyu 1.50 den uzun adam yok.
yılmaz başkan ile stada girip setteki yerlerini aldılar. olimpiyatın alt kapalısına maçın başlamasına 15 dakika kalana kadar seyirci/taraftar alınmadığı için mecburen aynı tribünü paylaşmak zorunda kaldık. bu arada dikkatimi çeken en önemli şey
tayfa'dan kimsenin olmaması. (eğer varsa da tek tük ve aralarda olmalı) neyse.. tipleri gözle görmek lazım. biryantinli saç ve salaş giyim garantisi ile imal edilmiş modeller öncü grup. işin komiği yeni bir çocuk örgütlemişler ama çocuk
beşiktaş montu ile gelmiş. belli ki
beşiktaş tribününe koşmuş önce. omzuna bir galatasaray forması atmış, aklınca
beşiktaş arması'nı gizlemeye çalışıyor. ardından
sebahattin reis'te gelip tüm karizması ile
çin ordusu'nun en önünde yerini aldı.
derken;
alt kapalıya adam almaya başladıkları haberi gelince başta ben olmak üzere üst kapalı'nın yarısından fazlası kendimizi aşağıya atıp canımızı kurtardık ve
ultraslan'ın ne kadar faydasız bir grup olduğunu bir kez daha anlamış olduk.
alt kapalı'nın sağ ve solundaki üç sıra hariç hepsi doldu. bir grup insanda girişte ayakta seyretti. yukarıdaki sözde ultraslan "saldır galat-taa-saraayy, saldır galat-taa-saraayy" gibi öldürücü tezahüratlarına rağmen o münferit gelen galatasaray seyircisi/taraftarı'nın maça ne kadar etki ettiğinin gözle görülmesini isterdim. bir an
nou camp'ta maç izliyormuşum hissine kapıldım. alt tribün hakemi ıslıklıyor ve protesto ediyor, rakip takım oyuncusunu oynatmamak için canını dişine takıyor, galatasaray atağa kalktımı bütün tribün ayağa kalkıp "hadi be oğlum, hadi filankeş, ver ona al buna, ahbee" nidaları ile resmen maçı yaşıyordu.
tabi bu arada yukarıdaki ultraslan ne yapıyor?
maçla hiç ilgileri yok!!! sırası ile "saldır galat-taa-saraayy, saldır galat-taa-saraayy", "biirr şarkısıınnn sennn ömür boyuuuu süreceeekkk" "seeennn var yaaa seeennn" "gideenn herrr sevgiiiliiinniinnn ardııındaaann" işin kötüsü bu melodilere davulları da uyduruyorlar. işte o zaman hiç çekilmez hale geliyor hayat.
olmaz böyle bir şey. hiç olmazsa önünde hiç bir tribün grubu olmadan maçın içinde yaşayan o alt kapalıdaki münferit taraftardan utanında susun be kardeşim. yok. davullarla gürültü kirliliği yapmaktan başka bir işe yaramadılar. maçın sonlarına doğru kendileride baymış olmalılarki sustularda kurtultuk o bet seslerinden.