• 467
    o kadar umrumda olmayan puandır ki. aynı zamanda cimbomun bir dönem bıkmadan usanmadan lokomotifliğini yaptığı puan türüdür. hem de bir camia olarak. bu konuyu o kadar iyi becerdik ki türkiye'deki diğer kulüpler tam anlamıyla özenerek bizimle bir yurt dışı rekabetine*, puan yarışına girdiler. bu rekabet ülkemiz için faydalı da oldu. fb bile kendisinden beklenmeyecek başarılar elde etti. jk bugün avrupada başarı alsa hemen 2000 cimbomundan iyiyiz diye tt yapıyorlar**. aferin oğlum ahmet sana da prafo dediğimiz bu dönemlerde ben de yurt dışı maçlarında bu güzide* kulüplerimizi destekler idim ta ki real madrid maçı mı tam hatırlamıyorum avrupada rakibimizi yenmemiz halinde türkiyeden şampiyonlar ligine üç takım gidecek muhabbetleri vardı. (bunu iki takıma çıkarmada da aslan payı gene bizimdir bu arada) bu aklı evveller hiç üşenmeden rakip stadyuma grup grup girmişler ordan atkı sallayıp gevşek gevşek kameralara gülüyorlar. maçı kazansak sana da faydası var değil mi? ama yok bunlar işte böyle camialar olduğu için aksini görürsem bir bit yeniği arıyorum artık. sırf ülke puanı da değil galatasaray takımı nerdeyse bütün galatasaray 11'ini milli takıma verdi. üstüne üstlük çılgınca "beraber" sevindiğimiz bir dünya kupası yaşadık. benim yaşadığım yerde, ben dahil etrafımdan hiç bir cimbomlu bu başarı galatasaray'ındır, bizim sayenizde sevinin ulen tarzında bir laf sokması bile yapmadan bu dönemi milli takımımızın başarısı diye kutladık. hatta o kadar söylemedik ki bunu kaç yıl sonra utanmadan adamlar çıkıp 2002 dünya kupasında galatasaray'ın bir katkısı olmamıştır diyebildi. o kadar ayyuka çıktı ki bu, o takımda oynayan fb'li oyuncular yapmayın etmeyin demeye başladı. bugün ise galatasaray'dan milli takıma oyuncu almadıkları zaman pişkin pişkin galatasaray milli takıma hiç oyuncu gönderemedi yazmayı biliyorlar. o yüzden, tabirimi mazur görün, avrupaya gidecek takımlar eşşek gibi çalışıp teker teker o turları atlayacaklar sonra istediği yerlere gidecekler. başkasının şeyiyle, puanıyla gruplara katılıp ehi ehi diye gülmek kolay. keşke her takım her sezon sıfırdan başlasa da gerçek yiğitleri görsek. biz zamanında o puanları teker teker geçiyoruz turları diyerek topladık. o turları da tek tek geçtik. buyrun biraz da siz toplayın biz meyvesini yiyelim.
  • 313
    4 takımla katıldığımız 5. takımın da verilmeyen net penaltı ile katılamadığı (bkz: 15 ağustos 2019 yeni malatyaspor partizan maçı) sezonda bu kadar başarısız performans hakikaten beklemiyordum.

    3 takımımız gruplarda kalan son 2 maçını oynamadan gruptan çıkamamayı garantiledi ve bu 3 takım ülkenin lokomotif takımları. başakşehir şu an en iyi performans gösteren takım, grup lideri ama çok zor 2 maç oynayacak. galatasaray brugge'yi içerde yenemezse avrupa ligi'ne dahi gidemeyecek. yani katılan 4 takımımızın 4'ünün de şubat ayını görememe ihtimali yüksek. bu takımlar, bizden mali durumu daha kuvvetli olan portekiz, rusya, belçika gibi takımların aksine yüksek maaş bütçeleriyle kuruldu ve şu anki durum hakikaten rezillik ötesi.

    spor basınının, yöneticilerin, futbol ailesi içinde yer alan insanların hatta devlet büyüklerinin bu durumu masaya yatırması gerekiyor. bu saatten sonra ya rusya gibi düştüğü durumdan ders çıkarıp, yatırımları doğru yerlere yapıp kendimizi yukarı atacak yola gideriz veya daha da dibi görürüz, arkadan gelen yunanistan, avusturya, danimarka, hırvatistan gibi ülkelerin dahi gerisine düşeriz. ikinci yolu tercih edersek zaten sınır ötesinde izlenmeyen ligimizi yerelde de izleyen kimse kalmayacak. büyük kulüpler bir bir kayyuma gidecek veya satılacak. bu kadar aptal yöneticiler varken de 2. yol daha bize yakın görünüyor açıkçası. tabi bu yönetimlere, her transfer sezonunda 30'luk emekli yıldızlar için baskı yapıp bu duruma çanak tutan taraftarın payı azımsanamaz. yabancı sınırını "istiklal marşı" üzerinden yorumlayan akıl fukarası her yorumcu, teknik adam ve futbol insanlarının asıl konuşulması gereken konulara ayıracak vakti olmaması bu kötü gidişattaki payede bir yer tutuyor.

    bunca sorun ve çıkmaz önümüzdeki yaz dönemini önemli hale getiriyor. nihat özdemir ve destekçilerinin rezalet başladığı sürecin nasıl bir gidişata sahip olacağını, önümüzdeki sezonun evvelinde alacakları kararlar gösterecek.

    belki başlıktan alakasız bir yere gittim ve konuyu uzattım ama içinde bulunduğumuz durumun fotoğrafını çekmek önemliydi. ülke puanı konusuna ciddi kafa patlatan, ülkemizdeki her takımın avrupa macerasını düzenli ve dikkatli bir şekilde takip eden naçizane bir yazar olarak gelinen nokta benim için acı verici ve can sıkıcı. bakalım ligin seyrini belirleyecek olan sözde "akil" insanların canını bu durum ne kadar sıkıyor ilerleyen süreç gösterecek.
  • 266
    çok az tarihi geçmişi olan bir anadolu takımının, hasbelkader avrupa kupalarına katılıp, türkiye ligi için avrupa kupaları maçlarını önemsememesini anlamayamıyorum. sadece önemsememek değil, küçümsemek de var işin içinde. hatta uefa kupası maçlarını (lig yarışı içinde olduğumuz gerekçesiyle) önemsemeyen, elenmemizi olumlu karşılayan galatasaray taraftarları(!) bile oldu: (bkz: uefa avrupa ligi 2018-2019 sezonu)

    şu can alıcı soruyu sormamız gerek: türkiye süper ligi'nde akhisarspor'un, başakşehir'in ya da alanyaspor'un mücadele edip etmemesi (ülke futbolu açısından) ne kadar önemli, ne işimize yarıyor? yerlerini ikame edebileceğimiz, hatta daha köklü, birçok kulüp varken üstelik. ama böyle kulüplerin avrupa kupalarına katılma hakkı kazandıklarında, olabilecek en iyi mücadeleyi vermeleri çok önemli. çünkü, bir ülkenin puanı, o dönem avrupa kupalarına katılan takımlarının topladığı puanın, takım sayısına bölünmesi ile hesaplanıyor. özetle en zayıf halkamız kadar güçlüyüz.

    tff, bazılarına düşmanlık, bazılarına ise yalakalık, yalayıcılık yapacağına, avrupa kupalarına katılan takımların niceliği ve niteliği nasıl artırılabilir, sabah akşam bunu düşünmeli. madem ki en über, süper, ultra milliyetçi onlar, avrupa kupalarına katılacak takımların sezon öncesi tff tarafından denetlenmesi, gerekli desteğin verilmesi ya da uyarılan yapılması elzem. söz gelimi, maç sonu açıklama yapmanın cezası 3 maçsa eğer, avrupa kupası maçlarına yedek ağırlıklı bir takımla çıkan abdullah avcı'nın lisansı 3 yıl dondurulmalı. (evet, ciddiyim) ya da yüzmilyonlarca lira harcayıp, avrupa kupaları maçlarında kötü performans gösteren 'büyük' takımlardan (galatasaray dahil) savunma istenmeli.

    yabancı oyuncu sayısı problemini, 'istiklal marşı okuyan oyuncu yok' teziyle ele alan bir federasyondan bunları beklemek, düşler aleminde yaşamak, biliyorum. ancak başka çaremiz yok. ne zaman avrupa kupalarına katılan tüm takımlar belli bir standartta futbol oynarsa ve bizler bu meseleyi temel amacımız olarak görürsek, istenilen futbol iklimine daha fazla yaklaşırız. bir ülkenin gündemi, o toplumun aynasıdır beyler bayanlar. peki bizim futbol gündemimiz ne? güğümlerden formaya yıldız yapmaya çalışmak, taç atışından maç iptali istemek, manalı, belli bir amaca hizmet eden cezalar yağdırmak ve haftalarca bunları tartışmak vs. kimsenin gerçek manada ülke futbolunu ya da puanını umursadığı yok. gerçek sorunları konuşmuyor, bir saçmalık çemberinin içinde debelenip duruyoruz.

    galatasaray özelinde ise, uzun zamandır türk futbolunun amiral gemisi ünvanına yakışmayan bir avrupa kupaları performansına sahibiz. futbol olarak da, puan olarak da. umalım da, uefa şampiyonlar ligi 2019-2020 sezonunda, olmak için doğduğu şeye yakışır bir galatasaray görürüz.
  • 26
    fenerbahçe söz konusu olunca hiçte umurumda olmayandır.

    diyorlar ki 2 sene sonra lig şampiyonu bile ön eleme oynayacak. bu 2 senelik süreçte galatasaray zaten avrupa'dan yeterli puanları toplar ve 2 sene sonra şampiyon olduğu takdirde oynayacağı ön elemeyi geçer, bu konuda güvenimiz tam. diğer taraftan 2 sene sonra fb şampiyon olur da ön eleme oynarsa biliriz ki zaten elenecek kerizler. yemişim ülke puanını.
App Store'dan indirin Google Play'den alın