--------alıntı------------mayıs 1985’te brüksel’de oynanan şampiyon kulüpler finali maçı öncesi liverpoollu bir grup taraftar, juventuslu sporseverlerin bulunduğu bölgeye saldırdı. yaşlı heysel’in bir duvarı yıkıldı, 38 kişi hayatını kaybetti. olay sonrası uefa, ingiliz kulüplerini 5, liverpool’u 8 yıl avrupa kupalarına katılmaktan men etti.
ingilizler utandı…
uefa, cezasının 2 yılını doldurmuş ingilizler’i tekrar avrupa kupalarına katmayı düşündü. ama bu teklifi başbakan thatcher reddetti. 1985-1991 arası tam 20 farklı ingiliz kulübü hak ettiği halde avrupa kupalarında yarışmadı.
liverpoollular utandı…
hakemin (ceza alanı dışından içeri taşıdığı) yanlış penaltı kararına bile itiraz etmediler.
hazin olaydan tam 20 yıl sonra anfield’da juventus’u ağırlayan kop tribünü, “amicizia (dostluk)” pankartıyla rakip sporseverlerden af diledi.
*** şubat 2007’de catania ile palermo arasında oynanan sicilya derbisinde catanialı bir grup holigan polise saldırdı. olayda 40 yaşındaki masum memur filippo raciti hayatını kaybetti.
italyanlar utandı…
hükümet, ülkedeki bütün futbol müsabakalarını süresiz durdurdu. ilgili güvenlik kriterlerine uymayan statlar hemen kapatıldı, birkaç yüz milyon euroluk takımlar bile başka sahalara taşındılar. italyan senatosu, mevcut şiddet yasasını elden geçirmek için acil toplandı.
catanialılar utandı…
olaydan sonra kulübün sahibi pulvirenti, futboldan tamamen soğuduğunu ve bu işten bütünüyle çıkmak istediğini ifade etti. catania tribünleri açtıkları “catania svegliati, catania sdegnati (catania uyan, catania kına!)” pankartıyla şiddete karşı öfkelerini gösterdiler.
*** türkiye’de son 5 yıl içinde 3 hakem başından ciddi şekilde yaralandı. yaralı tarık ongun’a kafasına dikiş attırılarak maç yönettirildi…
bir hakem sahaya giren onlarca seyirci tarafından linç edilmek istendi. 43 taraftar stadyuma bıçak sokmak isterken yakalandı. 42’si aynı gün salıverildi.
bir antrenör saha içinde bıçaklandı. ameliyat sonrası hasta yatağından canlı yayına bağlanıp hesap verdi…
milli futbolcular maç esnasında yumruk yumruğa kavga ettiler. bir seyirci, öldüresiye dövülerek tribünden aşağı atıldı.
önce diyarbakırlı futbolcular, şimdi de siyahi konuklarımız ırkçı tacize maruz kaldılar.
tribünde kafasına viski bardağı isabet eden 10 yaşındaki batuhan ağır yaralandı.
kadıköy ve antep’ten sonra beşiktaş’ta da masum vatandaşa biber silahı sıkıldı (lütfen artık o alete, biber gazı demeyin. insan öldüren şeyin adı silahtır. o alet, benim gözümde biber silahıdır).
ve nihayet geçtiğimiz hafta sonu 19 yaşında gencecik bir vatandaşımız bıçaklanarak hayatını kaybetti.
*** türkler utandı mı?
hayır…
tam aksine, söz konusu facianın paydaşları, ucuz numaralarla suçu rakibine yüklemenin çarelerini arıyorlar hâlâ...
*** bir insan sağlığını kaybedebilir… işini kaybedebilir… ailesini kaybedebilir… hatta onurunu, şerefini dahi kaybedebilir…
her birimiz onurumuz için yaşadığımızı her fırsatta söyleriz, ama hayat öyle acımasızdır ki bir gün insana o cümleyi bile kurduramayacak hale getirebilir.
lâkin bence bir insanın esas kaybettiği an, utanma duygusunu yitirdiği andır. başına her ne geliyorsa, her ne suç işliyorsa, her ne akıl almaz belaya bulaşıyorsa bulaşsın; o insan hâlâ utanabiliyorsa, onda hâlâ umut vardır.
bu öyküyü iki buçuk yıl önce de yazmıştım: nerde kaybettik, ne zaman kaybettik bilemiyorum. ama biz bir ara, bir yerlerde utanma duygumuzu kaybetmişiz. ulusal ar damarımız çatlamış. maalesef bu aralar hiçbir şeyden utanmaz olmuşuz. insanlar ölüyor, utanmıyoruz. televizyonda aleni hırsızlık izliyor, sokak kavgası izliyor, utanmıyoruz. emre webo’dan, sabri selçuk’tan utanmıyor. “ya o, ya da ben yanlışım” demiyor.
ve galiba yeniden milli bir ar damarına kavuşmak için radikal hamleler gerekiyor.
ne yapmalı
a)beş yıl önce aynı ricayı o günkü lig tv genel müdürü büyüka’ya yapmıştım, şimdi de 3 spor kanalı yöneticisine çağrım benzer: provokatif kulüp yöneticilerine yayın ambargosu koyun. kerametleri kendilerinden menkul, zengin ve holigan olmaktan başka bir özelliği olmayan bu kulüp yöneticilerine mikrofon uzatmayın, açıklamaları kurumsal bir meseleyle (ekonomiyle, yönetimle) ilgili değilse bültenlerinizde yer vermeyin.
b)spor programları için tam yetkili bir denetleme kurulu oluşturun. rtük etik kurulu’nda yaptığınız gibi denetçilerin içine spor terörünün baş müsebbiplerini koymayın, kendinize güldürmeyin.
c)polisin elinden biber silahını alın. kadıköy’de de, antep’te de, inönü’de de bizzat yaşadım: sıktığınız gaz, 2-3 kilometrekare etraftaki masum vatandaşın nefesini kesiyorsa, bunun hesabı bugün sorulmasa bile yarın sorulacaktır. bir vatandaş bu yüzden öldüyse, bu artık masum bir gaz değil, öldürücü bir silahtır. merak ediyorum, bir gün bir cumhurbaşkanının ya da başbakanın tribünde biber gazı nedeniyle nefesi kesilir, gözleri yaşarırsa o silah bir daha kullanılabilir mi? peki sokaktaki vatandaş, cumhurbaşkanından başbakandan daha mı değersiz ki önlem almak için olayın ucunun protokole dokunması bekleniyor?
d)bir sonraki derbinin santrasını can bartu, turgay şeren veya süleyman seba’dan ikisi yapsınlar. volkan’a, eboue’ye, emre’ye, sabri’ye, melo’ya, meireles’e giydikleri formanın değerini hatırlatsınlar. taktıkları pazubendinin manasını izah etsinler. “sen benim giydiğim o forma üstündeyken, pazubent kolundayken rakibine küfür edemezsin, boğazına sarılamazsın, mahrem yerini tutamazsın” desinler.
e)sezonun sonuna doğru, hatta mümkünse fenerbahçe-galatasaray derbisinin 1-2 hafta öncesinde bir all-star maçı organize edin. bu maçlarda melo ile emre, volkan’la terim aynı formayı giysinler. fikret orman, cüneyt çakır’a orta yapsın; aziz yıldırım, ünal aysal için ofsayt bayrağı kaldırsın. maçta futbolun tüm paydaşları bir araya gelsin, hem tanışsın hem de aynı forma için mücadele edebileceklerini ispat etsin.
ya da tüm bunları yapmıyorsak, birbirimize, formaya, tv başındakine saygımız yoksa, lütfen durduralım ligi, unutalım futbolu bir-iki yıllığına... bu sürede belki biraz düşünür, belki biraz utanır, belki biraz toparlanırız.
milletçe, ivedilikle, yeni bir ar damarına kavuşma umuduyla. mutlu haftalar.
----------alıntı---------bu yazıya ancak imza atılır.