türkiyede futbol yorumlayan herhangi bir adam işte. turgay demir, ahmet ercanlar, evren turhan falan ne ise kendisi de o.
şahsen bir spor yorumcusuna kin duyulmasını çok yersiz buluyorum. fikirlerini beğenirsen dinlersin, beğenmezsen dinlemezsin bu kadar basit. ben kendisini twitterdan takip etmiyorum, içinde olduğu herhangi bir vole yayınını da izlemiyorum. şunu demiş bunu demiş şeklinde fikirleri sözlüğe taşınmadığı müddetçe de ne dediğinden haberim olmuyor açıkçası.
geçmişte koyu galatasaraylıydım ama bakın şimdi aşırı objektifim diye kendini paralaması, saçma sapan yerlerden galatasaraya sataşmasını fikri açıdan lümpence buluyorum. kendisini ve içinde bulunduğu yayınları da takip etmeyi bırakma sebebim buydu.
son olaydan gene sözlük vasıtasıyla haberim oldu. şahsen kulübün resmi bir yayın organından bir kişiye yönelik bu kadar bariz rezil eden herhangi bir açıklama hatırlamıyorum yakın tarihte. ama kendisi tamda son yıllarda evrildiği insan olarak iddiaları için tekzip tarzı bir şey yayınlayacağına bakın galatasarayda yanlışlar benim sayemde düzeliyor kafalarına girmiş.
* reklamın iyisi kötüsü olmaz kafasıyla, bakın kulüp beni ciddiye alıp adıma açıklama yayınlıyor diye seviniyor bile olabilir hiç bilmiyorum. sanırım geçtiğimiz aylarda da kendini marcao'nun 20 milyon euro'ya satılması fikrinin mucidi ilan edince baya tatava olmuştu buralarda. başladığı noktaya ve şuan geldiği hale bakınca cidden üzülüyorum.
ama sonuç olarak yaptığı meslek türkiyede futbol yorumculuğu olduğu için çokta yadırgamamak lazım. nietzsche'nin sevdiğim bir lafı var. "canavarlarla savaşan kişi dikkat etmelidir, ki kendi bir canavara dönüşmesin. sen dipsiz bir kuyuya uzun uzun baktığında, dipsiz kuyu da sana bakar." buradaki canavarı türk spor medyası olarak düşünebilirsiniz. içerisinde bulunan her bir ferdi zaman içerisinde dönüştürmeye teşne bir ortam.