• 2876
    ilk kez katıldığı avrupa şampiyonası euro 96. bu turnuva, 16 takımla yapılan ilk avrupa şampiyonası aynı zamanda. 60-76 arasında avrupa şampiyonası 4 takımla, 80-96 arası da 8 takımla oynanıyormuş. yani önce yarı finalden sonra da çeyrek finalden başlayan bir turnuvaya katılamamış olmamız gayet normal o dönemlerde.

    96'dan bu yana ise düzenlenen 8 şampiyonadan (96,00,04,08,12,16,20,24) 6'sına katıldık, 2'sini (04,12) kaçırdık. katılabildiği turnuvalardan sadece euro 2016'ya ön eleme grubunda 3. olarak girdik. yani diğer beşi katılımcı sayısının artmasıyla alakalı değil. ön eleme grubunu ilk 2'de bitirerek hak edilmiş katılımlar.

    2000'de gruptan çıktık (gruptan çıkmak o dönem son 8'e kalıp doğrudan çeyrek final oynamak anlamına geliyordu), 2008'de yarı filan oynadık, 2024'te şimdilik gruptan çıktık, devamını göreceğiz. yani 6 katılımdan 3'ünde bir varlık gösterebilmişiz. 2008 varlık göstermekten çok daha fazlası tabii, her türk için unutulmaz.

    başarısız olunan sadece 2 yıl var bana göre. 96'da finallere gitmek bile büyük başarı olduğu ve gruplardaki her maç ucu ucuna kaçtığı için onu başarısızlık saymıyorum. zaten çok da hak etmeden gittiğimiz - selçuk'un golü malum - euro 2016 ve ön elemelerde fransa'dan 4 puan alıp gruplarda 0 çektiğimiz euro 2020.

    euro 2016'yı türk futbolunun kabuk değiştirme sürecine denk gelmesi, karam tayfası, prim skandalı, grupta hem ispanya hem hırvatistan olması gibi sebeplerden az çok anlayabiliyoruz. 2020'nin ise hiçbir açıklaması yok. tamam grupta o yıl şampiyon olacak olan italya vardı ama diğer iki takım euro 2024 ön elemelerinde 4 puan çıkaracağımız galler ve tarihimizde en çok yendiğimiz milli takım olan isviçre'ydi. açık ara en başarısız avrupa şampiyonası deneyimimiz.

    türkiye a milli futbol takımı, avrupa kupası özelinde aslında potansiyelini belli ediyor. son 28 yılda 6/8 katılım, 3 kez gruptan çıkma, 1 çeyrek 1 yarı final dikkate değer bir potansiyel olduğunun ispatı. tabii ki yetersiz ama boş bir ülke olmadığımız da net. daha fazlasının olamaması, 2016 ve 2020 gibi dibe çakılma dönemlerinin yaşanması ise ülkenin bir diğer yüzünü ortaya koyuyor.

    futbolda başarılı olmaya odaklansak olacağız. 96, 00 ve 08'deki milli birlik ve beraberliği yakalasak kenetlenebileceğiz. ama kayırmacılık, liyakatsizlik, kutuplaşma, adaletsizlik gibi pek çok faktör bunu engelliyor.

    bütün bunları ülkenin genel durumunu anlatmak için yazdım aslında. çünkü söylediklerim her konu için geçerli. başarılı ve iyi olmaya odaklansak çok güzel şeyler çıkaracak bir potansiyelimiz var ülke olarak. ama milyonlarca insan bu potansiyeli ortaya çıkarıp hep birlikte başarılı olmak yerine birbirimizi yiyeceğimiz ve sonucunda kendilerinin haksız kazanç elde edeceği bir düzeni tercih ediyor.
  • 2880
    galatasaraylılar "barış, kerem ve kaan çok iyiydi, gerisi bir halt yapmadı"; fenerbahçeliler "mert müldür ve ferdi turu getirdi, kahrolsun galatasaray lobisi"; beşiktaşlılar "mert günok ve cenk tosun olmasa halimiz haraptı, galatasaray kapatılsın" dedikleri müddetçe asla "türkiye milli futbol takımı" olamayacak takımdır.

    konunun her bir tarafı kazanımları kendi kulüp takımı oyuncuları üzerinden okuyup, ezeli rakiplerini ve onların futbolcularını ise hain olarak gördüğü sürece bu iş olmaz. kabul ediyorum, bunu azgınlık boyutunda yapan taraf beşiktaş ve beşiktaş taraftarları ama biz de hiç masum değiliz. milli takımda golü kimin attığının, asisti kimin yaptığının, kimin veya kimlerin iyi oynadığının bir önemi olmaz ama bizim ülkemizde yaklaşık 10-15 yıldır bu böyle değil. milli takım formasının altında bir de kulüp takımı forması var ve her bir kesim o formanın rengine ve o formanın üzerindeki kulüp armasına göre karar veriyor. taraf oluyor. fenerbahçeli, beşiktaşlı, trabzonsporlu futbolcular 9-10 ay boyunca benim rakibim, hatta bazıları düşmanım ama milli forma üzerlerindeyken değil. cenk tosun ile galatasaray-beşiktaş maçında derdimiz var ama milli maçta yok. olmamalı. irfan can kahveci ile galatasaray-fenerbahçe maçında hesabımız var ama milli maçta yok. konu türkiye olunca, ulusal ligde yaşanan sıkıntıları en azından bir süreliğine halının altına süpürüp, sadece ve sadece mutlu olmaya odaklanmalıyız ama düşmanlıklar, nefretler o kadar içimize işlemiş ki, üç takımın futbolcularının bir araya geldikleri ve aynı forma altında oynadıkları bir yapıyı benimseyemez olmuşuz. o yapının adı "türkiye" bile olsa, hoşumuza gitmez olmuş. sözüm sadece galatasaraylılara değil, herkese. yok birbirimizden çok bir farkımız.

    başarıları kendi kulüp takımının futbolcuları üzerinden, başarısızlıkları da rakip takım futbolcularının yetersizlikleri üzerinden okuduğumuz bir yapıda başarıda süreklilik sağlayamayız. mutlu da olamayız. ama zaten başarılı olmak veya mutlu olmak derdinde de değiliz ülke olarak. haklı olmak derdindeyiz. "gördünüz mü, biz haklıyız!" demenin derdindeyiz. gerginlikten, öfkeden, birbirine laf sokmaktan, nefret etmekten beslenen bir üç (hatta trabzonspor ile dört) takım kitlesi var. arkasında böyle bir türk seyirci profili olan milli takımın turnuvaya katılması da, gruptan çıkması da önemlidir. kendilerini tebrik ediyorum.
  • 2881
    turnuva sonu yazilacak cok sey var ama araya sikistiralim. bu takim 2 hedef macini da kazandi ha oyle ha boyle. portekiz maci zaten kafadan puan yazilan bir mac degildi, ustune sakatliklar ve formsuzluk da binince iyice zorlasti. buna ragmen portekiz macindan sonra hocaya ve topculara akil almaz bir sosyal medya mobbingi yapildi. sonuc olarak 6 puanla gruptan ciktik butun troller ile onlarin gazina gelenlerin gozune soka soka. avusturya macinin skoru ne olursa olsun bu takim 3 turnuva sonra ilk kez gruptan cikmis hem de bu kadar genc bir oyuncu grubuyla. bu takimin sonraki turnuvalarda onu acik yeter ki bu art niyetli parazitler yuzunden heveslerinin kirilmasina izin vermeyelim.

    (bkz: euro 2024)
  • 2882
    euro 2024 performansıyla beni gururlandıran takım.
    biz, yalnız bir halkız. bu coğrafyada yaşayan farklı etnik kökenleri ve farklı inançlarıyla bir ülke olmaya çalışan, kendisiyle ve çevresiyle sorunları olan; ekonomik istikrarsızlığın, kötü yöneticilerin, adam kayırmacılığın, baba figürlü devletinin hep sert yanını gören vatandaşlarız.
    bu topraklarda kimliğin ne olursa olsun yaşamak zor. geçmişte de öyleydi, şu anda öyle, gelecekte de öyle. bu zor, ama dünyanın en güzel ülkesinin neden dünyanın en güzel ülkesi olduğunu bir kez daha anımsattığı için her bir personeline teşekkür bir borçtur.
  • 2883
    bizim milli takıma taktik plan yok demenin eşdeğeri real madrid'in taktik planı yok demektir ki bu kısmen doğru, her iki takım da daha çok bireysel yeteneği ön plana çıkartmış durumda. tabii biri real madrid seviyesinde diğeri türk milli takımı seviyesinde yapıyor bunu.

    bizim takım taktiksel olarak ingiltere, fransa milli takımı gibi sonuca yönelik kompakt futbol oynayabilirdi ancak bu işi kendinden çok daha iyi yapanlar varken hem turnuvada bir şansı olmazdı hem de herhangi bir sempatisi olmazdı.

    şu anda turnuvanın en sempatik milli takımlarından biriyiz. bunu montella'nın oyun planına ve oyuncularımızın gençliğinin verdiği dinamizme borçluyuz. yıllar sonra milli takım maçı izlerken heyecanlanıyorum. ben bu milli takımdan razıyım şahsen.
App Store'dan indirin Google Play'den alın