• 53
    sürekli olarak marka değerinden bahseden; ancak sporcu ve taraftar sağlığı, zemin kalitesi, stad konforu, güven ortamı ve benzeri "değer" yaratacak konulara hiç kafa yormayan kişilerce yönetilen ligdir. türkiye'de sıcaklık ortalamalarının 35-34 derece dolaylarında seyrettiği ağustos ayında maçları başlatmak bir kenara, maçları akşam 7'de oynatılan, karlı zeminde kırmızı değil sarı topla maç yaptırılan bir ligin hala kaliteden, marka değerinden bahsetmesi fıkralara konu olacak bir olaydır aslında.
  • 58
    son senelerdeki belediye takımlarının ligimize verdiği görüntü(süzlük) kirliği olmayıp ta, lig şu takımlardan oluşsa. ve muhtemelen her hafta derbi maç olsa.
    galatasaray-fenerbahçe-beşiktaş-trabzonspor arasındaki mevcut büyük derbilere ilaveten;
    göl derbisi için kocaelispor- sakaryaspor kapışırdı. anadolu'nun giriş kapısındaki şehirlerimizin siyah yeşil formalı iki takımımızın maçında tatanga'larla, hodri meydan'ın tribünlerde atışmasını doğrusu ben çok merak ederdim. iki takımın da ligde olduğu sezonlar, mutlaka lige renk katmıştir. iki takımında gelişi muhteşem olurdu da, gidişinde kan kusturarak giderlerdi. nitekim kocaelispor bizi ali sami yen'de 5 lik yapmış, gidenlerin türküsünü söylemiştir.
    güney derbisi için iki büyük takımı mevcuttur bölgenin. adana demirspor-adanaspor maçını merak etmeyecek, seyretmeyecek futbolsevere ben futbolsever demem. 1 kilo demir mi ağır, 1 kilo pamuk mu? çocukluk sorumuzun cevabını bulurduk belki bu maçta. adana şehri için ne büyük eksiklik demir yumruklularla, turgeylerin aynı maçta bağırabilmesi.
    ege derbisinin yerinde yeller eseli yıllar oldu. karşıyaka-göztepe maçı bu ülkede seyirci rekoru olarak tarihe geçmişti. hem de iki takımın arasındaki bir 2. lig maçıydı. ne yapıp ettiler gavur izmir'i süper lige komadılar. hatta türkiyenin en dramatik, en duygusal taraftarına sahip göztepe'ye sahaları dar ettiler. bizim de akıllarımızda büyük göztepe taraftarının unutulmaz ağıt marşı kaldı. çok özledik göztepe yetiş artık.
    eskişehirspor-ankaragücü-bursaspor aralarında merkez derbisi oynar, bizde zevkle seyrederiz. eskişehirspor bu maçlarını ikiye bir oynar biliyoruz. aman bu 3 lünün başına bir halt gelmesin. es eslerle oynadıkları zaman derbi, aralarında oynadıkları zaman dostluk maçı oluyor. teksas tribünlü bursaspor'a da en az sivasspor gibi bir derece lazım her sene.
    doğu'nun derbisine adaylarım, gaziantepspor-diyarbakırspor maçıdır. aralarındaki maç büyük enerji ortaya çıkartır, her maç deprem olur uzak diyarlarımızdan. oralara giden takımlarda 1 puan aldıklarında sevinsinler, 3 puan alan da düğün bayram etsin.
    kayserispor-sivasspor maçı ikinci ligin en büyük maçıydı bir zamanlar. iki takım arasında yıllar önce kayseri'de oynanan maçta türk futbol tarihinin en büyük faciası yaşanmış 10 larca insan ölmüştü. iki takımı uzun yıllar aynı gurupta oynatmadılar, daha sonra gelen barış sonrası ıynadıkları maçlar gerçekten gerilim filimlerini aratmayacak derecedeydi. her iki takım zaten ligte ama, kayseri'li para harcamaz, bedavadan biraz pahalı ise bilet fiatı, bir de maçı televizon veriyorsa kimse maça gitmez. gidenlerde şemşamer çitler, küfür eder. hey gidi hemşerilerim hey.
    en kaliteli türkcell süper lig için oluşturulan takımlar listesinde 18. takım için malatyaspor, orduspor,rizespor,boluspor, antalyaspor(yeni stadını devreye sokunca) dereceye girerler. böyle bir ligte şampiyon olacak takımın bir sonraki sezona çıkacak dermanı kalmaz. kim mi küme düşer? bu lig 5 sene oynansın her takım en az bir defa küme düşer.
    ligi organize edenler bence müdahele bile etmeliler. şubat ayında olimpiyat stadında belediyespor-ankaraspor maçını seyredecek 8 kişi için milyonlarca dolara yapılan 80.000 kişilik stadı görünce insanın içi acıyor. bu takımlar hükmen küme düşürülmelidir.
    daha kaliteli lig için şehir takımları göreve.
  • 61
    her fırsatta avrupa'nın en büyük beşinci ligi olduğu vurgulanmakta. aslında somut bir kanıta dayandırılmamaktadır. bir ara zannedersem futbolcuların maddi değerleri toplamı itibariyle beşinci sırada yer almaktaydı avrupa'da, ama bundan emin değilim. 2009-2010 sezonu itibariyle ise ingiltere, ispanya, italya, almanya, fransa ve rusya liglerinin ardından maddi değer olarak 7. sıradayız*. bunu görünce biraz içim burkuldu açıkçası, gerçekten türk futbolcular, maddi değerlerinin çok altında değerlendiriliyor.

    medyada da her sene (bkz: turkcell süper lig)'in ne kadar kalitesi hakkında geyikler dönüyor. geçen sene galatasaray ve fenerbahçe lig yarışından biraz koptuğu için beşiktaş ve sivasspor'un palazlanmasıyla her yerde lige kalite geldiği konuşulup duruyordu. bu sene ise baktığımızda ise geçen sezonla ilgili söylemler daha farklı. galatasaray ve fenerbahçe'nin lige hızlı başlangıç yapmasıyla, geçen sezonun kalitesiz bir sezon olduğu konuşulmaya başlandı, ancak bu sene de galatasaray ve fenerbahçe ligi forse ettiği için, şimdiden ligin kalitesizleştiğinden falan bahsedilir oldu. benim de kafam bir hayli karıştı, medyanın söylemlerine göre ligin her halükarda kalitesiz olduğu sonucuna varıyordum. daha sonrasında biraz araştırma yapmaya karar verdim.

    2005-2006, 2006-2007 sezonuna baktığımızda ilk altıdaki takımlar aynı, sadece sıralamalar farklı olarak tamamlanmış. 2007-2008 sezonunda ise ilk altıdaki takımlardan sadece gençlerbirliği yok, sivasspor var. 2008-2009 sezonunda ise kayserispor yedinci oldu ve onun yerine bursaspor ilk altıya girdi, diğer beş takım önceki sezon yine bu gruba dahil olanlardı. bu dört sezonda sırasıyla galatasaray, fenerbahçe, galatasaray ve beşiktaş şampiyon oldular. yani üç büyük şeklinde lanse edilen, her senenin mutlak favorileri.bu dört sezon içinde düşüp de tekrar çıkabilen takımlar, manisaspor, antalyaspor, diyarbakırspor ve kasımpaşa. dört sezon içindeki ortalama şampiyonluk puanı 75,75, ortalama ligde kalma puanı ise 37,5. yani yarıyarıya *. bu durumda, ligde kalan takımlar için, ortada var olan bir uçurumdan söz edemeyiz.

    şimdi de dünyanın en kaliteli ligi kabul edilen ingiltere premier lig'ine bakalım. 2005- 2006 sezonunun ilk altısı, chelsea, manchester utd., liverpool, arsenal, tottenham, blackburn. 2006-2007 sezonunda, blackburn'ün yerine everton dahil oluyor. 2007-2008 sezonunda ise tottenham'ın yerine aston villa dahil oluyor ve geçtiğimiz sezonun sonunda da ilk altı değişmiyor. yani dört sezonun toplamında her iki ligde de ilk altıya iki takım giriyor, iki takım çıkıyor. onlarda sırasıyla chelsea ve manchester utd. (3) şampiyon oluyor, yani iki favori. dört sezon içerisinde birmingham 2 kez, west brown, sunderland düşüp de tekrar çıkmayı başarabilen takımlar. bu konuda da farklılık yok. dört sezon içindeki ortalama şampiyonluk puanı 89,25, ortalama ligde kalma puanı ise 37 *. bu bizim ligimizdekinden daha az bir oran ancak, ligde mücadele eden takım sayısı bizimkisinden iki fazla bu yüzden ortalama biraz düşüyor burda.

    puan istatistikleri anlamında en bariz farklılığın şu olduğunu görüyorum. bu dört sezondaki ortalama puanlarda, (bkz: epl)de şampiyon olan takımın maç başına 2,35 puan almış, turkcell süper ligde şampiyon olan takım maç başına 2,20 puanla şampiyon olabilmiş. (bkz: epl)de düşme hattının üstünde kalan takım maç başına 0,97 puan alırken, turkcell süper ligde maç başına ortalama 1,08 puan almış. yani aslında turkcell süper ligi için sürekli dillendirilen 'şampiyonla 15.arasında uçurum var' tezi (bkz: epl)'nin istatistikleri ile çürütülebiliyor ya da bir başka deyişle bunun normalliği ispatlanabiliyor.

    bunları paylaşmamdaki amacım kesinlikle turkcell süper lig ile (bkz: epl) 'nin aynı kalitede olduğunu falan söylemek değil. takımlar bazında elbetteki bizim çok çok üstümüzdeler. burada anlatmak istediğim nokta şudur: iki liginde tamamlanışı benzer yönde.yani şampiyon olan takım da, kümede kalan takım da, ilk altıdaki takımlar da aşağı yukarı aynı sonuçlarla ligi tamamlıyorlar. yani ligimizi başka bir ligle kıyaslayacaksak takımlar bazında değil, lig'in, 'giriş gelişme sonuç' kısımlarıyla kıyaslamalıyız.

    ispanya liginde de durum pek farklı değil. takım bazında onlar da bizim çok çok üstümüzdeler, ancak unutmamak gerekir ki bu iki lig* avrupa'nın elit ligleridir.

    italya ligine bakacak olursak, bir (bkz: fc internazionale) hegamonyası var. aslında (bkz: serie a)'nın son senelerde popülaritesinin en büyük dayanağı da onlar. (bkz: serie a)'ya karşı her zaman özel bir ilgim olsa da, son dönemde inanılmaz kan kaybettiler. (bkz: ac milan) eski gücünün yarısında bile değil belki. (bkz: juventus) ise bu sene kadrosunu güçlendirdi ve lige daha da bir renk katacak gibi görünüyor. (bkz: serie a) maddi değer olarak, turkcell süper lig'den çok daha fazla üstün olmasına rağmen, (bkz: inter) dışında, çok çok güçlü bir takım barındırmıyor şu an ligde. benim kanaatimce turkcell süper lig'den galatasaray kesinlikle (bkz: serie a)'da ilk üçte yer alır şu anki kadrosuyla. fenerbahçe'nin de iyi bir kadrosu var ancak başlarında (bkz: christoph daum) olduğu için böyle bir değerlendirme yapmaktan kaçınıyorum. beşiktaş'ın da güçlü bir kadro yapısı var, ancak bu yönetim yapılarıyla onları da şu an değerlendirme dışında tutmak istiyorum. teknik direktörler ve kulüp yönetimleri biraz daha iyi olsa fenerbahçe ve beşiktaş da bu ligde önemli pozisyonlarda olabilecek takımlar.

    almanya'da da durumlar biraz italya'ya benziyor. (bkz: bayern munich) maddi anlamda da kadro anlamında da bariz üstünlük sağlıyor senelerdir. ancak geçen sezon sonuç anlamında pek başarılı olamadılar. geçen sene şampiyonluğu kılpayı kaçıran (bkz: hamburg) ise as takımdan bir çok sakatı bulunan ve en talihsiz sezonlarından birini geçiren galatasaray'ımız karşısında ecel terleri döktü.

    geçen senenin fransa şampiyonu (bkz: bordeaux) uefa kupasında galatasarayımıza elendi. fransa (bkz: ligue 1)'i forse eden takım ise malumunuz (bkz: lyon). onlar da geçen sezon başarısız oldular, ama bu sene kaldıkları yerden devam edecekler gibi.

    italya, almanya ve fransa liglerine baktığımızda ortak yönleri son zamanlarda tek bir takım tarafından forse edilmeleri.* yani turkcell süper lig'in üç büyükler tarafından forse edilmesinin normal olduğu aşikar. bu konu hakkındaki eleştiriler gereksiz. şimdi bu liglerin* hepsi değer olarak turkcell süper ligi'nin üstünde. benim fikrim, bu üç ligde de üstlere oynayan takımlar arasında, sadece italya'dan inter ve almanya'dan bayern haricinde, bariz fark olmadığıdır. bizim üst düzey takımlarımız da bu üç ligin* üst düzey takımlarıyla aynı güçtedirler, kimilerinden daha güçlüdürler. bence fark vasat kadroya sahip, orta sıradaki takımlarda ortaya çıkıyor. diğer liglerde bu biraz daha dengeli. ancak (bkz: bursaspor) ve (bkz: eskişehirspor) gibi takım modellerinden bir kaç tane daha ortaya çıkarsa bu da dengelenecektir.

    taraftarı olmayan takımların bu ligde* yer almamalılardır. gaziantep, antalyaspor, ankaragücü gibi takımlar arkalarındaki taraftar desteğini, olumlu kadro yapılanmalarıyla kullanabilseler kesinlikle ligimiz çok daha kaliteli hale gelecektir. medya kaliteyi yanlış yerde arıyor. barcelona ve inter'le, bizim şampiyonluk adaylarımızı karşılaştırmak, liglerin kalitesini karşılaştırmak değildir.

    uzun lafın kısası, turkcell süper lig'in maddi değerinin düşük olmasını, uluslararası futbol pazarında yeterince ün sahibi olmamasına bağlıyorum. eğer bir takımımız uefa kupasını kazanırsa bu sezon * bu otomatikman tüm türk futbolcuların popülaritesini ve değerini arttıracaktır. bir de tabi milli takımın başarısı çok önemli. umarım imkansıza yakın olan ihtimaller gerçekleşir ve dünya kupasına kalırız, böylece değerlenmemiz için bir adım daha atmış oluruz. yoksa zaten bence çok değerli türk futbolcular var, değerinin altında gösterilen. avrupa'nın diğer liglerinde ise bir çok (bkz: overrated) futbolcu mevcut. işte maddi değerler arasındaki uçurum bundan kaynaklanıyor biraz da.

    rusya ligini ise çok az takip ettiğim için değerlendiremedim, ancak kesinlikle bizim ligimizden kaliteli olduklarına inanmıyorum. milli takım ve kulüpler olarak uluslararası alanda bir iki kupa başarısı gösterirsek, bu sıralamada 3. sıraya yükselmemiz hiç de zor değil. kulüpler bazında yönetimsel başarılar da çok önemli, bu sene (bkz: galatasaray) örneğinde gördüğümüz gibi. takımların değer kazanması biraz da yönetimlere bağlı. mesela 7 milyom £'ya aldığımız (bkz: elano blumer)'in değeri 11 küsür milyon £ olarak gösteriliyor. bu bir yönetimsel başarıdır.
    ayrıca şunu da belirtmekte fayda var. bu 7 lig içerisinde en az yabancı barındıran lig, (bkz: turkcell süper lig)'dir. hem de açık arayla.

    not: verdiğim ortalamalarda çok ufak küsürat yanlışlıkları olabilir. affola.
  • 66
    takım kurup dahil olmak istediğim platform. isim haklarını çekilen veya oynatılmayan takımlar bize versin. sözlük adına takım kuralım. federasyon ilk senemizde para talep etmesin. zaten bir alt lige düşeriz. sonra güzel güzel bir alt lige daha. sonra bir alt lige daha. daha sonra amatörde bir şeyler yaparız. önemli olan katılmaktı. maksat kontenjan boş kalmasın. ama fikir iyi değil mi? galatasaray yönetimi yapsa böyle bir güzellik. pilot takım hüviyetinde. oh ne de güzel olurdu. tabii bu bir rüya.
  • 71
    eğer federasyon ve anadolu kulüplerinin yöneticileri akıllı davranırsa, bundan sonra çok daha kaliteli olacak lig.

    ihale sonucu turkcell süper lig avrupa’nın en değerli 5. ligi oldu. bu bedelleri hak ediyor mu, ya da bu fiyat gerçek bir fiyat mı? bizim üzerimizdeki 3 ligin yayın hakları ne kadar ve bu liglerin piyasa değerleri ne , öncelikle onlara bir bakalım;

    premier league championship’in yayın hakları 665 milyon euro’ya satılmış. buna karşılık, premier lig ekiplerinin toplam değeri 2 milyar 771 milyon euro. tabi bu yayın hakları sadece ingiltere için geçerli.

    sonra la liga var. bu ligin yayın hakları 576 milyon euro’ya satılmış. bu ligin 20 takımının toplam değeri ise 2 milyar 360 milyon euro.

    sonra bundesliga. almanlar yayın haklarını yıllık 412 milyon euro’ya satmış. ve bu ligin takımlarının toplam piyasa değeri 1 milyar 477 milyon euro.

    gelelim son ihaleden sonra bizim turkcell süper lig’in durumuna. ihale sonucunda ortaya çıkan çıplak bedel 321 milyon dolar. buna %10 federasyon payını, %2 organizasyon payını ve %18 kdv’yi eklediğimizde 424 milyon dolar gibi bir bedele ulaşıyoruz ki bu da bugünkü kurlardan 296 milyon euroya tekabül ediyor. bunun yanına da bizim ligimizin takımlarının toplam değeri ise 665 milyon euro.

    değerlendirmelerden önce bir not düşeyim, fransa’da ligue1 ve ligue2’nin yayın hakları tek paket halinde satıldığı için oranın durumu farklı, o yüzden yukarıda yazmadım. keza italya’da da durum farklı. bildiğim kadarıyla son 8 takımın yayın hakları ile diğer takımların hakları ayrı ayrı satılıyor.**

    neyse konumuza geri dönelim. şimdi bu liglerin değerleri ile ihale bedellerini oranladığımızda karşımıza şu tablo çıkıyor.

    premier league championship : 4.16
    la liga : 4.09
    bundesliga : 3.58
    turkcell super lig : 2.24

    bizim ligimiz için bu orana iki açıdan bakabiliriz; aslında çok kaliteli bir ligimiz olmasına rağmen, biz bu değerin farkında değiliz, underrated bir ligiz ya da bizim ligimize baktığımızda yayın hakları olması gerekenin çok üzerine çıkmış.

    ben ikinci görüşe inananlardanım. neyse konumuz zaten o değil. bu ihalenin sonuçları, ligimize ve takımlarımıza nasıl yansıyacak onlara bakalım biraz da;

    bugüne kadar hep kendi yağında kavruluyor dediğimiz anadolu kulüplerinin gelirleri birbenbire katlanacak, 3 puan başına aldıkları paralar artacak. lige ayakbastı parası iki katına çıkacak.

    şimdi super lig’de mücadele eden takımlar, lig başladığında ayakbastı parası olarak 10 milyon liraya yakın para alacaklar. bunun da ötesinde, ligdeki her galibiyet başına 700 bin lira para alacaklar.

    şampiyonluğa oynayan takımların gelirleri 50-60 milyon dolara çıkarken, küme düşen bir takımın bile yıllık geliri 12 milyon dolar civarı olacak.

    bu gelir artışlarının anadolu kulüpleri tarafından doğru yönetilmesi demek, turkcell super lig’in kalitesinin de artması demektir. eğer kulüp yöneticileri bu paraları har vurup harman savurmaz da, hiç olmazsa bir kısmını*, altyapı yatırımlarına, tesisleşmeye harcarlarsa, o zaman ligimizin izlenebilirliği artar, keyifli ve bu bedellere değen lig oluruz.

    önümüzdeki dönem, yıllardır imkansızlıklar içerisinde oldukları için altyapıya ve tesisleşmeye kaynak ayıramadıklarından yakınan yöneticilerin bir samimiyet testi olacaktır. gerçekten parasızlıktan mı yatırım yapılmadı yoksa amaç günü kurtarmak mıydı? bu soruların cevaplarını hep beraber göreceğiz.

    biz garip memleketiz **, burada çoğu şey tersten işler. normalde olması gereken, ligin değeri arttığında yayın hakları gelirlerinin artmasıdır ama biz ligin değerini arttırabilmek için yayın hakları gelirlerini arttırdık.

    ben gelecekten umutlu muyum? takımım adına evet. şark kurnazı yöneticilerimiz yok başımızda bizim. bu gelecek paranın olumlu kanallara kanalize edilerek en güzel şekilde değerlendirileceğini biliyorum. **

    anadolu kulüpleri açısından bakıldığında ise, bazı kulüpler hariç, yine hayırlı olacağına inanıyorum. bu paraları geleceğe değil de günü kurtarmak için transfere harcayacak kulüpler de bu sene, önümüzdeki sene değil belki ama, elbet bir gün bu ligden gidecekler, yerlerine altyapıları sağlam tesisleşmiş kulüpler gelecek. *
  • 72
    (bkz: #287133)'de de degindigim gibi yeni yayin ihalesinden sonra; taraftardan takim yonetimlerine kadar, federasyon'dan merkez hakem kuruluna kadar, yayinci kurulusundan turk spor basinina kadar herkese yeni gorevler ve sorumluluklar yuklenmistir. daha oncede yazdigim gibi; son yapilan ihale turk futbolu icin en son ve en buyuk sanstir.

    federasyon: federasyon artik bir guven ortami yaratmali. hasan dogan zamaninda olusan ortam kalici olmali, herkes federasyon baskaninin tarafsizligindan emin olmali. degil aziz yildirim, gokten allahi gelse gider yapamaz konuma gelmeli federasyon baskani. (bkz: polat alemdar federasyon baskani olsun kampanyasi). federasyon uye ve baskanlik seciminde herhangi bir klube uye olanlar secilememeli ayni sekilde federasyonda gorev alanlar takim yonetimlerinde gorev almamali (bkz: sekip mosturoglu). boyle durumlar federasyonun guvenilirligini ve tarafsizligini zedeler. tarafsizligi tartisma konusu olan federasyon kaos ortami olusturur, her yenilen takim yoneticileri federasyona giydirirler ondan sonra.
    guven ortamindan sonra, turk futbolu icin sert ve kararli adimlar atmasi gerekiyor federasyonun. birakin yabanci sayisini arttirmayi, turk takimlarini genc futbolculari oynatmasi icin tesvik edecek kararlar almali. bu konuda benim aklima gelen ve cok tuttugum 2 adet proje onerebilirim kendilerine haddim olmadan;
    1) lig maclarinda, takimlar 20 yasindan genc, altyapidan yetismis en az 1 oyuncuyu ilk 11de baslatmak zorundalar.
    2) ilk 18de alt yapidan yetismis 3 oyuncu olmali.
    bu 2 kural cok sert de gozukse, kluplerin kendi altyapilarina yatirim yapmak icin zorlanmalari gerekiyor. bu 2 kural da bu zorlamayi, arkadan iteklemeyi saglayacaktir. elimizdeki potansiyel cok buyuk kullanmiyoruz diyerek bu hayat gecmez, turk futbolu duzelmez. duzelecekse boyle sert kurallarla biraz zorlayarak gelisecektir.
    baska duzenlenmesi gereken konu ise; turkcell super lig’de oynama kosullari yaratilmasidir. sadece 1. ligden cikti diye ıstanbul bb, ankaraspor gibi takimlar yerine, kemiklesmis seyircisi olan goztepe, karsiyaka gibi takimlarin yer almasi lazim 1. ligde. marka degerinden bahsediyorsak eger, 80.000 kisilik stadda 100 kisinin izledigi maclar olmamasi lazim super lig’de. dolu tribunler hem futbola ilgiyi arttiracak, hem de sehirlerin kalkinmasini saglayacaktir.

    merkez hakem kurulu*: baskani eski hakem olucak diye bir kaide olmamalidir. nasil ki bugun dunyanin en iyi hakemi kabul edilen collina italya'da hakem kurulu baskanligi yapmiyor, onun guvenilirliginin 100de 1ine sahip olmayan oguz sarvan, mustafa culcu gibi isimler de bu gorevi yurutmemeli. gerek federasyonda gerek de mhk'de bu isi profesyonel yoneticiler yapmali. agaci bagli kopegimi emanet etmeyecegim oguz sarvan baskanlik yaptigi surece; bu kurul ile, futbolumuzun ilerlemesi icin gerekli olan guven ortami tabiiki de saglayamayiz.

    futbol klupleri: 2010-2014 arasi en buyuk sorumluga sahip kurumlardir. oncelikle 3 buyuk klup; (ki yildirim demiroren baskanligi ile besiktas'in hala buyuk olup olmadigi tartisilir) yayin haklarindan gelecek para ile yapicaklari yatirim geleceklerini belirleyecektir. hep ustunde durulan konu alt yapi icin gerekli kaynak yaratilmistir. su linkte; http://blog.sport.co.uk/...raining_Grounds.aspx avrupa'nin en iyi 10 altyapisi incelenmistir. (link ingilizce ozur dilerim o yuzden) linkte gorulebilecegi uzere, sinirsiz olanaklara sahip olan altyapi kurumlari, buyuk takimlar icin maden gorevi gormektedir. yaklasik 10 milyon dolar masrafla, 0dan 1. sinif bir altyapi kurulabilir. ısmail koybasi’nin 5, mehmet topuz’un 9, sercan yildirim’in 8-10 milyon euro bonservis bedeli oldugu dusunulurse, alt yapidan cikacak tek bir adamin bile tum bu alt yapi tesisinin masrafini cikartabilecegi gorulebilir. yukarida bahsettigim gibi federasyon zorlamasiyla bu islerin yapilmasi zorunlu hale gelecektir. ıste o zaman bizim defansif orta saha bulmak icin brezilyali adami turklestirme zorunlulugumuz kalkacaktir.
    stad ve stad altyapisi da ayri bir konu. ertelenen 23 ocak besiktas ıstanbul bb maci bir buyuk takima hic yakismadi. ozellikle inonu stadindan 20 km bile otede olmayan ali sami yen’de bir gun sonra mac oynandigi dusunuldugunde, ayibin buyuklugu daha da ortaya cikiyor. artik stadlarda alttan isitmali zemin, isitmali tribunler sart oldu. ozellikle mac gunu gelirlerinin surekli arttigi dusunuldugu zaman taraftarin her maca gelmesi icin rahatina yatirim yapilmasi gerekiyor. kar yagarken montla degil de ustundeki formayla mac seyretme hayali inanin imkansiz degil, sadece emek ve yatirim gerekiyor.
    basina karsi da biraz tutumlarini sertlestirmesi gerekiyor takimlarin. sanirim bu konudan en cok muzdarip olan biziz. x muhabir yalan haber yapiyorsa, haber yaptigi gazeteyi almayacaksin hic bir sekilde kamplara yada basin toplantilarina. haber yalansa kimse basin ozgurlugunden bahsedemez. basin ozgurlugu yalan haberi kapsamaz cunku.

    devlet: turk futbolunun gelismesi adina, devletin de bazi duzenlemeler yapmasi gerekiyor. herseyden once altyapilara lise statusu kazandirilmali. boylelikle futbol mu okumak mi sorusu ortadan kalkmali ve o altyapilardan mezun olan genclere, nasil ki meslek liselerinde farkli katsayilar veriliyor, spor akademilerine girerken farkli katsayilar verilmeli. spor akademileri demisken; onlarda da duzenlemelere gidilmeli. spor akademileri, sadece beden egitimi ogretmeni yetistirmemeli, anadallara ayrilip, genclere degisik secenekler sunmali. ne olabilir bu secenekler derseniz eger; ben aklima gelen ilk bir kac seyi yazayim..
    1) futbol antrenorlugu
    2) bugun avrupa’da cok ragbet goren, sporcu ve klup isletmeciligi.
    3) scoutluk
    bu sekilde, genclerin gelecekleri garanti altina alinir. genc yasta sakatlanan oyuncu gelecek kaygisi yerine okuluna odaklanarak, gonul verdigi futbola hizmet etmeye devam edebilir. biz de bu isi ogrenmis, yerli cok kaliteli antrenorlere sahip oluruz. bu bolumlerden mezun olan ogrenciler, federasyonun ihtiyaci olan profesyonel yonetici acigini da kapatabilir. ayrica gelecek kaygisi olmayan genc oyuncularda futbola daha cok konsantre olabilirler. dusunebiliyormusunuz? sadece futbola odaklanmis, genc yetenekler ve her biri biliyor ki eger cok calisirlarsa takimda yerleri hazir. nufusunun yarisindan cogunu genclerin olusturdugu bir ulkede, dogru bir rehberler her sene neden 10 tane arda turan yetismesin?

    digiturk: turk futbolunun kanayan en buyuk yaralarindan biri “aksam erman hoca maraton’da yorumlasin” diyen futbolcudur. hakemlerin bu kadar tartisildigi bir ulkede, hakemlere guvenilmesini beklemek utopyadan baska birsey degildir. bunu duzeltmek icin en buyuk gorev, attigi adimlarla her zaman spor yayinciligina ornek olmus digiturk’e dusuyor. onlar beni sasirtarak ustune dusenleri yerine getiriyorlar. (bkz: erman toroglu’nun maraton’dan kovulmasi). bu adimla beraber, hepimizin umudu hakemin yerine futbolun tartisildigi, bu tartismada fanatizmin degil gerceklerin on plana ciktigi bir program yayinlanmasidir. bu yonde bakarsak eger herkesin begenisini kazanan “haftanin renkleri” programini pazar aksamlari yayinlamak cok dogru bir adimdir. umudum diger kanallarinda bu adimi takip etmesi.

    turk spor basini: suan ki hali kangrendir. ıyilesicek bir durum yok artik ortada, kesip atmak gerekiyor. ama tabii demokrasinin 4. gucu olan medyayi silip atamayacagimiza gore, rolunu degistirmek gerekiyor. oncelikle “tarafsiz” sifatini bir atmali. spor medyasinin tarafsizliginin sadece sozde kaldigini yillardir hepimiz biliyoruz. erhan tell’nin muhabir, ercan saatci’nin spor muduru oldugu basin nasil tarafsizlik iddiasinda bulunabilir ki? tarafsizlik yerine rengini belli etse cok daha hayirli olucaktir spor adina. nasil ki ispanya’da marca ve as renklerini belli ederek yayin yapiyor, bizde bilelim hangi gazette hangi takim lehine yayin yapiyor, gerekirse sadece galatasaray yada besiktas haberleri yapan gazeteler ciksin. piyon kose yazarlari da kendilerine uygun gazetede istedikleri kadar atip tutsunlar. baska turlu basin adam olmayacak.

    taraftar: futbolun olmazsa olmazidir taraftar. herkesein rolu oldugu bir organizasyonda gene en buyuk rollerden birine sahibiz. herseyden once su gercegi kabul edelim; “herseyin en iyisini biz bilmiyoruz.” bizim bildigimizden daha fazlasini bildikleri icin teknik direktorler milyon eurolar kazaniyor yada yoneticiler yoneticilik yapiyor. elestiri her zaman olacak amahaddimizi her daim bilerek elestirmeliyiz. suan turkiye topraklarinda frank rijkaard’i elestirecek bir insane yok. buna eski teknik direktorler, futbolcular da dahil. adam hala bugun ki barcelona’nin yaraticisi olarak kabul goruyor. sen nonda’ya penalty attirdi diye siktirsin gitsin diyorsun. cok bisi istemiyorum haddini bil yeter de artar bile.
    baska bir gorevde lisansi klup urunleri kullanmak. tamam galatasaray klubunu hepimiz elestiriyoruz mecidiyekoy store’un 10 metre ilerisinde korsan sattiriyor diye, ama sen almak zorunda degilsin. kimse senden her sene milyarlik alisveris yapmani ve kombine sahibi olmani beklmiyor ama her sene al bir forma. ortalik taksitten gecilmiyor. 89 lira bile vermek zorunda degilsin, formanin taraftar replikasi 40 lira. daha oncede bahsettigim gibi, hediye alacaksan birine, ilk ugrayacagin yer gs store olmali. tamam karsi yakada oldugu kadar urun cesitliligi yok (ki bu argumanda artik gecerliligini kaybetmek uzere, en son kirtasiyeden bilgisayar urunlerine kadar cesitlilik vardi) sen haddini bilerek elestiriceksen bile once klube katkida bulunucaksin. evet bu anlayisin oturmasi icin zaman gerekiyor biliyorum ama senden benden baslayarak yayilacak bu anlayis, sen arkadasina aldiktan sonra arkadasin da sana alacaktir storedan hediye. ortalama 20 milyon taraftara sahip bir takimin, 1 milyon forma satmasi gerekiyor her sene. sen forma aldikca izleyebileceksin istedigin yildizlari, sen klube katki yaptikca gelecek jo gibi adamlar.

    sonuc: yukarda yazilanlar ve benzerleri uygulanirsa, 4 sene icinde bambaska bir havaya burunecektir turkcell super lig. bugun 3 buyuklerde izledigimiz yildizlar, 4 sene sonra anadolu kluplerinde oynar hale gelir, 3 buyuklerde oynayanlari da zaten avrupa izlemeye baslar. agizlara sakiz olan marka degerinden bahsediyorsak, yukarda yazilanlara dikkat etmek gerekiyor. baska turlu ulasamayacagiz, ve hala “70 milyon nufusumuz var nasil hala dunya kupasina gidemiyoruz?” diye tartismaya devam edecegiz. goruldugu gibi her atilan adim, domino etkisi yaratiyor. federasyonun alacagi karar, klupleri alt yapiya yoneltiyor, devletin de destegi ile alt yapidan yetisen oyuncular klaslasiyor vb gibi bir surec ortaya cikiyor. bu 5 senelik yeni donemde, herkesin herkesi desteklemesi, ve alinan kararlara saygi duymasi gerekiyor.

    sen kimsin lan bunlari soyluyorsun? diyebilirsiniz; haklisiniz. ben sadece futbolu cok seven bir futbolseverim. rekabetin basariyi getirecegine inaniyorum ve yukarda yazdiklarim ve onerdiklerimde ki tek amac turk futbolunun gelismesidir. ben de biliyorum benim yazmamla birseylerin degismeyecegini ama okuyan herhangi bir yazar; ulan soy ozan hakli su konuda diyip; herhangi bir tartisma ortamaninda buradan okuduklarini kullanirsa ben ustume duseni yapmis olurum. bu entrynin tek amaci okuyanlara baska bir bakis acisi kazandirmaktir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın