• 61
    her fırsatta avrupa'nın en büyük beşinci ligi olduğu vurgulanmakta. aslında somut bir kanıta dayandırılmamaktadır. bir ara zannedersem futbolcuların maddi değerleri toplamı itibariyle beşinci sırada yer almaktaydı avrupa'da, ama bundan emin değilim. 2009-2010 sezonu itibariyle ise ingiltere, ispanya, italya, almanya, fransa ve rusya liglerinin ardından maddi değer olarak 7. sıradayız*. bunu görünce biraz içim burkuldu açıkçası, gerçekten türk futbolcular, maddi değerlerinin çok altında değerlendiriliyor.

    medyada da her sene (bkz: turkcell süper lig)'in ne kadar kalitesi hakkında geyikler dönüyor. geçen sene galatasaray ve fenerbahçe lig yarışından biraz koptuğu için beşiktaş ve sivasspor'un palazlanmasıyla her yerde lige kalite geldiği konuşulup duruyordu. bu sene ise baktığımızda ise geçen sezonla ilgili söylemler daha farklı. galatasaray ve fenerbahçe'nin lige hızlı başlangıç yapmasıyla, geçen sezonun kalitesiz bir sezon olduğu konuşulmaya başlandı, ancak bu sene de galatasaray ve fenerbahçe ligi forse ettiği için, şimdiden ligin kalitesizleştiğinden falan bahsedilir oldu. benim de kafam bir hayli karıştı, medyanın söylemlerine göre ligin her halükarda kalitesiz olduğu sonucuna varıyordum. daha sonrasında biraz araştırma yapmaya karar verdim.

    2005-2006, 2006-2007 sezonuna baktığımızda ilk altıdaki takımlar aynı, sadece sıralamalar farklı olarak tamamlanmış. 2007-2008 sezonunda ise ilk altıdaki takımlardan sadece gençlerbirliği yok, sivasspor var. 2008-2009 sezonunda ise kayserispor yedinci oldu ve onun yerine bursaspor ilk altıya girdi, diğer beş takım önceki sezon yine bu gruba dahil olanlardı. bu dört sezonda sırasıyla galatasaray, fenerbahçe, galatasaray ve beşiktaş şampiyon oldular. yani üç büyük şeklinde lanse edilen, her senenin mutlak favorileri.bu dört sezon içinde düşüp de tekrar çıkabilen takımlar, manisaspor, antalyaspor, diyarbakırspor ve kasımpaşa. dört sezon içindeki ortalama şampiyonluk puanı 75,75, ortalama ligde kalma puanı ise 37,5. yani yarıyarıya *. bu durumda, ligde kalan takımlar için, ortada var olan bir uçurumdan söz edemeyiz.

    şimdi de dünyanın en kaliteli ligi kabul edilen ingiltere premier lig'ine bakalım. 2005- 2006 sezonunun ilk altısı, chelsea, manchester utd., liverpool, arsenal, tottenham, blackburn. 2006-2007 sezonunda, blackburn'ün yerine everton dahil oluyor. 2007-2008 sezonunda ise tottenham'ın yerine aston villa dahil oluyor ve geçtiğimiz sezonun sonunda da ilk altı değişmiyor. yani dört sezonun toplamında her iki ligde de ilk altıya iki takım giriyor, iki takım çıkıyor. onlarda sırasıyla chelsea ve manchester utd. (3) şampiyon oluyor, yani iki favori. dört sezon içerisinde birmingham 2 kez, west brown, sunderland düşüp de tekrar çıkmayı başarabilen takımlar. bu konuda da farklılık yok. dört sezon içindeki ortalama şampiyonluk puanı 89,25, ortalama ligde kalma puanı ise 37 *. bu bizim ligimizdekinden daha az bir oran ancak, ligde mücadele eden takım sayısı bizimkisinden iki fazla bu yüzden ortalama biraz düşüyor burda.

    puan istatistikleri anlamında en bariz farklılığın şu olduğunu görüyorum. bu dört sezondaki ortalama puanlarda, (bkz: epl)de şampiyon olan takımın maç başına 2,35 puan almış, turkcell süper ligde şampiyon olan takım maç başına 2,20 puanla şampiyon olabilmiş. (bkz: epl)de düşme hattının üstünde kalan takım maç başına 0,97 puan alırken, turkcell süper ligde maç başına ortalama 1,08 puan almış. yani aslında turkcell süper ligi için sürekli dillendirilen 'şampiyonla 15.arasında uçurum var' tezi (bkz: epl)'nin istatistikleri ile çürütülebiliyor ya da bir başka deyişle bunun normalliği ispatlanabiliyor.

    bunları paylaşmamdaki amacım kesinlikle turkcell süper lig ile (bkz: epl) 'nin aynı kalitede olduğunu falan söylemek değil. takımlar bazında elbetteki bizim çok çok üstümüzdeler. burada anlatmak istediğim nokta şudur: iki liginde tamamlanışı benzer yönde.yani şampiyon olan takım da, kümede kalan takım da, ilk altıdaki takımlar da aşağı yukarı aynı sonuçlarla ligi tamamlıyorlar. yani ligimizi başka bir ligle kıyaslayacaksak takımlar bazında değil, lig'in, 'giriş gelişme sonuç' kısımlarıyla kıyaslamalıyız.

    ispanya liginde de durum pek farklı değil. takım bazında onlar da bizim çok çok üstümüzdeler, ancak unutmamak gerekir ki bu iki lig* avrupa'nın elit ligleridir.

    italya ligine bakacak olursak, bir (bkz: fc internazionale) hegamonyası var. aslında (bkz: serie a)'nın son senelerde popülaritesinin en büyük dayanağı da onlar. (bkz: serie a)'ya karşı her zaman özel bir ilgim olsa da, son dönemde inanılmaz kan kaybettiler. (bkz: ac milan) eski gücünün yarısında bile değil belki. (bkz: juventus) ise bu sene kadrosunu güçlendirdi ve lige daha da bir renk katacak gibi görünüyor. (bkz: serie a) maddi değer olarak, turkcell süper lig'den çok daha fazla üstün olmasına rağmen, (bkz: inter) dışında, çok çok güçlü bir takım barındırmıyor şu an ligde. benim kanaatimce turkcell süper lig'den galatasaray kesinlikle (bkz: serie a)'da ilk üçte yer alır şu anki kadrosuyla. fenerbahçe'nin de iyi bir kadrosu var ancak başlarında (bkz: christoph daum) olduğu için böyle bir değerlendirme yapmaktan kaçınıyorum. beşiktaş'ın da güçlü bir kadro yapısı var, ancak bu yönetim yapılarıyla onları da şu an değerlendirme dışında tutmak istiyorum. teknik direktörler ve kulüp yönetimleri biraz daha iyi olsa fenerbahçe ve beşiktaş da bu ligde önemli pozisyonlarda olabilecek takımlar.

    almanya'da da durumlar biraz italya'ya benziyor. (bkz: bayern munich) maddi anlamda da kadro anlamında da bariz üstünlük sağlıyor senelerdir. ancak geçen sezon sonuç anlamında pek başarılı olamadılar. geçen sene şampiyonluğu kılpayı kaçıran (bkz: hamburg) ise as takımdan bir çok sakatı bulunan ve en talihsiz sezonlarından birini geçiren galatasaray'ımız karşısında ecel terleri döktü.

    geçen senenin fransa şampiyonu (bkz: bordeaux) uefa kupasında galatasarayımıza elendi. fransa (bkz: ligue 1)'i forse eden takım ise malumunuz (bkz: lyon). onlar da geçen sezon başarısız oldular, ama bu sene kaldıkları yerden devam edecekler gibi.

    italya, almanya ve fransa liglerine baktığımızda ortak yönleri son zamanlarda tek bir takım tarafından forse edilmeleri.* yani turkcell süper lig'in üç büyükler tarafından forse edilmesinin normal olduğu aşikar. bu konu hakkındaki eleştiriler gereksiz. şimdi bu liglerin* hepsi değer olarak turkcell süper ligi'nin üstünde. benim fikrim, bu üç ligde de üstlere oynayan takımlar arasında, sadece italya'dan inter ve almanya'dan bayern haricinde, bariz fark olmadığıdır. bizim üst düzey takımlarımız da bu üç ligin* üst düzey takımlarıyla aynı güçtedirler, kimilerinden daha güçlüdürler. bence fark vasat kadroya sahip, orta sıradaki takımlarda ortaya çıkıyor. diğer liglerde bu biraz daha dengeli. ancak (bkz: bursaspor) ve (bkz: eskişehirspor) gibi takım modellerinden bir kaç tane daha ortaya çıkarsa bu da dengelenecektir.

    taraftarı olmayan takımların bu ligde* yer almamalılardır. gaziantep, antalyaspor, ankaragücü gibi takımlar arkalarındaki taraftar desteğini, olumlu kadro yapılanmalarıyla kullanabilseler kesinlikle ligimiz çok daha kaliteli hale gelecektir. medya kaliteyi yanlış yerde arıyor. barcelona ve inter'le, bizim şampiyonluk adaylarımızı karşılaştırmak, liglerin kalitesini karşılaştırmak değildir.

    uzun lafın kısası, turkcell süper lig'in maddi değerinin düşük olmasını, uluslararası futbol pazarında yeterince ün sahibi olmamasına bağlıyorum. eğer bir takımımız uefa kupasını kazanırsa bu sezon * bu otomatikman tüm türk futbolcuların popülaritesini ve değerini arttıracaktır. bir de tabi milli takımın başarısı çok önemli. umarım imkansıza yakın olan ihtimaller gerçekleşir ve dünya kupasına kalırız, böylece değerlenmemiz için bir adım daha atmış oluruz. yoksa zaten bence çok değerli türk futbolcular var, değerinin altında gösterilen. avrupa'nın diğer liglerinde ise bir çok (bkz: overrated) futbolcu mevcut. işte maddi değerler arasındaki uçurum bundan kaynaklanıyor biraz da.

    rusya ligini ise çok az takip ettiğim için değerlendiremedim, ancak kesinlikle bizim ligimizden kaliteli olduklarına inanmıyorum. milli takım ve kulüpler olarak uluslararası alanda bir iki kupa başarısı gösterirsek, bu sıralamada 3. sıraya yükselmemiz hiç de zor değil. kulüpler bazında yönetimsel başarılar da çok önemli, bu sene (bkz: galatasaray) örneğinde gördüğümüz gibi. takımların değer kazanması biraz da yönetimlere bağlı. mesela 7 milyom £'ya aldığımız (bkz: elano blumer)'in değeri 11 küsür milyon £ olarak gösteriliyor. bu bir yönetimsel başarıdır.
    ayrıca şunu da belirtmekte fayda var. bu 7 lig içerisinde en az yabancı barındıran lig, (bkz: turkcell süper lig)'dir. hem de açık arayla.

    not: verdiğim ortalamalarda çok ufak küsürat yanlışlıkları olabilir. affola.
App Store'dan indirin Google Play'den alın