(bkz:
#287133)'de de degindigim gibi yeni yayin ihalesinden sonra; taraftardan takim yonetimlerine kadar, federasyon'dan merkez hakem kuruluna kadar, yayinci kurulusundan turk spor basinina kadar herkese yeni gorevler ve sorumluluklar yuklenmistir. daha oncede yazdigim gibi; son yapilan ihale turk futbolu icin en son ve en buyuk sanstir.
federasyon: federasyon artik bir guven ortami yaratmali.
hasan dogan zamaninda olusan ortam kalici olmali, herkes federasyon baskaninin tarafsizligindan emin olmali. degil aziz yildirim, gokten allahi gelse gider yapamaz konuma gelmeli federasyon baskani. (bkz:
polat alemdar federasyon baskani olsun kampanyasi). federasyon uye ve baskanlik seciminde herhangi bir klube uye olanlar secilememeli ayni sekilde federasyonda gorev alanlar takim yonetimlerinde gorev almamali (bkz:
sekip mosturoglu). boyle durumlar federasyonun guvenilirligini ve tarafsizligini zedeler. tarafsizligi tartisma konusu olan federasyon kaos ortami olusturur, her yenilen takim yoneticileri federasyona giydirirler ondan sonra.
guven ortamindan sonra, turk futbolu icin sert ve kararli adimlar atmasi gerekiyor federasyonun. birakin yabanci sayisini arttirmayi, turk takimlarini genc futbolculari oynatmasi icin tesvik edecek kararlar almali. bu konuda benim aklima gelen ve cok tuttugum 2 adet proje onerebilirim kendilerine haddim olmadan;
1) lig maclarinda, takimlar 20 yasindan genc, altyapidan yetismis en az 1 oyuncuyu ilk 11de baslatmak zorundalar.
2) ilk 18de alt yapidan yetismis 3 oyuncu olmali.
bu 2 kural cok sert de gozukse, kluplerin kendi altyapilarina yatirim yapmak icin zorlanmalari gerekiyor. bu 2 kural da bu zorlamayi, arkadan iteklemeyi saglayacaktir. elimizdeki potansiyel cok buyuk kullanmiyoruz diyerek bu hayat gecmez, turk futbolu duzelmez. duzelecekse boyle sert kurallarla biraz zorlayarak gelisecektir.
baska duzenlenmesi gereken konu ise; turkcell super lig’de oynama kosullari yaratilmasidir. sadece 1. ligden cikti diye ıstanbul bb, ankaraspor gibi takimlar yerine, kemiklesmis seyircisi olan goztepe, karsiyaka gibi takimlarin yer almasi lazim 1. ligde. marka degerinden bahsediyorsak eger, 80.000 kisilik stadda 100 kisinin izledigi maclar olmamasi lazim super lig’de. dolu tribunler hem futbola ilgiyi arttiracak, hem de sehirlerin kalkinmasini saglayacaktir.
merkez hakem kurulu*: baskani eski hakem olucak diye bir kaide olmamalidir. nasil ki bugun dunyanin en iyi hakemi kabul edilen collina italya'da hakem kurulu baskanligi yapmiyor, onun guvenilirliginin 100de 1ine sahip olmayan
oguz sarvan,
mustafa culcu gibi isimler de bu gorevi yurutmemeli. gerek federasyonda gerek de mhk'de bu isi profesyonel yoneticiler yapmali. agaci bagli kopegimi emanet etmeyecegim
oguz sarvan baskanlik yaptigi surece; bu kurul ile, futbolumuzun ilerlemesi icin gerekli olan guven ortami tabiiki de saglayamayiz.
futbol klupleri: 2010-2014 arasi en buyuk sorumluga sahip kurumlardir. oncelikle 3 buyuk klup; (ki yildirim demiroren baskanligi ile besiktas'in hala buyuk olup olmadigi tartisilir) yayin haklarindan gelecek para ile yapicaklari yatirim geleceklerini belirleyecektir. hep ustunde durulan konu alt yapi icin gerekli kaynak yaratilmistir. su linkte;
http://blog.sport.co.uk/...raining_Grounds.aspx avrupa'nin en iyi 10 altyapisi incelenmistir. (link ingilizce ozur dilerim o yuzden) linkte gorulebilecegi uzere, sinirsiz olanaklara sahip olan altyapi kurumlari, buyuk takimlar icin maden gorevi gormektedir. yaklasik 10 milyon dolar masrafla, 0dan 1. sinif bir altyapi kurulabilir. ısmail koybasi’nin 5, mehmet topuz’un 9, sercan yildirim’in 8-10 milyon euro bonservis bedeli oldugu dusunulurse, alt yapidan cikacak tek bir adamin bile tum bu alt yapi tesisinin masrafini cikartabilecegi gorulebilir. yukarida bahsettigim gibi federasyon zorlamasiyla bu islerin yapilmasi zorunlu hale gelecektir. ıste o zaman bizim defansif orta saha bulmak icin brezilyali adami turklestirme zorunlulugumuz kalkacaktir.
stad ve stad altyapisi da ayri bir konu. ertelenen
23 ocak besiktas ıstanbul bb maci bir buyuk takima hic yakismadi. ozellikle inonu stadindan 20 km bile otede olmayan ali sami yen’de bir gun sonra mac oynandigi dusunuldugunde, ayibin buyuklugu daha da ortaya cikiyor. artik stadlarda alttan isitmali zemin, isitmali tribunler sart oldu. ozellikle mac gunu gelirlerinin surekli arttigi dusunuldugu zaman taraftarin her maca gelmesi icin rahatina yatirim yapilmasi gerekiyor. kar yagarken montla degil de ustundeki formayla mac seyretme hayali inanin imkansiz degil, sadece emek ve yatirim gerekiyor.
basina karsi da biraz tutumlarini sertlestirmesi gerekiyor takimlarin. sanirim bu konudan en cok muzdarip olan biziz. x muhabir yalan haber yapiyorsa, haber yaptigi gazeteyi almayacaksin hic bir sekilde kamplara yada basin toplantilarina. haber yalansa kimse basin ozgurlugunden bahsedemez. basin ozgurlugu yalan haberi kapsamaz cunku.
devlet: turk futbolunun gelismesi adina, devletin de bazi duzenlemeler yapmasi gerekiyor. herseyden once altyapilara lise statusu kazandirilmali. boylelikle futbol mu okumak mi sorusu ortadan kalkmali ve o altyapilardan mezun olan genclere, nasil ki meslek liselerinde farkli katsayilar veriliyor, spor akademilerine girerken farkli katsayilar verilmeli. spor akademileri demisken; onlarda da duzenlemelere gidilmeli. spor akademileri, sadece beden egitimi ogretmeni yetistirmemeli, anadallara ayrilip, genclere degisik secenekler sunmali. ne olabilir bu secenekler derseniz eger; ben aklima gelen ilk bir kac seyi yazayim..
1) futbol antrenorlugu
2) bugun avrupa’da cok ragbet goren, sporcu ve klup isletmeciligi.
3) scoutluk
bu sekilde, genclerin gelecekleri garanti altina alinir. genc yasta sakatlanan oyuncu gelecek kaygisi yerine okuluna odaklanarak, gonul verdigi futbola hizmet etmeye devam edebilir. biz de bu isi ogrenmis, yerli cok kaliteli antrenorlere sahip oluruz. bu bolumlerden mezun olan ogrenciler, federasyonun ihtiyaci olan profesyonel yonetici acigini da kapatabilir. ayrica gelecek kaygisi olmayan genc oyuncularda futbola daha cok konsantre olabilirler. dusunebiliyormusunuz? sadece futbola odaklanmis, genc yetenekler ve her biri biliyor ki eger cok calisirlarsa takimda yerleri hazir. nufusunun yarisindan cogunu genclerin olusturdugu bir ulkede, dogru bir rehberler her sene neden 10 tane arda turan yetismesin?
digiturk: turk futbolunun kanayan en buyuk yaralarindan biri “aksam erman hoca maraton’da yorumlasin” diyen futbolcudur. hakemlerin bu kadar tartisildigi bir ulkede, hakemlere guvenilmesini beklemek utopyadan baska birsey degildir. bunu duzeltmek icin en buyuk gorev, attigi adimlarla her zaman spor yayinciligina ornek olmus digiturk’e dusuyor. onlar beni sasirtarak ustune dusenleri yerine getiriyorlar. (bkz:
erman toroglu’nun maraton’dan kovulmasi). bu adimla beraber, hepimizin umudu hakemin yerine futbolun tartisildigi, bu tartismada fanatizmin degil gerceklerin on plana ciktigi bir program yayinlanmasidir. bu yonde bakarsak eger herkesin begenisini kazanan “haftanin renkleri” programini pazar aksamlari yayinlamak cok dogru bir adimdir. umudum diger kanallarinda bu adimi takip etmesi.
turk spor basini: suan ki hali kangrendir. ıyilesicek bir durum yok artik ortada, kesip atmak gerekiyor. ama tabii demokrasinin 4. gucu olan medyayi silip atamayacagimiza gore, rolunu degistirmek gerekiyor. oncelikle “tarafsiz” sifatini bir atmali. spor medyasinin tarafsizliginin sadece sozde kaldigini yillardir hepimiz biliyoruz. erhan tell’nin muhabir, ercan saatci’nin spor muduru oldugu basin nasil tarafsizlik iddiasinda bulunabilir ki? tarafsizlik yerine rengini belli etse cok daha hayirli olucaktir spor adina. nasil ki ispanya’da marca ve as renklerini belli ederek yayin yapiyor, bizde bilelim hangi gazette hangi takim lehine yayin yapiyor, gerekirse sadece galatasaray yada besiktas haberleri yapan gazeteler ciksin. piyon kose yazarlari da kendilerine uygun gazetede istedikleri kadar atip tutsunlar. baska turlu basin adam olmayacak.
taraftar: futbolun olmazsa olmazidir taraftar. herkesein rolu oldugu bir organizasyonda gene en buyuk rollerden birine sahibiz. herseyden once su gercegi kabul edelim; “
herseyin en iyisini biz bilmiyoruz.” bizim bildigimizden daha fazlasini bildikleri icin teknik direktorler milyon eurolar kazaniyor yada yoneticiler yoneticilik yapiyor. elestiri her zaman olacak ama
haddimizi her daim bilerek elestirmeliyiz. suan turkiye topraklarinda frank rijkaard’i elestirecek bir insane yok. buna eski teknik direktorler, futbolcular da dahil. adam hala bugun ki barcelona’nin yaraticisi olarak kabul goruyor. sen nonda’ya penalty attirdi diye siktirsin gitsin diyorsun. cok bisi istemiyorum
haddini bil yeter de artar bile.
baska bir gorevde lisansi klup urunleri kullanmak. tamam galatasaray klubunu hepimiz elestiriyoruz mecidiyekoy store’un 10 metre ilerisinde korsan sattiriyor diye, ama sen almak zorunda degilsin. kimse senden her sene milyarlik alisveris yapmani ve kombine sahibi olmani beklmiyor ama her sene al bir forma. ortalik taksitten gecilmiyor. 89 lira bile vermek zorunda degilsin, formanin taraftar replikasi 40 lira. daha oncede bahsettigim gibi, hediye alacaksan birine, ilk ugrayacagin yer gs store olmali. tamam karsi yakada oldugu kadar urun cesitliligi yok (ki bu argumanda artik gecerliligini kaybetmek uzere, en son kirtasiyeden bilgisayar urunlerine kadar cesitlilik vardi) sen haddini bilerek elestiriceksen bile once klube katkida bulunucaksin. evet bu anlayisin oturmasi icin zaman gerekiyor biliyorum ama senden benden baslayarak yayilacak bu anlayis, sen arkadasina aldiktan sonra arkadasin da sana alacaktir storedan hediye. ortalama 20 milyon taraftara sahip bir takimin, 1 milyon forma satmasi gerekiyor her sene. sen forma aldikca izleyebileceksin istedigin yildizlari, sen klube katki yaptikca gelecek jo gibi adamlar.
sonuc: yukarda yazilanlar ve benzerleri uygulanirsa, 4 sene icinde bambaska bir havaya burunecektir turkcell super lig. bugun 3 buyuklerde izledigimiz yildizlar, 4 sene sonra anadolu kluplerinde oynar hale gelir, 3 buyuklerde oynayanlari da zaten avrupa izlemeye baslar. agizlara sakiz olan marka degerinden bahsediyorsak, yukarda yazilanlara dikkat etmek gerekiyor. baska turlu ulasamayacagiz, ve hala “70 milyon nufusumuz var nasil hala dunya kupasina gidemiyoruz?” diye tartismaya devam edecegiz. goruldugu gibi her atilan adim, domino etkisi yaratiyor. federasyonun alacagi karar, klupleri alt yapiya yoneltiyor, devletin de destegi ile alt yapidan yetisen oyuncular klaslasiyor vb gibi bir surec ortaya cikiyor. bu 5 senelik yeni donemde, herkesin herkesi desteklemesi, ve alinan kararlara saygi duymasi gerekiyor.
sen kimsin lan bunlari soyluyorsun? diyebilirsiniz; haklisiniz. ben sadece futbolu cok seven bir futbolseverim. rekabetin basariyi getirecegine inaniyorum ve yukarda yazdiklarim ve onerdiklerimde ki tek amac turk futbolunun gelismesidir. ben de biliyorum benim yazmamla birseylerin degismeyecegini ama okuyan herhangi bir yazar; ulan
soy ozan hakli su konuda diyip; herhangi bir tartisma ortamaninda buradan okuduklarini kullanirsa ben ustume duseni yapmis olurum. bu entrynin tek amaci okuyanlara baska bir bakis acisi kazandirmaktir.