taraftarın çok sevdiği isimlerin kulüpten uzaklaştırılması

• 1

  galatasaray'da tarafarın çok sevdiği ve çok şey beklediği isimlerin öyle yada böyle takımla ilişkisinin kesilmesidir.
  
  abdul kader keita: geldiği ilk sezon oynadığı futbolla herkesin beğenisini kazanmıştı.herkes tekrar onu izlemek için yeni sezonun başlamasını beklerken bir sabah bir arap kulübüne gönderildiği haberi ile uyandık.
  
  haldun üstünel: herkes onu çok sevmişti.transferlerdeki iş bitiriciliği,efendiliği ve duruşuyla taraftarın gönlünde taht kurmuştu.sebebini bilmediğimiz bir sebeple istifa etti ve gitti.
  
  hakan üstünberk:basketbolda yeni bir yapılanmadan söz ediliyordu.yapılanmanın başında o vardı.o da duruşu ve galatasaraylılığı ile taraftarın sevgisini kazanmıştı.o da istifa etti ve gitti.
  
  oktay mahmuti:onun için bir şey demiyeceğim.onu herkes tanıyor.sözleşme imzalandı daha 2 yıl bizimle derken yönetimle anlaşamaması üzerine yollar ımız ayrıldı ve gitti.
• 2

  (bkz: şimdi jardel olsa da konuşssa)
• 3

  (bkz: felipe melo)
  
  huylanmaya başladım artık.
• 4

  şüphesiz ki taraftarın çok sevdiği isimlerin de kabahati olabilecek eylem.
  
  taraftarın çok sevdiği isimlerden cassio de souza soares lincoln'ü hatırlarsak, gidişini sadece uzaklaştıranlara bağlayamayız.
  
  oktay mahmuti'nin galatasaray başkanı'na küfür ettiği söyleniyor, başkan tarafından da doğrulandı bildiğim kadarıyla. çok uzağa kadar yolu var kendisinin eğer bu haber doğruysa tabi.
  
  abdul kader keita için adnan polat: "ligdeki son maça* çıkmak istemedi takıma katılmadı" demişti net hatırlıyorum. kendisi çok güvendiğim bir isim değil ama bu söyledikleri doğruysa onun da uzaklaştırılması isabet olmuş.
  
  çok düz, çok basit bir mantık kuruyorum; yönetici olduğum kulüpte taraftarın çok sevdiği bir sporcuyu neden takımdan uzaklaştırayım? bir tane mantıklı neden bulmak zor. tam aksine şartlarımı zorlarım, gerekirse taviz veririm o adamı tutarım elimde. tabi başka 'sorunları' yoksa. çünkü o adamı uzaklaştırmanın benim için bir bedeli olur. taraftar bunu unutmaz, güven azalır vs.
  
  demem o ki buz dağının görünmeyen yüzünü de araştırmak gerekiyor. neden-sonuç ilişkisini her zaman iyi kurmalı.
  
  he bak bu dediklerim yönetici kadrosu için geçerli değil. sadece işini yapmaya çalışan ve başarılı olan bir yöneticiye kumpas kurulup kulüpten uzaklaştırılabilir. bunun örneklerini çok gördük ve yara aldık. ama sporcular özelinde bu önerme geçerli değil.
• 5

  (bkz: mustafa sarp)
• 6

  (bkz: servet çetin)
  
  (u: 2008'deki şampiyonluğumuzdaki katkıları :()
• 7

  ilk anda duygusal bir reaksiyon oluşturuyor insanda, bu doğru. yine de gerçek fikrin oluşmasına zaman tanımalı.
  kulübü yönetenler dahil kimse galatasaray'dan büyük değildir cümlesi hep bir köşede durmalı. öyle şeyler geliyor ki zaman zaman kulağıma, temkinli hissetmek zorunda bırakıyor beni. taraftarın ilgisi bazen perde olabiliyor gözlerde. elbette nahak yere tırpanlananlar olmuştur, olacaktır. ne yaparsak yapalım profesyonel bir alanda satranç oyunları oluşuyor ve yeni dünya düzeni devreye giriveriyor. kimseyi suçlamadan sonuçlara bakmalı, kazanan galatasaray'sa sorun yapmamalı. bazen gitmek doğrudur bazen kalmak, tıpkı hayat gibi. acımasız ve ruhsuz gelmesin yazdıklarım. sadece gerçekler bizi doğru sonuca ulaştırabilir. öyle ya; "akvaryumdaki balık ne demiş; tanrı mutlaka olmalı, yoksa suyu kim değiştiriyor."
• 8

  sasa iliç: 2005-2006 sezonunun başında partizan'dan alındı. kendisinden yıldız oyuncu beklentisi olmadığı halde basit ve güzel oyunuyla taraftarın sevgisini kazandı. 2 sezon oynayıp anlamlı 2006 şampiyonluğunda büyük katkısı oldu ve kendisini sevenler olarak 2007 yazında salzburg'a satıldığı haberini aldık.
  
  shabani nonda: fener zenci sever ekolünün en büyük temsilcilerinden. kendisi şu an nerede ne yapıyor çoğumuzun bilgisi yok ama sami yen'de fener'e attığı golü hepimiz hatırlarız. 2007 yazında roma'dan bedavaya geldi ve 2010 ocak'ta sözleşmesi tek taraflı feshedildi. gönderilmeden önce kewell mı nonda mı gitsin diye tartışılıyordu ama keşke ikisi de kalsaydı da büyük umutlarla alınan jo'nun kiralık sözleşmesi feshedilseydi.
  
  harry kewell: galatasaray tarihinin bana göre en iyi yabancılarından biri. 2008 yazında geldi ve 3 yıl takımda kaldı. galatasaray'da yeniden doğdu ama şansı yanında değildi, ardı arkası kesilmeyen sakatlıklar geçirdi. oynadığı zamanlarda yine en iyi performansını gösterdi ama geçen yaz ayrılmanın vakti gelmişti artık. turuncu formasıyla halen kendisini hatırlar geçmişe giderim.
  
  arda turan: listede bana göre arda da bulunmalı çünkü onu da takımdayken çok severdik. bizim çocuğumuzdu bir kere. kendisine o kadar güvendik ki kaptanlığı da ona emanet ettik. ama onun da geçen yaz atletico madrid'e gitmesinden sonra gerek açıklamaları gerek birlikte olduğu insanlar olsun kendisinden soğuttu bizi. halen sevenleri çoktur ama 66 numaralı formasıyla koca kafalı arda olarak kalsaydı keşke.
• 9

  galatasaray yönetimleri bize birşey anlatmaya çalışıyor sanki:
  (bkz: bir kalpte iki sevda olmaz)
  (bkz: sadece galatasaray)
• 10

  (bkz: lorik cana)
• 11

  taraftarin gerceklerden haberdar olmamasi yaninda hicbir sey olan isimlerdir. galatasaray siyaseti denen birsey var bir kere. neyse ... (uc nokta)
• 12

  (bkz: felipe melo)
• 13

  (bkz: hakan şükür)
  (bkz: bülent korkmaz)
• 14

  bazen taraftarlar uzaklaştırır insanları kulüpten...
  
  (bkz: hasan şaş)