• 101
    maçkoskop
    kadro:
    muslera 8
    aboo 7
    ufo 7
    semih 8
    hakan balta 6
    selçuk 8
    melo 9
    kazo 5
    baros 6
    elmander 7
    engin-emre 6

    zurnanin zirt dediği an:
    ilk yarının en önemli hadisesi, maalesef sabri’nin sakatlanıp, abo’nun geçek yerine geçmesi olmuştur. yıllar sonra, capone’den, akyel’den, ümit davala’dan sonra hücum beki seyrettik. bir sağbek olarak gereğinden fazla teknik, gereğinden fazla akıllı, gereğinden fazla golcü. insan acaba bu kadar donanımlı futbolcuyu, takımın en gereksiz, en kolay oynanabilen mevkisinde çürütmüş olmuyor mu? galatasaray olarak, aboo’yu sağ bek oynatma lüksümüz var mı, sabri idare eder mi? onu da afrika kupası maçları esnasında son bir kez test etme şansımız var. daha doğrusu sabri son bir kez daha teste çıkar bu maçlarda.
    -
    varil:
    varil olarak ilk maçlarda aboo’yu gösteriyorduk, haksız da sayılmazdık. yolda görsek tanımayacağımız bir futbolcu transfer edilmişti, ya çıkacak ilk maç kendisini tanıtacak, ya da böyle bizim tanımamız için epey bir süre kan işetecekti. kan işedik, her bölgede denedik, sabri’ye yer bulmak için aboo’yu piyon yaptık. olmadı, tutmadı, sağ bek oynadığı maçlarda berabere bile kalmadığımız gibi, neredeyse pozisyon vermedik. dolayısıyla da ilk yarının bidonluğu riera’ya kaldı. 7. yabancı olarak işi çok zor, ikinci yarıda da takıma fazla gireceğini sanmıyorum. aydın yılmaz’da en sabırlı hocanın bile taşını çatlattı, bidon kontenjanını işgal ediyordu yıllardır, artık hiç bir vicdan azabı duyulmadan arif erdem’e yılbaşı hediyesi olarak verilebilir.
    -
    gladyatör:
    tereddütsüz felipe melo’dur. kendisi de tanımadığım bir futbolcu olarak gelmiştir. ilk maçta, ütelik yenildiğimiz maçta buradayım demiştir. mustafa sarp’tan, barış’tan sonra melo’yu seyreden taraftar, geçen günlere yazık demekten kendini alamamıştır. serbest vuruş dersen atabilir, her çıktığı kafa topuna müdahele eder. sanki takımı 12 kişi oynatmaktadır. topun en fazla 15 metre yarıçapında mutlak vardır. ve sanki maç bitmesin diye hakeme yalvarmaktadır. büyük sezgileri vardır, tehlikenin nereden geleceğini herkesten önce anlayıp, müdahelesini yapar. eğer sezon sonunda giderse çok yazık olur. ve eğer gidecek se de şimdiden söyleseler de havlama, hırlama dersleri almasak bari. fenerbahçe’ye attığı gol, galatasaray jeneriklerinde yerini almış, sonsuza kadar yaşayacaktır. beni tekrar tribünlere çıkartan, tam bir galatasaray futbolcusudur. keşke her maç büyük maç olsa da, sahanın içinde kudursa.
    -
    borozanci:
    hakemlerden, bu sene şikayetim yok. futbol mahkeme kapılarına düşerken, onca pislik gün be gün yayınlanırken, içlerinde tek bir hakem faciası olmaması büyük mucize olmuştur. bir tek polis bünyamin, araziye uyarak siper almıştır. cüneyt’le, fırat büyük maçları kazasız, belasız, karakola düşürmeden atlatmıştır. hakem olaylarının en güzeli de, atılan bir golün hakem tarafından turgay bahadır’a sorulup, elle aldım demesinden sonra sayılmamasıdır. fener trabzon maçında cüneyt, futbol seyircisine katkıda bulunamamış, gökhan’ın bir şey yok demesini dikkate bile almamıştır. hakemler için bence en kötü olay budur.
    -
    bir soru – bir cevap:
    ilk yarıda oynanan futbol, futbol severleri memnun etmişmidir?
    kesin etmemiştir. en azından beni, futbol maçı seyirinden tamamen koparmıştır. galatasaray maçı dışında hiçbir maçı izlemedim, skorlarını ertesi gün öğrendiğim maçlar çok fazla olmuştur. galatasaray’ı bile 2 defa protesto edip izlemedim. nerdeyse bütün takımlar oyun planlarını gol yememek üzere kurmuşlar, en ileriye 2. bir futbolcu sürememişlerdir. galatasaray belki de mecburiyetten son maçlarda forveti kalabalık tutarak kolay ve gollü galibiyetler almıştır. anlı şanlı statlara, tarafarın dışında seyişrci sokabilmenin iki yolu vardır. ya çok büyük, dünya’ca ünlü futbolculardan oluşan bir kadron olacak, ya çatır çatır futbol oynayacaksın. tek gollü, anti futbolla kazanılan 3 puanlar en azından galatasaray taraftarını asla tatmin etmez.
    -
    imparator:
    galatasaray’ın başında olması gereken tek adam imparator’dur. futbol antrenörlüğü bu tespitimin dışındadır. ben gol olduğunda kulübeye bakarım, neler oluyor diye? kulübedeki hareketlenme antrenör olayı değildir, fatih terim’in galatasaaray’ının işidir. gol sevinci bir takımın kalibresinin ne olduğunun göstergesidir. galatasaray uzun yıllardan sonra takım olmuştur, takım er ya da geç beklenen futbolu oynayacak, beklenen zaferleri alacaktır. ilk yarı maçları boyunca sitemlerimiz fazladır, sevgidendir, adamlığından beklentimizin fazla olduğundandır. insan olmayana, sevilmeyene sitem edilmez. deneye yanıla kurduğunu sandığımız takımı, belki de bilerek isteyerek, her kese şans vererek kendisi planlamıştır. ilk yarı boyunca kendisinden beklemediğim tek hareketi, gaziantep maçında takım eksik kaldığında oyuna yeni aldığı sercan’ı çıkartıp, 5. yi yememek gerekçesiyle galatasaray taraftarının en nefret ettiği oyuncuyu oyuna almasıdır. fenerbahçe’ye karşı 4-0 gerideyken bile saldıran terim’in maçtan korktuğunu, önlem aldığını görmektense, hezimete uğradığını görmeyi yeğlerim. bütün büyük takımların tarihinde büyük hezimetler vardır, ama hepsinin müzesinde avrupa kupası yoktur. var olanlarda korkmadan yürüdükleri için bu kupaları almışlardır.
    ordakiler:
    ali sami yen taraftarı gayri mevcutsuz arena’da yerini almıştır. yani toplam 17-18.000 kemiksiz taraftar her maç hazır ve nazır olarak görevini fazlasıyla yapmıştır. çok kötü oynanan maçlarda bile bu mevcudunu korumuştur. şu ana kadar oynanan en büyük maçta da, kendisine yakışır, dillere destan bir tribün organizasyonu yaşamış, yaşatmıştır. ne yazık ki kapasite çok daha fazladır. şimdilik 40.000 lere varan taraftar-seyirci harmanı, tribünleri boş göstermektedir. artık bu sezon geçti, oynanan güzel oyun, seyirci sayısını ilerleyen senelerde mutlaka artıracak, seyirciden de taraftarlığa terfiler çoğalacaktır. biz ali sami yen’i cehennem yapmak için çok uzun seneler uğraştık, şimdiki yeni nesil, arena’yı, sami yen’e çevirmek için bizim kadar beklemeyecektir. bir iki şampiyonlar ligi takım leşi, 50.000 galatasaray taraftarının sesini dünya’ya duyurmaya yetecektir. şimdiden yerimi ayırttım, leşlere konmak için ben de sıradayım.

    -
    analiz:
    lige başlarken, çıkılan takımla, devreyi kapan takımı bir analiz edelim diyorum önce. ufo, sağbek, çağlar sol bek, iki kazma stoper tandem. önlerinde zehirli sarmaşık gibi dolaşan aboo, oynadığı futbolun adını bir türlü koyamadığımız sabri. ilk dakikada hırlamaya başlayan melo, futbolun semih saygıner’i selçuk. bir yanda kazo, diğer yanda deneme tahtası, her maç başka adam. en önde de sanki kötü oynasa, atamasa da kovsak diye uçurum sessizliğine bırakılan baros. haliyle bu dizilişin, bu kadronun oynayacağı kötü futbolu seyretmek mecburiyetinde olan taraftarın homurtusuyla geçen maçlar. kalecimizin bile keyfini çıkaramıyoruz, yıllar sonra kalemize bir kedi geçmiş farkında değiliz hiç birimiz. öndeki kazmalar, geçen yıllarda ki gibi kaşeciden pas almaktan kaçtıkları için oyun kurmakta zorlanan bir takım. melo’nun savaşlarıyla kazanılan maçlar kimseyi tatmin etmiyor. kazanamadıkça sinirlenen, ceza alan futbolcular. eyvah, bu sene de mi olmayacak diye vesvese geçirenler, 4 pası peş peşe yapamayan, hiçbir maçı garanti olmayan bir takımı seyredinler, kaygı içersinde.

    umutlu olanlar yok mu? fazlasıyla var da beni pek ırgalamıyor. çoğu polyanna misali, kötü olan bir şeyi sadece galatasaray sevdası yüzünden görmek, konuşmak istemiyorlar. ben 25 yaş genç olsam da oynasam beni bile beğenen çıkar aralarında. kimi ısrarla inat ediyor, beğenmediğim aboo’yu yerlere göklere sığdıramıyor. sabri sakatlanıp, ağlayarak dışarı çıktığında anlıyoruz ki, abo sağ bekmiş. ufo içerde tandemdeyken, uzun süre yanında gökhan’ın oynamasına pek kafayı takmamıştım. benim için 76 numaradan eksiği fazlası yok, ama ben yine de gökhan zan’a razıyım, kolera veba tercihleri arasında. çünkü biliyorum ki en fazla 5 maç sonra sakatlanıp, tribüne çıkacak. ve sabırla bir diğerinin yerine çıkacak birini bekliyoruz. verilmiş sadakamız varmış, aynı maçta iki büyük kazmadan kurtulmuşuz. sakatlanan gökhan’ın yerine giren 76 numaranın nasıl olduysa basireti bağlandı, futbol hayatının en büyük hatasını yaptı. topun auta, taca gidecek bir hızı ivmesi varsa, topla adamın arasına girerek topun, taca auta çıkmasını sağlamaktan başkafutbol adına tek bir hüneri olmayan 76 numara, yanından geçen adamı yaka paça indirdi. aslında faul bile yoktu da, maçın hakemi demek bizim yazdıklarımız daha önce okumuştu da bize acımış, 76 numaralı futbolcuyu, oyundan atmakla kalmamış, takımdan da atılmasını sağlamıştır.
    o aralar oynanan maçta, sonradan giren baroş maçı kurtardığında. imparator’un içindeki insan sevgisi takımda bir şeyler daha yapmak zorunda bırakmıştır. artık ne yapacak ne edecek baros’u da oynatabilecek bir diziliş icat edecekti. aslında icat etmeye gerek yoktu, 10 sene öncesini hatırlaması yeter di. kazmaların yerine ihtiyaçtan, mecburiyetten oynayan semih kaya, arkasında kazma stoperlerin taraftar nefretinin, kendisi lehine görülmemiş bir sevgi, ve güvene dönüşmesiyle, beklenmedik, belki de beklediğimiz şekilde ufo’nun yanında kendine yer bulduktan sonra, hoca’nın işi çok kolaylaştı. muhteşem kaleci perormasyonları, büyük suplajlar seyrettik. bizimle birlikte sahada yaşayanlar, kenardakiler kalenin çok güvenli olması sebebiyle, artık savunmayı çok ileride kurabilirler, baros’la, elmander’i aynı anda sahaya sürebilirlerdi.
    aslında galatasaray’ın savunma futbolcusuna ihtiyacı bile yoktu. koskoca galatasaray, koskoca fatih terim’in savunacağı ne olabilir di ki? kalecisi dahil, herkes gol atılması için çalışacaktı. şimdi bu aboo’ya sağbek demek revamıdır. ne sağ beki, adam bildiğin sağ açık. dikkat edin, ilk maçlarda savunma futbolcusu demeye dilimin varmadığı, en gerideki futbolcuklar la muslera arasındaki mesafeyle, son maçlardaki mesafeyi ölçün. son manisa maçında muslera’nın kalenin yalnızlığındaki uçuşunun resmine bakın. hemen hemen sahanın 4 de 1 i göründüğü halde, tek bir futbolcu görünmüyor. nerdeler? hücum bölgesindeler, galatasaray taraftarı için, galatasaray şovu peşindeler. öyleyse hoca ilerideki mile çok daha fazla futbolcuyu, gönül rahatlığıyla koyabilir. hovca’nın kendisi bile söylese inanamam, son maçlarda en geride 2 futbolcu, ortada 3, ileride 5 futbolcu oynadı. özellikle fenerbahçe maçında ilk yarıda forvetin tam hizasındaydım, gözümü at gözlüğünden bakar gibi kıstığımda hizamda her zaman 5 futbolcu vardı. işte benim görmek istediğim, tabeladan, oynadığın rakipten bağımsız büyük galatasaray dizilişi.

    bu takım artık kimle oyarsa oynasın maçlarda kesin olarak oyun üstünlüğünü vermez. bütün bir maça yayılacak şekilde kötü oynamaz, pozisyonsuz, kombine ataksız bir maçı bitirmez. üstüne koyarak iyi oyunun devamı sağlayacak. çok rahat maçlardan sonra, ligin sonundaki kıyamete hazır girecektir. şimdilik maçlar fasulyeden maçlar kıvamında geçmektedir. hazır, cezalısız, sakatsız oynanacak o büyük 6 maçı da şanına şerefine bir şekilde oynayacaktır. büyüyen takım, seneye oynanacak avrupa maçlarında bizlere, bizi unutmak üzere olanlara tekrar galatasaray hasletinin, alışkanlığının ne olup olmadığını gösterecektir.

    galatasaray’ın bu sene olmaz ise gelecek yaza, avrupa’nın başına yeniden, hayula bela olarak çökeceğine asla şüphem yoktur. hepinizi, galatasaraylılığımın olanca ateşiyle büyük bir maçtaki gol sevinci gibi kucaklar, yeni yılınızı kutlarım.
    -
  • 102
    ilk devre itibariyle;

    toplam 153 maç oynandı, toplam 352 gol atıldı.

    oynanan 153 maçın 41 tanesi beraberlik ile sonuçlandı.

    ev sahibi takımlar 66 galibiyet almışlar. 46 kere deplasman takımları galip gelmiş.

    ev sahibi takımlar toplam 200 gol atmış. deplasman takımları ise 152 gol atmış.

    maç başına gol oranı ise 2,3 gol oldu. son derece kısır bir devre oldu.

    kendi evinde en çok puan toplayan takımlar gençlerbirliği ve fenerbahçe oldu. toplam 20 puan almışlar.

    deplasmanda ise en çok puan toplayan takım galatasaray oldu. toplam 18 puan almış.

    kendi evinde en çok gol atan takım ise 18 golle gençlerbirliği, deplasmanda en çok gol atan takımlar ise 12'şer golle galatasaray, mersin idman yurdu, beşiktaş, sivasspor oldu.

    en çok galip gelen takım 11 galibiyet ile galatasaray oldu.

    en çok mağlubiyet alan takım 12 mağlubiyet ile ankaragücü oldu.

    en çok berabere kalan takımlar ise 7'şer beraberlik ile bursaspor ve gaziantepspor oldu.

    en golcü takım 27 golle galatasaray oldu.

    en az gol atan takım ise 12 golle samsunspor oldu.

    en az gol yiyen takım ise 11 golle galatasaray oldu.

    en farklı galip gelen takım 6-2'lik 23 ekim 2011 kayserispor-sivasspor maçında kayserispor oldu.

    en çok golün atıldığı maçlar ise 8 golle 23 ekim 2011 kayserispor-sivasspor maçı * ve 17 aralık 2011 kardemir karabük-mersin idman yurdu maçı * oldu.

    en çok alınan skor 1-0 oldu. toplam 23 maç bu skorla bitmiş. ardından 21 kere ile 0-0 geliyor.

    bu skorları 13 kere ile 2-1, 12 kere ile 0-1, 9 kere ile 2-2 (u: bursa'dan gol haberi mi var?), 8 kere ile 3-1 ve 0-2, 6 kere ile 2-0, 4 kere ile 3-2, 3 kere ile 4-2, 2 kere ile 0-3 ve 1-3, 1'er kere ile 6-2, 0-4, 1-4, 3-5, 2-4 geliyor.

    en golcü futbolcu oynadığı 14 maçta attığı 16 gol ile burak yılmaz oldu. burak 2 kere hatrick yaptı. 3 kere bir maçta 2 gol attı. gol atamadığı maç sayısı ise 5. bu 5 maçta trabzonspor galip gelemedi. her 78 dakikada 1 gol kaydetmiş.

    ceyhun gülselam süre aldığı 27 dakikada 1 gol atarak aldığı süre göz önüne alındığında en golcü oyuncu oldu. *

    en çok asist yapanlar ise 6'şar asistle selçuk inan, milan baros ve nordin amrabat oldu.

    en çok penaltı kullanan futbolcu ise 3 penaltıyla burak yılmaz oldu.

    17 hafta boyunca en çok süre alan 17 maçın tamamında forma giyen ve 1530 dakika ile selçuk inan, bogdan stancu, diego ângelo, dedê, hasan ali kaldirim, aydin toscalı, tolga zengin, hüseyin tok, kemal tokak, scott carson, hocine ragued oldu.

    en çok sarı kart gören futbolcular ise 8'er sarı kartla yiğit incedemir ve veysel sarı oldu.

    17 hafta boyunca 2 kırmızı kart gören futbolcu bulunmuyor.

    en az gol yiyen kaleci ise 16 maçta 10 gol ile fernando muslera oldu. muslera toplam 9 maçta ise gol yemedi. 7 maçta ise gol yedi. en çok golü ise 2-4'lük maçta gaziantepspor'dan yedi.

    en çok kart gören takım 53 sarı, 2 kırmızı kart ile mersin idmanyurdu oldu. en centilmen takım ise 33 sarı 1 kırmızı kart ile bursaspor oldu.

    en çok topa sahip olan takım ise %55,4 ile galatasaray oldu. en az topa sahip olan takım ise %45,2 ile gençlerbirliği oldu.

    1-15 dakikaları arasında: 37 gol,
    16-30 dakikaları arasında: 55 gol,
    31-45 dakikaları arasında: 62 gol,
    46-60 dakikaları arasında: 54 gol,
    61-75 dakikaları arasında: 55 gol,
    76-90 dakikaları arasında: 71 gol,
    90+ da ise 14 gol atılmıştır.

    bu veriye bakıldığında maçın son bölümlerinde 85 gol atılmıştır.

    sağ ayakla 121 gol, *
    sol ayakla 46 gol, *
    kafayla 58 gol, *
    penaltıyla 26 gol, *
    serbest vuruşla 20 gol, *
    uzaktan 18 gol, *
    kontraataktan 2 gol atlıdı.

    kısa bir değerlendirme yaparsak takımlar önce kaybetmemeye daha sonra ise gol atıp üzerine yatma anlayışına sahip bir görüntü sergilediler. 44 maçın 1-0 ve 0-0'lık skorlarla bitmesi bunu gösteriyor. maçın son bölümleri ise hareketli geçmiş. bu son bölümde takımlar defansif güvenliklerini elden bırakmış ve gol atmayı düşünmüşler. atılan 85 gol var. maçların ilk 15 dakikaları ise takımların birbirlerini tartmasıyla geçmiş. savunma güvenlikleri elden bırakılmamış.

    2,3'lük gol ortalaması ise süperli tarihinin belkide en kısır sezonunun geçmesine sebep olmuş olabilir. futbolun meyvesinin gol olduğu düşünülürse bu sezon pek meyve vermemiş, aç kalmışız. bunun nedeni ise hiç kuşkusuz playoff sisteminin hayata geçirilmesidir. takımlar ilk 8'e girebilmek için ilk önce defansı düşünmüşler. yenemesek bile yenilmeyelim düşüncesi ağır bastığından cesur futbol sergilememişler. dünya futbol oynamaya çalışırken biz oynatmamaya çalışmışız. dünya daha fazla nasıl gol atılır? neler yaparsak maçlar daha gollü geçer diye düşünürken biz öyle bir sistem kurmuşuz ki maçlarda nasıl daha az gol atılırı kurgulamışız.

    2010-2011 sezonunun ilk yarı sonucunda lider trabzonspor 42 puan toplamış, en alt sıradaki takım ise 8 puan toplayabilmiş. lider ile en son sıradaki takımların arasındaki puan farkı 34 olmuş.
    bu sezonun ilk yarı lideri olan galatasaray ise 37 puan toplamış. en alt sıradaki takım ise 7 puan alabilmiş. fark ise 30 olmuş.

    playoff sistemi rekabeti arttıracak ve heyecanı yükseltecek denilmişti. rekabet kısmende olsa artmış fakat heyecan pek artmamış. çok az puan aralığında yığınla takım oluştu. hepsi ilk 8 mücadelesi yapıyor.
    rekabet ve heyecan artmış gözüksede kalitenin arttığı söylenemez. maçlarda neredeyse 2 golden fazla gol olmuyor. playoff sistemi ligimizi dünyanın en zevksiz ve kalitesiz ligine dönüştürdü.

    kalitesiz ligin olmayan marka değeri iyice dibe vurmuş durumda.

    (u: bu veriler galatasaray sözlük, habertürk ve transfermarkt sitelerinden derlenmiştir.)

    * *

    düzeltme: bazı yazım hataları ve veri yanlışları için hagi'ye, 5 heceli 11 harfli hayat'a teşekkürler.

    ekleme: ligin 3. haftasında ev sahibi takımlar galip gelemezken, 11. hafta ve 17. haftalarda ise deplasman takımları galip gelemedi.

    en çok beraberliğin yaşandığı haftalar ise 5'er beraberlikle 3. ve 8. haftalar oldu.

    ev sahibi takımların en çok galibiyet aldığı hafta ise ligin ilk haftası oldu. ilk haftada ev sahibi takımlar toplam 7 galibiyet aldılar. ilk haftada geri kalan 2 maçta ise 1 beraberlik ve 1 deplasman takımının galibiyeti yaşandı.

    deplasman takımlarının en çok galip geldiği hafta ise 2. hafta oldu. toplam 5 deplasman takımı galibiyeti yaşandı.
  • 105
    sahada oynanan futbolun bir anlamı olup olmadığı hakkında fikrimizin olmadığı sezon. mesela galatasaraylılar takımlarının çok iyi gitmesine, seri galibiyetler almasına rağmen hala "şu maç şöyle olsa, bu maç böyle olsa" diye hesap yapıyor. yada fenerbahçeli, beşiktaşlılar zirveye nasıl yaklaşırız, puan farkını nasıl kapatırız diye hesap yapıyorlar.

    yarın öbür gün "şike yapanların şu kadar puanı silindi, şu kadar süre de avrupa'ya gidemiyorlar" diye karar çıksa(ki öyle gözüküyor), bu hesapların falan hiçbir anlamı kalmıyor. tamam sahadaki futbolu izlerken kimsenin aklına böyle etkenler gelmiyor ama maç oynanmadığında sürekli kafada dolaşıyor bu düşünceler. her şeyiyle çok garip, flu bir sezon.
  • 108
    tüm avrupa ligleri hatta ve hatta asya, afrika, amerika vs. liglerinden kat be kat aşağıda olan ligin sikko sezonudur. sahtekârlığa göz göre göre izin verilen, birkaç namuslu adam çıkıp bunu ortaya koyduğunda hiçbir şey olmamış gibi devam eden, sahtekârlığı yapana neredeyse ödül verilecek olan ligin ta amına koyim. buna sessiz kalıp ben kendi işime bakarım diyenin de. kupasının da. alın götünüze sokun liginizi ibneler. decoderleri de iteleyin arkadan. marka değerinizin de sizin de allah belasını versin. benim gibi bir adamı bile futboldan soğuttunuz. siz gidene kadar ben yokum. hadi eyvallah. izleyenlere de allah sabır versin.
  • 109
    22'inci hafta an itibariyle en çok gol atılan haftalardan birisi olmaya aday, 1 maç henüz başlamamışken * ve 3 maç henüz devam etmekteyken 30 golü bulmuş durumda;

    belirtmekte fayda var, türkiye liglerinin en çok gol atılan haftaları 95-96 sezonunun 8'inci haftasında ve 97-98 sezonunun 30'uncu haftasında atılmış olan 43 gol.

    bu rekora ulaşmak an itibariyle imkansıza yakın, ama 30 gol, gayet iyi bir ortalama veriyor...

    edit : trabzon attı 31 oldu...
  • 113
    fenerbahce'ye ait 101 golluk rekoru playoff'lar dahil hesaplanirsa kirma ihtimalimizin cok az olmadigi sezon.

    edit: fenerbahce'nin rekor 103. asagida uyardigi icin capon'a tesekkurler. bizim rekor cift kademeli ligde kirilmis, muhtemelen simdi bu playoff'ta fenerin 103 golunu gecsek bir bahane ile o gol sayisi tarih sayfalarina aynen kademeli ligde atilmis 105 gol orneginde oldugu gibi playoff'lu ligde atilmis x gol seklinde gececektir.
  • 117
    29 ocak 2012 tarihi itibariyle 30 ocak 2012 kayserispor beşiktaş maçı haricinde 23. hafta tamamlanmıştır.

    galatasaray 50 puanla liderlikteki yerini korurken. fenerbahçe 48 puanla 2. ve bir maç eksiği bulunan beşiktaş 45 puanda 3. sırada bulunuyor.
    4. sıradaki 39 puana sahip trabzonspor ile aramızdaki puan farkı 11.

    playoff'un en ciddi adayları olan takımların son 11 hafta kalan maçları şu şekilde.

    __galatasaray__
    (24. hafta) 1 şubat 2012 galatasaray antalyaspor maçı
    (25. hafta) 5 şubat 2012 gaziantepspor galatasaray maçı
    (26. hafta) 12 şubat 2012 galatasaray kayserispor maçı
    (27. hafta) 19 şubat 2012 mersin idman yurdu galatasaray maçı
    (28. hafta) 26 şubat 2012 galatasaray beşiktaş maçı
    (29. hafta) 4 mart 2012 sivasspor galatasaray maçı
    (30. hafta) 11 mart 2012 galatasaray gençlerbirliği maçı
    (31. hafta) 18 mart 2012 fenerbahçe galatasaray maçı
    (32. hafta) 25 mart 2012 galatasaray trabzonspor maçı
    (33. hafta) 1 nisan 2012 galatasaray orduspor maçı
    (34. hafta) 8 nisan 2012 manisaspor galatasaray maçı

    __fenerbahçe__
    (24. hafta) 2 şubat 2012 samsunspor fenerbahçe maçı
    (25. hafta) 5 şubat 2012 fenerbahçe beşiktaş maçı
    (26. hafta) 12 şubat 2012 karabükspor fenerbahçe maçı
    (27. hafta) 19 şubat 2012 fenerbahçe sivasspor maçı
    (28. hafta) 26 şubat 2012 eskişehirspor fenerbahçe maçı
    (29. hafta) 4 mart 2012 fenerbahçe gençlerbirliği maçı
    (30. hafta) 11 mart 2012 ankaragücü fenerbahçe maçı
    (31. hafta) 18 mart 2012 fenerbahçe galatasaray maçı
    (32. hafta) 25 mart 2012 fenerbahçe bursaspor maçı
    (33. hafta) 1 nisan 2012 trabzonspor fenerbahçe maçı
    (34. hafta) 8 nisan 2012 fenerbahçe antalyaspor maçı

    __beşiktaş__
    (23. hafta) 30 ocak 2012 kayserispor beşiktaş maçı
    (24. hafta) 2 şubat 2012 beşiktaş mersin idman yurdu maçı
    (25. hafta) 5 şubat 2012 fenerbahçe beşiktaş maçı
    (26. hafta) 12 şubat 2012 sivasspor beşiktaş maçı
    (27. hafta) 19 şubat 2012 beşiktaş gençlerbirliği maçı
    (28. hafta) 26 şubat 2012 galatasaray beşiktaş maçı
    (29. hafta) 4 mart 2012 beşiktaş trabzonspor maçı maçı
    (30. hafta) 11 mart 2012 orduspor beşiktaş maçı
    (31. hafta) 18 mart 2012 beşiktaş manisaspor maçı
    (32. hafta) 25 mart 2012 istanbul bb beşiktaş maçı
    (33. hafta) 1 nisan 2012 beşiktaş samsunspor maçı
    (34. hafta) 8 nisan 2012 karabükspor beşiktaş maçı

    __trabzonspor__
    (24. hafta) 1 şubat 2012 trabzonspor bursaspor maçı
    (25. hafta) 5 şubat 2012 antalyaspor trabzonspor maçı
    (26. hafta) 12 şubat 2012 trabzonspor gaziantepspor maçı
    (27. hafta) 19 şubat 2012 kayserispor trabzonspor maçı
    (28. hafta) 26 şubat 2012 trabzonspor mersin idman yurdu maçı
    (29. hafta) 4 mart 2012 beşiktaş trabzonspor maçı
    (30. hafta) 11 mart 2012 trabzonspor sivasspor maçı
    (31. hafta) 18 mart 2012 gençlerbirliği trabzonspor maçı
    (32. hafta) 25 mart 2012 galatasaray trabzonspor maçı
    (33. hafta) 1 nisan 2012 trabzonspor fenerbahçe maçı
    (34. hafta) 8 nisan 2012 orduspor trabzonspor maçı
  • 119
    futbol kalitesi ve saha şartları, görüntüler iyi olmasa da, gayet çekişmeli geçen bir sezon oluyor. ilk devre fena halde gol sıkıntısı vardı ama 2. devrenin başlamasıyla uzun süre 0-0 giden maçlar pek göremiyoruz. genelde basında, büyükler ile anadolu takımlarının arasındaki farkın açıldıgı yazılıyor, anadolu takımları da hakemler tarafından büyükleri yenmelerinin engellendiğini söylüyor ama görüyoruz ki bunların hiç biri doğru değil. a2 takımıyla maçlara çıkan ankaragücü dahi şampiyonluk potasındaki beşiktaşı durdurabiliyor.

    belki ligin bu halinin sebebi, ülkece bir türlü çare bulamadığımız istikrar sorunu olabilir. akıllarda gayet başarılı sezon geçiriyor gibi yer edinen istanbul belediye, manisaspor, orduspor gibi takımlar düşme potasına yakınlar. ya da gençlerbirliği, sivasspor gibi çıkışta olan takımlar, kötü başladıkları için anca üst sıralara tırmanabildiler. kayseri, antep ve bursa ise beklentilerin çok altında kaldılar ve bir türlü çözüm üretemediler. yani sezon başından beri belli bir standardı olan takım çıkmadı, dönemlik çıkışlarıyla da büyüklerden sürpriz puan çalabildiler, bu da ligi zevkli hale getirdi. her ne kadar playoff sistemi saçmalık olsa da, şimdiye kadar hemen her gün futbol ile yatıp kalkmamız ise bence güzel oldu. hele ki avrupa kupaları maçlarına çıkan fazla sayıda takımı olmayan bir ülkede hafta arası maç heyecanı yaşamak iyi geldi. geçen sezonlarda nasıl 1 hafta boş boş bir sonraki maçı bekliyormuşuz, şaşıyorum. hele ki galatasaray da iyi bir sezon geçirirken, sürekli izlemek isterken bir sonraki maçımızın maksimum 3-4 gün sonra oldugunu görmek mutluluk veriyor.

    keşke şu şike saçmalıkları da bir son bulsa ve stadlarımız da biraz dolsa-ki aslında bu saatten sonra heyecanın artması ve havaların düzelmesi ile olacaktır inşallah- futbol ligimiz daha iyi bir hal alsa.
  • 121
    benim gibi boş zamanında trt'de bank asya maçı bile izleyen bir futbol düşkününün bile neredeyse her gün maç oynanmasına isyan ettiği sezondur. ocak ayı içinde digiturk'e yaptığım haklı bir şikayet sonucunda 15 gün boyunca bana tüm maçları açmışlardı, o 2 hafta boyunca seyrettiğim maç sayısı 2'yi geçmez, o derece sıtkım sıyrıldı bu sezondan. zaten şike davasında alınacak karara göre futbolla ilgimi kesip kesmemeye karar vereceğim sezon olacak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın