---
alıntı ---
şimdilerde milyonlarca galatasaray taraftarının dilinde dolaşan bu marşın ortaya çıkmasını sağlayan 12-13 kişiden biri var ki sarı-kırmızılı renklere olan aşkının yanı sıra, müziğe olan sevgisi ve ortaya çıkardığı eserlerle de dünyada adından sıkça söz ettiriyor.
dj suat ateşdağlı...
türkiye ve avrupa onu dj’liği ile tanıyor ancak onun çok ayrı bir özelliği daha var.
o, galatasaray taraftar grubu ultraslan’ı 2000 yılında kuran ve uzun yıllar başkanlığını yapan kişi.
yeni çıkardığı “bosphorus 4” albümünün heyecanını yaşayan başarılı dj ateşdağlı, ilk kez hurriyet.com.tr’ye konuştu.
galatasaray tribünlerinden, fatih terim'e, alpaslan dikmen'den, emre belözoğlu'na kadar çok ilginç açıklamalar yapan ateşdağlı, bir yandan da yeni çıkan albümünün heyecanını yaşıyor.
işte galatasaray aşığı, müzik sevdalısı dj suat ateşdağlı'nın çok özel açıklamaları...
"kendimi galatasaray'a adadim"
benim galatasaray ile tanışmam çok küçükken oldu. benim bütün ailem galatasaraylıydı, ben de galatasaraylı oldum. izmir'de yaşıyordum, hafta sonu maçlara getiriyordu babam. ortaokuldan sonra istanbul'a geldim ve kendimi galatasaray'a adadım.
"ultraslan'i çok zor şartlarda kurduk"
2000 yılında uefa kupası'nı aldıktan sonra seyircide bir doymuşluk oldu. 12-13 arkadaş bir araya geldik. onlar da benim canım - ciğerim arkadaşım. onlarla birlikte fikir birliğine vardık ve ultraslan'ı kurduk. bana da başkanlık teklifi geldiği zaman kabul ettim. sonrasında her zaman beraber yürüdük ve ultraslan bu günleri gördü.
biz ultraslan'ı çok zor şartlarda kurduk. türkiye'de bir ilk oldu. fikir ayrılıklarını aynı çatı altında topladık. alışılmış bir düzenin dışına çıkıp, birlik beraberlik içinde yürümek zordu. çeşitli kesimler vardı, onları da bir arada tutmak zordu. ancak biz zoru başardık. kendi ayaklarımızın üzerinde durduk. iş milyonlara sıçradı ve iyice gelişti. rahmetli alpaslan dikmen'in bu işte çok emeği vardır. herkes canını ortaya koydu, taraftarı bilinçlendirdik. bu işler öyle göründüğü kadar kolay işler de değil. çok kişinin emeği var ultraslan'da. şimdi dünyanın en önemli taraftar örgütü olduk. bilinçli, duyarlı bir grup olduk.
"futbol sevgisi insani başka yerlere sürükleyebilir"
futbol, dünyada tribün ve taraftar ile birlikte ilerleyen bir spor dalı. biz diyoruz ya "medeni ülkeleri örnek alalım" diye. medeni ülkeleri örnek alırsak; ingiltere bu işi daha yeni çözdü. italya'da ortalık yanıyor. polonya'da fanatizm üst seviyede, sırbistan'da da öyle. maalesef bu olayları kabul edeceğiz. futbolun içinde şiddet var. "nasıl oluyor" dememek lazım. bizde olmuyor ki sadece. her yerde böyle. yunanistan'da bir basketbol maçı oluyor, 30 kişiyi rehin alıyorlar. dünyanın halledemediği bir meseleyi bizim çok çabuk halletmek gibi durumumuz olamaz. diyorlar ya "eğitim" diye. onlar eğitimsiz mi kardeşim? bu grupların içinde avukatlar var, doktorlar var. ben bunu kanıtlarım da. meslek sahibi olan insanlar var. sadece kimlik değiştiriyorlar ve aşırı sevginin verdiği bir tezahür yaşıyorlar. bu olanları bir yasaya dökmek lazım ama yasaya dökerken de taraftar bilincini yok etmemek lazım, taraftara da saygı duymak gerekir. "suçlu taraftar, eğitim lazım". bir dakika kardeşim, eğitimli bir insan da bunları yapıyor. futbol sevgisi insanları başka yerlere sürükleyebilir. şiddet yasası birebir uygulanmalı. türkiye'de her şeyi toplu uyguluyoruz. herkes bir birey olarak yargılanmalı. kim olduğu bilinmeyen 15 yaşında bir çocuk taş atacak, oradan hemen tribün liderini alacaksın. o çocuğun bulunup alınması gerekiyor. bunlar futbolun içinde olan olaylar. tabii ki bu olaylar doğru değil, kesinlikle doğrulamıyorum ama bu var. bu işleri bilen insanlardan grup oluşturulmalı, taraftarının derdi dinlenmeli, arzlarının taleplerinin ne olduğu öğrenmeli. bunlar kapalı kapılar arkasında yapılmalı. üst düzeyde tribün liderleri ile görüşülüp, detaylandırılıp, istek ve taleplerin dinlendiği bir ortam yaratılmalı.
"kimse kimsenin adami değil"
sporda şiddet yasası'nda çok önemli bir nokta var. yasada bireylerin mutlaka bulunması gerekiyor. başka yerlere faturayı çıkarmamak lazım. sonuçta hep aynı yere geliyor. "bunlar, bunların adamı." hayır, kimse kimsenin adamı değil. bunu böyle çözemezsin. anadolu'daki taraftarlar olan olaylara özeniyor. yaşadık biz bunları. gençler duyuyor bunları, "bunlar zevkli işlermiş, iş - güç de yok" diyip bunlardan bir şeyler umuyorlar. bunda bir gelecek yok. sen git takımını tribünde ölümüne destekle ama sonrasında bir şey yok.
"içimiz artik rahat"
şimdi içimiz rahat, fatih terim hocamız takımın başında. bu saatten sonra kafamız rahat. güvenimiz tam. önemli olan galatasaray formasının hakkı vermek. bunu da başaracak kişi fatih terim'dir. gerisine bakacağız, olur - olmaz ama içimiz rahat.
"galatasaray'in kaptani arda olamaz"
belki çok klasik bir laf ama arda'ya gerçekten çok erken kaptanlık verildi. arda turan, galatasaray'ın çok önemli bir evladı, çok önemli bir futbolcusu. ancak galatasaray futbol takımı'nın kaptanı arda turan olmaz. bu benim fikrim. galatasaray kaptanları genelde çok daha mütevazi hayatlar yaşayan kişilerdir. mesela bizim kaptanımız cüneyt tanman'dır, bülent korkmaz'dır. artık gerisini siz getirin.
"emre belözoğlu'nu artik kardeşim olarak görmüyorum"
galatasaray forması giyen herkes "aslan parçasıdır". ancak emre belözoğlu nasıl diyorsa ki "ben zaten fenerbahçeliydim" ben de bunu diyorum ki ben onu artık aynı gözle görmüyorum. ben onu kardeşim gözüyle görüyordum ama artık görmüyorum. artık bana el gibi. futbolcular genç yaştayken başka takımları tutabilirler ama o camianın içinde kala kala o takımı tutmaya başlıyorlar. ancak şuna gerek yok: "ben zaten fenerbahçeliydim". galatasaray'dayken emre'de böyle bir şey yoktu, sürekli galatasaray armasını öpüyordu. fenerbahçe ile oynanan kupa maçında gol attı, bizim önümüze gelip armasını öptü. o armayı öperken fenerbahçeli değil miydi? tamam, fenerbahçeli olabilir ama bunu her zaman kör göze batırır gibi "zaten ben yanıyordum, zaten ben ölüyordum" demek yanlış. madem fenerbahçe için yanıyordun, "alo" derdin, giderdin. birkaç yıl önce adnan polat destek kampanyası yaptığında emre de bağış yaptı. "ben galatasaraylıyım yaptım" dedi sonra da "beni yetiştirdikleri için yaptım" dedi. o kadar hasta fenerbahçeliysen yapma zaten.
mesela tanju... galatasaray'daydı, fenerbahçe'ye transfer oldu ve şunu söyledi: "ben fenerbahçe'ye transfer oldum, profesyonelim ve tüm gollerimi fenerbahçe için atacağım ama ben galatasaraylıyım". tanju bunu sadece bir kere söyledi. bir daha hiçbir zaman kör göze parmak batırır gibi o konulara dahil olmadı. bunlar ciddi v e ağır konular. fenerbahçeli olabilirsin her zaman saygı duyulur ama abartmanın anlamı yok. sonrasında caner de gitti "ben de fenerbahçeliyim" dedi. seni zaten zorla galatasaray'da tutan biri yok ki. taraftar aptal değil. 1980'de bile böyle model yoktu.
---
alıntı ---
http://www.hurriyet.com.tr/...18133580.asp?gid=362