teknik direktörlerin, futbolcuların hatta başkanların her söylediğine kafa sallamaktan başka bir şey yapmayan meslek grubundaki kişiler. belki de üzerlerindeki baskıdan dolayı cesaret içeren sorular soramıyorlar.
2
20 yaşındayım, antropoloji okuyorum. garipsediğim muhabirlerdir. sanırım fena paralar almıyor bu adamlar, yanlışsam düzeltin. yani 2000 altı aldıklarını düşünmüyorum. yani, hiç bilmiyorsan ingilizce şey bile olur, please speak about the match for us. abi, çok temel değil mi şu cümle ? söylediklerini de anladığın kadarıyla çevir gitsin. zaten bu akşamdan sorna da ingilizce eksikliğini fark etmiş olup çalışmazsan bu konuda hata.
ingilizce bilmeyen bir muhabir olamaz, olmamalı. çoğu insan ingilizce yetmez düşüncesiyle başka diller öğrenmeye çalışırken, adam ingilizce bilmeyip muhabir oluyor. yabancı dil en çok muhabirlikte önemli zaten.
bir tercüman olarak ziyadesiyle üzmüştür bu olay beni. ankarada okuyorum dolayısıyla trt'nin nasıl bir havası olduğunu az çok biliyorum. medya ve televizyon alanında birçok öğrencinin hayalindedir burada staj yapmak veya çalışmak.
keşke çalışanlarına da stajyer olarak girecek olanlara gösterdikleri kadar titizlik gösterseler, özellikle yabancı dil konusunda. futbol, basketbol veya voleybol farketmeksizin birçok yabancı oyuncu var ülkemizde yani muhabirlerin yeterli düzeyde yabancı dil bilmeleri gerekiyor.
basın toplantılarında soru sormayı bilen bir elin parmaklarını geçmez.
8
twitter ile birlikte iyice ayağa düşmüştür. yaz, sil, ilgi topla, takipçi kazan, geç.
bugün, yani 26 aralık 2018 tarihinde de süleyman rodop adlı bir arkadaşı gördük. şovunu yaptı, kaynaksız haberleri ortaya attı, bu sözlüğe taşındı, insanların siniri zıplatıldı. sonra ne mi oldu? ne olacak, kıvırdı. kıvırmak zorunda.
9
övmeden soru sormazsa ölecek hastalığına yakalanmış birçoğu. sadece futbol muhabirleriyle alakalı da değil bu konu, basketbol muhabirleri (medyası demek daha doğru olabilir) de böyle.
muhabir: efendim, siz türk futbolunun en ateşli, baştan çıkarıcı, seksi figürlerinden birisiniz. maçı yorumlar mısınız? kişi: evet, 3 puanı almak güzeldi...
şansın tokyay: sayın türkoğlu, göreve geldiğinizden beri türk basketbolu adına ultrasonik işler yapan bir başkansınız. görüşlerinizi alalım. hidayet türkoğlu: aaa, evet, ııı, aynen, eee, haklısın, ııı, bu konuda, aaa...
serkan korkmaz: türk futbolunun her şeyi, en ağır topu, duayeni, mükemmeli, bileni sayın toroğlu da stüdyomuza teşrif ettiler efem (ilker yağcıoğlu bu sırada söylenenleri onaylarcasına kafa sallıyor). evet sayın hazreti hocam, ne diyorsunuz? erman toroğlu: sevgili serkan...
lan olm bu ne amk. düz sorun işte ya, dümdüz. :(
10
fatih terim'e elbette "hoca bu takım neden oynamıyor?" veya "kötü oyunun sebebi nedir?" tarzı soru soramazlar. adamlar da evlerine ekmek götürmekle sorumlu arkadaşlar. lan kazayla birisi, "şampiyonluk şansınızı nasıl görüyorsunuz?" gibi bir soru sorsa, önce terim tarafından haşlanacak, sonra da işinden falan olacak. sanki galatasaray süper ligde yarışmıyormuş gibi soru sormaları hep bundan ibaret. adamları suçlamaya gerek yok.
bir de aynı bizim gibi gerçeği göremiyor bu arkadaşlar. yoksa her maç, rakip ceza sahasına girmeden 10 tane pozisyona giriyormuşuz lan biz! bizim gibi kıçlarıyla izliyorlar maçları tabi ondan soramıyorlar.
11
içlerinde fatih terim'e "hocam galatasaray selçuk'un oynadığı hiçbir lig maçını kazanamamış, 10 maç da tesadüf olabilir mi?" sorusunu sorabilecek bir tane bile omurgalı yoktur. tudor, riekerink falan kolay lokma tabi, onlara atış serbestti. bunlar gazetecilik ayağına para kazanırken ben evde oturuyorum ya en çok da bu koyuyor.
12
igor tudor a sorduklarinin yuzde birini sorsalar, once islerinden olur, sonra is arkadaslari tarafindan toplu lince ugrar, haklarinda davalar acilir, mekanlari basilirdi muhtemelen.
anlamlandiramadigim en buyuk sikinti, ali koc herseyi yaparken saha disi, kendisiyle alakali sorular bile sordururken azicik akilli olup takimla alakali sikintili bir soru sordursa kiyamet kopacak haberi yok.
edit: imla
13
takım muhabirliklerini yapacak kişilere tuttuğu takım verilmemeli. galatasaraylı kişi gitsin beşiktaş muhabirliğini yapsın. bazıları işine taraftarlığı da katıyor. muhabir değil bir holigan gibi davranıyor.
14
bu iş nasıl yapılmaz bilmek istiyorsanız yağız sabuncuoğlu ve bjk muhabiri olduğu dönem firat günayer'e bakabilirsiniz. ntv gs muhabiri olduğu dönem evren göz ise nasıl yapılırın iyi bir örneği.
eskiden de spor muhabirleri takım tutardı ancak bir ölçü vardı. şimdi dijital platformların varlığı ve herkesin kendini ön plana atmak amacıyla, kendi kulübüne kendini beğendirmek için, rakip takımlar hakkında mesnetsiz yazıp konuşması ve beğeni kazanmak için iddialı ve asılsız söylemlerde bulunmasıyla iyice terazisi kaymıştır. spor muhabirliği meslekten çok transfer duyumculuğuna evrilmiştir. muhabirlik birilerinin sana söylediğini halka okumak oldu. muhabir normalde olay yeri inceleme ekibi iken artık evinde kahvesini yudumlayıp, kendisini tutan kulüp yöneticilerinin veya profesyonellerinin fısıldadıklarını twit atmak suretiyle insanlara ulaştırma mesleği oldu. emek yok oldu, araştırma çok azaldı. kısacası sokaktan geçen herkesin yapabileceği bir bayağılığa dönüştü.
17
beşiktaş ve fenerbahçe muhabirleri takımlarını koruyup kollamakta, gerektiği yerde yalan dahi söylemekte iken galatasaray muhabirleri takımı zora sokacak her türlü haberi (yalan/doğru) büyük bir iştahla paylaşmaktadırlar.
18
galatasaray’ı takip eden spor muhabirlerinden bir ricam olacak. şu birkaç soruyu hocaya yöneltir misiniz? 1.her karşı rakip sizin 6 numaranıza baskı yaparak gol atıyor, bu konuda bir gelişme olmayacak mı artık? 2.galatasaray duran toptan gol atamadığı halde duran toptan gol yiyebiliyor rahatlıkla. duran top çalışmıyor mu bu takım? 3.diagne her girdiği maçta fark yaratırken, üstelik fizik ve oyun anlamında katkı sağlarken neden ilk 11 düşünülmüyor? hatta neden en son tercih olarak oyuna alınıyor? 4.bu takım 46.dakika değişikliklerinden ne zaman vazgeçer? işlerini düzgün yaptıklarında ortamdaki pisliklerin temizleneceğini düşündüğüm emekçi insanlar.
yine harikalar yaratmışlar basın toplantısında. bunun gibi çok örnek var. bizim sormak isteyip soramadığımız soruları soranları ayrı tutarak bir çoğunu basın toplantılarındaki sorular konusunda aşırı başarısız buluyorum.
20
türkiye'de ölü bir meslek spor muhabirliği. ırmak kazuk iyi bir muhabirdi en son, şimdi berk göl'ü beğeniyorum, belki biraz da yağız sabuncuoğlu iyi. gerisi sırf isimleri gazete haberlerinde yazdığı ya da ekranda göründükleri için muhabir sıfatını kendilerine layık görüyor. yoksa holiganlar. sercan hamzaoğlu, ali naci küçük, nevzat dindar, yakup çınar... hepsi aynı. yaptıkları haberler ciddiyetsiz, sırf muhabirliğini yaptıkları kulübün çıkarını savunurlar, bir kısmı kulübün de değil yönetimin elemanıdır falan. halbuki eskiden takım muhabirleri arasında başka takımı destekleyen çoktu. en meşhuru halil özer'dir. sözlükte sevmeyeni çok ama arşiv karıştıran bilir, çok önemli ve iyi bir galatasaray muhabiridir.
tabii sercan'ın, ali'nin, nevzat'ın iyi gazeteci olmadıklarını herkes biliyor. bir de iyi muhabir sanılıp hiçbir numarası olmayanlar var. bunların da başını evren göz çekiyor. ben bu adamın bir tane atlatma haberini hatırlamıyorum. hep yuvarlak yuvarlak konuşur, ya tutarsa gazeteciliği yapardı. şimdi yorumculuk ediyor, yorumculuğu daha beter.
bu yeni nesil muhabirler o kadar uzaklar ki muhabirlikten ne duysalar twitter'dan paylaşıyorlar. takipçi kasıyor, taraftarın eğilimi neyse onu harlayıp takdir görmeye çalışıyorlar. maalesef futbol seyircisi de ekseriyetle buna çanak tutuyor. ama çok şaşırmıyorum çünkü taraftarlık, ahmaklıktır. biz pek de ahmak olmayan insanlar için de ahmaklık ihtiyacımızı giderir. hepimizin arada bir ahmak olmaya ihtiyacı var.
21
twitter'dan anlık duyum ya da haber vermek yerine gazetelerinde çalışmaya geri dönecek kişiler.
22
son 15 yılda ortaya çıkan "duyumcular" yüzünden işleri iyice transfer yazmak olan muhabirler. eskiden sosyal medya'da anonim şekilde takılan kişiler "bir yönetici dayımın kankası olur, lincoln bitmiş." tarzı konuşur fanatik'in, fotomaç'ın bilemediğini bilirdi. bu tarz esrarengiz hesaplar ara ara ortaya çıkardı. gazeteci ve muhabirler de alakasız alakasız şeyler yazarlardı. dönemin yöneticileri muhabirlerle yüz göz olmazdı. onlara öyle her bilgiyi vermezlerdi. eşine dostuna söyledi diye de taraftar forumlarda fırça kayardı.
gelinen noktada oyuncunun baktığı daire, çocuğunun okulu falan yazılıyor. bir muhabirin bunları bilmesi kadar saçma bir şey yok. hadi bildi diyelim yazması kadar saçma bir şey yok. yöneticiler o kadar kucağa düşmüş ki, "bak sana bu oyuncunun durumunu söyledim ama imza atmadan yazmak yok" bile diyemiyorlar. 10 sene önce en fazla "x takım ispanyol bir oyuncuyla temas halinde ;)" yazabiliyordu muhabirler. şimdi ad-soyadı tc kimlik ne varsa dökülüyor ortaya. çok can sıkıcı bir hal aldı.
tamam menajer tarafı da haber uçuruyor ama her menajer de haber uçurmaz be kardeşim. ki zaten tek bir sızıntıda masadan kalkarım diyemiyorsan zaten büyük takım yöneticiliği yapma.
23
normalde gazeteciye kaynak sorulmaz ama bu sene meslek itibarları adına doue ve hermoso transferlerinin kesin olarakbittiğini içeriden kimin haber verdiğini açıklamaları gereken kişiler. bakın bu isimler “bitiyor” değil “bitti” diye verildi. iyi niyetli değil. öğrensin taraftar.