• 451
    şu sezon başından beri yapilan hakem hatalarini ve son 4 haftada açık açık yapmaya başladıklarını gördükçe içim daraliyor arkadaşlar. kafayi yememek elde değil sürekli gerginim. şampiyonluklar kaybettik, berbat sezonlar geçirdik ama 4 senedir sistematik olarak bize yapilanlar bir türlü bitmedi. dayanamiyorum artik. öfkemin boyutu o alçak kadını bulup gebertecek kadar yüksek. ama sıkmasın canını ülkede bile degilim sadece öfkemin ne denli yüksek olduğunu belirtmek istedim. ama tek sorun kendisi de değil. nihat özdemir'den çektik servet yardimci'dan çektik, o dönemin pfdk kurulundan çektik, hakemlerden sürekli çekiyoruz ama bitmiyor amk bitmiyor. bakın, sene başından beri hakem hatalarını tek tek hesap etsek sadece deplasmandaki ads maçında puan kaybimiz oluyor. yendiğimiz maçların da çoğunda hakem hatası var ki hakeme ragmen kazandik. ama son 4 hafta hatalari kabul ettikleri halde sadece bir gün sonra yine devam yaptılar. korkuyorum çünkü bizi 3 maçta daha doğrasalar işimiz bitiyor. bu çok mu uzak bir olasilik? arkadaşlar rakipler armut toplamiyor ki biz her maç kusursuz oynayalim. oynamak zorunda da degiliz.

    ben bu sene fb denen illet kulübün bir kere bile var sistemine gidilmediği için şikayet ettiklerini gördünüz duydunuz mu? adamlar rüzgarla düşse var incelemesi aliyorlar. kendilerine her şey reva ve gram utanmaları yok.

    ilk defa spor medyasında açık açık galatasaray'in dograndigi konusunda ağırlıklı bir görüş var. yani ilk defa farkındalık oluşuyor çünkü b.kunu çıkardılar. sizce bu b.kunu çıkarmayı sadece arada maç fazlası ile 9 puan varken duracaklar mi? kim durduracak? tff ısrarla görevden al(a)mıyor lale denen tetikçiyi. lale de bize karşı hata yapanlara ısrarla görev de veriyor. en fazla 1 hafta kesik yiyiyorlar.

    bunları düşünmekten yoruldum. sizdeki umut durumu ne bilmiyorum ama benim şampiyonluğa dair umudum yok. evet bir galatasaray taraftarı olarak 8'de kapanir 18'de kapanir sözleri gerçeğe dönüştürmüş kültürün içinde olsam da bu sefer içimde çok büyük karamsarlik var. çünkü yetki ve güç sahipleri kötülüğe dur demedikleri gibi destekliyorlar. gözümüzün önünde şike yapılıyor ama ne yargi ne de bir adalet mekanizmasi işliyor. sonumuz hayrolsun. şu sezonu şampiyon tamamlarsak üzerimden büyük bir yük kalkmış olacak.
  • 452
    içimde hissettiğim bitmek bilmeyen yalnızlık duygusu var, bu duygu herkes gençken oluyor mu merak ediyorum; aile evindeyken böyle bir hissiyat yok her yerde arkadaş var evin içinde ses var ancak ne zaman üniversite evime gelsem ağır depresyon çöküyor yaşama isteğim kalmıyor. üniversiteler kapalı, henüz ilk seneden de çok samimi arkadaşlar edinemedim; lisedeyken kızlardan ilgi görüyordum bu sebeple üniversite çok güzel geçecek zannediyordum şu an ilgi falan da yok. ne olacak benim bu halim sözlükteki herkes benim 2 katım yaşımda bu yollardan geçmişsinizdir diye düşünüyorum tavsiyelerinize açım. inanın şu an ne galatasaray ne futbol şeyimde değil tek derdim bu hissiyattan kurtulmak.
  • 453
    aslında bunu galatasaray sözlük endişelenme duvarında yazmak istedim ancak kapalı orası.

    valla bilemiyorum sözlük; yıllardır beklediğim an geldi, çok yükseldik, olumsuz bir netice olursa yıkım olur gibi.

    hani sosyal çevrem ve yaşadğım şehir gereği çok çok sayıda iktidar destekçisi ile bir aradayım. oyunu değiştiren yok gibi; nasıl olacak bu iş?

    inşallah benim gördüklerim kemik kitlesidir.
  • 455
    zaman çok hızlı geçiyor sözlük ya. bugün sol frame sayesinde tekrar farkına varınca durumun biraz dertlendirdi açıkçası. iyisiyle kötüsüyle geçiyor, genelde de iyisini hatırlıyor insan ama zaman yine akıyor, yaşam bir şekilde geçiyor. otsukarci pilot olalı 5 sene olmuş. yuh. olacak olacak sözü hayatımıza gireli tam 8 sene dolmuş. daha dün yaşamadık mı biz bunları? hep kendimi sahada galatasaray formasıyla hayal ederim, geçen gün de öyle bir hayal kurunca "lan futbolu bırakacak yaşa da geliyoz" he diye düşünürken buldum kendimi. yaşam gidiyor da sanki bir çivi çakamamışız hissi daha da karşılıyor beni. öyle bir dertlendim işte.
  • 456
    yaşım 27. tüm gençliğim böyle geçti. bir 5 sene daha böyle geçecek ve geçtikten sonra ben artık genç olmayacağım. mevcut ekonomik durum ve demografik yapıda bir hayat kurmaya cesaretim yok. geleceğe dair bir planım, hayalim, umudum yok. gidecek başka bir yerim yok. sadece normal bir gündemi olan bir ülkede yaşamak istiyordum, belli ki bunun gerçekleşme ihtimali de yok. sonuna kadar kutuplaştırılmış bir ülkede %52’ye kaybeden %48’den biriyim. kendimi buraya ait hissetmek istiyorum ama hissedemiyorum. başka bir yere ait olamayacağımı da biliyorum.

    öylesine bir hayat, tavşan boku gibi kimseye karışmadan yaşayıp bir gün ölüp gideceğim. bunun ne kadarından ben sorumluyum, ne kadarı bana yaşattırılıyor bilmiyorum. umarım benim sorumluluğum daha fazladır.

    sözlükte siyasi meselelere girme taraftarı değilim ama anonim olduğum tek sosyal platform burası, içimi dökmek istedim. gerçi sadece normal bir gündemi olan ülkede yaşamak istemek siyasi bir talep midir bilmiyorum. kafa şişirdiysem özür dilerim.
  • 463
    az önce bir popüler bilim videosu izledim. ışık hızını geçebilirsek geçmişe veya geleceğe gitme ihtimalimiz varmış. ben ölmeden bulun lan şunu. geçmişe gidip yaptığım küçük hataların doğurduğu dağ gibi hayal kırıklıklarını telafi edeyim.
    hem ülke adına da birşeyler yapabiliriz belki. rahmetli ecevit'i istifasından vazgecirebiliriz mesela. ya da daha da geçmişe gidip ata' mıza alkolü sigarayı biraktirip 10-15 yıl fazla yaşamasını sağlayabiliriz.
    metin oktay'in alpaslan dikmen'in kazalarını önleyebiliriz belki.
  • 464
    sözlük sizce kız arkadaşı, sevgilisi olmayan insanlar eksik, kusurlu ve anormal insanlar mıdır ? ne düşünüyorsunuz bu konuda merak ettim. yaşım 35'e dayanıyor yaşıtlarımın çoğu evlendi ama bir türlü içimde böyle bir istek yok. kendimi mutlu hissediyorum ama sanki bir yerde de eksiklik var. sürekli sorumluluktan kaçıyorum. birisine devamlı ilgi göstermek aşırı zor geliyor. üstüne bir de çocuk falan olursa iyice mahvolurum gibi. yani muhtemelen hayatım boyunca hiç evlenemeyecekmişim gibi.
  • 465
    dün gece -çok afedersiniz- midem biraz kötü bir halde uykuya dalmıştım. yediğim dönerden olsa gerek, zaten doğru dürüst uyutmadı. bir sıcak hissediyorum bir soğuk. gıda zehirlenmesi olduğunu tahmin ettiğim durumdayım. o haldeyken uyku uyuyabildiğim nadir anlardan birinde rüyamda icardi'nin kap açıklamasının geldiğini gördüm. o kadar gerçekçiydi ki yarı bilinçli yarı bilinçsiz halimle bir an önce sabah olmasını ve twitter'ı kontrol etmeyi istedim. zaten 3-5 gündür galatasaray twitter hesabının bildirimleri de açık durumda. her bildirim geldiğinde anlık bir heyecan oluyor. neyse sabah oldu ve bildirim için telefona sarıldım, tabi ki bir şey yok... hanım da bir süredir il dışında. aradım, anlatıyorum midem çok kötü, şöyle uyutmadı, böyle döndüm durdum... ama aklımda hala o çok gerçekçi icardi-kap açıklaması rüyası... yani olacak iş değil. bir insan rüyasında kamuyu aydınlatma platformu görmemeli...
  • 467
    çocukluk ve gençlik yıllarımda, kendi hayatımı kurana kadar, yaklaşık 20 sene boyunca hep bir önceki günün bayat ekmeğini tükettim ben. beş kişilik bir aileydik biz ve ilk ekmeği kim almışsa fazla almış ve bu domino etkisiyle 20 sene sürmüş. taze ekmek hep ekmekliğe gider biz bayatı yerdik. ulan baba istanbul'un herhangi bir yerinde büyük bir tarla almadın zamanında anladık. bari bayat ekmek yediğimizi farkedip bir gün ekmek almasaydın da taze ekmekli yeni düzene geçseydik. bunu nasıl çözemedin sen ya.artık hevesim kaçtı, ekmeksiz yiyorum.
  • 468
    --- alıntı ---
    çocukluk ve gençlik yıllarımda, kendi hayatımı kurana kadar, yaklaşık 20 sene boyunca hep bir önceki günün bayat ekmeğini tükettim ben. beş kişilik bir aileydik biz ve ilk ekmeği kim almışsa fazla almış ve bu domino etkisiyle 20 sene sürmüş. taze ekmek hep ekmekliğe gider biz bayatı yerdik. ulan baba istanbul'un herhangi bir yerinde büyük bir tarla almadın zamanında anladık. bari bayat ekmek yediğimizi farkedip bir gün ekmek almasaydın da taze ekmekli yeni düzene geçseydik. bunu nasıl çözemedin sen ya.artık hevesim kaçtı, ekmeksiz yiyorum.

    --- alıntı ---

    geçen günlerde yukarıdaki girdiyi karalayıp, çocukluk dönemi travmalarımdan birinden bahsetmişim. çok ciddi bir dert olmadığını düşünen yazarlar olabilir. ancak bende derin izler bırakmış ki yıllar sonra bile unutamamışım. yalnız bu travmanın nedeni bu ekmek mevzu ile ilgili yaşadığım bir olay olabilir.

    doğduğumdan beri bayat ekmek yemenin bende yarattığı histeri ile evde babamın çelik kasada sakladığı taze ekmeği çalıp evin merdiven altına indiğimde 12-13 yaşımdaydım. ortadan ikiye böldüğüm ekmeğin sıcaklığı ile anlık duygusal bir doyuma ulaşmıştım. ancak nirvanaya ulaşmak için ekmeği yemem lazımdı. tam büyükçe bir lokmayı ağzıma atmak üzereyken mahallelinin ellerinde sopa ve levyelerle etrafımda toplandığını gördüm. acı acı çalan siren seslerinden sonra 40 kişilik bir çevik kuvvetin ona dört dizilimle ve postallarından çıkan rap rap sesleriyle bana yaklaştığını ve durduğunu gördüm. amirlerinden bana doğru tok bir ses yükseldi.

    " elindeki ekmeği yavaşça yere bırak ve ellerini başının üstüne götür."

    mahallelilerin bende oluşturduğu linç korkusu ve emniyet güçlerinin baskısı o lokmayı ağzıma götürmemi engelliyordu. ancak bu esaretten kurtuluş için yıllarca üzerinde çalıştığım plan ve projemin zayi olmasına müsade edemezdim, yaşamak cesurların hakkıydı.

    hızlı bir hareketle sıcak ekmekten bir lokma ısırdım. linç, biber gazı, tazyikli su havalarda uçuşuyordu, ortalık savaş yeriydi. sonra nezarete babam geldi. " sen bizi rezil ettin, seni doğuracağıma taş doğursaydım" dedi bana. o doğurmamıştı halbuki beni ama o anda bunu belirtsem ağzıma sıçardı, sustum.

    bir süre yattım, sonra çıktım. avukatın dediğine göre iyi halden çıkmışım. arasına sucuk da koyabilirdin yapmamışsın, ayrıca ekmek hafif yaralı ve durumu şu an iyi dedi. senden şikayetçi olmadı diye de ekledi. o yaşıma kadar hiç sucuk yemediğim için avukat hanım farkında olmadan ikinci operasyonumu bilinç altıma kazıdığının farkında bile değildi...

    neyse dostlar gelelim sözün özüne. ekmek 8 lira olmuş. 8 kişilik bir ailenin her bir bireyi her öğün bir ekmek yese günde günde 24, ayda 720 ekmek yapar. yani az kalabalık bir aile sadece ekmek yese aylık 6000 liraya yakın para vermek zorunda. biraz lükse kaçıp 2 ekmek yerlerse asgari ücret üstü bir rakam karşımıza çıkıyor. "eve ekmek getiren" lafı sanırım buradan geliyor. insan üzülüyor biliyor musunuz?
  • 469
    7 yıl önce ilk kedimizi kaybettik. uykusunda melek oldu fakat kendimi hazırlamıştım. gidecekti ve gitti. şimdi ise 3 hafta önce aldığımız acı haber ile diğer kedimizi uğurlamaya hazırlanıyoruz. abisine kardeşlik yapmıştı son günlerinde ve çok mutlulardı. tümörler tüm vücudunu sarmış durumda ve yapılacak tek işlem onu uyutmak.

    öğrendiğimize göre önce uykuya geçiyormuş sonra da iğne vuruyorlarmış ondan içim rahatladı biraz. bu kararı aldık çünkü acı çekiyor minnak kedim..yemek yemiyor, eski alışkanlıklarını bırakmış durumda..oyun oynamayı çoktan bıraktı ve favori eğlencesi dışarıyı izlemekti onu da bıraktı çok nadiren bakıyor ya da biz koyuyoruz cama baksın diye.

    neyse çok uzattım biliyorum..ona veda etmek çok zor geliyor ama yapacak birşey yok. abisinin yanına gidecek orada koşturacaklar beraber güzel güzel kendimi böyle avutuyorum. annem için de çok zor onu sokaktan almıştı ve kuyruğu kesilmiş şekilde bulmuştuk..13 sene (veterinere göre) kendisi ise bizimle neredeyse güzel şekilde 11 sene yaşadı.

    ona daha fazla acı vermek yerine melek olmasını sağlamak en iyisi..ben ise her saat, her dakika ona veda ediyorum. şu an yanımızda fakat biliyorum ki yakında olmayacak..onu en güzel şekilde yaşatıp son günlerinde daha fazla acı çekmemesini sağlamak en iyisi..kusuruma bakmayın ama çok doluyum.. içim parçalanıyor...vedalar çok zormuş hakikaten...
  • 475
    akademik kadro bulma olayları ne zormuş be sözlük, senelerce çabala kimseyi kırma, üstlerin için, bölüm işleri için varını yoğunu ortaya koy ama onlar seni kadrosuz kaldıktan sonra arayıp sormasınlar bile. aksine bilerek işi yanlış yapıp, işten kaçanlara değer versinler.

    ama genel olarak hayat böyle, bu tarz insanlar her yerde. o yüzden bence en önemli dualardan biri allah iyi insanlarla, değerini bilen insanlarla karşılaştırsın.

    evet 4 senedir kadro bulamıyorum, puanlarım girebileceğim yerlerin neredeyse üç katı ama kısmetimiz daha dönmedi diyelim. sabırla bekliyorum, bir gün o sabrın mükafatını alacağımı düşünüyorum. öğrencilerime, vatanıma ve milletime akademisyen olarak faydalı olacağım günleri özlemle bekliyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın