• 169
    çok enteresan “fenomenlere” ve taraftara sahip olduğumuz platformlar bütünü.

    bakıyorsun bir tane kaynağı ve doğruluğu belirsiz bir iddia çıkıyor ortaya. kimse bu olay olmamıştır, hani kaynak vs. demiyor.
    en eli yüzü düzgününden en betçisine tüm fenomenler “içerde olan şey nasıl sızar!!” diye serzenişte bulunuyor.
    beyler içinizde bir tane nemalanmayan yok mu ki çıkıp topçunuzu savunamıyorsunuz?

    taraftar desen ayrı zaten. her hıyarım var diye tuzla koşuyor. böyle bi drama olsa da yerimizi alsak diye bekliyor. 100 yorumdan ancak biri “olay doğru mu ya?” sorusu içeriyor. geri kalanı eleştiri veya küfür.
  • 162
    çok ciddi kontrolün ve denetimin yapılması gereken mecra. kısa süreli de olsa anonimliğine güvenen yada belirli bir plan doğrultusunda hareket eden hesaplar çok tehlikeli işler yapıyor. burada takımdan ziyade genel bir problem söz konusu. nefreti körükleyen, tık alma yada avantaj yaratma uğruna ağır suçlar işleniyor. son vaka da icardi'ye yapılan montaj.

    kötü niyetin yada belirli bir planın başlattığı aksiyona önce taraftar, sonrasında yöneticiler, ajanslar dahil oluyor. çok ciddi yaptırımlar verilmeli ve bu yaptırımlar çok kısa sürede gerçekleşmeli.
  • 58
    bazı sosyal medya 'fenomen'leri görüyorum ellerinde kamera dışarı çıkıp yaşlıları uyarıyorlar güya, başlıklar yıkıldım :(, çok üzücü :( filan oluyor genelde.o insanların dışarıda bulunması tabiki yanlış ama aynı' fenomen' elinde kamera olmasa çıkıp bu davranışı gösterir miydi? hiç sanmıyorum. bu işlerden bile prim kasma peşinde olan insanları barındıran yeni nesil medya.
    edit:bahsettiğim durumların bi örneği (bkz: #2888114)
  • 148
    https://twitter.com/...940041085907342?s=20

    bu entry farklı yerlere de yazılabilirdi de, hadi burası olsun.

    şunu belirteyim ki iğrenç bir ülkede ve çok sayıda iğrenç insanla bir arada yaşıyoruz. twitter'ı şu tarz şeyleri* görmemek için silmiştim, sözlükte sağda solda paylaşım yapıldıkça girip neymiş diye bakıyorum yalnızca ve her seferinde fazla ayrıntılı baktığıma pişman oluyorum.

    aşağıdaki yorumlara bakar mısınız şuradaki. kafayı yemelik gerçekten. 13 yaş altı basketbol takımında yaşandığı iddia edilen olaylar için okan buruk'un oğlu ali yiğit'e kadar konuyu götüren şerefsiz namussuzlar var. gerçekten burada fazla vakit geçirmeyin, ne sinirinize ne mental sağlığınıza iyi değil. en azından bana öyle.

    gerçek hayatta şu kelimelerin, şu ithamların hiç birisinde bulunamayacak, korkak insanlar burada canavara dönüşüyor. sonra dönüp normal bir şekilde sünepe hayatlarına devam ediyorlar. gözlerinin önünde bir olay cereyan etse seslerini çıkaramazlar. bir de allah bilir 13 yaş altı basketbol şubesi denilen yerde kaç tane antrenör kaç tane çocuk vardır. gitmişler birilerini mentionlamışlar hadi buna da yorum yap diye ali samiyen haber'i vesaire. sesiniz çıkmıyor falan diye birilerinin üzerlerine gidiyor fb'li hesaplar. lan sorumlusu onlar mı? böyle bir iddianın olduğu yerde tabii ki gerekli araştırma yapılır, doğruluğu sorgulanır ve aksiyon alınır. bir bahane buldular ya, şu ithamlara bakın. bunlar firavun.
  • 167
    2023-2024 sezonu sonunda galatasaray 4 büyük sosyal medya platformundaki (x, facebook, ınstagram, tiktok) takipçi sayısında dünya futbol kulüpleri içerisinde 19. sırada bulunmakta. dikkat çeken değer ise galatasaray tiktok hesabının takipçi sayısının diğer bütün takımlara kıyasla çok daha az olması.

    tiktok ve x kullanmayan biri olarak buradaki aktiflik, paylaşım durumu nedir maalesef bir yorum yapamayacağım. fakat bildiğim kadarıyla tiktok ülkemizde çok popüler bir uygulama. belki bu alanda daha fazla etkileşim almak için bir şeyler yapılabilir.

    kaynak:
    https://www.reddit.com/r/soccer/s/vgH0JshwPW
  • 1
    galatasaray sözlüğü de kapsayan, iletişim çağının belki de en önemli mecrasıdır.
    neresi sosyal, neresi medya, ne avantajları var, ne dezavantajları var, merak edilebilir.

    öncelikle, bu alanda uzman olmadığım için, bu bir ahkam kesme değil gözlem yazısıdır.
    ve konuyu olabildiğince daraltarak, ilgi alanımız içinde olması sağlanacaktır.

    bizim kuşak, mahalledeki büyük taşlardan ya da tuğlalardan, adım hesabıyla kaleler kuran ve kurduğu kalenin olmayan üst direğini bile görebilen bir kuşaktı.
    7 kat kameslerden, 9 kat kameslere geçiş süreci bir çağı kapatıp diğer çağı açsa da, gerçek futbol toplarına ilk temaslarımız ile aydınlanma çağı başlamıştı.

    gerçi bizden önceki nesil daha fenaymış, babamların mahallelerinde oynadıkları top yuvarlak bile değilmiş mesela...

    sokakta herkes kahramanı olan oyuncunun adını kendine takardı.
    ben gol atınca "arif" derdim, "arif erdem köşeye yazdı..."

    bir arkadaşım "hagi" derdi. bir başkası "sergen" diye haykırırdı, bir diğeri "büyük hakan".
    aralarında futboldan anlamayan tipler de olurdu, onlar genelde fenerbahçeli futbolcuların isimlerini sayarlardı zaten...

    futbolcular ile ilgili bildiğimiz bilgiler, mahalle bakkalından aldığımız "sporcu kartları"ndaki bilgilerden ibaretti.
    kolleksiyon yapardık o kartlardan.
    beşiktaşlı metin'i oradan hatırlarım mesela.

    futbol ile ilgili oynadığımız sanal oyunlar, atarideki 999999999 in 1 vb. kasetlerden çıkan soccer oyunları ile, 5 in 1 gibi özel sega kasetlerde bulunan tsubasa oyunları olurdu.
    ne pes, ne winning eleven, ne fifa bilinirdi...

    okuldaki arkadaşlarla yaptığımız futbol muhabbetlerinde, ne teknik direktörün geçmişi konuşulurdu, ne de herhangi bir futbolcunun şımarıklığı.

    ne zaman ki internet bağlantılı bilgisayarlar evlerimize girmeye başladı, biz de başladık arama sayfalarına bir şey yazmaya;
    galatasaray...

    çok sihirli, fevkalade ilginç bir sözcüktü internet. takımın ile ilgili bulduğun sayfalar da daha şaşırtıcıydı bir yandan.
    forum siteleri gelirdi önüne, ilk haliyle webaslan forumu örneğin.
    üye olunur, yazılar yazılır, rütbeler verilir, zaman geçirilirdi.

    benim için sosyal medya, işte bu noktada başladı. adının sosyal medya olduğunu da, 10 yıl kadar sonra öğrenecektim bu sitelerin kapsamlarının.
    ve benim gibi, bu mecraları keşfeden herkes bir anda futbolcuların ayak numaralarına kadar tonlarca gereksiz bilgiyi öğrenmeye başladı.

    ağırlık = m x g formülünü ezberlemem gerekliydi, hatta g 10 alınırdı düz olsun diye. ben o formül yerine, genç sabri'nin asker kaçağı gibi olan fotoğraflarına bakıp memleketini araştırırdım. çok lazımdı çünkü.

    sporcu kartlarının yerini, yavaş yavaş bu forumlar almaktaydı.

    sosyal medya, temelde insanların sanal dünyada bir araya gelerek iletişim sağladığı ve etkileştiği bir platformlar bütünü bana göre.
    kişisel tanımım budur. ve geçmişteki mahalle forumları, köy kahvelerindeki insanların toplanışına benzetirim.

    ekşi sözlük dünyadaki ilk örneklerindendir, yine bir konsept sözlüğü olan galatasaray sözlük de bu mecraya dahildir.
    en bilinen noktaya, facebook'un yayılması ile ulaşılmıştır.
    hatta "face" hesabı açan bizler, içinde galatasaray geçen her sayfayı beğenirdik. "ayşe özgün ve galatasaray" diye sayfa olsa, şerefsizim on binlerce taraftar o samimiyetsiz "like" butonuna tıklardı.
    hevesti, dünya'da en çok kullanıcıya sahip olan ülkemiz, her tüketim toplumu gibi, yeni maceralar aramaya başlamıştı.

    dannnn,twitter çıktı.
    "ünlüler, sporcular, siyasiler de kullanıyormuş" dediler. kapısında kuyruk olduk, takiplere başladık.
    artık sabri'nin ayak numarasını ve memleketini değil, bayram tebriklerini de okuyabiliyordum.
    işin garibi, artık genç de değil, kaptandı. zaman hızlı gidiyordu, biz de mal gibi yetişmeye çalışıyorduk hayata...

    instagram'lar, vine'lar, youtube'lar,vimeo'lar birbirini takip etti.

    sanki facebook osmanlı devleti'ydi, bir anda fotoğraf albümleri milliyetçilik akımı ile ayaklanıp instagramı, video albümleri dolduruşa gelip vine'ı, durum paylaşmayı seven dış güçler twitter'ı falan kurmaya kalktılar bağımsız olarak.

    sosyal medya, kimsenin hayal edemeyeceği kadar güç kazandı.
    spor kulüplerinin stratejilerini, siyasi partilerin tutumlarını değiştirebilecek kadar güçlüydü kullanıcıları ile.
    padişahın efendin, kafasına göre site yasaklayamıyordu örneğin. çünkü hukukun içine de sosyal medya kuralları girmişti artık.

    koskoca kulüp başkanı, "elinde tivit" diye tanımlıyordu bu mecrayı. halbuki aynı kanaldan, kulüp duyuruları da yapılmaktaydı.

    gecenin bir vakti sosyal medya konusu nerden esti peki?
    fenerbahçe sk'nın galatasaray sk hesabını takibe alıp, aradan yarım saat geçtikten sonra takipten çıkarması haber sitelerince haber yapılmıştı.
    ben de haberi görünce bozuldum, bunun neresi haber diye.

    çünkü elindeki en büyük sosyal medya ağı antu.com gibi bir ergen sitesi olan bu çubuklular, zaten 110 yıla yakındır camiamızı takip etmiyorlar mıydı?
    bunun neresiydi haber?

    şaşırdım, paylaşayım dedim...
  • 138
    topu tüfeği hazırlayıp, twitter başta tüm platformlarda gereken cevaplar için bir araya gelmemiz gereken mecra.
    (bkz: 19 ağustos 2023 galatasaray trabzonspor maçı) normal değildi, ilk sekans başladı.

    #seyrantepedekaragece diye başlık açıp 2 faulü koyup algı kasıyor, bot basılmış fener hesapları. herkes elden geldikçe ufak olanları bloklasın, büyük hesaplara cevabını versin...
  • 52
    nereye yazacağımı bilmediğimden buraya yazıyorum. son zamanlarda bazı kişiler var tek amaçları etkileşim almak. “reklamın iyisi kötüsü olmaz, yeter ki fazla etkileşim alıp piyasada kalayım.” kafasında ki insanları el birliği ile meşhur ediyoruz resmen. bu kişiler bu tıklar sayesinde mahkemede verecekleri 3 kuruşu fazlasıyla kazanıyorlar sonradan. bunlardan hukuki yoldan sessiz sedasız hesap sorulur ve emin olun bunların hiç konuşulmaması kendilerine en büyük ceza olacaktır zaten. şimdi tek tek isim vermeye gerek yok,bu kişiler belli.kısaca;
    (bkz: stop making stupid people famous)
  • 166
    19 mayıs 2024 akşamından bu yana hiçbir futbolcumuzun aktif olmadığı mecradır.
    sebep olarak, sessizce arkada sadece kenetlenme, hatalardan ders çıkartma, final maçına hazırlık ve şampiyonluk düşüncesi olduğuna inanıyorum, daha doğrusu kalpten bunu biliyorum.

    inşallah 19 mayıs 2024'te beceremediğimizi, 26 mayıs akşamı* gerçekleştirecek ve yeri göğü sarı kırmızıya boyayacağız.

    konsantrasyon.
  • 103
    türkiye'de haterlar ve fanboyların ikiye bölünüp, izansızca ötekini linçlediği; herkesin superman veya wonder woman olması gereken çukur.

    eğer sosyal medya 96-2000'de şimdiki hâliyle olsaydı galatasaray 4 sene üst üste şampiyon olamazdı, uefa ve süper kupa gelmezdi. çünkü fatih terim 6 ay dayanamazdı, zorlanıyordu çünkü ilk başlarda, sosyal medya baskısından istifa eder veya kovulurdu. hagi, popescu falan bile linç yerdi sürekli.

    profesyonel sporcu olsam reklamım dönsün diye profesyonel bir sosyal medya personeli tutarım görseller, videolar, bayram mesajı falan hazırlasın. pr yapılsın. onun dışında kendim hiç girmem, uğramam. en sağlam psikolojideki adamı bile bıktırırlar.
  • 78
    çok güçlü bir silah olduğu kadar çok da tehlikeli bir mecraa. suçu olmayan birini bile tacizci, tecavüzcü, istismarcı, hırsız vb ithamlarla tüm ülkeye hatta tüm dünyaya ifşalayabilecek bir ortam. burada birşey yazabilmek için herhangi eğitim, aile terbiyesi veya hayat tecrübesi olmasına gerek yok. bir deli kuyuya bir taş atar bin akıllı çıkaramaz. ağzı olan değil bir parmağı olan bile konuşuyor (yazıyor). haberlere ve yardıma olanlara daha kolay ulaşabileceğimizi sağladığı gibi bunlar üzerinden yalan yanlış durumlara, acitasyonlara maruz kaldığımız çeşit çeşit uygulamaları olan bir ortam.

    şimdi biz bu ortamlarda yönetimlerimizi, teknik heyetimizi, futbolcularımızı defalarca eleştirdik, hızını alamayıp eşlerine, kızlarına, babalarına ulaştık; ağza alınmayacak sözler sarfettik, bıktırdık, bezdirdik... sabırsız davrandık. koskoca bir kulübün yapısı hakkında fikir sahibi olmadan, giden ne bıraktı, gelen neyle karşılaştı bilmeden, hem geleni, hem gideni eleştirdik. rahat bir nefes aldırmadık. yeri geldi sinirimize yenik düşüp hepimiz yazdık ağımıza geleni.

    haklı eleştiri yapanları, faydalı bilgilendirme yapanları ve haberleri doğru ulaştıranları tenzi ederek maalesef sosyal medyayı faydalı kullanmak yerine daha çok zararlı kullanıldı ve yeri geldi kötü emellere alet edildi.

    burak elmas yönetimi daha çok yeni ve nasıl bir yapıyla karşılaştılar bilemiyoruz. evet keşke kesin konuşmasalardı tarzı eleştiriler yapılabilir ki bence buna de gerek yok, ama gelen gideni aratıyor, sözlerinde durmadılar diye erkenden eleştirmenin de bir anlamı yok. bazı şeyler için sabretmek gerek. en azından fatih hocamın da çok şikayet edeceği bir durum yok gibi gözüküyor, olsa zaten söylerdi, söylemişliği de var. umarım görevde bulundukları süre içerisinde gerekirse psv'yi elemeyelim, gerekirse bir sene şampiyon olmayalım ama çok sağlım bir yapıya bürünelim. futboluyla, mali ve idari yapısıyla sapasağlam bir galatasaray'ı bizlere izletmesi temennisiyle kendilerine başarılar diliyorum.
  • 42
    burada olan takım fark etmeksizin tüm taraftar hesaplarının ve takipçilerinin yüzde altmışı(adetten rakam vereyim, şahsi fikrim daha yüksek) bok çukuru seviyesidir. yazılanların neredeyse tamamına yakına kolpadır, bok çukuru içeriktir.

    serdar kuzuloğlu'nun sevdiğim bir tespitini de bırakayım:

    --- alıntı ---

    e biz zihnimizin ve zamanımızın kalanıyla ne yapacağız?

    “teknoloji size zaman kazandıracak, artık daha çok boş vaktiniz olacak” dediler ama biz kalan zamanı yine teknolojinin getirdikleriyle dolduruyoruz. ‘like’ peşinde koşarak ya da profilimize dönüp dönüp bakarak zamanı harcıyoruz. yakın gelecekte yeni bir zümre ve sınıf doğacak. bu sınıf teknolojiyle haşır neşir olmayanlardan oluşacak.

    buna ‘organik insan’ diyebilir miyiz?

    elbette. seçkin sınıf ‘organik insan’lardan oluşacak. yakın zamana kadar pastoral yaşamın unsurlarından olan organik beslenme bugün şehirli seçkinlerin ayrıcalığı oldu. köylüler gdo’lu besin alıyor. köylülerin organik yaşamla bağlantıları kalmadı. aynısı teknolojide de gerçekleşecek. alt sınıf teknolojiyle haşır neşir olacak. üst sınıf bu konuda hiç zaman harcamadan belki de gün boyunca telefonuna bakmadan bir hayat yaşayacak.

    ne zaman olacak bu?

    bizim göreceğimiz bir zamanda olacağı kesin. geleceğin en ayrıcalıklı ortamları internetten kopuk olacak. orta sınıfın seçkinlerini teknolojiyle ne kadar haşır neşir oldukları belirleyecek. tatildeyken instagram fotoğraflarınız için kiralanan fotoğrafçılar türedi örneğin. bunlar daha çok orta sınıfın meselesi olacak.

    ya en üst sınıf? instagram hesabı olmayacak mı?

    çoğunun olmayacak. mahremiyetin ve örtülü yaşamın yeni bir formu gelecek. sosyal medyayla meşgul olmak bir fakir eğlencesine dönüşecek.

    --- alıntı ---

    tamamı için:

    https://www.posta.com.tr/...ne-donusecek-2086055
  • 176
    ciddi manada fenerbahçe beşiktaş kardeşliğinin yaşandığı yer. galatasaray sözlük dışında spor haberi için herhangi birine uğramıyorum bile.

    türkiye içindeki cahilliği gözler önüne seriyor ve bu bakımdan güzel. dışarıdan beyefendi, hanımefendi dediğimiz insanlar bile burada şuurunu yitirmişçesine hareket edince bakma gereği bile duymuyorum.
  • 34
    çok güçlü bir mecradır. yerine göre çok faydalı, yerine göre yıkıcı etkisi vardır. ancak bütün bunların ötesinde artık hayatımızın her noktasına girdiği için de silinmeyen bir bellek görevi de görüyor. zira burada yaptıklarımız, paylaştıklarımız maalesef(?) ömür boyu yakamızı bırakmayabiliyor. şöyle ki; dün konya'da saldırıya uğrayan kardeşimize bunu yapanların kimlikleri muhtemelen tamamen ifşa olacak, ki olmalıdır da. hiç bir şekilde yanlarına kalmamalıdır. bundan sonrasında bu lüzumsuzlar hiç ceza almasalar bile, sosyal medya hafızası onlara yeterince sorun olacaktır. en basiti yarın öbür gün bir iş görüşmesine gitseler ve karşılarındaki iş veren bunların isimlerini google'da arattığı zaman ilk karşısına çıkacak sonuçlar bu yedikleri bok olacak. sosyal medyada zaten linç edilecekler ve ediliyorlar haklı olarak. bunların yansımaları da oldukça uzun bir süre hayatlarını etkileyecek. ceza aldıkları takdirde zaten sicillerine işlenecek gasp, darp gibi suçları saymıyorum bile. sadece internet özelinde hayatları oldukça zorlaşacak. böylelerine de hiç üzülmüyorum açıkçası. herkes yaptıklarının karşılığını bulmalı. böyle adilikler kimsenin yanına kalmamalı ve her fırsatta da gözlerine sokulmalı.
  • 178
    fbjklilerin terörize ettiği ortam.

    iftira, hakaret, algı vs. gırla. vedat milör dünkü sözlerinden sonra öyle böyle linçlenmiyor. bu alanda da güçlü olduğumuzu sanmıyorum. düşmana düşman gibi davranmadığımızı düşünüyorum. fbjkliler her ne kadar eşimiz dostumuz da olsa sosyal medyada bizlere neler neler diyorlar. var benim de böyle arkadaşlarım ağız göz küfür ettiğim. onlarla onlar gibi olmadan mücadele edilmediğini zor yoldan öğrendim. herkese tavsiye ederim.
  • 23
    dezenformasyon eskiden daha kolaydı, şimdiki gibi bilgiye kolay ulaşılamıyordu. şimdi de bilgiye kolay ulaşılıyor ama dezenformasyoncular da durmayıp adapte olunca değişen pek bir şey olmadı. bilinçli olanlar daha kolay sıyrılıyor gerçi ama çoğu insan ilk okuduğu ile gaza geliyor, inanıyor. bu mecradan bir şey okurken en az iki defa tartmak lazım. bilinçli olun lütfen. bazen ben bile kanıyorum çok kaliteli dezenformasyon olunca.
  • 159
    sacha boey transferi ile yine ne kadar leş ötesi bir ortam olduğu gün yüzüne çıktı.

    boey ferdi kıyaslamaları,galatasaray battı ekonomik krizide ki en büyük takım gibi uzayıp gidiyor.

    yahu arkadaş 30 milyon denilen bir rakam var günün keyfini yaşamak yerine sosyal medya da bu işi yine kavgaya götüren hesaplar sayesinde bildiğin kör dövüşü var.

    yazık vallahi bu enerjiyi başka yerlere harcayın arkadaşlar yapmayın etmeyin bu genç yaşınızda.
App Store'dan indirin Google Play'den alın