• 52
    twitter'da takip etmeyi sevdiğim bi abimizdir. maçlar hakkında taktiksel yorumlarını önemle okurum. ancak bu sefer entry girme nedenim maç sırasında twitter akışı arasında beni hep güldürmesi olacak. şöyle ki maç sırasında özellikle derbilerde gol olduğunda birileri küfür ediyor birileri soktuk çıkardık şöyle böyle yaptık 'ahahahahah''lar arasında bir tweet '' bence ... takımı bu kadar geriye yaslanıp kanatlardan ortalara izin vermemeli''' minvalinde yorumlar yapıyor.* bu tweet (bkz: 25 şubat 2019 beşiktaş fenerbahçe maçı) sırasında atılmıştır. analiz ededursun.
  • 56
    normal şartlarda köşe yazılarının sözlüğe taşınmamasını tercih ederim. link verip merak edeni yönlendirmek daha doğrudur. ancak kırık omzumdan ötürü yazmak istediğim fakat yazamadığım, sözlükte de adeta tabu olarak görülen bir kaç konuyu çoooook güzel toparlamış.

    --- alıntı ---
    koskoca galatasaray'ın yılda 8 milyon euroya falcao alacak parası var da kendi çocuklarına saha yapacak parası yok! 80'lerde türkiye'nin önünde tesislere sahip olan (derwall vizyonu) galatasaray, bugün türkiye için bile vasat tesislere sahip. çoğu takım yeni tesisler, antrenman sahaları yaptı ama galatasaray 30 yıldır cepten yiyor. 80'lerin iyi tesisleri bugün ortalama ingiltere 3. lig takımları tesisleri kadar. hal böyleyken ne altyapısı? atalay, ozan kabak, yunus akgün neden sözleşme imzalamıyor?
    --- alıntı ---

    --- alıntı ---
    1986'da steaua bükreş, 1991'de kızılyıldız, 1995'te ajax, 2000'de galatasaray, 2003 ve 2004'te mourinho'nun porto'su ve son olarak geçen yılki ajax… son 30 küsur yılda, avrupa'nın para babası takımlarıyla yarışmış, onları geçebilmiş takımların hiçbiri, geçtikleri takımların çöpe attığı yıldızları toplayarak onları geçmedi. bizzat kendi yetiştirdikleri gençler ile onların yıldızlarını yendiler!
    --- alıntı ---

    --- alıntı ---
    bakın son 30 yılda, avrupa'nın para babalarıyla yarışan, onları geçen şöyle bir model yok… “ben onların çöpe çıkardığı 30+ yaşındaki yıldıza, onlar kadar para vereyim. onları parlatayım ve adamların çöpüyle adamlara rakip olayım” diyerek başarılı olmuş hiçbir model yok. öyleyse neden atalay değil de falcao? şov için mi? evet.
    --- alıntı ---

    yazı daha uzun. ffpnin etrafından dolanmamıza da değinmiş. merak edenler için:

    https://www.futbolarena.com/...uyume-plani-374265h/
  • 57
    https://www.futbolarena.com/...uyume-plani-374265h/

    değindiği noktalarda haklı olsa da, bunları ifade ederken 'abartma' huyu yazdıklarını maalesef boşa çıkarmış durumda.

    1. falcao'ya 8 milyon €. yanlış. kulübün kasasından sadece 5 milyon € çıkacak. üstü sponsor*.

    2.

    --- alıntı ---
    bakın son 30 yılda, avrupa'nın para babalarıyla yarışan, onları geçen şöyle bir model yok… “ben onların çöpe çıkardığı 30+ yaşındaki yıldıza, onlar kadar para vereyim. onları parlatayım ve adamların çöpüyle adamlara rakip olayım
    --- alıntı ---

    bu maddeye söylenecek iki şey var. 2000 galatasaray'da gs altyapısından çıkan iki üç oyuncu vardı sadece. diğerleri anadoludan transfer edilmiş gençlerdi. günümüzde ne anadoluda böyle bir üretim var, ne de o seviyede cikacak oyunculaei toplayabilecek para gsde var.
    ayrıca denilen başarısız modelin bir benzeri * hikayeyi inter 2010'da real madrid ve barcelona'nin cope attigi yıldızlarla yaşadı.

    ikinci denilmesi gereken şey ise galatasaray'in kisa vadede planları olmak zorunda. ve şu günde şampiyonlar liginin çekinilen 3. torba takımı kimliğine tekrar kavuşması lazım. bunun icin önce 3. torbaya çıkması, bunun için de maç kazanması lazım. bu da ancak iyi kadroyla mümkün. ki, galatasaray bütçesini 0a kadar kullanmış da değil. mesele paradan ziyade zihniyet sorunu.

    değindiği noktaya katılıyorum ama değinis şekline katılmıyorum malesef.
  • 59
    dünkü 4 aralık 2019 galatasaray tuzlaspor maçı yla ilgili saha içindeki her şeye şaşırmayı geçtik de, maç sonu basın toplantısı ile ilgili yazdıkları şaşkınlığımı zirveye taşıdı. ben de youtube'dan görüntüleri izlediğimde toplantının kısa sürmesi ve yersiz bir tek soruyla bitmesine şaşırmış, sanırım video yarım diye düşünmüştüm. ama anlaşılan durum öyle değil. şu maçtan sonra sorulan/sordurulan çanak soru bile alışık olmadığımız bir acizliğin göstergesi.

    https://www.futbolarena.com/...ste-yasamak-376680h/
  • 61
    aşağıdaki linkte görülebilecek yazısında, nzonzi kısmı hariç ne kadar düşündüğüm şey var ise dile getirmiş insandır. tükçe hakimiyeti de üst düzey olduğundan, kaliteli bir yazı olmuş.

    https://www.futbolarena.com/...eye-gidiyor-377298h/

    --- alıntı ---

    massimiliano allegri geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda, "pep guardiola'yı takip ederek hata ettik" demişti. guardiola'nın sisteminin çok ütopik, uygulanmasının çok zor bir sistem olduğunu söylüyordu. "yapmamız gereken kontra atak futbolu üzerine yoğunlaşmaktı" diyor. şüphesiz kontra atak futbolunu belli seviyelerde uygulamak daha kolay. pas futbolu ise çok daha karmaşık bir denkleme benziyor.

    nitekim uzun süredir, pep guardiola gibi olmaya çalışıp muvaffak olamayan çok teknik adam gördük. aksine farklı anlayışlarla zidane, ranieri, conte, klopp, simeone gibi teknik adamlar, farklı lig ve kulüplerde oldukça güçlü takımlar kurabildi ve şampiyonluklar elde etti. evet belki pep guardiola'nın karizması çok göz alıcıydı ama allegri'ye katılmamak elde değil... göz alıcı olduğu kadar yanıltıcı ve zordu...

    iyi bir pas takımı olabilmek için hem teknik kapasitesi çok yüksek hem de aynı şekilde hareketli bir oyuncu grubuna sahip olmak gerekiyor. gel gelelim bu aslında futbolun içindeki başlıca tezatlardan biri. teknik kapasitesi yüksek oyuncu genellikle çok hareket edemez, çok hareket eden futbolcunun da nabzı yükselir, yorulur ve teknik becerileri düşer. hem tekniği çok yüksek, hem de çok hareketli futbolcu bulunmaz bir nimet. örneğin mesut özil bile değil, james rodriguez bile değil. teknikleri çok yüksek seviyede var ama hareketlilikleri yok! bu yüzden pep takımlarına mesela bu seviye bile yetersiz. mesut bile, james bile yetersiz! kevin de bruyne, iniesta, xavi, lahm gibi isimler gerekli ama bu isimler çok nadide ve bunlara sahip olabilecek ekonomik gücü olan takımlar daha da nadide...

    şimdi siz pep'in çalıştığı kulüpleri; barcelona'yı, bayern münih'i veya manchester city'i nasıl taklit edeceksiniz? hangi ekonomik güçle? bunu 5 büyük ligin dev takımlarını çalıştıran teknik adamlar bile bir yanılsama olarak görüyor. juventus'u senelerce çalıştıran allegri bile onu takip etmek hataydı diyor. biz türk takımları ise, kalkıp kendi çapımıza bakmadan 'pas takımı olacağız' diyoruz. bu bizim en sevdiğimiz huyumuz. asla merdivenleri tek tek çıkmayı sevmeyiz. hep birinci basamaktan 10. basamağa atlamak ister sonra da tüm ağırlığımızla yere düşeriz. evet bizi her defansında eleyen benfica'ların falcao peşinde koşmayıp bizim falcao'lar, van persie'ler peşinde koşma nedenimiz bu. benfica olmadan barcelona olmaya çalışmak... merdivenleri adım adım çıkmak, yetiştirmek, geliştirmek, emek harcamak zor geliyor. hazır olana tüm paramızı verip, emeksiz hayaller kuruyoruz ve çok da güzel yere çakılıyoruz. hak ediyoruz hak! emeksiz yemek hayali en sert şekilde yere vurduruyor ve çok da adil oluyor.

    bu 'emek' konusuyla ilgili babamdan lise zamanlarımda aldığım bir ders vardı. o hikayeyi geçtiğimiz yıllarda twitterda yazmıştım. merak edip okumak isteyen olursa diye linkini koyayım... https://twitter.com/.../1028766633056235526

    türkiye'de pep guardiola hayali

    süper lig'de baskı ve kontra atak futbolu, pas futboluna nazaran şampiyonluğa erişmek için çok daha geçer akçe. avrupa'nın 5 büyük liginde olduğundan çok daha fazla... neden mi?

    galatasaray 2009'da barcelona'ya özenip rijkaard'ı teknik direktörlüğe getirdi, çok da para harcadı ama çok sayıda nedenden dolayı rijkaard burada, barcelona'da yapabildiklerini yapamadı. son 30 yıldaki şampiyonluklara hakimim. bu 30 yıl içinde bir pas takımının kazandığı tek şampiyonluk zico'nun fenerbahçe'sinin şampiyonluğuydu ve o da en düşük puanlı 2 şampiyonluktan biri olmuştu. zico'nun şansı o dönem şampiyonluk yolundaki rakiplerinin tamamının güçsüzlüğüydü. bir sonraki yıl ise zico'nun son derece zengin kadrosunu, feldkamp'ın son derece fakir kadrosu geçmişti. barış özbek'li, serkan çalık'lı galatasaray; alex, deivid, appiah, aurelio gibi yıldızların olduğu pas takımını, baskı futboluyla geçip şampiyon oldu.

    fatih terim'in elmander ile kazandığı şampiyonluklar, 96-2000 şampiyonlukları hep baskı futboluydu. daum senelerce baskı futboluyla şampiyon oldu. ersun yanal da öyle. zira baskı futbolu uygulayıp 50 bin kişilik taraftarınızın ateşini arkanıza alma avantajı varken, pas futboluyla onları uyutmak iç saha avantajını da düşürüyor.

    türkiye'de pas takımı olmak, bozuk zeminler ve oyunu oynamaya izin vermeyen hakemler yüzünden daha da zor. buna karşın inatla insanlar bu hayalin peşinden koşup durdu. bu hayale kapılan son teknik adam da fatih terim. garip bir şekilde fatih terim, değil bu ülkenin, avrupa'nın en güçlü baskı takımlarından birini kurmuş olmasına rağmen, o bile köklerini unutup pep guardiola'ya özendi veya ekibinin yanlış yönlendirmesiyle özendirildi.

    halbuki geçen yıl yarı finalde ajax'ı eleyen tottenham, son 30 dakika llorente'ye top şişirerek eledi. çünkü ajax'a ters olanı yaptı. llorente, de ligt ve blind'e göre çok uzundu ve o iki stoper, bir tip bir savunma anlayışına aşina değildi. basit, futbolun en eski taktiği, şampiyonlar ligi finalini getirdi. cruyff'un söylediği "futbol basit bir oyundur, zor olan ise basit oynamaktır" sözünü aklımıza getirirsek, basit doğruları neden küçümsüyoruz? o şekilde kazanınca puan vermiyorlar mı? klopp döve döve kazanınca etik mi olmuyor? ahlaki mi olmuyor? neden 30 tane pas yapmak zorundayız bir gol atmak için? kim zorunlu tuttu? 2 pasla atmanın yolunu bulduysam neden bunu yapmayayım?

    pas mi takimi?

    sene başından beri galatasaray teknik heyeti, pas takımı kurduklarını ve zaman gerektiğini söylüyordu. yukarıda james ve mesut örneklerinde verdiğim gibi, pas takımı olmak için sadece yetenekli ayaklar yetmez. feghouli etkili bir pasördür, oyun görüşü çok iyidir ama hareketsizdir. babel de benzer, mariano da, nzonzi de, falcao da... bu kadar hareket eksiği olan bir oyuncu grubunun oynadığı bir takımda ne pası? aksine her pas size zarar!

    hareket etmeyen bir takımda yapılan her pas, faydadan çok zarara dönüşür ve el bombası gibi elinizde patlar. bu yüzden galatasaray'ın pası bırakıp 4-4-2 oynaması gerektiğini daha ağustos-eylül ayından beri çektiğim videolarda söylüyordum. zira ağustos - eylül ayında kurulan kadro ortaya çıkmıştı ve bu beklerle, bu hücumcularla oynanacak oyun ortadaydı. neden 4-4-2 oynanması gerektiğinin detaylarını şu videoda açıklamıştım. özellikle elde top taşıyan kanat olmayınca neden kanatsız sistemlerle oynanması gerektiğini jonathan wilson'dan yola çıkarak anlatmaya çalıştığım şu videoyu da buraya bırakayım, teknik taktik konularına ilgi duyanlar ayrıca bakabilir... https://www.youtube.com/..._hHvTdAi&index=2

    nihayetinde fatih terim, alınan onlarca başarısız sonucun ve başarısız oyunun ardından, fazlasıyla inat ettiği bu pas hayalini bıraktı ve dikine futbola geçti. ankaragücü ve göztepe maçlarında 4-4-2 oynayan ve daha direkt hücum etmeye çalışan bir takım var. fakat bu sefer de oyuncu tercihi hataları nedeniyle farklı problemler ortaya çıktı.

    evvela belhanda ve selçuk gibi iki geçirgen orta saha merkezi ile 4-4-2 oynamak son derece şaşırtıcı bir hata. fatih hocanın böyle basit tercih hatalarında bulunmasını, kafasının oyunda olmamasına, hep saha dışında kalmasına bağlıyorum zira fatih hoca kadar tecrübeli birinin göztepe deplasmanına belhanda - selçuk merkezi ile çıkmasının akıl alır yanı yok!

    ayrıca ömer bayram'ın sol çizgide veya sol bekte olması da ömer'i son derece vasatlaştıran bir durum. ömer 28 yaşına kadar hatalı pozisyonlarda oynatılmış aslında merkez olması gereken bir adam. bunun da neden böyle olduğunu 5 tweetlik bir floodta detaylıca açıklama çalışmıştım. yine merak edenler için onun da linkini bırakayım... https://twitter.com/.../1203639127205437440

    peki nasıl bir 4-4-2 fayda sağlardı? merkezin çok koşup, mücadele edebildiği ve alan kapatabildiği bir 4-4-2 şart. zira kanatlar ve santrfor hattı hareketsiz. göztepe maçı öncesi çok sayıda eksik vardı. öyleyse ömer'i merkeze çekip belhanda ve feghouli'yi kanatlarda tutmak ve donk - ömer orta saha merkezi yapıp stopere ahmet - marcao stoper ikilisi yapmak net bir çözüm olurdu ve çok daha katkı sağlardı. galatasaray bu kadar çok kontra yemezdi. bizzat belhanda faul yapmayı bilmediği için 2. gol yenildi. bundan sonra nasıl bir sistem yerleştirilir, bu daha çok hangi futbolcuların alınıp, hangilerinin alınamayacağına veya gönderilemeyeceğine bağlı olarak değişir. gel gelelim fatih hocanın, elindeki kadroya uygun taktiği bulma konusunda son döneminde çok başarısız olduğunu, çok takıntılı davrandığını düşünüyorum.

    nzonzi'nin söylemleri

    şimdi geçtiğimiz günlerde nzonzi'nin verdiği iddia edilen bir röportaj yayınlandı milliyet gazetesinde. bu habere göre nzonzi, sorunun kendisinden kaynaklanmadığını söyleyerek, ön tarafta oynayan takım arkadaşlarını eleştirmiş ve "ben topu aldığımda öne doğru koşacak futbolcu bulamıyordum. benim oynadığım pozisyondaki bir futbolcu garanti ve doğru pası vermeye çalışır. burada kim oynarsa oynasın durum değişmeyecek. bu sorun savunmanın önünde oynayan futbolculardan değil, tamamen ön taraftaki durağanlıktan kaynaklanıyor" demiş.

    ön taraftakilerin hareketsizliği malum. o konuda nzonzi'ye katılmamak imkansız. daha haziran - temmuz ayında en büyük hata, babel'i transfer etmekti bence. feghouli varken alınması manasızdı. millet hollanda milli takımı oyuncusu, büyük futbolcu vs derken babel'in bu kadroya uymadığını gören görüyordu ve fakat garip bir şekilde 50 yıldır futbolun içinde olan fatih hoca göremedi... yani nzonzi bu plansızlığı vurgulamakta haklı. buna karşın iki sorum var kendisine...

    1- "benim yerimde kim oynarsa oynasın fark etmez" demiş. lemina oynadığında veya ömer merkez oynadığında neden fark ediyor? hem de öyle böyle fark değil, çok fark ediyor. zira öndekilerin hareketsizliğini, arkadakilerin mücadele gücü ve agresifliği belli ölçüde kapatabiliyor. sen oynadığında ise onların hareketsizliğini katmerliyorsun.

    2. sorum... ben yerine kim oynasa fark etmez diyorsun, aslında senin ilk 5 maçın ile sonraki 10 maçın arasında siyah ile beyaz kadar fark var. sen ilk 5 maçında ligin en iyi 6 numara performansını sergilerken ön tarafta babel oynamıyor muydu? feghouli, falcao o zaman yok muydu? sen ilk 5 maçında 3-4 top kapma, 3-4 pas kesme ile oynarken sonraki haftalarda bıçakla kesilmiş gibi 0 top kapma 1 pas kesme gibi istatistiklerle oynamaya başladın...

    şimdi ön taraf hareketsizse, bekler temposuzsa senin de temposuz olma lüksün yok. öyleyse bir hesap yapalım...

    33 yaşındaki babel'e 3 yıllık 10 milyon euroluk bir yatırım yapılmış.

    33 yaşındaki falcao'ya 3 yıllık 21 milyon euroluk bir yatırım yapılmış.

    29 yaşındaki feghouli'nin de daha 3 yıllık yaklaşık 12 milyon euro değerinde bir kontratı kapı gibi duruyor.

    ileri üçlünün galatasaray'a gelecek 3 yıllık maaş maliyeti 43 milyon euro. bu galatasaray'ın 1 yıllık şampiyonlar ligi gelirinin bile üzerinde... yani galatasaray'ı şampiyonlar ligi'ne gitmek bile zor kurtarıyor. bir de şampiyonlar ligi'ne gidilemez ve bu oyuncular satılamazsa beşiktaş'tan bile beter durumlara düşülebilir. yine bunu "beşiktaşlaşıyorsunuz" diye bütün yaz yazdık, bütün yaz şakşakçıların küfrünü yedik.

    öndeki üçlünün galatasaray ile bağı 43 milyon euro iken, ya onları göndereceksin ya da maliyeti 3.250 milyon euro olan nzonzi'yi göndereceksin. nzonzi galatasaray'ın 2 yıllık kiralayabildiği bir oyuncu. nzonzi hareket etmeden pas alacak verecek diye ilerideki 43 milyon euroluk hattı, üstüne bekleri falan hep birlikte değiştiremiyorsun. yani istesen de yapamıyorsun. o halde ömer bayram gibi, lemina gibi, ilerideki uyuşukları taşıyacak, çok koşan merkeze muhtaçsın. ilerideki uyuşuklar dururken bir de orta sahada uyuşuk oynatma lüksün yok.

    vedat yerine diagne

    fatih terim'in 2. döneminden beri yaptığı en kötü şey transfer. 3. döneminde de sercan yıldırım'lar, yiğit gökoğlan'lar, cris'ler gibi çok sayıda oyuncuya hatalı yatırım yapmış ama başarı geldiği için bunlar unutulmuştu. aslında 3. döneminin ilk yaz transfer dönemi harika. muslera, melo, elmander, ujfalusi gibi harika nokta atışlar var ama uzun dönemde takım güçleneceğine, yaşlandı aynı 4. döneminde olduğu gibi!

    2. döneminde ise 1.5 sezonda 40 küsur transfer yaptığı zaten malum. bu dönemde de bir sürü fiyasko yaşandı. fatih terim yukarıda da belirttiğim gibi, herhalde pep guardiola hayranlığından kendi gerçekliğini unuttu. terim'in en başarılı takımlarında ya hakan şükür gibi, ya elmander gibi, ya umut bulut gibi bir presçi santrforlar olmazsa olmazdı. 2. döneminde de hakan şükür belli bir yaşı geçip pres melekelerini yitirdiği için sistemi eskisi gibi olmamıştı zaten.

    4. döneminde başarıyı yakaladı ama oyun kalitesini hiç bulamadı. devre arasında mitroğlou ve diagne gibi 'armut piş, ağzıma düş' santrforlarını aldırdığında, basın toplantısında ilk bunu sormuştum. 2. yarının başlarında akhisarspor maçını mitroğlou'nun son dakika golüyle almış olmasına rağmen sormuştum bu soruyu. bu galatasaray'da geçmişteki gibi pres yapabilen bir golcü yok demiştim. "yaza olacak" demişti ve ağustos'un sonunda ancak andone gelebildi. falcao da, babel de; diagne ve mitroğlou gibi pres gücü olmayan forvetler. biri gidiyor, öbürü geliyor ve olan galatasaray'ın paralarına oluyor.

    fatih terim'in diagne'yi 13 milyon euroya transfer ettirdiğinde vedat muriqi'yi önceden görüp yedek olarak alması gerekirdi. öyle ya artık 14 yabancı var! mitroğlou yerine yedeğe 1-2 milyona gözünün önündeki vedat'ı almalıydı. vedat 2. yarıda patladı ve değerlendi kabul ama yedek olarak onun sisteminin oyuncusu olduğunu da görebilmeliydi. seneler geçti bu tip bir hücum hattı kurulamadı. fatih terim'in kariyerinde pres gücü olmayan forvetlerle kurabildiği iyi bir oyun yok! buna rağmen nasıl kendi oyun felsefesine uyan oyuncular aldırmadı aklım almıyor.

    ya fatih hocanın ekibinde onun kafasını karıştıran birileri olmalı, ya da hoca kendi geçmişini unutup pep guardiola'ya özeniyor olmalı. başka açıklama bulamıyorum ve kurulan bu kadronun değişim ihtimali de her geçen gün daha zorlaşıyor. yukarıdaki 43 milyon euroluk yatırıma 13 milyon bonservisli ve 2.3 milyon euro maaş ile daha 4 yıl kontratı olan diagne'yi de ekleyelim. maaş + bonservis 22 milyon da ona ekleyince toplam 65 milyon euro ediyor. sadece 4 hücumcuyu satamadığın anda 2 kez şampiyonlar ligi gelirini olduğu gibi bu 4 oyuncuya yedirmen gerek. ve kadronda daha 22-23 futbolcu maaş bekliyor olacak! galatasaray'ın nasıl bir felakete koştuğunu görmek lazım. her geçen transfer dönemi ise daha da büyük riskler alınıyor.

    --- alıntı ---

    aslında, sosyal medya genelini bir tarafa bırakıp galatasaray sözlük tayfası üstünde yoğunlaşırsak, "yangın tayfa" olarak nitelendirilen grubun sene başından beri söylediklerini söylemiş.
  • 62
    sırf yaşından ve aldığı paradan ötürü gözünü falcao nefreti bürümüş ve sürekli falcao nefreti kusan galatasaraylı(!) yorumcu. eski de bir sözlük yazarı kendisi.

    maaşı düşük oyunculardan kurulu genç takımla şampiyon olma fikrine o kadar saplantılı ki, maaşı yüksek kim varsa en ufak yanlış hareketinde “bu adam bitmiş, ölmüş” yorumu yapıyor.
  • 64
    sozlukte hesap acmamin dolayli yoldan sebeplerinden biri olan, benim gozumde isini hakkiyla yapan caliskan spor yazari hatta emekcisidir.

    ozelde sozluk, genelde de spor dunyamizda cok fazla manipulasyon olmasindan, insanlarin gerceklere odaklanmamasindan muzdariptim ve kendimce bu durumu duzeltme konusunda bir katkim olsun istedim. ilk hedefim fatih terimin mac sonu basin toplantilarinin basligini acmakti. cunku mac sonlarinda burda tartisma konusu olan cogu sey, orada hoca tarafindan aciklaniyordu. mac sonu basin toplantilarini bu sene sinan yilmazin toplantilara katilmasi, hatta sonunda guzel sorular sorarak sevdigimiz oyunu, sevdigimiz takimi soylentilere yer kalmayacak sekilde takip edebilmemizi saglamasi ile baslamis oldum(kulubun resmi youtube kanali bu acidan cok faydali, yayinci kurulusla ve istedikleri gibi yayinlamalari gibi durumlarla ugrasmayabgerek kalmiyor). benim bu sene rituelim oldu bu, mac sonlari toplantiyi bekleyip orda da sinan’in sorusunu beklemek.

    kendisini yaklasik bu sene ile birlikte 10 senedir takip ederim, hala takip etmeye devam etme sebebim de tertemiz, kafasi oyunda, kendisini de devamli gelistiren bir insan olmasidir. blog yazarligi ile baslayan ekipteki en sevdigim yazarlardandir, emre ozcan ve orhan uluca ile birlikte. onlar tabii baska baska yollara girdiler. blog zamanlarinsan en sevdigim seri hagi serisidir, zira hagiyi hep klise iki uc cumle ile duymusken haginin karakterini, bas kaldirisini ve oyununu cok guzel baglantilarla islemistir yazar. altyapilarda u19 oyuncularimizi olgunlastirmak icin bir okuma listesi varsa, bu yazilar orada olmalidir.

    simdilerde de yine youtube’da cok guzel isler yapiyor, gerek galatasarayin gelecek analizi gerekse wonderkidleri anlattigi programlari enfes. cok rahatlikla tavsiye ederim gerek yazilarini, gerekse de videolarini. turk futboluna hakim olmasi, analizlerinin-cikarimlarinin reel hayata uygunlugu onu nadide bir yere koyuyor bence.

    umarim basinda sinan gibi yazarlarin sayilari artar. ve umarim sinan da hakettigi degeri gorur.

    hagi olmak serisinin linkini de buraya birakiyorum:

    http://wwwextensor.blogspot.com/...-olmak-vol1.html?m=1

    kendi youtube kanali(altyapi oyuncularini degerlendirdigi serisi devam ediyor):

    https://www.youtube.com/...vcUBaLgccBFPhARlpyEg

    assist analiz adli youtube kanalindaki doldur-bosalt serisi de burda:

    https://www.youtube.com/...G5rt91nQXZvcgxHP4FpB
  • 66
    kaideyi taciz eden istisnanın (#2903737) entry'sini okurken biraz aceleye getirdiğini veya o sıra başka bir işle uğraştığını düşünüyorum, keza çok yanlış anlamış ve genel değerlendirme ile varmak istenilen noktadan bambaşka bir sonuca ulaşmış.

    öncelikle, 2019-2020 sezonu boyunca kaide, birçok kez "target man" rolüne atıfta bulunan entry'ler yazdı, vedat muriqi'nin de fenerbahçe için önemine ve ligimizde çok iyi bir katkı yaptığına değindi.

    bahse konu entry'de ise ana fikir vedat muriqi'nin iyi veya kötü bir futbolcu olması değil, "neye göre 20-30-40 milyon euro ediyor?" olması ve bunu çok güzel örnekler ile açıklıyor ama siz gidip "aha falcao ile kıyasladı" diye basitleştiriyorsunuz.

    öncelikle, istatistiklerden öte entry'de; en az vedat muriqi iyi bir sezon geçiren, kendisini aynı ligde ve avrupa'da gösteren sörloth ve crivelli varken, nasıl sadece vedat muriqi 40 milyon euro'ları edebiliyor ve diğer iki isimle ilgili hiç böyle sansasyonel haberler çıkmıyor gibi çok basit bir mantık var.

    bunun neresinde yanlış var? ne yani, tüm büyük avrupa kulüplerinin gözlemcileri bizim ligde sadece muriqi'yi mi izliyor da beğeniyor? ligin içinden geçen sörloth ile avrupa'da başakşehir'i taşıyan crivelli'yi takip etmiyor, ille de muriqi diye tutturuyor 40-50-60 milyon euro ne kadar olursa olsun alalım mı diyorlar?

    verilen istatistiklere takılmak yerine, keşke ana fikir üzerinde varsa bir eleştiride veya öneride bulunsaymış, çünkü kaide'nin entry'sinde muriqi'nin neden 40 milyon euro olmayacağı çok net örneklendirilirken, kendisinin yorumlarından hiçbir şekilde neden 40 milyon euro teklif geleceği anlaşılmıyor.
  • 67
    kendisini uzun zamandır takip ederim, "ivan shatov" olduğu dönemler benim için kıymetli.

    bir kaç kere aynı ortamda da bulunmuşluğumuz var. sanırım popülarite insanları değiştirebiliyor. evvela fikri konuşalım...

    sinan "galatasaray taraftarları uzanamadığı ciğere mundar diyor!" diyor. oysa konuşmasında buradaki bir entriye gönderme yaptığı o kadar belli ki... ama işin garibi vedat muriqi başlığında vedat'ı öven ve de yeren bir sürü fikir söz konusu. yani tüm bir sözlüğün ya da galatasaray taraftarının vedat'ı kötülemesi gibi bir durum yok. devam ediyor, istatistikten, kıyaslamalardan bahsediyor. oysa sözlükte uzun zamandır futbolda ileri uç oyuncuları ile alakalı sürekli bir tartışmanın döndüğünü kendisi de biliyor. nereden biliyorum, çünkü buraya taş atıyor, demek ki burayı takip ediyor. bununla da yetinmeyip kaideyi taciz eden istisna'nın vedat'ın neden 40 milyon euro etmeyeceğini açıklamasını küçümseyip eleştirirken, kendisi bu konuya ekstra bir açıklama da getirmiyor.

    eleştiri denilen şey içinde bir alternatif fikir barındırmadığı sürece değersizdir.

    "bu film kötü olmuş!"

    tamam ama sen ne öneriyorsun... cevap yok...

    bu bir türkiye özeti aslında. en azından sinan konuşurken sözlükten bahsedebilir, buradaki genel kanıyı görüp ardından böyle bir itiraza takıldığını ve bunun da şu veya bu sebeple gereksiz bir tartışma olduğunu söyleyebilirdi.

    ama yapamadı... yapabilir mi... göreceğiz...
  • 68
    youtube’ daki sözler köşkü kanalı gibi, alakasız-yarım bilgilerle bir hipotez kurup bunu da kanunmuşçasına savunan bir tavrı var ilgili arkadaşın.
    içinde bulunduğumuz zaman diliminde insanların, çeşitli medya kanalları aracılığı ile sesini duyurması her ne kadar güzel olsa da her fikri olan ortaya çıkıp konuşunca hoş olmuyor.
    örneğin sörloth’ un topla hareketlenmesi ve top kontrolünün vedat’ a nazaran daha kötü olduğunu söylüyor. zaten ligi takip eden - özetlerden değil - maçları izleyen birinin şu cümleyi kurması bile, kendisini izlemek için zaman ayırmanın, zaman israfı olduğunun kanıtıdır. farkında olarak ya da olmayarak yaptığı şeyin genel adı ise (bkz: post truth)
    videoyu izlemeyen renktaşlarım için naçizane uyarı:
    boş konuşan biri kendince diyalektik yapıyor, boşverin.
  • 69
    hamza hamzaoğlu hakkında yazdığı yazıda son paragrafta 'hamzaoğlu'nun sevilmeme nedenlerinin başında türk olması geliyordu.' diye yazdığı yazıyı görünce, sözlüğü birkaç sene önce bıraktığında -airkaynana'ya selam olmasın- kendisini neden takip etmeyi bıraktığımı bana hatırlatan extensor nickli yazar.

    seviyorum sevmiyorum bir şey diyemem zira kendisini tanımıyorum ama zamanında 'siz ne anlarsınız' veya karşısındakine 'sen kimsin' tarzı cümleleri karşısındakine tanımadan etmeden kuran birine ben ısınamam. hayatımda da hep böyle olmuştur. ha şimdi diyecek ki bana ne ulan senin ısınıp ısınamamandan ki haklı da, asıl konuya geleceğim son paragrafta. kendisi biraz üstten bakan birisi sanırım, daha önce tartıştığı kişilerin yazdıklarından da biraz o sonuç çıkıyor.

    ben ne analiz uzmanıyım ne de spor yazarı. sadece sporu seven bir taraftarım. yazacaklarım da o gözden olacak. hamza hoca'nın sevilmeme nedeni türk olması değildi, o sene en basitinden yasin'i galatasaray taraftarı ne kadar sevdi değer verdi, yasin türkiye kupasında iyi performans gösterince taraftar baskı yaptı takımda 11 çıkması için alkışladı tezahürat yaptı, açıp her yerden bakabilir. yoksa sırf hamza hoca türk diye sevmeseydi kimse şampiyonluğa koşarken söylediği 'olacak olacak' mottosunu taraftar sezonun mottosu yapıp resmini pankartlarla tribünde açmazdı. hamza hoca'nın sorunu ister siz yönetimi korumak diyin ister vizyonsuzluğu diyin ben bir adını koymuyorum onun; yok içimizden hallederiz, yok umut gibi koşan kaç topçu var vs. diyip önüne gelen fırsatları elinin tersiyle itmesiydi. bir de galatasaray tabii ki de her maç kazanamaz ancak çıkıp tam hatırlamıyorum ancak 'her maç galibiyet beklemesin taraftar' gibi bir şeyler demişti. bu denir mi, koskoca takımın başındasın türkiye'nin en büyük kulübündesin yaptığın açıklamalara bak. talihsizlikler silsilesi resmen. e yönetim de kötü gidiş olunca türkiye'de her zaman yapıldığı gibi hamza hoca ile yolları ayırdı. daö'ye de selam olmasın.

    velhasıl kelam kendisi talihsiz açıklama yapmıştır. kimsenin vedat'a bir şey dediği yok, ktei'nin çıkardığı gibi vedat'ın istatistikleri ve oyun içindeki durumu o kadar para ederse diğerleri niye etmiyor çıkarımını bu kadar tiye almasına hiç gerek yoktu. herkesin sevdiği beğendiği oyuncular veya oyuncu tipleri vardır amenna ancak bu şekilde karşıt fikir belirtirken o üslubu yakışmamış.
  • 70
    ilgili entry'i taşlama konusunda videosunda sonuna kadar haklı olan spor yorumcusu ve gs sözlük yazarı.

    istatistik verirken optacan verileri kullanmak iyi güzel hoş da sahayı izlemedikten sonra, oyuncunun kimlerle hangi şartlarda oynadığını bilmedikten veya bunu yorumlayamadıktan sonra bomboş kalıyor bu veriler.

    öncelikle kimse vedat muriqi'e 40-50 milyon eder demiyor zaten cenk'in 23 milyon piyasası olan bir ligde ondan daha kalifiyeli özellikleri olan bir futbolcu pekala daha yüksel bedele satılabilir diyor ve haklı. cenk'in piyasa yaptığı şampiyonlar ligi'ni muriqi'nin şu ana kadar görmemesi futbolcunun suçu değil. bu adam giresun'da parlayıp gençlerbirliği'ne geldiğinde ilk sezon gayet iyi performans verdi. çıkış yapması beklenen sezonda ise o zamanın teknik direktörü ümit özat tarafından adam akıllı kullanılmadı bile ve yedeğe oturtuldu sonra da devre arası gönderildi. sonraki sezon ise rize'de kariyerinin en iyi performansını verdi ve fenerbahçe'ye transferini yaptı. fenerbahçe'ye transferini yaptığı sezonun ilk yarısında sürekli değişken fenerbahçe orta 3'lüsünün önünde gayet iyi performans verdi bunların üstüne de milli takımda performans verince piyasa yapmış oldu yani oyuncunun ivmeli bir kariyer çıkışı var ve dolayısıyla piyasa yaptı, bunu da böyle okumak gerekiyor. fenerbahçe'de ne zaman kruse ve rodrigues'in farklı zamanlarda sakatlığı, ersun yanal'ın sürekli orta saha ile oynamaya devam etmesi, saha dışı muhabbetler işin içine girince oyuncu haliyle düştü. oyuncunun skor bâbında kıyaslandığı falcao'nun, sakatlıktan döndükten sonra arkasındaki, sağındaki, solundaki 5'li hemen hemen hiç bozulmadı ve istikrar yakaladı, bu kadar. yoksa 7 milyonluk süperstarımızın da 9 maçta 1 golü var ilk yarı*

    vedat muriqi premier lig yapar mı bilmiyorum ancak sürekli 11 oynayabileceği bir takımda, ciddi bir sakatlık yaşamadığı müddetçe, cenk'in şu ana kadar gösterdiği performanstan daha fazlasını vereceğine eminim. çünkü fiziksel olarak kendisine daha uygun. mesela enes ünal yetenek tavanı olarak bu ikisinden de yüksek bir oyuncuydu nitekim adamı manchester city transfer etti. şampiyonluk adayı manchester city yanlış anlaşılmasın! ama antrenmanlarda bile o fiziksel yeterliliği, sertliği kaldıramadı ve önce kiralık yollandı, kiralık yollandığı takımlarda başarılı oldu ve sonra satıldı. bu ligde başarılı olabilmek için önce fiziksel olarak kuvvetli olmak gerekiyor ve vedat'ın ingilteredeki piyasasını da belirleyen şey bence bu. optacan'dan alınan kişisel pas istatistiği daha geride kalıyordur.

    nor:enzo crivelli de tam bizim kalemimiz topçu keşke bir şekilde takıma katabilsek :(
  • 71
    popi olmak için büyük büyük laflar eden bir arkadaş. belhanda'nın attığı golden sonra * "güzel gol attı, bravo" demek yerine saçma sapan bir tahlil yapmış:

    https://twitter.com/.../1274776752875806722

    --- alıntı ---

    "sezon başı süper kupa'da golü atan ve takımın en iyisi olan belhanda'ydı. karantina dönüşü en hazır dönen de o. rahatsız ve kalitesinin 2 katı maaş alıyor ama profesyonel mi? profesyonel. norveçli olsa veya bizler ırkçı olmasak hiç değilse profesyonelliği övülürdü. maalesef faslı"

    --- alıntı ---

    ben şurasına acayip takıldım: "bizler ırkçı olmasak..."
    yahu kardeşim bu nasıl bir kafa? ırkçılıkla olayın ne alakası var? lakaytlığı yüzünden maç gitti herifin ve bu kaçıncı oluyor; işte bizim belhanda'yı sevmeme sebebimiz bu. araplıkla faslılıkla ne alaka? ırkçıysak ve bu yüzden belhanda'yı sevmiyorsak feghouli'ye neden çifte standart uyguluyoruz ve ekseriyetle seviyoruz?

    ne biçim kafalar bunlar yav?
  • 72
    tanımadığım insan.

    younes belhanda'yı çok sık eleştirenlerden değilim, formamız üstünde olduğu sürece de desteklerim ama eleştirenlerin tamamına "ırkçı" yaftası yapıştırmak en hafif tabiriyle akıl tutulması yaşamaktır.

    ünlü olmak için böyle şeyler mi yazmak gerekiyormuş ya? ben o kadar şarkı yazdım, besteledim, klip çektim, cover serisi yaptım, radyo programlarına katıldım, bu yolda bütün paramı harcadım ve olamadım. halbuki çok kolaymış. bundan sonra ben de böyle yapmaya karar verdim.

    "sofiane feghouli'yi eleştirenlerin kel insanlarla ne alıp veremediği var önce onu anlatın."

    "ahmet çalık, 5.5 sezondur ilk kez kırmızı kart gördü, bu istikrarı düşünmeden eleştirmek vefasızlıktır."

    "henry onyekuru'yu dikkat ettiyseniz sadece kuru fasulye sevmeyen elitistler yerden yere vuruyor."

    "aah ah, bütün paramızı fernando muslera gibi ne idüğü belirsiz, ayağına bile sahip çıkamamış adama veriyoruz."

    "fatih terim, o kadar şampiyonluk yaşadı ama o oyuncular kimde olsa yaşatırdı, kulübü ona emanet etmek bilemiyorum ama kulübe ihanet etmek gibidir"

    hadi rastgele.*

    https://twitter.com/...776752875806722?s=20
  • 74
    afrikalı futbolcu, kuzey avrupalı futbolcu diye bir ayrım yaptığımız yok. ayrım şu "iyi futbolcu-kötü futbolcu".

    bana ne belhanda'nın nereli ya da linnes'in hangi ülke vatandaşı olduğundan. galatasaray forması giyen adam iyi mi oynuyor, kötü mü oynuyor ona bakıyorum.

    dünyada kim, hangi ülke vatandaşı olacağını seçerek dünyaya geliyor acaba? böyle sığ ve mantıklı analize sığmayan yorumlar, o yorumları yapan kişinin değerini düşürür.

    amaç sosyal medyada etkileşim almaksa, o zaman muhteşem başarı elde etti ama kimseyi ırkçılıkla suçlayamazsın.

    belhanda futbol oynamaya başlasın, en fanatik izleyicisi ben olurum. benim beynimde belhanda'nın faslı olması hiçbir zaman olmadı, ama sen böyle bir ayrım yapıldığını söylüyorsan, kendi ırkçılık algını değiştir.

    https://twitter.com/.../1274776752875806722
App Store'dan indirin Google Play'den alın