• 61
    aşağıdaki linkte görülebilecek yazısında, nzonzi kısmı hariç ne kadar düşündüğüm şey var ise dile getirmiş insandır. tükçe hakimiyeti de üst düzey olduğundan, kaliteli bir yazı olmuş.

    https://www.futbolarena.com/...eye-gidiyor-377298h/

    --- alıntı ---

    massimiliano allegri geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda, "pep guardiola'yı takip ederek hata ettik" demişti. guardiola'nın sisteminin çok ütopik, uygulanmasının çok zor bir sistem olduğunu söylüyordu. "yapmamız gereken kontra atak futbolu üzerine yoğunlaşmaktı" diyor. şüphesiz kontra atak futbolunu belli seviyelerde uygulamak daha kolay. pas futbolu ise çok daha karmaşık bir denkleme benziyor.

    nitekim uzun süredir, pep guardiola gibi olmaya çalışıp muvaffak olamayan çok teknik adam gördük. aksine farklı anlayışlarla zidane, ranieri, conte, klopp, simeone gibi teknik adamlar, farklı lig ve kulüplerde oldukça güçlü takımlar kurabildi ve şampiyonluklar elde etti. evet belki pep guardiola'nın karizması çok göz alıcıydı ama allegri'ye katılmamak elde değil... göz alıcı olduğu kadar yanıltıcı ve zordu...

    iyi bir pas takımı olabilmek için hem teknik kapasitesi çok yüksek hem de aynı şekilde hareketli bir oyuncu grubuna sahip olmak gerekiyor. gel gelelim bu aslında futbolun içindeki başlıca tezatlardan biri. teknik kapasitesi yüksek oyuncu genellikle çok hareket edemez, çok hareket eden futbolcunun da nabzı yükselir, yorulur ve teknik becerileri düşer. hem tekniği çok yüksek, hem de çok hareketli futbolcu bulunmaz bir nimet. örneğin mesut özil bile değil, james rodriguez bile değil. teknikleri çok yüksek seviyede var ama hareketlilikleri yok! bu yüzden pep takımlarına mesela bu seviye bile yetersiz. mesut bile, james bile yetersiz! kevin de bruyne, iniesta, xavi, lahm gibi isimler gerekli ama bu isimler çok nadide ve bunlara sahip olabilecek ekonomik gücü olan takımlar daha da nadide...

    şimdi siz pep'in çalıştığı kulüpleri; barcelona'yı, bayern münih'i veya manchester city'i nasıl taklit edeceksiniz? hangi ekonomik güçle? bunu 5 büyük ligin dev takımlarını çalıştıran teknik adamlar bile bir yanılsama olarak görüyor. juventus'u senelerce çalıştıran allegri bile onu takip etmek hataydı diyor. biz türk takımları ise, kalkıp kendi çapımıza bakmadan 'pas takımı olacağız' diyoruz. bu bizim en sevdiğimiz huyumuz. asla merdivenleri tek tek çıkmayı sevmeyiz. hep birinci basamaktan 10. basamağa atlamak ister sonra da tüm ağırlığımızla yere düşeriz. evet bizi her defansında eleyen benfica'ların falcao peşinde koşmayıp bizim falcao'lar, van persie'ler peşinde koşma nedenimiz bu. benfica olmadan barcelona olmaya çalışmak... merdivenleri adım adım çıkmak, yetiştirmek, geliştirmek, emek harcamak zor geliyor. hazır olana tüm paramızı verip, emeksiz hayaller kuruyoruz ve çok da güzel yere çakılıyoruz. hak ediyoruz hak! emeksiz yemek hayali en sert şekilde yere vurduruyor ve çok da adil oluyor.

    bu 'emek' konusuyla ilgili babamdan lise zamanlarımda aldığım bir ders vardı. o hikayeyi geçtiğimiz yıllarda twitterda yazmıştım. merak edip okumak isteyen olursa diye linkini koyayım... https://twitter.com/.../1028766633056235526

    türkiye'de pep guardiola hayali

    süper lig'de baskı ve kontra atak futbolu, pas futboluna nazaran şampiyonluğa erişmek için çok daha geçer akçe. avrupa'nın 5 büyük liginde olduğundan çok daha fazla... neden mi?

    galatasaray 2009'da barcelona'ya özenip rijkaard'ı teknik direktörlüğe getirdi, çok da para harcadı ama çok sayıda nedenden dolayı rijkaard burada, barcelona'da yapabildiklerini yapamadı. son 30 yıldaki şampiyonluklara hakimim. bu 30 yıl içinde bir pas takımının kazandığı tek şampiyonluk zico'nun fenerbahçe'sinin şampiyonluğuydu ve o da en düşük puanlı 2 şampiyonluktan biri olmuştu. zico'nun şansı o dönem şampiyonluk yolundaki rakiplerinin tamamının güçsüzlüğüydü. bir sonraki yıl ise zico'nun son derece zengin kadrosunu, feldkamp'ın son derece fakir kadrosu geçmişti. barış özbek'li, serkan çalık'lı galatasaray; alex, deivid, appiah, aurelio gibi yıldızların olduğu pas takımını, baskı futboluyla geçip şampiyon oldu.

    fatih terim'in elmander ile kazandığı şampiyonluklar, 96-2000 şampiyonlukları hep baskı futboluydu. daum senelerce baskı futboluyla şampiyon oldu. ersun yanal da öyle. zira baskı futbolu uygulayıp 50 bin kişilik taraftarınızın ateşini arkanıza alma avantajı varken, pas futboluyla onları uyutmak iç saha avantajını da düşürüyor.

    türkiye'de pas takımı olmak, bozuk zeminler ve oyunu oynamaya izin vermeyen hakemler yüzünden daha da zor. buna karşın inatla insanlar bu hayalin peşinden koşup durdu. bu hayale kapılan son teknik adam da fatih terim. garip bir şekilde fatih terim, değil bu ülkenin, avrupa'nın en güçlü baskı takımlarından birini kurmuş olmasına rağmen, o bile köklerini unutup pep guardiola'ya özendi veya ekibinin yanlış yönlendirmesiyle özendirildi.

    halbuki geçen yıl yarı finalde ajax'ı eleyen tottenham, son 30 dakika llorente'ye top şişirerek eledi. çünkü ajax'a ters olanı yaptı. llorente, de ligt ve blind'e göre çok uzundu ve o iki stoper, bir tip bir savunma anlayışına aşina değildi. basit, futbolun en eski taktiği, şampiyonlar ligi finalini getirdi. cruyff'un söylediği "futbol basit bir oyundur, zor olan ise basit oynamaktır" sözünü aklımıza getirirsek, basit doğruları neden küçümsüyoruz? o şekilde kazanınca puan vermiyorlar mı? klopp döve döve kazanınca etik mi olmuyor? ahlaki mi olmuyor? neden 30 tane pas yapmak zorundayız bir gol atmak için? kim zorunlu tuttu? 2 pasla atmanın yolunu bulduysam neden bunu yapmayayım?

    pas mi takimi?

    sene başından beri galatasaray teknik heyeti, pas takımı kurduklarını ve zaman gerektiğini söylüyordu. yukarıda james ve mesut örneklerinde verdiğim gibi, pas takımı olmak için sadece yetenekli ayaklar yetmez. feghouli etkili bir pasördür, oyun görüşü çok iyidir ama hareketsizdir. babel de benzer, mariano da, nzonzi de, falcao da... bu kadar hareket eksiği olan bir oyuncu grubunun oynadığı bir takımda ne pası? aksine her pas size zarar!

    hareket etmeyen bir takımda yapılan her pas, faydadan çok zarara dönüşür ve el bombası gibi elinizde patlar. bu yüzden galatasaray'ın pası bırakıp 4-4-2 oynaması gerektiğini daha ağustos-eylül ayından beri çektiğim videolarda söylüyordum. zira ağustos - eylül ayında kurulan kadro ortaya çıkmıştı ve bu beklerle, bu hücumcularla oynanacak oyun ortadaydı. neden 4-4-2 oynanması gerektiğinin detaylarını şu videoda açıklamıştım. özellikle elde top taşıyan kanat olmayınca neden kanatsız sistemlerle oynanması gerektiğini jonathan wilson'dan yola çıkarak anlatmaya çalıştığım şu videoyu da buraya bırakayım, teknik taktik konularına ilgi duyanlar ayrıca bakabilir... https://www.youtube.com/..._hHvTdAi&index=2

    nihayetinde fatih terim, alınan onlarca başarısız sonucun ve başarısız oyunun ardından, fazlasıyla inat ettiği bu pas hayalini bıraktı ve dikine futbola geçti. ankaragücü ve göztepe maçlarında 4-4-2 oynayan ve daha direkt hücum etmeye çalışan bir takım var. fakat bu sefer de oyuncu tercihi hataları nedeniyle farklı problemler ortaya çıktı.

    evvela belhanda ve selçuk gibi iki geçirgen orta saha merkezi ile 4-4-2 oynamak son derece şaşırtıcı bir hata. fatih hocanın böyle basit tercih hatalarında bulunmasını, kafasının oyunda olmamasına, hep saha dışında kalmasına bağlıyorum zira fatih hoca kadar tecrübeli birinin göztepe deplasmanına belhanda - selçuk merkezi ile çıkmasının akıl alır yanı yok!

    ayrıca ömer bayram'ın sol çizgide veya sol bekte olması da ömer'i son derece vasatlaştıran bir durum. ömer 28 yaşına kadar hatalı pozisyonlarda oynatılmış aslında merkez olması gereken bir adam. bunun da neden böyle olduğunu 5 tweetlik bir floodta detaylıca açıklama çalışmıştım. yine merak edenler için onun da linkini bırakayım... https://twitter.com/.../1203639127205437440

    peki nasıl bir 4-4-2 fayda sağlardı? merkezin çok koşup, mücadele edebildiği ve alan kapatabildiği bir 4-4-2 şart. zira kanatlar ve santrfor hattı hareketsiz. göztepe maçı öncesi çok sayıda eksik vardı. öyleyse ömer'i merkeze çekip belhanda ve feghouli'yi kanatlarda tutmak ve donk - ömer orta saha merkezi yapıp stopere ahmet - marcao stoper ikilisi yapmak net bir çözüm olurdu ve çok daha katkı sağlardı. galatasaray bu kadar çok kontra yemezdi. bizzat belhanda faul yapmayı bilmediği için 2. gol yenildi. bundan sonra nasıl bir sistem yerleştirilir, bu daha çok hangi futbolcuların alınıp, hangilerinin alınamayacağına veya gönderilemeyeceğine bağlı olarak değişir. gel gelelim fatih hocanın, elindeki kadroya uygun taktiği bulma konusunda son döneminde çok başarısız olduğunu, çok takıntılı davrandığını düşünüyorum.

    nzonzi'nin söylemleri

    şimdi geçtiğimiz günlerde nzonzi'nin verdiği iddia edilen bir röportaj yayınlandı milliyet gazetesinde. bu habere göre nzonzi, sorunun kendisinden kaynaklanmadığını söyleyerek, ön tarafta oynayan takım arkadaşlarını eleştirmiş ve "ben topu aldığımda öne doğru koşacak futbolcu bulamıyordum. benim oynadığım pozisyondaki bir futbolcu garanti ve doğru pası vermeye çalışır. burada kim oynarsa oynasın durum değişmeyecek. bu sorun savunmanın önünde oynayan futbolculardan değil, tamamen ön taraftaki durağanlıktan kaynaklanıyor" demiş.

    ön taraftakilerin hareketsizliği malum. o konuda nzonzi'ye katılmamak imkansız. daha haziran - temmuz ayında en büyük hata, babel'i transfer etmekti bence. feghouli varken alınması manasızdı. millet hollanda milli takımı oyuncusu, büyük futbolcu vs derken babel'in bu kadroya uymadığını gören görüyordu ve fakat garip bir şekilde 50 yıldır futbolun içinde olan fatih hoca göremedi... yani nzonzi bu plansızlığı vurgulamakta haklı. buna karşın iki sorum var kendisine...

    1- "benim yerimde kim oynarsa oynasın fark etmez" demiş. lemina oynadığında veya ömer merkez oynadığında neden fark ediyor? hem de öyle böyle fark değil, çok fark ediyor. zira öndekilerin hareketsizliğini, arkadakilerin mücadele gücü ve agresifliği belli ölçüde kapatabiliyor. sen oynadığında ise onların hareketsizliğini katmerliyorsun.

    2. sorum... ben yerine kim oynasa fark etmez diyorsun, aslında senin ilk 5 maçın ile sonraki 10 maçın arasında siyah ile beyaz kadar fark var. sen ilk 5 maçında ligin en iyi 6 numara performansını sergilerken ön tarafta babel oynamıyor muydu? feghouli, falcao o zaman yok muydu? sen ilk 5 maçında 3-4 top kapma, 3-4 pas kesme ile oynarken sonraki haftalarda bıçakla kesilmiş gibi 0 top kapma 1 pas kesme gibi istatistiklerle oynamaya başladın...

    şimdi ön taraf hareketsizse, bekler temposuzsa senin de temposuz olma lüksün yok. öyleyse bir hesap yapalım...

    33 yaşındaki babel'e 3 yıllık 10 milyon euroluk bir yatırım yapılmış.

    33 yaşındaki falcao'ya 3 yıllık 21 milyon euroluk bir yatırım yapılmış.

    29 yaşındaki feghouli'nin de daha 3 yıllık yaklaşık 12 milyon euro değerinde bir kontratı kapı gibi duruyor.

    ileri üçlünün galatasaray'a gelecek 3 yıllık maaş maliyeti 43 milyon euro. bu galatasaray'ın 1 yıllık şampiyonlar ligi gelirinin bile üzerinde... yani galatasaray'ı şampiyonlar ligi'ne gitmek bile zor kurtarıyor. bir de şampiyonlar ligi'ne gidilemez ve bu oyuncular satılamazsa beşiktaş'tan bile beter durumlara düşülebilir. yine bunu "beşiktaşlaşıyorsunuz" diye bütün yaz yazdık, bütün yaz şakşakçıların küfrünü yedik.

    öndeki üçlünün galatasaray ile bağı 43 milyon euro iken, ya onları göndereceksin ya da maliyeti 3.250 milyon euro olan nzonzi'yi göndereceksin. nzonzi galatasaray'ın 2 yıllık kiralayabildiği bir oyuncu. nzonzi hareket etmeden pas alacak verecek diye ilerideki 43 milyon euroluk hattı, üstüne bekleri falan hep birlikte değiştiremiyorsun. yani istesen de yapamıyorsun. o halde ömer bayram gibi, lemina gibi, ilerideki uyuşukları taşıyacak, çok koşan merkeze muhtaçsın. ilerideki uyuşuklar dururken bir de orta sahada uyuşuk oynatma lüksün yok.

    vedat yerine diagne

    fatih terim'in 2. döneminden beri yaptığı en kötü şey transfer. 3. döneminde de sercan yıldırım'lar, yiğit gökoğlan'lar, cris'ler gibi çok sayıda oyuncuya hatalı yatırım yapmış ama başarı geldiği için bunlar unutulmuştu. aslında 3. döneminin ilk yaz transfer dönemi harika. muslera, melo, elmander, ujfalusi gibi harika nokta atışlar var ama uzun dönemde takım güçleneceğine, yaşlandı aynı 4. döneminde olduğu gibi!

    2. döneminde ise 1.5 sezonda 40 küsur transfer yaptığı zaten malum. bu dönemde de bir sürü fiyasko yaşandı. fatih terim yukarıda da belirttiğim gibi, herhalde pep guardiola hayranlığından kendi gerçekliğini unuttu. terim'in en başarılı takımlarında ya hakan şükür gibi, ya elmander gibi, ya umut bulut gibi bir presçi santrforlar olmazsa olmazdı. 2. döneminde de hakan şükür belli bir yaşı geçip pres melekelerini yitirdiği için sistemi eskisi gibi olmamıştı zaten.

    4. döneminde başarıyı yakaladı ama oyun kalitesini hiç bulamadı. devre arasında mitroğlou ve diagne gibi 'armut piş, ağzıma düş' santrforlarını aldırdığında, basın toplantısında ilk bunu sormuştum. 2. yarının başlarında akhisarspor maçını mitroğlou'nun son dakika golüyle almış olmasına rağmen sormuştum bu soruyu. bu galatasaray'da geçmişteki gibi pres yapabilen bir golcü yok demiştim. "yaza olacak" demişti ve ağustos'un sonunda ancak andone gelebildi. falcao da, babel de; diagne ve mitroğlou gibi pres gücü olmayan forvetler. biri gidiyor, öbürü geliyor ve olan galatasaray'ın paralarına oluyor.

    fatih terim'in diagne'yi 13 milyon euroya transfer ettirdiğinde vedat muriqi'yi önceden görüp yedek olarak alması gerekirdi. öyle ya artık 14 yabancı var! mitroğlou yerine yedeğe 1-2 milyona gözünün önündeki vedat'ı almalıydı. vedat 2. yarıda patladı ve değerlendi kabul ama yedek olarak onun sisteminin oyuncusu olduğunu da görebilmeliydi. seneler geçti bu tip bir hücum hattı kurulamadı. fatih terim'in kariyerinde pres gücü olmayan forvetlerle kurabildiği iyi bir oyun yok! buna rağmen nasıl kendi oyun felsefesine uyan oyuncular aldırmadı aklım almıyor.

    ya fatih hocanın ekibinde onun kafasını karıştıran birileri olmalı, ya da hoca kendi geçmişini unutup pep guardiola'ya özeniyor olmalı. başka açıklama bulamıyorum ve kurulan bu kadronun değişim ihtimali de her geçen gün daha zorlaşıyor. yukarıdaki 43 milyon euroluk yatırıma 13 milyon bonservisli ve 2.3 milyon euro maaş ile daha 4 yıl kontratı olan diagne'yi de ekleyelim. maaş + bonservis 22 milyon da ona ekleyince toplam 65 milyon euro ediyor. sadece 4 hücumcuyu satamadığın anda 2 kez şampiyonlar ligi gelirini olduğu gibi bu 4 oyuncuya yedirmen gerek. ve kadronda daha 22-23 futbolcu maaş bekliyor olacak! galatasaray'ın nasıl bir felakete koştuğunu görmek lazım. her geçen transfer dönemi ise daha da büyük riskler alınıyor.

    --- alıntı ---

    aslında, sosyal medya genelini bir tarafa bırakıp galatasaray sözlük tayfası üstünde yoğunlaşırsak, "yangın tayfa" olarak nitelendirilen grubun sene başından beri söylediklerini söylemiş.
  • 45
    http://futbolist.co/...tasyon-ie-yarad.html

    şu yazısında ilk paragrafta igor tudor'un üçlü oynanmasına laf edildiğini ama fatih terim'in üçlü oynamasına laf edilemeyeceğini söylemiş. benim anladığım bu laftan taraftarın çifte standart uyguladığı. tudor olunca auvv, terim oynatınca bir şey olmaz dediğimiz. ama be kardeşim tudor üçlü savunmanın sağında maicon roque ile oynuyordu be. bütün rakip kanat oyuncuları yıldız oluyordu. fatih hoca ise maicon'u ortaya ozan kabak'ı sağ stopere attı ve 10 kasım 2018 kayserispor galatasaray maçında bilal başaçıkoğlu'nu pasifize etti. bunları da görsek bence güzel olur. yoksa kimse tudor'a üçlü oynuyor, tez kellesi vurula demez takım iyi oynarsa. ancak maicon'u sağ stoper oynatırsa tüh kaka da denir, eleştirilir de. eleştiri yapmak da soytarılık hiç ama hiç değildir.
  • 291
    son zamanlarda en beğendiğim yorumcudur. sebebi ise işini iyi yapmasıdır. her platformunu takip etmeye çalışıyorum. youtube, podcast twitter.

    bir podcastte dinlediğim berkan kutlu ile alakalı yorumu çok hoşuma gitmişti, gündeme gelmişken belirteyim:

    “eleştiri “kamçılamak” için yapılır. yani potansiyelini gösterememiş birine daha iyisini yapabileceğini anlatmak için yapılır. tıpkı daha hızlı koşmaları için atları kamçıladıkları gibi.

    lakin potansiyeline ulaşmış ve elinden gelenin en iyisini yapan bir adamı eleştirmek, maksimum hızında koşan bir atı kamçılamak gibi potansiyelinin altına düşmesine neden olur”

    bana göre muazzam bir anlatım.
    ha bu arada ekliyor;

    “berkan bence eleştiriler dolayısıyla gitmedi. öyle olsaydın 13. olduktan sonra taylan antalyalı, emre kılınç gibi ayrılmak isterdi. ancak o meydan okumayı seçti. ekonomik olarak devasa bir döviz etkisi yaşandığı için döviz ile para kazanmaya gitti. 20-30 yaş aralığında kime sorsanız, aynı parayı burada mı italya da mı kazanmak istersin diye, bir çoğu italya diyecektir”

    eleştirileri, yorumları %100 doğru ve haklı olamaz ancak yorumcuyu dinleme sebebim görülmeyeni görmesi, işlemesi ve bana sunmasıdır. bunu yaparken zorlama ya da abartıyla değil doğal bir süreç gibi göstermesidir.

    not: cümlelerin akışı birebir aynı değil ancak çok yakın.
  • 56
    normal şartlarda köşe yazılarının sözlüğe taşınmamasını tercih ederim. link verip merak edeni yönlendirmek daha doğrudur. ancak kırık omzumdan ötürü yazmak istediğim fakat yazamadığım, sözlükte de adeta tabu olarak görülen bir kaç konuyu çoooook güzel toparlamış.

    --- alıntı ---
    koskoca galatasaray'ın yılda 8 milyon euroya falcao alacak parası var da kendi çocuklarına saha yapacak parası yok! 80'lerde türkiye'nin önünde tesislere sahip olan (derwall vizyonu) galatasaray, bugün türkiye için bile vasat tesislere sahip. çoğu takım yeni tesisler, antrenman sahaları yaptı ama galatasaray 30 yıldır cepten yiyor. 80'lerin iyi tesisleri bugün ortalama ingiltere 3. lig takımları tesisleri kadar. hal böyleyken ne altyapısı? atalay, ozan kabak, yunus akgün neden sözleşme imzalamıyor?
    --- alıntı ---

    --- alıntı ---
    1986'da steaua bükreş, 1991'de kızılyıldız, 1995'te ajax, 2000'de galatasaray, 2003 ve 2004'te mourinho'nun porto'su ve son olarak geçen yılki ajax… son 30 küsur yılda, avrupa'nın para babası takımlarıyla yarışmış, onları geçebilmiş takımların hiçbiri, geçtikleri takımların çöpe attığı yıldızları toplayarak onları geçmedi. bizzat kendi yetiştirdikleri gençler ile onların yıldızlarını yendiler!
    --- alıntı ---

    --- alıntı ---
    bakın son 30 yılda, avrupa'nın para babalarıyla yarışan, onları geçen şöyle bir model yok… “ben onların çöpe çıkardığı 30+ yaşındaki yıldıza, onlar kadar para vereyim. onları parlatayım ve adamların çöpüyle adamlara rakip olayım” diyerek başarılı olmuş hiçbir model yok. öyleyse neden atalay değil de falcao? şov için mi? evet.
    --- alıntı ---

    yazı daha uzun. ffpnin etrafından dolanmamıza da değinmiş. merak edenler için:

    https://www.futbolarena.com/...uyume-plani-374265h/
  • 77
    oyuncu seçimleri hakkındaki yorumları doğru.

    ama bunun böyle olmasının nedeni var. onu es geçerek yapılan yorumlar tek taraflı kalıyor.

    dediği profilde mesela bruma geldi bu takıma ne oldu? iki hatasında yuhlandı. onyekuru neler yaptı ama yeteri kadar istenmiyor neden?

    hoca 2. döneminde bratu'lar, petre'leri aldı yaşı genç, gelecek vaat ediyor diye ne oldu? tutmadı. sonra o transferler döndü dolaştı düşmanlarının ağzına sakız oldu.

    dediği profilde oyuncular alınacaksa onlara şans ve zaman tanımak gerek. ne hocanın ne de galatasaray'ın böyle bir şansı yok. moder özelinde yazmıyorum bunu bahsettiği meselenin geneli açısından.

    galatasaray bu sezon hele olmuş kurtlar sofrası. kimsenin tahammülü yok çünkü herkes birilerini yemek için bekliyor camia içinde.

    liseciler cengiz'i, ahımız var tayfa terim'i. bir kısım da arda yüzünden tadı kaçık. hem terim'e hem izin veren cengiz'e kıl.

    keşke bahsettiği gibi bir düzen kurabilsek. keşke ama türkiye ve galatasaray gerçekleri buna biraz zor izin verir malesef.
  • 137
    ne söylese doğru kabul edilen futbol yorumcusu. diagne mustafa kıyası tam bir saçmalıktı bence. bir kere diagne fazlasıyla geriye gelerek oynadı, stoperlerin geride kalmasının nedeni diagne'nin onları itmesi değil diagne geriye geldiğinden o alanlara özellikle kerem'in sarkmasıydı. zaten kendisinin paylaştığı ısı haritasında incelendiğinde gmrüleceği üzere mustafa, diagne'ye kıyasla daha yakın oynamıştı rakip kaleye. *

    her şeyi galatasaray üzerinden açıklamak bence hataya götürür bizi. karşıda bir de rakip var, onun planları, oyun anlayışı var. ilk yarıyı 2 1 geride kapatmış bir rakip 2. yarıda, galatasaray'ın da yorgun olacağını düşünüp -niye yorgunsak artık- zaten savunmayı falan öne çıkarıp baskı yapmayı, dönen topları almayı isteyecektir. bunun mustafa ve diagne ile alakası yok bence.
  • 252
    yine ezbere konuşmuş(ne yazık ki) yorumcu.
    fikret orman’ın pepe-negredo getirdiği sene 2 yıl şampiyon yapmış hiçbir oyuncu yedeğe gönderilmedi ya da alınmaktan vazgeçilmedi. aboubakar kiralıktı tekrar alınamadı. şampiyonluk da cenk’in zorunlu satışı haricinde önceki 2 yıl şampiyon olan iskelet ile kaybedildi.
    aziz yıldırım kazanan takımı ya da şampiyon olan takımı hiç bozmadı, hatırladığım yalnızca iyi giden takıma yapılan anelka eklemesi var onun dışında yine kimseye sırt çevirdiğini hatırlamam. yaptığı yıldız transferler hep ya şampiyonluk kaybedilince ya da şampiyonlar liginden elenince yapılırdı.
    en çok söylenen aysal döneminde de sneijder alınmasa da fatih hocanın listesinde bulunan diğer isimler zaten bir önceki sene giden sistemle uymayan isimdi. amrabat-hamit gibi isimleri birebir fatih terim istedi, elmander sakatlık sonrası kendine hiç gelemedi, engin de ilk 11 başladığı sezon öncesi fenerbahçe maçında cüneyt çakır’a saldırarak kendini rotasyona gönderdi. sonrasında da zaten şampiyon takımı bozabilecek bir transferi vs olmadı hoca ile aysal’ın.
    diğer açıdan bakalım, ahmet nur çebi şampiyon takım bozulmasın diye ghezzal ve rosier aldı. sonucu son iki sezonda gördük.
    ben demiyorum ki doğru yapıyoruz, sadece populist söylemlerle güncel yorumlamalara karşı çıkıyorum.
  • 160
    blogunun önüne muhtemelen yanlışlıkla www koyduğu günlerden beri takip ettiğim, yorumculuk konusunda hem doğal gözlem yeteneği (flair) hem de çalışkanlığı (work rate) yüksek kişi.

    fakat kendisine naçizane bir önerim olabilir: özellikle youtube futbol kanallarının patlamasıyla kendisi de birçok yerde fazlaca içerik üretiyor (eski açık, saha içi, sports digitale, socrates, nesine... vs) ve çoğu zaman bir maç ya da takımla ilgili yorumlarında tekrara düşüyor. örneğin 2021-22 galatasaray'ı ile ilgili orta sahaların neden ters ayaklı rollerde oynadığı sorusu - ki çok yerinde bir soru - sadece her hafta değil, aynı maçla ilgili farklı videolarda da sürekli dile getirdi son zamanlarda. fikirde ısrar iyidir ama artık o konuya girince hmm bunu dinlemiştim zaten diye ileri sarıyorum artık. bu kendisinin bir alışkanlığı sanırım çünkü blogunda da önceki yazılarındaki fikirleri tekrar ederdi çoğu zaman.

    ürettiği içerkleri ve yorumlarını bulunduğu mecralara göre çeşitlendirirse daha iyi olur. yine de kendisinin pik performansı hala bülent kalafat ile tandem oynadığı içeriklerde.
  • 270
    https://twitter.com/.../1691510469675151362

    adamın söylediği yanlış bir şey yok. skor taraftarı hatırlamaz ama sneijder, drogba'ların geldiği 2012-2013 sezonu şampiyon olsak da oyun gücü olarak asla 2011-2012 sezonuna ulaşamadık bir daha. sneijder'i ben de çok severdim ve geldiğinde de çok sevinmiştim ancak o ve drogba gelince sürekli bu takım en iyi hangi sistemde oynar hesabı yapmaya başlamıştık. o sezonu 4-3-1-2 ile çözmüştük ama sonraki sezonlar sürekli bir sneijder'in iyi oynaması için etrafına iki tane uçan kaçan kanat lazım muhabbeti dönmeye başlamıştı. e takım iyiydi zaten öncesinde. :) aynı şekilde fikret orman talisca, pepe falan getirdiği sezon şampiyonlar ligi gruplarından çıksa da bir önceki sezonun oyun gücüne çıkamadı hiçbir zaman beşiktaş.

    futbolda eğer iyi bir sistemin varsa önce onu korursun. o sistemin daha zayıf kalan noktaları varsa (bizde sekiz ve on numaralar) o noktaları güçlendirirsin. iyi futbolcularına iyi alternatif olabilecek transferler yapıp uzun maratonda istikrarı korursun. vizyon vizyon diye o sistemi bozacak yıldızlar getirmek net bir şekilde futboldan anlamamaktır. ama bunu transfer obezi taraftara bir türlü anlatamıyorsun işte.
  • 485
    youtube'da galatasaray'ımız hakkında çok kaliteli teknik analizler yapan yorumcu.

    şaşırdığım bir şey var, youtube yorumcusu olması küçümsenen bir ifade ile kullanılıyor. bu şekilde kullanılarak yaptığı iş sözde değersiz bir şeymiş gibi gösterilmeye çalışılıyor.

    benim de kendi işimle ilgili bilgi paylaştığım bir youtube kanalım var. bu işin öyle küçümsenecek bir iş olmadığını iyi bilirim. saatlerce hazırlık, dil sürçmeleri, aynı sahnenin defalarca çekilmesi, 100'lerce içerik çeksende o kamera açıldığında her seferinde yaşanılan gerilim, içerik fikirleri için çalışmalar, konuşma scriptinin düzenlenmesi, editler... uzar gider. bunun kolay bir iş olduğunu düşünüyorsanız açın kamerayı, karşısında 2 dakika konuşun bakalım. bu insanlar en az 20-30 dakika kamera karşısında değerli bilgiler veriyor, hoplayıp zıplamıyor.

    sözün özü kendisinin hem yaptığı işe, hem de verdiği bilgilere çok saygı duyuyorum. youtube'un, modern dünyada fikirlerini kitlelere duyurmak için en iyi platform olduğunu ve burada yer edinmenin hiç de kolay olmadığının da bilinmesi isterim.
  • 66
    kaideyi taciz eden istisnanın (#2903737) entry'sini okurken biraz aceleye getirdiğini veya o sıra başka bir işle uğraştığını düşünüyorum, keza çok yanlış anlamış ve genel değerlendirme ile varmak istenilen noktadan bambaşka bir sonuca ulaşmış.

    öncelikle, 2019-2020 sezonu boyunca kaide, birçok kez "target man" rolüne atıfta bulunan entry'ler yazdı, vedat muriqi'nin de fenerbahçe için önemine ve ligimizde çok iyi bir katkı yaptığına değindi.

    bahse konu entry'de ise ana fikir vedat muriqi'nin iyi veya kötü bir futbolcu olması değil, "neye göre 20-30-40 milyon euro ediyor?" olması ve bunu çok güzel örnekler ile açıklıyor ama siz gidip "aha falcao ile kıyasladı" diye basitleştiriyorsunuz.

    öncelikle, istatistiklerden öte entry'de; en az vedat muriqi iyi bir sezon geçiren, kendisini aynı ligde ve avrupa'da gösteren sörloth ve crivelli varken, nasıl sadece vedat muriqi 40 milyon euro'ları edebiliyor ve diğer iki isimle ilgili hiç böyle sansasyonel haberler çıkmıyor gibi çok basit bir mantık var.

    bunun neresinde yanlış var? ne yani, tüm büyük avrupa kulüplerinin gözlemcileri bizim ligde sadece muriqi'yi mi izliyor da beğeniyor? ligin içinden geçen sörloth ile avrupa'da başakşehir'i taşıyan crivelli'yi takip etmiyor, ille de muriqi diye tutturuyor 40-50-60 milyon euro ne kadar olursa olsun alalım mı diyorlar?

    verilen istatistiklere takılmak yerine, keşke ana fikir üzerinde varsa bir eleştiride veya öneride bulunsaymış, çünkü kaide'nin entry'sinde muriqi'nin neden 40 milyon euro olmayacağı çok net örneklendirilirken, kendisinin yorumlarından hiçbir şekilde neden 40 milyon euro teklif geleceği anlaşılmıyor.
  • 98
    instagram gönderilerinden vizeli olduğu çıkarımını yapmıştım. zaten yorumlarını severek takip ediyordum birde trakyalı olduğunu düşününce hemen sağda solda övmeye, reklamını yapmaya başladım. sonra dm'den yürüyüp abi bak reklamını yapıyorum ama vizeli değilsen yormayım kendimi dedim. lüleburgazlıyım dedi*. trakyalı diye överken aynı memleketten çıktık. ne diyorduk abone olmayı ve zilleri açmayı unutmayalım*.
  • 407
    son günlerde çokça benzetme kullanıyorum. futbol sahasını yatak odasına benzetmiş ya,* , ben de ona o taraftarın kafasına çivili ayakkabılarla vuran futbolcu olayını, amerikada siyahları gözünü kırpmadan öldüren polislere benzetiyorum. yani keyfi
    bir haraket her ikisi. bu olayda meşru müdafa bile yok ki, sınırları aşılsın. o ayakkabı silahtır, insanın baş kısmına vurunca ölümle sonuçlanır. bu adamlar daha yakın zamanda icardi'nin yüzüne ve kafasına bilinçli olarak yumruk ve tekme attılar. sorgulanması gereken bu cesareti nerden buldukları.
  • 408
    bir hırsız yatak odana girerse fiziksel müdahale yaparsın.
    fakat polisin gelip etkisiz hale getirdiği, tutukladığı hırsıza dokunamazsın, linç edemezsin, kafasına tekme atamazsın.
    kaldı ki, osayi olduğu yerde beklese, taraftar geldikten sonra kavga etse neyse.
    osayi resmen güvenlikten önce koşuyor. savunma değil, saldırı pozisyonunda. osterwolde desen cinayete teşebbüsten yargılanması gerekiyor.

    sinan yılmaz çok sevdiğim bir yorumcu, eski açık izlemeye onun sayesinde başladım, vole'de sadece onun olduğu videoları izliyorum. fakat herkese şirin gözükmeye çalışmasına gerek yok. galatasaray holiganlığı da yapmasın, nabza göre şerbet de vermesin. gerçek neyse onu konuşsun isterim.
  • 271
    kendisinin yorumlarını değerli bulurum bence medyada en iyi yorumculardan biri ayrıca mustafa demirtaş gibi eski bir scoutdur. rashica yorumuna gelecek olursak kayseri maçının ardından volede galatasaray'ın set oyununu bay ve mevcut kanat oyuncularıyla oynayamayacağını kadrodaki oyuncuların hepsinin sprinter ve topun değerini bilmeyen oyuncular olduğunu söyledi ve rashica'nın tam bir set oyuncusu olduğunu söyledi ki bence çok doğru bir yorum bu. bu akşam ki maçta da gördükki geçen sene 9 gol 11 asist yapmış kerem bile topu ayağından bir an önce çıkarmak istiyor ve bu yüzden pas hatası yapıyor. bizim rakip sahaya yerleştiğimizde set oyununu iyi bilen bir kanat oyuncusuna ihtiyacımız var ve rashica bu işi geçen sene iyi yaptı. sinan yılmaz'ın anlatmak istediği bu diye düşünüyorum oyuncu isminden bağımsız olarak rashica veya başkası bu yaz almamız gereken ilk kanat oyuncusu bu tip olmalıydı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın