• 64
    sozlukte hesap acmamin dolayli yoldan sebeplerinden biri olan, benim gozumde isini hakkiyla yapan caliskan spor yazari hatta emekcisidir.

    ozelde sozluk, genelde de spor dunyamizda cok fazla manipulasyon olmasindan, insanlarin gerceklere odaklanmamasindan muzdariptim ve kendimce bu durumu duzeltme konusunda bir katkim olsun istedim. ilk hedefim fatih terimin mac sonu basin toplantilarinin basligini acmakti. cunku mac sonlarinda burda tartisma konusu olan cogu sey, orada hoca tarafindan aciklaniyordu. mac sonu basin toplantilarini bu sene sinan yilmazin toplantilara katilmasi, hatta sonunda guzel sorular sorarak sevdigimiz oyunu, sevdigimiz takimi soylentilere yer kalmayacak sekilde takip edebilmemizi saglamasi ile baslamis oldum(kulubun resmi youtube kanali bu acidan cok faydali, yayinci kurulusla ve istedikleri gibi yayinlamalari gibi durumlarla ugrasmayabgerek kalmiyor). benim bu sene rituelim oldu bu, mac sonlari toplantiyi bekleyip orda da sinan’in sorusunu beklemek.

    kendisini yaklasik bu sene ile birlikte 10 senedir takip ederim, hala takip etmeye devam etme sebebim de tertemiz, kafasi oyunda, kendisini de devamli gelistiren bir insan olmasidir. blog yazarligi ile baslayan ekipteki en sevdigim yazarlardandir, emre ozcan ve orhan uluca ile birlikte. onlar tabii baska baska yollara girdiler. blog zamanlarinsan en sevdigim seri hagi serisidir, zira hagiyi hep klise iki uc cumle ile duymusken haginin karakterini, bas kaldirisini ve oyununu cok guzel baglantilarla islemistir yazar. altyapilarda u19 oyuncularimizi olgunlastirmak icin bir okuma listesi varsa, bu yazilar orada olmalidir.

    simdilerde de yine youtube’da cok guzel isler yapiyor, gerek galatasarayin gelecek analizi gerekse wonderkidleri anlattigi programlari enfes. cok rahatlikla tavsiye ederim gerek yazilarini, gerekse de videolarini. turk futboluna hakim olmasi, analizlerinin-cikarimlarinin reel hayata uygunlugu onu nadide bir yere koyuyor bence.

    umarim basinda sinan gibi yazarlarin sayilari artar. ve umarim sinan da hakettigi degeri gorur.

    hagi olmak serisinin linkini de buraya birakiyorum:

    http://wwwextensor.blogspot.com/...-olmak-vol1.html?m=1

    kendi youtube kanali(altyapi oyuncularini degerlendirdigi serisi devam ediyor):

    https://www.youtube.com/...vcUBaLgccBFPhARlpyEg

    assist analiz adli youtube kanalindaki doldur-bosalt serisi de burda:

    https://www.youtube.com/...G5rt91nQXZvcgxHP4FpB
  • 351
    burada hakkında epeyce iyi yorum okumuştum. pek spor programı izlemediğim için tanımıyordum. ilk defa bugün saç ve ali ece ile vole'deki programını izliyorum. yayının başından beri serdar ali algının, iftiranın kralını yapıyor. ben ekran başında delirdim, bu arkadaştan ses yok.
    galatasaraylı kontejanından koltuk işgal edenler galatasaray hakkını zerre savunmuyorsa, galatasaray taraftarı da prim vermesin abi bunlara.
    yoksa yorumladığınız futbol, atom parçalamıyorsunuz.
  • 122
    https://twitter.com/...754712566312961?s=19

    --- alıntı ---

    bu arada, bu yönetimin buraya gideceğini gören vizyon sahibi insanlar, ibra etmeyerek bugünlerin önünü kesmek istemişlerdi. ama tüzükte bir boşluk var. mahkeme vs götürüp 2 yıl süründürüyorsun kararı. bir kere seçilen 3 yıl at koşturabiliyor.

    --- alıntı ---

    sinan yılmaz'ın saha içi görüşlerini hem yakından takip ediyorum, hem de çok değer veriyorum, hatta her videosunu izleyip beğenmeye çalışıyorum ki kendimce destek olabileyim. ama şu yazdığından ben utandım.

    birincisi, bu "vizyon sahibi insanlar" hadi diyelim mustafa cengiz'in gelecekte bu hale geleceğini gördüler de ibra etmediler, peki dursun özbek'i nasıl bir ileri görüşlülükle ibra ettiler?

    ikincisi, 2525 kişinin seçtiği mustafa cengiz'in 358 kişinin oyuyla devrilmeye çalışılması, 2525 seçme hakkına darbe değilse nedir?

    üçüncüsü ve en en önemlisi, sen tüzüğe ve kanunlara ne kadar hakimsin de, kanuni açıdan geçersiz olan idari ibra oylamasıyla ilgili insanları yönlendirmeye çalışıyorsun? seçilen adam 3 yıllığına seçiliyor, haliyle kanuni olarak mali ibradan geçerse 3 yıl boyunca da kulübü yönetecek. galatasaray'ın tüzüğünde nasıl bir eksiklik varmış, ne madde eklenecekmiş de mahkemenin tc kanunlarını göz önüne alarak verdiği "geçersiz ibrasızlık" kararının önüne geçilecekmiş?

    bilgisi olmadığı bir konuda bu kadar kesin konuşmasını ben hiç sinan yılmaz'a yakıştıramadım şahsen. ben kendisini bundan daha iyi biliyordum. kimse düşmanlıktan hukuki konuları manipüle edecek duruma düşmesin...
  • 197
    vole'ye geçmesine sevinsem mi üzülsem mi bilemediğim yorumcumuz, bizden birisi. erinç ve kerem ile program yapmayacak şimdi :( kendisini bülent kalafat ile beraber yaptıkları programlardan beri takip ederim. umarım vole'de doğru kişiler ile program yapar; keşke yine bülent ile bir araya gelseler. bülent kalafat bıraktı gerçi bu yorumcu işlerini; keşke dönse.
  • 493
    https://www.youtube.com/watch?v=6mq5Go_AaSA

    bir diğer tarafın yorumcularına bakıyorum, bir de bizim yorumcuların kalitesine. ağzına sağlık sinan yılmaz, az alkmaar maçını tertemiz yorumlamış. sinan yılmaz gibi saha içinde kalarak takımın performansını detaylı analizlerle yorumlayan yorumculara bütün galatasaray taraftarının destek olması gerektiğini düşünüyorum. biz destek verelim, sinan yılmaz gibi kaliteler çoğalsın.
  • 112
    https://twitter.com/...893109694701568?s=21

    inanılmaz güzel bir yazı yazmış. sene başından beri aklımdan geçenleri resmen kaleme dökmüş. bu sezon galatasaray futbol takımında kim 2-3 maçlık güzel performans sergilese düşüş dönemine geçti. bahsettiği her oyuncuya imzamı atıyorum. şu an herkesin gözüne iyi gözüken kerem ve halil de lig biraz daha uzun olsa çöküş dönemine geçerdi.
  • 364
    bir adet kuduz aşıları yapılmamış eleman yüzünden işinden ayrılsın denmesini asla anlamam ama gel gelelim 100% doğru kararlara sırf yanındakiler kuduz köpek gibi havlıyor diye doğru diyememişse hemen bıraksın bu işi.

    vole izlemediğim için tamamen ortalıkta konuşulanlar ve paylaşılan video kesitleri üzerinden yorum yapıyorum. bir manipülasyon varsa bilemem.
  • 420
    her şeyin apaçık ortada olduğu ve herkesin gördüğünü yorumladığı yerden yatak odası olmaz. kimden duydu bilmiyorum ama çok talihsiz benzetme. kendisine kızmıyorum, şu ana kadar bizim medyada oyuncular da yanlış yaptı, cezalarını çekmeliler diyen birileri hala yok. marcao kerem'e denk getiremediği yumruğuyla 8 maç ceza alırken galatasaray taraftarı sıcağı sıcağına marcao ülkesine gönderilsin diyebiliyordu. neyse ki fatih hoca bizim taraftar kadar tez canlı bir adam değildi. cezayı döşediler ama oyuncuyu kaybetmedik. bizim taraftar biraz fazla doğrucu davut. fenerbahçe taraftarı ise bu olaylar karşısında tek oyuncumuza bile ceza veremezsiniz havasında. onlar ise doğrusuz davut. muhatap fazla alıngan olunca medya da ona göre davranıyor demek ki. madem aynı şey galatasaray'ın başına gelse diye cümleler kuruluyor. ben söyleyeyim ne olacağını. önce taraftar sallandırır oyuncusunu. sonra da medya görüntüleri tek tek analiz edip hangisine ne kadar ceza versek acaba der. nasıl olsa sahibi yok oyuncuların. ibretlik cezalar hep bize çıkar. biraz yoklayalım hafızayı. marcao, engin baytar, fatih terim... 8'er 10'ar maç cezalar... o kadar çok ceza ki bir ara fatih hoca kulübede olunca haber değeri taşıyordu. bitmedi. melolar, icardiler... teamülde, yönetmelikte olmayan g.tten uydurulan cezalar bile verildi bize. fark burada. aynısı galatasaray'ın başına gelirse mezarımıza bir toprak atan da siz olursunuz.
  • 37
    http://ivansshatov.blogspot.com.tr/...tas-galatasaray.html

    son yazısını yeni okuyabildim. bu kıymetli arkadaşımız da son günlerde moda olan sabır meselesine girip daha önceden kin biriktirdiği taraftara yüklenmiş.

    peki ya yanlış kişiye sabrediliyor ise? yahut karar alıcılar yanlış kişiyi seçiyor ise?

    fazlaca övülen beşiktaş samet aybaba'ya neden sadece 1 sezon sabretti? yahut bloggerların tanrısı önder özen neden ilk sezonu biter bitmez istifa etti, yahut gönderildi? bilic onlar için doğru bir karardı ve 2 sene sabredildiyse tudor'un bizim için doğru adam olduğunu nereden anlayacağız? elimizde hangi veri var.

    bilic ilk sezonunda gerçekten komik diyeceğimiz bir kadroyla iyi bir iş çıkarmıştı. iddiası olmayan bir takımı neredeyse ikinci (değerli ikincilik sezonu) yapıp şl'ye direkt götürecekti. beşiktaş yönetiminin elinde bir veri oluştu ve buna dayanarak üzerine de sosa ve demba ba'yı ekleyerek bilic'e bir sene daha sabrettiler. buradaki kritik nokta şu: adamlar hedef yükseltti ve bu uğurda kendilerine karşı çıkan önder özen ile ters düştüler. demba ba transferi, yalçın ayhan'la sözlü anlaşılmasına rağmen taraftar baskısıyla transferin iptali gibi. hatta yalçın ayhan'a ayrı bir parantez açmak lazım. o transfer olsaydı beşiktaş sezon içerisinde sıkça yaşayacağı stoper sıkıntısını çekmeyecekti. ama tek çapulcu galatasaray taraftarı olduğu için beşiktaşlıların bu transferi engellediği konuşulmaz!

    neyse efendim bunun üzerine dediğim gibi sosa ve demba gibi iki yeni isimle ve sezona iddialı giren beşiktaş ilerleyen haftalarda bilic'in skoru tutacak hamlelerde bulunamaması, derbilerdeki kötü performans gibi nedenlerle sezon sonu hocasıyla yollarını ayırdı. ben burada bir sabır göremiyorum. hedef yükselten ve bütçe artıracak (gomez, q7, marcelo, rhodolfo) olan beşiktaş yönetimi bilic'e bir sene daha vermedi. bilic'i bu riske girmeye değer görmedi. 4-2-3-1'i iki senedir oynayıp iyi kötü oturtmuş takıma bu dizilişin pirlerinden ve o dönem boşta olan şenol güneş getirildi.

    şimdi ilk paragrafa dönüyorum. karar alıcılar kendi içinde makul bir seçenekle ve o dönem önlerine gelen fırsatla şenol güneş'i takımın başına getiriyorlar. böylece devamlılık sağlanıyor. ek olarak 'büyük' maç tecrübeli 'winner' iki oyuncu (gomez, q7) daha mevcut kadroya eklenerek hedef iyice büyütülüyor. şenol güneş ile devam etmeleri de olası çünkü dediğin gibi 4-2-3-1'i en iyi oynatanlardan biri. bunun daha ötesi jorge jesus falan ama gerek yok çünkü takım iyi gidiyor. keza jorge jesus ismi arada beşiktaş için geçiyor dolayısıyla burada bir mantıktan söz edebiliyoruz. kısaca toparlamak gerekirse beşiktaş karar alıcıları kadroya göre hoca seçiyor. yani ortada desteklenecek makul bir akıl var.

    gelelim asıl konu galatasaray'a. bir kere teknik direktör değişimlerinde bir mantık yok. çünkü yönetim istikrarı yok. bir yönetim ahmet'i getirirken öbürü ahmet'i kovup mehmet'i istemeyenin alnını karışlarım diyebiliyor. gerçi yönetim aynı olsa da istikrar olmaz. fatih terim'i kovup mancini'yi getirmek futbol aklı noksanlığına en büyük örnektir. keza 4-2-3-1'ci riekerink'in peşinden kadroya hiç bakmadan gözü kapalı italyan ekolünden sayabileceğimiz tudor'u getirmek çok daha enterasan bir iş. hadi dersin ki bu kadro yazın zaten değişecek tudor'a 3-5-2 kadrosu kuracağım, o da yok. yine 4-2-3-1 yahut 4-3-3 kadrosu kuruldu ve tüm yaz 4-2-3-1 üzerinden çalışıldı. ya kısacası 4'lü savunma oynayacak şekilde kadro dizayn edildi ve hoca da bunu ilk haftalar uyguladı. peki şu kadroyla 3'lü savunma ısrarı ne kadar mantıklı? taraftar buna ses çıkarınca neden çapulcu oluyor? hadi ses çıkarmayalım, kabul. peki ne olacak yazın kapı gibi kontratı olan oyuncuları gönderip yerlerine 3-5-2'ye uygun adam mı bakacağız? hepsini geç, bir kere ikinci forvetin bu işe uygun değil. yazın eren'i yollayıp fuleli bir forvet aldırmadın demek ki aklında 3-5-2 yoktu. ben bunu anlıyorum. ama adam ne olduysa kasım ayında eren derdiyok-gomis ikilisinden çift santrfor hattı oluşturma hayaline kapıldı. adama gülerler. fark ettiysen deminden beridir yapısal sorunlardan bahsediyorum ve sahadaki oyuna ve skorlara değinmedim. yani ortada kalıp gibi yapısal sorunlar varken sen taraftardan sabır isteyemezsin. bir kişi uğruna tüm kadroyu yakamazsın ki bu kadro da senin dediğin gibi yeni kurulan bir takım. öyle sezon devam ederken ya ben böyle hesap etmemiştim, yazın yine transfer yapalım diyemezsin. prandelli örneğini vermek istiyorum. o kadro da tam bir 4-2-3-1 kadrosuydu ve mancini'nin son dönemleri iyi kötü bu dizilişe alışmıştık. prandelli ise tıpkı tudor gibi bütün yaz 4-2-3-1 deneyip şampiyonlar ligi gibi ciddi bir turnuvada ilk maçta 3-5-2 ile çıkarak bizi rezaletin kıyısından geçirmişti. teknik direktör kararıdır, saygı duyacaksınız deyip geçilecek bir konu değil bu. ne melo stoperlerin arasında oynayabilecek bir futbolcuydu ne de sneijder pirlo tadında top dağıtacak bir isimdi. işte o dönem değişen yönetim bana göre çok da olmasa da hatta tesadüfen 4-2-3-1'ci hamza hamzaoğlu'nu göreve getirdi. sabretmediğimiz prandelli'nin sağ bekte oynattığı yasin'i sneijder'in yanına, melo ile sneijder'i de kendi yerine çekip ortaya optimum bir kadro dizilimi çıkarıp işimizi gördü. dolayısıyla taraftar da destek çıktı. çünkü oluru buydu. daha ötesi olmazdı. belki şampiyon olamayabilirdik ama o anki kadronun kalitesinden olamazdık hocadan değil.

    biraz akıl yürütme yapalım. şenol güneş atiba'yı pepe ile tosic'in arasına soksa, talisca'yı onların önüne top dağıtan biri gibi koysa ve adam topla daha uzun mesafe kat etmeye çalışıp sürekli kaybetse. oğuzhan'ı kanatta oynatsa vs. neler olurdu? tepetaklak olup birden bütün hava gider, negatif enerji yüzünden topçusundan taraftarına gergin bir ortam oluşurdu. taraftar da arkasında durmazdı çünkü akıl var izan var bu kadro bu dizilişe uygun değildi diye düşünürdü.

    şimdi tüm bu veriler ışığında baktığımızda galatasaray taraftarı tudor'un gönderilip fatih terim'in göreve gelmesini istemekte haksız mı? terim'in belhanda gibi sorunlu diyebileceğimiz bir oyuncudan verim alacağını tahmin etmek hayal satmak mı olur? şu ana kadar hayal kırıklığı olan ndiaye'den bir engin baytar performansı alması çok mu zor ihtimal? hatta bir türlü kendini futbola veremeyen ama çok ciddi potansiyeli olan sinan gümüş'ü parlatacağı hepten ihtimal dışı mı?

    taraftar geleceği olmayan, florya'yı yönetmek isteyen birilerinin şahsi çıkarları uğruna oluşturduğu dengesiz yapılara sabretmek zorunda değil. böyle bir zorunluluğu yok. bunun için de kimsenin taraftara hakaret etme özgürlüğü yok. mantıklı hamleler yapıldığı takdirde bile derbi kaybettik, şampiyon olamadık, neden her maçı kazanamadık diyenler olursa o zaman konuşuruz. 40 milyon euro harcanarak belli bir futbol aklı çerçevesinde kurulmuş bir kadronun başarısız olma gibi bir şansı olmamalı. galatasaray'ın ne zamanı ne de ekonomisi buna yeter. değişen ülke ve futbol konjonktüründe dış kapının mandalı olmak istemiyorsak bloggerların önder özen hocalarına saygı duruşu uğruna önderdikleri feda, sabır, başarısızlığa alışma gibi tehlikeli işlerden uzak durmamız gerekiyor. daha fazla uzaktan istemiyorum. ülke futbolu bir kere buna müsait değil. işte beşiktaş yaptı ya derken fikonun arka planda neler yaptığı yavaştan ortaya çıkıyor. sen arkanda medya desteği ve ankara'da lobin yokken yeniden yapılanmaya gidiyorum dersen başakşehir'i güzelce senin yerine korlar sen de öyle bir kenarda vasatlığının içinde kaybolur gidersin.
  • 473
    ne de olsa geçen sezonu kimse hatırlamaz diye bol keseden nelsson'a ve abdülkerim'e sallamış yorumcu. karagümrüklü insan azmanı marcao dışında abdülkerim'e sorun çıkaran olmadı. balotelli'nin orta sahada alıp pas dagitmalarını savunma zaafı sayacaksak dünyada iyi stoper kalmaz. çok şükür hafızamız var da kimin nasıl futbol oynadığını biliyoruz. nelsson zaten son haftalarda insan üstü bir performans gösterdu.

    sinan bey'e naçizane önerim, nelsson'u gömmeden de davinson'un ligin en iyi stoperi olduğunu söyleyebilir. bence de davinson ligin en iyi stoperidir ama nelsson da en iyi ikinci stoperidir, öyle gömülecek adam değildir. ama sinan yılmaz'da da bu var, bir oyuncuya taktı mı açığını kolluyor, en ufak hatasında kariyerini hiçe sayıyor. özellikle iskandinav oyunculara karşı önyargı besliyor. bu takıntıları bırakması faydalı olur. yoksa vaktinde halil dervişoğlu için yaptığı övgüleri gösterip biz de onun yorumculuk kalitesini sorgulayabiliriz.
  • 115
    https://twitter.com/.../1395748406090403849

    --- alıntı ---

    gs-fb-bjk-ts vb büyük kurumların tüzüğünde madde olmalı. doktorlar tarafından yöneticilik-başkanlık vs yapabilir raporu alamayan, ağır hastalığı bulunan kimselerin yöneticiliğe devam edememesi, görevinin otomatik düşmesi gerekir. bundan sonrası için mutlaka bu önlem alınmalı

    --- alıntı ---

    bu devirde doktordan istediğin raporu alırsın. örnek vermek gerekirse aziz yıldırım bir doktora gitse istediği raporu alamayacak mı? hatta yaşanmışı var; askere gitmemek için rapor alması gibi*

    yahu sağlık bakanı doktor, adamın söz hakkı yok çoğu sağlık konusunda. kendisinden güçlü olan ne isterse o oluyor.

    üstüne bir de mustafa cengiz yönetimini ibra etmeyenleri ileri görüşlü ilan ettiği daha beter bir tweet ile zincirlemiş bunu. alakası yok o kişiler sırf kendi çıkarları için ibra etmediler onu. hastalıkla ne alaka.
App Store'dan indirin Google Play'den alın