eline megafonu alıp da kadro dışı bıraktığını cümle âleme duyurmasan, hatta transfer döneminin
* sonlanmasına yakın bir târihe kadar kadro dışı bırakmasan, kampa falan götürsen, şimdi belki de avrupa'dan tâlibi vardı adamın ya da 32'lik da costa'ya 4,5 verenler serdar'a 8,5 vermişti belki. çöp değil ki elindeki; zâten izlenen, tâkip edilen bir oyuncu. ligin en iyi yerli stoperi bu adam, hatta yabancılar arasında da doğru düzgün bir rakibi yok. yaz döneminde
* inter'in falan yoklama çektiği bi' oyuncu en nihâyetinde.
diyelim ki olmadı, diyelim ki beklediğin teklifler gelmedi, transfer sezonunun kapanmasına da 3-5 gün kaldı, varsayalım ki öncesinde de almışsın zâten iki stoperini... son günlerde açıkla kadroda düşünmediğini. ama, onda da yine böyle yapma açıklamayı. ''ffp'' de, ''stoper fazlalığı'' de, ''mâliyeti yüksek'' de, ''masamızda ciddiye almamız gereken teklifler var'' de; ama ''sakat olmadığı hâlde sakatım diye oynamıyor'' deme. belki son günlerin panik havasından yararlanıp güzel bir teklif alırsın, işi sona bırakıp da polim atmayı biraz becerebilirsen.
o da mı olmadı... kirâla abi adamı yurt dışında orta seviye bi' takıma. devre arası dönemde serdar gibi oyuncuyu 500 bin avroya kirâlamak isteyecek zibilyon tâne takım çıkar. sonra da sezon sonu bakarsın gelecek tekliflere. arkandan atlı mı kovalıyor. para desen, garry'den çıkarmışsın işte. ayrıca serdar'ı böyle göndermeye çalışınca da doğru düzgün bir şey elde edemiyorsun ki zâten. şu dakikadan sonra hangi avrupa takımı tâlip olur serdar'a, sen adamın profesyonellik sorunu olduğunu herkese duyurmuşken? hangi türk takımı sana bonservis önerir, aynı yöntemlerle kadrodan uzaklaştırdıkları tolgay'a tâlip bulamıyorlarken, ozan'ı alanya'ya zar zor kirâlıyorlarken?
hiç kimse kusura bakmasın, fatih hoca berbat yönetti bu süreci ve bu işin tek sorumlusu da o. aslında sorumluluğu da bizzat üstlendi kamera karşısına geçerek; açıkçası ben takdir de ettim bunu. ama, hoca aşkı bâzı arkadaşların gözünü öyle bürümüş ki; hoca çıkıp ''bu tamamen benim inisiyatifimdedir, alacaklarına karşılık ben verdim bonservisini eline'' diyecek olsa, ona bile kulp bulup ''bunu hocaya kesin yönetim söyletmiştir'' falan diyecek kadar irrasyonel bir zeminde bakıyorlar bu arkadaşlar olaya. yeter ki fatih hocanın üstüne toz dahi konmasın. akılları çıkıyor ''ne söylesem de hocaya gık etmeden şu işi yorumlasam'' diye. hâlbuki adamın ''bu işi ben yapıyorum arkadaşlar'' demesi için daha ne söylemesi gerekiyordu, gerçekten anlayamıyorum.
hocaya eleştirimi yaptım; lâkin şöyle de bir ihtimâl var, onu da belirtmem lâzım hakkâniyet gereği... hoca, takımdaki diğer oyunculara gözdağı vermek adına serdar'dan para kazanılamamasını dahi göze alarak yapmış olabilir bu kadro dışı işini. yâni bilinçli bir ''kötü yönetme'' tercihi olabilir bu. sonuçta takım içi atmosferin ne durumda olduğunu hiç bilmiyoruz. üstelik ben de dâhil sözlükteki arkadaşların çok büyük bir kısmının yaşı kadar transfer sezonu geçirmişliği var hocanın; kimden ne kadar kazanılabileceğini bizden iyi kestirebiliyordur sanırım. belki de ufak tefek icraatlarla çözülemeyecek ölçüde sorunlar vardı takımda. o açıdan, nasıl ki serdar'dan para kazanılamayacak ya da ederinin çok daha altında gelir elde edilebilecek olmasından dolayı sorumluluğu hocaya yüklüyorsam, takımda kalan 19-20 oyuncu üzerinde hocanın mutlak bir tahakküm kurmasını sağlayacaksa bu iş, hoca otoriteyi tam anlamıyla kurup da dizginleri eline alacaksa, şahsen ben hiçbir şey diyemem serdar'ın bedavaya gitmesine falan. hatta hocaya da teslim ederim hakkını, ''yine yaptı yapacağını'' derim, ''o hamle belki bize biraz para kaybettirdi; ama takımı da şampiyon yaptı'' derim.
bu arada, yönetim mevzuuna da gelirsek; yönetimin beceriksizlikleri yok mu, elbette var. ama, bu konu o konu değil; azıcık insaf. bu konu, çok büyük olasılıkla, hocanın takım üzerindeki hâkimiyeti konusu. tutarsa takdiri hoca toplar, tutmazsa da sorumluluk doğrudan onundur; ne hoca şampiyon olursa yönetimi başarılı görürüm, ne hoca şampiyonluğu kaçırırsa yönetimi başarısız görürüm. yönetimlik hiçbir şey yok burada ve böylesi bir konuda hâlâ yönetime sorumluluk yüklemeye kalkan da ya önyargılıdır, ya ezbere konuşuyordur ya da muhakeme mefhumundan nasibini almamak kıçını yırtıyordur. kaldı ki, yönetimin en çok eleştirildiği husus olan transfer yapamama konusunda dahi hocanın da sorumluluğu var; bunu da kimse görmek istemiyor doğru düzgün. gelir gelmez cenk ergün'ü şutlayıp yerine şükrü hanedar'ı koyan ben değilim sonuçta. ha, cenk ergün çok matah bir adam mıydı; onu bilemem. ama, en azından iyi kötü bağlantıları olan bi' adamdı, yurt dışı transferlerde çözüm üretebilecek bi' adamdı. sen böylesi bir adamı, tıpkı futbolcu gibi yerini doldurmadan gönderirsen, daha doğrusu ''istemezük'' diye yönetime baskı yapıp göndertirsen, yerine koyduğun adamın da senin kankan olmaktan başka hiçbir vasfı olmazsa, ''bizim santrafor transferi işi ne oldu'' diye döner durursun kendi etrafında. şu an dünyanın hangi büyük kulübünde transferleri doğrudan başkan ya da yönetim kurulu yapıyor. her büyük kulübün sportif direktörü var, transfer komitesi var, profesyonelleri var. bizim profesyonellerimiz kim? ben cevap vereyim; hiç kimse. neden? çünkü, hoca sevmiyor işine zerre kadar karışma potansiyeli olan adamları. ondan sonra da ''ay lav yu hozam''a iş gördürmeye çalışıyor işte böyle. bizim başkan çıkıp açıklama yapıyor, ''bana imzâya gelen bir şey olmadı'' diyor, yâni ''ben bu işlerde yalnızca imzâ makamıyım, benim başka bir olayım yok'' diyor, sen de o adama transfer yapamadığı için yükleniyorsun.
bi' de ağız birliği yapılmış gibi dillendirilen bi' 5 milyon konusu var. nereden çıkıyor bu paralar, kim belirliyor, onu hiç anlamadım. serdar'ın normalde 7-8'den aşağı değil ederi; ama altını çiziyorum, normalde. o da sakatlık sorunu olduğu için öyle; yoksa 10'un üstünü de görebilirdi bu adam. sonuçta maicon'u 8'e aldığımız, da costa'nın-tosic'in 4,5 ettiği bir market var artık hayatımızda. ama, serdar ile ilgili tasarruf ortada, oyuncunun âdeta itin götüne sokulması gibi bir gerçeğimiz var. bu şartlar dâhilinde serdar'ın şu an 5 milyona satılması bile ciddi bir başarı olur, şapkadan tavşan çıkarmak olur. üç gün sonra bonservisi eline verilip de gönderilirse ''yönetim istifâ'' diyecek, ''bu bir ihânettir'' diyecek arkadaşlar, 5 milyonluk bir gelir elde edilirse de yönetimin hakkını verirler artık, yâni en azından inşallah.
sonuç olarak, umarım şu serdar bir an önce gider de şu konu en kısa sürede kapanır artık.
düzeltme: imlâ.